Ankara Barosu avukatı Kemal Ulusoy, Emniyet’in toplumsal eylemlerde polisin ses ve görüntüsünün alınmasını yasaklayan genelgesine karşı Danıştay’da iptal davası açtı: Polisin görev sırasındaki eylemleri özel hayat kapsamında değildir. Mağdurlar, polis şiddetini ispatlamak için kayıt yapmak zorunda!
BOLD – Ankara Barosuna üye avukat Kemal Ulusoy, Emniyet Genel Müdürlüğünün toplumsal eylemlerde görüntü kaydını yasaklayan genelgesinin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’da dava açtı. Dava dilekçesinde, genelgenin ifade ve basın özgürlüğü ile Anayasa’da temel hakların kanunla sınırlanabileceği maddelerine aykırı olduğu belirtildi.
Ulusoy’un avukatı Faruk Çayır tarafından EGM’nin “emniyet personelinin görevini ifa ederken ses ve görüntü alınmasına tevessül edecek davranışlara fırsat vermemeleri, kayıt yapan kişileri engellemeleri, kayıt yapan kişiler hakkında adli işlem yapmaları” yönündeki genelgenin yürütmesinin durdurulması ve iptali istendi.
Dava dilekçesinde söz konusu genelgenin; Anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanunlara aykırı olduğu belirtildi. Genelgenin temel hak ve özgürlükleri idari işlem olan genelge ile ortadan kaldırmaya yönelik olduğu kaydedilirken, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan genelgenin temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği ilkesine aykırı olduğu belirtildi. Dilekçede şunlar kaydedildi:
KANUNİ DAYANAĞI YOK
“Anayasa’nın 13. maddesine göre “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Bu kapsamda söz konusu genelgenin ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve haberleşme hürriyetine müdahale niteliğinde olduğu ve kanuni dayanağının bulunmadığı açıktır.
Anayasa’nın 129. maddesinin birinci fıkrasında “Memurlar ve diğer kamu görevlileri Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler” denilmiştir. Bu kapsamda kolluk kuvvetlerinin görev ifası sırasında Anayasa ve kanunlara sadık kalma yükümlülüğü nedeniyle, özel hayata ilişkin bir müdahaleden söz edilemeyeceğinden söz konusu genelge meşru bir amaca da dayanmamaktadır.
POLİSİN GÖREV İFASI SIRASINDA ÖZEL HAYAT GİZLİLİĞİ YOK
Kolluk kuvveti olarak görev yapanların diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları doğaldır ve görev ifası sırasındaki eylemlerinin özel hayat kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Kolluk kuvvetlerinin kamuya açık alanlarda ve görev ifası sırasında ses ve görüntü alınmasını engellemeleri, kayıt yapan kişiler hakkında adli işlem yapmalarına ilişkin olarak genelge ile yetki verilmesi mümkün olmadığı gibi, söz konusu genelge ölçüsüz, orantısız ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun değildir. Genelgede belirtilen emniyet personelinin Anayasanın 20. maddesindeki özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğine yönelik gerekçesi de yerinde değildir. Söz konusu genelge kolluk kuvvetlerinin özel hayatına ilişkin olmayıp doğrudan görev ifası ile ilgili olduğundan kolluk kuvvetlerine görevin ifası sırasında ve kamuya açık alanlarda vatandaşların ses ve görüntü kaydı yapmasının engellenmesine yönelik hukuka aykırı bir yetki verilmektedir.
MAĞDURLAR ŞİDDETİ İSPAT İÇİN GÖRÜNTÜ KAYDI YAPMAK ZORUNDA
Genelge kolluk kuvvetlerinin vatandaşlara karşı insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamelede bulunmasının önünü açacak mahiyettedir. Kolluk kuvvetleri tarafından birçok toplumsal olayda vatandaşlara karşı orantısız ve ölçüsüz bir şekilde şiddet uygulanmakta ve bu hususta kolluk kuvvetlerince uygulanan işkence, eziyet ve kötü muameleye uğrayan mağdurlar açısından bu durumun ispatında son derece olumsuz bir durum yaratmaktadır. Dolayısıyla mağdurlar kolluk kuvvetleri tarafından maruz kaldıkları haksız saldırıyı ispat edebilmek ve delillerin kaybolmasını önleyebilmek için ses ve görüntü kaydı yapmak zorundadırlar. Bu kayıtların haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunmak amacıyla yapıldığı da tartışmasız bir gerçektir. Söz konusu genelgenin yayınlamasından birkaç gün sonra 1 Mayıs 2021 tarihinde dahi medya ve basın, yayın organlarına yansıyan fotoğraf ve görüntüler de kolluk kuvvetlerinin orantısız ve ölçüsüz şiddet uyguladığını kanıtlar niteliktedir. Bahsetmiş olduğumuz emsal Anayasa Mahkemesi kararları ve Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere söz konusu genelge kolluk kuvvetlerinin hukuka aykırı eylemlerinden dolayı etkin soruşturma yürütülmemesine ve cezasızlığına sebep olacak, vatandaşların Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulmasına sebebiyet verecektir.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLER NİTELİKTE
Söz konusu genelge de her ne kadar özel hayatın gizliliğinden bahsedilmiş olsa da kamusal (herkese açık) alanlarda yapılan toplantı ve gösteri yürüyüşleri ile halka açık etkinlikler açısından Anayasanın 26. Maddesinde belirtilen ifade özgürlüğü ve Anayasanın 28. Maddesinde belirtilen basın özgürlüğünü engelleyecek niteliktedir. Vatandaşlar da dahil olmak üzere, sahada yer alan gazetecilerin görevlerini yaptıkları sırada şiddete uğramaktan korunmaları gerekmektedir. Bilhassa mesleki faaliyetlerinin icrası sırasında kamu görevlileri tarafından yapılacak kötü muameleler gazetecilerin bilgi alma ve bilgi verme kabiliyetini ciddi şekilde engeller. Kolluk kuvvetlerinin gazetecilerin mesleki faaliyetlerini yerine getirmelerini engellemek için aldığı önlemlerin basın özgürlüğüyle ilgili sorunlara yol açabileceği açıktır.
HUKUK DEVLETİNDE İPTALİ GEREKİR
Söz konusu genelge vatandaşlar açısından ifade özgürlüğünü ve haber alma hakkını engelleyecek nitelikte olduğu gibi gazeteciler açısından da basın özgürlüğünü hukuka aykırı olarak engelleyecek niteliktedir. Dava konusu Emniyet Genel Müdürlüğü genelgesi; gerek temel hak ve özgürlüklerin kanun ile sınırlandırılması kuralına aykırı olması, gerekse ifade özgürlüğü, haber alma hakkı, basın özgürlüğü, kötü muamelede bulunma yasağı gibi temel hak ve özgürlüklere saldırı niteliği taşıdığından ve kolluk kuvvetlerinin hukuka aykırı eylemlerinden dolayı etkin soruşturma yürütülmemesine ve cezasızlığına sebep olacağından telafisi güç ve hatta imkansız zararlar ortaya çıkaracağı da malumdur. Bu sebeple de gerek hukuk devleti ilkesi açısından gerekse memurlar ve diğer kamu görevlilerinin hesap verebilirliği ilkesi açısından infiale yol açacak nitelikteki genelgenin ivedilikle yürütmesinin durdurulmasını talep ediyoruz. ”
Diyanet TV TRT olma yolunda: Sermayesini 25 milyon TL’ye çıkardı
Emniyet’in görüntü kaydını yasaklayan genelgesinin iptali için Danıştay’a dava yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder