Joe Biden ve Recep Tayyip Erdoğan, Biden 20 Ocak’ta göreve başladıktan sonra sadece 23 Nisan’da telefonda görüşmüşlerdi. İki lider, 14 Haziran’da Brüksel’de NATO Zirvesi sırasında kritik bir görüşme yapacak. İkili ilişkilerin dibe vurduğu bu dönemde sorunlu başlıklar ve tarafların pozisyonu nasıl?
BOLD – Joe Biden’ın seçim kampanyası sırasında verdiği bir röportajda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında “Erdoğan darbe ile değil seçimle değişmeli’ yönünde açıklama yapması AKP medyası tarafından günlerce eleştirilmişti.
ABD’deki seçim öncesi AKP hükumeti ve medyasının açık şekilde Donald Trump yanlısı tavrı, seçim sonrası ise Biden’ı seçim zaferinden dolayı kutlama konusunda günlerce yaşanan gecikmeye Joe Biden yönetimi AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile temastan uzun süre kaçınarak ilginç bir şekilde yanıt verdi.
Göreve geldikten tam 93 sonra Erdoğan’la ilk kez telefonda görüşen Biden, o görüşmede 1915 olaylarını ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanıyacağının haberini verdi ve iki ülke arasındaki sorunlu alanlara bir yenisini daha ekledi.
SORUN ÇOK, SÜRE KISITLI
Beyaz Saray Sözcüsü Jan Psaki, geçtiğimiz günlerde Biden-Erdoğan görüşmesiyle ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye ile var olan ilişkiyi “yapıcı bir şekilde birlikte çalışmaya devam edilmesi gerektiğini hissettiğimiz alanların ve fırsatların olduğu, aynı zamanda ciddi anlaşmazlıklar yaşadığımız alanların da olduğu bir NATO ortağıyla olan ilişki” sözleriyle tanımladı.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ın Senato Dış İlişkiler Komitesi üyelerinin Türkiye ile ilgili sorularını yanıtlarken yaptığı “Türkiye’nin bazen, olması gerekenin aksine, bir NATO müttefiki gibi davranmadığı” vurgusu Washington’un Ankara’ya yönelttiği en temel eleştiri unsurlarından biri.
Blinken, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemleri almasını, Güney Kafkasya, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta uluslararası hukuka karşı davranışlarını en önemli sorunlar olarak sıraladı ve bu konuların Erdoğan-Biden görüşmesinde dile getirileceğini bildirdi.
Biden’ın 20 Ocak’ta göreve başlamasından sonra Erdoğan ile gerçekleştireceği ilk yüz yüze görüşmede, Türk-Amerikan ilişkilerindeki ‘fırsat ve anlaşmazlıkları’ ayrı ayrı ele alacağı, insan hakları ve değerler konusunu da önemli bir ayrı başlıkta değerlendireceği kaydediliyor. Ancak Türk-Amerikan ilişkilerinin son döneminde yaşanan gelişmeler, görüş ayrılığı yaşanan konuların fırsatlara göre çok daha fazla ve derin olduğunu ortaya koyuyor.
Pazartesi günkü görüşme, NATO Zirvesi çerçevesinde liderlerin birbirleriyle yapacağı görüşmelerden sadece biri olduğu için ikilinin konuşacağı süre ve konular da kısıtlı olacak.
Biden’ın elinde Türkiye ile ilgili en önemli dosya, ikili ilişkilerde kilit bir sorun haline de gelen Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemleri olacak.
Erdoğan’ın, ikili görüşmede masaya getireceği en önemli konulardan biri PKK/YPG hassasiyeti ve terörle mücadele olacak.
TÜRKİYE’NİN S-400 ALIMI VE ABD’NİN YAPTIRIMLARI
İkili görüşmenin ilk konusunu Türkiye’nin Rus hava savunma sistemini satın alması: buna karşı ABD’nin Türkiye’yi F-35 savaş jeti programından çıkarmeası ve Türkiye’ye karşı aldığı yaptırım kararlarının oluşturması bekleniyor.
Türkiye, S-400 sorununun çözümü için ortak bir çalışma grubu öneriyor ancak ABD’den henüz olumlu bir karşılık alamadı. Ankara, sorunun çözümü için daha önce hava savunma sistemlerinin depoya kaldırılmasını anlamına gelen ‘Girit Modeli’ni önerdi ancak Washington bu öneriye olumlu bakmadı. Son olarak S-400’lerin Türkiye-ABD ortak denetimine alınması ve İncirlik gibi bir NATO üssüne taşınması ihtimali konuşuluyor.
ABD Kongresi’nde kabul edilen 2021 yılının Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’na, S-400 ve CAATSA (ABD’nin Hasımlarına Karşı Yaptırımlarla Mücadele Yasası) yaptırımlarına yönelik olarak da bir madde eklendi. Bu yasa maddesine göre CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için Türkiye’nin S-400 sistemlerini elden çıkarması gerekiyor.
Nisan ayının son günlerinde Bakan Blinken S-400 meselesine değinmiş, Türkiye ve tüm ABD müttefiklerinin Rus silahı satın almaktan ‘kaçınmaları’ gerektiğini, aksi takdirde yeni ‘yaptırımların gelebileceği’ uyarısında bulunmuştu.
YPG ANLAŞMAZLIĞI VE SURİYE
Suriye’de iç savaşla değişen sahadaki dengeler de Washington ve Ankara arasında krizlere neden oluyor. Washington yönetiminin Suriye’nin kuzeyinde Kürt gruplara verdiği destek karşısında Ankara’dan sert mesajlar geliyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, şubat ayında yaptığı bir konuşmada, “Eğer biz sizinle NATO’da berabersek, eğer biz sizinle dünyada, NATO’da bu birlikteliğimizi sürdüreceksek bize samimi davranacaksınız. Teröristlerin yanında yer almayacaksınız. Eğer yer alacaksanız bizim yanımızda yer alacaksınız” demişti.
Ancak uzmanlar, Biden yönetiminin ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne verilen siyasi ve askeri desteğin sonlandırılmasının yakın bir gelecekte mümkün olmadığını söylüyor.
Biden’ın göreve geldiğinde bazı makamlar için yaptığı atamalar da bunun işareti sayılmıştı. Barack Obama ve Donald Trump döneminde Ankara’da neredeyse ‘istenmeyen adam’ ilan edilen va hakkında teröre destek suçlamasıyla dava açılan ABD’nin eski IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un Beyaz Saray’daki Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Afrika Koordinatörü olarak atanması Kürt gruplara destek politikasının süreceği şelinde açıklanmıştı.
HALKBANK DAVASI
Türk hükümetinin ABD ile karşı karşıya gelmesine neden olan bir diğer konu ise Halkbank’ın ABD’nin İran’a yaptırımlarını delme suçlaması. New York’ta devam eden davada banka dolandırıcılığı, komplo ve kara para aklama dahil altı suçlamanın yöneltildiği Halkbank ile ilgili henüz nihai bir karar çıkmadı.
Donald Trump döneminde Beyaz Saray Yönetimi’nin, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine, Halkbank davasının düşürülmesi için Amerikan yargısına müdahale etmeye çalıştığı ancak sonuç alamadığı yönünde Amerikan basınında haberler yer almıştı. Ancak Joe Biden’ın yargılama sürecine müdahalede bulunmasına ihtimal verilmiyor.
Halkbank’a bu dava dolayısıyla çıkacak ağır bir tazminat kararının ikili ilişkileri daha da kötüleştirme ihtimali bulunuyor.
FETHULLAH GÜLEN’İN İADESİ
Donald Trump yönetiminin 1999 yılından bu yana ABD’nin Pennsylvania eyaletinde yaşayan Fettullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusunda oldukça istekli olduğu ve hukuku da ayaklar altına alacak şekilde girişimlerde bulunduğu ABD basınına yansımıştı.
Joe Biden’ın hukuka müdahale anlamına gelecek girişimlerden kaçınması ve bu yönde bir gelişme yaşanması beklenmiyor.
Donald Trump döneminde de ABD Adalet Bakanlığı yetkilileri, Türkiye’nin 15 Temmuz-Fethullah Gülen ilişkisi konusunda ABD’ye gönderdiği dosyalarda hiçbir delilin olmadığını ve dosyaların içeriklerinin tamamen boş olduğunu ifade etmişlerdi.
İNSAN HAKLARI VE DEĞERLER
Biden’ın gündeminde yer almasına kesin gözüyle bakılan konulardan biri de Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi konusunda giderek olumsuzlaşan sicili. Biden yönetimi, 20 Ocak’ta göreve geldikten sonra yaptığı birçok açıklamada, Türkiye’nin insan hakları ihlallerini, temel hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı adımlarını, siyasi muhalifleri ve gazetecileri yasal süreçlerle susturma yolunu seçmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamamasını eleştirmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kararnameyle Türkiye’yi İstanbul Sözleşmesi’nden çekmesine doğrudan Beyaz Saray tepki göstermiş, Ankara’nın bu kararını gözden geçirmesini istemişti. Biden’ın Erdoğan ile görüşmesinde bu konuları bir kez daha dile getirmesi bunu yaparken de Türk-Amerikan ilişkilerinin önemli bir bileşenin paylaşılan değerler olduğunu anımsatması bekleniyor.
‘ERMENİ SOYKIRIMI’ KRİZİ
1915 Olayları’nın Amerika Birleşik Devletleri tarafından Biden yönetiminde ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanınması da ikili görüşmede ele alınması beklenen diğer hassas bir konu.
Başkan Biden’ın göreve geldikten sonra Erdoğan ile ilk telefon görüşmesini 1915 Olayları’nın anma günü 24 Nisan’ın arifesinde yapması ve görüşmede Cumhurbaşkanı’na olayları ‘soykırım’ olarak nitelendireceğini bildirmesi Ankara’da büyük tepki çekmişti.
KIBRIS SORUNU
ABD Başkanı’nın dikkat çekeceği dış politika konularının arasında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ın da olacağı kaydediliyor. Yunanistan ile diyalog sürecine giren Türkiye’ye Doğu Akdeniz’in tartışmalı bölgelerine araştırma gemilerini ve donanmasını göndermemesi konusunda güçlü telkinde bulunan ABD, benzer şekilde Kıbrıs açıklarına da gemi gönderilmemesini istiyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 Temmuz’da Kuzey Kıbrıs’a yapacağı ziyarette önemli açıklamalarda bulunacağını açıklaması ve hatta Geçitkale’de Türk silahlı insansız hava araçları için bir üs açılacağının basına yansıması Batı’nın kaygılarını artırmıştı.
Kıbrıs Sorunu’nda tarihsel olarak Rumlara yakınlığı nedeniyle Türkiye tarafından eleştirilen Biden’ın Erdoğan ile görüşmesinde bu konuyu da gündeme getireceği, başta kapalı Maraş bölgesi olmak üzere adada dengeleri değiştirecek adımlardan kaçınılması mesajını vereceği öngörülüyor.
TÜRKİYE’Yİ BATI BLOĞUNDA TUTMAK
ABD Başkanı’nın Erdoğan ile görüşmesinin temel amaçlarından birisi de bir taraftan ikili ilişkiyi belirli bir rayda tutarken, diğer yandan da NATO ve Avrupa güvenliği için çok önemli olan Türkiye’yi Batı bloğunda tutacak bir siyasi çerçeve yaratmak olduğu değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanı Blinken da, Senato’daki konuşmasında, ABD’nin “Türkiye’nin çıpasını Batı’da tutmaya çalışacağını” kaydetmişti.
ABD, Türkiye’yi Batı’da tutmak için Avrupa Birliği ile de işbirliği yaptığını saklamıyor. Biden’ın Pazartesi günü Erdoğan ile Salı günü de AB liderleriyle yapacağı görüşmelerde, Türkiye-AB ilişkilerini de gündeme getirmesi ve AB liderleri ile Türkiye konusunda daha yakın çalışacağı mesajını vermesi öngörülüyor.
Cumhurbaşkanlığı yetkilisi: S-400’den geri adım atmak mümkün değil
Biden-Erdoğan görüşmesinde masada neler var? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder