27 Şubat 2021 Cumartesi

İyi Partili Usta: 1 milyon yazar kasa fırlatacak insan var ama çekiniyorlar

Başbakanlıkta fırlatılan bir yazar kasa sonrası iktidara gelen AKP’nin son dönemdeki ekonomi politikası ile ilgili konuşan İyi Partili Erhan Usta, “Bugün 1 milyon tane yazar kasa fırlatacak insan var ama çekiniyorlar” dedi.

BOLD – İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, “Şu anda 1 milyon tane yazar kasa fırlatacak insan var ama kimse onu yapamıyor. İnsanların kendi sıkıntılarını anlatmaktan dahi çekindiği ortam var” dedi.

ESNAF HİÇBİR DÖNEM BU DENLİ SIKINTIYA DÜŞMEMİŞTİ

İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Erhan Usta, Kanal 42’de Sümen Altı programına konuk oldu. Türkiye’nin esnafın bu denli sıkıntıya düştüğü bir dönemi hiç yaşamadığını söyleyen Usta, ekonomide yaşanan sorunların hepsini pandemiye bağlamanın doğru olmayacağını ifade etti.

EKONOMİ GEÇMİŞ KRİZ DÖNEMLERİNDEN YÜZ KAT DAHA KÖTÜ

Uzun süredir Türkiye ekonomisinin kötü yönetildiğini belirten Usta, “Türkiye’de ekonomi, geçmiş kriz dönemlerine göre yüz katı daha kötü. Konuşamıyorsunuz. Kimse bir şey söyleyemiyor, bunlar konuşulamıyor. Geçmişte Ecevit döneminde 1 tane yazar kasa fırlatıldı. Şu anda 1 milyon tane yazar kasa fırlatacak insan var etrafta ama hiç kimse onu yapamıyor. İnsanların kendi sıkıntılarını anlatmaktan dahi çekindiği bir ortam var. Bugün, eşi 3 gündür ayçiçek yağı istediği halde evine yağ alıp götüremeyen esnaf var” dedi.

 

Özlem Zengin’e hakaret yetmedi yalana sarıldı: Kadınlar Pembe Oda’yı kullanarak hamile kalıyor

medyabold
Devamını Oku »

Ümit Nağmeleri, ‘Benim Meselem’ parçasını günümüze uyarladı

Ümit Nağmeleri, “Arabeskin Babası” ve “Müslüm Baba” olarak sanat tarihine adını yazdıran Müslüm Gürses’in ‘Benim Meselem’ parçasını günümüze uyarladı. Genç sanatçıların okuduğu parça Ümit Nağmeleri’nin Youtube kanalında yayınlandı.

BOLD – Ümit Nağmeleri, “Arabeskin Babası” ve “Müslüm Baba” olarak sanat tarihine adını yazdıran Müslüm Gürses’in ‘Benim Meselem’ parçasını günümüze uyarladı. Yeni yayınlanan projede Türkiye’de son yıllarda yaşanan zulümlere dikkat çekildi. Genç sanatçıların okuduğu parçada “Bir sevda türküsüdür, her şey O’nu anlatır Beton duvarlar ardında ne çiçekler açtırır Cemrenin kardelenle, buluştuğu o an gibi Üflemekle sönmez bu aşk, ne çerağlar yandırır”ifadelerine yer verildi. İşte yeniden uyarlanan Benim Meselem’in sözleri…

“Bir sevda türküsüdür, her şey O’nu anlatır
Beton duvarlar ardında ne çiçekler açtırır
Cemrenin kardelenle, buluştuğu o an gibi
Üflemekle sönmez bu aşk, ne çerağlar yandırır
Kilitlendi gönüllerimiz, sonsuzluğun yoluna
Heyecanla koşar iken, el at geride kalana
Eza, cefa gördük diye küsemeyiz biz kadere
Naz edecek değiliz biz, yolun sahibi olana
Yılmak yok davamızda, gelecekten ümitvarız
Başımız dik yaşarız biz, karıncaya kıyamayız
İncinsek de incitmeyiz, yaşatmak için varız
Aldanırız aldatmayız, Hakk olandan yanayız
Bir sevdamız var bizim, hizmet için yaşarız
Düşseler de ardımıza, deniz derya aşarız
Böyle bir aşk harcanamaz, mala, mülke, dünyaya
Mecnun yaşamadı böyle bir aşk, nasip olmadı Ferhata

Zaman zaman karşımıza, gulyabaniler çıksa da
Taşlı, dikenli yollarda, bin dönemeç olsada
Vefasızlar hançeriyle, sırtımızdan vursa da
söz vardık biz Allah’a, dönmeyeceğiz asla.

Celalinden gelse cefa, yahut cemalinden vefa
Kefen hırka senden ise, ikisi de cana safa.
Hicran senden, visal senden, ayandır her şey sana
Sebepleri halk edensin, KÜN FEYEKÜN, olur bir anda
Her karanlıktan sonra, bir aydınlık var elbet
Doğacaktır yine güneş, sen yeter ki sabret
Cehaletle, tefrikayla, mücadelemiz bitmeyecek
Alın yazımız, her şeyimiz aşkımız bizim hizmet.”

Özlem Zengin’e hakaret yetmedi yalana sarıldı: Kadınlar Pembe Oda’yı kullanarak hamile kalıyor

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan, ilk 20’de olmayan Türkiye’nin 2 yılda ilk 10 ekonomi arasına gireceğini söyledi

2023’te Ay’a astronot göndereceğini öne süren AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine iddialı konuştu. Şu an ilk 20 ekonomi arasına girmesi bile şüpheli olan Türkiye’nin 2023 hedefleri kapsamında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağını öne sürdü.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2023 hedeflerinin tamamına ulaşarak, Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getireceklerini öne sürdü.

TÜRKİYE İLK 10 EKONOMİDEN BİRİ HALİNE GELECEK

Kızılcahamam-Çerkeş Tüneli açılış töreninde konuşan Erdoğan, insan ve yük ulaşımını kolaylaştırarak kalkınma ve gelişimi artırabileceklerini ifade ederek, “Bölünmüş yollarımızın uzunluğunu 28 bin kilometreye çıkararak rahatlıkla ulaşımı sağladık. Geçmişte mecburen çıkılan yollar, artık keyifle seyahate dönüştü. Son dönemde açtığımız köprülerin, yolların önemli bir kısmı Anadolu’nun her köşesinin büyük potansiyelden rahatça yararlanabilmesini sağlayacak noktadadır. 2023 hedeflerimizin tamamına ulaşarak, ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirerek milletimizin refahını hak ettiği seviyeye yükselteceğiz” dedi.

REVİZE EDİLEN HEDEFLER DE TUTMADI

AKP’nin en iddialı projelerinden 2011’de açıkladığı 2023 hedefleri, 2019’da revize edilmesine karşın hedeflerin çok gerisinde. Türkiye’yi dünyanın önde gelen ilk 10 ekonomisinden biri haline getirme iddiasında olan AKP’nin politikaları sonrası Türkiye ekonomisi şu an ilk 20’de bile bulunması tehlikeye girdi.

DOLAR YÜKSELDİ, GAYRİ SAFİ YURT İÇİ HASILA ERİDİ

2011 yılında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 2023 hedefi olarak 2 trilyon 64 milyar dolar olacak açıklandı. Yıllar içerisinde yükselen dolar nedeniyle bu hedef 2019 yılında 1 trilyon 80 milyar dolar olarak revize edildi. 2018’de 797 milyar dolar olan Gayri Safi Yurt İçi Hasıla 2019’da 760 milyar dolara düşerken, geçen yıl sonu itibariyle dolar bazında Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın 730 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor.

HEDEFLENEN 25 BİN DOLAR KİŞİ BAŞINA GELİR ŞU AN 9 BİNLERDE

AKP 2011 yılında 2023 yılı için kişi başına milli gelir hedefini 25 bin 76 dolar olarak açıkladı. 2019 yılında yapılan revizyonda bu hedef de 12 bin dolara indirildi. 2019 yılında kişibaşı GSYH Türkiye ortalaması 9 bin 213 dolar olmuştu. 2020 yılında kişibaşı GSYH Türkiye ortalamasının 9 bin doların altında gerçekleşmesi bekleniyor.

RESMİ OLARAK HEDEFLENEN ÜÇ KATI İŞSİZLİK VAR

AKP, on yıl önce 2023’te işsizliği yüzde 5’e indireceğini, istihdam oranının da yüzde 50’ye yükselteceğini açıkladı. 2019 yılında yapılan revizyonla bu rakam yüzde 9.9’a çıkarıldı. 2018 yılında işsizlik oranı yüzde 11, işsiz sayısı ise 3 milyon 537 bin olarak açıklandı. 2019 yılında işsizlik oranı yüzde 13,7 olarak gerçekleşti. Resmi işsiz sayısı ise 4 milyon 394 bin kişi oldu. 2020’nin ilk 9 ayında ise işsizlik oranı yüzde 12,7 olarak gerçekleşti. Pandemi nedeniyle işten çıkarmaların yasak olması nedeniyle milyonlarca işsiz bu rakama dahil edilmedi.

 

Özlem Zengin’e hakaret yetmedi yalana sarıldı: Kadınlar Pembe Oda’yı kullanarak hamile kalıyor

 

medyabold
Devamını Oku »

AKP döneminde tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 500 arttı

Ceza infaz kurumlarının kapasitesi öğrenci yurtlarının kapasitesinden on kat fazla arttı. Cezaevlerindeki yatak sayısı 2018-2019 döneminde yüzde 10 artarken aynı dönemde öğrenci yurtlarının kapasitesi yalnızca yüzde 1,24 oranında yükseldi.

BOLD – AKP iktidarında tutuklu ve hükümlü sayısının katlanarak arttığı ortaya çıktı. Bu artış rakamlara da yansıdı. 2018 ve 2019 yılını kapsayan bir yıllık süreçte cezaevlerindeki yatak sayısı yüzde 10 arttı. Buna karşın öğrenci yurtlarındaki kapasite yüzde 1,24 arttı.

Birgün’ün haberine göre Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre de 2015 yılında 177 bin 262 olan ceza infaz kurumlarının yatak kapasitesi 2019 yılında 291 bin 546 olarak kayıtlara geçirildi. Ceza infaz kurumlarının yatak kapasitesindeki 2015-2019 döneminde yaşanan değişim ise yüzde 64 olarak kaydedildi.

5 KAT ARTIŞ

Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı nisanda çıkarılan afla 100 bin kişi tahliye edildiği halde 291 bin 546’e yükseldi. Cezaevlerine girenlerin en çok işlediği suç ise hırsızlık olarak kayıtlara geçti. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2019’a kadar cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısı ise 5 kat arttı. 2002’de 59 bin 429 olan tutuklu ve hükümlü sayısı 2019’da 291 bin 546 oldu.

AKP TÜRKİYE’Sİ 2’İNCİ SIRADA

2020’de Türkiye, 47 ülke arasında ikinci sırada yer aldı. İlk sırada ise Rusya bulunuyor. Bununla birlikte kapasite fazlasına çözüm arayan AKP; 2014’te 14, 2015’te 18, 2016’da 38, 2017’de 12, 2018’de 15, 2019’da 26 ve 2020’de 18 cezaevi yaptı. Toplam 178 yeni cezaevi yapıldı. Bu yıl ise 39 yeni cezaevi daha açılacak. Toplam cezaevi sayısı 375.

Diğer yanda cezaevlerinin kapasitesinde bir yıl içinde yaşanan değişim, öğrenci yurtlarının kapasitesindeki değişimi neredeyse ona katladı. Ceza infaz kurumlarının 2019 yılındaki yatak sayısı, 2018 yılına göre yüzde 10 arttı. Aynı dönemde öğrenci yurtlarının yatak sayısındaki artış yüzde 1,24’te kaldı.

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın verilerine göre 2018 yılında 669 bin 64 olan öğrenci yurtlarındaki yatak sayısı, 2019 yılında 677 bin 413’e çıktı.

2015 yılında toplam kapasitesi 454 bin 631 olan öğrenci yurtları, dört yılda açılan yeni yurtlar ile birlikte 677 bin 413’e yükseldi. Yükseköğrenim öğrencilerine barınma hizmeti sunan öğrenci yurtlarındaki 2015-2019 dönemindeki kapasite değişimi yüzde 49 oldu.

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye’nin S-400 için Girit Modeli teklifine ABD’den ret

S-400 krizine Girit modeli ile çözüm öneren Türkiye’ye ABD’den ret cevabı geldi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcülerinden Yarbay Thomas Campbell, “S-400 sisteminin S-300’e göre NATO ve ABD’ye daha büyük tehdit oluşturduğunu” belirtti.

BOLD – ABD Savunma Bakanlığından S-400’ler konusunda yeni bir açıklama daha geldi. Daha önce Washington yönetiminin üst üste yaptığı ve Türkiye’nin bu sistemleri elinden çıkarmasını istenen taleplerin bir devamı niteliğindeki açıklamada S-400’lerin NATO ve ABD’ye büyük tehdit oluşturduğu belirtildi.

ABD S-400’DEN VAZGEÇİLMESİNDE ISRARCI

Açıklama Pentagon sözcülerinden Yarbay Thomas Campbell’den geldi. Türkiye’ye S-400 hava savunma sistemini elinde tutmama çağrısını yineleyen Campbell “Bu tür satışlar, Ruslar’a gelir, erişim ve nüfuz sağlıyor. Türkiye uzun süreli ve değerli bir NATO müttefiki ancak bu mesele Türkiye’nin ABD ve NATO müttefiki olarak yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır” dedi.

Campbell açıklamasında Türkiye’nin kendisine daha önce sunulan savunma sistemi tekliflerini reddettiğini hatırlattı. “ABD, 2009 ve 2019 yıllarında Türkiye’ye Patriot teklif etti ve 2013’te de Türkiye’nin uzun menzilli hava/füze savunma sistemi ihalesinde yarıştı. Her bir teklif, ortak üretim ve ortak geliştirme konusunda geniş yelpazede fırsatlar içeriyordu, Türkiye reddetti” ifadelerini kullandı.

“S-400 DAHA BÜYÜK TEHDİT”

Amerika’nın Sesi’nin haberine göre, Sözcü Campbell, S-300’ler konusunda da Akar’ın Girit Modeline yanıt olarak, “Bunlar hiçbir şekilde aynı durum değil. S-400, NATO ve ABD’ye karşı oluşturduğu risk bakımından eski sistemlerden daha büyük bir tehdit. Buna ilaveten, Türkiye’nin sistemi satın alması, tüm NATO müttefiklerinin 2016’da Varşova’daki NATO Zirvesi’nde Rus teçhizatına olan bağımlılıklarını azaltma yönünde verdikleri taahhütlere ters düşmektedir” ifadesini kullandı.

Campbell açıklamasında, S-400 sisteminin F-35 savaş uçaklarıyla uyumlu olmadığına da bir kez daha dikkat çekerken, Türkiye’nin Rus savunma sistemi alımı nedeniyle F-35 programından çıkartıldığını da hatırlattı.

medyabold
Devamını Oku »

Özlem Zengin’e hakaret yetmedi yalana sarıldı: Kadınlar Pembe Oda’yı kullanarak hamile kalıyor

Çıplak aramayı ifşa eden kadınları ‘onursuzluk ve ahlaksızlık’la itham eden AKP’li Özlem Zengin, bu sefer de “Kadınlar cezaevinde pembe odayı kullanarak hamile kalıyor” yalanına sarıldı. Zengin’in iddia ettiği pembe oda görüşmeleri, Cemaat soruşturmalarında tutuklu bulunanlara kullandırılmıyor.

BOLD – Çıplak arama dayatmasını inkar eden ve skandalı ifşa eden kadınlar için “onursuz ve ahlaksız” suçlaması yapan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, yeni bir skandala imza attı. Zengin bu sefer “Kadınlar cezaevinde pembe odayı kullanarak hamile kalıyor, maksatları Türkiye’yi karalamak.” dedi. Oysa Zengin’in kadınları utandıran iddiası bir yana bahsettiği bembe oda ödül sistemi, Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunanlara Adalet Bakanlığı tarafından yasaklandı.

ÖZLEM ZENGİN HAKARETTE SINIR TANIMIYOR

AKP’li Özlem Zengin, bir kez daha Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklu ve hükümlü olan kadınları hedef aldı. Habertürk’ten Fatih Altaylı’ya konuşan Zengin, Cemaat soruşturması kapsamında cezaevinde tutuklu ve hükümlü olan kadınların, diğer kadın mahkumlara kıyasla 4 kat daha fazla hamile kaldığını iddia etti.

“PEBME ODA” YALANI

Bu iddiasıyla sınırlı kalmayan Zengin, cezaevlerinde uygulanan ‘Pembe Oda’ uygulamasını hatırlatarak “Pembe Oda denilen uygulamayı biz getirdik ve çok da doğru yaptık, ama ‘FETÖ’cüler bunu kullanarak cezaevinde hamile kalıyorlar. Cezaevinde anne çocuk fotoğraflarını dünyaya göstermek. Ben bunu söylediğim için hedefteyim” dedi. Zengin daha önce de kadınların talimatla hamile kaldığını söyleyerek tepki çekmişti.

‘PEMBE ODA’ NEDİR?

Kamuoyunda “pembe oda” olarak bilinen özel alanlar, cezaevlerinde tutuklu ve hükümlülerin eşleri ile bir araya gelmelerine olanak sağlayan özel görüşme odalarıdır. Uygulama Türk hukuk mevzuatına, 30 Mart 2013 tarihinde ve AKP iktidarında “Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik”te girdi.

Düzenlemeye göre cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin topluma kazandırılması ve sosyalleşmelerini teşvik etmek için uyguladığı ödül yönetmeliğinin 11. maddesine göre hükümlü ve tutuklular en geç 3 ayda 1 kez olmak üzere 3 saatten 24 saate kadar eşleriyle kurumunun bu tür ziyaretler için ayrılan bölümünde görüşebiliyorlar.

Birçok ülkede örneği görülen bu uygulama Türkiye’de bir hak değil, ödüllendirme sistemi olarak uygulanıyor. Ödülü kazanmanın şartları; örnek davranış, üstün başarı, kişisel gelişim ve istihbarat. İnfaz Kanunu uyarınca hakkında terör suçlaması da bulunsa iyi hali olan tutuklulara çeşitli “ödüller” veriliyor. Bu ödüllerden biri de “pembe oda”yı kullanmak.

SADECE CEMAAT SORUŞTURMASINDAN TUTUKLU OLANLAR FAYLANMIYOR

Bunun yanı sıra Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, 15 Temmuz’un ardından Türkiye’de ilk kez “pembe oda” taleplerine kısıtlama getirdi ve Cemaat soruşturmaları kapsamında cezaevlerinde bulunan evli tutuklulara “pembe oda” yasağı koydu. Yasağa gerekçe olarak muhtemel “örgütsel” ve “kripto” görüşmeler gösterildi.

Bu ödüllendirme sisteminden Cemaat soruşturmaları sebebiyle cezaevinde olanların faydalanması yasak. Yani Zengin’in iddia ettiği gibi, cemaat soruşturmasından tutuklu ya da hükümlü olan kadınların, cezaevlerinde hamile kalma ihtimalleri yok.

“ONURLU VE AHLAKLI KADIN” ÇIKIŞININ ARKASINDA

Zengin’in tartışmalı açıklamaları bununla sınırlı kalmadı. Daha önce çıplak aramayı ifşa eden kadınları ‘onursuzluk ve ahlaksızlık’la itham eden Zengin, sözlerinin arkasında durarak “Tacizin, tecavüzün, aile içi şiddetin uzun yıllar saklandığına tanık oldum. Her yerde olur bunlar ve bunu anlarım ama cezaevinde kötü muamelenin saklanması aynı şey değil. Ben bunu vurgulamaya çalıştım. ‘Onurlu ve ahlaklı bir kadın bunu bir yıl saklar mı?’ dedim. Yanlış söyledim, haklısınız. Keşke kadın yerine ‘insan’ deseydim” ifadelerini kullandı.

“YALAN, İFTİRA, VİCDANSIZLIK”

Zengin’in açıklamalarına HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, “Durmuyor!!! Yalan, iftira, vicdansızlık! Ah vicdan neredesin? “FETÖ’cüler bunu kullanarak cezaevinde hamile kalıyorlar. Maksatları da Türkiye’yi karalamak. Cezaevinde anne çocuk fotoğraflarını dünyaya göstermek. Ben bunu söylediğim için hedefteyim” paylaşımıyla tepki gösterdi.

medyabold
Devamını Oku »

Kılıçdaroğlu’dan hibe aşı tartışmasına 17-25 Aralık göndermesi: Bu sefer akıllanmışlar

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hibe aşıya 12 milyon lira ödendiği iddiasını 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla yorumladı. “Haklarını yemeyelim, bu sefer akıllanmışlar. Peçeteye yazıp imzalatmak yerine bilgisayar çıktısı almışlar” dedi.

BOLD – İktidar ve muhalefet arasında hibe aşı polemiği devam ediyor. İddialar karşısında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan gelen cevabı ‘peçete’ çıkışıyla eleştiren Kılıçdaroğlu “Önce ‘aracı firma yok’ dediler, şimdi ‘var’ diyorlar. Bedelsiz gönderilen 1 milyon aşıya, ‘12 milyon dolar ödedik ama bir sorun neden ödedik’ diyorlar. Haklarını yemeyelim, bu sefer akıllanmışlar. Peçeteye yazıp imzalatmak yerine bilgisayar çıktısı almışlar” dedi.

“HİBE AŞIYA 12 MİLYON DOLAR ÖDENDİ” İDDİASI

Kılıçdaroğlu, Çin’den alınan aşılar için gündeme gelen aracı firma ve hibe aşıya 12 milyon dolar ödendiği iddiaları hakkında sosyal medya hesabı üzerinden yeni bir video paylaştı. Videoda grup toplantısındaki, “31.12.2020 tarihinde, 1 milyon 342 bin 298 doz aşı gümrükten Keymen tarafından çekiliyor ve Devlet Malzeme Ofisi’ne faturalanıyor. Buradaki önemli nokta şu, gümrükteki beyana göre; 1 milyon doz aşı, ücretsiz. 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz verilmiş. Sayın Bakan’a ve Erdoğan’a soruyorum, ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı Devlet Malzeme Ofisi’ne her dozu 12 dolardan fatura edildi mi, edilmedi mi? Bu sorunun cevabını bekliyorum” sözleri yer aldı.

Videoda ayrıca, Sağlık Bakanlığı’nın aracı firma olmadığına ilişkin yazılı açıklamasının görseli ve Esenboğa Gümrük Müdürlüğü’nün 30 Aralık 2020 tarihinde düzenlediği beyanname görseli de yer aldı.

17-25 ARALIK HATIRLATMASI

Kılıçdaroğlu’nun videoda “Bu sefer akıllanmışlar. Peçeteye yazıp imzalatmak yerine bilgisayar çıktısı almışlar” sözleri ile 17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna gönderme yapması dikkat çekti.

17-25 Aralık operasyonlarının yaşandığı dönemde İran’lı Reza Sarraf’ın, Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’a, o zaman 700 bin TL olan Patek Philippe marka saat ‘hediye ettiği’ ileri sürülmüştü. Çağlayan saatin parasını ödediğini söylemiş ve saati satın aldığına ilişkin fatura göstermişti. Ancak Patek Philippe firması, faturanın kendilerine ait olmadığını açıklamıştı. Daha sonra Çağlayan, Conrad Oteli’nin antetli kağıdına, “Saat bedeli olan 240 bin Euro’yu M.Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” yazan ve Rıza Sarraf imzalı olduğu ileri sürülen kağıdı ‘belge’ diyerek TBMM 17 Aralık Araştırma Komisyonu’na sunmuştu. Bu durum, kamuoyu tarafından “700 bin liralık saati peçeteyle akladılar” benzetmesiyle eleştirilmişti.

medyabold
Devamını Oku »

15 Temmuz’un diğer yüzünü anlatan ‘Kader’ ödüle doymuyor

15 Temmuz sonrası Cemaat mensuplarının Türkiye’de yaşadığı dramı beyaz perdeye aktaran ‘Kader’ isimli kısa film 5 farklı festivalden ödülle döndü. Üniversite öğrencisi Zehra Karahan’ın 13 dakikalık filmi 28 Şubat’ta Youtube’de yayınlanacak.

BOLD – Almanya’da yaşayan üniversite öğrencisi Zehra Karahan’ın, Türkiye’de Hizmet Hareketi mensuplarının 15 Temmuz sonrası yaşadıklarını beyaz perdeye aktardığı kısa film ödüllere doymuyor. 13 dakikalık kısa film ‘Kader’, şimdiden 5 farklı festivalde ödül aldı.

5 ÖDÜLLÜ KISA FİLM: KADER

Filmin yönetmeni Zehra Karahan, Almanya’da Film Prodüksiyon (Yönetmenlik) Bölümü’nde 3’üncü sınıf öğrencisi. Okulda verilen kısa film proje ödevi üzerine Kader’i çektiğini anlatan Karahan “Kısa film proje ödevimi, hayata tutunmak için haksız yere ülkelerini terk etmek zorunda bırakılan ve zulme uğrayan insanların sesini duyurabilmek adına bir fırsat olarak gördüm ve ‘Kader’ isimli kısa filmi çektim” ifadelerini kullandı.

İLK GÖSTERİM 28 ŞUBAT’TA YOUTUBE’DE

Bol ödüllü kısa filmin fragmanı Youtube’de yayınlandı. Filmin tamamı ise 28 Şubat günü Almanya saati ile saat 18:00’de Zehra Karahan’ın Youtube kanalından yayınlanacak.

13 dakikalık kısa film Türkiye’den kaçmak zorunda kalan bir ailenin serüvenini anlatıyor. Karahan kısıtlı imkanlarla başladıkları film sonucunda ortaya güzel bir eser çıktığını belirterek “Bu filmi çekme amacım başından beri insanların sessiz çığlıklarını duyurmaktı. Eğer amacıma ulaşırsam ne mutlu bana” dedi.

medyabold
Devamını Oku »

MHP’den Perinçek’e: Çay içmemiz bile mümkün değil

“MHP’nin başına geçmek şereftir” diyen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i ismini açıklamak istemeyen bir MHP’li yetkili eleştirdi. MHP’li yetkili, Perinçek’le ilgili “Çay içmemiz bile mümkün değildir” dedi.

BOLD – Cumhur İttifakı’nın gizli ortağı olarak görülen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in “MHP’nin başına geçmek şereftir” sözlerine MHP’li yetkililer “Çay içmemiz bile mümkün değildir” diye yanıt verdi.

“MHP’NİN BAŞINA GEÇMEK ŞEREFTİR”

Perinçek, Haber Global ekranlarında konuk olduğu bir canlı yayında CHP’li hukukçu Gamze Pamuk Ateşli ile tartışmış, Pamuk, Perinçek’e, “Olur da Bahçeli siyaseti bırakırsa MHP’nin başına da geçersiniz, çok uygun bir pozisyonunuz var” diyerek yüklenmişti. Bunun üzerine Perinçek, “MHP’nin başına geçmek şereftir. MHP bugün vatansever bir parti. MHP vatansever bir konumda. Türkiye’nin bütünlüğü için çalışıyor, teröre karşı mücadele veriyor, Amerika’ya karşı duruyor, onun için MHP’nin başında olmak bir suç değil” diye yanıt vermişti.

“BERABER HAREKET ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”

Konuyla ilgili Hürriyet gazetesine açıklamalarda bulunan MHP kaynakları, “MHP’nin Doğu Perinçek’e bakışı bellidir. MHP’nin Perinçek ile aynı yerde anılması hoş bir şey değil, şiddetle karşıyız biz bu duruma. Herhangi bir ilişkimiz, beraber hareket etmemiz, çay içmemiz bile mümkün değildir. 12 Eylül’den evvel ülkücü yöneticilerin hepsini Aydınlık Gazetesi’nde hedef göstermiştir. Gazetelere tam boy ilan verip adını, okulunu, adresini yayınlamıştır. MHP’ye üye olması bile mümkün değildir, bu şekilde kabul edilemez” diye yanıt verdi.

 

Yoksulluk intiharları 2 yılda yüzde 38 arttı

medyabold
Devamını Oku »

AKP gıda enflasyonunun düşmesi için umudunu ‘yaz’a bağladı

Yüksek seyreden enflasyonda gıda fiyatları başı çekiyor. Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli ise fiyatların düşmesi için yaz aylarını işaret etti. Pakdemirli mayıs ayından sonra gıda fiyatlarında ciddi bir düşüş beklediğini söyledi.

BOLD – Gıda fiyatlarındaki yüksek enflasyonla ilgili konuşan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, mayıstan sonra gıda fiyatları ile ilgili ciddi bir düşüş eğilimi olabileceğini öne sürdü.

GIDA FİYATLARI MAYISTAN SONRA DÜŞECEK

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli son zamanlarda sürekli katlanan gıda fiyatlarında ciddi düşüş beklediğini iddia etti. CNN TÜRK’e konuşan Bakan Pakdemirli, “Dünyada bir pandemi belirsizliği yaşıyoruz. Bu pandemi etkilerinin üzerine kuraklık belirsizliği ve Çin ile Hindistan gibi iki tane talep edici ülkenin normalden fazla talep etmesiyle emtia fiyatlarının hepsinin dünya çapında bir artış var. Eğer Kovid’le ilgili beklediklerimiz gerçekleşirse ben mayıstan sonra gıda fiyatları ile ilgili ciddi bir düşüş eğiliminde olabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

ESKİYE YAKIN SEVİYELERİNE GERİLEYECEK

Döviz fiyatlarında düşüş olduğunu belirten Pakdemirli, “Biliyorsunuz dövizde de bir iyileşmemiz var bunun da enflasyona muhakkak katkıları var. İki tane şey var burada; birincisi dünyada emtia fiyatlarının çok artması, dövizde de hızlı bir yükseliş ama şu anda geriye doğru bir düşüş beklentimiz oldu. Bununla beraber fiyatların tekrar eskiye yakın seviyelere gelebileceğine inanıyorum” dedi.

 

Yoksulluk intiharları 2 yılda yüzde 38 arttı

medyabold
Devamını Oku »

Dolar tezleri tutmayan Yiğit Bulut’tan yeni öngörü: En güvenli yatırım aracı TL

Ekonomi yorumları ile dikkat çeken Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, doların 30 lira olması halinde bile TL’de kalanların kazanacağını öne sürdü. Bulut, daha önce doların düşeceğini ileri sürüp, aksini söyleyenleri milletten özür dilemeye çağırmıştı. 

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Yiğit Bulut, tartışmalı bir ekonomi yorumuna daha imza attı. Bulut, “Dolar 30 lira olsa bile Türk lirasında kalan kazanır” dedi. Bulut 3 sene önceki bir açıklamasında ise “3.90 üzerinde bu millete dolar aldıran nokta nokta nokta orayı söylemeyeceğim. Neredesiniz? Çıkın bu milletten özür dileyin” ifadelerini kullanmıştı.

ERDOĞAN’IN KABUL ETTİĞİ DOLAR SATIŞINI YALANLADI

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut, CNN Türk’te katıldığı yayında “ Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervi eritildi” iddiası ve TL’deki değer kaybı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Independent’ın haberine göre muhalefetin dile getirdiği Merkez Bankası’nın 128 milyar dolarlık rezervinin piyasaya satıldığı iddiasının doğru olmadığını savunan Bulut, “Eğer 7-8,50 arasında 128 milyar dolar sattıysak bunun ortalaması 7,75’e gelir. 7,75’ten sattığımız doları geçtiğimiz hafta 6,80-7 arasında geçtiğimiz haftalarda geri aldıysak yaklaşık yüzde 10-15 arasında kar etmiş olmamız gerekiyor. Yaklaşık 13 milyar dolarlık kar etmiş olmamız gerekiyor. Burada teşekkür edilmesi gerekiyor ama teşekkür edilmesine gerek yok. Çünkü böyle bir satış olmadı” dedi.

“EN GÜVENİLİR YATIRIM ARACI TL”

Dolar kurundaki yükselişin etkisini değerlendiren ve Türk Lirası’nın en güvenilir yatırım aracı olduğunu savunan Bulut, “1980’den 1990’dan 2000’den beri Türk Lirası’nda duruyorsanız, Hazine Bono’nuzu hiç satmadıysanız, sürekli bileşik faiziyle birlikte bugün dolar 30 lira olsa sizin getirinizi karşılamıyor. Çok net söylüyorum. 20 yıldır, 10 yıldır, 30 yıldır TL’ye güvendiyseniz, TL hazine bonosunda kaldıysanız, bunun getirisini değerlendirdiyseniz dolar kaç lira olursa olsun o getiriyi sağlamıyor. En büyük getiri her zaman Türk Lirası’nda” dedi.

DOLAR ARTACAK DİYENLERİ ÖZÜR DİLEMEYE ÇAĞIRMIŞTI

Yiğit Bulut, 3 yıl önce doların yükselmeyeceğini öne sürüp, “3.90 üzerinde bu millete dolar aldıran nokta nokta nokta orayı söylemeyeceğim. Neredesiniz? Çıkın bu milletten özür dileyin. 3.50’de 3.60’da 3.80’de 3.94’te ekranları kırdık hatırlarsanız. Sakın bulaşmayın bu kur geri dönecek diye. O günlerde tweet atanlar yazı yazanlar, adamsanız çıkın da özür dileyin. Bankaların araştırma departmanları, o ekonomi kanallarının çok bilenleri, neredesiniz? Çıkın bu milletten özür dileyin. Tabi hükumet düşecekti, Cumhurbaşkanı düşecekti. Dolar 5 lira olacaktı. felaket tellalları çıkın bu milletten özür dileyin” demişti.

 

Yoksulluk intiharları 2 yılda yüzde 38 arttı

medyabold
Devamını Oku »

Karadeniz doğalgazıyla indirim başka bahara kaldı

Karadeniz’de bulunan doğalgazla faturalarda indirim müjdesi şimdiden başka bahara kaldı. CHP’nin raporuna göre iktidar, gazı 2023’e yetiştirebilmek için yeterli araştırma yapmadan yatırım yapmaya başladı. Bu durum maliyeti yükseltti ve indirim şimdiden imkansız hale geldi.

BOLD – CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, Karadeniz’de bulunan doğalgazla ilgili çalışmalarını açıkladı. Hazırlanan bilgi notuna göre, iktidarın yanlış tercihleri doğalgazda indirimi imkansız hale getirdi.

Akın’ın bilgi notuna göre iktidar, Karadeniz’deki doğalgazı 2023 seçimleri öncesine yetiştirmek için potansiyelin çeyreğine yönelik bir yatırım planlandı. Bu durum maliyeti yükselteceği için indirim müjdesi de başka bahara kaldı.

CHP’li Akın, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) ÇED raporuna yönelik değerlendirme notunda şunlar yer verdi:

“POTANSİYEL BELİNLENMEDİ”

“ÇED raporunda, 780 milyon TL bedelle Sakarya Gaz Sahası Denizaltı Üretim Tesisleri, Denizaltı Nakil Hatları ve Kara Doğalgaz İşleme Tesisi Entegre Projesi yer aldı. Sahayla ilgili teknik rapor belli olmadan gazın çıkarılması için çalışmalara başlandı. Gazın çıkarılması için öncelikle sahadaki potansiyelin tam olarak belirlenmesi gerekirken bu adım tamamlanmadan deniz ve kara tesisleri ile nakil hatlarının planlanmasına başlandı.

“ÖRNEĞİ YOK”

Dünyada bu gibi doğalgaz sahalarında önce sahanın ayrıntılı bir teknik raporu hazırlanıyor, ardından nihai yatırım kararıyla ilgili süreçler yürütülüyor. Ancak iktidar, Sakarya Gaz Sahası’nda teknik raporu hazırlamaya devam ederken nihai yatırım kararıyla ilgili süreçleri de işletmeye başladı. Doğalgazı çıkarabilmek için dünyada örneği olmayan bir yöntem.

“GÖSTERMELİK GAZ”

ÇED raporu, iktidarın siyasi rant için acele ettiğini ortaya koyuyor. Rapora göre, proje iki aşamalı yürütülecek. İlk aşamanın 2023’te devreye girmesi hedeflenirken, ikinci aşamanın 2023’ten sonra devreye gireceği ifade ediliyor. Bu durum, iktidarın projeyi 2023’e yetiştirmek için aşamalara böldüğünü ortaya koyuyor.

“DÖRTTE BİRİ KULLANILACAK”

İlk aşamada 6 ya da 10 kuyunun denizaltı üretim tesislerine bağlanması amaçlanıyor. Sahadaki gaz potansiyelinin belli olabilmesi için en az 30-40 kuyunun açılması gerektiği ifade ediliyor. Bu kapsamda ilk aşamada günlük 10 milyon metreküp, 2023’ten sonra devreye girecek ikinci aşama ile de günlük 40 milyon metreküp gaz taşınması hedefleniyor. Raporda, tüm sistemin devreye alınmasının 2023’ten daha ileri bir tarihte olacağı ifade ediliyor.

“BİR AYI BİLE KARŞILAMIYOR”

2023’te günlük 10 milyon metreküp çıkarılmasıyla bir yılda 3.6 milyar metreküp doğalgazın taşınması amaçlanıyor. Yıllık 3.6 milyar metreküp doğalgaz Türkiye’nin yaklaşık yüzde 7’lik doğalgaz ihtiyacını karşılayabiliyor. 2023 için yapılacak yatırım, Türkiye’nin bir aylık doğalgaz ihtiyacını dahi karşılamıyor.

“MALİYET YÜKSELİYOR”

Birinci aşamada sahanın dörtte birini kapsayan bir yatırım planlanıyor. Sahanın tümüne yönelik bir yatırım olmadığı için metreküp başına maliyet artıyor. Cumhurbaşkanlığı yatırım programında 2021 için Sakarya Gaz Sahası’na 9 milyar TL ayrıldı. Sahanın gerçek potansiyeli belli olmadan yatırım yapılması ve günlük 10 milyon metreküp planlanma yapılması maliyeti yükseltiyor.”

medyabold
Devamını Oku »

MİT’in anlatıldığı dizinin fragmanında siyah Trasporter ile insan kaçırma sahnesi kullanıldı

TRT’nin MİT’i anlattığı yeni dizi ‘Teşkilat’ın fragmanında siyah Transpoter ile adam kaçırma sahnesine yer verilmesi dikkat çekti. Fragmanda yer alan replikler de şimdiden tartışma konusu oldu.

BOLD – 15 Temmuz’un ardından zaman zaman gündeme gelen adam kaçırmalar, bu sefer TRT’nin Milli İstihbarat Teşkilatını (MİT) anlattığı yeni dizinin fragmanında yer aldı.

TRT’nin ‘Teşkilat’ dizisinin fragmanı yayınlandı. Dizi için MİT’in yeni külliyesinin plato olarak kullanılması, ayrıca yayınlanan fragmanda yer alan siyah transporterle adam kaçırma, uçak düşürme, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar tarafından üretilen SİHA’lar dikkatleri çekti.

ADAM KAÇIRMA SAHNESİ SOSYAL MEDYADA

Fragmanda 15 Temmuz’un sonrasında çok sayıda kişinin zorla kaçırıldığı araç olarak bilinen siyah bir transporterin yer alması ve o araçla adam kaçırılması sosyal medya takipçilerinin dikkatinden kaçmadı. Eski AKP milletvekili ve DEVA Partisi Kurucusu Ahmey Faruk Ünal da sosyal medya hesabından dizinin fragmanında siyah transporter ile birisinin kaçırıldığını yazdı.

Kronos’ta yer alan habere göre Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından desteklenen Teşkilat dizisi 7 Mart Pazar günü TRT 1’de izleyici ile buluşacak. Başrollerinde Çağlar Ertuğrul, Deniz Baysal Yurtçu, Mesut Akusta, Ezgi Eyüboğlu, Ezgi Şenler gibi isimlerin yer aldığı dizinin tanıtım fragmanı yayınlandı.

MİT’İN KALESİ FİLM SETİ OLDU

Dizide MİT’in ‘kale’ olarak isimlendirilen Ankara’daki yeni yerleşkesi film seti olarak kullanıldı. Fragmandaki sahneler kadar, kullanılan replikler de dikkat çekti. Operasyon merkezindeki sahnede ekrandaki fotoğraflarda yer alan insanlar için “Bu arkadaşların hepsi bu sabah bir uçak kazasında öldü” denilirken, “Devlet öl der ölürsün, yaşa der yaşarsın” diyaloğu dikkat çekti. Arka seslerde ise “Bazı kahramanlar vardır siz onları bilmezsiniz, onlar da kendini bilmez” ifadeleri yer alıyor.

Ankara’da uzun zamandır ilk kez bu büyüklükte bir prodüksiyonla dizi çekildiği öne sürülürken, dizinin stoklu ilerlediği ve bir kaç bölümünün önceden çekildiği belirtiliyor. Kod adı Teşkilat olan yeni dizinin, değişen ismini Gazeteci Birsen Altuntaş ‘Ankara’ olarak duyurdu.

medyabold
Devamını Oku »

26 Şubat 2021 Cuma

Açlık sınırı 2 bin 719 TL’ye yükseldi

Türk-İş’in her ay açıkladığı araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bu ay 2 bin 719 liraya yükseldi. Aynı araştırmaya göre yoksulluk sınırı ise 8 bin 856 lira oldu.

BOLD – Mutfakta büyüyen yangın Türk-İş’in açlık sınırı araştırmasına da yansıdı. Araştırmaya göre dört kişilik bir ailenin sadece sağlıklı bir şekilde beslenmesi için harcaması gereken para, yani açlık sınırı bu ay 2 bin 719 TL oldu.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (Türk-İş), Türkiye’deki “açlık” ve “yoksulluk” sınırlarıyla ilgili periyodik araştırmasının şubat ayı sonuçları, ülkede yaşanan ekonomik kriz ve Covid-19 salgınının büyüklüğünü de ortaya koydu.

TÜRK-İŞ: MUTFAK ENFLASYONU YÜZDE 20,4

Cumhuriyet’te yer alan araştırmaya göre, 2021 Şubat ayında dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 2 bin 719 TL lira. Bu kapsamda açlık sınırını ifade eden mutfak enflasyonu aylık bazda yüzde 2.5, yıllık bazda yüzde 20.4 arttı.

Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 8 bin 856 TL oldu.

ASGARİ ÜCRET SADECE GIDAYA YETİYOR

Ayrıca açlık sınırı geçen aya göre 67 lira, Şubat 2020’ye göre 462 lira arttı. Yoksulluk sınırı ise geçen aya göre 218 lira ve geçen yıl şubat ayına göre 1503 lira yükseldi. Dört kişilik ailenin günlük gıda harcamasının 90 TL’yi aştığı belirtilen Türk-İş açıklamasında, işveren ve hükumet tarafından oyçokluğuyla belirlenmiş olan asgari ücretin net 2 bin 826 lira olduğu da hatırlatıldı.

medyabold
Devamını Oku »

Yoksulluk intiharları 2 yılda yüzde 38 arttı

İntihar rakamları korkutuyor. AKP döneminde intihar vakaları yüzde 48 arttı. Sadece ekonomik sebepler yüzünden yaşanan intiharlarda 2017-2019 arasında yüzde 38 artış yaşandı. İstatistiklere göre her hafta 65 kişi intihar ediyor.

BOLD – CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, AKP iktidarı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve bozulan ekonomi ile artan intihar oranlarına ilişkin bir rapor hazırladı. Rapora göre her hafta 65 kişi farklı sebeplerle intihar ediyor.

AKP İKTİDARINDA İNTİHAR OLAYLARI ARTTI

Cumhuriyet gazetesinde yer alan raporda, “AKP iktidarında intihar vakalarında yüzde 48 artış yaşandı. Tek adam sisteminde her hafta en az 65 yurttaş yaşamına son verdi. Ekonomik gerekçelerle intiharlar 2017-2019 döneminde yüzde 38 arttı” tespitlerine yer verildi.

Raporda yer alan bilgilere göre AKP iktidarında intihar olaylarında yüzde 48 artış yaşandı. 2002’de 2 bin 301 kişi çeşitli sebeplerle yaşamına son verirken, bu sayı 2019’da 3 bin 406’ya yükseldi. Her 10 kişiden 4’ünün neden intihar ettiği bilinmiyor. Raporda bu ölümler için “Başka bir ifadeyle Türkiye’deki intiharların yüzde 42’si faili meçhul” ifadesi kullanılıyor.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKUMET SİSTEMİNDE HER GÜN 65 İNTİHAR

Raporda Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi dönemi ayrı olarak ele alındı. Rapora göre yeni sistemde her hafta 65 kişi intihar ediyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş yapılan 2017-2019 yılları arasında 9 bin 916 kişi intihar etti. Bu sayı 2002-2019 yılını kapsayan AKP iktidarındaki toplam 53 bin 425 intihar sonucu ölümlerin tek başına yüzde 19’unu oluşturuyor.

EKONOMİK GEREKÇELERLE İNTİHARLARDA ARTIŞ VAR

2002-2019 arasında geçim zorluğu nedeniyle hayatına son veren 4 bin 801 kişi varken, bu intiharların yüzde 17’sine tekabül eden 798’i 2017-2019 yıllarında yaşandı. Ekonomik kriz nedeniyle intihar eden kişi sayısı 2017-2019 yılları arasında yüzde 38 arttı. 2017’de 232 kişi ekonomik gerekçelerle hayatına son verirken bu sayı 2019’da 312’ye yükseldi. Yalnızca basına yansıyan, son 10 günde 10’dan fazla intihar haberi var. Pandemide her gün gelen intihar haberleri 2020 verilerinde intihar olaylarının daha yüksek olacağına işaret ediyor.

medyabold
Devamını Oku »

Aşı savaşları: Hibe aşıya ödenen 12 milyon doların faturası bulundu

Hibe aşıda aracı firmaya 12 milyon dolar ödendiği iddiasında tartışma büyüyor. CHP Milletvekili Murat Emir, Çin’den alınan Sinovac aşısı için aracı firma Keymen’e sadece ilk parti için 12 milyon dolar ödendiğini faturalarıyla birlikte açıkladı. İktidar ile muhalefet arasında başlayan aşı savaşında taraflar ne diyor?

BOLD – İktidarın inkar ettiği 1 milyon hibe aşı için aracı firmaya 12 milyon dolan ödendiği iddiasında şimdi de faturalar ortaya çıktı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, yaptığı basın toplantısında iddia edilen 12 milyon dolarlık ödemenin faturalarını gösterdi.

İDDİA: HİBE AŞININ PARASINI ARACI FİRMA DEVLETTEN ALDI

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında gündeme getirdiği iddiaya göre Çin’li firma, Kovid-19 aşısı Snovac’tan Türkiye’ye 1 milyon doz hibe etti. Ama distribütörü olan firma 1 milyon doz ücretsiz aşıyı DMO’ya fatura etti. Yani, üretici firmanın devlete bedelsiz verdiği aşıyı üretici firma fatura ederek devletten 12 milyon dolar para aldı.

Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısındaki açıklaması şu şekildeydi: “9 Şubat 2021 tarihine kadar, 10 milyon 162 bin 123 doz aşı getirildi, bunlar için Devlet Malzeme Ofisi Keymen firmasına 121 milyon 945 bin 476 dolar para ödedi.” Buradaki soru şu, Aralık 2020 tarihinde Esenboğa Gümrüğünden geçiyor aşılar gümrükten geçen 1 milyon 342 bin 298 doz aşı gümrükten Keymen tarafından çekiliyor. Buradaki önemli nokta şu, gümrükteki beyana göre 1 milyon doz aşı için ücret alınmıyor. 1 milyon doz aşı ücretsiz, yani 12 milyon dolarlık aşı ücretsiz verilmiş. Sayın Bakan’a ve Erdoğan’a soruyorum, ücretsiz olarak ithal edilen 1 milyon doz aşı Devlet Malzeme Ofisi’ne her dozu 12 dolardan fatura edildi mi, edilmedi mi? Ücretsiz olduğu beyannamesinde var.”

GÜMRÜK BELGESİNE GÖRE 1 MİLYON AŞI ÜCRETSİZ

ANKA’nın haberine göre Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarının ardından Çin’den gelen 1 milyon doz koronavirüs aşısının ücretsiz olduğunu gösteren gümrük belgesi de ortaya çıktı. Esenboğa Gümrük Müdürlüğü’nün 30 Aralık 2020 tarihinde düzenlediği beyannamede “1.000.000 ADET (UNIT)” ifadesinin karşısında 12 milyon dolar yazıyor ve beyannamenin devamı “12.000.000,00 USD BEDELSİZDİR.ARACI” deniyor.

KOCA: AKILLA İZAHI VAR MI?

Kılıçdaroğlu’nun iddialarına Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan cevap geldi. Koca iddiayı “Aşı savaşının olduğu dünyada üretici firma bir ülkeye aşıyı bedava bağışlar mı? Bunun akılla izahı var mı?”  sözleriyle yalanladı.

İddiaları üretici firmaya sorduklarını ve aldıkları cevabı anlatan Koca “Firmanın bize cevabı; Bu aşıyla ilgili buradaki amaç siz bizden teminat istediğiniz için biz teminatı sağlayamamıştık, bu nakit akış yönetimini sağlamak için biz distribütörümüz olan Sinovac firmasını temsil eden firmaya biz bedelsiz olarak verdik, ama biz sizden ücretini olduğu gibi aldık. Bunu kim söylüyor? Üretici firma. Hani üretici firma Türkiye Cumhuriyeti’ne bağışlamıştı? Ayrıca bununla ilgili de vergileri dahil olmak üzere kurumlar vergisi dahil olmak üzere beyanı ve ödemesi yapılmış, vergiyle ilgili sorun yok. Bizim de verdiğimiz parayı firma ‘ben aldım’ diyor” ifadelerini kullandı.

SAĞLIK BAKANI ARACI FİRMA İDDİALARINI DA YALANLADI

‘Aracı firma’ iddiaları hakkında da konuşan Koca, “Bir diğer konu, ısrarla aracı var mıydı, yok muydu? Biz devlet olarak Sinovac firmasıyla görüşmeler yaptık. Bu firmanın 10 yıldan fazla süredir tek distribütörü var. Bu firmanın Türkiye’deki ayrıca yetkilisi. Hem tek distribütörü hem tek yetkilisi. Dolayısıyla biz bütün görüşmeyi Sinovac firmasıyla yaptık. Hiçbir şekilde aracı firmaya zerre kadar 1 kuruş ilave verilmemiştir.

Bu nasıl bir ticari yaklaşım? Biz aşıda firmanın kendisiyle direk yaptık. Türkiye’deki distribütörü daha önce bu belgeyi sunmuştum. Firma o zaman da ifade etmişti. Görüşmeler bizimle yapıldı, Sağlık Bakanlığı pazarlık sürecini bizimle götürdü. Ticari ilişkiyi biz sağladık, ama distribütör lojistik hizmetleri yapmak için devrede olan bir firma. Bunun için ekstra ücret ödemiyoruz. Vatandaşın zihni niye bulanıklaştırılıyor” dedi.

“GİZLİ BİLGİLERİ İFŞA” ELEŞTİRİSİ

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına ‘gizli kalması gereken bilgiler ifşa edildi’ diyerek tepki gösteren Koca “Özellikle bu dönemde dünyada aşı savaşının yapıldığının yapıldığı dönemi yaşıyoruz. Ülkelerarası ticari sır olarak kalması gereken bilgilerin ifşa edildiğini görüyoruz. Ülkeler arasında bunun ilişkileri etkileyebileceğini özellikle ücret ve benzeri noktalarda bunun ticari sır olarak kalmasını sözleşmeye de konduğunu, bu nedenle fiyatı özellikle söylememiştim” sözlerini kullandı.

MURAT EMİR: İLK PARTİ İÇİN 12 MİLYON DOLAR ÖDENDİ

Tartışmaya dahil olan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir Çin’den alınan Sinovac aşısı için aracı firma Keymen’e sadece ilk parti için 12 milyon dolar ödendiğini faturalarıyla birlikte açıkladı. Emir aynı şekilde komisyon verilmeye devam edilirse toplam tutarın 50 milyon doları bulacağını kaydetti.

Diğer yandan Türk gümrük ve vergi mevzuatına göre böyle bir durumun yaşanmasının mümkün olmadığına dikkati çeken Emir, “Hukuka uygun olmadığı gibi akla da uygun değil. Bu para ödendi. Faturalara baktığınız da DMO’nun bedelsiz aşı için 12 milyon dolar ödediğini biliyoruz. 10 milyon 162 bin 123 aşı için ödenen para 121 milyon 945 bin 476 lira. İnanmazlarsa biz de bunların hepsinin faturası var” diye konuştu.

Emir, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında “1 milyon doz aşının bedelsiz olarak ithal edildiği ortada. İlgililerin yapması gereken DMO’nun bedelsiz aşı karşılığında 12 milyon dolar ödeme yapıp yapmadığını ivedilikle söylemeleridir. Ama bunu yapmadılar. Aracı firmanın kasasına 12 milyon dolar girdi mi girmedi mi? Sağlık Bakanı DMO’yu aramak yerine Çin’deki Sinovac firmasını arıyor. Firma da “Biz nakit akışı nedeniyle öylesine yazdık” demişler. Yani 1 milyon doz ücretliymiş de nakit akışı olsun diye ücretsiz yazmışlar. Bakar mısınız ciddiyetsizliğe?” sözleriyle Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamalarına da tepki gösterdi.

“AKLIMIZLA ALAY ETMEYİN”

Koca’nın aracı firma savunmasına “aklımızla alay etmeyin” diyerek karşılık veren Emir “Bir malı kendi hesabına ithal eden, sözleşme yapana aracı denir. Bakan aracı yok diyor. Sözleşmeyi Keymen firması ile yapıyorsunuz. Gümrük Giriş Beyannamesi burada. Bakanın sadece lojistik ve temsille sınırlı demesi tam bir saçmalık ve saptırmacadır. Aklımızla alay etmeyin. Keymen lojistik firması değil ki. Başka bir firmanın lojistiği yaptığını biliyoruz” dedi.

Tartışmayla ilgili cevap bekleyen sorular olduğunun altını çizen Emir iktidara ‘şeffaflık’ eleştirisi yaptı. “Aşı siyasetin malzemesi olmamalı” diyen Emir “Bu oranda komisyon verilirse toplam tutar 50 milyon doları bulabilir. Ama bunu biz tam olarak bilemeyiz. Tarafların bunu açıklaması gerekir. Onlarca aşı varken, Sinovac aşısının önünde giden aşı varken, bunları baştan dışlayıp illa da Sinovac alacağız diye bu aracı firmayı ve bu firmanın bakanlık içindeki yakınlarını, ortaklarını zengin etmeyi planlıyordunuz. Bu soruyu sorarız” ifadelerini kullandı.

medyabold
Devamını Oku »

ABD istihbaratı rapor hazırladı: Cemal Kaşıkçı cinayetine Veliaht Prens onay verdi

ABD Ulusal İstihbarat Direktörlüğü’nün (DNI) Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin raporunu bugün açıklaması bekleniyor. Bloomberg, raporda Kaşıkçı cinayetine Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın onay verdiği tespitinin bulunduğunu yazdı.

BOLD – ABD istihbaratının bugün açıklaması beklenen raporunda, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın onay verdiği bildirildi.

Bloomberg’in, söz konusu istihbarat raporunu bilen ancak adı açıklanmayan bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre, raporun bulguları Veliaht Prens bin Selman’ı işaret ediyor.

Habere göre ağırlıklı olarak Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile diğer istihbarat kurumlarının katkı ve Ulusal İstihbarat Direktörlüğü tarafından derlenen raporda, Kaşıkçı’nın 2018 yılı Ekim ayında Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesine Veliaht Prens’in onay verdiği sonucuna varıldı.

İLİŞKİLERİ OLUMSUZ ETKİLEMESİ BEKLENİYOR

Muhammed bin Selman’ın Kaşıkçı cinayetindeki rolünün detaylarının raporda ortaya çıkacağı belirtilen haberde, 2018 yılından bu yana kamuoyuna açıklanmayan raporun ABD-Suudi Arabistan ilişkilerine önemli ölçüde etki edebileceği kaydedildi.

ABD medyasına göre DNI’nın söz konusu raporu bugün kamuoyuna açıklaması bekleniyor.

Öte yandan ABD medyasında konuyla ilgili olarak çıkan diğer haberlerde, raporda MBS’nin cinayete onay vermesinin dışında muhtemelen talimatı veren kişi de olduğuna ilişkin bulguların paylaşılacağı belirtildi.

Reuters haber ajansı da dört Amerikan yetkilisine dayandırdığı haberinde, raporda Veliaht Prens’in gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine onay verdiği bilgisinin yer aldığını belirtmişti.

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’a yönelik eleştirileriyle bilinen ve Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018’de gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğundan bir daha çıkmamıştı. Kaşıkçı’nın daha sonra konsoloslukta öldürüldüğü ve cesedinin parçalandığı ortaya çıkmıştı.

Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü haftalarca kabul etmeyen Riyad, uluslararası baskıların ardından Kaşıkçı’nın öldüğünü teyit etmiş ve “gözaltına alınırken yapılan bir hata sonucu” öldüğünü kabul etmişti. Ancak Veliaht Prens’in cinayetin talimatını verdiği yönündeki iddiaları reddetmişti.

AKP Hükumeti de o dönemde Kaşıkçı cinayetini Veliaht Prens karşıtı bir kampanyaya dönüştürmüş ve uluslararası alanda Veliaht Prens’i sıkıştırmaya çalışmıştı. Ancak o dönemki Trump yönetiminin Veliaht Prens ve Suudi Arabistan’la ilişkileri bozmak istememesi nedeniyle AKP hükumetinin bu politikası başarısız oldu.

ABD istihbaratının Kaşıkçı cinayetine ilişkin hazırladığı rapor eski başkan Donald Trump döneminde de tartışılmış, hatta bazı kısımları da basına sızmıştı. Ancak Trump yönetimi Kongre’deki her iki partinin temsilcilerinin ısrarlı taleplerine rağmen raporu kamuoyuna açıklamamıştı.

BİDEN, KRAL SELMAN İLE GÖRÜŞTÜ

Bu arada ABD’nin Kaşıkçı cinayetine ilişkin raporunun açıklanması beklenirken, ABD Başkanı Biden ile Suudi Kralı Selman telefonda görüştü. Biden’in görüşmede “insan hakları ve hukukun üstünlüğünü” dile getirdiği açıklandı.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, görüşmede Biden’in, hükümetinin “evrensel insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne” verdiği önemi vurguladığı belirtildi. Beyaz Saray’ın açıklamasında, Kaşıkçı cinayetinden söz edilmedi.

Bunun yanı sıra Biden’in, İran yanlısı grupların saldırıları söz konusu olduğunda Suudi Arabistan’ın yanında oldukları güvencesini verdiği ifade edildi.

Suudi resmi haber ajansı SPA ise Kral Selman ile Biden’in görüşmesinde iki ülke arasındaki “ilişkilerin derinliğinin” ele alındığını duyurdu. Görüşmede, İran’ın Ortadoğu’da “istikrara zarar verecek faaliyetleri” ile “terör gruplarına verdiği desteğin” gündeme geldiği kaydedildi.

ABD, YEMEN’DEKİ SAVAŞA DESTEĞİNİ ÇEKTİ

ABD Başkanı Joe Biden, 20 Ocak’ta görevi devralmasının ardından ilk kurum ziyaretini Şubat ayının başında Dışişleri Bakanlığı’na yapmış ve ABD’nin Yemen’deki savaşa desteğini çektiğini açıklamıştı.

Yemen’de 6 yıldır süren savaşta 110 binden fazla kişi öldüğü tahmin ediliyor.

Biden’dan önceki başkanlar Donald Trump ve Barack Obama, Yemen’e karşı Suudi Arabistan önderliğinde koalisyon güçlerinin yürttüğü savaşa destek verdi.

Yemen hükümeti ile Husiler arasında 2014’te başlayan çatışmalar, bir yıl sonra ABD, İngiltere ve Fransa’nın da desteğiyle Suudi Arabistan önderliğinde sekiz Arap ülkesinin de katıldığı koalisyon güçlerinin hava saldırılarıyla yoğunluk kazanmıştı. Ülkede büyük bir yıkım olmuş, açlık baş göstermişti.

Ayrıca Biden, Yemen’de Suudi Arabistan önderliğindeki ittifaka karşı savaşan İran destekli Husiler’i terör örgütü ilan eden kararı da iptal etmişti. Karar, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın görev süresinin bitmesine az bir süre kala alınmıştı.

Tayyip Erdoğan’ın ABD’den beklediği telefon hala gelmedi

medyabold
Devamını Oku »

Diyanet halkı büyük buhrana hazırlıyor: Açlıkla sınanacaksınız taşkınlık göstermeyin

Diyanet’in bugünkü hutbesinde sıkıntı, keder ve musibetlere yer verilirken, insanların açlıkla, mallarından ve canlarından eksiltmekle imtihan olacağına vurgu yapıldı. Hutbeyi dinleyenlere isyan ve taşkınlıkla değil, teslimiyet ve sekînetle hareket etmeleri öğütlendi.

BOLD – Diyanet’in bugünkü cuma hutbesinde halk, sabırlı olmaya, musibete karşı isyan ve taşkınlıkla hareket edilmemesi gerektiği vurgulandı. Diyanet’in bu hutbesi ekonomistlerin yaklaşmakta olduğunu her fırsatta vurguladıkları büyük ekonomik krizi hatırlattı.

BAŞA GELENLER İMTİHANIN PARÇASI

Cuma hutbesinde hayat boyunca pek çok sıkıntı, keder ve musibetle karşılaşacağına vurgu yapılarak, “Sonuçları ne olursa olsun başımıza gelen her olay, dünya imtihanının bir parçasıdır. Ömür dediğimiz sermaye, aslında imtihan için bize tanınan sınırlı süredir. Önemli olan bu süreyi iman ve salih ameller ile geçirebilmek, karşılaştığımız hadiseler karşısında doğru tavırlar ortaya koyabilmektir” denildi.

İSYAN VE TAŞKINLIK UYARISI YAPILDI

İnsanların açlık, korku, mal, can ve ürünlerden eksiltmekle sınanacaklarının ifade edildiği ayete yer verilen hutbede, “Olaylara soğukkanlı ve metanetli yaklaşmak, çözüm için çaba sarf etmektir. Asla umutsuzluğa kapılmamak, inancımızı ve direncimizi kaybetmemektir. İsyan ve taşkınlıkla değil, teslimiyet ve sekînetle hareket etmelidir. Korku, endişe ve karamsarlıktan uzak kalarak, Rabbinin mutlak iradesine sığınmalıdır” denildi.

Erdoğan damadına önemli bir görev için zemin yokluyor

 

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye’de 1 Mart’ta 5 şehirde lokanta ve kafeler açılıyor

Türkiye’de koronavirüs ile mücadele kapsamında 1 Mart’tan itibaren normalleşme başlıyor. Mavi kategorideki 5 şehirde lokanta, restoran ve kafeler açılacak.

BOLD – Yeni tip koranavirüs sebebiyle lokanta, kafe ve restoranlar 20 Kasım 2020 tarihinden beri müşteri alamıyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 100 binde 10’un altında vaka görülen illerin mavi kategoride yer aldığını açıkladı. Bakan Koca, bu illerde lokanta, kahvehane, pastane, kafe ve restoranların açılacağını söyledi. Düşük riskli bu illerde 1 Mart 2021 Pazartesi günü normalleşme adımları atılacak. Koronavirüs vakalarının düşük olduğu bu şehirlerdeki lokanta, kafe ve restoranlar da artık içeriye müşteri alabilecek.

Kronos’un Sağlık Bakanlığı verilerinden derlediği bilgilere göre mavi kategoride yer alan iller genel olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alıyor. 15-21 Şubat 2021 tarihlerinde 100 bin kişide 10’un altında Kovid-19 vakası görülen iller Hakkari, Şırnak, Batman, Muş ve Iğdır olarak öne çıkıyor. Bu illerde vaka sayısı yükselmezse 1 Mart 2021 Pazartesi günü normalleşme adımı atılacak.

ORTA RİSK KATEGORİSİNDE 23 ŞEHİR VAR

100 binde 11-35 arasında vaka olan ve sarı kategoride yer alan şehir sayısı ise bir hayli fazla. Orta riskli bu iller arasında Afyon, Ağrı, Ankara, Bartın, Bayburt, Bingöl, Bitlis, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Erzincan, Eskişehir, Gaziantep, Isparta, Kahramanmaraş, Karabük, Kars, Kastamonu, Kırşehir, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Van yer alıyor. Bu şehirlerdeki vaka sayıları düşerse mavi kategoriye yükselecekler ve normalleşme başlayacak. Vaka sayıları biraz artarsa yüksek riskli iller arasına katılacaklar ve turuncu kategoride yer alacaklar.

İŞTE KATEGORİLER

Mavi: Yüz binde 10’un altında vaka görülen iller düşük riskli.
Sarı: Yüz binde 11-35 arası vaka olan iller orta riskli.
Turuncu: Yüz binde 36-100 arası vakası bulunan iller yüksek riskli.
Kırmızı: Yüz binde 100’ün üstünde vaka seyri görülen iller ise çok yüksek riskli.

medyabold
Devamını Oku »

İltica bilgileri Türkiye’nin eline geçenlerin bazıları Almanya’dan sınır dışı edilmiş olabilir

Der Spiegel, 2019’da Almanya büyükelçilik avukatı Yılmaz S’nin tutuklanmasıyla iltica bilgileri Türk makamların eline geçenler arasında Almanya’dan Türkiye’ye sınır dışı edilenler olabileceğini yazdı. Muhalefet, Federal Hükumet’e sert eleştiri getirdi, ‘koruma statüsü’ çağrısında bulundu.

BOLD – Alman haftalık haber dergisi Der Spiegel’in haberine göre, Türkiye’de Alman Büyükelçiliği için çalışan avukat Yılmaz S’nin 2019 yılında tutuklanmasının, iltica başvurularında tahmin edilenden daha olumsuz sonuçlara yol açtığı ortaya çıktı. Dergi, iddiasını Sol Partinin (Die Linke) hükumete verdiği soru önergesine verilen cevaba dayandırdı.

Türkiye’de aralarında Almanya’nın da aralarında olduğu bazı ülkelerin büyükelçilikleri için çalışan avukatın casusluk iddiasıyla 2019 yılında tutuklanması sonrası çok sayıda kişinin iltica dosyasındaki hassas bilgilerin Türk makamların eline geçtiği tahmin ediliyordu.

SAYI GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR

Federal Hükümet’in Sol Parti’nin soru önergesine verdiği yanıta göre, avukat Yılmaz S’in tutuklanması yoluyla Türk makamların eline geçen iltica dosyası sayısının 900’ü bulduğunu belirtti. Dosyaların aile fertlerini de kapsadığı düşünüldüğünde bu durumdan  bin 400’ten fazla kişinin etkilenmiş olabileceği ifade ediliyor.

Spiegel’in haberine göre, Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke’nin soru önergesine Federal Hükumet’in verdiği yanıt, bu kişilerden Türkiye’ye geri gönderilenler olabileceğini ortaya çıkardı.

DOSYALARIN YARISINDAN FAZLASI HAKKINDA KARAR VERİLMEDİ

Avukatın tutuklanması sonrasında emniyet çevrelerinden söz konusu kişilere koruma statüsü sağlanacağının belirtilmesine rağmen, Spiegel’in edindiği bilgilere göre dosyaların yarısından fazlası hakkında hâlâ karar verilmiş değil.

Federal Hükümet’in verdiği bilgilere göre, şimdiye kadar söz konusu 900 iltica dosyasının 336’sı karara bağlandı. 575 mağdurun 489’una koruma statüsü verilirken, 76 kişinin iltica başvurusu reddedildi, 8 kişinin başvurusu muhtemelen Dublin Prosedürü gereği uygun görülmedi. 2 kişinin başvurusu ise iptal oldu. Yaklaşık 600 başvurunun ise hala karara bağlanmayı beklediği belirtildi.

TÜRKİYE’YE SINIR DIŞI EDİLENLER OLABİLİR

Haberde, Federal Hükumet’in, bilgileri Türkiye’de devletin eline geçmiş olanlar arasında ülkelerine geri gönderilenler olmadığını teyit edemediği kaydedildi.

Sol Parti’nin soru önergesine verilen yanıtta, Federal Hükümet ve eyalet yönetimleri arasındaki yetkinlik paylaşımı nedeniyle, Berlin’in konuya ilişkin malumat veremeyeceği ifade edildi.

Yanıtta, ‘Münferit sınır dışıların planlanması ve uygulanmasının eyaletleri ilgilendirdiği” belirtilerek, bilgileri Türk makamlarının eline geçen ve Almanya’da iltica başvuruları reddedilenlerin akıbetine ilişkin malumatın eyaletlerdeki sorumlu Yabancılar Dairesi’nde olduğu belirtildi. Ayrıca, Federal Hükümet’in sınır dışıların ardından yapılan olası kovuşturmalara ilişkin de elinde bir bilgi bulunmadığı kaydedildi.

SOL PARTİ MİLLETVEKİLİ: SKANDAL

Federal Hükumet’in, iltica başvuruları reddedilenlerin akıbetiyle ilgilenmemesini ‘skandal’ olarak nitelendiren Jelpke, derhal durumun aydınlatılmasını ve bilgileri devletin eline geçenlere koruma statüsü verilmesini talep etti.

ALMAN BÜYÜKELÇİLİĞİ AVUKATI NASIL TUTUKLANDI?

Yılmaz S. iltica başvurusu yapan Türk vatandaşlarına ait gizli bilgileri casusluk amacıyla temin etme suçlamasıyla Ankara’da 17 Eylül 2019 tarihinde gözaltına alınmış ve hemen ardından 23 Eylül’de tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Avukat hakkında geçen yıl Mart ayında görülen ilk duruşmadan tahliye kararı çıkmıştı.

Aralarında Almanya ve Hollanda’nın da bulunduğu yabancı büyükelçilikler için çalışan avukat Yılmaz S., bu ülkelere iltica talebinde bulunan Türk vatandaşlarının ülke makamlarına verdiği bilgilerin doğruluğunu araştırmakla görevliydi.

Alman güvenlik birimleri, Yılmaz S’nin tutuklanmasıyla iltica başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarına ait hassas bilgilerin Türk makamlarının eline geçtiği endişesiyle söz konusu kişileri uyarmıştı.

BM: Akdeniz’de hafta sonu yaşanan faciada en az 41 göçmen hayatını kaybetti

medyabold
Devamını Oku »

Bülent Arınç İyi Siyasetçi Vakfı!

AKP’nin kurucularından Bülent Arınç, siyaset üzerine bir vakıf kurmak niyetinde olduğunu açıkladı. “Bugün iç politikadan artık elini ayağını ‘mecburen’ çekmiş bir insan olarak, bizim iyi siyasetçiye, onu yetiştirmeye ihtiyacımız var” dedi.

BOLD – Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden istifa eden eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, TV 5 kanalında Necmettin Erbakan’ın vefatının yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilen programda konuştu. Bir vakıf kurma niyetinde olduğunu da belirten Arınç, siyasetin eski ahlaki ölçüleri özlediğini söyledi. Arınç, vakıf projesine ilişkin şu bilgileri paylaştı:

“Siyaset üzerine bir vakıf kurmak niyetindeyim. Sadece siyasetin teorisi, nasıl yapılması gerektiği, bize ait ölçülerle, dünyevi ölçüler de olacak bunun içerisinde, bir siyasetçi nasıl yetişir, bunun örneklerini göstermemiz lazım. Bugün iç politikadan artık elini ayağını ‘mecburen’ çekmiş bir insan olarak bizim iyi siyasetçiye, onu yetiştirmeye ihtiyacımız var.”

Arinç, ‘Millî Görüş’ hareketinin lideri Necmettin Erbakan’a dair düşüncelerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi:

“Mükemmel bir insandı. AK Parti’de doğrusu özellikle kuruluş yıllarımızda onun öğretileri ve prensiplerini, kendi özel hayatımızda da siyasetimizde de temel unsurlar olarak kabul ettik. Bugün için bunları lütfen bana sormayın; ama o yolda epeyce mesafe kat ettiğimizi de söyleyebilirim.”

medyabold
Devamını Oku »

Nijerya’da okul saldırısı: 300’den fazla kız öğrenci kaçırıldı

Nijerya’nın kuzeybatısında Zamfara’daki bir okul yurduna silahlı kişiler tarafından baskın düzenlendi. Okulda görevli bir öğretmen, saldırının ardından 300’den fazla kız öğrencinin akıbetinin bilinmediğini söyledi.

BOLD – Nijerya’nın kuzeybatısındaki Zamfara eyaletinde silahlı kişiler bir yatılı okula saldırı düzenledi. Jangebe bölgesindeki Devlet Kız Lisesine yapılan saldırıda, 300’den fazla öğrencinin kaçırıldığı belirtildi.

Okulda görevli bir öğretmen, yerel saatle 01.00’de düzenlenen saldırıda okula pikap ve motosikletleriyle gelen silahlı kişilerin ortaokul öğrencilerini araçlara bindirdikten sonra kaçtığını, saldırganlardan bazılarının üniformalı olduğunu anlattı.

AİLELER ÇOCUKLARINI ARIYOR

Saldırı sırasında okulda 421 öğrencinin olduğu belirtiliyor. Eyalet Valiliği saldırıyı doğruladı fakat ayrıntı vermedi.

Olayın ardından ailelerin okulun önünde toplandığı ve bazılarının ormanlık alanda çocuklarını aramaya çıktığı bildiriliyor.

Ülkede son haftalarda toplu insan kaçırma vakalarında artış yaşanıyor. Silahlı çeteler fidye için sık sık öğrencileri hedef alıyor.

SALDIRIYI KİM GERÇEKLEŞTİRDİ?

Zamfara eyaletinde faaliyet gösteren birkaç büyük silahlı grubun, para ve üyelerinin hapishaneden serbest bırakılması için bu şekilde saldırılar düzenlediği biliniyor.

17 Şubat’ta silahlı kişiler Niger eyaletindeki Kagara bölgesinde yatılı okula saldırı düzenleyerek 27 öğrenci ile 3’ü öğretmen 15 sivili kaçırmış ve 2 öğrenciyi öldürmüştü. Geçen hafta kaçırılan en az 42 kişi hala serbest bırakılmadı.

Geçtiğimiz aralık ayında yine ülkenin kuzeybatısında Nijerya Devlet Başkanı Muhammadu Buhari’nin memleketi Katsina’daki bir ortaokuldan 300’den fazla çocuk silahlı kişiler tarafından kaçırıldı. Silahlı kişiler müzakerelerin ardından çocukları serbest bırakmıştı.

OTLAK KAVGASI

Zamfara eyaleti 5 yıldır, hayvancılıkla uğraşan Fulaniler ile çiftçilik yapan bazı kabilelerin şiddetli çatışmalarına sahne oluyor.

Hayvanlarını otlatmak için ülkenin güneyine göç eden Fulaniler, çiftçilerin hayvanlarını çalmaya çalıştığını ve kendilerine saldırdığını iddia ediyor.

Bölgede çatışmalar nedeniyle yaklaşık 2 bin kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Zamfara Eyaleti Valisi Bello Mohammed Matawalle öncülüğünde 2019 yılında iki grup, aralarındaki çatışmaları bitirecek barış anlaşmasını imzalamış ve 2 binden fazla çete üyesi silah bırakmıştı.

Suriye’de sular ısınıyor: ABD İran destekli milisleri, Rusya IŞİD’i vurdu

medyabold
Devamını Oku »

Hollanda Meclisi Ermeni Soykırımı’nın kabul edilmesini istedi

Hollanda Temsilciler Meclisi, 1915’te Anadolu’da meydana gelen olayları ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanımasını isteyen öneriyi kabul etti. Meclis, 2004, 2015 ve 2018’de de benzer yönde karar aldı. Ancak ülkede hükumetler kararı bugüne kadar onaylamadı.

BOLD – Hollanda Temsilciler Meclisi, istifa eden hükumetin küçük ortağı Hıristiyan Birliği Partisi’nin (CU) önerisiyle, 1915 olaylarını, ‘Ermeni Soykırımı’ olarak tanıdı. Ancak Hollanda’da hükumet, 1915 olaylarından ‘Ermeni Soykırımı meselesi’ diye söz ediyor. Hükümete göre, ‘soykırım’ ifadesinin kullanılması, Türkiye ile Ermenistan arasındaki sorunlara hiçbir katkı sağlamayacak.

Hollanda hükumeti yasal tanım tartışması yerine Türkiye ve Ermenistan’ın karşılıklı diyaloğa girmesini sağlamanın daha yararlı olduğunu düşünüyor.

Hükumet daha önce de bu konuya yasal bir nitelik vermenin Hollanda kabinesinin görevi olmadığını vurgulayarak, “Soykırım olsun ya da olmasın, bir yargıç uluslararası ceza hukukuna göre karar vermelidir” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

Hollanda Meclisi, 2004, 2015 ve 2018’de de benzer yönde karar almıştı. Ancak hükumetler mecliste alınan kararlara uymuyor.

DENK PARTİSİ DIŞINDAKİ TÜM PARTİLERDEN DESTEK

Öneri, Türkiye ve Fas kökenli seçmenlerin desteklediği Denk Partisi dışındaki tüm partilerin desteğiyle kabul edildi.

Önergeye karşı tek hayır oyu kullanan Denk Partisi’nin lideri Tunahan Kuzu, Hollanda’da yaşayan Türklerin, her seçim öncesi malzeme yapıldığını savundu.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞINDAN KARARA TEPKİ

Hollanda Meclisi’nin aldığı karar, Türkiye’nin tepkisini çekti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy kararı, tarihi siyasi saiklerle yeniden yazma niteliğinde hükümsüz bir teşebbüs diye değerlendirdi.

Hami Aksoy, yaptığı açıklamada, “Meclisler tarih yazma ve yargılama mekanları değildir. Bu karara katılanlar 1915’te gerçekte ne olduğunu aramak yerine, popülistçe oy peşinde koşmaktadır” dedi.

Aksoy, Türkiye’nin 1915 olaylarına ilişkin ‘Ortak Tarih Komisyonu’ önerisinin, Ermenistan tarafından karşılıksız bırakıldığını kaydetti.

DÜNYA’DA HANGİ ÜLKELER VE PARLAMENTOLAR TANIYOR

Dünya’da şu ana kadar 31 ülke yönetimi veya parlamentosu Birinci Dünya Savaşı döneminde 1915 yılında yaşanan olaylarla ilgili soykırım kararı aldı. Ancak bazı ülkelerde meclislerin aldığı kararlara rağmen hükumetler soykırımı kabul etmiyor. Bazı ülkeler inkarını da suç sayıyor.

Bu ülkeler ve alınan kararların tarihleri şunlar:

Arjantin: Ülke tarihi boyunca 7 defa bu konuda karar alındı (1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007, 2015)
Ermenistan: 1988
Avusturya: 2015
Belçika: 1998 ve 2015
Bolivya: 2014 (Meclis’in her iki kanadı tarafından alınana karar Dışişleri Bakanlığı’nca da onandı)
Brezilya: 2015 yılında Brezilya Federal Senatosu bu yönde bir karar aldı.
Bulgaristan: 2015
Kanada: 1996, 2002, 2004, 2006
Şili: 2007, 2015
Güney Kıbrıs: 1975, 1982, 1990. Ermeni Soykırımı’nın inkarı suç kabul ediliyor.
Çek Cumhuriyeti: 2015, 2017, 2020
Fransa: 1998, 2001. 2012 ve 2016’da çıkarılan yasa ile inkarı suç kapsamına alındı. Her iki yasa da Fransız Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.
Almanya: 2005, 2016.
Yunanistan: 1996. İnkarı suç kapsamında.
İtalya: 2000, 2019. İnkarı suç kapsamında.
Litvanya: 2005
Lübnan: 1997, 2000
Lüksemburg: 2015
Hollanda: 2004, 2015, 2018
Paraguay: 2015
Polonya: 2005
Portekiz: 2019
Rusya: 1995, 2005, 2015
Slovakya: 2004. İnkarı, 2011 yılında çıkarılan yasa ile ceza kapsamına alındı.
İsveç: 2010
İsviçre: 2003. İnkarı suç kapsamında.
Suriye: 2015, 2020
ABD: 2019. Kongre’nin her 2 kanadı, Temsilciler Meclisi ve Senato, “soykırım” yönünde karar aldı. Ancak ABD yönetimi bu kararları kabul etmiyor.
Uruguay: 1965, 2004. Uruguay, dünyada ilk “soykırım” kararı alan ülke.
Vatikan: 2000, 2015.
Venezuela: 2005

Hollanda parlamentosu da Uygurlara yapılanlara ‘soykırım’ dedi

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan damadına önemli bir görev için zemin yokluyor

Tayyip Erdoğan, Instagram mesajıyla kabineden istifa eden ve aylardır kimsenin ulaşamadığı damadı Berat Albayrak’ı yeniden önemli bir göreve atamak için zemin yoklamaya başladı. Ekonomi yönetimindeki başarısız politikalarıyla eleştirilen Albayrak için Dışişleri Bakanlığı düşünülüyor.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, Kasım 2020’de Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden Instagram üzerinden istifa etti. Bu garip istifanın sebebi, Albayrak’ın istifasını yayınlayacak mecra bulamamasıydı. İstifasını yayınladığı gün önce şahsi Twitter hesabı, ardından bakanlığın Twitter hesabı bloke edildi. Albayrak istifasını kişisel Instagram hesabından yayınladı ancak Erdoğan’ın kontrolündeki Türk medyası istifayı haber yapmadı. Konu sosyal medyada bir gün boyunca tartışılınca Erdoğan, sağlık gerekçesiyle Albayrak’ın görevden affını istediğini söyledi. turkishminute.com’dan Cevheri Güven’in haberine göre Albayrak’ın Instagram açıklamasında protest sayılabilecek bir dil hakimdi.

ALİ ERDOĞAN’DAN DAYAK YEDİ

Albayrak, istifasının ardından kayıplara karıştı. Erdoğan’ın ailesine ait 5 ultra lüks villadan oluşan komplekste hapis tutulduğu, hatta Erdoğan’ın aynı zamanda yeğeni olan koruma müdürü Ali Erdoğan ve ekibi tarafından feci biçimde dövüldüğü iddia edildi. Spekülasyonları besleyen medya önünde olmayı seven Berat Albayrak’tan hiçbir iz bulunamamasıydı.

Erdoğan yaklaşık üç ay sonra aniden Berat Albayrak’ı savunan bir açıklama yaptı ve bakanlığı döneminde Albayrak’ın çok başarılı olduğu ancak “damat” söyleminin başarılarını gölgelediğini belirtti. Erdoğan’ın bu açıklamasından hemen önce ana muhalefet partisi CHP, bir video hazırlamış ve Berat Albayrak’ın başarısızlığı, ekonomiyi krize sokması, şimdi de ortadan kaybolmasını eleştirmişti. Ailesiyle ilgili eleştirilere sert tepkisiyle bilinen Erdoğan, bu videonun ardından damadını güçlü biçimde savundu.

ULUSAL GÜVENLİK SORUNU

CHP, “AKP’nin ekonomi yönetimi gelinen noktada ülkemiz için bir ulusal güvenlik sorunu haline gelmiştir. Merkez Bankası rezervlerinin tamamı satılmıştır. Net rezervi eksi 47 milyar dolara kadar düşmüştür” şeklinde Albayrak’ı hedef almıştı.

Albayrak’la ilgili siyasi kulisler de hareketlendi. Erdoğan’ın aylar sonra Albayrak’ı ilk kez andığı konuşmasında özellikle Albayrak’ın enerji bakanlığı dönemini övmesi dikkat çekti. Bu sebeple Albayrak’ın yeniden Enerji Bakanı olarak kabineye dönebileceği belirtiliyor. Bir başka ihtimal ise Dışişleri Bakanlığı. AKP kulislerine yansıyan başka bir iddia ise, Albayrak’ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak, “ekonomi ve enerjiden sorumlu” bir pozisyonda Saray’da olacağı.

YARAYI SARMAK İSTİYOR

AKP kulisleri Erdoğan’ın Albayrak’ın protesto içeren istifasıyla aile içinden aldığı yarayı kapatmak için AKP’nin 24 Mart’taki büyük kongresinden önce harekete geçebileceğini belirtiyorlar.

Albayrak’ın ekonomi yönetiminin başına dönme ihtimali oldukça zayıf görülüyor. Sebebi ise piyasaların Albayrak’ın istifasına verdiği olumlu tepki. Albayrak’ın istifa ettiği gün döviz kuru gerilemişti. Ancak Erdoğan’ın üç ay sonra yeniden Berat Albayrak’ı andığı gün döviz kuru yükselişe geçti.

DAVUTOĞLU ESKİ DEFTERLERİ AÇTI

Bir dönem Başbakanlık koltuğunda Erdoğan’a en yakın isim olarak çalışan ancak şimdi yollarını ayıran Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Albayrak’ın yeniden gündeme gelmesi üzerine eski defterleri açtı. Davutoğlu, Albayrak’ın siyasete girdiği dönemde Erdoğan’a itiraz ettiğini söyledi:

“Berat Albayrak’ın milletvekili olması için sayın Cumhurbaşkanı ilk konuyu açtığında ben neredeyse kendisine yalvardım, ‘sizin bir yakınınızın siyasete girmesi herkese zarar verir, yapmayın’ dedim. Dinletemedim. Sonra Berat Albayrak bakan yapılmak istendiğinde yine yalvardım. Özellikle kaynak tüketen bakanlıklara getirmeyin, gereksiz spekülasyon olur dedim. Ama yine dinletemedim. Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı’na sormak istiyorum: İyi mi oldu?”

Berat Albayrak, yanlış ekonomi politikaları nedeniyle döviz kurunu frenleyebilmek için Merkez Bankasının döviz rezervlerini tüketmekle suçlanıyor. Albayrak döneminde Merkez Bankası döviz rezervi eksi 40 milyar dolara düşerek tarihte görülmemiş bir seviyeye gerilemişti.

medyabold
Devamını Oku »

Rus diplomatlar Kuzey Kore’yi tren yolunda drezin iterek terk etmek zorunda kaldı

Kuzey Kore’den ayrılması gereken bir grup Rus diplomat, ülkedeki sıkı koronavirüs önlemleri nedeniyle demiryolunda drezin iterek ülkeyi terk edebildi.

BOLD – Kuzey Kore’de görev sürelerini tamamlayan Rus diplomatların, ailelerini de içeren sekiz kişi, iki ülke arasındaki köprüde Rusya sınırına kadar bir kilometre drezin itti.

Kuzey Kore koronavirüs önlemleri kapsamında neredeyse tüm toplu taşıma araçlarını kullanımdan kaldırmış durumda.

Ülkede bugüne kadar tek bir vaka bile olmadığı açıklansa da gözlemciler bu iddianın gerçeği yansıtmadığı görüşünde.

Kuzey Kore’den uluslararası seyahatler de neredeyse tamamen yasaklandı.

Bu yüzden ülkelerine dönmek isteyen Rus diplomatların önünde bu sıra dışı yolculuk dışında bir seçenek yoktu.


Olayı Facebook sayfasında paylaşan Rusya Dışişleri Bakanlığı, “Sınırlar bir yıldan uzun süredir kapalı olduğu ve seyahat de yasaklandığı için eve dönüş için uzun ve zorlu bir yolculuk gerekti” ifadelerini kullandı.

Bakanlığın paylaştığı fotoğraflarda diplomatların valizleriyle doldurdukları bir drezini ittiği görülüyor.

Bakanlık ‘drezinin motoru” konumundaki kişinin üçüncü katip Vladislav Sorokin olduğu açıklandı.

Sorokin’in ittiği drezin, Tumen Nehri’ni geçerek Rusya’ya ulaştı.

32 SAAT TREN, 2 SAAT OTOBÜS YOLCULUĞU

Yolculuğun tek zorlu kısmı bu değildi.

Sorokin’in üç yaşındaki kızı Varya’nın da yer aldığı grup, Kuzey Kore’nin başkenti Pyongyang’dan kendilerini bekleyen drezine ulaşabilmek için 32 saatlik bir tren yolculuğunun ardından iki saat de otobüse binmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri grubu sınırda karşılayarak otobüsle Vladivostok Havalimanı’na götürdü.

Pandeminin başlamasının ardından pek çok yabancı diplomat Kuzey Kore’yi terk etti, bazı Batılı ülkeler büyükelçiliklerini kapattı.

Tüm uçuşlar durdurulduktan sonra Mart 2020’de Almanya, Rusya, Fransa, İsviçre, Polonya, Romanya, Moğolistan ve Mısırlı diplomatları taşıyan bir uçak Kuzey Kore’den Vladivostok’a uçarak diplomatların drezine mecbur kalmamasını sağlamıştı

Suriye’de sular ısınıyor: ABD İran destekli milisleri, Rusya IŞİD’i vurdu

medyabold
Devamını Oku »

ABD Türkiye’nin S-400 mektubuna cevap vermiyor

ABD’nin S-400 krizinin çözümü için Türkiye’nin yazdığı mektuba cevap vermediği ortaya çıktı. Krizin çözümü için AKP, Biden yönetimine zeytin dalı uzatırken Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, teknik çözümlerin mümkün olduğunu belirtti ve “ABD çözüm için yazdığımız mektuba yanıt vermeli” dedi.

BOLD – Ankara ile Washington arasındaki S-400 gerilimi devam ederken ABD’nin Türkiye’nin yazdığı mektuba cevap vermediği ortaya çıktı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ise ABD’ye seslenerek, S-400 probleminin çözümü için Türkiye tarafından yazılan mektuba cevap verilmesini istedi.

AKAR: TEKNİK ÇÖZÜMLER MÜMKÜN

İki ülke arasındaki S-400 gerilimi karşılıklı açıklamalarla devam ederken son açıklama Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’dan geldi. Teknik çözümlerin mümkün olduğunu söyleyen Akar, “S-400 savunma sistemi, tehdit ve tehlikeye karşı ihtiyaç duyulduğunda kullanılır. Türkiye’ye karşı bir taarruz niyeti yoksa kimseye zararı yok” diye konuştu.

TÜRKİYE S-400’E ÇÖZÜM BULAMIYOR

Akar, Türkiye mektubuna cevap verilmediği vurgulayarak “ABD çözüm için yazdığımız mektuba yanıt vermeli” dedi. “S-400 meselesi üzerinden ülkemize F-35 başta olmak üzere birtakım kısıtlamalar uygulanması müttefiklik ruhuna uygun değil” ifadesini kullandı.

Diğer yandan ABD’deki yönetim değişikliğinin ardından gözler Joe Biden’in Türkiye politikasında.  Biden yemin ederek göreve başladığı 20 Ocak’tan bu yana AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı aramadı ve ABD yönetimi Türkiye’nin S-400 savunma sisteminden vazgeçmesi için defalarca kez açıklama yaptı.

ABD’DEN GİRİT MODELİNE DE RET CEVABI

Türkiye ise ABD yönetiminin geri adım atmaması üzerine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, aracılığıyla ilişkileri yumuşatmak için bir öner sundu. Girit Modeli önerisi ile S-400’lerin depoya kaldırılabileceği sinyali verildi. Bununla birlikte Türkiye, bu teklifini ABD’nin Suriye’de işbirliği yaptığı PYD/YPG yapılanmasını “terörist örgüt” ilan etmesi ve bu örgütlere desteği çekmesi şartına bağladı.

ABD yönetimi, Hulusi Akar’ın teklifine de pozisyonumuz değişmedi şeklinde karşılık vererek teklifi reddetti. Washington’dan üst üste yapılan açıklamalara son olarak geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanlığının açıklaması eklendi.

ABD: BU SİSTEMİ ELİNDE TUTMAMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Bakanlık Sözcüsü John Kirby, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alımı nedeniyle F-35 uçaklarının ortak üretimi ve satışı programından çıkartıldığını hatırlattı ve bu durumun hala geçerliliğini koruduğunu belirtti. Ayrıca “Tekrar etmek gerekirse, Türkiye’yi S-400 sisteminin teslimat sürecini devam ettirmemeye ve bu sistemi elinde tutmamaya çağırıyoruz” ifadesini kullandı.

Kirby açıklamasında Türkiye’nin son 10 yılda ABD’den Patriot savunma sistemi satın almak için çok sayıda fırsatının olduğunu ama onun yerine Rusya’dan S-400 almayı tercih ettiğini vurguladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price ise yaklaşık 2 buçuk hafta önce yaptığı açıklamada ABD’nin S-400 konusundaki duruşunun değişmediğini yinelemişti.

medyabold
Devamını Oku »

AB liderleri harekete geçti: Aşı pasaportu nedir, kimler destekliyor, endişeler neler?

AB Liderler Zirvesinin ilk günü sona erdi. En tartışmalı gündem maddesi olan aşı pasaportu konusunda henüz detaylı bir karara varılamasa da hazırlık adımlarının atılması kararlaştırıldı.

BOLD – AB liderleri, aşı pasaportu için 3 ay sürecek teknik ve siyasi düzeyde görüşmeler yapılması konusunda anlaştı. Bunun için gelecek üç ay boyunca teknik ve politik açıdan konunun netleştirilmesi adına Brüksel’deki daimi temsilciler birlikte çalışacak. Bu şekilde aşı sertifikalarının yaz aylarında devreye girmesi söz konusu olabilecek.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel

HASSAS KİŞİSEL BİLGİLER OLMAYACAK

Zirve sonrası konuşan Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen aşı pasaportlarının hayata geçmesi halinde bu sertifikalarda asgari gerekli verinin bulunacağını, hassas kişisel bilgilerin ise sadece o kişinin vatandaşı olduğu ülkede tutulacağını kaydetti.

Buna göre sertifikalarda öncelikle hangi aşının vurulduğu, kaç doz yapıldığı ve kişinin bağışıklık seviyesini belirten bir kategori yer alacak. Örneğin kişinin hali hazırda hastalanıp hastalanmamış olduğu, en son testini ne zaman yaptırmış olduğu gibi bilgiler de bulunacak.

Ursula von der Leyen, “Önemli olan ortaya çıkacak olan sistemin bir Avrupa sistemi olması ve uluslararası bir standart ile iş görmesidir. Google ve Apple gibi oyuncuların bu konuda oluşan vakumu görüp Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte çalışmak için girişimlerde bulunduğunu görüyoruz. Ancak bunlar son derece hassas kişisel veriler.” dedi.

MART ZİRVESİNDE YENİDEN ELE ALINACAK

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel de, “Üye ülkeler AB daimi temsilcilerini konu üzerinde gerekli çalışmaları yapmaları için görevlendirdi. Mart zirvesine kadar bu alanda önemli bir ilerleme sağlamış olacağımızı tahmin ediyorum” dedi.

Almanya Başbakanı Angele Merkel

Almanya Başbakanı Angela Merkel de gelecek üç ay içinde AB nezdinde geçerli, ortak, dijital aşı pasaportu geliştirilmesini beklediğini söyledi. Aşı pasaportunun şu anda az sayıda kişi aşılandığı için seyahat serbestisi bakımından bir rol oynamayacağını söyleyen Merkel ancak buna hazırlanmak gerektiğini belirtti.

Pasaportun aşılananlara kimi avantajlar sağlayabileceğini söyleyen Merkel, pasaportun seyahat serbestisi konusunda tek başına belirleyici olamayabileceğini ifade etti.

AŞI PASAPORTU NEDİR?

Aşı pasaportu, Kovid-19 salgını döneminde ülkeler arası seyahat kısıtlamaları ve salgın tedbirleri sonrası seyahat ve diğer hizmetlere ulaşımın kolaylaştırılması için gündeme geldi.

Avrupa Birliği, uluslararası seyahatlerde aşı pasaportunu isterken, Dünya Sağlık Örgütü, bu uygulamayla ilgili soru işaretleri olduğunu duyurdu.

Aşı pasaportu, restoran, sinema, bar gibi alanlara girişte ve uçaklara erişimde Kovid-19 aşısı olduğunuzu ispatlamak için istenebilecek.

‘Pasaportların’ insanları aşılanmış ve aşılanmamış olmak üzere iki sınıfa ayıracağı için özellikle aşılara erişimin hala çok zor olduğu birçok ülkede haksızlıklara neden olabileceği uyarısı yapılıyor.

AB ÜLKELERİ AŞI PASAPORTU İÇİN NE DİYOR?

Ekonomilerinde turizmin büyük yer tuttuğu ve pandemi nedeniyle turizm sektörleri büyük yara alan Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkeler, AB çapında aşı pasaportlarının savunucuları arasında yer alıyor.

İzlanda, Ocak ayında dijital pasaportları dağıtmaya başladı. Danimarka, iş seyahatinde olanlar için basit bir koronavirüs pasaportunun şubat ayı sonuna kadar hizmete gireceğini duyurdu. İsveç de yaza kadar aşı pasaportu çıkaracak. Yunanistan da geçtiğimiz günlerde dijital aşı sertifikası vermeye başladı.

İspanya turizm sektörünün iyileşmesine yardımcı olmak için vatandaşlarına bir aşı pasaportu üzerinde çalışıyor.

Estonya, geçen ay başlatılan bir pilot programla ‘akıllı sarı kart’ olarak bilinen bir e-aşı sertifikası oluşturmak için Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte çalıştı.

Macaristan, ikinci doz aşısını yaptıran vatandaşlarına, ülkedeki bazı kısıtlamalardan muaf tutacak bir aşı pasaportu çıkaracağını duyurdu.

Polonya aşı pasaportu için planları olmadığını söylese de aşılanmış vatandaşların ülkeye girerken karantinayı atlamasına izin veren bir QR kodu uygulama sistemi kullanıyor.

AŞI PASAPORTU İLE İLGİLİ SORU İŞARETLERİ

Bazı ülkeler, aşı pasaportlarının, hamile kadınlar ve bağışıklık sorunları veya alerjik reaksiyonları olan kişiler gibi aşı olamayanlara karşı ayrımcılık yapan bir sisteme neden olabileceğini ifade ediyor.

AB’nin en büyük nüfusa ve ekonomiye sahip olan iki ülkesi Almanya ve Fransa, aşı olan bir kişinin hastalıktan korunmasına rağmen virüsü bulaştırıp bulaştıramayacağı konusunda yeterli veri olmadığını ve bu yüzden henüz böyle bir karar almanın doğru olmayacağını düşünüyor.

Berlin ve Paris ayrıca aşı pasaportlarının belirli vatandaş sınıfları için ayrıcalıklı muamele anlamına geleceğini dile getiriyor. Almanya’nın etik konseyi, aşılananlara hiçbir özel koşul tanınmamasını tavsiye etti ve aşılanmış kişilerin virüsü hala yayıp yayamayacağına dair kanıt eksikliğine işaret etti.

Öte yandan aşı olan bir azınlık serbestçe seyahat edebilirken aşılamada öncelikli olmayan gençlerin uluslararası seyahatinin kısıtlanmasının da ayrımcılık olacağını düşünenler de var.

Tedbirlerle ilgili gizlilik endişeleri de var. Geçtiğimiz aralık ayında, İngiltere’de Exeter Üniversitesi, dijital sağlık pasaportlarının veri gizliliği ve insan hakları üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri dile getiren bir rapor yayınladı.

İngiltere, Güney Afrika ve Brezilya’daki gibi varyantların dolaşımının artmasıyla aşıların etkisinin azalacağı ve insanların yenilenmiş bir doz aşıya daha ihtiyaç duyacağına dair endişeler de bu fikrin önündeki bir diğer engel.

Uluslararası seyahatlerde ‘dijital seyahat kartı’ zorunluluğu

medyabold
Devamını Oku »

Pedofili Uşşaki Şeyhi’ne ‘Özlem Zengin’ savunması: Akıllanmamış!

12 yaşındaki çocuğa cinsel istismarla suçlanan Uşşaki Tarikatı Şeyhi Eyyüp Fatih Şağban, kendisine kumpas kurulduğunu iddia etti. Avukatı da, AKP’li Özlem Zengin’in çıplak arama mağduru kadınlar için söylediği sözleri hatırlatan şu savunmayı yaptı: “Ben 12 yaşında bir çocuk olsam ve tacize uğrasam allak bullak olurum. Çocuk 2 sene önce de tacize uğradığını söylüyor. O zaman niye tekrar dergaha gelmiş? Demek ki akıllanmamış.”

BOLD – Uşşaki Tarikatı Şeyhi Fatih Nurullah takma adlı Eyyüp Fatih Şağban, müridinin 12 yaşındaki çocuğuna istismarda bulunduğu iddiasıyla ikinci kez hakim karşısına çıktı. Independent Türkçe’den Can Bursalı’nın haberine göre savcılık, sanığın tutukluluk halinin devamını talep etti. Şağban’ın avukatı ise kumpas savunması yaptı. Şağban’ın kumpas kurbanı olduğunu öne süren avukat, dinletmek istediği tanıkların bu kumpasın şahidi olduklarını söyledi. Sanık avukatı ayrıca, “Hodri meydan diyoruz. Tüm telefonlara el konulsun, dökümleri çıkartılsın. Kumpas ortaya çıkacak. Müvekkilimiz Türkiye’nin nadide, mümtaz bir şahsiyetidir. 6 aydır tutukludur. Müvekkilimiz ile çocuğun annesi, babası ve halasının telefon kayıtları dosyaya konulsun, gerçek ortaya çıkacak” dedi. Mağdur çocuğun savcılık ve mahkemedeki ifadelerinin tutarsız olduğunu iddia eden sanık avukatı, şöyle devam etti: “Ben 12-13 yaşında bir çocuk olsam ve tacize uğrasam allak bullak olurum. Çocuk 2 sene önce de tacize uğradığını söylüyor. O zaman niye tekrar dergaha gelmiş, demek ki akıllanmamış.”

Bu sözler üzerine mağdur çocuğun avukatları ile sanık avukatı arasında tartışma yaşandı.

KENDİSİNİ FETÖ İLE SAVUNDU!

Davada söz verilen sanık Eyyüp Fatih Şağban, “Bize pedofil denilmiş. Ben bunu pedofili olarak görmüyorum, Fetöfil olarak görüyorum. Kumpasa uğradım” dedi.

Savcılığın tutukluluğun devamı talebine ilişkin beyanda bulunan Şağban, “Yaşımın ileri olması, sağlık sorunlarımın baş göstermesi nedeniyle tutuksuz yargılanmak istiyorum” diye konuştu.

ONURLU AHLAKLI KADIN BİR SENE BEKLEMEZ

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin, 19 Şubat’ta Meclis Genel Kurulunda çıplak arama tartışmasına skandal sözlerle katıldı. Zengin, Uşak’taki çıplak arama iddialarını kesin bir dille reddetti. Ancak suç duyurularının hatırlatılması üzerine “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez. Bu, kurgusal bir harekettir” dedi.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’dan suikast planları deşifre olan Hotar’a destek ziyareti

Arjantin’e kaçan çete lideri Serkan Kurtuluş, delilleriyle AKP eski Genel Başkan Yardımcısı, 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın yönetimindeki suikast planlarını deşifre etti. Herkes Hotar’ın görevden alınmasını beklerken Erdoğan, Hotar’a makamında ziyarette bulundu.

BOLD – Arjantin’e sığınan suç örgütü lideri Serkan Kurtuluş, AKP’li 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar’ın kanunsuz işlerine dair anlattığı delilli olaylara rağmen kimse ona dokunamadı. Hakkında ‘yasa dışı eylem talimatı verdiği’, ‘tehdit ve şantaj ile mal edindiği’ iddiaları bulanan Hotar’ı AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın makamında ziyaret etmesi dikkat çekti.

MAKAMINDA ZİYARET ETTİ

Hafta başında İzmir’de bir dizi törene katılan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Eylül Üniversitesi ziyareti dikkat çekti. Üniversitenin düzenlediği “Göç: Önümüzdeki Yirmi Yılın Projeksiyonu ve Ötesi” konulu konferansa katılan Erdoğan, törene katılmadan önce Hotar’ı makamında ziyaret etti. Konferansta yaptığı konuşmada Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nükhet Hotar’a teşekkür eden Erdoğan’a Hotar hediye takdim etti Yapılan ziyaret ve görüşmeden çok sayıda fotoğrafın Cumhurbaşkanlığı sitesinden yayınlanması Hotar’a destek mesajı olarak algılandı.

İŞİN İÇİNDE ERDOĞAN VE YILDIRIM DA VAR

Arjantin’e kaçan çete lideri Serkan Kurtuluş, yaptığı açıklamalarıyla Türkiye’de devlet-mafya ortaklığının ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne serdi. AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın yönetimindeki suikast planlarını deşifre eden Kurtuluş, işin içinde eski Başbakan Binali Yıldırım ve AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bulunduğunu iddia etti. Kurtuluş’un Rahip Brunson’a suikast, Rus uçağının düşürülmesi, Suriye’de yaşananlar ve FETÖ Borsası ile ilgili söyledikleri sonrası FBI da harekete geçti. Erdoğan’ın yaptığı bu ziyaret ise Kurtuluş’un çetenin içerisinde Erdoğan’ın da bulunduğu iddialarını güçlendirdi.

“Nükhet Hotar’a dokunurlarsa onun da dokunacağı yerler var”

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’ın milyarlık sarayları

İlk Başbakan olduğu dönemde Üsküdar’da bir apartman dairesinde oturan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün tam 12 sarayı var.

BOLD – Tayyip Erdoğan, Osmanlı’dan kalan sarayların yanı sıra kendisi için de her yıl yeni yazlık ve kışlık saray yaptırıyor. Bütçeden, saraylar için günlük milyonlarca lira aktarılıyor. İşte Erdoğan’ın 12 sarayı…

medyabold
Devamını Oku »