Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından 5 yıl geçti. 3’ü polis 4 sanığın yargılandı davanın ilk duruşması ise 21 Ekim Çarşamba günü görülecek.
BOLD – Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yapmak için geldiğinde öldürülmüştü. Şimdiye kadar bir yol alınamayan davada, 3’ü polis olmak üzere 4 kişinin yargılanacağı ilk duruşma 21 Ekim’de görülecek.
5 YIL SONRA İLK DURUŞMA
Davada şimdiye kadar 3 başsavcı ile 5 savcı değişti. İddianame 3 Nisan 2020 günü Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İddianamede, sanık polisler M.S., F.T. ile S.T.’nin “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi istenirken, diğer sanık PKK’li Uğur Yakışır’ın ise “2 polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak”tan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi’yi “olası kastla öldürmek”ten 20 yıl, polis memuru S.T.’yi “öldürmeye teşebbüsten” 20 yıl ve “izinsiz silah bulundurmaktan” 5 yıl olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapsi isteniyor.
Hazırlanan bu iddianame, Elçi’nin vurulduğu noktanın 100 metre ötesinde polislerce takip edildikleri taksiden inen Uğur Yakışır ve Mahsum Gürkan’ın açtıkları ateşle polis memurları Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur’un yaşamını yitirdiği olayla birleştirildi. İddiaya göre Elçi’nin açıklama yaptığı sokağa giren Yakışır ve Gürkan’ın üzerine, sokaktaki polislerce ateş açılmış ve sıkılan kurşunlardan biri Elçi’yi bulmuştu.
CEVAP BEKLEYEN ONLARCA SORU VAR!
Zanlılar olay yerinden kaçarken, polislerce üzerlerine ateş açılan iki isimden Gürkan, tespitlere göre Sur’da yaşanan çatışmalarda öldü. Yakışır ise firari sanık durumunda. Diğer yandan Elçi, ensesine isabet eden tek kurşunla hayatını kaybetti. O kurşunun hangi silahtan çıktı henüz tespit edilemedi. Soruşturma sürecinde yaşanan bazı gelişmelerde dikkat çekmişti. Cinayetin işlenmesinden ancak 4 ay sonra, 17 Mart 2016’da yapılan olay yeri incelemesinde 83 delilden sadece 43’ü toplandı. Bunlar arasında Elçi’yi öldüren mermi çekirdeği yoktu.
Diğer yandan Elçi’nin öldürüldüğü sokakta bulunan 30’u aşkın polisin silahlarına dair kriminal inceleme yapılmadı. Elçi’nin vurulma anının da olduğu polis kamerası görüntülerinde 13 saniyelik kesinti olduğu ortaya çıktı. Avukatların savcılığa yaptığı başvurulara rağmen bu polis kamerasına ait hafıza kartı bulunmadı. Benzer biçimde aynı sokakta bulunan PTT Şubesi’ne ait 5 no’lu güvenlik kamerası kayıtlarında 17 dakikalık görüntü kesintisi olduğu, bir başka işyerine ait dört kameradan üçü çalışırken, cinayet mahallini gören dördüncü kameranın ise çalışmadığı ileri sürüldü.
İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişlerinin, 26 Haziran 2016 tarihinde hazırladığı ön inceleme raporu 21 Ağustos 2017’de Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlık, yazısında, yargılanacak 3 polis arasında geçen konuşmanın çözümü ve ortada bulunan polisin ileri-geri hareketlerinin davranış psikolojisi uzmanı kişilerce değerlendirmesini istedi. Fakat bu yönlü bir rapor henüz dava dosyasına eklenmedi.
ELÇİ AİLESİ YARGILAMA SÜRECİNDEN ENDİŞELİ
Elçi’nin hayatını kaybettiği günkü basın açıklamasında kullandığı “Tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekânında silah çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz” cümleleri dikkat çekmişti.
Tahir Elçi’nin öldürülmesinin 4’üncü yılında Türkan Elçi, eşine atfen kaleme alıp, vurulduğu noktadan seslendirdiği mektubunda “Ölümünün tesadüfi bir ölüm olduğuna inandırmak istiyorlar bizi. Oysa biz biliyoruz ki doğrultulan namlu, taammüden ve fiilendir. Sıkılan tek kurşunun sehvenle işi olmaz. Oysa biliyoruz ki günbegün hukukun hükmü azalıyor, hak gölgeleniyor, katiller elini kolunu sallayarak yürüyor taş sokağımızda.” ifadeleriyle yargılama sürecine tepki göstermişti.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder