26 Nisan 2021 Pazartesi

Ankara’nın Biden’a cevabı ve Türkiye’nin ABD’ye yaptırımı

Joe Biden’ın, 1915 olayları ile ilgili olarak ‘Ermeni soykırımı’ ifadesini kullanması, ABD ile Türkiye arasında gerginliğe yol açtı. AKP Hükumeti, ABD’ye karşı yaptırım kararı almaya hazırlanıyor. Ancak Ankara’nın Washington’a yaptırım uygulaması ne kadar gerçekçi?

BOLD ANALİZ – ABD Başkanı Joe Biden’ın, 1915 olayları ile ilgili olarak ‘Ermeni soykırımı’, İstanbul için de ‘Konstantinopolis’ ifadesini kullanması, ABD ile Türkiye arasında gerginliğe yol açarken AKP Hükumeti’nin ABD’ye karşı bir yaptırım kararı almak istediği konuşuluyor.

İktidar kanadının Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışmaya açılması, ittifakın askeri kanadından çekilme ve İncirlik Üssü’nün ABD’ye kapatılması gibi seçenekleri değerlendirdiği ifade ediliyor. Ancak Türkiye’nin özellikle mevcut ekonomik durumunda NATO’dan ayrılma gibi çok ciddi eksen kaymasına yol açacak adımları atması ne kadar gerçekçi? Türkiye, Batıdan kopup tamamen Rusya’ya mı yanaşmak istiyor?

Bu arada Biden’ın açıklamasında kullandığı bazı ifadeler ve Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinde ilerideki diyalog yollarını açık tutması ABD’nin gelecekte Türkiye’yle ilişkilerini sürdürmek istediği yorumlarına yol açtı.

ABD’YE BİR DİZİ YAPTIRIM GÜNDEMDE

Kabine toplantısının, bugün Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılması bekleniyor.

ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olayları ile ilgili ‘soykırım’, İstanbul için de ‘Konstantinopolis’ ifadelerini kullanması da kabinede görüşülecek.

Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, iktidar cephesi, ABD’nin tutumu karşısında Türkiye’nin de ‘aynı tonda karşılık vermesi gerektiğinin’ altını çiziyor ve ABD’ye karşı bir dizi yaptırım seçeneğini değerlendiriyor.

DOĞU AKDENİZ VURGUSU

İktidar cephesi, Biden’ın İstanbul için ‘Konstantinopolis’ ifadesini kullanmasının perde arkasında, ‘Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının olduğuna’ dikkat çekiyor. Biden’in da bu açıklamayla ‘Türkiye’ye aba altından sopa göstermek istediği’ değerlendiriliyor.

ABD’nin, “Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi Yunanları, KKTC ve Doğu Akdeniz ile ilgili Türkiye üzerine sürmeyi amaçladığı” da konuşuluyor. Ayrıca ABD’nin Türkiye’yi, Suriye ve Kuzey Irak üzerinden terör örgütü PKK ve YPG’nin devlet kurmasına öncülük etmekle tehdit ettiğine de vurgu yapılıyor.

NATO ÜYELİĞİ TARTIŞMAYA AÇILACAK

İktidar kanadı ayrıca ‘Türkiye’nin NATO üyeliğini de tartışmaya açmayı’ düşünüyor. Masada, ‘Türkiye’nin NATO’nun askeri kanadından çekilme seçeneğinin’ de bulunduğu ileri sürülüyor.

Bunun için de Yunanistan ve Fransa örneği veriliyor. Yunanistan’ın 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında NATO’nun askeri kanadından çekildiği, ancak 1980 yılında geri döndüğü, Fransa’nın da NATO’nun askeri kanadından 1966 yılında çekildiği, ancak 3 Nisan 2009’da geri döndüğüne işaret ediliyor.

Türkiye’nin NATO üyesi olduğu 1952 yılından bu yana ‘her yerinden zincirlenmek istendiği’ ifade edilirken, NATO üyeliğinin tartışmaya açılması ve ‘bu kararın da milletçe birlikte alınması gerektiği’ kaydediliyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin daha önce söylediği, “NATO yokken biz vardık, şayet ve gerekirse biz bu yapının içinde olmazsak da dünyanın sonu değildir” ifadeleri de anımsatılıyor. İktidar cephesi, NATO ile ilgili alınacak her kararda MHP’nin de kendilerine destek vereceğinin altını çiziyor.

İNCİRLİK İÇİN YAPTIRIM

Muhalefet cephesi tarafından gündeme getirilen ‘Adana’daki İncirlik Üssü’nün ABD’ye kapatılması’ yönündeki görüş artık hükümet cephesinde de ağırlık kazandı. İncirlik Üssü ile ilgili karar için de 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı örnek gösteriliyor. O dönem ABD’nin uyguladığı silah ambargosuna karşılık İncirlik’in ABD tarafından kullanımı askıya alınmıştı. Ancak bu adımın Türkiye’ye, Avrupa ve Ortadoğu’daki ilişkileri bakımından ne getirip ne götüreceği de hükümetin masasında olacak. Türkiye’nin F-35 projesi için ödediği 1.25 milyar doları ABD’den isteyeceği, aksi durumda Uluslararası Tahkim’e taşıyacağı da konuşuluyor.

YAPTIRIM SEÇENEĞİ NE KADAR GERÇEKÇİ?

Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde gündeme getirilen yaptırımlar, Türkiye’yi batıdan tamamen kopma noktasına getirecek türden seçenekler olarak göze çarpıyor.

Ekonomik olarak zor bir dönemden geçen Türkiye’nin NATO’nun askeri kanadından ayrılma ve ittifak üyeliğinin tartışmaya açılması gibi seçenekleri gündeme getirmesi pek de olası gözükmüyor. Haberde bu seçeneklerin iktidarda kimler tarafından dile getirildiğine ilişkin bilgi de bulunmuyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce defalarca yaptığı açıklamalarda Türkiye’nin NATO üyeliğinin tartışma konusu olmadığını ifade etmişti.

Cumhuriyet gazetesinin haberleştirdiği yaptırım seçeneklerinin bu bağlamda iktidarın ulusalcı kanadı tarafından gündeme getirildiğini düşünebiliriz.

İktidarda ABD ve NATO ile ilişkileri yürüten kişiler olarak öne çıkan ve batı ile ilişkilerin sürdürülmesi için gayret gösteren iki önemli isim de, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, yaptıkları açıklamalarda ilişkileri zora sokacak yaptırım seçeneklerini gündeme getirmedi.

KALIN: GELECEK GÜN VE AYLARDA FARKLI BİÇİMLERDE TEPKİ VERİLECEK

Reuters haber ajansına konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Biden’ın ‘soykırım’ açıklamasına ilişkin, “Gelecek günlerde ve aylarda farklı biçim ve derecelerde tepki verilecektir” dedi.

Kalın, “İncirlik Üssü’nün ABD’ye kapatılması ihtimaliyle” ilgili soruya ise yanıt vermedi.

Bugün yapılacak Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde de konunun gündeme geleceğini söyleyen Kalın, “Bizim uygun bulduğumuz yer ve zamanda bu talihsiz ve adaletsiz açıklamaya yanıt vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

ABD ile Türkiye ilişkilerinde yaşanan mevcut anlaşmazlıkların çözümünün artık daha zor olduğunu kaydeden Kalın, Biden’ın açıklamasının tüm başlıkları etkileyeceğini savundu.

Kalın’ın açıklamaları da iktidarın ABD, AB ve NATO ile ipleri kopma noktasına getirecek ‘ani ve tepkisel’ bir yaklaşım sergilemeyeceğini, bunun yerine tepkiyi zamana yayan ve böylece ilişkilerde kopuş yaşanmasını engelleyecek bir tutum izleneceğini ortaya koydu.

NATO üyeliği ve İncirlik Üssü gibi konularda hükumetin en yetkin ismi olan Milli Savunma Bakanı Akar da bakanlık sitesinden yaptığı açıklamada yaptırım konusuna hiç değinmedi. Açıklamanın içeriğine odaklanmakla yetindi.

İKİ TARAF DA KÖPRÜLERİ ATMAK İSTEMİYOR

Washington ve Ankara’dan gelen ilk sinyaller de Biden’ın Türk tarihi açısından son derece hassas bir konuda ‘soykırım’ tanımlamasını yaparak ilişkilere yeni bir darbe vurduğunu ancak tarafların tamamen köprüleri atmak anlamına gelecek adımlardan kaçınacaklarını gösteriyor.

İlişkilerdeki ‘soykırım’ gölgesine karşın, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Joe Biden’ın 14 Haziran’da yapılacak NATO Zirvesi’nde yüz yüze görüşmek için şimdiden randevulaşmaları, en üst düzeyde diyaloğun devamına tarafların verdiği önemi göstermesi açısından önemli görülüyor.

Biden’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 23 Nisan’da yaptığı ilk telefon görüşmesinde 24 Nisan Anma Mesajı’nda ‘soykırım’ ifadesini kullanacağına ilişkin bilgi verdiği Amerikan basınına yansımıştı.

Aynı gece Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Amerikalı mevkidaşı Anthony Blinken arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinde de konunun gündeme geldiği ancak Washington’un tavrını değiştirmeyeceği ortaya çıkmıştı.

Erdoğan’ın Biden görüşmesi sonrası saatlerce sessiz kalması ve bu konuda hiçbir açıklama yapmaması da dikkat çekici. ABD Başkanı tarafından göreve geldikten 93 gün sonra telefonla aranan ve bu ilk görüşmede de ‘soykırım’ açıklaması yapacağının kendisine iletilmesine rağmen AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Eyy ABD’ nutukları atmaması aslında iktidarın ne kadar elinin kolunun bağlı olduğunu gösteriyor.

Erdoğan’ın bu yönüyle şu ana kadar aldığı pozisyonun da ABD ile ilişkileri sürdürme yönünde olduğu söylenebilir.

AÇIKLAMADAKİ İNCE NÜANSLAR:

ABD tarafının açıklamada özellikle ‘Ermeni Soykırımı’ meselesindeki Türkiye’nin en büyük korkusu olan ‘tazminat’ konusunda Ankara’nın hassasiyetlerini göz önünde bulundurması dikkati çekti.

Biden’ın açıklamasındaki ‘soykırım’ sözcüğünün ifade ediliş tarzı ve bağlantılı cümlelerin ABD yönetiminin ileriki süreçte Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yasal herhangi bir sıkıntı yaratmamaya yönelik olduğu görülüyor.

Geçmiş yıllarda yayımlanan 24 Nisan başkanlık açıklamalarından farklı olarak Biden’ın metni 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanımlıyor ancak bu tarihi olayı Türkiye ve Türk milleti ile ilişkilendirmemeye özen gösteriyor. Metinde Türkiye veya Türk halkına ilişkin bir atıfta bulunulmuyor.

Geçmiş açıklamalarda yapılan Türkiye-Ermenistan ilişkileri referansına bu sefer yer verilmemesi, Biden’ın açıklamasını aktüel uluslararası ilişkiler boyutundan çıkarıp tarihi bir olayın yorumlanmasına indirgediği yorumlarına neden oldu.

Biden’ın Ermenistan halkından çok 1915 olayları sonrasında ABD’ye gelerek yeni bir hayata başlayan Amerikalı Ermenilere sesleniyor olması da bu değerlendirmeyi kuvvetlendirdi.

Ankara açısından bir diğer önemli unsur ise Biden’ın açıklamada “Bunu suçlamak için değil bir daha tekrarlanmaması için yapıyoruz” ifadesini kullanmış olması.

ABD Başkanı’nın ‘soykırım’ ifadesini kullanmasının Türkiye aleyhine yeni yasal sorunlar yaratabileceği, özellikle tazminat davalarını tetikleyebileceği kaydediliyordu. Amerikan yürütme sisteminin başındaki Başkan Biden’ın ‘suçlama yöneltmek niyetinde olmadığını’ kayda geçirmesi Washington’un Türkiye’ye yönelik davalar açısından destekleyici olmayacağı mesajı olarak algılandı.

ERDOĞAN VE BİDEN 14 HAZİRAN’DA BULUŞMAK ÜZERE RANDEVULAŞTI

“Soykırım” açıklamasından bir gün önce gerçekleştirilen Erdoğan-Biden telefon görüşmesinde ABD Başkanı’nın niyetini ifade ettiği Amerikan basınına yansımıştı. Hatta Amerikan basınına konuşan yetkililer, iki liderin telefon görüşmesinin ‘gergin’ geçtiğini kaydetmişlerdi. İki cumhurbaşkanının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın da telefonda konuştuğu açıklanmıştı.

Ankara-Washington hattında 23 Nisan’da belirginleşen gerilime rağmen hem Beyaz Saray hem de Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Erdoğan ve Biden’ın 14 Haziran’da Brüksel’de gerçekleştirilecek NATO liderler zirvesi marjında ikili bir görüşme konusunda uzlaştıklarını bildirmeleri önemli bir gelişme olarak değerlendirildi.

Tarafların mevcut sıkıntılara bir de ‘soykırım’ gölgesinin eklenmesine karşın cumhurbaşkanları düzeyinde temas kurma niyetlerini dile getirmeleri ilişkilerin tamamen bozulmasını istemedikleri olarak değerlendirildi.

KARŞI AÇIKLAMALARDA ÖLÇÜLÜ ÜSLUP

Biden’ın ‘soykırım’ ifadesini kullanmasından sonra resmi kaynaklardan yapılan açıklamalarda, Biden’ın kararının Türk-Amerikan ilişkilerini doğrudan etkileyeceğine ilişkin bir ifadenin kullanılmamış olması ve ABD’ye dönük bir misillemeden bahsedilmemiş olması da dikkati çekti.

Dışişleri Bakanlığı’ndan ve diğer ilgili kurumlardan yapılan açıklamalarda, soykırım tanımlamasının hem tarihsel hem de yasal zemininin bulunmadığı, Biden’ın bu adımı ‘popülist’ siyasi nedenlerle yaptığı vurgusu öne çıktı.

Geçmiş benzer durumlarda büyükelçinin istişareler için çağrılması, siyasi ve askeri işbirliklerinin askıya alınması gibi birçok adım Ankara tarafından atılmıştı.

Ankara’nın tepkisini ilk aşamada Biden’ın kendisine yöneltmiş olması, siyasi saiklerle yapılan bu tanımlamanın hukuki bağlayıcılığı olmadığı vurgusu da tepkilerde dile getirilen ortak unsurlar arasında.

İLİŞKİLER SORUNLARA RAĞMEN YÜRÜMEYE DEVAM EDECEK

Türkiye ile ABD arasında en temel iki sorun başlığı, Türkiye’nin Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri ile ABD’nin Kuzey Suriye’de ağırlığı YPG/PYD tarafından oluşturulan Suriye Demokratik Güçleri’ne verdiği siyasi ve askeri destek olarak görülüyor.

Ancak Çavuşoğlu ve Blinken arasında yapılan görüşmelerde, Türk-Amerikan ilişkilerinin sorunlu alanları parantez içine alıp diğer işbirliği alanlarına odaklanması anlayışı öne çıkmıştı.

Yapılan değerlendirmelerde, bu sorunlu alanlara “soykırım” tanımının da girebileceği, ABD’den bu konuda daha ileri adımlar gelmemesi durumunda Türkiye’nin bu konuyu da parantez içine alıp ABD ile ilişkisini yürütebileceği kaydediliyor. Ancak bu ilişkinin niteliksel olarak geçmiş dönemlerdeki Türk-Amerikan müttefiklik ve stratejik ortaklık ilişkisine çok da benzemeyeceği öngörülüyor.

Biden’ın ‘soykırım’ açıklaması sonrası ABD Büyükelçisi dışişlerine çağrıldı, Erdoğan’dan ses yok

Ankara’nın Biden’a cevabı ve Türkiye’nin ABD’ye yaptırımı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder