MİT’nin Almanya’da Türk asıllı muhaliflere yönelik gizli faaliyetleri son yıllarda ülkede yoğun tartışmalara neden oluyor. Son haftalarda meclisteki partilerin Federal Hükümete yönelttiği MİT bağlantılı soru önergelerinin arttığı dikkat çekiyor.
BOLD – Almanya’da son haftalarda Federal Meclisteki (Bundestag) siyasi partilerin Federal Hükumete yönelttiği MİT bağlantılı soru önergelerinin sayısı arttı. Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) ve Sol Parti’nin ardından son olarak Hür Demokrat Parti’nin (FDP) yönelttiği “Almanya’da casusluk” başlıklı önergede de Türkiye öne çıkıyor.
“TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞTI”
FDP’li milletvekili Benjamin Strasser’in yönelttiği soru önergesine hükümetin verdiği yanıtta, “Almanya’da casusluk, yabancı devletlerin etki altına alma faaliyeti ve gizli istihbarat çalışmalarının tehlikeli boyutlara ulaştığı” belirtiliyor.
Hükümetin yanıtında, “Dünyanın farklı bölgelerindeki jeopolitik öneme sahip çatışmalar, Almanya ve Avrupa’ya da taşınmakta ve bunun sonucu olarak da pek çok devletin gizli haber alma servisleri faaliyetlerini artırmakta ve ülkelerinin çıkarlarını koruma gerekçesiyle farklı yöntemlere ve araçlara başvurmaktalar” tespiti yapılıyor.
YABANCI MUHALİFLERE YÖNELİK FAALİYETLER ARTIŞTA
FDP Federal Meclis Grubu adına soru önergesini yönelten Benjamin Strasser, son beş yılda ne tür casusluk veya istihbarat faaliyetinin arttığını da soruyor. Alman Hükumeti verdiği yanıtta, son beş yılda yabancı istihbarat teşkilatlarının faaliyetlerinin genel olarak arttığını, özellikle de “güvenliği tehlikeye sokacak, buraya etkide bulunma çabaları” ile “Almanya’daki yabancı muhaliflere yönelik istihbarat faaliyetlerinde” artış kaydedildiğini belirtiyor.
Alman Hükumeti, Almanya‘da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) raporlarında da görüleceği üzere, en çok Rusya, Çin, İran ve Türkiye’nin istihbarat faaliyetlerinde artış olduğunu aktarıyor.
15 TEMMUZ’DAN SONRA MİT’İN FAALİYETLERİ ARTTI
Benjamin Strasser, Almanya’da Türkiye kökenli çok sayıda kişinin yaşadığını ve bu kişilerin tümünün Erdoğan yanlısı olmadığını belirtiyor. 15 Temmuz’dan sonra çok sayıda kişinin Almanya’ya gelerek siyasi sığınma başvurusunda bulunduğunu hatırlatan Strasser, sadece geçen yıl Türkiye’den gelenlerin yaptığı iltica başvuru sayısının 11 bin 423 olduğunu, artan muhalif sayısıyla birlikte MİT’in faaliyetlerinin de arttığı görüşünü savunuyor.
Almanya’nın MİT’in hedef ülkeleri arasında yer aldığını kaydeden Strasser, MİT’in sadece istihbarat toplamakla da kalmadığını belirtiyor. Strasser, Almanya’daki muhaliflerin sindirilmesine ve Alman güvenlik birimlerine sızma girişimlerine dair raporların bulunduğunu da belirtiyor.
“MİT, ERDOĞAN’IN SİYASİ SİYASİ HEDEFLERİNE HİZMET EDİYOR”
Eylül ayı başında sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin verdiği bir soru önergesinde de, MİT’in hem Almanya hem de Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdeki faaliyetleri konu edilmişti.
Alman hükümetinin bu soru önergesine verdiği cevapta, Almanya’nın Türkiye istihbaratı için hedef ülke olmayı sürdürdüğü vurgulandı. “MİT, Türkiye’nin güvenlik yapılanması için merkezi bir birim. Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki hükümet ve onun partisi AKP’nin hükümet politikalarının hayata geçirilmesine, iç güvenliğin ayakta kalmasına ve mühim siyasi kararlar için istihbarat sağlanmasına hizmet ediyor” ibarelerine yer verildi.
ÜLKÜCÜLERLE HÜKUMET BİRLİKTE HAREKET ETMEYE BAŞLADI
AfD’nin soru önergesinde, ülkücü hareket ile Türk hükümeti arasındaki bağlantı gündeme getirildi. Alman hükumeti, Türk ülkücülerin Almanya’da 11 bin civarında üyesi bulunduğuna dikkat çekti.
Ülkücülerle Türk hükumetinin icraatları arasındaki farkların 15 Temmuz darbe girişimiyle ortadan kalktığını da belirten Alman hükümeti, “o zamandan bu yana Türk hükumet temsilcilerinin Almanya’daki ülkücülere teveccüh gösterdiğini” vurguladı.
10 YILDA 26 SORUŞTURMA
Sol Parti’nin federal hükumete yönelttiği ve yine ay başında sonuçları açıklanan bir başka soru önergesinde ise Almanya’da son on yılda Federal Başsavcılığın Türk istihbarat birimleri bağlantılı gizli casusluk faaliyeti şüphesiyle 35 kişiye 26 soruşturma açtığı belirtildi.
Bu soruşturmalardan ikisinde iddianame hazırlandığı, açılan davalardan birinde bir kişinin iki yıl tecilli hapis cezasına çarptırıldığı bilgisi verildi. Üç kişiye karşı açılan diğer bir davada ise, dava başladıktan sonra takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı.
18 kişiye yönelik soruşturmanın ise takipsizlikle sonuçlandığı, yedi kişiye yönelik soruşturmanın ikamet yeri tespitleri yapılamaması sebebiyle sonlandırıldığı, beş kişinin olayında ise suçlamanın niteliğinin düşük bulunması sebebiyle dava açılmasına gerek olmadığı sonucuna varıldığı ifade edildi. Geri kalan soruşturmaların ise devam ettiği kaydedildi.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder