16 aylık araştırmanın ardından FinCEN Files belgelerini açıklayan ICIJ, BuzzFeed News, Rıza Zarrab’ın hükümetle ilişkileriyle ilgili de önemli ifşaatlarda bulundu.
BOLD – ICIJ, BuzzFeed News ve medya ortaklarının 16 aylık araştırması olan FinCEN Files, ülkeler arasında zikzak çizen kirli paranın yolculuğunu ve bankalarla hükümetlerin bunu durdurmadaki başarısızlığını anlatıyor.
Belgeler, 2017’de İran’ın yaptırımlardan kaçmasına yardım ettiği için ABD federal mahkemesinde suçunu kabul eden İranlı-Türk altın tüccarı Reza Zarrab ve ağının transferlerinin ABD bankalarından nasıl geçtiğini ortaya koyuyor.
DW Türkçe’den Pelin Ünker’in haberine göre, Haziran 2016’da, Zarrab’ın Disneyland’e giderken tutuklanmasından üç ay sonra, Standard Chartered Bank, Zarrab ve Zarrab’la ilişkili kişi ve şirketlerle ilgili on yıllık banka işlemleri hakkında bir dizi şüpheli faaliyet raporu sundu.
Banka, Zarrab’ın ağına bağlı olduğunu saptadığı tüzel kişiler tarafından 2016’da yapılan 133 milyon dolarlık işlemi listeledi.
FinCEN Files araştırmasında yer alan düzinelerce hikaye, küresel bankalar aracılığıyla yabancı sermayelerden yalnızca kağıt üzerinde var olan şirketlere, oligarklara ve despotlara yapılan para transferlerinin izini sürüyor.
ABD hükümetine ait gizli belgeleri içeren sızıntılar, JPMorgan, HSBC, Deutsche Bank, Standard Chartered ve diğer büyük bankaların despotlar ve hırsızlar için şaşırtıcı meblağlarda yasa dışı nakit para aktardıklarını ortaya koyuyor. Bu durum, düzenleyici sistemin küresel kara para aklamayı durdurma konusunda ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.
FinCEN’e sunulan raporlarda, ABD bankaları aracılığıyla döviz işlemleri yapan Türk bankaların da adı geçiyor. ICIJ’ın analiz ettiği FinCEN kayıtlarında, Türkiye’deki banka hesaplarının gönderici ya da alıcı olduğu 538 işlem ‘şüpheli’ olarak işaretlendi. Toplamda 70 milyon doları geçen şüpheli fon Türkiye’deki banka hesaplarına geldi. Türkiye’den yurt dışına ise yaklaşık 71 milyon dolarlık şüpheli havale yapıldı.
ZARRAB’IN KURYESİ KONUŞTU
Courtnews’ten Adam Klasfeld de Zarrab’ın kuryesi olarak bilinen Adem Karahan’la konuşmuş.
Karahan, Zarrab’ın Türk yetkililerden korkacak hiçbir şeyi olmadığına dair güvence verdiğini söylüyor ve ekliyor:
“Hükümet işin içinde demişti.”
Kurye Karahan’ın anlattıklarına göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Zarrab liderliğinde ABD’nin İran yaptırımlarını delme planını kolaylaştırmakla suçlanıyor.
Buna göre Zarrab ve ortağı Hüseyin Agajooni, İran hesaplarını boşaltmak için Albayrak’ın siyasete girmeden önce CEO’su olduğu Çalık Holding’e ait Aktif Bank’ı kullandı.
Karahan, Zarrab’ın dönemin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ile Aktif Bank’ı ziyaret ettiğini ve bir toplantı yaptığını söylediğini kaydediyor.
Karahan’ın aktardığına göre Zarrab, o dönem CEO olan Albayrak ve Çalık Holding kurucusu Ahmet Çalık’tan da yardım istediğini sözlerine ekledi.
Karahan’a göre, Zarrab’ın şirketi Royal Holding’in iki ofisi vardı: İşler Bahçelievler’de yapılıyordu, ancak Zarrab etkilemek istedikleri kişilerle Trump Towers’ta buluşuyordu.
Karahan, “O ofis medyayla konuşmak için kiralandı” diyor:
“Daha gösterişli bir yer olduğu için oradan yayın yapıyorlar.”
2012’de Trump, kızı Ivanka ile söz konusu binanın açılışına katılmıştı. New York Times’ın daha sonra Trump yönetiminin Türkiye temsilcisi olduğunu Aydın Doğan’ın damadı Mehmet Ali Yalçındağ da oradaydı.
New York Times’ın haberine göre Yalçindağ, Nisan 2019’da Albayrak için Trump, Kushner ve ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ile Beyaz Saray toplantıları düzenlenmesine aracı olan isim. Bu görüşme, Erdoğan’ın Trump’a kişisel bir çağrı yaparak engellemeye çalıştığı ABD’nin Halkbank iddianamesinden önce gelmişti.
ZARRAB İTİRAF ETTİ
Haberde, Zarrab’ın da Halkbank aracılığıyla yürütülen operasyonu itiraf ettiğine dikkat çekiliyor.
Türkiye’nin en önde gelen yöneticilerinin de işin içinde olduğu ifade edilen haberde, 2010 ila 2015 yılları arasında 20 milyar dolarlık bir kara para transferinden bahsediliyor.
Kurye Adem Karahan, Zarrab’ın yüzde 8’le çalıştığını, bunun yüzde 4’ünün Zarrab’a, kalan yüzde 4’ününde Türkiye’deki politikacılara dağıtıldığını söylüyor.
Karahan’a göre, Zarrab 10 milyonlarca doları tek bir politikacıya aktarmıştı.
17/25’TEN SONRA DA TRANSFERLER DEVAM ETTİ
ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan Şüpheli Eylem Bildirimi (SAR) raporlarına göre, İngiliz Standard Chartered Bank (SCB), 2007-2016 yılları arasında, İran’a yönelik yaptırımların yasa dışı yollarla delinmesiyle ilgili hakkındaki suçlamaları kabul eden Reza Zarrab ve ağı için toplamda 5.8 milyar doları aşan 37 bin 533 adet para transferi gerçekleştirdi.
SCB, 2013 yılında Türkiye’deki soruşturmaların başlaması ve ilk iddiaların kamuoyuna yansımasından sonra da Zarrab’la ilişkisi kamuoyunda ifşa olmuş şirketlere ve kişilere para akışını durdurmadı. 15 Aralık 2015’te ABD’de Zarrab aleyhine kara para aklama ve İran yaptırımlarından kaçınma suçlamasıyla iddianame hazırlandı. Ancak Standard Chartered, Zarrab’la ilişkili transferleri ABD’ye aktarmaya devam etti. Tablo, Zarrab’ın Mart 2016’da ABD’de tutuklanmasından sonra da değişmedi. Banka, Ocak-Eylül 2016 arasında Zarrab ile bağlantılı olduğunu belirlediği 24 şirket ve kişi için toplamda 133.1 milyon doları aşan 715 transfer yaptı.
Reza Zarrab ismi 17 Aralık 2013’teki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla Türkiye’nin gündemine oturmuştu. Zarrab, iddianamede dönemin bakanlarına rüşvet verme, kara para aklama ve altın kaçakçılığıyla suçlanıyordu.
İran bankalarının SWIFT bankacılık ağıyla bağlantısı kesildikten sonra İran, petrol ihracatı için yalnızca nakit veya altın kabul etmek zorunda kaldı. Zarrab’ın “gaz karşılığı altın” planı, Tahran’ın nükleer programına karşı ABD öncülüğündeki uluslararası mali yaptırımları atlatmasına ve petrol ve doğalgaz ihraç ederken önemli maddeleri ithal etmesine olanak sağladı.
17 Aralık fezlekesinde Zarrab’ın, liderliğindeki örgüt vasıtasıyla ambargoyu delerek İran’ın sıcak para ihtiyacını karşılamak için sahtecilik, kaçakçılık ve rüşvet suçlarını işlediği yer almıştı. Eski bakanlar hakkında hazırlanan fezlekede Zarrab liderliğindeki örgütün dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile örgüt faaliyeti çerçevesinde “haksız maddi menfaat ilişkisi” geliştirdiği iddia edilmişti.
TÜRKİYE’DE AKLANAN ZARRAB ABD’DE TÜM SUÇLARI KABUL ETTİ
Zarrab, 28 Şubat 2014’te “delillerin usülsüz toplandığı” gerekçesiyle tahliye edildi, hakkındaki “bakanlara rüşvet verme” suçlamaları da düşürüldü. El konulan paralar faiziyle Zarrab’a iade edildi. 17-25 Aralık soruşturmasıyla ilgili 17 Ekim 2014’te savcılık tarafından ‘takipsizlik’ kararı verildi, soruşturmayı yürüten savcılar “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmakla” suçlandı.
19 Mart 2016 tarihinde ise Zarrab, ABD’de gözaltına alınıp cezaevine kondu. 2010-2015 yılları arasında “İran’a karşı uygulanan yaptırımları delme”, “kara para aklama”, “kara para aklamak için komplo kurma” ve “ABD bankalarını dolandırma” suçlamaları ile yargılanan Zarrab, hakkındaki suçlamaları kabul ederek ABD yargısıyla anlaşmaya gitti ve sanık konumundan tanık konumuna geçti. Zarrab’ın gaz karşılığı altın ticareti için kullandığı banka ise devlet bankası olan Halkbank’tı. Halkbank eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da İran yaptırımlarını deldiği suçlamasıyla 27 Mart 2017’de New York’ta gözaltına alınmıştı. Atilla, Zarrab’ın tanık konumuna geçmesiyle davanın tek sanığı olarak yargılandı ve 32 ay hapis cezasına çarptırıldı. 19 Temmuz 2019’da tahliye edilen Atilla, Türkiye’ye döndü ve Borsa İstanbul Genel Müdürlüğü’ne atandı. ABD’deki bir üst mahkeme ise Atilla hakkında mahkumiyet kararını Temmuz ayında onadı. ABD’de Halkbank hakkında da devam eden bir ceza davası ve tazminat davası bulunuyor.
ŞÜPHELİ İŞLEMLER ZARRAB GÖZALTINA ALINDIKTAN SONRA BİLDİRİLDİ
FinCEN Files’a göre Standard Chartered, 2007’den itibaren Zarrab’ın gaz karşılığı altın planının bir parçası olabilecek 124’ten fazla şirket ve kişinin para transferlerini aktardığını tespit etti. Banka, Ocak-Eylül 2016 arasında da 24 kişi ve şirket için şüpheli işlem yaptığını bildirdi. Ekim 2016’da yapılan bildirimin, Zarrab’ın 19 Mart 2016’da Miami’de gözaltına alındıktan sonra yapılması dikkat çekiyor.
FinCEN kayıtlarına göre, bankanın Ocak-Eylül 2016 arasında şüpheli para transferlerini aktardığı kişiler arasında Reza Zarrab’ın kuryesi olmakla suçlanan Halil Akkaya, Murat Yılmaz, Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan’ın özel kalemi Onur Kaya ve İçişleri eski Bakanı Muammer Güler de yer alıyor.
Aynı rapora göre SCB, Reza Zarrab’ın kardeşi Mohammad Zarrab’ın sahibi olduğu Lord Metal İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adlı şirket için de para transferi yaptı. Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarına göre Lord Metal’in sahibi olan Mohammad Zarrab, Zarrab’ın Royal Holding’deki ortaklarından biriydi. ABD’de hazırlanan iddianamede de Mohammad Zarrab’ın 75 yıl hapsi istenmişti. Türkiye’de ise 1 Aralık 2017’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Reza Zarrab’ın mallarına el koyulmasının ardından Lord Metal’in işlemlerine tedbir kararı getirilmişti. SCB’nin FinCEN’e sunduğu rapora göre banka, Lord Metal’in 2016’daki transferlerine aracı olmayı sürdürdü.
FinCEN kayıtlarında, Nargis Uluslararası Dış Ticaret Ltd Şti adlı şirket de Zarrab ile ilişkili olduğu için para transferleri incelenen şirketler arasında yer aldı. Nargis Uluslararası Dış Ticaret, 2013’te yürütülen soruşturma kapsamında Türkiye’de mal varlıklarına el koyulan şirketler arasında yer alıyordu. Sicil kayıtlarına göre şirket, Haziran 2019’a kadar Nesteren Zarei Deniz ve eşi Bora Deniz’e aitti. Reza Zarrab’a yönelik Türkiye’de yürütülen soruşturmada Zarrab’ın suç ağında yer alan isimler arasında gösterilen Nesteren Zarei Deniz, Zarrab’ın altın ihracatı için kullandığı Taha Kıymetli Madenler şirketinin de ortaklarından biriydi. Öte yandan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, 10 Kasım 2016’da İran yaptırımlarını deldikleri gerekçesiyle Nesteren Zarei Deniz ve Bora Deniz’in 75’er yıl hapsini istemişti. FinCEN Files’a göre Nargis Uluslararası Dış Ticaret, 11-12 Mayıs 2016’da SCB aracılığıyla Türkiye üzerinden Çin’e 168 bin dolar aktardı.
FinCEN’e sunduğu kayıtlarına göre SCB, Simla Danışmanlık AŞ adlı bir şirket için de OFAC (ABD Dışişleri Bakanlığı Varlık Kontrol Bürosu) yaptırımlarını deldiğine ilişkin uyarılar aldı. Bu şirketin Zarrab’la ilişkili olduğunu belirten banka, 22 Ocak 2016’da Endonezya’da faaliyet gösteren İran merkezli bir şirketin, Simla Danışmanlık’a 50 bin dolarlık şüpheli para transferi gönderdiğini raporladı. Simla Danışmanlık AŞ’nin sahibi Mustafa Aşiroğlu Türkiye’de 2013’te yapılan soruşturmada rüşvet alma ve verme iddiasıyla yargılanan isimler arasında yer alıyordu. Aşiroğlu hakkında 16 Ekim 2014’te kovuşturmaya yer olmadığına dair karar çıkmıştı. Mart 2014’te kurulan Simla Danışmanlık ise Kasım 2018’de tasfiye edildi.
SCB, Ocak-Eylül 2016 arasında gerçekleştirdiği 133.1 milyon dolarlık para transferinin 87 milyon dolarını ise Rona Döviz ve Kıymetli Maden Ticaret AŞ adlı tek bir şirket için aktardı. Transferler Rona Döviz tarafından şirketin Türkiye’deki farklı banka hesaplarına ya da Rona Değerli Madenler ve Değerli Taşlar Ticaret Ltd Şti’ye yapıldı. Şirketin hesaplarının bulunduğu bankalar Kuveyt Türk ve Türkiye Finans, konuyla ilgili ICIJ’in sorularına yanıt vermedi. Zarrab’ın yaptırımlardan kaçınma sisteminde, ihraç ettiği altınları satın aldığı şirket olarak medyaya yansıyan Rona Döviz’in, Türkiye’de yürütülen soruşturmada da adı geçiyordu. Reza Zarrab, ABD’deki Hakan Atilla duruşmasında verdiği ifadede, gaz karşılığı altın planı çerçevesinde Rona Döviz’den külçe altın satın aldıklarını söylemişti. Mart 2016’da Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanmasının ardından ise SCB, Rona Döviz şirketi için yaklaşık 27 milyon dolarlık transfer yaptı.
İngiliz banka, Atasay Kuyumculuk Sanayi ve Ticaret AŞ’nin Ocak-Eylül 2016 arasındaki işlemlerini de şüpheli olarak raporladı. FinCEN kayıtlarına göre, Atasay’ın gönderici veya alıcı olduğu 82 bin doları aşan şüpheli para transferi bulunuyor. 17 Aralık soruşturmasına ilişkin raporda, “MASAK’ın aldığı istihbaratlar doğrultusunda; Zarrab’a ait Royal Holding AŞ’nin alt firmaları olan Durak Döviz AŞ, Tural Ltd Şti ve Pırlanta Ltd Şti’nin İran ve Dubai’ye külçe altın ihracatı ve İran’da Atasay Kuyumculuk ile ortak hurda altından külçe altın imalatı yapıldığı” iddia edilmişti.
ABD Hazinesi’ne yapılan bildirimde, Onur Air Taşımacılık AŞ’nin işlemleri de Reza Zarrab’la ilişkili olduğu gerekçesiyle şüpheli olarak raporlandı. SCB raporunda Onur Air’in Mehdi Shams ile ilişkisi hatırlatıldı. Dubai’de yaşayan İran asıllı İngiliz işadamı Mehdi Shams, 2013’te Onur Air hisselerine ortak olmuştu. Hisseler 2015’te Onur Air’in eski sahibine geri satılmıştı. Onur Air Genel Müdürü Teoman Tosun, Ocak 2018’de Hürriyet gazetesine verdiği demeçte ise Mehdi Shams’ın Onur Air’de halen yüzde 18 hissesi olduğunu söylemişti. Shams, İran devletini 2.8 milyar dolar dolandırmakla suçlanan Babek Zencani’nin kasası olarak biliniyordu. Shams, Mart 2016’da İran’da Zencani’nin yargılandığı davada idam cezasına çarptırılmıştı. Zencani’nin ismi Zarrab ile de sıklıkla anıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı bir raporda ikili arasında bir ilişkinin olduğu aktarıldı.
TÜRKİYE’DEN ÇOK SAYIDA ŞİRKETİN İSMİ GEÇİYOR
Öte yandan FinCEN kayıtları, Onur Air’in diğer şüpheli transferlerine de ışık tuttu. SCB, Haziran 2016’da Onur Air hakkında İran yaptırımlarına ilişkin başka bir SAR raporu daha hazırladı. Bu rapora göre Onur Air, İran’da balistik füze bileşenlerinde kullanılabilecek karbon fiber üretimi için teknik, mali ve teknolojik destek sağladığı gerekçesiyle Ocak 2016’da OFAC tarafından SDN (Özel Olarak Belirlenmiş Vatandaşlar) listesine alınan bir şirkete 50 bin dolar para transfer etti. Bankanın FinCEN’e sunduğu SAR’lar arasında Onur Air’in, Almanya’da yürütülen bir organize vergi kaçakçılığı soruşturmasına takılan şüpheli işlemleri de bulunuyor. FinCEN kayıtlarına göre, soruşturma nedeniyle incelenen Suriyeli bir nakliye şirketinden Onur Air’e 2011’de yaklaşık 495 bin dolar para transfer edildi. Raporda Suriyeli şirketin ‘Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan, Çin, Hindistan ve Türkiye gibi riskli bölgelerdeki üçüncü taraflara’ çeşitli havaleler gönderdiği bildirildi.
SCB’nin Reza Zarrab’la ilişkili olduğunu belirttiği şirketler arasında Dubai merkezli Osteon General Trading LLC, Transguard Emirates Security, kime ait olduğu saptanamayan Hansatic Business Management ve Türkiye merkezli Otik Havacılık Sanayi ve Ticaret Ltd Şti adlı şirketler de yer aldı.
İngiliz banka, SAR raporunda, Zarrab’la bağlantılı olduğunu belirlediği kişi ve şirketlerin, “Medyada hakkında olumsuz haberler çıkan, İran’a uygulanan yaptırımları aşmak için açık girişimler sergileyen, düzensiz iş modelleri ve olağandışı fon akışı olan şirketler, kişiler ya da tutarsız adreslere sahip, yüksek riskli bölgelerde işlem yapan ve yüksek riskli işlerle uğraşan olası paravan şirketler” olduğunu bildirdi.
Banka, Osteon General Trading LLC adlı şirketin Zarrab’la ilişkili bir şirketle para alışverişi olduğunu, Hansatic Business Management adlı şirketin de İran’la bağlantılı şirketlerle para alışverişini tespit ettiğini belirtti. Transguard ve Osteon General Trading’in adları ayrıca ABD’deki Hakan Atilla davasının tanık listesinde geçiyordu. Otik Havacılık ise 2018’de ABD’nin İran’a yönelik yaptırım listesine girmişti.
Standard Chartered, Ekim 2012’de ise Güneş General Trading LLC adlı şirket için aktardığı şüpheli işlemleri ABD Hazinesi’ne bildirdi. Dubai merkezli Güneş General Trading LLC, 2016’da ABD’de hazırlanan iddianamede Reza Zarrab’ın para transferlerinde kullandığı şirketler arasında yer alıyordu. Bankanın raporuna göre SCB, Aralık 2011-Eylül 2012 arasında Güneş General Trading LLC için toplamda 108 milyon doları aşan 226 para transferi yaptı. Banka, Ocak 2012’de hazırladığı bir başka raporda da, Mayıs-Kasım 2011 arasında şirket için yaptığı toplamda 34 milyon doları aşan 160 para transferini şüpheli olarak işaretledi. SCB, Güneş General Trading’in işlemlerin detaylarını paylaşmak istemediğine, transferlerin oldukça alışılmadık ve şüpheli göründüğüne dikkat çekti.
Rapora göre Güneş General Trading LLC’nin hem alıcı hem gönderici konumunda olduğu para transferlerinde, otomotiv, havacılık, petrol, enerji, tekstil şirketlerinin yanı sıra Nijerya’da adı yolsuzluğa karışmış bir şirketle lehdarı bildirilmeyen bir banka hesabı da bulunuyor. SCB, aynı raporda Güneş General Trading LLC ile Türkiye merkezli NAB Holding ile arasında da şüpheli transferler olduğunu bildirdi. FinCEN kayıtlarına göre Güneş General Trading’den NAB Holding’e toplamda 9 milyon doları aşan 17 havale yapıldı. Bu transferler Haziran-Temmuz 2012 tarihleri arasında gerçekleşti.
Sicil kayıtlarına göre 2012’de NAB Holding’in ortakları Behram Eromi, Shahram Mohaghegh Eromi, Nadir Eromi, Omid Mohaghegh Eromi ve Amir Mohaghegh Eromi idi. Behram Eromi’nin, Reza Zarrab’ın ablası Şeyda Eromi ile evli olduğu kamuoyunda biliniyor. 2013’te Türkiye’de yürütülen soruşturmaya göre Shahram Mohaghegh Eromi’nin, Zarrab’ın suç ağında yer aldığı iddia edilmişti. NAB Holding’in (ticaret sicil kaydında adı Omid Mohaghegh Eromi olarak geçen) küçük hissedarı Omid Mohagilegh Eromi’nin ise Reza Zarrab hakkında başlatılan soruşturma kapsamında mal varlıklarına el konmuştu. Eromi, kendisi ve şirketlerinin Zarrab’la hiçbir ticari ilişkisinin olmadığını açıklamıştı.
Standard Chartered, 2001-2007 yılları arasında İran’a yönelik yaptırımları ihlal ettiği için 2012’de 600 milyon dolardan fazla cezaya çarptırılmıştı.
Banka, 2019’da ise 2009-2014 arasında İran ve diğer ülkelere yönelik yaptırımları ihlal ettiği için ABD ve Britanya’ya toplam 1.1 milyar dolar ödemek zorunda kaldı. Standard Chartered, bununla ilgili yayınladığı basın açıklamasında, sorumluluğun kısmen iki eski genç çalışana ait olduğunu bildirmişti. Bankanın İran’la ilgili işlem değerinin 2012 ve 2019’da kabul ettiği rakamdan çok daha fazla olduğunu iddia eden iki eski çalışanının New York’ta açtığı dava ise devam ediyor. Öte yandan Mart ayında bankaya Rusya’ya yönelik AB yaptırımlarını ihlal ettiği için İngiltere Finansal Yaptırımlar Uygulama Ofisi tarafından 20.5 milyon sterlin ceza kesildi.
FinCEN kayıtlarında yer alan bilgilerle ilgili görüşlerine başvurulan Rona Döviz, Onur Air, Atasay, NAB Holding ve Halkbank bu talebe yanıt vermedi.
ICIJ’in ABD’deki avukatları aracılığıyla ulaştığı Reza Zarrab, konuyla ilgili yorum yapmadı.
DEUTSCHE BANK DA İŞİN İÇİNDE
FinCEN Files’a göre Deutsche Bank, İran ve Rusya’ya yönelik yaptırımların ihlalini mümkün kılan şüpheli kuruluşlar için para transfer etti.
Almanya’nın en büyük bankası Deutsche Bank, Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından incelenen gizli belgelerde adı en fazla geçen banka olarak öne çıkıyor.
New York merkezli BuzzFeed News tarafından elde edilen ve Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşılan FinCEN Files, 88 ülkeden 400’den fazla gazetecinin 16 aylık çalışması sonucu haberleştirildi. Araştırma, temel olarak ABD Hazinesi’ne bağlı istihbarat birimi Mali Suçları Uygulama Ağı’na (FinCEN) sunulan gizli banka raporlarına ve onlarca röportaja dayanıyor.
SAR’lar mutlaka bir suistimal ya da bir suçun kanıtı anlamına gelmiyor. ”Şüpheli Eylem Bildirimi” anlamına gelen SAR, bankalarda uyum görevlileri olarak bilinen gözlemciler tarafından hazırlanıyor. Gözlemciler, finansal suçların ayırt edici özelliklerini taşıyan geçmiş işlemleri veya yüksek risk profiline sahip müşterilerin ya da geçmişte kanunla karşılaşan müşterilerin işlemlerini raporluyor. ABD’de faaliyet gösteren finans kuruluşlarının, bu raporları ABD Hazine Bakanlığı’na sunması gerekiyor; bunu yapmayan bankalar ceza ödemek zorunda kalabiliyorlar.
FinCEN’e ait kayıtlar, toplamda 2 trilyon doları aşan para transferinin, kara para aklama, yaptırımları ihlal etme veya diğer cezai faaliyetlerle ilgili ‘şüpheli’ olarak işaretlendiğini ortaya koydu. ICIJ’in analizine göre ABD Hazinesi’ne bildirilen bu işlemlerin 1.3 trilyon doları ise Deutsche Bank aracılığıyla yapıldı. Bu sayı, dosyalarda listelenen tüm şüpheli işlemlerin yüzde 62’sine denk geliyor.
Deutsche Bank adı ise ilk kez şüpheli işlemlerle birlikte anılmıyor. Alman bankası, 2015 yılında ABD yaptırımlarını ihlal ettiği için 258 milyon dolarlık para cezası ödemeyi kabul etti. ABD ve New York bankacılık düzenleyicileri tarafından yapılan bir soruşturma, bankanın 1999 ile 2006 yılları arasında İran, Libya, Suriye, Myanmar ve Sudan finans kurumları ve ABD tarafından yaptırım uygulanan diğer kuruluşlar adına 10.9 milyar dolarlık işlem yaptığını ortaya çıkardı. Banka, işlemlerini gizlemek için “şeffaf olmayan yöntem ve uygulamaları” kullanarak müşterileri için takas işlemleri yapmakla suçlandı.
Bir Deutsche Bank sözcüsü, bankanın ceza ödemeyi kabul ettiği anlaşmanın ardından yaptığı açıklamada “O zamandan bu yana ilgili ülkelerdeki taraflarla tüm işleri sonlandırdık” demişti.
Ancak, ICIJ’in yeni araştırması, bankanın 2015 yılından sonra da şüpheli görülen kişi ve şirketler için işlem yapmaya devam ettiğini gösteriyor. İran’ın yaptırımlardan kaçmasına yardım ettiği için Mart 2016’da ABD’de tutuklanan ve 2017’de mahkemede suçunu kabul eden İranlı-Türk altın tüccarı Reza Zarrab’ın davası, Deutsche Bank’ın iddiasıyla ilgili soru işaretlerine neden oluyor.
Deutsche Bank’ın ABD’de faaliyet gösteren iştiraki Deutsche Bank TCA’nın (Trust Company Americas) Mart 2017’de FinCEN’e yaptığı bildirime göre banka, 2013’te Reza Zarrab ile ilişkili olduğu kamuoyuna yansıyan Nadir Döviz ve Kıymetli Maden Ticareti Yetkili Müessese AŞ için 29 milyon dolara yakın para transferi aktardı. Transferler Mart 2016 ve Şubat 2017 arasında gerçekleşti.
Deutsche Bank TCA’nın bu işlemleri raporlamasının nedeni, Nadir Döviz’in o sırada bir kara para aklama planına karıştığı için soruşturulmasıydı. Deutsche Bank hazırladığı raporda, şüpheli faaliyetlerin, birkaç Türk bankası arasında dağıtılan şirket içi ödemeler olduğunu belirtti: ”Bu SAR dosyalanmaktadır çünkü işlemler yüksek riskli bir ülkeden (Türkiye) yapılmaktadır. Çok sayıda büyük, yuvarlak dolar işlemi var ve işlem ayrıntılarında hiçbir ticari amaç tespit edilmedi.” Bu şüpheli işlemlerden biri 1.5 milyon dolar tutarındaydı ve Aralık 2016’da Türkiye’deki Nadir Döviz’den Dubai’deki Nadir Gold LLC şirketine gitti. SAR’da Nadir Gold LLC’nin DMCC (Dubai Multi Commodities Center) onaylı Nadir Metal Rafinerisi’nin distribütörü olduğu belirtildi. Deutsche Bank, söz konusu işlemde bir gerekçenin belirtilmediğine dikkat çekti.
Deutsche Bank sözcüsü, ICIJ tarafından iletilen ayrıntılı sorulara verdiği tek yanıtta, dosyalarda yer alan bilgilerin “kendileri veya düzenleyicileri için yeni bilgiler olmadığını” söyledi. Raporların 2016 öncesine dayandığını iddia eden sözcü, ”Deutsche Bank artık eskisi gibi deği” ifadelerini kullandı. Sözcü, 9 Eylül’de yaptığı açıklamada, “Kontrol mekanizmalarımızdaki geçmiş zaafları kabul ettik, bunun için özür diledik ve ilgili cezalarımızı kabul ettik. En önemlisi, hatalarımızdan ders aldık, sorunları sistematik olarak ele aldık ve işimizin sınırları, denetimlerimiz ve personelimizde değişiklikler yaptık” dedi.
FinCEN’e bildirilen SAR’ların tarihleri, Deutsche Bank’ın, Zarrab’ın gaz karşılığı altın planında adı geçen Nadir Döviz ile ilgili ne kadar bilgisi olduğu hakkında soru işaretlerine yol açtı.
İran bankalarının 2012’de SWIFT bankacılık ağıyla bağlantısı kesildikten sonra İran, petrol ihracatı için yalnızca nakit veya altın kabul etmek zorunda kaldı. Reza Zarrab’ın “gaz karşılığı altın” planı, Tahran’ın nükleer programına karşı ABD öncülüğündeki uluslararası mali yaptırımları atlatmasına ve petrol ve doğalgaz ihraç ederken önemli maddeleri ithal etmesine olanak sağladı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder