24 Ağustos 2019 Cumartesi

Cübbeli nedamet getirdi: O zaman yanlış yorumlamışım!

‘Cübbeli Ahmet’ olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü canlı yayında Ekrem İmamoğlu’na karşı verdiği ‘fetva’ ile ilgili yeni bir açıklama daha yaptı: “O zaman yanlış yorumlamışım.”

BOLD – Ahmet Mahmut Ünlü ile gazeteci İsmail Saymaz’ın Haber Global’de katıldıkları tartışma programının gündeminde tarikatlar vardı.

Cübbeli Ahmet’e 23 Haziran seçimi öncesinde “Binali Yıldırım’a ben kaybettirdim, diyen, kimi kazandırdığını söylemiş oluyor ve haram işliyor. İmamoğlu’na oy verenlere haramı, helali anlatsak ne yazar, anlatmasak ne yazar” sözleri hakkında konuştu. “Nereden biliyorsam, o zaman yanlış yorumlamışım. İman, inanıp inanmamakla ilgilidir bir partiye oy verildi diye kafir olunmaz” dedi.

Saymaz’ın tarikatlar için, “Tarikat değil holding, başlarındakiler CEO, müritleri de müşteridir” sözleri üzerine başlayan tartışmalarla ilgili Ünlü’nün açıklamaları da ilginçti.

TANSİYON YÜKSELDİ

Saymaz’ın “Vuslat Derneği nedense onun reklamının yapıldığı televizyon kanalına (Lalegül TV) 120 bin lira reklam parası ödüyor” sözleri üzerine programda tansiyon yükseldi. Ünlü şu yanıtı verdi:

“Bize reklam verenin yaptığı yanlışlığının bize bir bağı olur mu? Ben Bunları Murat Ağırel’in Halk TV’deki programında anlattım. Bu program böyle devam etmez, ben müsaade isteyeyim. Şekerim fırladı. Murat Ağırel’in dosyalarını almış gelmiş, her hafta Halk TV’de konuşuyor bunları. Murat Ağırel’in papağanı bu” dedi.

MÜRİTLERİM YOK ŞEYH DEĞİLİM

Tarikat lideri olmadığını ısrarla söyleyen Cübbeli Ahmet, “Ben kendimden mesulüm. Ben şeyh değilim. Tarikat lideri değilim, müritlerim yok. Kendim mürit olmaya uğraşıyorum. Ayaklar baş olmuş. Böyle bir zamandayız. Benim dinleyici ve izleyicilerim var. 12 yaşında cami kürsüsüne çıktım, 28 Şubat’a kadar. Hakkımda yasak kararı çıkınca çeşitli toplantılarda kürsüye çıktım. Benim bir cemaatim yok. Hiçbir din adamının konuşmadığı konularda konuşarak öne çıktık” ifadelerini kullandı.

Ahmet Davutoğlu’na çağrı: Bildiğiniz her şeyi anlatın!

medyabold
Devamını Oku »

KYK borcunu ödeyemeyen 280 bin kişiye daha icra yolda

Kredi ve Yurtlar Kurumu, borçlarını ödeyemeyen 280 bin üniversite mezununu Maliye Bakanlığı’na bildirdi. Bu kişilere kısa süre içerisinde haciz gönderilecek.

BOLD – Kredi ve Yurtlar Kurumundan aldığı krediyi ödeyemeyen üniversite mezunu sayısı her geçen yıl artıyor. Borcunu ödeyemeyen üniversite mezunu sayısına 280 bin kişi daha eklendi. Büyük kısmı işsiz olan bu gençler 25 bin lirayı bulan kredi borçları ile yaşam mücadelesi veriyor.

YASAL İŞLEM BAŞLATILDI, İCRA YOLDA

Ekonomik krizle beraber milyonlarca işsiz üniversite mezunu KYK borçları nedeniyle sıkıntı yaşıyor. KYK tarafından borç vadesi dolan 280 bin üniversite mezunu, yasal işlem yapılması için Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bildirildi.

KYK borçlarını ödeyemeyenlerin sayısı eklenen son 280 bin kişi ile birlikte 5 milyona geçti. KYK borcunu ödeyemeyen 280 bin kişi hakkında yasal işlem başlatıldı. Yakın bir zamanda bu kişilerle ilgili haciz işlemlerinin başlatılması bekleniyor.

Türkiye genelinde kayyıma karşı kesintisiz eylem kararı

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye genelinde kayyıma karşı kesintisiz eylem kararı

Kayyım atamalarına karşı kesintisiz eylem kararı alan HDP, eş genel başkanların da içinde olduğu 15 kişilik “Merkezi Koordinasyon” oluşturdu. İmza kampanyaları, nöbet eylemleri ve mitingler gerçekleştirilecek.

BOLD – Parti Genel Merkezi’nde faaliyet gösterecek olan Merkezi Koordinasyon, eş genel başkanlar, eş genel başkan yardımcıları, komisyon sözcüleri ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin yer aldığı 15 kişiden oluşacak.

1 EYLÜL’E KADAR YAPILACAKLAR PLANLANDI

Koordinasyon, kayyım atamalarına karşı 1 Eylül tarihine kadar bir dizi eylem ve etkinlik planladı. HDP, 1 Eylül tarihinden sonra ise yeni bir planlama yapacak. Yapılacak eylem ve etkinliklerde, kayyım kararının geri alınması sağlanmaya çalışılacak. Kararın sadece HDP’ye dönük olmadığı aynı zamanda Türkiye’deki halk iradesine dönük bir saldırı olduğunun altı çizilecek.

BATI İLLERİNDE DE DEMOKRATİK TEPKİ VERİLECEK

MA’nın haberine göre, koordinasyon, bu nedenle sadece bölge illerinde değil, batı illerinde de kayyım kararının geri alınması konusunda demokratik tepkilerin ortaya konulmasına dönük öneriler alarak bu kapsamda çalışma yürütecek. Yaygın kitlelerin katılımına olanak sağlayacak, geniş katılımın olabileceği ve sürekli olabilecek sivil itaatsizlik eylemlerine dönük çalışmalar yapılacak. Bu temelde bu çalışmaları yürütecek yerel inisiyatifler oluşturulacak.

KESİNTİSİZ SÜRECEK NÖBET EYLEMLERİ BAŞLATILACAK

Koordinasyon, imza kampanyaları ve sürekliliği olacak nöbet eylemlerini planladı. Diyarbakır, Mardin ve Van illeri ya da bu illerden sadece birinde başlatılacak ve kesintisiz devam edecek bir nöbet eylemi koordinasyonun planlamasında yer alıyor.

1 EYLÜL’DE 4 BÜYÜKŞEHİRDE MİTİNG DÜZENLENECEK

HDP, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Diyarbakır, Van, İstanbul ve İzmir’de yapacağı mitiglerin gündemini kayyım kararlarına ayıracak. HDP’nin 1 Eylül miting hazırlıkları başladı. Çağrıcısı KESK, DİSK, TTB ve TMMOB olan 1 Eylül İstanbul mitingine, özellikle 23 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan “İstanbul İttifakı” olarak isimlendirilen ve CHP’yi de kapsayan kitlesel bir katılımın olması bekleniyor. Diyarbakır mitingini ise Kürt partilerle ortak yapılacak.

SİYASİ PARTİLERLE GÖRÜŞME

HDP, “Demokratik Anayasa”, “Demokratik İttifak” ve “Yol Temizliği” başlıklı 3 ana gündem kapsamında siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ile emek ve meslek odalarıyla geniş bir görüşme programı çıkarmıştı. Kayyım atamalarıyla birlikte programı güncelleyen koordinasyon, üç gündeme kayyım gündemine de ekleyerek bu ziyaretleri gerçekleştirecek. Görüşmeleri öne alan HDP, ilk ziyaretini 26 Ağustos tarihinde siyasi partilerle başlatacak.

SEÇMEN KİTLESEL OLARAK YARGIYA BAŞVURACAK

Ayrıca görevden uzaklaştırılan belediye eşbaşkanları hukuki süreç başlatacak. Merkezi koordinasyon, bu süreçle birlikte seçme hakkının ortadan kaldırılması nedeniyle seçmenlerin kitlesel bir şekilde yargı yoluna başvurmasına dönük bir çalışma yapacak.

Van’da gözaltına alınan kadınlara başörtüsü zulmü

medyabold
Devamını Oku »

Bu hafta en çok dolar kazandırdı

Bu hafta borsa yüzde 1.48, altın yüzde 2.94, euro/TL yüzde 3.42 değer kazandı. 19-23 Ağustos haftasında en çok getiriyi ise yüzde 3.48 ile dolar/TL sağladı.

BOLD – Bu hafta Borsa İstanbul’da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1.48, külçe altının gram satış fiyatı yüzde 2.94, euro/TL yüzde 3.42, dolar/TL de yüzde 3.48 değer kazandı.

Dolar alan yine yaya kalmadı, bir yılda yüzde 42 kazanç sağladı

BIST 100 endeksi, en yüksek 97.403,90, en düşük 94.349,28 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1.48 artışla 97.149,04 puandan tamamladı.

AKP’li yandaşlar zenginleşirken vatandaş fakirleşti

Kapalıçarşı’da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 2.94 artışla 279,70 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 2.93 kazançla 1.863,00 lira oldu. Geçen hafta 442,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı bu hafta 455,00 liraya çıktı.

Dolar 5.70’i geçti

Bu hafta euro yüzde 3.42 artarak 6.3860 liraya, ABD Doları da yüzde 3.48 değer kazanarak 5.7670 liraya yükseldi.

Yatırım fonları yüzde 0.53, bireysel emeklilik fonları yüzde 0.22 değer kazandı. Kategorilerine göre bakıldığında ise yatırım fonları içinde en fazla kazandıran yüzde 1.97 ile kıymetli madenler fonları oldu.

Erdoğan’ın AKP’lilere dağıttığı keyif çaylarının bedelini tüm Türkiye ödüyor: Çaya yine zam geldi

medyabold
Devamını Oku »

17 yılda 2 milyon yuva dağıldı

Son günlerde hızla artan kadın cinayetleri aile içi şiddetin geldiği boyutları gözler önüne serdi. Şiddetli geçimsizlik evlilikleri de sona erdiriyor. Son 17 yılda 1 milyon 923 bin 491 yuva dağıldı.

BOLD – Kadına yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Aile içinde şiddete maruz kalan yüz binlerce kadın, eğer öldürülmezlerse çareyi boşanmakta buluyor. Bu durum istatistiklere de yansıdı.

EVLİLİKLER AZALIYOR

Türkiye İstatistik Enstitüsü (TÜİK) verilerine göre evlilikler giderek azalıyor. Evlilik istatistikleri zirveyi 2008 yılında 641 bin 973 kişi ile yakaladı. Bu tarihten sonra bu rakama hiç ulaşılamadı. 2015 yılında 602 bin 982 çift dünya evine girerken 2016 yılında bu rakam 594 bin 493’e, 2017’de 569 bin 459’a, geçen yıl ise 553 bin 202’ye geriledi.

BOŞANMALAR GİDEREK ARTIYOR

Evlilik sayıları azalırken, boşanmalar ise düzenli olarak artıyor. 17 yılda boşanan toplam çift sayısı 1 milyon 923 bin 491 oldu.Boşanmaların yıllara göre sayısı şöyle:

  • 2002: 95 bin 323
  • 2003: 92 bin 637
  • 2004: 91 bin 22
  • 2005: 95 bin 895
  • 2006: 93 bin 489
  • 2007: 94 bin 219
  • 2008: 99 bin 663
  • 2009: 114 bin 162
  • 2010: 118 bin 568
  • 2011: 120 bin 117
  • 2012: 123 bin 325
  • 2013: 125 bin 305
  • 2014: 130 bin 913
  • 2015: 131 bin 830
  • 2016: 126 bin 164
  • 2017: 128 bin 411
  • 2018: 142 bin 448
ŞİDDET EN ÖNEMLİ BOŞANMA NEDENLERİNDEN

TUİK verilerine göre kadınların boşanma nedenlerinin başında aile içi şiddet geliyor. Kadınların dayak/kötü muamele nedeniyle boşanma oranı yüzde 36,4. Bunu yüzde
32,2 ile aldatma takip ediyor. İçki, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar, kocanın evin ekonomik olarak geçimini sağlayamaması, evin terk edilmesi, kocanın ailesinin ev içerisine karışması gibi nedenler de boşanmalara yol açıyor.

Eşi tarafından katledilen Emine Bulut’un son görüntüleri

medyabold
Devamını Oku »

Hastane odasında dehşet: Yeni doğum yapan eşini bıçakladı

Güldane Y, doğum sonrası hastanede yatarken boşanma davası açtığı eşi Ahmet Y. (35) tarafından önce dövüldü ardından da başından, kolundan ve yüzünden defalarca bıçaklandı.

BOLD – Gaziantep’te Güldane Y. (28) matematik öğretmeni olan 8 yıllık eşi Ahmet Y. ile şiddetli geçimsizlik yaşıyordu. 6 ay önce eşinin kendisine şiddet uyguladığı gerekçesiyle babasının evine yerleşti. 3 ay önce de Ahmet Y’ye boşanma davası açtı. Güldane Y. dün öğlen Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Mücahitler Ek Binası’nda üçüncü bebeğini dünyaya getirdi. Ahmet Y. de annesiyle öğleden sonra hastaneye gidip bebeğini gördükten sonra oradan ayrıldı.

YANINDA BIÇAK GETİRDİ

Gece saatlerinde yeniden hastaneye giden Ahmet Y, eşini eve dönmesi konusunda ikna etmeye çalıştı. Güldane Y, eşinin teklifini kabul etmeyince Ahmet Y, yanında getirdiği bıçakla saldırdı. Güldane Y’yi başından, kolundan ve yüzünden yaralayıp dövdü. Bu sırada Güldane Y’nin yanında refakatçi olarak kalan ablası Seda Güvercin’in araya girip, yardım istemesi üzerine gelen hastane güvenliği Ahmet Y’yi etkisiz hale getirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polisler, Ahmet Y’yi gözaltına aldı.

Dişleri kırılan, başından, kolundan ve yüzünden bıçaklanan Güldane Y. ise hastanenin Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedaviye alındı.

BIÇAĞI GÖĞSÜNE SAPLAMAK İSTEDİ

Yaşadığı olayın şokunu atlamadığını söyleyen Seda Güvercin, kız kardeşinin hastane yatağındayken bıçaklandığını belirtti. Yaşananları şöyle aktardı: “Bağırıp çağırmaya başladı. Güldane’ye ‘Evine dönmezsen, boşanırsan seni ben öldürürüm, cezanı kimseye bırakmam’ dedi. Biz sakinleştirmeye çalıştık fakat belinden bıçağı çıkararak kardeşimin göğsüne saplamaya çalıştı. Ben de elini tuttum araya girdim, boğuştuk. Ben tutmasaydım öldürecekti. Tutmama rağmen kardeşimin yüzüne ve başına en az 6- 7 bıçak darbesi vurdu. Sonra yanağına vurdu, 4- 5 dişini kırdı.”

Tahliye talebi 3 kez reddedilen kanser hastası KHK’lı öğretmen Tacettin Toprak öldü

 

medyabold
Devamını Oku »

İstanbul Coffee Festival 19 Eylül’de başlıyor

Avrupa’nın en büyük açık hava kahve etkinliği İstanbul Coffee Festival 19 Eylül’de kapılarını açıyor. Dream Sales Machine tarafından gerçekleştirilen İstanbul Coffee Festival’in biletleri satışa sunuldu.

BOLD – Bu yıl 6. kez düzenlenecek etkinlikte kahvenin tohumdan fincana uzanan yolculuğuna tanıklık etmenin yanı sıra yeni nesil kahve lezzetleri ile tanışmak da mümkün olacak.

KAHVELİ ETKİNLİKLER İSTANBULLULARI BEKLİYOR

Avrupa’daki en etkili iki festivalden biri olan İstanbul Coffee festival birçok etkinliğe de ev sahipliği yapacak. Küçükçiftlik Park’ta 19-22 Eylül tarihleri arasında devam edecek olan festival kapsamında dünyaca ünlü baristalardan “demleme teknikleri, duyusal tadım, kahveli içecekler, kahve yemek eşleşmeleri” konulu workshop ve seminer programları, kahve tadım etkinlikleri ve konserler gerçekleşecek.

Norveç’te Hizmet Hareketi’ni fişleyen Türk Büyükelçiliğine ‘casusluk’ suçlaması

medyabold
Devamını Oku »

Suriye’den Türkiye’ye: İdlib’deki askeri gözlem noktalarınızı vururuz!

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Danışmanı Buseyna Şaban, Türkiye’yi tehdit etti. İdlib’deki Türk gözlem noktalarının imha edilebileceğini açıkladı. Gözlem noktalarının, militanlara silah tedarik etmek için kullanıldığını iddia etti.

BOLD – Danışman Şaban, Lübnan’da yayın yapan el Mayadin televizyonuna açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin son dönemdeki eylemleriyle militanlara silah tedarik ettiğini kanıtladığını savundu.

“Türkiye, Astana görüşmelerinde varılan mutabakatları yerine getirmedi ve gözlem noktalarını silah transfer tesislerine ve Suriye toprakları işgal noktalarına dönüştürdü” dedi.

Şaban, Türk gözlem noktaları ve El Nusra Cephesi’nin silah alışverişi yaptığını ve Suriyelilere karşı suç işlediğini iddia etti. “Murik köyündeki Türk gözlem noktası kuşatma altında. Suriye ordusu, Türk gözlem noktalarını ve militanları imha edebilir” uyarısı yaptı.

Norveç’te Hizmet Hareketi’ni fişleyen Türk Büyükelçiliğine ‘casusluk’ suçlaması

medyabold
Devamını Oku »

İşte kayyımın Erdoğan ve bakanlara verdiği rüşvetin belgesi

AKP’nin önceki dönemde HDP’li belediyelere atadığı kayyımın, Tayyip Erdoğan’a 137 bin liralık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ise 64 bin liralık hediye aldığı ortaya çıktı. Rüşvet olarak verilen hediyelerden diğer bakanlar da nasiplenmiş.

BOLD – HDP’li belediyelere atanan kayyımların, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve bakanlara çok pahalı hediyeler verdiğiyle ilgili iddialar belgelerle ispatlandı. Rüşvetin belgeleri ortaya çıktı. Artı Gerçek’in ulaştığı belgeye göre kayyımlar, Erdoğan ve bakanları hediyelere boğmuş…

HDP ALDIYSANIZ RÜŞVETÇİSİNİZ DEMİŞTİ

HDP, AKP hükümetine “Kayyımlardan yüz binlerce liralık hediye aldınız mı, almadınız mı? Almadıysanız Cumhurbaşkanı’na, bakanlara verilen yüzbinlerce liralık hediye faturaları ne? Sizden cevap bekliyoruz. Aldıysanız rüşvetçisiniz. Almadıysanız kayyımlarınız büyük bir yolsuzluk çukurunda” demişti.

MANSUR YAVAŞ’I SUÇLAYAN MEHMET ÖZHASEKİ DE VAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, eski bakanlar İsmet Yılmaz, Fikri Işık, Veysel Eroğlu, 31 Mart yerel seçimlerinde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı yolsuzluk iddiasıyla suçlayan AKP’nin adayı Mehmet Özhaseki ve çok sayıda ismin alınan ‘hediyelerin’ bedellerinin olduğu belge oraya çıktı.

YÜZBİLERCE LİRALIK HEDİYELİK GÜMÜŞ EŞYA

Belgede Erdoğan’ın 136 bin 946 liralık ‘hediye’ ve yüksek meblağlarda mal ve hizmet aldığı görüldüğü listede, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da var. Soylu’nun 10 ay arayla biri 39 bin 883 liralık, diğeri de 24 bin değerinde ‘hediye’ler aldığı belgede kayıt altına alındı. Listede eski bakan ve diğer isimlere de hediyelik gümüş eşya alındığı belgelendi.

MARDİN KAYYIMI 620 MİLYON LİRA BORÇ BIRAKMIŞTI

Belgede adı geçen “Fırat Silver” Mardin’de faaliyette olan bir gümüş firması. Mardin’de görevden alınan Belediye Başkanı Ahmet Türk, Kayım Mustafa Yaman’ın kasada 93 milyon TL ile aldığı belediyeyi 620 milyon TL borçla teslim ettiğini söylemişti. Mardin Valisi ve kayyımı Yaman’ın önceki kayyımlık döneminde yaptığı harcamalar tartışma konusu olmuş, tek bir firmadan 600 bin liralık gümüş ve hediye alındığı ortaya çıkmıştı.

KAYYIM RÜŞVETÇİLİKLE ANILAN İSMİ GÖREVLENDİRDİ

Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ise, göreve gelir gelmez 12 daire başkanını görevden almış, yerine yeni isimler atamıştı. 12 daire başkanının yanı sıra eski Genel Sekreter Yardımcısı Ülker Cem Kaplan’ı Van Su ve Kanalizasyon İşleri (VASKİ) Genel Müdürü görevine getirmişti. VASKİ Genel Müdürü olarak atanan Ülker Cem Kaplan’ın ismi, önceki kayyım yönetimi döneminde rüşvet ile gündeme gelmişti.

HDP RÜŞVETİ TBMM’NE TAŞIMIŞTI

Kaplan’ın, Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulunduğu sırada ruhsat almak üzere belediyeye başvuran bir kişiden “Van Spor’a bağış” adı altında yüklü miktarda rüşvet istediği ses kayıtları, kamuoyunun gündemine oturmuş ve HDP Milletvekili Murat Sarısaç tarafından soru önergesi ile Meclis’e taşınmıştı.

HDP’den Soylu’ya zor soru: Kayyım’dan yüz binlerce liralık hediye aldın mı?

medyabold
Devamını Oku »

Norveç’te Hizmet Hareketi’ni fişleyen Türk Büyükelçiliğine ‘casusluk’ suçlaması

Türkiye’nin Oslo Büyükelçiliğinin, Norveç’e sığınan Hizmet Hareketi gönüllüsü 45 ismi fişlediği ortaya çıktı. Elde ettiği bilgileri Türkiye’ye gönderen elçilik, casuslukla suçlanıyor.

BOLD – Norveç muhalefetinde yer alan Rødt Parti lideri Bjørnar Moxnes, Türk Büyükelçiliğinin “fişleme ve casusluk” yaptığı yönündeki iddiaları Dışişleri Bakanlığı’na sordu. Bjørnar Moxnes, Büyükelçi Fazlı Çorman’ın bakanlığa çağrılarak söz konusu iddialar hakkında cevap vermesini istedi.

Norveç’in önde gelen gazetelerinden ABC, Olso’daki Türkiye Büyükelçiliğinin ülkede “casusluk ve fişleme” faaliyeti yaptığını gündeme getirdi. Gazetenin Nordic Monitor’den alıntı yaptığı belgede Türk Büyükelçiliğinin, Norveç’e sığınan Hizmet Hareketi’ne yakın isimler hakkında fişleme yaptığı yer alıyor. 45 kişi hakkında istihbarat toplayan Türk Büyükelçiliğinin hazırladığı rapor, Türkiye’de devam eden dava dosyalarında ortaya çıktı.

Rødt Parti lideri Bjørnar Moxnes

SETA’NIN RAPORUNA TEPKİ GÖSTERDİ

Türkiye’nin Oslo Büyükelçiliği, sadece fişleme faaliyetiyle de suçlanmıyor. İktidara yakın Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfının (SETA) yayınladığı raporda 120 Norveçli PKK’ya destek vermekle suçlanıyor. SETA’nn rapor ve Türk Büyükelçiliğinin skandal fişleme faaliyetlerinden rahatsız olan Rødt Parti lideri Bjørnar Moxnes, Norveç Dışişleri Bakanlığının skandal konu hakkında harekete geçmesini istedi.

ABC’de yer alan haberde, AKP iktidarına yakınlığı ile bilinen SETA’nın “Avrupa’da PKK yapılanması” başlık raporunda 120 Norveçli hakkında fişleme bilgilerinin yer aldığı belirtildi. Ayrıca haberin devamında Türk Büyükelçiliğinin Norveç’e iltica eden 45 kişi hakkında bilgi sahibi olduğunu vurguladı.

Norveç yasalarına göre bir yabancı devlet yararına kişisel bilgilerin toplanmasını yasaklayan Ceza Kanunu’nun 126. bölümünün ihlali edildiği belirtildi.

TÜRK YETKİLİLERİ, ULUSLARARASI HUKUK İHLAL ETMEKLE SUÇLADI

Rødt Parti lideri Bjørnar Moxnes, söz konusu iddialarla ilgili Dışişleri Bakanı Ine Eriksen Søreide’nin, Türk elçiliğe karşı adım atmasını istedi. Ayrıca Bjørnar Moxnes, Norveç egemenliğini, yasalarını ve uluslararası hukukun ihlal edildiği olaya ilişkin soruşturma başlatılmasını talep etti.

Danimarka’da benzer olayların yaşandığını ve Türk yetkililerinin uyarıldığını vurgulayan Bjørnar Moxnes, söz konusu iddialar karşısında Başbakan Erna Solberg ve hükümetinin sessiz kalmaması gerektiğini ifade etti. Bu olaya karşı bir cevap verilmediği takdirde Norveç’in, ülkeye sığınan insanlara karşı gerekli güvenceyi vermekte isteksiz olduğu anlaşılacağını belirtti.

Başbakan Erna Solberg’in, iddialar karşısında konuşması gerektiğini söyleyen Bjørnar Moxnes, Norveç’te yasal faaliyetlerde bulunan kişiler hakkında gerekli koruma tedbirlerinin alınması talep ediyor.

medyabold
Devamını Oku »

Van’da gözaltına alınan kadınlara başörtüsü zulmü

Van’da düzenlenen kayyım protestolarında gözaltına alınan kadınların emniyette zorla başları açtırıldı. Polis kadınların başörtülerini aldı. Tepkiler üzerine kadınlara sadece bone verildiği öğrenildi.

BOLD – Gözaltına alının vatandaşlara, protesto eylemlerine talimatla katıldıklarına dair hazırlana tutanaklar zorla imzalatılmaya çalışıldığı ortaya çıktı. Gözaltındakilere polis tarafından ağır darp ve işkenceler uygulandığı belirtildi.

40 PROTESTOCU TEM’DE GÖZALTINDA

MA’nın haberine göre, Van’da kayyum protestolarında gözaltına alınan yaklaşık 40 kişi, İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube’de tutuluyor. Gözaltına alınmadan önce bir kıraathanede yurttaşların gözü önünde polisin şiddetine maruz kalan şizofren rahatsızlığı bulunan Fırat Koç başta olmak üzere gözaltındakilerin hala ifadesi alınmadı.

KADINLARA TÜRBANLARI VERİLMİYOR

Gözaltına alınanlar arasından bulunan Muradiye Belediye Meclis üyesi, İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Menice Gülmez ile türbanlı diğer kadınların gözaltında türbanlarının verilmediği öğrenildi. Duruma ilişkin Twitter hesabından açıklamaya yapan İnsan ve Özgürlük Partisi, “Başörtüsüne müdahale” başlığıyla avukat bilgilerine dayandırdığı paylaşımda, “Van’da kayyım uygulamasına karşı yapılan basın açıklaması sırasında gözaltına alınan İnsan ve Özgürlük Partisi Gen Baş Yrd. Sayın Menice Gülmez ve yanındaki diğer başörtülü kadınların başörtülerinin alındığı, bone verildiği avukatlar aracılığı ile bize aktarıldı” denildi.

KASK, COP VE TEKMELERLE DARP

Gözaltında bulunan İnsan ve Özgürlük Partisi Genel Başkan Yardımcısı Murat Bozdemir’in kask, cop ve tekmelerle darp edilen Fırat Koç ile aynı odada kaldığını, Koç gibi darp edildiğini, kolunda morluklar ve yüzünde eziklerin bulunduğunu, sırtına, ensesine ve özellikle boynuna ağır darbeler alarak 20 civarında polisin kendisine dakikalarca şiddet uyguladığını ve halen şiddetli baş ağrısı çektiğini aktardığını belirtti.

ŞİZOFREN RAPORUNA RAĞMEN BIRAKILMIYOR

Şizofren hastası Fırat Koç avukatları tarafından 2 gün önce aldığı rapora rağmen serbest bırakılmadı. Cumhuriyet Başsavcılığı ve diğer yetkili makamlara raporla yapılan başvurulara olumsuz yanıt verilerek, Koç gözaltında tutulmaya devam ediliyor. Öte yandan 5 gündür gözaltında tutulan kişilerin dahi hala ifadelerinin alınmadığı aktarılırken, işlemlerinin Salı günü yapılacağı bildirildi.

Tahliye talebi 3 kez reddedilen kanser hastası KHK’lı öğretmen Tacettin Toprak öldü

medyabold
Devamını Oku »

Okulda cips, kola dönemi kapanıyor

Öğrencilerin güvenilir gıdalarla beslenmesi amacıyla hazırlanan ‘Okul Gıdası’ logosu uygulaması 16 Eylül’de başlıyor. Kantinlerde artık gazlı-kolalı içecekler, cips gibi hazır gıdalar satılamayacak.

BOLD Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı resmi ve özel tüm okulların kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı gibi işletmelerinde satılacak hazır ambalajlı gıdalarda, “Okul Gıdası” logosu uygulaması 16 Eylül’de başlıyor. MEB illere gönderdiği yazı ile okullara gerekli bilgilendirmenin yapılmasını istedi.

Hazırlanan bilgilendirme notunda logo uygulamasının amacı, “Çocuklarımızın güvenilir gıdalarla dengeli ve yeterli beslenmesini sağlamak amacıyla okul gıdalarında ortak logo uygulamasına geçilmesi; okul çağı çocuklarının bilinçli gıda tüketme konusunda bilgi sahibi olmalarını sağlayacaktır. Kantin denetimleri daha etkin bir şekilde yapılabileceği gibi kantinciler açısından da satışı yapılacak ürünlerin belirlenmesi açısından kolaylıklar sağlayacaktır” diye anlatıldı.

NELER SATILAMAYACAK?

– Enerji içecekleri, gazlı içecekler, aromalı içecekler, kolalı içecekler, aromalı doğal mineralli içecek, aromalı şurup, aromalı içecek tozu, aromalı su, meyveli içecek, meyveli içecek tozu, meyveli doğal mineralli içecek, yapay soda, meyveli şurup, sporcu içecekleri, sporcu suları, meyve nektarı, meyve suyu konsantresi.

– Kızartmalar.

– Cipsler, gevrek çerezler.

– Tüm çikolata türleri (ayrı satılan veya ürünlere eklenmiş, damla çikolata, sürülebilir çikolata ve çikolata kaplanmış olanlar dâhil), gofretler.

– Tüm şeker ve şekerleme türleri.

– Guarana, guarana özü eklenmiş kafein içeren ürünler.

– Kremalı, çikolata dolgulu, jöleli, kekler ve pastalar.

– Hamurlu, şerbetli tatlılar.

– Tatlandırıcı içeren yiyecek ve içecekler.

NELER SATILACAK?

– Meyveler, çiğ tüketilebilen sebzeler, salatalar.

– Kuru meyveler.(30 gr., kaplamasız ve şeker katkısız)

– Kuruyemişler.(30 gr, soslanmamış, tuzsuz, kabuksuz)

– İçme suyu.

– Süt, (UHT/Pastörize)

– Taze sıkılmış meyve ve sebze suyu.(250 ml’den az)

– Yoğurt  (100-150 gr, paketli)

– Ayran.

– Peynir (pastörize)

– Günlük haşlanmış yumurta.

– Çeşnili ekmekler.

– Tam buğday ekmeği, tam buğday unlu ekmek, karışık tahıllı ekmek vb. ürünlerden yapılan yumurta veya peynir, turşu hariç taze domates, havuç, marul, biber vb. sebzelerden yapılan yağ eklenmemiş sandviçler.

 

Bakan’ın uçmaz dediği uçaklar tatbikatta uçtu

medyabold
Devamını Oku »

İlk Star Wars dizisi The Mandalorian’dan fragman yayınlandı

Online TV dünyasına sağlam bir giriş yapmak isteyen Disney+ Star Wars evrenini genişletiyor.

BOLD– Daha önce iki animasyon dizisi yapılan Star Wars evreni ilk live-action dizisine Disney+ ile kavuşuyor. İmparatorluğun yıkılmasıyla First Order’ın(İlk Düzen) kurulduğu dönem arasında geçecek dizi, yalnız bir silahşorun galaksinin uzak köşelerine uzanan maceralarını anlatacak.

Game of Thrones’tan tanıdığımz Pedro Pascal Mandalorian’ın başrolünde olacak

DİSNEY’DEN İDDİALI KADRO

Iron Man’in yönetmeni Jon Favreau’nun yarattığı dizinin ilk sezonunda yönetmenlik koltuğuna oturan isimler arasında Thor: Ragnarok’u yöneten Taika Waititi de bulunuyor. Pedro Pascal’ın başrolü üstlendiği dizide Giancarlo Esposito, Emily Swallow, Carl Weathers, Omid Abtahi, Werner Herzog, Nick Nolte gibi tanınmış oyuncular bir araya geldi.

12 Kasım’da Disney+’ın açılışıyla birlikte yayınlanacak ilk dizilerden olan The Mandalorian’dan yayınlanan ilk fragmanı buradan izleyebilirsiniz.

medyabold
Devamını Oku »

Yaşam ve Adalet Partisi için Türk Patent Kurumu’na başvuru yapıldı

Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun kurması beklenen yeni partiler için geri sayım sürerken, Türk Patent ve Marka Kurumu’na Yaşam ve Adalet Partisi için başvuru yapıldığı ortaya çıktı.

BOLD – Kısa adı YAP olan parti ismi için kimin başvuru yaptığı açıklanmazken, partinin simgesinin ise başak, güneş ve terazi olacağı öğrenildi.

BABACAN’IN PARTİSİNE AİT OLMA İHTİMALİ DÜŞÜK

Ankara kulisleri, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun sonbaharda parti kuracakları kulisleri ile çalkalanıyor. Ali Babacan ekibinden partinin isim ve amblemine ilişkin kesin kararın verilmediğine dair açıklamalar nedeniyle YAP isminin Babacan’ın partisine ait olma ihtimali düşük görülüyor.

YENİ HALİ YENİ YOLA BAĞLAYALIM SÖYLEMİ

Öte yandan Ahmet Davutoğlu’nun dün yaptığı “Bu milletin üzerine çökmüş karamsarlık bulutlarını dağıtmaya geliyoruz. Konya’da yeni bir hal dedik. Yeni bir hali yeni bir yola bağlayalım. Bu yol küskünlerin yolu değil hiç kimseye küsmeyenlerin yoludur. Allah yolumuzu açık etsin” açıklaması yeni partinin kısa sürede kurulacağı yorumlarına neden oldu.

İSİM BAŞVURUSU İNCELENİP KARAR VERİLECEK

Türk Patent ve Marka Kurumunun sitesinde başvuru bilgisi olarak, “Başvurunuz veri giriş aşamasındadır. Mal ve hizmet girişi, kodlama ve arama işlemlerinden sonra KHK”nın 7. maddesine / 6769 sayılı Kanunun 5. maddesine uygunluk açısından incelenecek olup reddedilip edilmeyeceğine karar verilecektir” ifadeleri dikkat çekti.

YAP’IN KİME AİT OLDUĞU HENÜZ BELLİ DEĞİL

Ancak Yaşam ve Adalet Partisinin bu iki isime ait olup olmadığı konusunda henüz net bir bilgi yok. Türk Patent ve Marka Kurumunun erişime açık sayfasında Yaşam Ve Adalet Partisi için kimin başvuruda bulunduğu henüz belirtilmemiş.

“Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok isim insan yüzüne çıkamaz”

medyabold
Devamını Oku »

Rusya’da nükleer patlama oldu: Radyoaktif sızıntı Türkiye’yi etkiler mi?

İki hafta önce Rusya Kuzey Kutup Dairesinde yapılan nükleer denemeler sırasında bir kaza yaşandı. Kazadan hemen sonra 4 ölçüm merkezi arızalandı.

BOLD – 8 Ağustos’da Rusya Kuzey Kutup Dairesinde gerçekleştirilen nükleer füze denemeleri esnasında bir patlama meydana geldi. Bu patlama sırasında 5 nükleer mühendis hayatını kaybederken, 6 kişi yaralandı.

İKİNCİ ÇERNOBİL VAKASI MI?

Kaza sonrasında yaşananlar ise olayın ikinci bir Çernobil vakası olabileceği ihtimalini akıllara getirdi.

Moskova, kaza gerçekleştiğinden beri olanlarla ilgili herhangi bir bilgi paylaşmadı ve kazadan sonra olan her şeyi sır gibi saklıyor. O gece neler olduğu ise yeni yeni gün yüzüne çıkıyor.

Olayın Çernobil’i anımsatan kısmı, kazanın üzerinden 2 gün geçtikten sonra Dubna ve Kirov kentlerindeki nükleer gözetim merkezlerinin veri akışını durdurması oldu. Bunlardan 3 gün sonra ise Kazakistan yakınlarındaki Zalesevo ve Rusya’nın doğusundaki Bilibino nükleer ölçüm merkezleri de sessizliğe gömüldü.

Çernobil’de de patlamadan sonra Sovyetler Birliği sessizliğe gömülmüştü. O çevrede yaşayan kişiler olanlardan habersiz bir şekilde uzaktan olayları izliyordu ve çevre sakinleri dışında kimse doğru düzgün bir bilgiye sahip değildi.

Daha sonrasında Batı’da yüksek oranda radyoaktif maddeler tespit edilmiş ve Sovyetler Birliği olayı açıklamak zorunda kalmıştı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bu hafta Fransa’ya gerçekleştirdiği bir ziyarette sızıntıyla ilgili her şeyin kontrol altında olduğunu ve herkesin rahat olması gerektiğini söylese de yaşanan olayların bu kadar gizlenmesi insanlarda doğal olarak endişe yarattı.

Hatta yaralıların kaldırıldığı hastanelerden birinde görev yapan bir yetkili, sağlık personelinin radyasyon konusunda uyarılmadığını belirtti. Yaralıların çok yüksek dozda radyasyona maruz kaldığı ise bir saat sonra söylendi ve buna rağmen hiçbir önlem alınmadı. Bu yaralılar daha sonrasında Moskova’da radyasyon uzmanlarının bulunduğu bir hastaneye nakledildi. Sağlık personelinin durumları ise bilinmiyor.

RADYOAKTİF SIZINTI TÜRKİYE’YE DOĞRU YAKLAŞIYOR

Tesadüf mü yoksa kara bir geleceğin yavaş yavaş gün yüzüne çıkması mı bilinmez ancak veri akışlarını durduran merkezler göz önüne alındığı zaman radyoaktif sızıntının Türkiye’ye doğru yaklaştığı görülüyor.

Bu kazanın Çernobil kadar ciddi mi yoksa yaşananların sadece bir tesadüften mi ibaret olduğu ise cevap aranan en büyük soru olmaya devam ediyor.

medyabold
Devamını Oku »

Emine Bulut’un katiline ağır müebbet

Eski eşi Emine Bulut’u öldüren Fedai Baran hakkında Kırıkkale Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlendi. Katil için ‘canavarca hisle insan öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet istendi.

BOLD – Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunda infiale neden olan Emine Bulut cinayetiyle ilgili olarak Fedai Baran hakkında jet hızında iddianame hazırladı. Baran hakkında “canavarca hisle insan öldürmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talep edildi.

Başsavcılık, yazılı açıklamada Fedai Bulut’un 18 Ağustos’ta eski eşi Emine Bulut’u öldürdüğünü, zanlının aynı gün yakalanıp tutuklandığını belirtti. Baran’ın Kırıkkale F Tipi Cezaevi’ne gönderildiği aktarılan açıklamada, sosyal medyada yer alan cinayet görüntülerine erişim engeli getirildiği duyuruldu.

Açıklamada, Fedai Baran hakkında düzenlenen iddianamenin Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildiği vurgulandı.

Tahliye talebi 3 kez reddedilen kanser hastası KHK’lı öğretmen Tacettin Toprak öldü

medyabold
Devamını Oku »

Kanlar içindeki Emine Bulut’un görüntüsünü telefonla çeken kişi gözaltında

Kırıkkale’de 18 Ağustos’ta ayrıldığı eşi Fedai Baran tarafından 10 yaşındaki kızının gözü önünde bıçaklanan Emine Bulut’un olay anı görüntülerini cep telefonuyla kaydeden B.Y gözaltına alındı.

BOLD – Kırıkkale Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında olay anının görüntülerinin sosyal medyada paylaşılması sonrası çalışma başlatan polis, 19 yaşındaki B.Y’nin görüntüleri çeken kişi olduğunu belirledi. Gözaltına alınan B.Y, videoyu sadece arkadaşı M.A. ile paylaştığını ve onun da izler izlemez kaydı sildiğini aktardı.

B.Y. ve M.A. hakkında ‘soruşturma ve kovuşturma işlemleri sırasındaki ses ve görüntüleri yetkisiz kayda alma veya nakletme’ suçundan işlem yapıldı. Sosyal medya ve medya kuruluşlarında yayımlanan olay anına ilişkin şiddet içerikli görüntülere Kırıkkale Sulh Ceza Hakimliği tarafından erişimin ve yayımlanmasının kısıtlanması kararı alınmıştı.

Emine Bulut’u katlettikten sonra babasını arayıp “Seni de öldüreceğim” demiş

medyabold
Devamını Oku »

DHA muhabiri pavyoncuların muhbiri çıktı

Demirören Haber Ajansı (DHA) muhabiri Erdal Katrancı’nın Ankara’da pavyonlara polis ekiplerince yapılacak baskınları önceden mekan sahiplerine haber verdiği ortaya çıktı.

BOLD – DHA’da teknisyen kadrosunda yer alan ancak haber de yazan Erdal Katrancı’nın Ankara’daki pavyonlara polis baskınlarını önceden haber vermesi nedeniyle birçok operasyonun sonuçsuz kaldığı bildirildi. Medyaradar’ın haberine göre, baskın istihbaratını polis adliye muhabirlerinden alan Katrancı’ın bu istihbaratı çok sayıda boşa çıkan polis operasyonu ile sonuçlanınca polis de ‘köstebeği’ bulmak için teknik takip başlattı. Katrancı canlı yayın aracında teknik personel olarak çalışıyordu.

AZ MAAŞ ALDIĞI İÇİN GARSONLUK YAPIYOR

Katrancı polisin son baskınında fotoğraf çekmek için olay yerinde olduğu ve polis ekiplerince gözaltına alındı. Olaydan üç gün sonra serbest bırakılan Katrancı, polis ifadesinde çok az maaş aldığını ve akşamları pavyonlara garson olarak çalışmaya gittiğini söyledi.

Tahliye talebi 3 kez reddedilen kanser hastası KHK’lı öğretmen Tacettin Toprak öldü

medyabold
Devamını Oku »

Arınç, Babacan ve Davutoğlu’na ‘Muhalefet olmak size yakışmaz’ demiş

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç, yeni parti kurma hazırlığında olan muhaliflerin iktidar olma şansları olmadığını ileri sürdü. “Onlara ‘Muhalefet olmak size yakışmaz dedim” ifadelerini kullandı.

BOLD – Arınç, yüzde 1’i hedefliyorlarsa onlara yakışmayacağını dile getirerek, “Siz AK Parti’de hizmetler yaptınız. Muhalefeti CHP, İyi Parti, HDP yapsın. Onlara ‘Muhalefet olmak size yakışmaz’ dedim. Nefsani sebeplerle veya şahsi duygularla bu partileri kurmasınlar” diye konuştu.

ARINÇ’IN DERDİ CUMHURBAŞKANIN OTORİTESİ İMİŞ!

Habertürk’ün haberine göre, Gül, Babacan ve Davutoğlu ile uzun yıllar çalıştıklarını hatırlatan Arınç, “Acıları, sevinçler paylaşan insanlardık. 2005’te İslam Konferansı Örgütü’nün zirve toplantısı vardı. Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer katılmayı reddetti. Sanıyorum laiklik ilkesi çiğnenir diye. Ben katıldım. Arkamda Sayın Abdullah Gül ve Sayın Ahmet Davutoğlu vardı. Bu tablonun ölünceye kadar devam etmesini isterim. Bugün AK Part’nin karşısına geçip muhalefet yapmayı düşünecek, Sayın Cumhurbaşkanımızın otoritesini sarsacak bir düşünceyi doğru bulmam.”

SİZE YAKIŞAN KENDİ HAYATINIZI YAŞAMAKTIR

Arınç, muhaliflere tavsiyelerde de bulundu: “AKP’de siyaset yapma imkanı bulamıyorsanız bize ve size yakışan şey kendi hayatınızı yaşamak ve Türkiye için doğru bildiklerinizi yazmak ve söylemektir. Şimdi bu arkadaşlar muhalefette eleştirdiğinde ‘Sen onlarla beraberdin’ diye vatandaşlar düşünmeyecek m? Siz bu zaafınızdan kurtulamazsınız.”

ERDOĞAN’IN 10 EKSİĞİ VARSA BENİM 50 EKSİĞİM VAR

Bülent Arınç, “Bu arkadaşlarımız yıllarca AK Parti’ye hayat verdilerse, şimdi nefsani sebeplerle veya şahsi duygularla bu partileri kurmasınlar. Ben Tayyip Erdoğan Bey’e bakıyorum 10 tane eksikliği varsa benim 50 tane eksikliğim var. O şu anda halk kahramanı. Onu o kadar çok seven insan var ki. Yurt dışında da milyonlar onu seviyor” diye konuştu.

ARKADAŞLARIMIZA KARŞI KÖTÜ DİL KULLANMAMALIYIZ

Parti kuracağı iddia edilenlerin fikirlerinin de dikkate alınması gerektiğini belirten Arınç, şöyle devam etti: “AK Parti çok büyük ve güçlü parti. 8-9 milyon üyesi var. Yeni bir dinamizmle başladığımız zaman yüzde 55’leri bile bulabiliriz, uzak ihtimal değil, gövde sağlam. Arkadaşlarımızın taleplerini, düşüncelerini makul bir şekilde dinleyebilmeliyiz. Bu insanlara karşı kötü bir dil kullanmamalıyız. Yağan yağmurda beraber ıslandık.”

PARTİ KURARLARSA ÇOK ÜZÜLECEĞİM

Eleştirileri kamuoyu önünde yapmadıklarının dile getiren Bülent Arınç, “Bizim prensibimiz var, kendi içimizde eleştirilerimizi yaparız. Bunları dışarıda çok tekrarlamayız. Dışarıda bunları tekrarlamak partinin gücünü düşürebilir. O yüzden kamuoyuna ekranlardan değil görüşme zeminleri arayarak bu düşüncelerimizi iletebiliriz. Bir yanlışa kapılıp da bu sebeplerle başka parti kuracak olurlarsa çok üzüleceğim, onlar adına da kendi adıma da inşallah böyle bir yanlışa düşmeyecekler” dedi.

“Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok isim insan yüzüne çıkamaz”

medyabold
Devamını Oku »

Emine Bulut cinayetinin perde arkası… – BOLD CANLI

Türkiye ve dünyanın gündemine ilişkin gelişmeler Bold Canlı yayınında. Gündemde Emine Bulut cinayeti ve Ahmet Davutoğlu’nun yeni partisinin ismi var…

11 yılda 2 bin 717 kadın öldürüldü

medyabold
Devamını Oku »

Tahliye talebi 3 kez reddedilen kanser hastası KHK’lı öğretmen Tacettin Toprak öldü

AKP’nin KHK ile önce işsiz bıraktığı sonra da cezaevine attığı hasta tutuklu Tacettin Toprak hayata gözlerini yumdu. Kanser hastası öğretmen, bugün Manisa Kırkağaç’ta toprağa verilecek.

BOLD – İleri düzeyde mesane kanseri olan Tacettin Toprak, cezaevinde hastalığının ilerlemesi nedeniyle tahliye talep etti. Ancak mahkeme tam 3 duruşma sonra tahliyeye onay verdi. Bu süreçte kanserin, ihmal nedeniyle akciğerlere sıçradığı belirlendi. Tahliye sonrası hastanede tetkikleri yapılan Toprak için doktorlar, bir şey yapamayacaklarını söyledi.

36 yaşındaki Tacettin Toprak, eşi ve iki minik evladının gözleri önünde yetkililer tarafından ölüme sürüklendi. Toprak’ın vefat haberini, durumunu çok yakından takip eden İnsan hakları savunucu ve Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bugün verdi.

Gergerlioğlu, ihmallere dikkat çekerek Toprak’ın yaşadığı sıkıntılara değindi. KHK’lı öğretmenin, geride acılı bir eş ve 2 çocuk bıraktığını aktardı ve bugün Manisa Kırkağaç’ta toprağa verileceğini duyurdu.

ÇAĞRI YAPMIŞTI

Gergerlioğlu, 8 Ağustos’ta Tacettin Toprak için mahkemeye “Tahliye edin” çağrısı yapmıştı. İki gün sonra tahliye edilen Toprak’ın doktor raporlarının hiçe sayılarak aylarca içerde tutulduğunu ve bu nedenle de hastalığının ilerlediğini kaydetmişti.  Toprak’ın tahliye talebine mahkeme 3 kez ret kararı vermişti. Gergerlioğlu, tahliye kararı vermeyen mahkemeye tepki göstermiş  ve “Ölene kadar mı tutacaksınız? Tabutta mı tahliye edeceksiniz” diye sormuştu.

Tacettin Toprak, iki hafta önce tahliye edildikten sonra hastanede makineye bağlı şekilde nefes alabiliyordu.

“Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok isim insan yüzüne çıkamaz”

medyabold
Devamını Oku »

Aston Martin inşaat işine giriyor: Evinizde ve garajınızda arabanızı sergileyebileceksiniz

İngiliz lüks ve spor otomobil üreticisi müşterilerine özel tasarlanmış ve arabalarını en iyi şekilde sergileyebilecekleri ev ve garajlar inşa edecek.

BOLD – Aston Martin, sürücülerin en sevdikleri otomobilleri sergilemeleri için yeni bir endüstriye adım attı. Şirket, araç sahiplerinin arabalarını sergileyebilecekleri evler ve garajlar yaratmak istiyor.

Aston Martin’s Automotive Galleries and Lairs adlı servis, özellikle bu hizmet için oluşturuldu.

Bu servis, Aston Martin müşterilerinin kendi araçlarını zevklerine göre tasarlayabildikleri Q servisinin bir uzantısı durumunda. Şirket bu servisin, normal bir garaj veya tamamen yeni bir ev oluşturma seçenekleri sayesinde lüks araç sahibi olma deneyimini artıracağını umuyor.

“BİR ARABA SEVDALISI İÇİN GARAJ, EVİN GERİ KALAN KISMI KADAR ÖNEMLİDİR”

Aston Martin Baş Yaratıcı Sorumlusu Marek Reichman, söz konusu servise ilişkin şu açıklamalarda bulunuyor:

“Bir araba sevdalısı için garaj, evin geri kalan kısmı kadar önemlidir. Aston Martin tarafından tasarlanan, ya arabanızla şov yapmanızı sağlayan ya da daha büyük, entegre bir eğlence alanının parçası olan bir otomobil galerisi, bir Aston Martin’e sahip olmayı sonraki seviyeye taşıyacaktır.”

Bu servis kapsamında Reichman ve ekibi projeleri gerçekleştirmek için dünyanın her yerindeki mimari uygulamayla işbirliği yapacak. Şirketin Dış İlişkiler Direktörü Sebastien Delmaire ise bu aşırı lüks hizmeti şu şekilde anlatıyor:

“Aston Martin, araçlarını en iyi şekilde sunmak için arabaları hazırlamada yıllarca süren bir uzmanlığa sahip. Aynı zamanda bu yaşayan ve nefes alan makinelerin bakımlarının ve saklandıkları yerlerin de öneminin farkında bir şirket. Bu alanlar, insanların otomobil tutkularını paylaşabilecekleri eşsiz dünyalarını yaratmalarına bir fırsat veriyor.”

Aston Martin araba tasarımından ilk defa uzaklaşmıyor. 2016 yılında şirket bir sürat teknesi çıkaran şirket, önceki yıl da lüks otonom uçaklarının tasarımını paylaşmıştı.

Bilim insanlarına göre Messi, Ronaldo’dan daha iyi futbolcu

medyabold
Devamını Oku »

“Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok isim insan yüzüne çıkamaz”

Ahmet Davutoğlu, başbakan olduğu 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında yaşanan terör olaylarını hatırlatarak Erdoğan’a gözdağı verdi. “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” dedi.

BOLD – AKP’nin 18’inci kuruluş yıl dönümü programına davet edilmeyen eski Davutoğlu Sakarya’da konuştu. Davutoğlu, yeni parti kurma girişimi sürecinde AKP çevrelerinden kendisine yöneltilen suçlamalara ağır bir yanıt verdi.

7 HAZİRAN – 1 KASIM ARASI EN KRİTİK DÖNEM

Davutoğlu, AKP’nin tek başına iktidarı kaybetmesinin ardından terör olaylarının azdığı 7 Haziran 2015 ile seçimin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında yaşananlara göndermede bulundu. Davutoğlu, “Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” diye konuştu.

KAMU DÜZENİNİN NASIL YERLE BİR EDİLDİĞİNİ GÖRDÜK

Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insanın insan yüzüne çıkamayacağını belirten Davutoğlu, “Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk” ifadelerini kullandı.

KENDİ TARİHİNİ SİLEN HAREKET KENDİNİ TASFİYE EDİYORDUR

AKP’nin 18. yaşı nedeniyle hazırlanan görsel ve videolarda kendi dönemine yer verilmemesini de eleştiren davutoğlu, “Bir hareket kendi tarihini silmeye başlamışsa kendi kendine tasfiye ediyordur” dedi. 22 Nisan’da yayımladığı manifesto metni ile AKP’ye “bir dakika dur” dediklerini belirtti. “O metni yayınladığımızda adını ‘itiraz süreci’ diye koyalım demiştik. Kim ne derse desin bu gidişe itirazımız var” şeklinde konuştu.

MEYDAN OKUYORUM BAŞBAKAN OLMUŞ BİRİNE KİMSE HAİN DİYEMEZ

Davutoğlu ihanet suçlamalarına da cevap verdi: “Geride bıraktığımız makamları bilenler makam beklemeyeceğimizi bilirler. İtirazımıza itirazla karşılık verebilirlerdi. Ne dediler biliyor musunuz? Hain dediler. İhanetle tanımladılar söylediklerimizi. Milletin teveccühüyle göreve gelmiş, Başbakan olmuş birine kimse hain diyemez. Bize dahi hain denirse bu partinin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilirler. Biz ne zaman ihanet ettik? Söyleyin. Bu milletin davasına, vicdanına aykırı tek bir adımımız olduysa söyleyin. Meydan okuyoruz.”

KİMSENİN KİMSEYİ İHANETLE SUÇLAMADIĞI BİR SÖYLEM PEŞİNDEYİZ

367 süreci, parti kapatma, “one minute”, 17-25 Aralık sürecinde aldıkları tavırları hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Devlet yöneticilerinden hesap soranlar hain ilan ediyorsa biz Ömer arıyoruz diyenlerin önce Hz. Ömer’i hatırlaması lazım. Biz hesap sorulabilir bir düzen istiyoruz. Biz yeni bir siyasi anlayışla kimsenin kimseyi ihanetle suçlamadığı yeni bir siyasi söylem peşindeyiz. Bu söylemi mutlaka inşa edeceğiz”.

ÜMMETTEN KASTEDİLEN YALILARDAKİLERSE BİZ ONLARDAN DEĞİLİZ

“Ümmeti bölüyorsunuz” sözlerini siyasi hayatta dini kavramların yozlaştırılmasına karşı olduğunu belirterek eleştiren Davutoğlu, “Ümmet evrensel bir inananlar topluluğuysa, Türkiye’de yaşayan 81 milyon kardeşimizin hepsi o ümmetin parçasıdır. Kimse o ümmetin dışında değildir. Kimse ümmeti tekeline alamaz. Kimse bu ümmet benim partimin tekelindedir diyemez. Ümmetten kastedilen yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz” diye konuştu.

KAYYIM TEPKİSİ: HAKLARINDA AÇILMIŞ DAVA YOK

T24’ün haberine göre, Davutoğlu üç büyükşehre kayyım atanmasını da eleştirdi: “Bir ülkede seçim yapılıyor, sadık ortaya konuyorsa, o sandıkta bir milletin oylarıyla bir sonuç ortaya çıkmışsa buna saygı duyacaksınız. Bizim milli irade anlayışımız bu. O saygı belediye başkanlarına duyulan saygı değildir. Oraya gidip oy kullanan yüz binlerce vatandaşa duyulan saygıdır. Bu tavır asla teröre desteği mazur göstermez. Kim teröre destek veriyorsa en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır. Seçimden önce ceza aldılarsa YSK onları elemeliydi. Bu ülkenin demokrasisine gölge düşürmemeliydiler. Yok 31 Mart’tan sonra suç işlemişlerse öncelikle onlar mahkemeye götürülmeliydi. Mahkeme onları mahkum ettikten sonra görevden alınmalıydılar. Şu an bile haklarında bir dava açılmış görünmüyor”

YENİ BİR HALİ YENİ BİR YOLA BAĞLAYALIM

İstanbul seçimlerini yenileme kararının AKP’ye verilen en büyük zarar olduğunu söyleyen Davutoğlu sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer bugün konuşuyorsak buna ihtiyaç var. Biz bir ümit rüzgarı estirmeye yeni bir gelecek inşa etmeye geliyoruz. Bu milletin üzerine çökmüş karamsarlık bulutlarını dağıtmaya geliyoruz. Konya’da yeni bir hal dedik. Yeni bir hali yeni bir yola bağlayalım. Bu yol küskünlerin yolu değil hiç kimseye küsmeyenlerin yoludur. Allah yolumuzu açık etsin.”

“Evet Bilderberg’e Tayyip bey gönderdi, gittim”

medyabold
Devamını Oku »

23 Ağustos 2019 Cuma

DEMOCRACY AND ISLAM

The debate over whether democracy is an appropriate regime for Islam or not has never ended since the dawn of democracy. Many different opinions have been voiced by both Western and Islamic scholars on the issue. Although philosophers such as Said Halim Pasha, Bediuzzaman Said Nursi, Jamal al-Din al-Afghani, Muhammad Abduh, Ali Suavi, and Namik Kemal, who lived in the final periods of the Ottoman Empire, took a significant stand against autocracy and supported constitutionalism, unfortunately, they could not manage to form a basis for the development of the idea of a democracy in the Islamic world. 

Main Opinions on the Subject

The opinions of Sayyid Qutb and Mawdudi, who were the pioneers of new political Islam that developed after the 1950s and 60s, had a great influence on the Islamic ulama (scholars) and Muslims. Throughout the later years, philosophers such as Abd al-Aziz ibn Baz, Taqi al-Din al-Nabhani, and Al-Maqdisi also opposed democracy. Similarly, a significant number of Islamic movements rejected democracy. In addition to these opinions in the Islamic world, Western researchers such as Francis Fukuyama, Bernard Lewis, Ernest Gellner, Nathanael Smith, Charles Rowley, Daniel Pipes, and Samuel Huntington argued that democracy and Islam cannot be harmonized together. 

“Democracy cannot be the political system of the Muslims with regards to its philosophy and technique. However, the democratic mechanism can be used in accordance with the principles of Islam and its political theory until a better one is found.” (Yeni Safak, 29.5.2014) Some theologians like Hayrettin Karaman from Turkey, who is the owner of the quote above, approached the matter in a very pragmatist way and argued that democracy is the exact opposite of Islam in essence, and it could be utilized temporarily until a better political system is established by the Muslims. In other words, democracy is nothing more than a “useful tool” for the sake of reaching the objective. Therefore, it should be abandoned right after the objective is reached. 

On the other hand, there have been substantial voices from the West and Islamic world that defended democracy and claimed that Islam or the Muslims cannot have any problems with democracy. Individuals such as Yusuf al-Qaradawi, Mohammed al-Jabri, Malek Bennabi, Rached Ghannouchi, Hassan Al-Turabi, Abdolkarim Soroush, Fazlur Rahman Malik, Allal al-Fassi, Ibn Badis, Ahmad al-Raysuni, Abdul Wahab Al-Effendi also took sides with democracy. In addition, Western researchers such as Asef Bayat, John Louis Esposito, John Obert Voll, Abdou Filali-Ansary, Khaled Abou El Fadl also defended that Islam could be correlated with democracy.

Although there are some exceptions, we can state the following with a very general approach: Muslims who see and experience Western democracies and live in the Western world closely defend democracy, on the other hand, those who evaluate the matter from the Islamic world, live in countries where the democratic culture has not spread yet, and see the Western persecution and oppression of the Islamic world, reject democracy.

It cannot be said that there is a consensus on how to deal with this issue other than the presented opinions. Since everyone approaches the issue in terms of their own interpretation of democracy and Islam, many opposing views have been put forward. While some people mortify democracy by stating it is a ”Western invention” or “system of blasphemy, the others saw it as the most perfect system humanity could ever reach, thus sanctified, tabulated, idealized and universalized it as much as possible. Unfortunately, such extreme approaches do not allow democracy to be debated and developed properly.

It is revealed that the people who have a negative opinion about this matter generate the majority when the articles focusing on the relationship of democracy with Islam are examined. But in our opinion, this picture is far from reflecting the general approach of Muslims in this regard. Because the ones who bring forward the matter about whether democracy could comply with Islam or not are generally the ones who say “no”.  They take the pen to criticize democracy or draw attention to its deficiencies and contradictions. Probably, the demand for democracy in Muslim countries is not less than in other countries.

Religious Reasons for Opposing Democracy

The most important argument put forward by those who argue that democracy and Islam cannot be reconciled is the matter of sovereignty and legislative power. They strongly opposed democracies giving sovereignty to the people, claiming that sovereignty belongs only to Allah (SWT). In the same way, granting legislative power to parliament means that the provisions imposed by Allah (SWT) can be changed and falsified according to human will.

In addition to these, the fact that democracy came from the West, based on Western values such as individualism, freedom, and equality, and the fact that these values were found to be contrary to Islam caused it to be suspected or opposed. Unfortunately, a significant number of Muslims are skeptical about the values that have emerged and developed in the West. There is a prejudice in the minds that everything belonging to Western culture and civilization will be the opposite of divine revelation. Therefore, it is considered unnecessary to discuss and examine all aspects of democracy.

Some Muslim scholars, who do not realize the necessities of the era and the level reached by humanity, see freedom, which is an indispensable element of democracies, as leisureliness, idleness, and rambling, and approaches it as a superstitious sect; so they think that it will degenerate Muslims. Likewise, the concept of absolute freedom will lead to the normalization of all extremes, immorality, and marginalities in Muslim society. They also see and reject the acceptance of absolute equality between Muslims and non-Muslims, contrary to the “dhimmi (non-Muslims) law” reviewed in the classical fiqh books. Another reason for opposing democracy is the fact that it is based on pluralism. Opponents of democracy have argued that as a result of pluralism, truth and superstitious, right and wrong, good and evil would be mixed with each other. And this attitude contradicts with the essence of divine religion, which is the representative of the truth.

Another reason for the negative attitude towards democracy is the strict adherence to the traditional understanding of Islam, the classical doctrine, and the inability to interpret the universal message of Islam in accordance with the conditions of the time. The interpretation of Islam, which has been ongoing for centuries and influenced deeply into the intellectual world of Muslims, prevents them from adapting to the conditions of the changing world. Due to the fact that the Muslim thought has been subjected to serious stagnation and congestion for many centuries, and since the jurisprudence cannot be run properly; there is a fear of change and new interpretations suitable for the era that cannot be made. This leads to a strict, harsh, and bigoted understanding of Islam.

The radical, lasting and irresistible changes such as the complete disruption of the traditional order established for two or three centuries, the halting of the flow of tradition, the complete change of human concerns, the emergence of a brand new society and state model, unfortunately, do not mean anything to the opponents of democracy. Although the time, the biggest glossator as per Bediuzzaman’s approach, had already expressed its judgment, they still continue to resist this judgment.

It is possible to come across some modest arguments as well as some shallow, emotional and reactive approaches like these. For example, some oppose democracy with a simple logic such as “Is there democracy in the Quran and Sunnah?” or “Did they practice democracy in the time of Our Prophet (PBUH) and True Caliphs?” and sees democracy as “bid’ah” (innovation). And some others see democracy as a strictly laical, secular and anti-religious regime, calling it a “shirk system”,  “arousing order”, or “blasphemy regime”. It is also possible to come across bigoted ideas such as “What are you looking for in democracy that you cannot find in Islam?”.

It is clear that those who oppose democracy do not generally treat it as a political technique, a style of regime, or a means of political organization; on the contrary, it is worth recalling that they see democracy as a world view, an ideology that puts principles and values about the way individuals perceive the world, and even as a religion, and thus perceive it as a threat to Islam.

Political Reasons for Opposing Democracy

An important reason for the anti-democracy views in the Islamic world is Western imperialism and policy based on the absolute interests of Western states in international relations. The covert-overt colonialism activities of the countries that have been the flags of democracy for two-three centuries, the destruction they have caused in the Middle East with the claim of bringing democracy for the last half-century, and the support they have given to the dictators in Islamic countries have righteously caused the reaction of Muslims.

The fact that particularly the countries such as Turkey can not think of a democracy separate from secularism, their perception and imposition of secularism as an adverseness to religion caused the Muslims to be hostile towards democracy and approach this regime with suspicion. 

On the other hand, the political elites that hold power in the Islamic world are a serious obstacle to democracy. Due to the fact that they fear that they would lose their power and opportunities they hold when real democracy surfaces; they either oppose democracy openly or carry on with their tutelage under the so-called democracy and maintain their tyranny regime.

In addition to all these, it is necessary to state that the Islamic world has not fully experienced democracy, has not yet met its blessings and therefore has remained unaware of the rights and freedoms it can achieve through democracy. In other words, the lack of knowledge about the advantages of democracy is one of the reasons for the negative attitude taken against it.

Some of the uncertainties about democracy, some failures in practice, the deficiency of democracy as a system, the gaps and weaknesses are among the issues that the enemies of democracy frequently dwell on to reject it.

Another reason for the opposition to democracy is the understanding of politics and state that Muslim peoples have been accustomed to for centuries. The concept of eternal state and the desire to be ruled by authoritarian and powerful leaders make the individual insignificant before the state. The predominant “expectation of a savior” thought among Muslims often plays a role in legitimizing a one-man rule. The perception of an all-powerful state and the desire for a leader who can make an impact when he slams his fist on the table cause Muslims to stand on the side of authoritarian regimes, not democracy.

As it can be understood from all these explanations, in fact, the objections and problems about democracy do not originate from the religious doctrine itself; it is hidden in the way it is being perceived and interpretation, and then in the social, economic, and political conditions in which the Muslims are.

Modus and Method

Unfortunately, the debates between Muslims both around democracy and the relationship between democracy and Islam are quite superficial, prejudiced and ideological. It is not clear who understands which concept. There is a complete conceptual confusion. Since the topic is popular, everyone feels the need to write something about it. However, when we look at the articles on the subject, it is visible that there are serious uncertainty and ignorance regarding both democracy and Islam. Everyone approaches the issue in terms of their own cultural world and ideology. There are serious prejudices, memorization, and some fictitious worries and fears. Convictions and beliefs are influential on ideas. In the absence of sufficient information and encompassing point of view on this matter, it is not possible to make in-depth discussions and put forward qualified studies at a scientific and academic level.

While some people try to confine Islam to the individual sphere, others argue that all the problems that Muslims are exposed to can be solved by returning back to Islam. Similarly, while others perceive democracy as a universal phenomenon beyond cultures and times, others see it as a distorted ideology that corrupts people, society, politics, and religion. It’s really hard to make any progress with the presence of so many different views that are totally opposite. Those who approach the relationship between democracy and Islam in such a rigid and harsh manner neither have any knowledge of the enormous corpus of democracy in the West nor any in-depth perception of Islam.

The fear of religion in general influences and directs the discussions of Islamophobia in particular. Those who write on these matters cannot freely express their ideas. There’s serious community pressure. People fear that religion will restrict their freedom and interfere with their lives. If we look at some experiences in recent history and today, they are not totally wrong with their fears.

There are serious memorizations, presuppositions and even taboos about the relationship of religion with state and politics. It’s not easy to break down these taboos. Some people who see themselves as liberal, laical, or secular are closed for open and free discussions about certain matters of Islam. On one hand, there are religious bigots, who see democracy as “shirk” or “bid’ah”, and on the other, secular bigots who refrain from chanting the name of democracy together. The reality of the Church, where the West has long experienced and could not manage to forget the pain, is very influential in the discussions about the relationship between religion and politics. In addition, the orientalist literature still largely determines the opinions of the West about Islam. All of these form an important obstacle for Muslims to confront democracy.

In spite of all these difficulties, primarily, the approach and the method should be determined properly if democracy is to be considered from an Islamic point of view. First of all, both democracy as a governing mechanism and the basic values that keep this mechanism alive must be well known. It is not enough to know religious sciences only in order to understand democracy; the data of political and social sciences should also be used and characteristic features of modernity, which has marked the time we live, must be covered properly. It is not possible to make progress with cursory comments on this subject.

In this respect, first of all, democracy must be well-known and understood with its history, theory, practical applications, different types, systems and values, ideal and objectives, strengths and weaknesses; to clarify the basic features that distinguish democracy from theocratic, monarchic and totalitarian governments; the minimum social, economic, cultural and political requirements for the implementation of democracy in a society must be determined. In addition, there is a need to analyze the necessity and requirements that reveal objective realities such as the rule of law, separation of powers, parliamentary system, constitutionalism activities, and modern state, which are integrated or closely related to democracy.

All of these are the first stage of the work in order to put forward the relationship between democracy and Islam correctly. The other aspect of the issue is the correct understanding of Islam and holistic knowledge of the Quran and Sunnah. To be more specific, the relationship between Islam and politics should be considered before the relationship of Islam with democracy, or rather the nature of the elements and principles of governance and their place in Islamic provisions should be known. Religious constants and variables should be determined correctly. It is necessary to have knowledge about methods and evidence such as customary, affairs, juristic preference, and prohibitions which give flexibility and vastness to Islamic law.

Likewise, it should be considered how the scholars of fiqh consider certain facts and realities that occur in different periods under the name of mischief, public problems, need, or necessity which cannot be avoided, and how they affect the jurisprudence activities and activate some licenses. Moreover, it is very important to consider the breadth of application of concepts such as provisions-prohibitions, charity-evil, good-malicious, correction-disclosure, and justice-persecution commanded or prohibited in the verses and hadiths.

In addition to all these, in order to realize the legal gaps among the nas (provisions) left on purpose; to be able to see the breadth of the permissible; to understand the immenseness of prophetic statements such as “You have better knowledge in the affairs of the world”; to be able to interpret the nas and understand why the ruling is left to the people for the incidents which are not included in the nas are very important towards having a grasp of the spirit of Islamic law. In case the main characteristic of Islamic thought is not known and sociological realities are not taken into consideration, Islam will be replaced by dogmas. Islam cannot be interpreted in accordance with the spirit of the time when Islamic law, which has a very flexible and dynamic structure, would be replaced by a stereotyped and rigid understanding.

For this reason, we will first try to draw a general framework about democracy, and then we will focus on the relationship between Islam and democracy from different perspectives.

To be continued…

Professor Yuksel Cayiroglu is a scholar focusing on Islamic Law and Religious Studies.



from Politurco.com| Informs and Inspires by Facts and Analyses http://www.politurco.com/democracy-and-islam.html
Devamını Oku »

Turkish police arrest lawyers protesting replacement of Kurdish mayors

Twenty-six lawyers and a journalist were attacked and detained by police in the western province of Izmir while demonstrating against the appointment of trustees as mayors in three predominantly Kurdish populated southeastern cities, online news portal Bianet reported on Thursday.

The detained protesters were later released following health checks at the Yesilyurt State Hospital.

A group of lawyers from the shut-down Contemporary Lawyers Association (CHD) and Association of Lawyers for Freedom (OHD), including a lawmaker from the pro-Kurdish Peoples’ Democratic Party (HDP), gathered in front of Izmir Courthouse in a bid to protest the recent replacement of three Kurdish mayors of Diyarbakir, Mardin and Van provinces with state officials.

Police surrounding the lawyers with shields told the group that they would not be allowed to make a press statement on the grounds of a 10-day ban on demonstrations imposed by the Izmir Governors’ Office.

The lawyers, who objected to the ban and police resistance were battered, dispersed and detained, with the HDP lawmaker Erol Katircioglu being separated from the group.

Zafer Incin, the Izmir chair of the Turkish Human Rights Association (IHD) and journalist Oktay Ince were also among the detained ones.

The Izmir Bar Association staged a press conference together with the released lawyers, condemning the dismissal of the Kurdish mayors and the police intervention.

“The appointment of governmental trustees is a [civilian] coup conducted against democracy,” the Izmir Bar Chair Ozkan Yucel said.

On Monday the mayors of southeastern Diyarbakir, Mardin and Van provinces – Adnan Selcuk Mizrakli, Ahmet Turk and Bedia Ozgokce Ertan respectively – were replaced by interim officials appointed by the Turkish interior ministry over suspected terror links.

Critics have come out guns blazing, protesting against the move by Turkish President Recep Tayyip Erdogan’s ruling Justice and Development Party (AKP) as more than 400 people were also detained as part of the same terror investigation.

Since then, a number of protests were staged against the dismissal of the Kurdish mayors across Turkey, with almost all of them facing harsh police intervention.

The HDP’s 90 mayors had also been removed from their posts in the aftermath of a failed coup bid that targeted the AKP on July 15, 2016, due to similar terror-related charges.

Further, Erdogan had vowed to do the same just before the 31 March mayoral elections, if the state would suspect any candidate with links to the outlawed Kurdistan Workers’ Party (PKK), a terrorist-designated armed militant group which has waged an insurgency for Kurdish self-rule in Turkey’s mainly Kurdish southeast since the 1980s.

Most of the HDP mayors won their posts back in the March polls.

Suspension of mayors seriously risk damaging Turkey’s democracy – EU

The post Turkish police arrest lawyers protesting replacement of Kurdish mayors appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2019/08/23/turkish-police-arrest-lawyers-protesting-replacement-of-kurdish-mayors/
Devamını Oku »

Trump, ABD’de ‘doğumla kazanılan vatandaşlık’ hakkını tartışmaya açtı

ABD, Amerikan vatandaşı olmayanların bu ülkede doğan çocuklarına vatandaşlık hakkını tanınması uygulamasına son vermeyi ciddi şekilde düşünüyor. Açıklama, göçmen karşıtı politikalarıyla öne çıkan Başkan Donald Trump’tan geldi.

BOLD – ABD Başkanı Donald Trump, göçmen karşıtı politikalarına bir yenisini daha ekledi. Donald Trump, ABD’de “doğumla kazanılan vatandaşlık hakkını” tartışmaya açtı.

Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, “Doğumla kazanılan vatandaşlık hakkı konusunu ciddi şekilde inceliyoruz. Sınırı yürüyerek geçeceksiniz, burada çocuğunuz doğacak ve tebrikler, bebek Amerikan vatandaşı. Bu gerçekten çok garip bir durum” dedi.

ANAYASAL DEĞİŞİKLİK GEREKEBİLİR

Trump, geçen yıl yaptığı bir açıklamada da ülkede doğmakla kazanılan Amerika vatandaşlığını iptal edecek bir başkanlık kararnamesi imzalamayı düşündüğünü söylemişti. Ancak uzmanlar, bunun Amerika Anayasası’na aykırı olacağı uyarısında bulunuyorlar.

Amerikan İç Savaşı’nın ardından kabul edilen ve Amerika Anayasası’nda yapılan 14. maddeli değişiklik uyarınca siyahi vatandaşlar da dahil olmak üzere Amerika topraklarında doğmak, vatandaşlık hakkı kazanmayı mümkün kılıyor.

ABD, Türkiye’ye yaptığı Patriot teklifini geri çekti

medyabold
Devamını Oku »

Ali Babacan’ın kuracağı partinin kuruluş dilekçesi Kasım sonunda verilecek

Partileşme hazırlıklarını hızlandıran eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın kuracağı partinin kuruluş dilekçesinin Kasım sonu veya Aralık başında İçişleri Bakanlığına sunulacağı öğrenildi.

BOLD – Ali Babacan ve ekibi 2019 bitmeden bu iş ete kemiğe bürünsün, bir tüzel kişilik kazansın istiyor. Partinin ismi henüz netlik kazanmadığı için bir amblemi de yok. Parti genel merkez binasının tutulması için de bir kaç seçenek arasından değerlendirme yapılıyor.

ŞU ANDA İNSAN KAYNAĞI OLUŞTURMA AŞAMASINDAYIZ

Babacan’la birlikte yeni parti oluşumu içinde yer alan bir siyasetçi BBC Türkçe’ye yeni parti oluşumunda gelinen aşamayı anlattı. Geçmişte AKP içinde de önemli görev alan siyasetçi, şu anda “insan kaynağı” oluşturma aşamasında olunduğunu söyledi. Verdiği bilgiye göre sadece eski AKP’liler değil, çok farklı kesimlerden, alanlarında uzman isimlerle görüşmeler yürütülüyor.

YENİ İSİMLER SAKLI TUTULUYOR

Kamuoyuna yansıyan eski AKP’li bakanlar ve parti yöneticileri dışında, yeni oluşumda yer alacak isimler saklı tutuluyor. Bir sonraki aşama olarak “politika setlerinin oluşturulması” hedefleniyor ve Babacan mümkün olan en geniş kesimin katkısıyla parti politikalarını oluşturmayı planlıyor.

KADROLARA KURUCU GÜÇ POZİSYONU VERİLECEK

Parti kadrolarında yer alacak ekibe “kurucu güç” pozisyonu verilerek aidiyet duygusunun hissettirilmesinin amaçlandığını anlatan kaynak, “Hazır yemeğe oturmak ayrı, ‘gel birlikte pişirip yemeği yiyelim’ demek ayrıdır. Politika oluşturulması, harcın karıştırılması insanların aidiyet duygusu açısından önemlidir” dedi.

YAKIN TARİHTE ERKEN SEÇİM BEKLENTİSİ YOK

Şu anda hemen bir erken seçim olasılığı görülmediği için partinin kuruluşunun “aceleye getirilmemesi” kararlaştırılmış. “Kasım sonu, Aralık başı gibi, yani 2019 bitmeden bu iş ete kemiğe bürünsün, bir tüzel kişilik kazansın isteniyor” diyen siyasetçi henüz parti isminin, dolayısıyla ambleminin netleşmediğini söylüyor ve “önerilere açığız” diye espri yaparken, önerilerin değerlendirildiğini belirtmekle yetiniyor.

PARTİ BİNASI SIR GİBİ SAKLANANLAR ARASINDA

Yeni parti için genel merkez binası tutulması için de harekete geçilmiş ve hatta bir kaç seçenek değerlendirme gündemine alınmış ama bu konu da yine “kamuoyuna duyurulmayan, sır gibi saklananlar” kategorisinde tutuluyor.

Seçmen Ali Babacan’ın dürüstlüğü konusunda mutabık

medyabold
Devamını Oku »

Pro-Kurdish HDP calls on main opposition to join “democracy struggle”

The pro-Kurdish Peoples’ Democratic Party (HDP)’s co-chair Sezai Temelli has called on Turkey’s main opposition the Republican People’s Party (CHP) to participate in their struggle for democracy in protest against the recent ousting of three mayors over terror charges, the T24 news portal reported on Thursday.

Mayors of Turkey’s three key provinces in the southeast, Diyarbakir, Mardin, and Van were removed from their posts in a move led by the ruling Justice and Development Party (AKP) government due to suspected terror connections.

Dismissals of Diyarbakir Mayor Adnan Selcuk Mizrakli, Mardin Mayor Ahmet Turk and Van Mayor Bedia Ozgokce Ertan from the pro-Kurdish HDP were announced by the Interior Ministry early on Monday.

Ankara has been severely criticized by both local and international circles following the suspension of the mayors as well as the detentions of more than 400 people as part of the same terror investigation.

In what HDP labeled as a “civilian coup” targeting the political will of the people in Turkey, the mayors who came into office after the March election were replaced by interim officials appointed by President Recep Tayyip Erdogan’s AKP.

The HDP leader made the statement while he and his supporters were blockaded by police during a protest in Van province on Thursday.

“What is it [that is so important] about this pallet? This country is on fire! Just come and pour a bucket of water over it,” He said criticizing the main opposition Republican People’s Party (CHP) for having issues other than the ousted mayors on their agenda. The co-chair referred to CHP’s recent protests over a decree of Erdogan that handed over the right to operate Turkey’s national Tank and Pallet Factory to the Turkish-Qatari vehicle manufacturer BMC for a 25-year period.

The decision marking the first time a military facility of strategic significance had been privatized drew a reaction from the main opposition due to concerns over national security.

“Do not go after other issues. Now is the time to put out this fire altogether. We call on anyone with a conscience to come and extinguish this fire. We invite everyone to come and participate in this struggle for democracy. Stand shoulder to shoulder [with us] and raise your voice. “Our people cannot enter some streets in their own province. If you look around us, you’ll see that we are giving a press statement in a blockaded area. This is the photo of a coup, a photo of wasted political power,” Temelli continued.

The pro-Kurdish HDP leader vowed they would not  leave the streets until they regain their “usurped rights.”

“All the people of Turkey, the laborers, the women will take their place in this struggle. We will raise our voices every night and every day. We’ll say ‘we are here.’ We exist, and we will continue to exist,” Temelli vowed.

Turkish police use violence against pro-Kurdish protesters and MPs

The post Pro-Kurdish HDP calls on main opposition to join “democracy struggle” appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2019/08/23/pro-kurdish-hdp-calls-on-main-opposition-to-join-democracy-struggle/
Devamını Oku »