17 Nisan 2021 Cumartesi

Dünya genelinde Kovid-19 ölümleri 3 milyonu aştı

Dünya genelinde 140 milyon kişiye koronavirüs bulaştı, bunlardan 3 milyonu ise yaşamını yitirdi. Böyle gitmesi halinde kısa süre içerisinde koronavirüs bugüne kadarki en yüksek enfeksiyon oranına sahip virüs olacak.

BOLD – Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüste can kayıpları artıyor. Dünyada koronavirüse yakalananların sayısı 140 milyonu geçerken, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 3 milyonu geride bıraktı.

KAYIT ALTINA ALINMAYAN VAKALARLA SAYI DAHA FAZLA

Johns Hopkins Üniversitesi’nin verilerine göre, koronavirüsten ölenlerin en çok meydana geldiği ülke 566 binden fazla can kaybı ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) oldu. ABD’yi Brezilya, Meksika ve Hindistan izledi. Üniversitenin verileri dünya genelinde virüsün bulaştığı kişi sayısının ise 140 milyonu geçtiğini ortaya koyuyor, ancak uzmanlar kayıt altına alınmayan vakalar olduğuna da dikkat çekerek enfeksiyon ve ölüm sayısının tahmin edilenin daha üzerinde olabileceği değerlendirmesinde bulunuyor.

EN YÜKSEK ENFEKSİYON ORANI

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Sekreteri Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, dünyanın “bugüne kadarki en yüksek enfeksiyon oranına yaklaştığı” uyarısında bulundu. Ghebreyesus, koronavirüs kaynaklı “vaka ve ölümlerin endişe verici oranlarda artmaya devam ettiğini” belirterek, “Küresel çapta, haftalık yeni vaka sayısı son iki ayda neredeyse ikiye katlandı” dedi.

“GELMEK İSTEDİĞİMİZ NOKTA BU DEĞİL”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Yetkilisi Maria Van da “Kontrol önlemlerinin işe yaradığını kanıtladığımız bir pandemide 16 ay sonra gelmek istediğimiz nokta bu değil” dedi. Yetkili, salgının büyük bir hızla devam ettiği Brezilya’da 24 saat içinde hayatını kaybedenlerin sayısının 3 bine yaklaştığını vurguladı. DSÖ’nün raporuna göre, yeni vakaların en fazla kayda geçtiği ülkeler Hindistan, ABD, Brezilya, Türkiye ve Fransa. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı cuma günü son 24 saatte 63 bin 82 koronavirüs vakası tespit edildiğini açıklamıştı.

 

Gergerlioğlu cezaevinden yazdı: Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe…

Dünya genelinde Kovid-19 ölümleri 3 milyonu aştı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Gergerlioğlu cezaevinden yazdı: Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe…

Milletvekilliği düşürüldükten sonra hapse gönderilen Ömer Faruk Gergerlioğlu, hapisteki ilk yazısını anne-babası tutuklu, lösemi Hakan Dağdeviren için kalem aldı.

BOLD – 3 Nisan’da tutuklanıp Sincan 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’ne konulan HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, cezaevinde de masum ve mağdurları unutmadı. Anne-babası tutuklandıktan sonra lösemi teşhisi konulan 11 yaşındaki Hakan Dağdeviren’in durumunu kaleme alan Gergerlioğlu, “Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe daha yüzyıllarca kimlikler üzerinden birbiriyle çatışan bir toplum oluruz.” dedi.

Gergerlioğlu’nun Gazete Davul’da yayınlanan yazısı:

Sanatçı Suavi, “Bir annemin ölümüne ağladım, bir de Hakan’ın yataktaki fotoğrafını görünce ağladım” demiş.

Hakan, anne babası hükümlü bir ailenin kanser olmuş çocuğu. Annesinin cezaevinden bana göndermiş olduğu mektubu mecliste gündem ettiğim ailenin çocuğu. Daha çocuk hasta değilken bana gönderilen içli mektubun zarfına çizilmiş resimde bir aile hasreti tablosu vardı. Hapisteki anne babanın rüyaları çocukları ile birleşiyor ve bu hülyalar masum bir aile yuvasında buluşuyordu.

Hepsinin rüyası bir çatı altında birlikte yaşamaktı.

Ama olmadı… Ailenin her biri ferdi ayrı bir yerde yaşadı ve anne-baba hüküm giydi.

Dedeleri ve akrabalarının yanında ayrı illerde kalan çocuklara ne mi oldu?

Hakan, kanser oldu. Büyük ihtimal anne ve babasının hasreti ile bağışıklık sistemi zayıflayan küçük çocuk bundan dolayı kanser oldu.

Dedesinin, ninesinin yanındaki çocuk hastaneye kaldırıldı, ama tedaviye cevap iyi değildi. Annesinden kemik iliği uysa şansı dönecekti.

Hakan’ın iyiye gitmediği haberleri üzerine dedesi ve anneannesi ile ÖFG TV programında bir araya gelmiştim. Eskişehir Tıp Fakültesi’ndeki dede, nine hastanenin mescidine inerek canlı yayına bağlanmıştı.

Dede ile konuşmaya başladığımda, çok zorlu bir konuşma olacağı ortaya çıkmıştı. Karşımda derin bir hüzün, acı, hasret ve çaresizlik yaşayan bir insan vardı.

Ağlamaktan kendisini tutamıyor, beni de ağlatıyordu. Kendimi tutmaya çalışıyordum, ama karşımda o denli içi yanan bir insan vardı ki empati yapmamam, ona eşlik etmemem mümkün değildi. Konuşamayan dede telefonu eşine veriyor nine ile konuşuyorduk.

Biraz toparladıktan sonra dede ile yine konuşmaya başladık. Kızı ve damadı KHK ile ihraç edilmiş. Dede “biz ne yaptık da bize bu acıyı yaşatıyorlar” diyordu.

Önemli bir soruydu. Bu değişmez devlet geleneği devreye girmiş ve acımasızlık hakim olmuştu. İşte onun kurbanlarından bir çocuk, dede ve nine vardı karşımda.

Aileleri yıkan anne-baba tutukluluk gerçeğini defalarca gündem etmiş, ama iktidar cephesinden vicdanlı bir cevap alamamıştım. Sonuçta yatağında perişan, bitkin bir şekilde yatan bir çocuk, gözyaşlarını tutamayan bir dede. ‘Tepelerine acımasızca binin” buyruğunun olduğu bir yerde böyle vicdan sızlatan görüntülerin ortaya çıkmaması mümkün mü?

Küçük Ahmet Burhan, küçük Salman, küçük Hakan, bilemediğimiz daha nicesi.

İşte Suavi bu tabloya ağlıyordu. Sol camiadan vicdanlı bir insan olarak buna dayanması mümkün değildi. Haklıydı, kimliğine göre bakmayan vicdanlı bir insandan beklenen doğal sonucu sergiliyordu.

Çocuğun anne babasının kimliğine takılmıyor, vicdan sızlatan görüntünün yürek sızlatan haline odaklanıyordu. Doğru yapıyordu. Tersi olsa kaç dindar fotoya, tabloya bakıp içi sızlardı? Fazla olamazdı sanırım. Çünkü vicdani bakış açısı olması gerekiyordu ve maalesef inanç çoğunlukla vicdanın önüne geçiyordu. İnancın vicdanı besleyen bir değer olması gerekirken niye bu hal?

Sorulması gereken bir soru. Maalesef çağlar boyu inançlar, siyasi görüşler, vicdanı destekleyeceğine fanatik taraftar olmayı seçmişti.

Suavi’nin bu hali toplumumuzun kurtuluş reçetesidir. Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe daha yüzyıllarca kimlikler üzerinden birbiriyle çatışan bir toplum oluruz.

Gergerlioğlu cezaevinden yazdı: Vicdan eksenli bir toplum kuramadığımız müddetçe… yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Prens Philip’in cenaze törenine 30 kişi katıldı

İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in eşi Edinburg Dükü Prens Philip için Windsor Kalesi’ndeki St George’s Şapeli’nde cenaze töreni düzenlendi. Tören, koronavirüs tedbirleri kapsamında halka kapalı yapıldı.

BOLD – İngiltere Kraliçesi İkinci Elizabeth’in eşi Edinburg Dükü Prens Philip için Windsor Kalesi’ndeki St George’s Şapeli’nde düzenlenen törenle defnedildi.

9 Nisan’da vefat eden 99 yaşındaki Prens Philip’in cenaze töreni, koronavirüs tedbirleri kapsamında halka kapalı olarak düzenlendi. Törene Kraliçe İkinci Elizabeth ile birlikte çocukları ve torunları dahil olmak üzere 30 kişi katıldı. Törene katılanlar şapelin içinde de maskelerini taktı ve sosyal mesafe kurallarına uygun şekilde yerlerine oturdu.

Törenin yapılacağı Windsor kasabasında yoğun güvenlik önlemleri alınması dikkat çekti. St. George Şapeli’ne giden askeri alaya Prens Philip’in çocukları Prenses Anne, Prens Charles, Prens Edward ve Prens Andrew de eşlik etti. Şapelde Prens Philip için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Kraliçe, törende Kovid-19 önlemleri gereği yalnız oturdu. Aile ile arası iyi olmadığı söylenen Prens Harry de cenaze törenine katıldı.

Prens’in tabutunu, kendisinin tasarladığı bir Land Rover taşıdı. Prensin naaşı saygı duruşunun ardından St George’s Şapeli’nin içindeki Kraliyet Lahiti’ne yerleştirildi. Törenin tamamlanmasının ardından kraliyet ailesi üyeleri şapelden ayrılmaya başladı.

Recpect Enstitüsü, İslami İlimler Üniversitesi olma yolunda

Prens Philip’in cenaze törenine 30 kişi katıldı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Ticaret Bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan satan Bakan Ruhsar Pekcan’a istifa çağrısı

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi Hasan Pekcan’a ait şirketin Ticaret Bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan sattığına dair faturalar ortaya çıktı. Bakan Pekcan iddiayla ilgili sessiz kalırken CHP’li Ali Öztunç, Bakan Pekcan’ı istifaya çağırdı.

BOLD – CHP’li Ali Öztunç, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi şirketinden kendi bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan sattığının ortaya çıktığını belirterek istifa çağrısında bulundu.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi Hasan Pekcan’a ait Nanoksia Biyoteknoloji ve Karon Mühendislik firmalarının bakanlık bünyesindeki kurumlara 9 milyon TL değerinde dezenfektan sattığı ileri sürüldü. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, “AK Parti yeni bir skandala daha imza attı. Her gün AK Partililerle ilgili yeni yeni skandallar ortaya çıkıyor. Bu defa ise Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın kendi şirketinden kendi bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan sattığı ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

Öztunç, “Yani Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, eşiyle birlikte ortak olduğu şirketten kendi bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan satmış. Sanki piyasada bu ürünü başka üreten kimse yokmuş gibi kendi firmasından kendi bakanlığı bu malları satın alıyor. Gerçekten inanılır gibi değil, tam bir skandal. Turizm Bakanı, turizm arazilerini kendi özel şirketine devrediyor. Ticaret Bakanı ise kendi özel şirketinden kendi bakanlığına malzeme satıyor. Bu inanılır gibi değil” dedi.

İSTİFA ETMESİ GEREKİYOR

CHP’li Öztunç, şunları söyledi: “Yıllar önce Devlet Bakanı Güler İleri, babasının cenazesinin ilanına ilişkin bakanlık bütçesinden ödeme yapıldığı için bakanlıktan istifa etmişti. Şimdi Ruhsar Pekcan’dan istifayı bekliyoruz. Kendi şirketinden kendi bakanlığına 9 milyonluk mal satılıyorsa hemen istifa etmesi gerekiyor. Tıpkı eski Devlet Bakanı Güler İleri gibi davranması gerekiyor.”

Erdoğan 5 bin ton altının peşinde

Ticaret Bakanlığına 9 milyon TL’lik dezenfektan satan Bakan Ruhsar Pekcan’a istifa çağrısı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan 5 bin ton altının peşinde

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘yastık altındaki birikimlerinizi bankaya yatırın’ çağrısının arkasındaki gerçek ortaya çıktı. Vatandaşların yastık altında tuttuğu altınların miktarının 5 bin ton olduğu belirtildi. Bu altınların değeri ise yaklaşık 300 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

BOLD – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarını harcayan AKP hükumeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bankaları fonlamak için vatandaşın altınının peşine düştü.

BANKALARDAKİ DÖVİZ 230 MİLYAR DOLAR

Türkiye’de vatandaşların bankalarda tuttukları döviz hesaplarının toplam büyüklüğü 230 milyar dolar. İstanbul Altın Rafinerisi hesaplarına göre yastık altında ise 5 bin ton altın bulunuyor. Vatandaşların yastık altında tuttukları bu altınların parasal karşılığı ise 300 milyar dolara ulaşıyor. Bu kaynağı bankalara çekmek için çağrılar yapan Erdoğan, bankalara da altınlara dönük özel kampanyalar düzenlemesini istedi.

ALTINA VERDİKLERİ FAİZİ ARTTIRACAK

Kamu bankaları altın hesaplarına verdikleri faizleri arttırmak için adımlar attı. Bankalar 1-6 ay vadeli altın hesaplarına ortalama yüzde 0.5 faiz veriyor. Bu oran 6 ay-1 yıllık dönemler için yüzde 0.8’e çıkıyor. Bankaların yastık altındaki altınları sisteme kazandırmak için faiz oranlarını arttıracağı kaydediliyor.

AKP Türkiye’si: 128 milyar dolar, 43 işçi, 50 at kayıp

Erdoğan 5 bin ton altının peşinde yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Koronavirüse yakalanan Mısra Öz Sel yoğun bakıma kaldırıldı

Çorlu’da 2018 yılında meydana gelen tren faciasında oğlu Oğuz Arda’yı kaybeden Mısra Öz Sel, koronavirüs nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Mısra Öz Sel, 5 gün önce hastaneye yatırılmıştı.

BOLD – Çorlu’da meydana gelen tren faciasında oğlu Oğuz Arda Sel’i kaybeden Mısra Öz Sel, koronavirüse yakalandı.

Mısra Öz’ün babası Mehmet Öz, sosyal medya hesabından, “Kızım Mısra Öz, Kovid-19’dan dolayı an itibarı ile yoğun bakımda” paylaşımı yaptı.

Mısra Öz Sel, 5 gün önce solunum sıkıntısı sebebiyle hastaneye yatırılmıştı. Mısra Öz Sel, sosyal medya hesabından ‘“Oksijen desteği olmadan nefes alamıyorum” ifadelerini kullanmıştı.

Kamu Denetçiliği Kurumu: KHK ile kapatılan okula ödenen ücretin iadesi yapılmalı

Koronavirüse yakalanan Mısra Öz Sel yoğun bakıma kaldırıldı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Merkez Bankası’nı kapatsalar eksikliğini hissetmeyiz o hale geldik

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Refet Gürkaynak Merkez bankacılığının güven işi olduğuna dikkat çekti. Gürkaynak, “Merkez Bankası’nı kapatsalar eksikliğini hissetmeyiz, o hale geldik” dedi.

BOLD – İktisat Profesörü Refet Gürkaynak, Merkez Bankasında yaşanan güven erezyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

Merkez Bankası Başkanlığı’nın geçici işçilik haline getirildiğini söyleyen Gürkaynak, Merkez Bankası başkanlarının açıklamalarını piyasada karşılığı olmadığını belirtti. Gürkaynak, “Bu iş güven işi. Senin yarın orada olacağın belli değil ki böyle olursa böyle yaparım diyebilesin. Mesele Merkez Bankası’nı ne dediğinden ve ne yaptığından daha büyük bir mesele” dedi.

İŞ YAPAMAZ KURUM

Bloomberg HT’de programa katılan Gürkaynak, “Gelinen nokta, memleketin yönetişim biçiminin Merkez Bankası tezahürü. Nereye baksak buna benzer iş yapamaz bir kurumu görüyoruz.” diye konuştu.

“Yaşananlar makul bir merkez bankası içinde beklenen bir olaylar silsilesi değil” diyen Gürkaynak, “Şaşırıyor muyuz? Hayır şaşırmıyoruz. Merkez Bankası bir güven işi ve o güveni yeniden inşa edecek bir yapı gerekiyor” ifadesi kullandı.

AKP Türkiye’si: 128 milyar dolar, 43 işçi, 50 at kayıp

Merkez Bankası’nı kapatsalar eksikliğini hissetmeyiz o hale geldik yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

AKP Türkiye’si: 128 milyar dolar, 43 işçi, 50 at kayıp

Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadiyle iktidara gelen AKP, 2013 sonrası mücadele kısmını attı. Geriye 3Y kaldı. AKP’nin adı ‘Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar’ ile anılır oldu.

BOLD ANALİZ – AKP, yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele vaadiyle iktidara geldi. Ancak 2013 sonrası bu 3Y ile mücadeleden vazgeçildi. AKP’de Başbakanlık yapmış Ahmet Davutoğlu da ekonomiyi yöneten Ali Babacan da her fırsatta AKP’nin adının ‘yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar’ ile anıldığını dile getiriyor. AKP’nin ateşli savunucusu köşe yazarları Mehmet Ocaktan, Akif Beki, Ahmet Taşgetiren de bu gerçekleri söylemekten artık kendilerini alamıyor.

AKP’Lİ OLMAK TC VATANDAŞLIĞINDAN EVLA

‘Eşit vatandaş’ ‘Adil yargılama’ gibi cümleler, AKP tüzüğünde ve her seçim beyannamesinde yer alan beylik ifadelerden öteye geçemiyor. Kovid-19 yasakları AKP’lilere işlemiyor. Sıradan vatandaşa ise para cezası olarak dönüyor. AKP yargısı, 15 Temmuz 2016 tarihinden bu yana Hizmet Hareketi mensupları başta olmak üzere tüm muhalifleri susturmak için kullanılıyor. Susmayanlar mı? ‘Silivri soğuktur’ tehdidiyle karşı karşıya kalıyor. Haklarında soruşturma açılanlar kısa süre içinde cezaevlerinin yolunu tutuyor.

DİBİN DİBİ YOK

Adaletin olmadığı bir ülkede ekonominin iyi olması beklenmiyor. 2016 yılından bu yana her yıl döviz kuru şoku yaşayan AKP Türkiyesi fakirleştikçe fakirleşiyor. Dibin dibi olmadığı için ekonomi batmasa bile vatandaşlar artık evine yağ almakta dahi zorlanıyor. 8 milyon hanenin geliri bin 192 liranın altında olduğu için resmi yoksul sayılırken Genel Sağlık Sigortası primlerini devlet ödüyor. Diğer tarafta ise AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a milyon liralık 2’nci Mercedes alınıyor. Bilal Erdoğan’ın arkadaşı Şenol Kazancı 56 bin lira maaşla yeni işine başlarken 40 maaşla geçinemeyen AKP’li eski bakan, milletvekili ve bürokratlara 41’nci maaş bağlanıyor.

MİLLETİN ADAMI YER SOFRASINDA!

Tabii Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoksul vatandaşı unutmuyor! Ramazan klasiği haline gelen sinili yer sofralarında garip gureba ile iftar yapıp fotoğraf vermeyi ihmal etmiyor. AKP’li troller ise bu fotoğrafları ‘Milletin adamı’ sloganlarıyla süsleyip yükleniyorlar tweetlere. Kimse ’19 yıldır ülkeyi yöneten AKP yoksulluğu neden azaltmadı?’ diye sormuyor.

128 MİLYAR DOLAR NEREDE?

Bu soruyu yöneltmek isteyenler ise karşısında Saray’ın polisin buluyor. 83 milyon vatandaşın parası olan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının kayıp 128 milyar dolarının akıbetini soran ana muhalefet partisi CHP’nin binaları özel harekat polislerince basılıyor.

EUROCULARIN “NANKÖRSÜNÜZ” HİTABI

Gurbetçiler 10 liraya yaklaşan 1 eurolarla Türkiye’nin şehirlerinde çıktıkları alışverişlerde “Siz nankörsünüz. Türkiye Almanya’dan iyi. Türkiye’de her şey ucuz” diyor. “Gel o zaman Türkiye’de yaşa” diyenlere ise gurbetçilerin verecek cevabı olmuyor.

AKP eliyle 43 işçi toplu olarak Almanya’ya ilticaya götürüldü. Daha yüzlerce örneğin olduğu söyleniyor. Ama net rakam bilinmiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin MHP’li Dörtyol Belediyesine hibe ettiği 50 attan da haber alınamıyor.

Zira AKP Türkiye’si kayıplar ülkesi. 128 milyar dolar kayıp, 43 işçi kayıp, 50 at kayıp.

Vefatının 28. yıl dönümünde Turgut Özal kimdir?

AKP Türkiye’si: 128 milyar dolar, 43 işçi, 50 at kayıp yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Vefatının 28. yıl dönümünde Turgut Özal kimdir?

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın vefatının üzerinden 28. yıl geçti. Cumhurbaşkanlığı görevi devam ederken vefat eden Turgut Özal’ın hayatı, kariyeri, ölümü üzerindeki şaibeler, 19 yıl sonra açılan mezarından çürümemiş cesedinin çıkmasına dair bilgiler…

BOLD – Turgut Özal, vefatının 28. yıldönümünde sevenleri tarafından anılıyor. Ölümünün üzerindeki sis bulutları halen duran Turgut Özal’ın hayatı ve kariyerine dair önemli satır başları…

MEMUR BABASI NEDENİYLE SIK SIK İL DEĞİŞTİRDİLER

13 Ekim 1927 tarihinde Malatya’da dünyaya geldi. Banka memuru babasının görevi nedeniyle sık sık il değiştirdi. Mersin’in Silifke ilçesinde kaza sonucu eşeğin üzerinden düşerek kolundan sakatlanması sonucu kollarından biri diğerine göre daha kısa kaldı. 4 yaşındayken ailesiyle birlikte Bilecik’in Söğüt ilçesine taşındı ve ilköğrenim hayatına burada başladı.Ortaokulu Mardin’de bitirdi. Mardin’de lise olmaması nedeniyle, Konya Lisesi’nde eğitimine devam etti. Lise eğitimini Kayseri Lisesi’nde tamamladı.

İTÜ ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİ MEZUNU

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Fakültesi’nde Elektrik Mühendisliği bölümünü burslu olarak okudu ve 1950 yılında mezun oldu. Mühendislik yapmaya başladı ve kısa bir süre sonra ailesinin isteğiyle 1952 yılında evlendiği Ayhan İnal ile aynı yıl boşandı. Bu evlilikten sonra çalıştığı kurum Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü’nde (EİEİ) sekreter olarak görev yapan Semra Yeğinmen ile nikah masasına oturdu. Evlendikten sonra ABD’de Teksas Teknoloji Üniversitesi’ne ihtisas yapmaya giderek burada ekonomi branşında eğitim aldı. Yine bu evliliğinden sonra Ahmet, Zeynep ve Efe adında 3 çocuk sahibi oldu.

DPT’NİN KURULUŞUNDA YER ALDI

Geri döndüğünde EİEİ Genel Müdür Yardımcısı oldu ve Türkiye’de elektrifikasyon üzerine projelerde çalıştı. 1958 yılında Planlama Komisyonu’nda sekretarya görevini yaptıktan sonra 1959 yılında Ankara Ordonat Okulu’nda yedek subay oldu. Askerliği sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) kuruluşunda yer aldı. 1965 seçimlerinden sonra Süleyman Demirel’in danışmanı olarak görev yaptı. 1967 yılında DPT Müsteşarı oldu. 1971-1973 yılları arasında Dünya Bankası Sanayi Dairesi’nde danışman olarak çalıştı. Yurda döndükten sonra başta Sabancı Holding olmak üzere birçok sektördeki, birçok şirket için yönetici olarak çalıştı.

MSP’DEN ADAY OLDU ANCAK SEÇİLEMEDİ

1977 genel seçimlerin,de Milli Selamet Partisi’nden İzmir milletvekili adayı oldu ancak seçilemedi. 43. hükumet döneminde Başbakanlık Müsteşarlığı ile DPT Müsteşar Vekilliği görevlerine getirildi. 24 Ocak Kararları’nı hazırladı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, bu politikaları devam ettirmek amacıyla Bülend Ulusu Hükumeti’nde ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığı görevine getirildi. Bu göreve getirildikten 22 ay sonra, 14 Temmuz 1982 yılında istifa etti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış tek Başbakanı ve Cumhurbaşkanıdır.

DARBE SONRASI ANAP’I KURDU

20 Mayıs 1983 tarihinde Anavatan Partisi’ni kurdu. 1983 Türkiye genel seçimlerinde tarihindeki seçimlerde 400 kişiden oluşan parlamentoda 211 milletvekili çıkararak tek başına iktidar ve 45. hükumetin Başbakanı oldu. 1984 yerel seçimlerinden de başarıyla çıktı. 13 Nisan 1985 tarihinde yapılan ilk kongrede tekrar genel başkanlığa seçildi. 1987 yılında yapılan genel seçimlerde de 292 milletvekili çıkartarak tekrar çoğunluğu sağladı ve 46. hükumetin Başbakanı oldu. İktidarda bulunduğu 1983-1991 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık yüzde 5,2 oranında büyüdü. Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nu değiştirerek Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığını kurdu.

TÜRK EKONOMİSİNİ REKABETE AÇTI

Ekonomide serbest piyasa düzenini esas alan yapısal değişim programı Turgut Özal hükumeti döneminde uygulamaya kondu. 1983-1987 yılları arasındaki Başbakanlığı dönemini de içine alan, Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir 1980 yılında 1.539 dolar iken 1987 yılında 1.636 dolara yükseldi. Türkiye’yi ithal ikamesi modelinden ihracat önderliğinde büyüme modeline dönüştürmeyi başarmış ve Türk ekonomisi rekabete açılmıştır. Döneminde pek çok Anadolu il ve ilçesinde organize sanayi bölgesi kurulmuş, Anadolu üretim yapıp doğrudan ihracata yönelmiştir.

PARTİ KONGRESİNDE SUİKASTA UĞRADI

18 Haziran 1988 Cumartesi günü Ankara Atatürk Spor Salonu’nda Anavatan Partisinin 2. Olağan Kongresi’nin düzenlendiği sırada Kartal Demirağ isimli saldırgan tarafından düzenlenen suikasttan yaralı olarak kurtuldu. Foto muhabirleri ve televizyon kameraları için hazırlanmış olan platformun önünden ve Özal’a 12 metre öteden iki el ateş eden Demirağ, Turgut Özal’ı sağ elinden yaraladı. Saldırı sonrası etrafa rastgele ateş açan korumalar ise 18 kişinin yaralanmasına sebep oldu. Yaralananlar arasında Bakan İmren Aykut da vardır. Önce ölüm cezasına çarptırılan, ardından cezası 20 yıla indirilen Kartal Demirağ’ı Özal Cumhurbaşkanlığı döneminde affetti.

3. TURDA CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİ

1989’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday oldu. Sosyal Demokrat Halkçı Parti ve Doğru Yol Partisi meclise girmeyerek seçimi boykot etti. İlk turda Turgut Özal 247, ANAP Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş 18 oy aldı. 17 oy boş çıkarken 3 oy geçersiz sayıldı. İkinci turunda 284 milletvekilinin katıldığı oylamada adaylardan Başbakan Turgut Özal 256 oy alırken, Çelikbaş 17 oy aldı. 2 oy geçersiz sayılırken 9 oy boş çıktı. 31 Ekim 1989 tarihinde yine muhalefetin katılmadığı 3. tur oylamasında Turgut Özal 263 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 8. Cumhurbaşkanı oldu. 9 Kasım 1989 tarihinde resmi olarak görevine başladı.

SİVİL YÖNETİMİ SAVUNDU

Turgut Özal her zaman sivil yönetimi savundu, genellikle de resmi kıyafetler yerine sivil kıyafetler giymesiyle dikkat çekti. Kamu kurum ve kuruluşlarını resmi kıyafetiyle ziyaret eden diğer Cumhurbaşkanlarından farklı olarak çoğu defa kravatsız, keten pantolon, keten ayakkabı ve tişörtle resmi programlara katıldı. Askeri birlikleri şortla denetlemesi medya tarafından şiddetle eleştirildi. Özal diğer Cumhurbaşkanları gibi konuklarını köşkte ağırlamak yerine, Marmaris Okluk koyundaki resmi yazlıkta ağırladı. Ölümünde sivil Cumhurbaşkanı, demokrat Cumhurbaşkanı, dindar Cumhurbaşkanı pankartlarıyla da bu tutumu desteklendi.

1. KÖRFEZ SAVAŞI’NDA YER ALMAK İSTEDİ

Cumhurbaşkanlığı döneminde meydana gelen 1. Körfez Savaşı’nda aktif rol aldı. Petrol kaynaklarının kontrolünü elinde tutan Saddam Hüseyin’in Türkiye için büyük bir tehlike teşkil ettiğini ve Saddam’ın bölgeyi hakimiyeti altında tutmasına izin verilemeyeceğini savundu. Saddam’ın uzaklaştırılması için mümkün olan her şeyin yapılması konusunda fikren ve siyasi açıdan son derece istekliydi. Bu nedenle ABD’ye bu konuda açık destek verdi. Harekata Türk ordusunun da katılıp, Misak-ı Milli sınırları içinde olan Musul ve Kerkük’e girilmesini isteyince, zamanın Genelkurmay Başkanı Necip Torumtay görev süresi sona ermeden 3 Aralık 1990 tarihinde kendi isteği ile Genelkurmay Başkanlığı görevinden emekliye ayrıldı.

GÖREVİ BAŞINDA VEFAT ETTİ

Turgut Özal, 17 Nisan 1993 tarihinde 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türkistan gezisinden sonra Çankaya Köşkü’nde sabah sporu yaparken kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Cenazesine Türkiye’nin dört bir yanından yüz binlerce kişi akın etti. Tören televizyonlardan canlı yayınlandı, ülkede 3 günlük yas ilan edildi. “Öldükten sonra beni İstanbul’a defnedin, kıyamete kadar Fatih Sultan Mehmet’in manevi ruhaniyeti altında bulunmak istiyorum” şeklindeki vasiyetine uyularak kendisi tarafından yaptırılan eski Başbakan Adnan Menderes’in anıt mezarının bulunduğu Topkapı’da, Vatan Caddesi üzerinde kendisi adına hazırlanan anıt mezara defnedildi.

SUİKASTA UĞRADIĞI İDDİASIYLA MEZARI AÇILDI

Bir suikasta kurban gitmiş olabileceği de yıllardır tartışıldı. Turgut Özal’ın limonatasına katılan arsenikle zehirlendiği iddiasını ortaya atan eşi Semra Özal, delil olarak da saç örneğini ABD’de tahlil ettirdiğini söyledi. 2 Ekim 2012 tarihinde Turgut Özal’ın 19 yıl aradan sonra kabri açıldı, cesedinin çürümemiş olduğu görülürken, ölümünün bir suikast olup olmadığının belirlenmesi için yapılan otopsi sonucunda Adli Tıp Kurumu araştırmalar ve bulgular sonucu zehir bulunduğunu ancak Özal’ın zehirden mi yoksa başka sebepten mi öldüğünü tespit edemediklerini açıkladı.

 

Cezaevinde kanser olan KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir hayatını kaybetti

 

Vefatının 28. yıl dönümünde Turgut Özal kimdir? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye’deki İhvan mensupları Mısır’a iade endişesi yaşıyor

Türkiye’nin Mısır’la giderek yaklaşması, Türkiye’de yaşayan 8 bin İhvan hareketi mensubunu endişelendiriyor. İhvan mensupları, 2019’da Türkiye’nin iade ettiği ve idam edilen genç gibi Mısır’a iade edilme endişesi yaşıyor.  

BOLD – Mısır ile yeniden normalleşmeye başlayan Türkiye, Abdülfettah es‑Sisi aleyhine yayın yapan İhvan-ı Müslimin hareketine bağlı Al Sharq, Mekameleen TV ve Watan adlı üç kanaldan eleştirilerini yumuşatmasını istemişti.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER ENDİŞELİ

Türkiye’nin “İhvan” jestine Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, “Jestlerini takdir ediyoruz” diyerek karşılık verirken, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Mısır Türkiye’den bir heyeti davet etti. Mayıs başında bir heyet Mısır’a gidecek” diye karşılık verdi. Türkiye’nin Mısır ile giderek yakınlaşması, Sisi yönetimi tarafından terörist olarak nitelendirilen İhvan-ı Müslimin hareketini endişelendirmeye başladı.

2019’DA İADE EDİLEN GENÇ İDAM EDİLDİ

Mısır’da büyük baskıya maruz kalarak aileleriyle birlikte Türkiye’ye sığınan İhvan’a mensup 8 bin kişi bulunuyor. Mısır’la Türkiye’nin yakınlaşmasıyla sınır dışı edilme korkusu yaşayan İhvan’a mensup gençler, 2019’da Mısır’a iade edilen ve idam cezasına çarptırılan Muhammed Abdulhazım gibi bir sonla karşılaşmaktan korkuyor.

 

Cezaevinde kanser olan KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir hayatını kaybetti

Türkiye’deki İhvan mensupları Mısır’a iade endişesi yaşıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Uygurlara yapılanları görmezden gelen Erbaş’tan İsrail’e tepki

Çin’in Uygurlara yönelik yaptığı insan hakları ihlalleri ile ilgili sessizliğini sürdüren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İsrail’in Gazze saldırısına tepki gösterdi. Erbaş, Ramazan ayının ümmetin birliğine ve Özgür Kudüs’e vesile olmasını diledi.

BOLD – Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, işgalci İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Filistin halkına yönelik baskıcı uygulamalarına tepki gösterdi.

İBADET ÖZGÜRLÜĞÜ ENGELLENMEKTE

Sosyal medya hesaplarından açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Filistinli Müslümanların bu Ramazan’da da İsrail’in zulümleriyle karşı kaldıklarını dile getirerek, “Mescid-i Aksa’ya ve Filistinli kardeşlerimizin yerleşim yerlerine yönelik saldırılar düzenleyen ve sivil saldırganları teşvik edercesine onları koruma girişiminde bulunan İsrail, diğer yandan türlü bahaneler ve baskılarla Müslümanların Mescid-i Aksa’ya girişine kısıtlama getirerek ibadet özgürlüğünü engellemektedir.” dedi.

BU ZORBALIKLARA BİR AN ÖNCE SON VERMELİ

Başkan Erbaş, işgalci İsrail’in abluka altındaki Gazze’ye Ramazan ayında da saldırılar düzenlediğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı: “İnsanlığı, vicdanı, ahlakı, uluslararası hukuku hiçe sayan gözü dönmüş bu barbar zihniyet tüm zorbalıklarına bir an önce son vermelidir. Allah’ın rahmetinin yeryüzünü kuşattığı bu Ramazan ikliminde kalplerimiz ve dualarımız her daim Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistinli kardeşlerimizledir. Bu Ramazan ayının ümmetin birliğine ve Özgür Kudüs’te buluşabilmemize vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan niyaz ediyorum. Yüce Rabbimiz, bizlerden inayetini esirgemesin.”

 

Enes Kanter 30’ncu double-double’ını yaptı: Galibiyeti yazar Aslı Erdoğan’a adadı

Uygurlara yapılanları görmezden gelen Erbaş’tan İsrail’e tepki yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Cezaevinde kanser olan KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir hayatını kaybetti

Kalkınma Bakanlığı’ndan ihraç edildikten sonra tutuklanan ve hapiste akciğer kansere yakalanan KHK’lı endüstri mühendis Abdülazim Özdemir dün gece öldü. Özdemir, 4. evre olana kadar tahliye edilmemişti.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL 

Cezaevinde akciğer kanserine yakalanan ve 4. evre olana kadar tahliye edilmeyen KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir 50 yaşında hayatını kaybetti. Özdemir’e geç teşhis konulduğunu ve tedavisinin geciktirildiğini tutuklu eşi Emir Özdemir ortaya çıkarmıştı. Kırıkkale Keskin T Tipi Cezaevinden HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’na mektup yazan Emir Özdemir, “Defalarca doktora gitmesine rağmen 4. evredeki bir hastalık acaba nasıl anlaşılmadı? Acaba geç yapılan sarılık ameliyatı kansere mi sebep oldu? İhmaller var mı?” diye sormuştu.

ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu olan Abdülazim Özdemir, Kalkınma Bakanlığında mühendis olarak görev yaparken Eylül 2016’da çıkarılan 672 sayılı KHK ile ihraç edildi. Daha sonra Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanıp Ankara Sincan Cezaevine gönderildi. 14 ay tutuklu kalan Özdemir, çıkarıldığı son mahkemede 6 yıl 3 ay ceza verilip tahliye edildi. Dosyası 1,5 yıl Yargıtay’da bekleyen Özdemir, cezası onaylanınca Mart 2019’da tekrar tutuklanıp Bandırma 1 No’lu T Tipi Cezaevine konuldu.

“CEZAEVİNE SAPASAĞLAM GİRDİ”

İkinci kez hapse giren Abdülazim Özdemir’e 10 ay sonra Ocak 2020’de 4. evre karaciğer kanseri teşhisi konuldu. Ancak hastalığının teşhisi ve tedavisinde geç kalınmıştı.  Yaklaşık iki yıldır Kırıkkale Keskin T Tipi Cezaevinde tutuklu bulunan Abdülazim Özdemir’in eşi Emir Özdemir, 7 Ocak 2020’de HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’na mektup yazarak eşinin uğradığı hak ihlallerini şöyle anlatmıştı:

“Eşim cezaevine girdiğinde sapasağlamdı. Sonra rahatsızlandı. Böbrek taşı teşhisi kondu. İyileşmedi. Sararıp vücudu kabarınca acilen doktora götürüldü. Meğer böbrek taşı yokmuş. Rahatsızlığı sarılıkmış. Hemen ameliyat olması gerekti. Ama ameliyat olacağı alet bozulduğu için geri cezaevine getirildi. Doktor Bursa veya İzmir’e sevkini  söylemiş. Ama araya Kurban Bayramı girdi, ihmal edildi. Eşim idareyle görüştü ancak unutuldu. Sevk edilmedi. Ameliyat edilmedi. Elden ayaktan düştü. Hiçbir şey yeyip içemedi (çay bile içemedi). İhtiyaçlarını arkadaşları karşıladı. Sonunda acilen ağustos ayında Bozuk olan alet meğer alet birkaç günde yapılmış. Daha önce de ameliyat olabilirmiş. Ameliyatta parça alındı ve Ankara’ya patolojiye gönderildi. Bu arada aşırı kilo kaybetti. Çünkü bu süreç 2-3 ay sürdü. Ameliyattan sonra toparladı. Kilo almaya başladı. Aralık ayında patoloji sonucu geldi. Tekrar ameliyat olabilirim dedi. İyi huylu mu kötü huylu mu bakılacak. Bir sürü tahlilden sonra 6 Ocak 2020’de maalesef karaciğer kanseri olduğunu ve 4. evrede bulunduğunu öğrendim. Yıkıldım. Defalarca doktora gitmesine rağmen 4. evredeki bir hastalık acaba nasıl anlaşılmadı? Acaba geç yapılan sarılık ameliyatı kansere mi sebep oldu? İhmaller var mı? Kafamda bir sürü soru.”

EŞİ CEZAEVİNDE KORONA OLDU, CENAZEYE KATILAMAYACAK

Milletvekilliği düşürülmeden önce olayın peşine düşen Ömer Faruk Gergerlioğlu, Abdülazim Özdemir’in sağlık durumunu ve yaşadığı hak ihlallerini Meclis’te geçen yıl defalarca gündeme getirdi. Sosyal medya baskısı nedeniyle Şubat 2020’de tahliye edilen Özdemir bir yıldır Ankara’da tedavi görüyordu.

6, 10 ve 16 yaşında 3 kızı olan Abdülazim Özdemir’in eşi, 20 yıllık matematik öğretmeni Emir Özdemir de Cemaat soruşturmaları kapsamında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yaklaşık iki yıldır tutuklu olan Emir Özdemir, geçen hafta koğuşta koronavirüs kaptı. Aile yakınlarının verdiği bilgiye göre sağlık durumu düzelene kadar Emir Özdemir’e eşinin vefat ettiği söylenmeyecek. Dolayısıyla cenazeye de katılamayacak. Daha önce birçok mahpus, pandemi nedeniyle vefat eden yakınlarının cenazelerine savcılık izin vermediği için gidememişti.

Abdülazim Özdemir’in son hali.

KHK’lı mühendis cezaevinde kanser oldu: 4. evrede olmasına rağmen tahliye yok!

4. evre kanserli tutuklu yoğun bakıma kaldırıldı, hala tahliye edilmedi

 

Cezaevinde kanser olan KHK’lı mühendis Abdülazim Özdemir hayatını kaybetti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Kamu Denetçiliği Kurumu: KHK ile kapatılan okula ödenen ücretin iadesi yapılmalı

Kamu Denetçiliği Kurumu, KHK ile kapatılan okullara ödenen ücretlere ilişkin emsal bir karar aldı. Ombudsman, bir velinin başvurusu üzerine, kapatılan okula ödenen ücretin iade edilmesine karar verdi.

BOLD – OHAL sürecinde KHK ile kapatılan Hizmet Hareketine yakın okullara ödenen ücretlerin iadesiyle ilgili örnek bir karar verildi. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), bir velinin kapatılan okula yaptığı peşin ücretin ödenmesi gerektiği yönünde tavsiye kararı aldı.

Birgün’ün haberine göre KDK’ye başvuran veli, iki çocuğunun kayıtlı olduğu Denizli’deki okulun 15 Temmuz’un ardından kapatıldığını, kapatılmadan önce okul ücretini peşin ödediğini kaydetti. Okula toplamda 10 bin 85 TL ödediğini belirten veli, ücret iadesine ilişkin Denizli Valiliği’ne yaptığı başvurunun, “Kesin dönem tespiti yapılamadığı” gerekçesiyle reddedildiğini ifade etti.

Veli, valiliğin talebini reddetmesi üzerine Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurdu. Dilekçede, alamadığı hizmet için ödediği ücretin iadesi talebinde bulunuldu. Velinin başvurusunu inceleyen Kamu Başdenetçisi, alacak talebinin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. “Mevzuatta belirtilen şartları taşıması halinde” velinin alacak ve istihkak taleplerinin karşılanmasına yönelik Denizli Valiliği’ne tavsiyede bulunulmasına karar verildi.

Adalet Bakanlığından kalabalık koğuş itirafı: Ön görülemeyen tutuklamalar…

Kamu Denetçiliği Kurumu: KHK ile kapatılan okula ödenen ücretin iadesi yapılmalı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Soylu Türkiye’deki yabancıları tehdit etti: İkametlerini iptal ederim

Lebalep AKP kongrelerini görmezden gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye’de ikamet eden yabancıları kurallara uymaları konusunda uyardı. Soylu, yasak saatte gezen yabancıları ikametlerini iptal etmekle tehdit etti.

BOLD – Salgınla Mücadele Toplantısı’nda konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, pandemi sokağa çıkma kısıtlamasını istismar eden yabancıları ikametini iptal etmekle tehdit etti.

ELİMDE YETKİ VAR, ACIMAM DA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İstanbul İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nde düzenlenen Salgınla Mücadele Toplantısı’nda konuştu. Bakan Soylu, ikamet sahibi yabancıların pasaportlarıyla sokağa çıkma kısıtlamasını istismar edenleri uyararak, “Açık söylüyorum, kim ikamet sahibi ve pasaportuyla bu işi istismar etmeye kalkarsa ikametini iptal ederim hemen. Elimde böyle bir yetki var. İptal ederim, acımam da. Çünkü insanlar evde kalacaklar, siz pasaportunuzla beraber ‘Pasaportum var’ diye turist kılığında, imkanında bunu istismar edeceksiniz. Buna da müsaade etmeyiz” dedi.

PİK SAATLERDE ULAŞIM İMKANI ÜST SEVİYELERİ ÇIKARILMALI

Toplu taşımadaki tehlikeye dikkat çeken Soylu, “Toplu taşıma böyle bir sıkıntıyla hala karşı karşıya. Yapılması gereken çok basit. Pik saatlerde ulaşım imkanlarının en üst seviyeye çıkması, vatandaşımızın mağdur edilmemesi ve en nihayetinde burada toplu taşıma araçları içerisindeki, salgının artmasını engelleyecek oranların İl Hıfzıssıhha Kurulları tarafından alınan seviyelerde tutulması. Ama bu konuda bir yıldır maalesef başaramadığımız meselelerden bir tanesidir” dedi.

 

Enes Kanter 30’ncu double-double’ını yaptı: Galibiyeti yazar Aslı Erdoğan’a adadı

Soylu Türkiye’deki yabancıları tehdit etti: İkametlerini iptal ederim yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

En fazla aşı en çok vaka: Koronavirüs aşısı korumuyor mu?

Etkinlik oranı tartışma konusu olan Çin aşısını kullanan Türkiye’de vaka sayılarının aşılamaya paralel olarak artması dikkat çekti. Aşının en fazla yapıldığı şehirlerin aynı zamanda en çok hastanın görüldüğü iller olması “Aşı işe yaramıyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.

BOLD ÖZEL – Kovid-19 salgınına karşı Türkiye’de ilk etapta 11 milyon Çinli Sinovac şirketinin ürettiği Coronavac aşısı yapıldı. İki haftadır ise Almanya’dan alınan 1 milyon 400 bin doz Pfizer Biontech aşısı uygulanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın Kovid-19 aşılama haritasıyla 100 bin kişide görülen vaka haritası ise ilginç ayrıntılar içeriyor. Aşının en fazla yapıldığı şehirlerin, rekor korona vaka sayısıyla zirvede bulunması dikkat çekiyor. En fazla aşının yapıldığı bu iller yüksek riskli şehirler arasında yer alıyor.

İSTANBUL VE SAMSUN ÖRNEĞİ

Risk haritasında kırmızıya boyanan bütün şehirler aşılamanın en fazla görüldüğü iller olarak ön plana çıkıyor. 3 milyon 161 bin 630 aşının yapıldığı İstanbul’da vaka sayısının düşmesi beklenirken tam tersi bir durum yaşanıyor. Mega kentte 100 bin kişide 804,97 Kovid-19 hastası bulunuyor. 406 bin 149 doz aşıyla nüfusa göre en fazla aşılamanın yapıldığı Samsun’da da 100 bin kişide 645,17 kişi virüsü taşıyor.

EN AZ AŞI EN AZ VAKA

En az aşı yapılan şehirler ise vaka sayıları en az olan iller kategorisinde yer alıyor. 16 bin 288 aşının yapıldığı Hakkari’de 100 binde 46 kişide korona hastası görülüyor. 28 bin 295 kişinin aşılandığı Şırnak’ta da durum aynısı. Şırnak’ta 100 bin kişide 32,17 kişide virüs bulunuyor.

Aşı ile vaka ilişkisi arasındaki doğru orantıyı bozan tek şehir ise Kilis. 25 bin 152 aşının yapıldığı Suriye sınırındaki şehirde 100 bin kişide 508 kişide Kovid-19 hastalığı bulunuyor.

AŞILAMA SAYISI 20 MİLYONA DAYANDI

17 Nisan 2021 tarihi itibariyle Türkiye’de toplam 19 milyon 935 bin 543 aşı yapıldı. 12 milyon 150 bin 134 kişiye birinci doz aşı vurulurken, 7 milyon 785 bin 409 kişiye ise iki doz aşı yapıldı.

Muhtarlar, icra takiplerine yetişmek için eleman alıyor

En fazla aşı en çok vaka: Koronavirüs aşısı korumuyor mu? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Enes Kanter 30’ncu double-double’ını yaptı: Galibiyeti yazar Aslı Erdoğan’a adadı

NBA’de Portland, Spurs’u deplasmanda 107-106 mağlup ederken Enes Kanter 10 sayı, 13 ribaund, 3 asistle oynadı. Bu sezon 30’ncu double-double’ına imza atan başarılı oyuncu maç sonrasında galibiyeti sürgündeki yazar Aslı Erdoğan’a adadı.

MUHAMMET ALİ TOKSOY | BOLD NBA

NBA’de Batı Konferansı’nda sabaha karşı oynanan maçta, Portland Trail Blazers, şanssız mağlubiyetlerine son vererek San Antonio Spurs’u deplasmanda yenmeyi başardı. Yıldız oyuncusu Damian Lillard’ın sakatlığı nedeniyle oynamadığı maçta Cj McCollum 29 sayı 6 asistle takımını galibiyete taşıdı. Portland’ın 16 sayı geriye düştüğü 3.çeyrekte oyuna giren Enes Kanter gösterdiği ekstra çabayla farkın erimesine büyük katkı yaptı. Maçta 26 dakika süre alan Enes Kanter karşılaşmayı 10 sayı, 13 ribaund, 3 asistle tamamladı. Başarılı oyuncu Spurs maçında sayı ve ribauntlarda çift hanelere ulaşarak bu sezon 30. double-double’ına imza atmış oldu.

RAMAZAN AYINDA SÜPER GÜÇLERİME KAVUŞUYORUM

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte maçlara oruçlu olarak çıkan Enes Kanter, NBA kamuoyunun ilgisini çekmeye devam ediyor. NBCSports’a konuşan başarılı oyuncu; “Ramazan ayı geldiğinde bana çok fazla zihinsel güç veriyor ve süper güçlerimin geri gelmesi gibi bir his veriyor bana” dedi.

Kanter, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir NBA oyuncusu olarak basketbol oynarken hızlı olmak inanılmaz bir disiplin gerektirir. Basketbol maçında yakılan tüm kalorileri hayal edin. Buna antrenmanlar ve deplasman yolculuklarında harcadığınız kalorileri de ilave edin. Oruçlu olmak dışarıda bana harika hissettiriyor çünkü yapmam gereken bir şeyi yaptığımı biliyorum ama aynı zamanda basketbolumu oynuyorum. Ramazan ayına hazırlanmak için yıl içerisinde her hafta bir veya iki gün oruç tutuyorum. Trail Blazers’a yeni katılan Norman Powell daha önce ramazanda oruç tutan bir takım arkadaşının olmadığını söyledi. Powell, bunu görmek harika, bunun dini inançlardan kaynaklandığını biliyorum ve yapması gerekeni yapıyor. NBA’de zorlu maçlara rağmen bunu başardığı için ona şapka çıkarıyorum.”

ENES KANTER, GALİBİYETİ ASLI ERDOĞAN’A ADADI

Enes Kanter, sosyal medya hesabından attığı tweetle San Antonio Spurs galibiyetini, Türkiye’nin önde gelen yazarlarından Aslı Erdoğan’a adadı. Ödüllü yazar Aslı Erdoğan’ın 2016 yılında, terör suçlamasıyla 132 gün hapis yattığını yazdı. Erdoğan rejiminden kaçan başarılı yazarın şimdi Almanya’da sürgün hayatı yaşadığını da belirten Enes Kanter, “Bugünün zaferini ona adıyorum” paylaşımı yaptı.

Adalet Bakanlığından kalabalık koğuş itirafı: Ön görülemeyen tutuklamalar…

Enes Kanter 30’ncu double-double’ını yaptı: Galibiyeti yazar Aslı Erdoğan’a adadı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Adalet Bakanlığından kalabalık koğuş itirafı: Ön görülemeyen tutuklamalar…

Cezaevlerinde yaşanan kalabalık koğuşlarla ilgili Adalet Bakanlığından itiraf gibi bir açıklama geldi. HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit’in “8 kişilik koğuşlarda neden 25 mahpus kalıyor?” sorusuna bakanlık, “Bazı illerde ön görülemeyen çok sayıda tutuklama olduğundan geçici olarak kalabalıklaşma yaşanabiliyor” cevabı verdi.

BOLD – Cezaevlerinde kalabalık koğuşlarla ilgili tutuklu ve hükümlüler Meclis’e şikayette bulundu. HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit’in mahpusların şikayetleriyle ilgili dilekçesine Adalet Bakanlığı dikkat çeken bir cevap verdi. Bakanlık, öngörülemeyen tutuklamalar nedeniyle cezaevlerinde kalabalıklaşma yaşandığını kabul etti.

Gazete Duvar’ın haberine göre, Bandırma T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 8 kişilik koğuşlarda 25 kişi kalan tutuklu ve hükümlüler, HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit’e mektup yazdı. Koğuşlarda hijyen sorunu olduğunu, kendilerine hijyen malzemelerinin verilmediğini, koronavirüse karşı yapılan önlemlerin yetersiz olduğunu, kronik hastalığı bulunan mahpusların sağlık kontrollerinin de yapılmadığını belirtti. Ayrıca koğuş şartlarının kötü olduğunu ve fazla kalabalık olduğunu aktaran tutuklu ve hükümlüler durumun düzeltilmesi için çağrıda bulundu. HDP’li Koçyiğit, mahpusların şikayeti üzerine Adalet Bakanlığı’na 8 kişilik koğuşlarda neden 25 mahpusun kaldığı sorusunu yöneltti. Adalet Bakanlığı, koğuşlarda kapasite üstü insanı barındırdığını kabul etmek zorunda kaldı.

Bakanlıktan verilen cevapta, cezaevlerindeki kalabalık koğuşların geçici olduğu savunuldu. Kapasitenin üzerinde tutuklu ve hükümlü barındırılmasının nedeniyle ilgili ise Adalet Bakanlığı, “Bazı illerde ön görülemeyen çok sayıda tutuklama olduğunda geçici olarak kalabalıklaşma yaşanabiliyor. Bu sorunlar sevk ve nakillerle kısa zamanda gideriliyor” yanıtı verdi.

GEÇİCİ KALABALIKLAŞMA YAŞANABİLİYOR

Bakanlığın cevabında şunlar kaydedildi: “Ceza infaz kurumlarımız planlanıp inşa edilirken ve sonrasında hükümlü, tutuklu barındırılırken Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Ceza İnfaz Alanındaki Tavsiye Kararlarında belirtmiş olduğu minimum ceza infaz kurumu standartlarının göz önünde bulundurulduğu, bazı illerde ön görülemeyen çok sayıda tutuklama olduğunda geçici olarak kalabalıklaşma yaşanabiliyor. Bu sorunlar sevk ve nakillerle kısa zamanda gideriliyor.”

ULUSLARARASI KRİTERLERE UYGUNMUŞ

Cezaevlerinde koğuşlarda yer kalmadığı için yerlere yatak kurulduğu, tuvalet ve banyoların yetersiz olduğu gibi birçok şikayete rağmen Adalet Bakanlığı, koğuşların uluslararası kriterlere uygun olduğu savunması yaptı. Koğuşlarda kalan mahpus sayılarının ve koğuş standartlarının Birleşmiş Milletler Mandela kurallarına ve CPT (Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi) belirlediği kriterlerine uygun olduğunu öne süren bakanlık cevabında şunlar kaydedildi: “Oda tipi kurumlarımıza tutuklu ve hükümlülerin yaşam koşullarının Uluslar arası koşullara uygun şekilde belirlendiği, oda tip kurumlarımızda tutuklu ve hükümlülerin tek kişilik ve üç kişilik odalarda barındırıldığı, kişi başı yaşam alanın asgari 11 metre kare olarak belirlendiği çok kişilik koğuşlarda ise 14-20 arasında tutuklu ve hükümlünün barındırılmakta olduğu ve kişi başı asgari 5 metrekare yaşam alanın düştüğü…”

TEMİZLİKTEN CEZAEVİ SORUMLU DEĞİL

Cezaevlerindeki hijyen sorunuyla ilgili sorumluluk kabul etmeyen bakanlık, tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumlarındaki kantinlerden parasıyla temizlik malzemesi alabileceği açıklaması yapmakla yetindi. Bakanlık açıklamasında şunlar vurgulandı: “Tutuklu ve hükümlülerin bulundukları odaların temizliklerini kendilerinin yapmaları gerektiği, kişilerin hijyen ve kişisel temizliklerini yapabilmeleri amacıyla her türlü temizlik malzemelerinin kantinde bulundurulduğu, maddi durumları iyi olmayan, emanet para hesabına hiç para yatmayan tutuklu ve hükümlülerin temizlik malzemelerinin olanaklar ölçüsünde kurum genel bütçesi tarafında karşılanıyor.”

Muhtarlar, icra takiplerine yetişmek için eleman alıyor

Adalet Bakanlığından kalabalık koğuş itirafı: Ön görülemeyen tutuklamalar… yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

AKP’li Samsun Büyükşehir Belediyesi araç kiralamaya 17 milyon lira ödedi

AKP’li Samsun Büyükşehir Belediyesinin 2020’de araç kiralama bedeli için 16 milyon 940 bin TL ödediği ortaya çıktı. Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi Denetleme Komisyonu raporunda araç kiralama bedellerinin çok yüksek olduğu belirtilerek, tasarrufa gidilmesi istendi.

BOLD – AKP’li Samsun Büyükşehir Belediyesinin araç kiralamaya ödediği yüksek rakamlar Belediye Meclisinin raporuna girdi. Belediyenin 2020 yılında 16 milyon 940 bin TL araç kiralama bedeli ödediği tespit edildi.

Denetleme Komisyonu’nun raporuna göre belediyenin toplam borcunun, 2020 yılında 2 milyar 66 milyon 215 bin 607 olduğu kaydedildi. Cumhuriyet’in haberini yaptığı raporda yapılan harcamalar dikkat çekerken, tasarruf tedbirlerinin gözden geçirilmesi gerektiği ifade edildi. Denetleme raporunda, “araç kiralama bedellerinin çok yüksek olduğu, bu nedenle araç kiralama işlemlerinin tasarruf tedbirleri kapsamında gözden geçirilmesinin” uygun olacağı vurgulandı.

Komisyon raporunda, belediyenin “öz kaynak gelirlerini artırması” ve “borçlanmaların azaltması” gerektiğinin altı çizildi.

Muhtarlar, icra takiplerine yetişmek için eleman alıyor

AKP’li Samsun Büyükşehir Belediyesi araç kiralamaya 17 milyon lira ödedi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Muhtarlar, icra takiplerine yetişmek için eleman alıyor

Ekonomik krizin etkisiyle artan icra takipleri muhtarların iş yükünü artırdı. CHP’nin hazırladığı yoksulluk raporunda, muhtarların mesailerini çoğunu icra takiplerine ayırdığı ve yığılan evraklarla uğraşmak için yardımcı eleman aldıkları belirtildi.

BOLD – CHP yönetimi, ekonomideki kötü gidişle ilgili yoksulluk raporu hazırladı. Raporda, muhtarlarla yaptıkları görüşmelere de değinildi. Alınmadığı için muhtarlıklara tebliğ edilen icra ve borç evraklarıyla mücadele için muhtarların yardımcı eleman arayışına girdiği kaydedildi.

Çok sayıda kentte yerel temsilcilerle bir araya gelen CHP yönetimi, ekonomik gidişatla ilgili rapor hazırladı. Raporda muhtarların, mahalleli hakkında hazırlanan icra takiplerini sıraya koymak ve bu nedenle artan iş yükünü kontrol altına almak için eleman aradığı belirtildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’n yurt gezilerinin ardından hazırladığı “yoksulluk” raporunda, “Tüm illerde muhtarlar artık mesailerinin büyük bölümünü icra takiplerine ayırmaktadır. Pandemi süreci ve kötü giden ekonomi, icra ve borç yükünü artırmıştır. Muhtarlar artan iş yükü için yardıma ihtiyaç duyuyorlar” ifadeleri kullanıldı.

İCRA EVRAKLARI MUHTARLIKLARDA BİRİKTİ

Sözcü’nün haberine göre CHP’li Erkek, Yalova’da gerçekleştirdiği temasların ardından hazırladığı yoksulluk raporunda son zamanlarda muhtarlıklarda biriken ve büyük bölümü muhatapları tarafından alınmayan icra bildirimlerine yer verdi. Ziyaretlerinde muhtarların biriken icra ve borç evrakları nedeniyle iş yüklerinin arttığından yakındığını vurgulayan Erkek, şunları kaydetti: “Esnafın en büyük şikayetinin hükümetin tedbirler kapsamında sıklıkla uyguladığı ‘aç-kapa’ düzenlemesi olduğu görülmüştür. Küçük esnafın dükkanları hafta sonu kapatılmakta, alışveriş merkezleri ise açık kalmaktadır. Hükümetin vadettiği yardımlardan esnafın büyük bir çoğunluğu yararlanamamış ya da yardımlar çok yetersiz kalmıştır. Muhtarlar, pandeminin ve kötü giden ekonominin icra ve borç evraklarını çoğalttığını, bunun iş yükünün artmasına neden olduğunu, eş dosttan yardım aldıklarını iletmişler, yardımcı eleman arayışına girişmişlerdir. Pandemi aile içi şiddeti de artırmıştır.”

ESNAF DÜKKAN KAPATIYOR

Pandemiyle artan ekonomik krizin esnafa dükkan kapattırdığı kaydedilen raporda, “Pandemi öncesinde ekonomik krizin etkilerinin ağır şekilde hissedilmeye başlandığı, pandemiyle birlikte ise dayanılamaz boyutlara geldiği gözlemlenmiştir” denildi. Raporda girdi maliyetleri sürekli arttığı için esnafın sattığı ürünleri tekrar yerine koyamadığı belirtilerek, “Kısa çalışma ödeneğinin sonlandırılmış olması da en büyük sorunlardan biri. Esnafa çare olabilecek en hızlı çözüm kayda değer oranlarda nakdi yardım” denildi. Raporda bir esnafın, “22 kişinin çalıştığı iş yerim vardı. Ancak 21 kişiyi işten çıkardım ve iş yerimi fiilen kapattım” sözleri dikkat çekti.

“128 milyar doları ucuza satarak iki kuş vurdular”

Muhtarlar, icra takiplerine yetişmek için eleman alıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

16 Nisan 2021 Cuma

ABD’nin Indianapolis kentinde silahlı saldırı: Saldırgan dahil 9 ölü

ABD’nin Indianapolis şehrinde bulunan bir kargo şirketinin hangarında kalabalığa ateş açan bir kişi en az 8 kişiyi öldürdü 6 kişiyi de yaraladı. Kimliği belirsiz saldırganın olay sonrası aynı silahla kendini vurduğu kaydedildi.

BOLD – ABD’nin Indianapolis kentinde Fedex kargo şirketinin binasında çevreye ateş açıldı. Polis yetkilileri, saldırgan dahil 9 kişinin öldüğünü çok sayıda kişinin yaralandığını açıkladı.

Cuma sabahı 02.45 civarında yaşanan olay sonrası bölgeye çok sayıda polis ekibi ve ambulans sevk edilirken, olay mahalline girmeye çalışan Fedex çalışanlarının yakınlarının civarda bir otelde tutulduğu kaydedildi.

Indianapolis Polis Karakolu görevlisi Genae Cook, saldırıda zanlı dahil toplamda 9 kişinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda yaralının da hastaneye kaldırıldığını, kurşun isabet eden yaralılardan birinin ise durumunun ağır olduğunu söyledi.

Kargo devi Fedex’ten yapılan açıklamada, “Öncelik her zaman güvenliğimiz. Hayatını kaybeden çalışanların ve yaralıların ailelerine başsağlığı diliyoruz. Polis ekipleriyle çalışmalarımız devam ediyor. Bilgi aldıkça bunu kamuoyuyla paylaşacağız” denildi.

Fedex’te çalışan bir görgü tanığı televizyona verdiği röportajında, silahlı birinin depoya gelerek etrafa defalarca ateş ederek ilerlediğini, yerde de hareketsiz yatan bazı insanlar gördüğünü ve oradan kaçtığını söyledi.

Silahlı kişinin yalnız olduğu ve çevreye ateş açtıktan sonra kendisini öldürdüğü bildiriliyor.

ABD Başkanı Joe Biden geçen hafta göreve geldiğinden bu yana ilk kez bireysel silahlanma konusunda atılacak adımları açıklamıştı.

Atılacak adımlar arasında; belli silahlarla ilgili kurallar konması, silah satılacak kişilerin geçmişinin gözden geçirilmesi ve yerel düzeyde şiddetin önlenmesi için yeni önlemler alınması da vardı.

Türkiye-Fransa arasında yeni kriz: Fabien Azoulay

ABD’nin Indianapolis kentinde silahlı saldırı: Saldırgan dahil 9 ölü yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Yolsuzlukla mücadele tavsiyelerine en az uyan ülke Türkiye

Avrupa Konseyi raporuna göre Türkiye, yolsuzlukla mücadele tavsiyelerine en az uyan ülke konumunda. Avrupa’da tavsiyelere tam olarak sadece Norveç uyuyor.

BOLD – Avrupa Konseyi’nin bir organı olan Avrupa Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu’nun (GRECO), ‘Milletvekilleri, Hakim ve Savcılarla İlgili Yolsuzluğun Önlenmesi’ başlıklı raporuna göre Türkiye, Konsey’in yolsuzlukla mücadele tavsiyelerine en az uyan ülke oldu.

MİLLETVEKİLLERİ İLE İLGİLİ TAVSİYELERİN HİÇBİRİNE UYULMADI

Türkiye’nin de dahil olduğu 46 ülkeyi kapsayan rapora göre, Türkiye 2019 yılında, GRECO tarafından verilen 31 tavsiyenin yüzde 74,2’sini yerine getirmedi, 19,4’ünü kısmen yerine getirdi, yüzde 6,5’ini ise tamamen uyguladı. Tavsiyelerin en çok dikkate alındığı grup 12 tavsiyenin yüzde 8,3’üne uyulan Savcılar ve Hakimler grupları olurken, milletvekilleri ile ilgili 7 tavsiyenin hiçbirine uyulmadı.

TAVSİYELERE TAM UYAN TEK ÜLKE NORVEÇ

Rapora göre, 2019 yılında GRECO’nun tüm tavsiyelerine uyan tek ülke Norveç oldu. Tavsiyelere uyma konusunda ülkeler arasında son sırada Türkiye yer alırken, tavsiyelerin yüzde 70’ine uymayan Avusturya da Türkiye’yi izleyen sondan ikinci ülke oldu.

GRECO, Türkiye’nin değerlendirildiği ‘Uyum ve Ara Uyum’ başlıklı daha önceki raporlarında Türkiye’deki yapısal düzenlemelerin yargıç ve hakimlerin bağımsızlığına zarar verdiğine dikkati çekmiş ve bu düzenlemelerin “Yargıç ve hakimleri iktidar ile siyasete karşı bağımsız olma konumunda eskiye oranla daha sıkıntılı bir duruma soktuğu” uyarısında bulunmuştu.

Türkiye’de milletvekilleri ile yargı mensupları arasında yolsuzluğun önlenmesi için hükümetin somut önlemler almadığı eleştirisi yapılmış ve “Genel anlamda durumun tatmin edici olmadığı” belirtilmişti.

Üyelerinin yolsuzlukla mücadele standartlarına uyumlarını izleyerek yolsuzlukla mücadele kapasitelerini geliştirmeyi amaçlayan bir Avrupa Konseyi organı olan GRECO, devletlerin ulusal yolsuzlukla mücadele politikalarındaki eksiklikleri tespit etmelerine yardımcı olmak üzere yasal, kurumsal ve pratik reformları teşvik ediyor.

Avrupa Konseyinden Türkiye’ye bir Osman Kavala çağrısı daha

Yolsuzlukla mücadele tavsiyelerine en az uyan ülke Türkiye yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Bunun adı siyaset: Bakanların gemileri yakması liderleri memnun etti

Çavuşoğlu ve Dendias’ın gergin basın toplantısı Yunan medyasında ‘canlı yayında gemileri yaktılar’ şeklinde yer aldı. Erdoğan basın toplantısı için ‘Dışişleri Bakanımız Dendias’a haddini bildirdi’ dedi. Yunan tarafında ise Başbakan Miçotakis’in Dışişleri Bakanı Dendias’ın tavrından memnun olduğu bildirildi.

BOLD –  Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri düzeltmek amacıyla dün Ankara’da bir araya gelen Mevlüt Çavuşoğlu ve Nikos Dendias’ın kameraların önünde tartışmaları ve birbirlerine yönelttikleri karşılıklı suçlamalar, Yunan medyasında geniş yer aldı.

Yunan medyası, Çavuşoğlu’nun Yunanistan’a yönelik suçlamalarına karşı, Dendias’ın da aynı tonda Türkiye’ye yönelik suçlamalarını ön plana çıkardı.

ANLAŞTIKLARI TEK ŞEY HİÇBİR ŞEYDE ANLAŞAMAMALARI

Haber sitesi Zougla, “Canlı yayında gemileri yaktılar. Basın toplantısını kavgaya dönüştürdüler. Anlaştıkları tek konu, hiçbir şeyde anlaşamadıkları oldu” yorumunu yaptı.

Kathimerini gazetesi, “Basın toplantısında sıcak temas” başlığı altındaki manşetinde, “Söz düellosunda Ege, adalar, azınlıklar ve mülteciler konularını kameralar önünde tartıştılar” ifadesine yer verdi.

Ta Nea gazetesi “Görülmemiş olay, Çavuşoğlu basın toplantısını havaya uçuracak sözler sarf etti” ifadesini manşet üzerinden yayımladı ve “Dendias: Ankara’ya, Doğu Akdeniz’de hiçbir şey olmamış gibi geleceğimi beklemiyordunuz herhalde” alt başlığına yer verdi.

To Vima internet sayfasının manşetinde, “Türk tahriklerine karşı Dendias’tan sert sözler. Dendias Yunanistan’ın bütün şikayetlerini doğrudan dile getirdi” dedi ve “Etrafta her şey değişiyor ama buralarda her şey aynı yerde kalıyor” şarkısından bir bölüme yer verdi. Gazete, “Yunanistan’ın bundan böyle Ankara ile kanallarını açık tutması; kırmızı çizgilerini anımsatması ve caydırıcı gücünü kullanmaya devam etmesi gerektiği” görüşüne yer verdi.

Eleftheros Typos “Buraya Kadar” ifadesini büyük puntolarla manşetine taşırken, Dendias’ın “Türkiye’nin de imzaladığı Lozan Anlaşması’na göre Batı Trakya’da Müslüman azınlık yaşadığını; Türkiye’nin yalan haberlere son vermesi gerektiğini ve Meriç’teki saldırılardan sonra Türkiye’nin Yunanistan’a mültecilerle ilgili ders veremeyeceğini anımsattığını” yazdı.

Muhalif Aygi gazetesi, “Kameraların önünde sert çarpışma” başlıklı haberine ön sayfanın en altında yer verdi ve hükümetin “Ankara ziyaretine hazırlıksız gittiğini” belirten ana muhalefet partisi SYRIZA’nın görüşlerine yer verirken “Bakanlar, birbirlerine verdikleri sert cevaplarla bütün sorunları tartıştılar” yorumunu getirdi.

“BAŞBAKANLIĞIN ONAYIYLA SERT BİR DİL KULLANILDI”

Muhalif Efimerida Syntakton, manşetinde “Şimdi ne olacak?” diye sorarken, Dendias’ın sözlerinin “Yunanistan’da Başbakanlığın onayıyla söylendiğini” yazdı. Gazete, basın toplantısındaki tartışmadan hemen sonra Yunan hükümet kaynaklarına dayandırılan “Dendias’ın Ankara’da karşılaşacağı olası tahrikler karşısında sert bir dil kullanma izninin Başbakanlık tarafından verildiği” haberine yer verdi.

Yunan radyo ve TV bültenlerinde ilk sırada yer alan Dışişleri Bakanlarının tartışmalarında Dendias’ın, Başbakan’ın bilgisi ve onayı dahilinde Çavuşoğlu’nun Yunanistan’a yönelik suçlamalarına “gerekli cevabı verdiği” şeklinde yorumlara yer verildi.

MİÇOTAKİS, DENDİAS’IN TUTUMUNDAN MEMNUN OLMUŞ

Kathimeri’nin hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberine göre ziyaret sonrası Miçotakis ve Dendias biraraya geldi. Dendias’ın tutumundan memnun olan Başbakanın dışişleri bakanını zor bir durumla iyi başa çıktığı için tebrik ettiği aktarıldı.

Haberde ayrıca Dendias’ın provoke edici bir müdahalenin gelebileceğinin ve Ankara’nın bunu bir halkla ilişkiler operasyonuna dönüştürebileceğinin bilincinde gittiği belirtildi. Diplomatik kaynaklar dışişleri bakanının provoke edilmesi halinde geri adım atmaması yönünde talimatla gittiğini aktardı.

ERDOĞAN: DIŞİŞLERİ BAKANIMIZ DENDİAS’A HADDİNİ BİLDİRDİ

Görüşmede ortaya çıkan tablodan AKP hükumeti de memnun oldu.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ortak basın toplantısı konusunda “Dışişleri Bakanımız Dendias’a haddini bildirdi” dedi.

Erdoğan, “Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias ile Dışişleri Bakanımızın yaptıkları görüşmede maalesef iş çok farklı bir zemine kaydı. Dışişleri Bakanımız Dendias’ın bu davranışları karşısında ona haddini bildirdi. Daha yumuşak da olamazdı. Zaten millet olarak ülke olarak bize yakışmazdı” diye konuştu.

BASIN TOPLANTISINDA SÖZ DÜELLOSU

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın dün düzenlediği basın toplantısında tartışma çıkmıştı.

Yunan Bakan Türkiye’yi uluslararası hak ihlali ile suçlayarak, “Türkiye eğer bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman yaptırımlar gündeme gelecektir” ifadesini kullanmıştı.

Bunun ardından Bakan Çavuşoğlu, “Dendias kabul edilemez ithamlarda bulundu” diyerek, “Türkiye olarak 3. taraflar olmadan iki ülke arasında bu konularda görüş ayrılıklarımızı azaltmaya hazırız. Ama basının önünde ülkemi ağır bir şekilde itham edersiniz bunun da cevabını vermek durumundayım” ifadelerini kullanmıştı.

Çavuşoğlu ayrıca, “Biz buradaki Rum Ortodoks azınlığı, Rum Ortodoks olarak kabul ediyoruz ama siz orada kendisine Türküm diyenleri kabul etmiyorsunuz, Bunlara “Sen sadece Müslümansın” demek ne insanidir ne de uluslararası hukuka uygundur. Sizinle ilgili üç tane AİHM kararı var, siz Türk isimlerini kullanmalarına izin vermiyorsunuz. Sonuçta bunlar kendisi ben Türk’üm diyorsa Türk’tür.” diye konuştu.

Yunan Bakan ise tekrar sözü alarak “Doğu Akdeniz’de hiçbir şey olmuyormuş gibi davranamam, bizim Yunanistan’ın görüşleri bunlar” şeklinde cevap vermişti.

Dendias ayrıca, “Aynı şekilde Yunanistan toprakları üzerinde 400’den fazla uçuş gerçekleştirerek bizim toprak bütünlüğümüzü ihlal etmekte. Ben deniz kısmından bahsetmiyorum. Yunanistan kara parçasından bahsediyorum. Azınlıklarla ilgili olarak Müslüman azınlık ifadesi, Lozan Antlaşması’nda yazıyor. Bunu Lozan anlaşması söylüyor. Biz söylemiyoruz. Bildiğim kadarıyla bu anlaşmaya Türkiye’de imza koydu. Bu Türkiye’nin hoşuna gidebilir veya gitmeyebilir ama Lozan anlaşması yürürlükte” şeklinde konuşmuştu.

Yunan mevkidaşından Çavuşoğlu’na canlı yayında yaptırım tehdidi

Bunun adı siyaset: Bakanların gemileri yakması liderleri memnun etti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Pfizer CEO’sundan aşı açıklaması: Üçüncü doza ihtiyaç olabilir

ABD’li ilaç firması Pfizer CEO’su Albert Bourla, koronavirüs aşısı yaptıran kişilerin bağışıklığını sürdürmesi için altı ila 12 ay arasında güçlendirici bir doz aşıya daha ihtiyaç duyulabileceğini belirtti.

BOLD – Almanya merkezli BionTech şirketiyle korona virüsü aşısı geliştiren Pfizer firmasının CEO’su Albert Bourla, “Kovid-19’a karşı insanların her yıl aşı olması gerekebilir” dedi.

CNBC televizyonuna konuşan Pfizer CEO’su Albert Bourla, “Muhtemel bir senaryoya göre, 6 ila 12 ay arasında üçüncü bir doza ihtiyaç duyulacak ve insanların her yıl yeniden aşı olması gerekecek. Yeni virüs çeşitlerinin görülmesi bu kararı almada önemli bir rol oynayacak” açıklaması yaptı.

Bourla, Pfizer’in verilerinin 2 binden fazla aşılanmış kişiye dayandığı ancak korumanın 6 ay sonra devam edip etmediğini belirlemek için daha fazla veriye ihtiyaç olduğunu ifade etti.

ABD’de korona virüsü görev gücünün başkanı David Kessler da, ‘takviye doza’ gerek duyulabileceğini vurguladı. Bağışıklık süresinin incelendiğini söyleyen Kessler, aşılamanın ardından dokuz ila 12 ay arasında, takviye doz ihtiyacına karşı hazırlık yapıldığını belirtti.

AŞILANANLAR TAKİP EDİLİYOR

Temsilciler Meclisi’nde konuşan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) Direktörü Rochelle Walensky, tamamen aşılanmış kişilerde görülen enfeksiyon vakalarının takip edildiğini kaydetti. ABD’de aşılanan 77 milyon kişinin 5 bin 800’ünde Kovid-19’a rastlandığını, aşılamanın ardından enfekte olan 398 kişinin hastaneye kaldırıldığını ve 74 kişinin öldüğünü açıkladı.

Walensky, aşılama sonrası Covid-19 vakalarının ‘bağışıklık tepkisi düşük olan’ ve korona virüsünün daha bulaşıcı varyantlarıyla enfekte olan kişilerde tespit edildiğini söyledi.

Pfizer ve BioNTech, şubat ayında virüsün yeni varyantlarına karşı bağışıklık tepkisini daha iyi anlamak için Kovid-19 aşısının üçüncü dozunu test ettiklerini açıklamıştı.

Johnson & Johnson CEO’su Alex Gorsky de tıpkı mevsimsel grip aşıları gibi insanların her yıl Kovid-19 aşısı yaptırmaları gerekebileceğini belirtmişti.

Avrupa Konseyinden Türkiye’ye bir Osman Kavala çağrısı daha

Pfizer CEO’sundan aşı açıklaması: Üçüncü doza ihtiyaç olabilir yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Patron Hisarcıklıoğlu’nun gözü de işsizin parasında

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da gözünü İşsizlik Sigortası Fonuna dikti. Milyarlarca liralık bütçesi olan TOBB’u yöneten Hisarcıklıoğlu’nun, çalışanların maaşlarının emekçinin fonundan ödenmesini istemesi büyük tepki topladı.

BOLD ANALİZ – AKP Hükumeti ile TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 131 milyar liradan 91 milyar liraya gerileyen İşsizlik Sigortası Fonu’nu tamamen ‘sıfırlamayı’ hedefliyor. Tasarruf yerine kamudaki harcamaları katlayan AKP ve milyarlarca lira varlığı yöneten Hisarcıklıoğlu, koronavirüs salgınına karşı hep İşsizin Fonu’nun kullanılmasını istiyor.

1 MİLYON 400 BİN ÜYEDEN AİDAT ALIYOR

Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği Yassıada’ya tesis yapan, sınır kapılarını işleten, üniversite ve hastane çalıştıran, Ankara’da ikiz kulelerde faaliyet gösteren TOBB 1 milyon 400 bin üyesinden her ay aidat alıyor. İşletmelerin bilanço karının binde 5’i kadar ödediği aidatların ulaştığı büyüklük milyar liralarla ifade ediliyor. TOBB’un gelir gider dengesi bilinmiyor. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurumu ve Ticaret Bakanlığı’nın incelediği TOBB hesapları kamuoyuna açıklanmıyor.

TOBB HEP AKP’NİN YANINDA

Cumhurbaşkanlığı TOBB’u korurken, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu da her fırsatta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başlattığı projelere destek vermek öne atılıyor. Kovid-19 salgınında işçiyi yalnız bırakan Hisarcıkloğlu, çalışanların ve işverenlerin primlerinin biriktiği İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçilere maaş verilmesini istiyor.

İŞÇİ YERİNE ERDOĞAN’A DESTEK

Çalışan ve işsize hiçbir katkısı olmayan Hisarcıklıoğlu, Erdoğan’ın açıkladığı her destek kampanyasına bağış yapıyor. İşte o bağışlar:

  • Pakistan sel felaketine 2 milyon dolar
  • 15 Temmuz Dayanışma Kampanyasına 53 milyon lira,
  • Soma’da ölen 301 madencinin ailelerine dağıtılmak üzere 16 milyon 838 lira
  • Yerli otomobil TOGG projesine 500 milyon dolar
  • Biz Bize Yeteriz Kampanyasına 10 milyon lira
  • Yassıada Projesine 1 milyar TL

2016 yılında Erdoğan’ın istihdamı arttırmak için başlattığı ‘TOBB üyeleri 1 işçi alsın’ projesine destek vereceğini açıklayan ancak 1 milyon 400 bin kişiye iş imkanı sunmadığı ortaya çıkan Hisarcıklıoğlu’nun son çağrısına esnaf ve işletme sahiplerinden tepkiler geldi.

Patron Hisarcıklıoğlu’nun gözü de işsizin parasında yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Amirallere elektronik kelepçe

Amiraller Bildirisi sonrası gözaltına alınan ve il dışına çıkmama kararıyla serbest kalan emekli amiraller Atilla Kezek, Ergun Mengi ve Turgay Erdoğ’a elektronik kelepçe takıldığı belirtildi. Türker Ertürk’ün avukatı Özgün Şimşek, “Ayaklara değil, muhalif düşünceye kelepçe vurulmaktadır” tepkisi gösterdi.

BOLD – Amiraller Bildirisine imza attığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve adli kontrol kararıyla serbest bırakılan 10 emekli amiralden 3’üne elektronik kelepçe takıldı.

Gözaltına alınan 10 emekli amiralden Ankara’da ikamet eden Atilla Kezek, Ergun Mengi ile Antalya’da oturan Turgay Erdağ’a önceki gün elektronik kelepçe takıldığı, İstanbul’da yaşayan diğer isimlere ise bu konuda bildirim yapıldığı kaydedildi. Avukatların karara itiraz edeceği belirtildi. İlk olarak Kezek’e, evinde misafirleri bulunduğu sırada elektronik kelepçe takıldı. Kezek, elektronik kelepçe takılmasına, “65 yaşındayım. 37 sene devlete fiilen hizmet ettim. Karşılığında bilezik taktılar. Sadece üzgünüm. Bütün samimiyetimizle, içten, ülkemiz için kaleme aldığımız 2-3 paragraflık bir basın duyurusu bir hafta ülkenin gündemini işgal etti. Vakit kaybetti ülke” tepkisi verdi.

Türker Ertürk’ün avukatı Özgün Şimşek de, müvekkiline dün elektronik kelepçe takılmasıyla ilgili bildirim yapıldığını belirtti. Elektronik kelepçenin bireysel özgürlüklere açık bir saldırı olduğunu savunan Şimşek, “Bu yolla emekli amirallerin il içinde nerelere gittiklerini saat saat takip edecekler, adeta il içindeki sosyal yaşamlarını bloke edecek, raporlayacaklardır. Şehir içinde bir insanın nereye gittiğinin izlenmesi kadar insan onurunu zedeleyen, kişisel özgürlüğü kısıtlayan bir uygulamanın kabul edilmesi mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

Emekli amirallerin Montrö tartışmaları ve “cüppeli amiral” hakkında 4 Nisan’da yaptıkları ortak bildiriye yönelik başlatılan soruşturmada, emekli amiraller Ergun Mengi, Atilla Kezek, Alaettin Sevim, Cem Gürdeniz, Nadir Hakan Eraydın, Bülent Olcay, Kadir Sağdıç, Türker Ertürk, Turgay Erdağ ve Ali Sadi Ünsal 5 Nisan sabahı gözaltına alınmıştı. Engin Baykal, Cemil Şükrü Bozoğlu, Mustafa Özbey ve Atilla Kıyat ise “yaş durumları” nedeniyle ifadeye çağrılmıştı. 8 günlük gözaltının ardından tüm amiraller, yurtdışına ve il dışına çıkış yasağı ile serbest bırakılmıştı.

Reza Zarrab: Evimden de hayatımdan da defol git Ebru!

Amirallere elektronik kelepçe yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal planı: Tamamı mı bir kısmı mı?

ABD’nin Avrupa Kuvvetleri ve NATO Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı General Tod Wolters, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etme olasılığını düşük-orta düzey olarak tanımladı. ABD Avrupa ve Asya Kuvvetleri eski Komutanı General Ben Hodges ise Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz’le bağlantısını kesmek istediğini iddia etti.

BOLD – ABD’nin Avrupa Kuvvetleri (EUCOM) ve NATO Müttefik Kuvvetleri (SACEUR) Yüksek Komutanı General Tod Wolters, gelecek birkaç haftada Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi riskinin ‘düşük-orta’ düzeyde olduğunu söyledi.

ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komisyonu’nun oturumunda konuşan Wolters, Rus askerlerinin Ukrayna sınırlarına kaydırılmasına ilişkin artan kaygılar konusunda ilk kez bu tür bir askeri değerlendirme paylaştı.

“BÖYLE BİR SEÇENEĞİ DIŞLAMIYORUZ VE HAFİFE ALMIYORUZ”

General Tod Wolters, bu değerlendirmenin arkasındaki istihbarata ilişkin bir ayrıntı vermedi. Wolters, ABD ordusunun bu aşamada Rusya’dan bir işgal eylemi beklemediğini ancak böyle bir seçeneği de dışlamadığını ve riski de hafife almadığını belirtti.

Bunun yanında Wolters, gelecek haftalar ve aylardaki risklere dair görüşlerinin Rus güçlerinin dağılımını temel aldığını söyledi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) bugüne kadar, Rus askerlerinin dizilimi ve sayısı konusunda değerlendirmelerde bulunmayı reddederek, bu konuda gazetecilerden gelen soruları Moskova’ya yönlendirdi.

Buna karşın Beyaz Saray, Rusya’nın Ukrayna’nın doğru sınırında, Kırım’ı ilhak ettiği 2014’ten bu yana en yüksek sayıda askerinin olduğunu açıklamıştı.

UKRAYNA SINIRINDA 80 BİN RUS ASKERİ: 110 BİNE ÇIKARILACAK

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Sözcüsü Yuliya Mendel, Rusya’nın Ukrayna sınırına 40 bin asker yığdığını ve 40 bin askerin de Moskova’nın 2014 yılında ilhak ettiği Kırım’da bulunduğunu açıklamıştı.

Ukrayna askeri istihbaratı da Rusya’nın sınıra askerî yığınağının 20 Nisan’a dek süreceğini ve nihayetinde toplam 110 bin askerin hazır bulundurulacağını bildirmişti.

Bu sayının, 255 bin aktif personeli bulunan Ukrayna ordusunun neredeyse yarısına denk olduğu belirtiliyor.

WOLTERS: RUS İŞGALİ İHTİMALİ DÜŞÜK-ORTA SEVİYEDE

Temsilciler Meclisi’ndeki oturumda bir Kongre üyesinin, gelecek birkaç haftada Rus işgalinin olma ihtimaline dair sorusunu Wolters, ‘düşük-orta’ diye yanıtladı.

Başka bir Kongre üyesinin de riskin bu zaman diliminden sonra değişip-değişmeyeceğini sorması üzerine Wolters, ayrıntıya girmeden, “Bunun yanıtı, duruma göre değişir” ifadesini kullandı.

Günün her bir anında yaşanan gelişmeye göre bu soruya yanıtın de değişebileceğine dikkati çeken Wolters, ancak şimdiki gidişat aynı kaldığı takdirde işgal riskinin de düşebileceği tahminini dile getirdi. Wolters, “Benim düşüncem, şu anda gözlemlediğim gidişat sürerse, böyle bir olayın yaşanması ihtimali de azalmaya başlayacak” dedi.

ÜST SEVİYEDE TETİKTEYİZ

Wolters, Rusya’nın Ukrayna sınırı boyundaki güçlerine tedarik sevkiyatının ‘durağanlaştığını’ da söyledi. Bununla birlikte Amerikalı general, Rusya’nın çok büyük boyutta kara gücü ve bunun yanında hava ve deniz gücü de bulundurduğuna işaret ederek, “Bu büyük bir kaygı oluşturuyor. Üst seviyede tetikteyiz” dedi.

“RUSYA, UKRAYNA’NIN KARADENİZLE BAĞLANTISINI KESMEK İSTİYOR”

ABD Avrupa ve Asya Kuvvetleri (USAREUR-AF) eski Komutanı emekli General Ben Hodges ise Ukrayna’da yayın yapan Espresso televizyonuna yaptığı açıklamada Rusya’nın Ukrayna’nın Karadeniz’le bağlantısını kesmek istediğini iddia etmişti.

General Ben Hodges, Rus ordusunun Donbas’a yönelik askeri sevkiyat görüntülerinin aldatmaca olduğunu ve Kremlin’in farklı bir hamleye hazırlandığını ileri sürdü.

Ben Hodges, Rus Ordusu’nun önceliğinin Ukrayna’nın Karadeniz ile bağlantısını kesme niyetinde olduğunu söyledi.

General Ben Hodges, Rusya’nın Donbas’ı işgal etme tehdidi bulunmadığını, bundan daha kanlı planlarının olduğunu söyledi.

Ben Hodges: “Rusların artık Donbas’a belirleyici bir saldırıya ihtiyacı yok. Donbas’ın bölgedeki istikrarsızlığı sürdürmesi ve Ukrayna’nın Batı ile entegrasyonunu engellemesi gerekiyor. Rusya Federasyonu’nun amacı bölgedeki durumu kaos halinde tutmaktır.” dedi.

Emekli General Hodges’a göre Ukrayna’nın güneyi ve Ukrayna’nın Karadeniz’le bağlantısının kesilmesi Rusya için daha öncelikli.

“RUS ORDUSUNUN MANEVRALARI ALDATMACA”

Hedges sözlerini şöyle sürdürdü: “Kremlin, Mariupol, Odessa ve Berdyansk dahil Karadeniz kıyılarında tam kontrol sağlamakla ilgileniyor. Rus kuvvetlerinin tüm bu hareketi, büyük olasılıkla Kırım’ı Dinyeper Nehri’ne bağlayan su kanalına saldırmak ve ele geçirmek için yapılacak bir operasyonu (gizlemek için) yürütülen aldatmaca manevralar ve sonra Karadeniz kıyılarının ele geçirilmesi için bir sıçrama tahtası olacak.”

“RUSYA, SALDIRI İÇİN PROVOKASYON YAPABİLİR: HAZIRLIKLI OLMALIYIZ”

Rusya’nın 2008’de Gürcistan’la savaşında olduğu gibi provokasyon yapabileceğini kaydeden Ben Hodges, böylece Rusya’nın Ukrayna’yı saldırganlıkla iham edebileceğini ve saldırı için bahane olarak kullanabileceğini söyledi. Hodges, “Maksimum düzeyde savaşa hazır durumda olmamız gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

DONBAS KRİZİ

Ukrayna ve Rusya, Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesinde artan çatışmalar nedeniyle birbirlerini suçluyor. Bölgede Ukrayna askerleriyle Rusya destekli güçler arasında 2014 yılından bu yana çatışmalar yaşanıyor. Kiev çatışmalarda bugüne kadar 14 bin kişinin yaşamını yitirdiğini belirtiyor. Rusya’nın Ukrayna’nın doğu sınırlarında askeri yığınak yapması gerilimi daha da arttırmış durumda.

Yunan mevkidaşından Çavuşoğlu’na canlı yayında yaptırım tehdidi

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal planı: Tamamı mı bir kısmı mı? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »