7 Aralık 2021 Salı

AİHM ve AYM kararlarını ‘paspas’ yapan hakimler: Kılıçdaroğlu hesap sorabilecek mi?

Türkiye, 15 Temmuz sonrası uygulanmayan mahkeme kararları ile tanıştı. Hatta Anayasa’ya göre kararları bağlayıcı olan AİHM ve AYM kararları uygulanmadı. Bir süredir bürokratları hukuksuzluklar konusunda uyaran CHP Genel Başkanı, 2 yüksek mahkemenin kararlarını uygulamayan hakimlerden hesap sorabilecek mi?

BOLD ANALİZ – TBMM’de hükumetin 2022 bütçesi üzerine konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’lilere ‘yargıyı mahvettiniz’ diye seslendi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “AYM, AİHM kararını uygulamayanların tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek ya gelecek” ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) hükümetin 2022 bütçesi üzerine konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, birçok önemli mesajlar verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir AKP döneminde kanun dışına çıkan ve hukuksuzluklara imza atan bürokratları uyarıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu kez hedefinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamayan hakimler vardı.

AKP’ye “Yargıyı mahvettiniz” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan birisi AYM üyesi oldu. AYM, AİHM kararını uygulamayanların tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek ya gelecek” ifadelerini kullandı.

15 TEMMUZ’DAN SONRA BİR İLK: AYM VE AİHM KARARLARI UYGULANMADI

Kılıçdaroğlu’nun ‘yargıyı mahvettiniz’ sözleriyle özetlediği AKP hükumeti ile Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra birçok hukuksuzlara, insan hakları ihlallerine, toplu yargılamalara, işkencelere, adam kaçırmalara ve bir grubun nefret öğesi haline getirilerek soykırımına şahit oldu.

Ancak 15 Temmuz’da Türkiye belki tarihinde ilk kez uygulanmayan mahkeme kararları ile karşılaşmaya başladı. Ve bu uygulanmayan kararlar Anadolu’nun ücra köşesindeki bir yerel mahkemenin değil yargının en tepesindeki Anayasa Mahkemesi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası anlaşmalarla yarım yüzyıldır yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları idi.

AYM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

Anayasa Mahkemesi, Anayasanın “Yargı” başlığının taşıyan “Üçüncü Bölüm”ünde “II Yüksek Mahkemeler” başlığı altında 146-153. maddelerinde düzenlenmiştir. Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasına göre “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”

153. maddedeki hükmün herhangi bir istisnası bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemeler ve kamu gücünü kullanan diğer organlar Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaktan veya gereğini yerine getirmekten kaçınamaz.

Anayasanın yargı kararlarına ilişkin genel düzenlemesi olan 138. maddesine göre de “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.“

Anayasa Mahkemesi’nin yapılan bireysel başlvurulara ilişkin ihlal kararı, bir kişinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ek Protokolleri kapsamındaki anayasal haklarının ihlal edildiğini tespit eder. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi Kanununun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre de “ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.” Yani? İhlal kararı verip bırakmaz, ihlalin ortadan kaldırılması gereğine de hükmeder. Bu da yetmez, ihlalin sonuçlarının da ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmeder.

Aynı madedenin ikinci fıkrasında da “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir… Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde … karar verir.”

AİHM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 47 üyesi bulunan Avrupa Konseyinin yargılama organıdır. Üyesi bulunduğumuz ve ilk kurucularından olduğumuz Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) hazırladı. Türkiye, bu sözleşmenin ilk imzacılarından biri oldu, iç hukukumuza 1954 yılında dahil edildi.

Anayasanın 90. maddesine göre usulüne göre yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Kanunlar da bağlayıcıdır.

Yani, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bir Türkiye Cumhuriyeti Kanunu’dur, Anayasanın 7. maddesi anlamında yasama yetkisinin kullanılmasıyla ortaya çıkmış olup, tüm kamu kuruluşları, yürütmeyi, mahkemeleri, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

Türkiye, 1989 yılında da AİHM’nin bağlayıcı yargı yetkisini kabul etti.

Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hukuk uygulamasında kanunlardan üstündür ve Anayasanın 148. maddesinin 3. fıkrası uyarınca içtihatları Anayasa Mahkemesi içtihatlarını da biçimlendirir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesinin birinci fıkrasına göre üye devletler taraf oldukları her davada AİHM’nin kesin kararlarına uymayı taahhüt ederler. Bu taahhüt, Türkiye Cumhuriyeti Kanununu olduğu için yasal bir taahhüt, Sözleşme olduğu için de uluslararası bir taahhüttür.

Bu nedenlerle AİHM içtihadını bağlayıcı görmemek, bu nedenle, hem Türkiye Cumhuriyeti yasalarını hem de uluslararası hukuku yok saymaktır.

AYM VE AİHM KARARLARI YENİDEN YARGILAMA SEBEBİDİR

Sonuç olarak, AYM ve AİHM kararları bağlayıcıdır. Bu bağlayıcılık esasa ilişkin bir bağlayıcılıktır aynı zamanda. İlk derece mahkemelerinin veya diğer devlet organlarının AYM ve AİHM kararlarıyla tespit edilen ihlalleri ve sonuçlarını ortadan kaldırıp kaldırmama, buna uyup uymama gibi bir takdir yetkileri de yoktur.

AYM ve AİHM ihlalin ortadan kaldırılmasına ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmettiği durumda, yargılamanın yenilenmesi gerekir.

Ancak 15 Temmuz sonrası Türkiye, AYM ve AİHM karalarını uygulamayan mahkemeleri, bir davada yüksek mahkemeler ihlal kararı verilmişse uyduruk gerekçelerle açılan ikinci ve hatta üçüncü davaları, tutukluluğun sona erdirilmesi kararı verilmişse bekleyen başka dosyalardan  verilen alelacele kararları gördü.

İşte, uygulanmayan yüksek mahkeme karaları, hukukun, anayasanın, yasaların ve Türkiye’nin imzacısı bulunduğu uluslararası sözleşmelerin ayaklar altına alındığı bazı yargılama süreçleri.

OSMAN KAVALA: BİR DAVADAN TAHLİYE EDİLDİ, İKİNCİ DAVADAN SAATLER SONRA TUTUKLANDI

Osman Kavala

İş adamı Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de Gezi Parkı Davası’ndan tutuklandı. AİHM, Aralık 2019’da verdiği bir kararla Kavala’nın tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmak amaçlı olduğunu belirterek, Türkiye hükümetinden Kavala’nın bir an önce serbest kalması için gerekli önlemleri alması çağrısında bulundu.

Bu arada Kavala tutuklu yargılandığı Gezi davasından Şubat 2020’de beraat etti ve hakkında tahliye kararı verildi. Ancak bu karardan birkaç saat sonra hakkında 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma çerçevesinde tekrar tutuklama kararı çıkarıldı. Şubat 2021’de bu dava Gezi davası ile birleştirildi.

Sonuçta Kavala Gezi davasından beraat ettirilip tahliye edilmesiyle bir anlamda AİHM kararı yerine getiriliyor ancak bir kez daha tutuklanarak da AİHM kararı boşa düşürülmüş oluyordu. Kısaca Kavala’yı salıvermemek adına hukuk ayaklar altına alınıyordu.

Türkiye’nin itirazı üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda da AİHM’nin kararı Mayıs 2020’de kesinleşti.

AVRUPA KONSEYİ, TÜRKİYE İÇİN İHLAL PROSEDÜRÜ BAŞLATTI

Avrupa Konseyi’nin karar organı olan Bakanlar Komitesi, AİHM’nin kesinleşmiş mahkeme kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetliyor.

Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Kavala davasında gerekli adımları atması için 8 kez karar aldı ancak AKP hükumeti ve ilgili mahkemeler kararı uygulamayı reddetti.

Sonuç olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu yıl Aralık ayı başında AİHM’nin iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması kararını uygulamayan Türkiye için ‘ihlal prosedürü’ başlattı. Türkiye, böylece, 2010’dan bu yana Azerbaycan’dan sonra bu sürece tabi tutulan ikinci ülke oldu.

Bakanlar Komitesi’nde yapılan oylamada, 47 üyeli konseydeki 35 ülke “ihlal prosedürü” başlatılmasına destek verdi.

Avrupa Konseyi, Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüşünü iletmesini istedi. Kavala davasında bir sonraki duruşma ise 17 Ocak’ta.

Bakanlar Komitesi, böylece Türk hükümetine ihlal prosedüründen ve prosedür sonucunda olası yaptırımlardan kurtulmak için bir fırsat daha sunmuş oldu.

Bakanlar Komitesi, Türkiye ile ilgili ihlal prosedürü kapsamında Türkiye’nin göndereceği görüşü ve 17 Ocak’taki duruşma kapsamında alınacak kararı 2 Şubat 2022’deki toplantısında karara bağlayacak.

Eğer Türkiye, 17 Ocak’ta Kavala’nın serbest kalmasını sağlar ve hakkındaki suçlamaları düşürürse ihlal prosedürünün ikinci aşamasının uygulanmasına gerek kalmayacak.

Aksi halde Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin vereceği görüşle birlikte gerekçeli kararını oluşturacak ve yine bir oylama sonucunda üçte iki çoğunluğu bulması durumunda AİHM’e resmi bildirimi yapacak ve süreci başlatmış olacak.

Bakanlar Komitesi, AİHM’den “Yükümlülük yerine getirilmemiştir” şeklinde bir bildirim alması durumunda Türkiye’ye uygulanacak tedbirleri ele alacak. Bunlar arasında söz konusu ülkenin oy hakkının veya üyeliğinin askıya alınması ve hatta üyelikten çıkarılması da yer alıyor.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: BİR DAVADAN TAHLİYE EDİLDİ, İKİNCİ DAVADAN MAHKUMİYET VERİLDİ

Selahattin Demirtaş

HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da HDP’li vekillere yönelik operasyonda “örgüt üyesi olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındı ve ardından tutuklandı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Demirtaş hakkında 514 sayfalık iddianame hazırladı. Ocak 2017’de kabul edilen iddianamede, 142 yıla kadar hapis cezası istendi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş için avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ancak sonuç alamadı. Demirtaş’ın avukatları bu kez dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. AİHM, 20 Kasım 2018 tarihinde verdiği kararda, Demirtaş’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden uzun süre tutukluluk halinin devam etmesini hukuka aykırı buldu ve keyfi bir şekilde süren tutukluluk nedeniyle ihlal kararı verdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kararın ardından, “AİHM kararları bizi bağlamaz” açıklaması yaptı. AİHM “derhal tahliye” demiş olsa da, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye başvurusunu, 30 Kasım 2018’de AİHM kararının henüz kesinleşmemiş olmasını gerekçe göstererek reddetti.

4 Aralık 2018’de “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla verilen 4 yıl 8 ay hapis cezasının onanmasıyla Demirtaş hüküm giyince, AİHM kararı boşa düşmüş oldu.

ŞÜPHELİ OLMADIĞI DAVADAN MÜKERRER SUÇLAMA İLE İKİNCİ KEZ TUTUKLANDI

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, “silahlı terör örgütüne üye olmak”tan yargılandığı ve dört yıldır tutuklu bulunduğu ana davadan Demirtaş hakkında 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye kararı verildi. Tahliye kararının ardından avukatları, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne mahsupluk başvurusunda bulundu.

Bu karardan iki hafta sonra AİHM Büyük Dairesi’nde hem Demirtaş’ın avukatlarının hem de hükümetin AİHM kararına itiraz etmesi nedeniyle bir duruşma yapıldı. Bu duruşmadan iki gün sonra mahsup talebi kabul edildi ve Demirtaş’ın serbest kalmasının önü açıldı. Ancak 20 Eylül 2019’da şüpheli olmadığı Kobani dosyasından ve mükerrer bir suçlama nedeniyle ikinci kez tutuklandı. Demirtaş’ın bu dosyadan da tutukluluğu 2 yılı geçmiş durumda.

AİHM BÜYÜK DAİRE KARARI: DERHAL SERBEST BIRAKILMALI

AİHM’nin 30 Kasım 2018’de verdiği Demirtaş kararını, Türkiye temyiz etti. AİHM’nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi, Demirtaş hakkındaki nihai kararını 22 Aralık 2020 tarihinde verdi ve “Demirtaş derhal serbest bırakılmalı” dedi.

AİHM’nin Büyük Dairesi, Demirtaş dosyasında AİHS’nin birçok maddesinin ihlal edildiğini de belirtti.

TÜRKİYE İÇİN BİR İHLAL PROSEDÜRÜ DE DEMİRTAŞ İÇİN BAŞLATILABİLİR

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’nin 2020 yılı sonunda aldığı kesin karar sonrası bu yıl mart ve eylül aylarında konuyu görüştü ve Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararı gereği “derhal serbest bırakılmasını” talep etti. Ancak Demirtaş’ın serbest bırakılması için Ankara’ya yaptığı çağrılar sonuçsuz kaldı.

Avrupa Konseyi’nin icra organı olan Bakanlar Komitesi, Aralık ayında yaptığı son toplantıda da Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması talebine yer verilen bir ara karar aldı.

Bakanlar Komitesi bu ara karar sonrası Demirtaş dosyasını Mart 2022’deki AİHM gündemli toplantıda yeniden ele alacak.

Kavala dosyasında 8 kez Türkiye’yi uyaran ve daha sonra “ihlal prosedürü” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Demirtaş dosyası nedeniyle de Ankara için ‘ihlal prosedürü’ başlatabileceği ifade ediliyor.

ERDAL TERCAN: AYM REDDETTİ, AİHM İHLAL KARARI VERDİ

Erdal Tercan

Anayasa Mahkemesi üyesi Erdal Tercan, 15 Temmuz’dan hemen sonra “terör örgütüne üye olduğu” gerekçesiyle tutuklandı. Tercan, 2019 yılı nisan ayında 10 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

2011’den 2016’ya kadar üyesi olduğu Anayasa Mahkemesi, Tercan’ın yaptığı bireysel başvuruyu reddetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, eski Anayasa Mahkemesi üyesi Erdal Tercan’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak 29 Haziran 2021’de Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

Tercan’ın 2018 yılında yaptığı başvuruyu karara bağlayan AİHM, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 1. ve 3. fıkralarıyla, 8. maddenin Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti.

Tercan’a 20 bin Euro tazminat ödenmesine karar veren AİHM gerekçeli kararında, gözaltı ve tutukluluğun makul gerekçe ve somut delillere dayandırılmadığı görüşünü dile getirdi.

Kararda, duruşma öncesi tutukluğunun 2 yıl 8 ay sürmesinin de makul sürenin ötesinde olduğu yorumu yapılırken, Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararı beklemeden eski üyenin evinin aranmasının da yine insan hakları ihlali teşkil ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.

AİHM’nin verdiği ihlal kararı iç hukuka göre bir yeniden yargılama sebebi. Ancak Tercan hakkında şu ana kadar verilmiş bir yeniden yargılama kararı bulunmuyor.

ALPARSLAN ALTAN: AİHM, KESİN İHLAL KARARI VERDİ

Alparslan Altan

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili ve üyesi Alparslan Altan da 15 Temmuz’dan hemen sonra aynı suçlamalarla gözaltına alındı ve 16 Temmuz’da tutuklandı. . Anayasa Mahkemesi, 4 Ağustos 2016’daki oturumunda Altan’ın üyelikten ihraç edilmesi yolunda karar aldı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6 Mart 2019’da aldığı kararda, Alpaslan Altan’a 11 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

AİHM, Altan’ın 2017 yılında yaptığı başvuruyla ilgili olarak 2019 yılı nisan ayında kararını aldı. Yüksek mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin eski Başkanvekili ve üyelesi Alparslan Altan’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiğine hükmetti.

Türkiye karara itiraz etti. Ancak AİHM’nin temyiz başvurularının ilk incelemesini yapan 5 hukukçudan oluşan paneli, 2019 yılı Eylül ayında Türk hükümetinin Alparslan Altan ile ilgili verdiği karara yaptığı itirazı kabul etmedi.

Bu karar gereği, Türk hükümetinin, Alparslan Altan’ın yaptığı başvurunun temyiz mahkemesi niteliğindeki 17 yargıçtan oluşan Büyük Dairede görülmesinin önü kapandı ve AİHM kararı kesinleşti.

Ancak yeniden yargılama sebebi olan AİHM’nin bu kesin kararı da tamamen gözden gelinerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2021 yılı Şubat ayında aldığı kararla Altan’ın mahkumiyet kararını onadı.

MEHMET ALTAN: AYM VE AİHM İHLAL KARARI VERDİ, TAHLİYE EDİLMEDİ

Mehmet Altan

Akademisyen ve yazar Mehmet Altan, 22 Eylül 2016’da tutuklandı. Anayasa Mahkemesi 11 Ocak 2018’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise 20 Mart 2018’de ihlal ve tahliye kararlarını açıkladı. Ancak Altan, AYM ve AİHM kararlarına rağmen beş buçuk ay daha tutuklu kaldı ve 7 Haziran 2018’de tahliye edildi.

Altan’ın avukatları, AYM ve AİHM kararlarına karşın tahliye kararı vermemesiyle hukuka ve anayasaya aykırı hareket ettiği ve açık yasa hükümlerine aykırı yargısal faaliyetleri gerekçesiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na tazminat davası açtı. Davalar halen devam ediyor.

Gizli raporla fişlendi, görev yaptığı cezaevinde hapis yattı: KHK’lı gardiyan nasıl beraat etti?

AİHM ve AYM kararlarını ‘paspas’ yapan hakimler: Kılıçdaroğlu hesap sorabilecek mi? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder