Oğlu ile Tarsus’ta tutuklu bulunan ev hanımı Derya Gül’den mektup var. Gül, 15 gün önce kurp atağı geçirip acile kaldırılan Yağız Sinan için yardım istedi.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
BOLD ÖZEL – Bir yıldır Tarsus Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan üç çocuk sahibi Derya Gül (33), milletvekillerine mektup yazarak yardım çağrısında bulundu. 4 yaşındaki oğlu Yavuz Selim ve 2,5 yaşındaki Yağız Sinan’a dönüşümlü olarak cezaevinde bakmak zorunda kalan Derya Gül, yaşadığı sıkıntıları mektubunda tek tek anlattı. Yağız Sinan’ın bebekliğinden beri halk arasında yalancı kuşpalazı ya da difteri olarak bilinen kurp hastası olduğunu ve Yağız Sinan’ın cezaevinde sürekli atak geçirdiğini belirtti. Oğlunu acile götürmek zorunda kaldığını, cezaevi ortamında çocuğun tedavisiyle ilgilenemediğini kaydetti. Kendisinin de adres değişikliğinden dolayı kaynaklanan ‘küçük’ bir hatadan dolayı hukuksuzluğa maruz kaldığını yazdı.
LÜTFEN MEKTUBUMU DİKKATE ALIN
Çaresiz kalan anne, “Sizden mağduriyetimle alakalı bana yardımcı olmanızı istiyorum. Küçük bir yanlışlıktan dolayı 1 yıldır mağdurum, çocuklarımın yanında olmak, anneme yardımcı olmak istiyorum. Lütfen mektubumu dikkate alın.” dedi.
ANNEM 4 TORUNA BAKIYOR, KARDEŞİMİ OKUTUYOR
“1 yılı aşkın süredir tutuklu ve hükümlü bulunuyorum. Yargıtay’a temyiz dilekçemin kabulü için dilekçe yazdım ama 1 yıldır cevap alamadım, bir sonuca varmadı. Temyiz başvurumu Yargıtay kabul ettiği anda hüküm bozulması lazım ama zaman geçtikçe umudum azalmakta. 3 çocuğum var.” diyen Derya Gül, eşinin Maraş Türkoğlu ve ablasının da İzmir Şakran’da tutuklu bulunduğunu belirtti ve ekledi:
“Ailem zor durumda. Annem ablamın 2 çocuğu ve benim 3 çocuğuma bakmakta, kız kardeşim de Ankara’da Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi. Ailem maddi olarak da zorlanmakta. Ben ailemi rahatlatmak için en küçük oğlumu yanıma alıyorum ama çocuğun “kurp” rahatsızlığı cezaevi ortamında sık sık nüksediyor, burada tedavisi çok sıkıntı, her kurp olduğunda acile gitmek zorunda kalıyoruz.”
15 GÜN ÖNCE ACİLE GÖTÜRÜLDÜ
Kurp hastalığı sırasında çocuklar, gece havlamayı andıran bir öksürükle uyanıyor ve nefes almada zorluk çekiyor. 15 gün önce yine acile kaldırılan Yağız Sinan’ın atak sırasında yaşadıklarını bir aile yakını şöyle anlattı:
“Tam uyumaya başladığı an tıkanıyor, uyuyamıyor. Soğuk buhar yapılması lazım. Koğuşun penceresini açsalar çocuk üşütüyor. Özellikle kış aylarında artıyor bu rahatsızlığı. Geçen gün yine acile götürdüler. 3 gün boyunca hiçbir şey yememiş. Makarna istemiş annesinden, anne bana yapar mısın demiş, o günlerde hiç makarna çıkmamış. Makarna gibi basit bir yemeği bile çocuğa yediremiyorsunuz orada.”
DOĞUMA POLİSLER EŞLİĞİNDE GİRDİM
Derya Gül, doğumhane kapısında gözaltına alınmak için polisin beklediği annelerden biri. Yağız Sinan’ı Adana Avrupa Hospital Hastanesinde kapıda polisler beklerken dünyaya getirdi. İki yıl önce CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun sosyal medya hesabından duyurduğu o günü Derya Gül de mektubunda anlatıyor: “24.07.2017 tarihinde 3. çocuğum Yağız Sinan Gül’ün doğumu için hastaneye gittiğimde doğuma girmeden önce polisler geldi odaya ve hakkımda yakalama kararı olduğunu söylediler. Doğuma polislerin eşliğinde girdim. Çocuğum dünyaya geldikten 1 gün sonra bebeğimle beni mahkemeye çıkardılar, hakim bebeğimden dolayı haftada 1 gün imza denetimi ile bıraktı. Böylelikle mahkeme sürecim başladı.”
Cemaat soruşturmaları kapsamında 24 Aralık 2018’de tekrar tutuklanan Derya Gül, 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Gül, mektubunda avukatı olmadığı için mahkeme süreçlerinde yapılan küçük hatalarından dolayı hüküm aldığını belirtiyor. Yargıtay’a yazdığı dilekçesinden de hala bir cevap bekliyor.
Ev hanımı Derya Gül’ün Yağız Sinan’ın geçirdiği atak sonrasında, 7 Ocak 2020’de yazdığı mektubun tamamı:
“Ben Derya Gül. 09.08.1986 Adana doğumluyum. 33 yaşındayım, evliyim ve 7, 4 ve 2,5 yaşlarında üç çocuğum var. FETÖ’ye üye olmak suçlamasından 24.12.2018 tarihinden itibaren Tarsus Kadın Kapalı C.İ.K’nda bulunmaktayım. Eşim de Maraş Türkoğlu Cezaevinde bulunmakta. Başıma gelen olaylar şu şekilde başladı:
24.07.2017 tarihinde 3. çocuğum Yağız Sinan Gül’ün doğumu için hastaneye gittiğimde doğuma girmeden önce polisler geldi odaya ve hakkımda yakalama kararı olduğunu söylediler. Doğuma polislerin eşliğinde girdim. Çocuğum dünyaya geldikten 1 gün sonra bebeğimle beni mahkemeye çıkardılar, hakim bebeğimden dolayı haftada 1 gün imza denetimi ile bıraktı. Böylelikle mahkeme sürecim başladı.
Ablam da 2016 yılından beri tutuklu olduğu için maddi imkansızlıktan avukat tutamadım, dışarıda olduğum için kendim işlemlerle ilgilendim. Mahkeme 2018 yılı Aralık ayında 6 yıl 3 ay hüküm verdi. Bebeğimden dolayı mahkemeye gitmiyordum, hüküm mahkemesinde de mahkeme bildirim yapmadı, benim olmadığım mahkemede, hakkımda gıyabımda hüküm verildi.
Avukatım olmadığı için mahkemenin gerekçeli kararı ikametime (bana) teslim edildi, ben de Adana Bölge Adliye Mahkemesine itiraz ettim, 2018 Mayıs ayında. 2018 yılı eylül ayında kızım ilkokula başlayacağı için ikamet adresinde değişiklik yapmamız gerekti, avukatımız olmadığı için ben bu adres değişikliğini bildirmemiz gerektiğini bilmiyordum. Çünkü tebligatın şahsen bana teslim edilme zorunluluğu var. Problem olacağını düşünmedim, sistemde adresimiz belli.
2018 yılının Aralık ayında Adana Bölge Adliye Mahkemesinin dosyamla ilgili kararı gelmiş ve eski ikametimin bulunduğu muhtarlığa teslim edilmiş, muhtar almaması gereken bir evrakı, ikametinde olmayan birinin bu kadar önemli bir evrakını almakla suç işlemiş ve bana evrakla ilgili haber de vermedi. Ben evrakı almadığım halde itiraz süresi başlamış oldu. Bu bir hukuksuzluk, ben almadan süre başlamamalıydı.
Süre içerisinde temyiz başvurusu yapmadığımdan dolayı 24.12.2018 tarihinde evrakın teslimi için getirilmeyen adrese polisler beni tutuklamak için geldiler. Sistemde adresim değişti ise resmi bir evrak nasıl oluyor da yanlış birisine teslim ediliyor ve ortaya ciddi bir mağduriyet çıkıyor.
1 yılı aşkın süredir tutuklu ve hükümlü bulunuyorum. Yargıtay’a temyiz dilekçemin kabulü için dilekçe yazdım ama 1 yıldır cevap alamadım, bir sonuca varmadı. Temyiz başvurumu Yargıtay kabul ettiği anda hüküm bozulması lazım ama zaman geçtikçe umudum azalmakta. 3 çocuğum var.
Ablam, eşim de tutuklu. Ailem zor durumda. Annem ablamın 2 çocuğu ve benim 3 çocuğuma bakmakta, kız kardeşim de Ankara’da Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi. Ailem maddi olarak da zorlanmakta. Ben ailemi rahatlatmak için en küçük oğlumu yanıma alıyorum ama çocuğun “kurp” rahatsızlığı cezaevi ortamında sık sık nüksediyor, burada tedavisi çok sıkıntı, her kurp olduğunda acile gitmek zorunda kalıyoruz.
Sizden mağduriyetimle alakalı bana yardımcı olmanızı istiyorum. Küçük bir yanlışlıktan dolayı 1 yıldır mağdurum, çocuklarımın yanında olmak, anneme yardımcı olmak istiyorum. Lütfen mektubumu dikkate alın. Şimdiden teşekkür ediyorum.”
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder