11 Mayıs 2019 Cumartesi

Ayşe Öğretmen: 700’ü aşkın bebeğin anneleriyle beraber hür olduğunda özgür olacağım

2015 yılında telefonla bağlandığı Beyaz Show adlı programda “Çocuklar ölmesin” dediği için hakkında verilen hapis cezası nedeniyle Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu bulunan öğretmen Ayşe Çelik önceki gün Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararının ardından 1,5 yasındaki kızı Deran bebeğe ve özgürlüğüne kavuştu.

22 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye olduğu gecenin kendisi için çok zor geçtiğini belirten Ayşe Öğretmen, kendisini halen özgür hissetmediğini belirterek “Düşündüğünü yazan ve söyleyen tüm yazarların, aydınların, avukatların, gazetecilerin, akademisyenlerin, öğrencilerin, siyasetçilerin, annelerin özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum” dedi.

12 KİŞİLİK KOĞUŞTA 51 KİŞİ

Cumhuriyet’e konuşan Ayşe Öğretmen, 22 gün kaldığı Diyarbakır Cezaevini anlattı. 17 Nisan günü hakkında verilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının infazı için teslim olduğunu vurgulayan Ayşe çelik, girdiği 12 kişilik koğuşta 51 kişinin zor şartlar altında yaşadığını ifade etti.

Koğuşta 43 yetişkin 8 çocuk olduğunu belirten Ayşe Öğretmen, 6 çocuğun henüz yeni doğmuş 0-1 yaş aralığında olduğuna dikkat çekti. “Onları görünce canımdan can gitti.” diyen Ayşe çelik, “Kızımı unutup, cezaevindeki bebeklere kahroldum. Hiçbir çocuğun yeri cezaevi olmamalı. 12 kişilik koğuşta 51 can ne demek…” ifadeleri ile karşılaştığı tabloya isyan ettiğini vurguluyor.

“TUVALET, BANYONUN OLDUĞU YERDE UYUMAK ZORUNDAYDIK”

“Her ranzayı iki kişi kullanıyorlardı. Geride kalanlar ise çoluk çocuk yerde yatıyorduk.” sözleri ile cezaevi şartlarının ne kadar kötü olduğunu belirten Ayşe Öğretmen, “Hijyenden uzak tuvaletin, banyonun olduğu yerde uyumak zorundaydık. Tuvalete giderken insanların yataklarına basmak zorundaydık. Özellikle karanlıkta bir bebeğe zarar vermemek adına yataktan çıkmıyordum. İlk gece kadınların hayat hikâyelerini dinledim etkisinden günlerce çıkamadım.” diyor.

“O TRAVMAYI YAŞAMAK İSTEMEDİM”

Cezaevinde olduğum süre içerisinde kızı Deran’ı hiç görmediğini anlatan Ayşe Çelik, “Yanıma getirilmesini ben istemedim. Bir sürü arama ve eziyetten sonra onu camların ardından görmeyi göze alamadım. Düşününki canınızın diğer yarısını camın öteki tarafından göreceksin. Dokunup, öpüp, koklayamayacaksın. Buna dayanacak gücüm olmadığını biliyordum. Beni gördükten sonra ağlayarak, yanıma gelmek istemesini ve yanıma gelmesinin mümkün olmamasını düşündüm. Bu durum cezaevini çekilmez hale getirecekti. Yavruma da bu travmayı yaşatmak istemedim.” dedi.

“Özgürlüğümün ilk gününde hem çok mutluyum hem de bir o kadar da üzgün.” olduğunu ifade eden Ayşe Öğretmen, “Kızım beni tanımadı. Kollarımı açmış bana koşmasını beklerken, ağlayarak kaçması canımdan can aldı. Oysa ben böyle hayal etmemiştim. Kollarıma koşup gelmesinin hayaliyle dik durmaya çalıştım. Birkaç saat sonra bana bakmaya başladı. Benim için zor bir geceydi. Anneannesi onu yatırdı çünkü beni istemiyordu. Uyuduktan sonra kızıma sokulup bol bol kokladım.” Şeklinde ifade etti.

700’Ü AŞKIN BEBEĞİN ANNESİ İLE BİRLİKTE HÜR OLDUĞUNDA ÖZGÜR OLACAĞIM

“Bu acıyı, hasreti ve zulmü hiçbir annenin yaşamamasını diliyorum.” diyen Ayşe çelik, “Özgürlüğümün tadını ancak 700’ü aşkın kimsenin bilmediği zindanda olan Deran bebeklerin ve annelerinin özgürlüklerine kavuşmasını öğrendiği yaşayacağım. Cezaevi koşulları, bebekler çocuklar için ciddi yaşamlar riskler taşıyorken, tek bir nefesin bile orada kalmamasını umut ediyorum. Hiçbir çocuğun yeri cezaevi olmamalı. Yani kendimi hala özgür hissetmiyorum. Sadece şanslı görüyorum…” dedi.

Cezaevindeki “tüm tutsakların özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum” diyen Ayşe Öğretmen “Benim serbest bırakılmamın haberini alıp sevinen değerli insanlara saygılarımı sunuyorum. Artık bende sevinebileceğim haberler duymak istiyorum. Düşündüğünü yazan ve söyleyen tüm yazarların, aydınların, avukatların, gazetecilerin, akademisyenlerin, öğrencilerin, siyasetçilerin ve annelerin özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum. Bu bağlamda aldığımız her haber beni çok mutlu edecektir. Yoksulluk bir toplumun çok zor dönemler geçirmesine sebep olur, ancak ifade hürriyetinin kısıtlanması ise toplumu tamamen yok edebilir.” şeklinde konuştu.

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder