AB, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Maraş’ın açılması planları ile ilgili açıklamalarını kınarken, Türkiye’nin geri adım atmaması halinde eldeki ‘araç ve seçeneklerin’ kullanılacağı uyarısında bulundu. Birlik, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları ile ilgili de ‘yaptırım’ tehdidinde bulunmuştu.
BOLD ANALİZ – Avrupa Birliği (AB), 47 yıldır kapalı olan Maraş’ın yeniden açılması planlarının hayata geçirilmesi halinde Türkiye’ye yaptırım uygulayabileceği uyarısında bulundu.
Avrupa Birliği, Türkiye ile ilişkileri son dönemde ‘havuç ya da sopa’ taktiği üzerinden götürüyor. Doğu Akdeniz’de sondaj meselesinde Türkiye’ye yaptırım kartını çeken Brüksel, birliğin menfaatine olan göçmen akını meselesinde ise Türkiye’ye mali yardımın önünü açıyor.
“AÇIKLAMALAR KABUL EDİLEMEZ”
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 27 üye adına yaptığı açıklamada, “AB, Türkiye’nin attığı tek taraflı adımları ve kapalı Maraş’ın yeniden açılmasına ilişkin olarak Türkiye Cumhurbaşkanı ile Kıbrıs Türk toplumu liderinin 20 Temmuz 2021’deki kabul edilemez açıklamalarını şiddetle kınıyor” ifadelerini kullandı.
#Varosha: EU strongly condemns Turkey’s unilateral steps & the unacceptable announcements on the further reopening of the fenced-off town of Varosha.
We call for the immediate reversal of these actions and of all steps taken on Varosha since October 2020https://t.co/uUKTuXtnlb
— Josep Borrell Fontelles (@JosepBorrellF) July 27, 2021
Birleşmiş Milletler (BM) Güvelik Konseyi’nin Maraş’taki “tek taraflı eylemleri kınama” kararını memnuniyetle karşıladıklarını belirten Borrell, “AB, bu eylemlerin ve Ekim 2020’den bu yana Maraş’ta atılan tüm adımların derhal geri alınmasını talep etmektedir” ifadesine yer verdi.
“ELİMİZDEKİ ARAÇ VE SEÇENEKLERİ KULLANMAKTA KARARLIYIZ”
Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (UNFICYP) Maraş bölgesinde hareket özgürlüğüne getirilen kısıtlamalara derhal son verilmesi çağrısı yapan Borrell, “AB, Maraş’taki durumdan Türk hükümetini sorumlu tutmaya devam ediyor” ifadesini kullandı.
Açıklamada, uluslararası hukuku ihlal eden tek taraflı eylemlerden ve Kıbrıs sorununda ortak zemin arama çabalarını tehlikeye atabilecek yeni provokasyonlardan kaçınılması gerektiğinin altı çizilirken Türkiye’nin “BM Güvenlik Konseyi’nin 550/84 ve 789/92 sayılı kararlarına aykırı eylemlerini geri çekmemesi halinde” AB dışişleri bakanlarının bir sonraki toplantıda atılan adımları gözden geçireceği vurgulandı. Bakanların bir sonraki toplantısının 3-4 Eylül tarihlerinde Slovenya’da yapılması planlanıyor.
Borrell’in açıklamasında “Uluslararası hukuku ihlal eden provokasyonların ve tek taraflı eylemlerin” devam etmesi durumunda, “AB çıkarlarını savunmak ve bölgesel istikrarı korumak için elindeki araç ve seçenekleri kullanmakta kararlı” olunduğuna vurgu yapıldı.
DIŞİŞLERİ: HÜKMÜ YOKTUR, KINIYORUZ
Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan AB’nin Maraş konusundaki açıklamalarına sert tepki geldi. “AB adına bugün Maraş konusunda yapılan açıklamayı kınıyoruz” diye başlayan açıklamada, “Kıbrıs Türk halkını görmezden gelen, gerçeklerden kopuk ve sadece Rum tarafının görüşlerini yansıtan bu ve benzeri açıklamaların bizim açımızdan bir değeri ve hükmü yoktur” denilidi.
AB tutumunun “yanlı” olduğunu savunan ve bu tutumun “hiçbir sorunun çözümüne katkıda bulunmayacağı” belirtilen açıklamada, “Kıbrıs meselesinin çözümü ve Maraş açılımı konusunda KKTC makamlarının önerilerine ve aldıkları tüm kararlara desteğimiz tamdır. Maraş açılımı KKTC Hükümetinin aldığı bir karardır. AB, 2004’te Annan Planı sonrasında Kıbrıs Türk halkına verdiği sözleri tutmalı ve KKTC’yi muhatap almayı öğrenmelidir” denildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri de AB’nin açıklamasına tepki gösterdi. Türk Dışişleri’nin yaptığı açıklamaya benzer şekilde AB’nin açıklamasının “yanlı” olduğu savunulan açıklamada “Yıllardan bu yana statükonun sembolü haline gelen kapalı Maraş’ta Kıbrıs Türk tarafının uluslararası hukuk çerçevesinde ve özel mülkiyet hakkını gözeterek atmakta olduğu adımlar Rum halkı arasında da memnuniyet yaratmıştır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından yapılan açılımların amacının başta Avrupa Birliği tarafından saptırılması, AB’nin taraflı tutumunun açık bir göstergesidir” ifadeleri kullanıldı.
AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ: HAVUÇ YA DA SOPA
Türkiye’nin 2005’te başlayan Avrupa Birliği üyelik müzakereleri 2016 yılından beri donmuş durumda. Geçtiğimiz günlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in basın toplantısında söylediği gibi birlik içerisinde Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin gerçekleşeceğine inanan kimse kalmadı.
Brüksel, son dönemde AKP yönetimi ile ilişkilerini ‘havuç ya da sopa’ taktği üzerinden yürütüyor. AKP’nin Avrupa’yı rahatsız eden dış politika hamlelerine karşı ‘yaptırım’ kartı ile sopa gösteriyor; birliğin ve üye ülkelerin menfaatine olan konularda ise Ankara’ya kesenin ağzını açarak ‘havuç’ veriyor.
AB, 2019-2020 yıllarında AKP’nin ‘Mavi Vatan’ söylemi ile Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs açıklarında başlattığı doğalgaz arama faaliyetlerini engellemek için ‘yaptırım’ kartını çekmişti.
AB’nin yaptırım konusunda kararlılığını göstermesi üzerine AKP yönetimi, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs açıklarında arama yapan sismik araştırma ve sondaj gemilerini sessiz sedasız çekmiş, Brüksel de bunun karşılığında ‘pozitif gündem’ adı altında yeni bir süreç başlatmıştı.
Avrupa Birliği, 2015’ten beri devam eden göçmen akınını durdurması karşılığında ise Türkiye’ye kesenin ağzını açmıştı. 2016 yılında varılan Göçmen Mutabakatı ile Türkiye’ye 6 milyar euro mali yardım yapan AB, geçtiğimiz ay Türkiye’ye yeni bir mali yardım taahhüdünde bulundu.
15 Haziran’da Brüksel’de biraraya gelen AB liderleri, Türkiye’ye 2024 yılına kadar 3,5 milyar euro yardım yapacağını açıkladı.
AKP yönetimi, son dönemde bozulan ekonomik durum karşısında Brüksel’in çok da etkili olmayan yaptırım kararlarına dahi direnç gösteremiyor ve doğalgaz sondaj çalışmalarında olduğu gibi pes etmek zorunda kalıyor.
Avrupa Birliği, yaptırım tehdidiyle ‘uzun vadede’ Ankara’yı kilitlerken; ‘Demokles’in Kılıcı’ gibi başında sallanan yaptırım tehditleri nedeniyle AKP iktidarı planlarını ve politikalarını rafa kaldırmak zorunda kalıyor.
NE OLMUŞTU?
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19-20 Temmuz’da adaya gerçekleştirdiği ziyarette Maraş bölgesinin yüzde 3,5’inin açılacağını belirtirken, KKTC lideri Ersin Tatar ise Maraş’ın açılmasında ikinci aşamaya geçildiğini açıklamıştı.
Kapalı Maraş’ın sahildeki yaklaşık 2 kilometrelik kısmı ve sahilin arka caddesi olan Demokrasi Caddesi, 8 Ekim 2020’de, polis ve asker kontrolünde yaya geçişleri için açılmıştı.
Bu açıklamalar, AB üyeleri Yunanistan ve Güney Kıbrıs başta olmak üzere, Avrupa Birliği, ABD, Birlemiş Milletler’in tepkisine neden olmuş, BM Güvenlik Konseyi geçen hafta yaptığı oturumda, Erdoğan’ın Maraş konusundaki açıklamalarını kınamıştı.
KAPALI MARAŞ BÖLGESİ
Gazimağusa’ya bağlı bir semt olan Maraş, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı öncesi adanın en popüler turizm noktalarından biriydi. Harekat sırasında yaklaşık 15 bin Rum’un Maraş’ı terketmesinin ardından bölge tellerle çevrilerek ‘askeri bölge’ ilan edildi ve terkedilmiş halde bırakıldı.
Dünyanın en güzel sahillerinden birine sahip, 1974 öncesi Ada’nın turizm gelirlerinin yüzde 53’ünün geldiği Maraş bölgesi, 46 yıldır kapalıydı.
Türk tarafı, Maraş’ı müzakerelerde güçlü bir pazarlık kozu olarak elinde bulunduruyor.
AB Ankara’ya yine sopa gösterdi: Kapalı Maraş meselesinde ‘yaptırım’ tehdidi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder