13 Nisan 2019 Cumartesi

Beraat etsen dahi aklanamayacağın KHK

İhraç edilen avukatlar, davalardan beraat etseler de avukatlık yapmalarına izin verilmiyor. Bu öyle bir KHK ki aklanmak mümkün değil.

Kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) görevlerinden ihraç edilen yüzlerce avukatın, haklarında açılan soruşturmalarda aklanmalarına rağmen mesleklerini icra edemediği, barolara kayıt yaptıramadığı belirtiliyor.

Hukukun Üstünlüğü Platformu’na göre sadece Ankara’da beraat etmiş ya da hakkındaki soruşturma takipsizlikle sonuçlanmış 300 KHK’lının avukat olması engelleniyor.

Hukuk diploması olan ve avukatlık stajını tamamlamış kişiler, sadece KHK ile ihraç edildikleri gerekçesiyle avukat olamıyor.

Adalet Bakanlığı, avukatlık mesleğinin hukuki yükümlülüklerini yerine getiren ancak kamudan ihraç edilen kişilerin avukat olabilmek için barolara kaydolmasına itiraz ediyor.

BBC’de yeralan haberde; isminin yer almasını istemeyen ve KHK ile ihraç edilmiş bir hâkim, “Beraat ettiğim halde mesleğe dönemediğim gibi, avukatlık yapmama da izin verilmiyor” diyor:

“Görmeyen, duymayan, bilmeyen ve belki de en acısı umurunda bile olmayan insanlar arasında sivil ölüme mahkûm edilmiş halde yaşamaya çalışıyoruz.”

Söz konusu hâkim, mahkeme heyetinde görevli olduğu bir duruşmanın bitmesi beklenmeden gözaltına alındı ve hakkında soruşturma başlatıldı.

Hakimin eşi de aynı adliye binasında savcıydı:

“Duruşma esnasında ekranda duruşma tutanağını ve adımı görüyordum, ‘Acaba son kez mi ismimi bu ekranda göreceğim diye geçti içimden. İmza attığım tutanağa, acaba hâkime olarak son kez mi imza atıyorum diye düşündüm. Bir şeyler olmasını beklediğimden değil, böyle hukuksuz bir ortamda her şeyin mümkün olmasını bilmenin verdiği iç sıkıntısıydı belki de.

“Eşimin dayısının oğlunun, eşim hakkında, ‘Muhalif söylemleri vardı, ortaokulda yurtta kalmış, herkesin tatili iptal oldu o kardeşinde kalıyor, kaçak FETÖ’cü olabilir’ ihbarıyla hakkımızda açığa alma işlemi yapıldığını öğrendik. Sadece bu iftirayla terörist olmuştuk. Eşim 15 ay tutukluktan sonra ilk celsede tahliye oldu. Ben de devam eden yargılamada beraat ettim.

“Kapıcılık yaparak beni okutmuş fakir bir babanın, çalışan annelerin çocuklarına bakarak bana destek olmuş bir annenin ilk göz ağrısıydım. Eğitim hayatım başarılarla doluydu, hiçbir başarım tesadüf değildi. Konuşursak sesimizi duyacak biri var mı bilmiyorum ama susmaktan da yoruldum.”

BERAAT ETTİM AMA AVUKATLIK DAHİ YAPAMIYORUM

Hâkime olarak görev yapmaktayken ihraç edilen ve hakkındaki suçlamalardan beraat eden başka bir hukukçunun avukatlık talebi de benzer gerekçeyle reddedildi.

Haberde isminin yer almasını istemeyen hâkim, daha en başından ‘fişlenerek’ ihraç edildiklerini ve beraat etmelerine rağmen her türlü kapının yüzlerine kapandığını anlatıyor:

“Esasında beraat aldığım için hakimlik mesleğine iade edilmem gerekirken, avukatlık yapmama dahi izin verilmiyor. Ne yazık ki benimle aynı veya benzer durumda olan yüzlerce hukukçu var. Bin türlü zorluklar sonucu elde edilmiş başarılarla bezeli dağıtılan hayatları mı, haksız yere yapıştırılan terörist yaftasını mı anlatmalıyım?”

SORUŞTURMANIN SONUCU NE OLURSA OLSUN AVUKAT OLAMAZSIN

Levent Mazılıgüney, Millî Savunma Bakanlığı’nda Hava Mühendis Binbaşı iken KHK ile ihraç edildi.

Aynı zamanda hukuk diploması da olan Mazılıgüney, Ağustos 2018’de Ankara Barosu’nda avukatlık stajını tamamladı ve baro levhasına kaydolmak için başvurdu.

Bu sırada hakkında açılan soruşturmada da ‘silahlı terör örgütüne üye olma’ suçundan kavuşturmaya yer olmadığı kararı verildi:

“Şüphelinin Bylock kullanmadığı tespit edilmiştir. Siber suçlar raporunda yapılan incelemede FETÖ PDY örgütü mensubu olduğuna ilişkin başlangıçtaki iltisak tespiti haricinde soyut iddiadan başka delil ve şüphe bulunmadığı, suç ve suç unsuruna rastlanmadığı anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.”

Mazılıgüney, kendisine soruşturma açılması ve ihraç edilmesinin tek nedeninin yine kendisi gibi subay olan kardeşine yöneltilen Bylock kullanımı iddiası olduğunu savunuyor.

Mazılıgüney hakkında herhangi başka açık bir soruşturma bulunmuyor.

Fakat tüm bunlara rağmen Ankara Barosu 12 Aralık 2018’de Mazılıgüney’in avukat olarak baro levhasına yazılması talebini reddetti ve kararın gerekçesinde, ‘hakkında yürütülen soruşturmanın sonucunun önemli olmadığını’ belirtti:

“…adı geçenin Avukatlık Kanunu’nun 5/1-a maddesinde belirtilen bir suçtan hakkında soruşturma yürütülmesi ve bu soruşturmanın sonucu ne olursa olsun 689 sayılı KHK kapsamında kamu görevinden çıkarılması nedeniyle kamu hizmeti niteliğindeki avukatlık mesleğini icra edemeyeceğinden Baro levhasına yazılma talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur.”

TBB, Mazılıgüney’in talebinin reddedilmesindeki gerekçeli kararında süreçle ilgili şu ifadelere de yer verdi:

“Kabul kararlarımıza karşı Adalet Bakanlığı tarafından istisnasız dava açılmakta ve kesin hükümle süreç sonuçlanmaktadır. TBB de Yönetim Kurulu olarak benzer durumdaki başvurularda istinaf mahkemesinin yerleşik kararları çerçevesinde uygulama yapılması gerekliliği yapılan müzakere sonucunda hasıl olmuştur.

KHK’LILARIN AVUKATLIĞININ ENGELLENMESİNE GÖSTERİLEN GEREKÇE

Hukuk fakültesi mezunu olup avukatlık stajını tamamlayan ya da önceden avukatlık ruhsatı sahibi olan KHK’lılar, avukatlık ruhsatı alabilmek için barolara başvuruyor.

15 Temmuz’dan sonra baroların çoğu, avukatlık stajı veya ruhsatı olanların yeniden avukat olma başvurularını kabul etmedi ancak Türkiye Barolar Birliği (TBB) baroların bu kararlarını bozdu.

Ancak akabinde Adalet Bakanlığı, baro levhasına yazılanların işleminin iptali talebiyle idare mahkemelerinde TBB aleyhine davalar açtı.

Adalet Bakanlığı bu talebi için 689 sayılı KHK’daki kamu personeline ilişkin tedbirler başlıklı maddesini gerekçe gösteriyor:

“Kamu görevinden çıkarılanların mahkûmiyet kararı aranmaksızın rütbe veya memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata yeniden kabul edilemezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolayı olarak görevlendirilemezler.”

TBB ise yaptığı savunmalarda, Avukatlık Kanunu’nun 1. Maddesindeki “Avukatlık kamu hizmeti ve serbest bir meslektir” tanımını ve Danıştay 8. Dairesinin 12.11.2014 tarihli şu kararını vurguladı:

“…avukatlık, sunulan hizmet açısından bir kamu hizmeti, mesleki faaliyet olarak ise bir serbest meslektir. Bu bakımdan mesleğin kendine özgü kuralları bulunduğundan avukatlık mesleği Anayasa’da yapılan kamu görevlisi tanımı içerisinde de değerlendirilmemektedir.”

İdare mahkemeleri Bakanlık lehine ve TBB, yani avukatlık yapmak isteyen KHK’lı aleyhine karar verdikten sonra istinaf aşamasında da ilk kararlar onandı ve Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurular başladı.

Adalet Bakanlığı, hakkında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı verilen bir KHK’lının avukatlık başvurusunu reddederek tekrar TBB’ye gönderdi. Daha önce kararlarında direnerek ruhsat veren TBB ise bu kez bakanlık görüşüne uyarak başvuruyu reddetti.

Bu örnekten sonra TBB de KHK’lıların başvurularını almamaya başladı ve gerekçesinde KHK ile ihraç olmuş kişilerin avukat olmasıyla ilgili verdikleri kararların hem idare mahkemesi hem de istinafça iptal edildiğini ve Danıştay’a temyiz imkânı bulunmadığı, dolayısıyla bu yönde içtihat oluştuğunu belirtti.

Hukukun Üstünlüğü Platformu ise, “Yalnızca Ankara barosunda avukatlık stajını henüz tamamlamış ve takipsizlik veya beraat almış veya hakkında adli işlem olmayan kişi sayısı yaklaşık 300’dür. Türkiye genelinde bu rakam binleri bulacak düzeydedir” uyarısında bulunuyor.

BERAATİN ÖNEMLİ OLMADIĞI BİR KHK

Adli yargı savcı olarak görev yapmaktayken 689 sayılı KHK ile meslekten çıkarılan M. A da avukat olmak için Ankara Barosuna başvurdu ancak Adalet Bakanlığı TBB’ye dava açarak M. A’nın avukat olmasına itiraz etti.

Adalet Bakanlığı’nın M. A ile ilgili itiraz talebi bölge idare mahkemesince oy çokluğu ile kabul edildi ancak mahkeme heyeti üyesi bir hâkime karara karşı oy kullandı.

Hâkime, karara itirazının gerekçesinde şunları kaydetti:

“İlgili KHK’larda yer alan ‘kamu hizmetinde istihdam edilemezler’ kuralı, KHK ile ve KHK hükümlerine dayanılarak görevinden çıkarılanların idarenin genel esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin görülmesinde çalıştırılamayacakları anlamına gelmekte olup, avukatlık serbest bir meslek olduğundan serbest çalışan avukatların kamu hizmetinde ‘istihdam’ edilmedikleri açıktır.”

Öte yandan Avukatlık Kanunu’nda avukatlığın kamu hizmeti ve serbest bir meslek olduğu hususuna yer veriliyor ve avukatlığa engel olan haller arasında iki yıldan fazla ceza almış ve bunun uygulanabilmesi için kesin hüküm gerekiyor.

Hukukun Üstünlüğü Platformu ise, hakkında beraat ve takipsizlik olan kişilerin avukatlıklarının engellenmesinin yaratacağı sorunlara dikkat çekiyor:

“TBB’nin de dahil olduğu bu konunun olası tehlikeli sonuçlarından biri de kamu hizmeti kavramının kamu görevi olarak algılanması ve uygulanması sonucunda savunma mesleği avukatlığın dejenere olması, tamamen siyasi iktidarların etkisine girmesi ve özünü kaybetmesidir.”

“Ayrıca 24 Haziran milletvekili seçimleri için aday gösterilen KHK ile kamu görevinden çıkarılmış kişilerle ilgili itirazı YSK reddetmiştir ve TBMM’de 10 KHK’lı milletvekili bulunmaktadır.”

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder