8 Mart 2019 Cuma

Sırrı Süreyya Önder hapishane hayatını ve güncel siyasete ait görüşlerini anlattı

Halen cezaevinde bulunan HDP’nin önceki dönem Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, bir demli çay bir acılı menemen özlemini ve siyaseti anlattı.

HDP ve CHP’li vekillerin kendisini ziyaret ettiğini anlatan Önder, iktidar kanadından kimsenin gelmediğini belirtti. Önder, “Niye gelsinler? Ya da ne yüzle gelsinler. Hem gelinecek kişi ben değilim. İmralı’dır. Oraya ne kadar erken giderlerse ülkenin ve bölgenin barışına o kadar erken hizmet etmiş olurlar. Sonsuza kadar sürmüş hiçbir savaş yoktur. En kötü müzakere bile savaşın her türlüsünden daha iyidir ve daha insanidir. Diyalog maliyetsiz ve sonsuz bir cephanedir” dedi.

NE VASIFLARI NE CESARETLERİ YETTİ

Dolmabahçe mutabakatında aynı fotoğraf karesinde yer alan isimlere de seslenen Önder, “Onlar bu ülkenin yarınlarında onurlu bir çerçeve şansı yakalamışlardı. Değerlendiremediler. Ne vasıfları ne de cesaretleri buna yetmedi. Tarih yaptıklarımız ve yapmadıklarımızı kendi süzgecinden geçirdiğinde üstte kalanlardan olmayacaklar” şeklinde konuştu.

ADAY GÖSTERİLMEYİNCE YENİ PARTİ KEŞFEDENLERE GÜLÜYORUM

Önder, “Aday gösterilmeyince köpüren ve yeni parti keşfedenlere sesli gülüyorum. Alper Taş kardeşimin çalışmalarında başarılar diliyorum. Erdem Gül’e de baki selamlar. İnsan hakları mücadelesi ve hak dendiğinde Faruk Ünsal’ı da anmam bir borçtur. Memleketim Adıyaman’a çok yakışacağını biliyorum” ifadelerini kullandı.

Önder, Gazete Duvar’ın sorularını yanıtladı. Cezaevinde bir gününü anlatan Önder, “Günü dörde bölmüş durumdayım. 6 saat uyku, 6 saat okuma, 6 saat volta, tefekkür, 6 saat da yazma… Bazen bu fasıllardan birinin hakkı ötekine geçtiğinde hemencecik af ilan ediyorum” dedi.

BED SESİMLE 1-2 TÜRKÜ HAVALANDIRIYORUM

Çok sayıda mektup, kart ve kitap geldiğini dile getiren Önder, “Gönderen herkese hem şükran borcum var hem de özrüm… Bir çoğunu cevaplayamıyorum. Beni bağışlamalarını diliyorum tümünü arşivliyorum. Elimdeki çalışma bitince daha rahat cevaplayacağım. Birkaç kez TV izlemeye teşebbüs ettim. Lümpenlik ve vasıfsızlığın türlü versiyonlarını görünce vazgeçtim. Sadece sabahları Halk TV’de Ayşenur Arslan’ı izliyorum. Bu bana kafi geliyor. Onun dışında ara sıra bağlamayla halleşip her gün bed sesimle 1-2 türkü havalandırıyorum” ifadelerini kullandı.

HAK ARAYANLAR CEZAEVLERİNİN DEMİRBAŞIDIR

Önder, “Hak arayanlar, yok sayılanlar, barış isteyenler ‘başka bir dünya mümkün diyenler’, sosyalistler ve Kürtler bizim zindanlarımızın demirbaşları olmuştur. Konjöktürel olarak araya birileri girip çıksa da bu olgu pek değişmez. Ben 12 Eylül zindanlarında da eğleştim. Bu ülkede cezaevleri iktidarlardan bağımsız bir kurumsallaşmayla ve yazılı yazısız prensiplerle şekillendirilmiştir. Tarih içinden baktığımızda ‘Hayata Dönüş’ operasyonu F tiplerine geçilmesi vb. zulümler, her iktidarın bir öncekinden daha büyük bir heveskârlıkla devralıp yürüttüğü ve üstelik her gelenin daha büyük şevkle yürüttüğü işlerdir” dedi.

YENİ DÖNEMİN ANASI 12 EYLÜLDÜR

Önder şunları söyledi: “Tarihsellik bakımından yeni dönemin anası 12 Eylül’dür. Bu bakımdan ‘O zaman şöyleydi, şimdi böyle’ belirlemeleri beyhudedir. Bu böyle olduğu için halkın idrakinde buralar bir ‘ıslah ve ceza’ kurumu olarak asla görülmez. Bu millet cezaevine çok kutsallık atfetmiştir. Hz. Yusuf makamı, Taş Medrese, zindan vb. İmrenilecek bir yer olmaması gereken yere bir paye ve rütbe verilmişse eğer halk irfanındaki ‘adaletsizlik’ kanaatinin büyük payı vardır.”

DEMLİ BİR ÇAY VE ACILI BİR MENEMEN

Cezaevinden çıktığında yapmak istediği ilk şeyin demli bir çayın refakat ettiği acılı bir menemen yemek olduğunu dile getiren Önder, “Hepsi bu kadar. Sonrası hayat, sanat ve siyaset birbirinden ayrı şeyler değildir. Ama vekillik defterimi zaten kapamıştım. Kalan ömrümü yazı ve film çalışmalarına tahsis edeceğim” dedi.

Sırrı Süreyya Önder, 3 yıl 6 aylık cezasını çekmek için hapishaneye girmişti.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder