Hizmet Hareketi ile 1980’li yılların ortasında, ortaokul dönemimde tanıştım. Bir ablanın evinde ilk kez Risale sohbeti dinlemiştim. İlk dinlediğim bahis Birinci Söz’dü. O dersi yapan ablayı ve ders sonrası latifeli sohbetimizi dün gibi hatırlarım. Lisedeyken de ara sıra derslere gitmeye devam ettim. Üniversitede artık bir ışık evinde kalıyordum.
O yıllar, modernizmin doruk noktasının yaşandığı, aklın, bilimin kutsandığı, dindarların ve dinin küçümsendiği dönemlerdi. Benim ruhum ise sadece maddî verilerle tatmin olamayacak kadar açtı. İzmir’de başlayıp Antalya’da devam eden eğitim hayatımda, içimdeki boşluğu dolduran en değerli şeydi Hizmet. Katıldığımız Risale-i Nur sohbetleriyle bir yandan ruhumla iç âlemlere yolculuk yaparken diğer yandan da kâinatı yeniden keşfediyor gibiydim.
O zamanlar büyük şehirlerde üniversiteye hazırlık dershaneleri ve az sayıda öğrenci evi vardı. Bizimle beraber Hizmet de yavaş yavaş büyüyordu. Bu arada üniversiteyi bitirmiştim. Dün bize kol kanat gerilmiş, şimdi yeni talebelere sahip çıkma sırası bize gelmişti. Bu dönemde yolum Orta Asya’ya düştü. O güne kadar birçok fedakâr ağabey ve abla tanımıştım, ama gerçek Hizmet kahramanlarını o coğrafyada tanıdım. Başkasının nefsini kendi nefsine tercih eden, hizmette önde ücrette geri duran modern çağın dervişleriydi onlar.
Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/11/01/modern-cagin-dervisleri/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder