Ramazan ayında Doğu Kudüs’te her gece Filistinliler, İsrail polisi ve yerleşimciler arasında çatışmalar yaşandı. Bölgede yıllardır tansiyon düşmüyor, Doğu Kudüs’te ne oluyor? Bu bölgede yaşanan çatışmaların sebebi nedir?
BOLD ANALİZ – İsrail polisi, 7 Mayıs’ta Mescid-i Aksa’da 205, 8 Mayıs’ta da başta Şam Kapısı olmak üzere Doğu Kudüs’ün farklı bölgelerinde 90 kişiyi yaraladı. Peki bölgede neler oluyor? Tansiyon neden bir anda yükseldi?
PROTESTOLAR NE ZAMAN VE NİÇİN BAŞLADI?
Kudüs’te gerginlik, Filistinlilerin Ramazan geleneği olan, oruçlarını eski kentin Şam Kapısı’nın merdivenlerinde açmalarının engellenmesiyle başladı.
Nisan ayı ortalarında, Ramazan ayının başından itibaren, İsrail polisi Şam Kapısı’nda Filistinlilerin akşamları iftar düzenlemesini veya toplanmasını engellemek için bariyerler yerleştirdi.
Filistinliler, İsrail polisinin tutumunu özgürlüklerine bir sınırlama olarak niteliyor. İsrail polisi ise barikatların yayaların eski Kudüs’e geçişinin kolaylaştırılması amacıyla kurulduğunu savunuyor.
Bu durumu protesto eden Filistinliler ile İsrail polisi arasında çatışmalar çıkmaya başladı.
ŞEYH CERRAH MAHALLESİNDEKİ TAHLİYE GİRİŞİMLERİ
İşgal altındaki Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinli ailelerin evlerini boşaltması ve bu evlerin Yahudi yerleşimcilere verilmesi girişimleri bölgede tansiyonu arttıran diğer bir önemli etken.
Doğu Kudüs’teki bazı Yahudi yerleşimciler, Şeyh Cerrah’taki toplam 27 evin asıl sahibi olduklarını iddia ediyor. Bu evlerin 1948 Savaşı’ndan önce ailelerine ait olduğunu iddia ediyor ve yüzyıl öncesine dayanan tapu belgelerini gösteriyor.
Kudüs Sulh Mahkemesi, Yahudi yerleşimcilerin talebi üzerine 2019’da Şeyh Cerrah Mahallesi’nde oturan 12 Filistinli ailenin evlerini yerleşimciler lehine boşaltmaları kararı vermişti.
Karara göre, bu ailelerden 4’ünün Ocak 2021’de evlerini boşaltmaları gerekiyordu. Ailelerin itirazı üzerine kararın temyiz edilerek yeniden mahkeme sürecinin başlaması kararlaştırılmış ancak İsrail Merkezi Mahkemesi, şubat ortalarında bu 4 ailenin itirazını reddetmişti.
İsrail Merkezi Mahkemesi, bu yılın başında da 7 ailenin evlerini Yahudi yerleşimcilere bırakmak üzere boşaltması kararı vermişti.
Mahkeme son olarak 4 Mart’ta Şeyh Cerrah Mahallesi’nde yaşayan Filistinli 3 ailenin evlerini boşaltmaları kararına yönelik itirazlarını reddetmişti.
Yüksek Mahkeme, 2 Mayıs’ta ise Şeyh Cerrah’taki 4 aileye, Yahudi yerleşimcilerle ‘anlaşmaları için’ 6 Mayıs’a kadar süre tanımıştı.
Söz konusu kararlar başta Filistinliler olmak üzere uluslararası toplumun tepkisini çekti. Karar İsrail Yüksek Mahkemesi’ne taşındı ve Yüksek Mahkeme nihai kararını 10 Mayıs’ta açıklayacağını duyurdu.
Mahkeme duruşması yaklaşırken, Filistinliler ve bazı sol görüşlü İsrailli gruplar, olası bir tahliye kararının, ezici çoğunlukta olan Filistin mahallesinde domino etkisine neden olarak, bölgede çatışmalarının çıkabileceğini belirterek haftalardır gösteriler düzenliyor.
Bazı yerleşimcilerin, mahkeme kararı çıkmadan söz konusu mahalleye gelmeye başladı.
Bölgede tansiyonun yükselmesi üzerine İsrail Yüksek Mahkemesi, İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit’in talebi doğrultusunda Pazar günü tahliyelerle ilgili karar duruşmasını erteledi.
İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN’ın haberine göre, İsrail Yüksek Mahkemesi, duruşmayı Haziran 2021’de başka bir tarihe erteleme kararı aldı. Duruşma için kesin tarih verilmedi.
Haberde, kararın İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit’in talebi doğrultusunda alındığı kaydedildi. Mandelblit’in, yetkili makamlara dosyanın sonuçlarıyla ilgili hukuki görüşünü içeren gizli bir zarf vereceği belirtildi ancak ayrıntı paylaşılmadı.
MESCİD-İ AKSA’YA SALDIRILAR
İsrail polisinin Mescid-i Aksa’daki saldırıları da kutsal kentteki gerilimi tırmandırıyor.
İsrail polisi, 7 Mayıs akşamı teravih namazı sırasında Mescid-i Aksa’daki cemaate ses bombaları ve plastik mermiyle müdahale etmişti.
Filistin Kızılayı, İsrail polisinin müdahalesi nedeniyle 205 Filistinlinin yaralandığını açıklamıştı.
GERİLİMİ ARTTIRAN VİDEOLAR
Bu sırada bazı Filistinlilerin, ultra-Ortodoks Yahudilere saldırdığını gösteren birkaç videonun TikTok’ta yayılması aşırı sağcı Yahudileri harekete geçirdi.
Aşırı sağcı-milliyetçi Lehava grubu, TikTok videolarını gerekçe göstererek ‘ulusal onur için ayağa kalkma’ çağrısı yaptı.
Bu çağrılardan sonra Kudüs’de çok sayıda Filistinli, Yahudi gruplarının saldırısına uğradı.
Nisan ayının ikinci yarısında Lehava grubuna mensup yüzlerce Yahudi, “Araplara Ölüm” sloganlarıyla, çok sayıda Filistinlinin toplandığı Şam Kapısı’na doğru yürüyüşe geçti.
İki taraf birbirine taşlar ve şişeler atarken, İsrail polisi gaz ve ses bombaları ve basınçlı su kullandı. Olaylarda çok sayıda Filistinli ve İsrail polisi yaralandı.
‘KUDÜS GÜNÜ’ YÜRÜYÜŞÜ TANSİYONU DAHA DA ARTTIRABİLİR
Yahudiler, İsrail’in kutsal mekanların bulunduğu Eski Şehri de içine alan Doğu Kudüs’ü işgal ettiği Altı Gün (1967) Savaşının yıl dönümünü İbrani takvimine göre ‘Kudüs Günü’ olarak kutluyor. Ancak her yıl yapılan anma törenleri provokatif olarak algılanıyor. Törenler sırasında polis eşliğinde İsrail milliyetçilerinin katıldığı geçit töreni Eski Şehir’in Şam Kapısı’ndan başlıyor, Müslüman Mahallesi’nin içinden geçerek Ağlama Duvarı’nda son buluyor.
İbrani takvimine göre bu yıl ‘Kudüs Günü’, 9 Mayıs gecesi başlıyor ve 10 Mayıs gecesi sona eriyor. Fanatik Yahudi örgütler, bu yıl gün nedeniyle Mescid-i Aksa’ya baskın çağrıları yapıyor.
Artan gerginlik nedeniyle etkinliğin iptali gündemdeydi ancak İsrail makamları, Filistinlilerin yaşadığı semtleri de kapsayacak söz konusu yürüyüşe izin verdi. Ancak İsrail polisinin giderek artan gerginlik nedeniyle özellikle Müslümanların yoğunlukta olduğu Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde ‘Kudüs Günü” etkinliklerini kısıtlamayı veya da iptal etmeyi gözden geçirdiği bildirildi.
Haaretz gazetesindeki haberde, güvenlik yetkililerinin kabineyi bugün Eski Şehir’de düzenlenmesi planlanan ‘bayrak yürüyüşünün’ bölgedeki olayları tırmandırmasına neden olabileceği konusunda uyardığı aktarıldı.
Pazar günü ‘Kudüs Günü’ gerekçesiyle Kudüs Belediye binasında düzenlenen özel kabine toplantısında konuşan Başbakan Benyamin Netanyahu, “Kudüs İsrail’in başkentidir ve her milletin başkentini kurup inşa etmesi gibi, biz de Kudüs’ü inşa etmeyi sürdüreceğiz.” dedi.
İsrailli bazı siyaset analistler, Netanyahu’nun koalisyon hükümeti kurmakta başarısız olması nedeniyle kasıtlı olarak gerginliği arttırmayı amaçladığını iddia ediyor.
KUDÜS NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
İsrail, 1967 yılındaki Altı Gün Savaşı’nda o zamana kadar Ürdün’e ait olan Doğu Kudüs’ü işgal etti. O tarihten bu yana da İsrail işgali altında bulunuyor.
İsrail, 1980 yılında kabul ettiği kanunla Kudüs’ü ‘bölünmez başkenti’ ilan etti. Ayrıca aynı kanunla kentte yaşayan Araplara vatandaşlık verildi. Ancak yakın zamana kadar Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan hiçbir devlet olmadı.
ABD, Donald Trump döneminde yıllarca süren politikasını değiştirdi ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etti. Tel Aviv’deki Büyükelçiliğini de Kudüs’e taşıdı. Ancak bir kısmı işgal altında olan Kudüs’ün başkent statüsü uluslararası toplumun geniş bir kısmında kabul görmüyor.
Filistinliler de Doğu Kudüs’ün gelecekte kurmayı umdukları bağımsız Filistin devletinin başkenti olmasını istiyor. 1993 yılında imzalanan Oslo anlaşmalarında Kudüs’ün statüsü barış görüşmelerinin ileri aşamalarına bırakılmıştı.
Kudüs’ün statüsü, İsrail-Filistin çatışmasının en merkezi sorunlarından birini oluşturuyor. İsrail devletine ait meclis, cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve bakanlıklar gibi resmi kurumlar (batı) Kudüs’te yer alıyor.
Türkiye’nin Filistin yönetimi ile ilişkilerini sürdürmek amacıyla Kudüs’te başkonsolosluğu bulunuyor. Kudüs Başkonsolosluğu’nda Türkiye büyükelçi düzeyinde temsil ediliyor.
KUDÜS’TEKİ KUTSAL YAPILAR
Üç semavi dinin de Kudüs’te kutsal mekanlarının bulunması, kentin tarih boyunca uluslararası öneme sahip olmasına yol açtı.
Arapça El Kuds, İbranice Yeruşalayim olarak adlandırılan Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden birisi.
Tarih boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne oldu ve defalarca yıkıldı, yeniden inşa edildi.
Osmanlı İmparatorluğu, 1517’de ele geçirdiği Kudüs’ü 1917 tarihine kadar kontrolü altında tuttu.
Kudüs, üç semavi din olan İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık için çok kutsal yerleri içinde barındırıyor. Üç dine ait kutsal yerler de Doğu Kudüs’te eski şehrin içinde yer alıyor ve birbirlerine uzaklıkları bir kilometreden daha az. Eski Kent’in etrafı kalın, taş duvarlarla çevrili.
Kudüs’ün içinde binlerce yıllık tarihi barındıran dar sokaklarla dolu Eski Kenti, dört ana bölümden oluşuyor. Bunlar Müslüman, Yahudi, Hristiyan ve Ermeni mahalleleri olarak sıralanıyor.
MESCİD-İ AKSA VE KUBBET-ÜS SAHRA: HAREM-ÜŞ ŞERİF
Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs Sahra’nın bulunduğu Harem-üş-Şerif, Doğu Kudüs’te surlarla çevrili eski şehrin içinde yer alıyor. Harem-üş Şerif’in bulunduğu alan bir iç kale görünümünde ve ayrıca bir duvarla çevrili.
Kur’an’da anlatılan ve Miraç hadisesi olarak bilinen Hazreti Muhammed’in göğe yükselmesi hadisesi Mescid-i Aksa civarında gerçekleşiyor. Hazret-i Peygamber’in göğe yükseldiği ve Muallak Kayası adı verilen yükseltinin bulunduğu noktaya Müslüman hükümdar daha sonra Kubbet’üs Sahra’yı inşa ediyor.
Harem-üş Şerif aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesi ve İslam’ın üçüncü en kutsal ibadet yeri olarak kabul ediliyor. Harem-üş Şerif’in bulunduğu alan 1967’ye kadar bölgenin hakimi olan Ürdün’e bağlı bir vakıf tarafından yönetiliyor.
AĞLAMA DUVARI VE TAPINAK TEPESİ
Yahudiler içinse Mescid-i Aksa’nın hemen altında yer alan ve Hazret-i Süleyman döneminde yapılan tapınağın batı duvarı olduğuna inanılan Ağlama Duvarı yer alıyor. Burası Yahudilik inancının en kutsal mekanı. Mescid-i Aksa ve Kubbet’üs Sahra’nın bulunduğu alan ve Ağlama Duvarı’nın hemen üzerindeki tepe ise Yahudiler tarafından Tapınak Tepesi (Temple Mount) olarak adlandırılıyor. Yahudiler, burada Hazreti Süleyman Mabedi’nin bulunduğunu ve Romalılar tarafından yıkıldığını iddia ediyor. Ağlama Duvarı’nın da yıkılan mabedin batı duvarı (Western Wall) olduğu iddia ediliyor.
İsrail, Hazret-i Süleyman Mabedinin kalıntılarını bulmak için Mescid-i Aksa’nın altında bazı arkeolojik kazılar gerçekleştiriyor. Filistinliler ise İsrail’in arkeolojik kazı adı altında Mescid-i Aksa’yı yıkmaya çalıştığını ve yerine Hazret-i Süleyman mabedini yeniden inşa etme planları olduğunu iddia ediyor.
HÜZÜN YOLU VE KUTSAL KABİR KİLİSESİ
Kudüs, Hristiyanlar için de en kutsal şehir. Hristiyan inanışına göre Hazret-i İsa’nın çarmıha gerildiğinde yürütüldüğü yol (Via Dolorosa – Hüzün Yolu) Kudüs’teki surlarla çevrili Eski Şehir’in içinde bulunuyor ve Harem-üş Şerif’in hemen çevresinde bulunuyor. Hüzün Yolu’nun sonunda ise Hristiyan dünyasının en kutsal mabedi Kutsal Kabir Kilisesi bulunuyor.
Hristiyanlar, çarmıha gerilen Hazret-i İsa’nın Kutsal Kabir Kilisesi’nde öldüğüne, burada yıkanarak gömüldüğüne ve gömüldüğü yerden göğe yükselerek tanrı olduğuna inanıyor.
Bu kilise, aralarında Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliği’nin de olduğu farklı mezheplerin temsilcileri tarafından yönetiliyor.
Kudüs’e hacı olmaya gelen Hristiyanlar Hüzün Yolu’nda yürüyor ve buradaki kutsal mekanları ziyaret ediyor.
İSRAİL ŞEHİRDE DEMOGRAFİYİ DEĞİŞTİRDİ
İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal etmesinden bu yana kentteki Yahudi nüfus da önemli bir artış kaydetti.
1967 yılından bu yana İsrail burada en az 10 yerleşim birimi kurdu. Buraya yaklaşık 200 bin civarı Yahudi yerleştirildi.
Uluslararası hukuk tarafından Kudüs’teki Yahudi yerleşimleri yasa dışı kabul ediliyor. Ancak İsrail, buna itiraz ediyor.
Kudüs’te yaklaşık 850 bin kişi yaşıyor. Nüfusun yüzde 37’sini Araplar, yüzde 61’ini de Yahudiler oluşturuyor. Ancak Eski Şehir’in bulunduğu Doğu Kudüs’te çoğunluk Araplardan oluşuyor.
Doğu Kudüs’te yaşananların perde arkası: Bölge neden önemli? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder