Eşim devlet memuruydu. Ben de ev hanımıyım. Zorlu bir doğu görevi sonrası bulunduğumuz şehre gelmiştik. Eşim mesleğini özveri ilen yapan bir devlet memuruydu. Derken malum 17/25 kabusu başladı. Önce eşimin görev yeri değişti. Ardından bizi bulunduğumuz şehrin en ücra ilçesine sürdüler bir şubat ayında. Kızım anasınıfında idi. İki ay önce ikinci çocuğum olmuştu. Önce, çok zor
+ olsa da, eşim ilçeye gidiş geliş yapmaya başladı. Maddi olarak bu gidiş gelişe ancak bir ay dayanabildik. Sonra mecburen evimizi ilçeye taşıdık. Zor günler için ayırdığımız üç beş kuruşu da taşınma sırasında harcadık.
İlçeye alışmaya çalışırken bir gece yarısı saat 23.30 da kapımız hızla çalmaya başladı. Eşim sanki bekliyormuş gibi “sakin ol, çocuklar korkmasın.” dedi. Polisti gelenler. Önce evimizi aradılar. Sonrada gecenin bir yarısı çocuklarım ve benim gözyaşlarım arasında eşimi götürdüler. O an ne yapabileceğimi bilemedim. Kızım durmadan soruyor “Babamı nereye götürdüler anne, babamı niye götürdüler anne?” Alt komşumuzdan başka kimseye haber veremedim. Çünkü eşimin ve benim telefonlarımızı da götürdüler. Ben ve iki çocuğum hiç kimsemizin olmadığı ilçede öylece kalakaldık. Ailem iki gün sonra gelebildi. Avukat tutacak paramız yok. Olsa da etraftan “Avukatlar da korkuyor mesleğini yapmaya” diye duyuyorum. Derken baronun avukatının telefonunu aldım rica minnet. Avukata suçlamayı sordum. “Delilli somut bir suç yok ama yapacak da bir şey yok, malum OHAL” dedi.
Eşim önce havasız çok sıcak bir yerde (duş, traş, yemek ve de suyun kısıtlı olduğu) on gün kalmış vesonra tutuklandığını öğrendik. Biz bir kez daha yıkıldık. Tutukluluk sonrası hiç değilse bir haber alma görüşme imkanımız oldu. Ama cezaevi ile evimiz çok ters ve görüşlere gelip gitmek çok zor oluyordu, hem ekonomik hem de çocuklar ile hareket etmek açısından. Evden otogara bir yol parası, ordan il merkezine. Oradan cezaevine taksi tutup gitmek zorundaydık. Ev hanımı idim ve geçimimizi eşim sağlıyordu. Eşim tutuklanalı beş ay bitti. Bir ay önce eşimi daha uzak bir cezaevine naklettiler. Kimse de bir sebep söylemedi. Bu sürede ailemin az çok maddi desteği olmasa ortada kalmıştık. Bir taraftan da kızım olur olmaz zamanda “anne babam ne zaman gelecek” diyor… Eşim yıllarca dişini tırnağına taktı, ülkenin en sıkıntılı yerlerinde çalıştı. Şu anda ise bir katil, bir terörist gibi muamele görüyor.
Benim bu kadar yükü kaldıracak gücüm kalmadı. Maddi manevi bir çöküntü içindeyim. Bize bu kötülükleri reva görenleri temiz vicdanlara sonra da Allah’a havale ediyorum.
Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2019/03/09/yapilanlari-temiz-vicdanlara-ve-allaha-havale-ediyoruz/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder