9 Mart 2019 Cumartesi

Adaletin Olduğu Bir Ülke İstiyoruz

Sayın Yetkili,
Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte mağdur olan yüzbinlerden biriyim. Mağduriyetimin başlangıcı birkaç sene öncesine dayansa da doruk noktaya ulaşması 2016 yazında oldu. Türkiye’de herkes gibi benim de lanetle karşıladığım, sorumlularının bir an önce tespit edilip en ağır şekilde cezalandırılmasını istediğim “15 Temmuz Darbe Girişimi” vakası sonrası memleketimden çalıştığım Özel Okula, Manisa’ya dönmüştüm. Okulumuz aylardır hiçbir somut sebep yokken atanan Kayyımlar tarafından yönetiliyordu. Ve bizlere “sizlerle çalışmaya devam edeceğiz” teminatı verilmişti.

Bu güvenle memleketlerimize gitmiş ve dönmüştük. Manisa’ya döndükten bir süre sonra 23 Temmuz Cumartesi günü sabah, lise son sınıf öğrencilerinin tercih çalışmaları için okula uğradım. Arabamla bahçe kapısından girmeye çalıştığımda polis tarafından içeri alınmadım. Ne olduğunu sorduğumda okula el konulduğu, özel eşyalar dahil hiçbir şeyin içeriden çıkarılamayacağı beyan edildi. Şaşırmıştım. Bu ilk şaşkınlığım olmadığı gibi son şaşkınlığım da olmayacaktı. Daha büyük şaşkınlıklar bizleri bekliyordu. (Daha sonraki
süreçte ısrarlı takibime rağmen okulda kalan hiçbir eşyamı alamadım.)

Manisa halkı tarafından sevilen beğenilen yüzlerce öğrencisi olan bir eğitim kurumu hangi sebeple kapatılır aklım almamıştı. Meğerse Manisa’nın gururu, birçok alanda Türkiye ve Dünya başarısına sahip okulumuz “TERÖR” nedeniyle kapatılmış ve el konmuş. Buna hiçbir anlam veremedim. O gün okula giremeyeceğimi anlayıp evime döndüm.

Birkaç gün sonra daha felaket haberler gelmeye başladı. Çalıştığım yerden uzaklaştırıldığım gibi meğerse “ÖĞRETMENLİK İZNİM” de elimden alınmış.

Buna inanamadım. Milli eğitim müdürlüğüne sorduğumda bunun doğru olduğu söylendi. İşsiz kalmıştım. Çocuklarımın okuduğu okullar kapatılmıştı. Zaten özel okulda okutma ihtimalim de kalmamıştı. Madem okuyamayacaklar, ödediğim ücretleri geri alayım dedim. İlgili kurumlara ve kredi kartımı aldığım bankaya başvurdum. Ödediğim parayı geri alamayacağım ve kredi kartını ödemeye devam edeceğim söylendi. Yani çocuğumun gitmediği okula bir miktar para ödemiştim, kalan kısmını da ödemeye devam edecektim işsiz halimle.

Bu arada bir acı haber daha aldım. Eşim memurluktan açığa alınmıştı. O güne kadar karakol
un kapısından dahi geçmeyen bizler “TERÖR” kavramı ile yan yana getiriliyorduk. Eşim için itirazda bulunsak da müfettiş sorgusuna kadar evde beklememiz gerektiği, ilden ayrılmamamız gerektiği söylendi.

Çocuklarımız memleketimizde büyüklerimizin yanındaydı. Yani ayrıydık. Bekledik bekledik… Yaklaşık 1 ay kadar bekledik. Ne bir müfettiş çağırdı ne bir sorgu oldu. 1 Eylül günü eşimin hiçbir somut sebep gösterilmeden “MEMURİYETTEN İHRAÇ” edildiğini gece yarısı internette yayınlanan listeden öğrendik. Eşim milyonların görebileceği bir mecrada “TERÖRİST” ilan edilmişti. Üstelik mahkeme yolu da kapalıydı. Hiçbir hak talep edemeyecektik.

Bu olaylar devam ederken bir yandan iş arıyordum. Ama tüm kapılar yüzüme kapanıyordu. Damgayı yemiştik bir kere. Ailemin geçimini temin etmek için “Sıfır” olarak aldığım aracımı yok pahasına sattım. Başka gelir kaynağımız da kalmamıştı. Eşimin de benim de mesleğimiz elimizden alınmıştı. Mesleğimizin dışındaki işlere de alan olmadı.

Düşünün yıllarca bu milletin evlatlarına öğretmen olarak hizmet eden bizler “Terörist” damgası yemiş, mesleğimizden edilmiş, halk nazarında itibarımız sıfırlanmış, çalışma olanaklarımız elimizden alınmış olarak ne yapabilir, çocuklarımızın geçimini nasıl temin edebilir, bu ülkede nasıl yaşayabiliriz. Bunların üstüne bir de şu an arkadaşlarımız sadece bu okulda çalıştıkları için bir bir gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktalar. Dayanacak gücümüz ve psikolojimiz kalmadı. Suçsuz insanların daha fazla rencide edilmediği, haklarının geri verildiği, adaletin hakim olduğu bir ÜLKE istiyoruz. Bu isteğimiz çok mu?
Saygılarımla…



Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2019/03/09/adaletin-oldugu-bir-ulke-istiyoruz/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder