23 Ekim 2021 Cumartesi

Erdoğan, açılışta bağırarak yardım isteyen kişiyi duymazdan geldi

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Eskişehir’de katıldığı açılış töreninde bağırarak kendisinden yardım isteyen kişiyi duymazdan geldi. AKP’lilerin de bağıran kişiyi bastırmak için slogan atmaları dikkat çekti. Yardım talep eden kişi korumalar tarafından hemen susturuldu. 

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Eskişehir Millet Bahçesi, İl Halk Kütüphanesi ve yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış törenine katıldı. Törende Erdoğan, “Evim yandı, kimsem yok” diye bağırıp yardım isteyen kişiyi duymazdan gelip kurdeleyi kesti.

BAĞIRAN KİŞİ HEMEN SUSTURULDU

Erdoğan’ın Eskişehir’de katıldığı açılış töreni sırasında bir kişinin yardım feryadı canlı yayına yansıdı. Vilayet Meydanı’nda Eskişehir Millet Bahçesi, İl Halk Kütüphanesi ve yapımı tamamlanan diğer projelerin toplu açılış törenine katılan Erdoğan’ın kurdele keseceği esnada evinin yandığını ve geçinemediğini söyleyen biri bağırarak Erdoğan’a seslendi. Sesi duyarak duraksayan Erdoğan’ın tepki vermeyip törene devam etmesi dikkat çekti. AKP’lilerin sesi bastırmak için slogan attıkları görülürken, bağıran kişi ise Erdoğan’ın korumaları tarafından kısa sürede susturuldu.

 

 

Erdoğan 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan etti, şimdi ne olacak?

Erdoğan, açılışta bağırarak yardım isteyen kişiyi duymazdan geldi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan etti, şimdi ne olacak?

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Osman Kavala bildirisi yayınlayan 10 ülkenin büyükelçisini istenmeyen adam (persona non grata) ilan etti. Erdoğan’ın bu açıklamasından sonra Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçililerinin Türkiye’de kalması yasaklanacak mı?

BOLD ANALİZ – Eskişehir’de Millet Bahçesi açılışında konuşan Erdoğan, Osman Kavala açıklamasında 10 Büyükelçi için istenmeyen adam ilan edilmesi talimatını verdiğini duyurdu. Erdoğan, “Ben Dışişleri Bakanıma talimatı verdim, ne yapması gerektiğini söyledim. Bunların bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini halledeceksiniz dedim. Bunlar Türkiye’yi anlayacak, bilecek. Anlamadıkları gün burayı terk edecekler” dedi.

ANLAMADIKLARI GÜN BURAYI TERK EDECEKLER

Konuşurken dili de sürçen “Bu 10 tane Dışişleri Bakanın dışişleri, büyükelçi” diyen Erdoğan, “Yatıyorlar kalkıyorlar Kavala Kavala… Kavala dediğin Soros’un Türkiye şubesi. 10 büyükelçi onun için Dışişleri Bakanlığı’na geliyor. Bu nasıl terbiyesizliktir, siz burayı neresi zannediyorsunuz ya? Burası Türkiye, Türkiye. Burası bir kabile devleti değil, anlı şanlı Türkiye. Burada Dışişleri’ne gelip de talimat veremezsiniz. Ben Dışişleri Bakanıma talimatı verdim, ne yapması gerektiğini söyledim. Bunların bir an önce istenmeyen adam ilan edilmesini halledeceksiniz dedim. Bunlar Türkiye’yi anlayacak, bilecek. Anlamadıkları gün burayı terk edecekler.” tepkisi verdi.

PERSONA NON GRATA NEDİR?

Devletle arası ilişkilerde persona non grata bir ülkeye girmesi veya o ülkede kalması ülkenin yerel hükûmeti tarafından yasaklanan yabancı bir kişi anlamına geliyor. Kendisine verilen siyasi dokunulmazlık hakkı sayesinde tutuklama ve herhangi bir kovuşturmadan korunan yabancı bir diplomata herhangi bir ülkenin uygulayabileceği en ciddi kınama biçimi olarak kabul ediliyor. Reuters da gelişmeyi dünyaya son dakika olarak duyurdu. Erdoğan’ın 10 büyükelçiyi persona non grata ilan ettiğini yazdı.

DİPLOMATİK KRİZ KAPIDA, DOLAR 10 TL OLACAK

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Erdoğan’ın talimatını yerine getirmesi sonrası büyük bir diplomatik kriz yaşanacak. Dünyanın en önemli 10 ülkesinin büyükelçisi Türkiye’den ayrılmak zorunda kalacak. Zaten yükselen dolar ve Euro’nun 10 liraya ulaşmasından endişe ediliyor.

Osman Kavala’nın tutukluluğuna son verilmesini isteyen büyükelçiler Dışişleri’ne çağrıldı

 

Erdoğan 10 büyükelçiyi istenmeyen adam ilan etti, şimdi ne olacak? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Benzin 10 TL yolunda: 44 kuruş zam geldi

Türkiye’de zamların arkası kesilmiyor. Benzinin litre fiyatına 25 Ekim Pazartesi gece yarısından itibaren 44 kuruş zam gelecek.

BOLD – “Brent tipi” petrolün varil fiyatı 85 dolara yükselirken, doların 9,66 TL ile tarihteki en yüksek seviyeye çıkması akaryakıtta zam bombardımanına yol açtı. Geçen hafta iki gün arayla motorine toplam 64 kuruş zam gelirken, motorin 8,16 TL ile benzin fiyatını geride bırakmıştı.

BENZİNLİKLER ÖNÜNDE KUYRUKLAR

Ancak motorinin zam şampiyonluğu unvanı kısa sürdü. 25 Ekim Pazartesi saat 00.01’den itibaren benzinin litre fiyatı da 44 kuruş artacak. Pazartesi gece yarısından geçerli olmak üzere benzinin litresi İstanbul Avrupa yakasında asgari 7,92 TL’den 8,36 TL’ye çıkacak. Zamsız benzin almak için araç sahipleri yine benzin istasyonlarında kuyruklara girecek.

BENZİN VE MOTORİN 10 TL’Yİ GEÇEBİLİR

LPG fiyatı da 2 Ekim’de 71 kuruşluk zammın akabinde 6,10 TL’ye yükselmişti. Akaryakıttan alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) eşel mobil sistemi sebebiyle sıfırlanmıştı.

Sektör temsilcileri ÖTV’nin ilave edilmesi hâlinde benzin ve motorin fiyatlarının 10 TL’yi geçebileceğini belirtiyor.

Benzin 10 TL yolunda: 44 kuruş zam geldi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Gazeteciler tutsak meslektaşları için Frankfurt’ta yürüdü

Dünyanın en önemli uluslararası kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı, hafta sonu kapılarını halka açtı. Sürgün Gazeteciler ise Frankfurt Kitap Fuarı’nın halka açık ilk gününde Türkiye’de cezaevinde bulunan meslektaşların için yürüdü.

BOLD – Uluslararası Gazeteciler Birliği (İnternational Journalists) Frankfurt’ta önemli bir etkinliğe imza attı. Yaptığı haberler ve yazdıkları köşe yazıları sebebiyle Türkiye’de cezaevinde bulunan gazeteciler için sessiz yürüyüş yapıldı.

TÜRKİYE BİLDİRİSİ OKUNDU

Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteciler için İngilizce ve Almanca bildiri okundu. Türkiye’de kimin yaptığı belli olmayan darbe girişimi sebebiyle birçok insan gibi gazetecilerin de cezaevlerine atıldığı belirtildi.  Türkiye’de 300 bine yakın kitabın imha edildiğine vurgu yapılarak, yazarların cezaevine atıldığı vurgulandı.

CEZAEVİNDE VEFAT EDEN GAZETECİLER İÇİN BROŞÜR

Ardından tutukla gazetecilerin fotoğraflarının basılı olduğu tişörtleri giyen sürgün gazeteciler Frankfurt Kitap Fuarı’nda broşür dağıttı. Broşürlerde Türkiye’de halen tutuklu bulunan gazetecilerin yanı sıra cezaevinde hayatını kaybeden medya mensuplarıyla ilgili bilgeler yer aldı.

DÜNYANIN DİKKATİNİ TUTSAK GAZETECİLERE ÇEKME GİRİŞİMİ

Uluslararası Gazeteciler Birliği Başkanı Enes Engin Sağ, Türkiye ve diğer totoliter ülkelerde hak ihlaline uğrayan gazetecilerin sesini duyurmaya çalıştıklarını söyledi. Sağ, “Türkiye’de yıllarca gazetecilik yaptık. Artık Türkiye’de mesleğimizi icra edemediğimiz için Avrupa’ya gelmek zorunda kaldık. Ama Türkiye’de birçok arkadaşımız cezaevinde. Onların problemlerini özgür ortamda dile getiriyoruz. Dünyanın dikkatini Türkiye’deki tutsak gazetecilere çekmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

Gazeteciler tutsak meslektaşları için Frankfurt’ta yürüdü yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

İBB’nin 17 milyar lirası ‘beşli çeteye’ akmış

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kasasından, 9 yıllık dönemde, beşli çete olarak bilinen Cengiz, Kalyon, Limak, Kolin ve Makyol İnşaat’a yaklaşık 17 milyar TL ödendiği açığa çıktı.

BOLD – İBB’nin AKP tarafından yönetildiği yıllarda 5’li çeteye birçok ihale verildi. İBB’ye bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), Fen İşleri Daire Başkanlığı ve Raylı Sistem Daire Başkanlığı tarafından Cengiz, Kalyon, Limak, Kolin ve Makyol’a, 2010 ile 2018 yılları arasında yaklaşık 17 milyar 100 milyon TL’lik ihale verildi.

EN FAZLA İHALE MAKYOL’A

İBB’nin devasa ihalelerini alan şirketlerin başında Makyol İnşaat geliyor. Makyol’a İBB kasasından birçok alanla ilgili ihale verildi. Verilen ihalelerin toplam bedeli ise 10 milyar TL’yi buluyor.

İBB Yapı İşleri Müdürlüğü’nün 2015 yılında düzenlediği “Atık Yakma ve Enerji Üretim Tesisi” ihalesini 2 milyar 235 milyon TL’ye alan Makyol, aynı yıl bir de İBB Altyapı Hizmetleri Müdürlüğü’nden yaklaşık 700 milyon TL’lik “yol, kavşak ve altyapı işi” ihalesi aldı.

Şirket 2017 yılında da hem 3 milyar 49 milyon TL’ye Mahmutbey-Bahçeşehir-Esenyurt metro hattı ihalesini hem de 1 milyar 828 milyon TL’ye yol, köprülü kavşak ve ortak altyapı inşaatı ihalesini aldı.

METRO İHALELERİ KALYON’A

İBB’den en fazla ihale alan şirketlerinin başında bir de Kalyon İnşaat geliyor. Kalyon İnşaat’a İBB kasasından 2010 ile 2018 yılları arasını kapsayan 9 yıllık dönemde ödenen para yaklaşık 6 milyar 700 milyon TL. Kalyon İnşaat’a İSKİ’den isale hattı inşaatları ve içme suyu tünel inşaatları adı altında, 2010, 2015 ve 2018 yıllarında 1 milyar 507 milyon TL’lik üç ayrı ihale verildi.

KALYON VE KOLİN ORTAKLIĞI

İBB’nin birçok metro hattı inşaatı ihalesi de yine Kalyon’a verildi. İBB’nin 2013 yılında düzenlediği Mecidiyeköy-Mahmutbey metro hattı ile 2015 yılında düzenlediği Dudullu – Bostancı metro hattı ihalesi yaklaşık 2 milyar 700 milyon TL’ye Kalyon İnşaat ve Kolin İnşaat iş ortaklığına verildi.

2016 yılında da Kirazlı-Halkalı metrosu yapımı için düzenlenen ihale yaklaşık 2 milyar 700 milyon TL’ye Makyol İnşaat, Ic İçtaş ve Kalyon İnşaat iş ortaklığına verildi. Ayrıca Kalyon’a 2012 yılında Başakşehir Fatih Terim Stadyumu ihalesi de 134 milyon 946 bin TL bedelle verilirken 2016’da düzenlenen “Kadıköy Fikirtepe İmar ve Ulaşım Yol Ortak Altyapı İnşaatı” ihalesi de 194 milyon 350 bin TL bedelle verildi.

CENGİZ’E 1,6 MİLYAR TL

Birgün gazetesinden İsmail Arı’nın haberine göre kamuoyunda en bilinir şirketler biri olan Mehmet Cengiz’in sahibi olduğu Cengiz İnşaat’a da İBB’den metro ihalesi verildi. Şirkete, 2016 yılında İBB’ye bağlı Raylı Sistem Daire Başkanlığı tarafından düzenlenen Kaynarca – Pendik – Tuzla metrosu inşaatı ihalesi 1 milyar 613 milyon TL’ye verildi.

İSKİ İHALELERİ LİMAK’A

Limak İnşaat da AKP döneminde İBB’ye bağlı İSKİ’den milyonlarca liralık ihaleler aldı. Limak İnşaat, İSKİ’den 2017 yılında yaklaşık 144 milyon TL’lik, 2018 yılında da 617 milyon TL’lik ihale aldı. İSKİ kasasından Limak’a bu iki ihaleyle ödenen para ise toplam 761 milyon TL’yi buluyor.

 

 

İBB’nin 17 milyar lirası ‘beşli çeteye’ akmış yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Enes Kanter’in Doğu Türkistan videosu Çin’i kızdırdı

 

ABD Profesyonel Basketbol Ligi’nde (NBA) oynayan Enes Kanter, Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri için paylaşımlar yaptı. Çin yönetiminin Uygur Türklerine uyguladığı soykırımı durdurmasını istedi.

BOLD – NBA Boston Celtics oyuncusu Enes Kanter, dünyadaki insan hakları ihlallerine karşı sesini yükseltmeye devam ediyor. Son olarak Uygur Türklerine uygulanan soykırımı dünya gündemine taşıyan Kanter, “Çin’in Kalpsiz Diktatörü, XI JINPING ve Çin Komünist Partisi. Seni tüm dünyanın önüne çağırıyorum. Köle çalışma kamplarını kapatın ve Uygur halkını serbest bırakın! Soykırımı durdurun, hemen!” mesajı paylaştı.

KANTER’İN AÇIKLAMALARI ÇİN’İ KIZDIRDI

AKP ve MHP ortaklığının kurduğu Cumhur İttifakı’nın ses çıkarmadığı Uygur Türklerine yönelik katliamlara tepki gösteren Kanter, Çin’i kızdırdı. Kanter’in Çin’in Tibet’e yönelik muamelesini de eleştirmesi sonrası, Celtics’in New York Knicks’e karşı sezon açılış maçının yayını Çinli video yayın sitesi Tencent tarafından iptal edildi.

ABD’DEN KANTER’E DESTEK

ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan bir sözcü ise e-posta yoluyla yaptığı açıklamada, Pekin’e atıfla, “ABD, Çin’in bir oyuncunun Tibet’le ilgili yaptığı açıklamalar nedeniyle NBA’ye karşı eylemlerinden derin endişe duyuyor.” ifadelerine yer verdi. ABD’li sözcü, açıklamasının devamında, “İfade özgürlüğüne değer veriyor ve bu hakkı kullanan herkesi destekliyoruz.” dedi.

Enes Kanter’in Doğu Türkistan videosu Çin’i kızdırdı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Financial Times: 2023’e kadar seçim olmayacak

İngiliz Financial Times gazetesi son anketlere göre muhalefet partilerinin Erdoğan’ın AKP’si ve müttefikleri karşısında öne geçtiğini yazdı. Gazetenin haberinde “Ancak yatırımcılar, Erdoğan’ın yakın zamanda sahneyi terk edeceğini varsaymamalı. 2023’e kadar seçim olmayacak” öngörüsünde bulundu.

BOLD – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB), faiz indirimi kararı dış basında gündem olmayı sürdürüyor. Financial Times’ın son yayınladığı analizde, AKP iktidarının zayıfladığına vurgu yapıldı.

TÜSİAD VE ÖMER KOÇ ÜSTÜ KAPALI SALDIRDI

Analizde “TÜSİAD, kalıcı refah düzeyinin sürdürülebilir olması için, Merkez Bankası bağımsızlığı ve temkinli para ve maliye politikası uygulanmasına yönelik çağrıda bulundu. TÜSİAD açıklaması aynı zamanda, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından Ömer Koç’un ülkedeki yorucu enflasyonu eleştirmesinin hemen ardından geldi” değerlendirmesi yapıldı.

GÜNDEMİ MUHALEFET BELİRLİYOR

Erdoğan’ın ve partisinin güç kaybettiğine vurgu yapılan analizde, “Her ikisi de Erdoğan’a ve yüksek faiz oranlarının enflasyona neden olduğu ve refahın yolunun krediye dayalı tüketimden geçtiği politik inançlarına üstü kapalı ancak sivri saldırılar olarak görülebilir. Aslında bu tür yorumlar yeni değil. Geçmişte de iş dünyasından benzer açıklamalar yapılmıştı. Ancak analistler, momentumun hükümet aleyhine hareket ettiğini ve gündemi muhalefetin belirlediğini söylüyor” değerlendirmesi yapıldı.

AKP GİDEREK UMUTSUZ HALE GELİYOR

Makalede, BlueBay Asset Management’tan Timothy Ash’ın görüşlerine de yer verilerek, “Muhalefet gerçekten kazanabileceklerinden emin. İktidardaki AKP giderek daha da umutsuz hale geliyor. Erdoğan’ın yanılabileceğini düşünüyorlar” ifadeleri kullanıldı.

ERDOĞAN ENFLASYONUN KURBANI OLACAK

Analizde son olarak şu değerlendirmeler kaydedildi:  “Son anketler, muhalefet partilerinin Erdoğan’ın AKP’si ve müttefikleri karşısında öne geçtiğini gösteriyor. 20 yıl önce göreve geldikten sonra Türkiye ekonomisini canlandırmak için çok şey yapan bir zamanların son derece popüler cumhurbaşkanı, ilacını bulmayı büyük ölçüde başaramadığı enflasyonun kurbanı olma riskiyle karşı karşıya. Analistler, hasarın seçmenler tarafından şiddetle hissedildiğini söylüyor. Ancak yatırımcılar, Erdoğan’ın yakın zamanda sahneyi terk edeceğini varsaymamalı. 2023’e kadar seçim olmayacak.”

 

Financial Times: 2023’e kadar seçim olmayacak yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Osman Kavala bildirisi yayınlayan Büyükelçi’den Gül’e ziyaret

Osman Kavala bildirisi yayınlandığı için AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepkisini çeken büyükelçi Abdullah Gül’ü ziyaret etti. Finlandiya Ankara Büyükelçisi Ari Maki 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştü.

BOLD – 11. Cumhurbaşkanı Gül, Osman Kavala’nın serbest bırakılması çağrısı yapan 10 büyükelçi arasında yer alan Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi Ari Maki’yle görüşme gerçekleştirdi.

Büyükelçi Mari, Abdullah Gül’le yaptığı görüşmeye ilişkin fotoğrafını resmi sosyal medya hesabından paylaşarak “Eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile bugün Türkiye üzerine iyi bir konuşma gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.

BUNLARI ÜLKEMİZDE AĞIRLAMA LÜKSÜMÜZ OLAMAZ

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen tutuklu bulunan iş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala’nın serbest bırakılması için ABD, Almanya, Fransa, Finlandiya, Danimarka’nın da aralarında bulunduğu 10 ülkenin büyükelçisi ortak bir bildiri yayınlamıştı. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyükelçileri ‘istenmeyen adam’ ilan etme sinyali vermişti. Erdoğan, “Söyledim Dışişleri Bakanımıza, bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz. Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz?” tepkisi göstermişti.

Osman Kavala bildirisi yayınlayan Büyükelçi’den Gül’e ziyaret yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Eğitimci Hakan Kanat cezaevinde kanser oldu, yoğun bakımda

24 Temmuz 2016’dan beri tutuklu olan eğitimci Hakan Kanat hapiste tiroid kanseri oldu. Acil olarak Kırşehir’den Ankara’ya sevk edilen Kanat, önceki gün ameliyat edildi. Durumu hakkında henüz ailesine bilgi verilmeyen Kanat, yoğun bakımda yatıyor.

SEVİNC ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Cezaevindeki kanser hastalarının sayısı artıyor. Beş yıldır Kırşehir E Tipi Cezaevinde tutuklu olan 40 yaşındaki Hakan Kanat’a 15 gün önce tiroid kanseri teşhisi konuldu. Kırşehir’den Ankara Sincan Cezaevine sevk edilen ve önceki gün ameliyat edilen Kanat, şu anda Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıd Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde yatıyor.

HAPİSTEYKEN İKİ AMELİYAT GEÇİRDİ

Üç yıl önce de uyku apnesi hastalığı nedeniyle de ameliyat edilen Hakan Kanat’ın ailesine her iki ameliyatta da haber verilmedi. Ne Ankara’ya sevk edilirken ne de ameliyat sırasında hiçbir bilgi alamadıklarını söyleyen Hakan Kanat’ın eşi, “29 Eylül’de Kırşehir’de eşime biyopsi yapıldı, kanser olduğunu öğrendik. Durumunu sormak için Kırşehir Cezaevini arıyoruz, ‘burada, iyi’ diyorlar. Dün de aradım, aynı şeyi söylediler. Aynı gün içinde öğreniyoruz ki Ankara’ya sevk edilmiş, hatta ameliyat edilmiş.” dedi.

Ölümcül hastalığa yakalanan bir insana ve kendilerine yapılan bu muamelenin insani ve hukuki olmadığını belirten eşi, “‘Neden doğru bilgi verilmediğini sorunca telefonu yüzümüze kapatıyorlar. Nerede olduğunu, başına ne geldiğini öğrenmek hakkımız değil mi?” ifadelerini kullandı.

GEÇEN  YIL BABASI BU YIL ANNESİ VEFAT ETTİ

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 24 Temmuz 2016’da tutuklanan Hakan Kanat, Bylock, Bank Asya hesabı, çocuğunu KHK ile kapatılan okullara gönderme ve Kırşehir’de kapatılan bir öğrenci yurdunda müdürlük yaptığı için 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak verilen ceza fazla bulunup Yargıtay tarafından iki kere bozuldu. 2 Kasım’da tekrar mahkemeye çıkacak olan Kanat evli ve iki çocuk babası. Üst üste üzüntüler yaşayan Kanat’ın geçen yıl babası, birkaç ay önce de annesi vefat etmişti.

CEZAEVİNDEKİ KANSERLİ HASTALAR

İnsan Hakları Derneği’nin 31 Mart 2020’de açıkladığı son rapora göre Türkiye cezaevlerinde 590’ı ağır hasta olmak üzere toplam 1564 hasta mahpus bulunuyor. Kanser gibi ölümcül bir hastalıkla mücadele eden birçok hasta mahpus da var. Bold Medya’nın araştırmasına göre Temmuz 2016’dan bu yana yaklaşık 50 kişi cezaevlerinde kanser olduktan sonra hayatını kaybetti.

4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan (Antalya L Tipi), Gülden Aşık (Bandırma), Fatımatüzzehra Babacan (Afyon), HDP eski milletvekili Hatice Kocaman (Diyarbakır), Ahmet Polat Önel (Kandıra), Yusuf Özmen (Erzurum), Abdülaziz Örpek (Diyarbakır), Ahmet Karakuş (Manisa), Rıdvan Yıldız (Silivri), Yasin Akaslan (Kırıkkale), Veysel Alıcı (Konya) bilinen tutuklu kanser hastalarından bazıları.

Hakan Kanat’ın kızı.

4 yılda tam 41 insan Türkiye cezaevlerinde kanser olup öldü

Eğitimci Hakan Kanat cezaevinde kanser oldu, yoğun bakımda yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Nihal Bengisu Karaca ile Mehmet Metiner’in ‘teröristsin’ kavgası

AKP’nin oy oranlarının düşmesi sonrası iktidara yakın gazetecilerde başlayan kavgaya bir yenisi eklendi. Nihal Bengisu Karaca, AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner’e “Aynı şeyi söylediğim için bana ‘terörist’ demişti, teröristliği hayırlı olsun!” dedi.

BOLD – Seçim anketlerine göre büyük oy kaybı yaşadığı görülen AKP’ye yandaş gazetecilerden de eleştiriler geliyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın konumuyla alakalı düzenlemeler yapılması isteniyor. AKP’li Mehmet Metiner de Cumhurbaşkanı’nın parti genel başkanı olmaması gerektiğini açıkladı.

OY ORANLARI DÜŞÜNCE DEMOKRAT POSTUNA BÜRÜNDÜN

Metiner’in bu açıklaması Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca’yı kızdırdı. Metiner’e tepki gösteren Karaca, “Ak parti oy oranlarının düştüğünü görünce hemen ‘demokrat’ postuna bürünmeyi denemiş” dedi.

TERÖRİSZLİĞİN HAYIRLI OLSUN

AKP’li Metiner’in Twitter hesabından “Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olmamalı” sözlerini alıntılayan Karaca, kendisinin yıllarca tetikçilik yaptığını, AKP’nin oy oranları düşünce ‘demokrat’ postuna büründüğünü söyledi. “Aynı şeyi söylediğim için bana ‘terörist’ demişti, teröristliği hayırlı olsun” dedi.

6 AY ÖNCE SEN DE BANA TERÖRİST DEDİN

Karaca, aynı sözler nedeniyle kendisini 6 ay önce ‘terörist’ ilan ettiğini belirttiği Metiner için şu ifadeleri kullandı: “Rejimin/modelin daha da otoriterleşmesi için yıllarca tetikçilik yapmış olan şahıs, Ak parti oy oranlarının düştüğünü görünce hemen ‘demokrat’ postuna bürünmeyi denemiş. Oysa 6 ay önce aynı şeyi söylediğim için bana terörist demişti. O halde, teröristliği hayırlı olsun”

 

Öte yandan, AKP Hükumetine yakın gazeteci Nagehan Alçı da geçtiğimiz günlerde yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın tam yetkisiz olması gerektiğini açıklamıştı.

Nihal Bengisu Karaca ile Mehmet Metiner’in ‘teröristsin’ kavgası yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Bakan Akar’dan Emine Erdoğan vurgusu

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini anlatırken Emine Erdoğan vurgusu dikkat çekti. Akar, “Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde gerçekleştirilen ‘Sıfır Atık Projesi’ zaten yurt genelinde uygulanmaya devam ediyor.” dedi.

BOLD – Akar, NATO Karargahı’nda İngiltere, ABD, Yunanistan, İspanya, Polonya, Macaristan, Romanya, İtalya, Slovenya, Letonya ve Bulgaristan Savunma Bakanları ile gerçekleştirdikleri kısa süreli görüşmelerle savunma ve güvenlik alanlarında görüş alışverişinde bulundu. Görüşmeler sonrası basın toplantısı düzenleyen Akar, gazetecilerin sorularını cevapladı.

NATO’NUN ŞEREFLİ ÜYESİYİZ

Türkiye’nin NATO içindeki sorumluluklarını bugüne kadar yerine getirdiğini, bundan sonra da getirmeye devam edeceğini vurgulayan Akar, “Bazıları bilinçli veya bilinçsiz olarak ‘Türkiye bir yere mi gidiyor’ gibi söylemlerde bulunuyor. Türkiye’nin bir yere gittiği yok. 70 yıldan beri biz NATO’nun şerefli bir üyesiyiz. Sorumluluklarımızın bilincindeyiz. Bugüne kadar sorumluluklarımızı yerine getirdik bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.

F-16 TEDARİKİ SÜRECİNİ TAKİP EDİYORUZ

Görüşmeler sonrası basın toplantısı düzenleyen Akar, F16 tedarikiyle ilgili, “Teknik çalışma başlatıldı. Süreci takip ediyoruz. Türkiye’nin güçlenmesi aynı zamanda NATO savunmasının güçlenmesi anlamına geliyor” dedi.

EMİNE ERDOĞAN’IN HİMAYESİNE VURGU

NATO toplantısında iklim değişikliğinin de gündeme geldiğini belirten Akar, “Türkiye’nin Paris Protokolü’nü onayladığını hatırlatarak Türkiye’nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin bunun gereğini yapmaya başladığını ve bundan sonra da yapacağımızı söyledik. Ayrıca Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi’nin himayelerinde gerçekleştirilen ‘Sıfır Atık Projesi’ zaten yurt genelinde uygulanmaya devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetlerinin de aktif rol aldığı proje bu alandaki en önemli çalışmalardan biri olma özelliği taşıyor” diye konuştu.

AKP’de yepyeni kavga! Meydanı Hulusi Akar’a bırakmak istemeyen AKP’liler de harekete geçti

Bakan Akar’dan Emine Erdoğan vurgusu yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

22 Ekim 2021 Cuma

Dolar krizinin ortasında bir bu eksikti!

Ekonomi Yazarı Turhan Bozkurt, faiz indirimi sonrasında meydana gelen dolar krizinin Türkiye’nin kara para riski yüksek ülkeler arasında değerlendirilmesi ve Halkbank davasının devam edeceğine dair ABD’den gelen haberler sonrasında daha da arttığına dikkat çekti.

BOLD – Youtube kanalında piyasaları değerlendiren Ekonomi Yazarı Turhan Bozkurt, dolar kuru ile ilgili önemli açıklamalar yaptı. Türkiye’nin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından Honduras, Kamboçya ve Zimbabwe gibi ülkelerle aynı lige düşürüldüğünü belirten Bozkurt, gri liste şoku ile doların 9,66 TL’ye, euronun ise 11,25 TL’ye yükseldiğini kaydetti.

YABANCI BANKALAR DOLAR KUR TAHMİNLERİNİ YÜKSELTTİ

Gri liste şoku bitmeden Amerika’dan “Halkbank Davası’na kaldığı yerden devam edileceği” haberinin geldiğini vurgulayan Bozkurt, “Yabancı bankalar da yıl sonu kur tahminlerine 10 TL üzerine çıkarıyor. İtalyan Unicredit dolar tahminini 9,30 TL’den 10,50 TL’ye yükseltti. Fransız Societe Generale, 2021 yılı sonu dolar/TL kuru tahminini 10,30’a çıkardı. Faiz indirimi dolar için 9,40 TL-9,59 TL aralığını işaret etmişti. Gri liste şoku bu kademeyi dolarda 9,50 TL-9,72 TL aralığına yükseltti. Altın ons iniş ve çıkışlar sert. Amerikan Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararını açıklayacağı 3 Kasım’dan önce boğa tuzağı olabilir yukarı yönlü hamleler” dedi.

AYŞE TEYZEDEN TC NO İSTEYEN HÜKUMET KARA PARAYI ÖNLEYEMEDİ

24 ayar altının gramında 540 TL üzerinde alım yapmadan evvel 3 Kasım’ı beklemekte fayda olduğunu ifade eden Bozkurt, “Gümüşte de benzer riskler var. Borsa İstanbul (BİST) 3 Kasım’a kadar iskontolu hisseler üzerinden geçici bir ralliye sahne olacak. Döviz bürosunda 10 dolar bozduran Ayşe Teyze’den TC no, kimlik, adres ve telefon numarası isteyecek kadar abartılı tebliğlere imza atan Hazine Bakanlığı, kara para ile mücadelede Türkiye’nin küme düşmesine mani olamadı. Türkiye, Mali Görev Gücü (FATF) tarafından “gri” listeye alındı. Kara para ve terörizmin finansmanında mücadelede yetersiz kalındı. Honduras, Uganda, Zimbabwe, Nikaragua ve Kamboçya gibi ülkelerle aynı ligdeyiz artık. Döviz transferleri daha da zorlaşacak. Hemen her banka başı ağrımaması için Türkiye’ye potansiyel “kara liste” muamelesi yapacak” dedi.

SERMAYE AKIŞININ DURMASININ BEDELİ AĞIR OLACAK

Malî Eylem Görev Gücü’nün (FATF) kararının AB’nin Türkiye’yi mali açıdan kıskaca alması için bahane olabileceğini belirten Bozkurt, “Uyuşturucu ve fuhuş gibi suçlardan elde edilen gelirler bile “Varlık Barışı” ismi altında Türkiye getirilmesine göz yumuldu. Her ay net hata/noksan kaleminde, kaynağı ve sahibi belirsiz milyarlarca dolar para giriş-çıkışları dikkati çekiyor. 8 ayda 13,5 milyar dolar… Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşa ettiği kokain ve kaçak altın ticareti… Gri liste kararı Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 3’ü kadar bir sermaye akışını durduracak. Yabancı sermaye girişinin durma noktasına geldiği bir dönemde 23 milyar dolarlık bir kaybın bedeli ağır olacak. Net döviz rezervleri – 51 milyar dolar, özel sektörün dış borcu 172 milyar dolar” dedi.

 

 

TÜGVA, kullandığı ERP yazılımı için Gülen Hareketi’ni suçladı

Dolar krizinin ortasında bir bu eksikti! yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Diyanet “baldız fetvası’ haberlerine “algı operasyonu” dedi

Diyanet, Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve sosyal medyada yayılan “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği” haberi ile ilgili açıklama yaptı. Açıklamada algı operasyonlarıyla zihinlerin bulandırılmaya çalışıldığı öne sürüldü.

BOLD – Diyanet İşleri Başkanlığı, “baldız fetvası” olarak gündeme gelen haberle ilgili açıklama yaptı. Yapılanın algı operasyonu olduğu iddia edildi.

“BU FİİLİ HELAL GÖRMEDİKÇE NİKAHLARINA ZARAR VERMEZ”

Cumhuriyet’te dün yer alan haberde Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ‘Fetvalar‘ adıyla yayınladığı kitabın 2015’te yapılan üçüncü basımında “baldızla zina yapmanın nikâhı düşürmeyeceği”nin belirtildiği iddia edildi. Haberde fetvada “Kuran’da, zinaya ilişkin, ‘Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur‘ buyrulduğu aktarılan fetvada, ‘Bu sebeple zina büyük günahlardan olmakla beraber eşlerden birinin zina etmesi, bu fiili helal görmedikçe nikâhlarına zarar vermez” cümlesinin yer aldığı belirtildi.

“BAĞLAMINDAN KOPARILDI” İDDİASI

Diyanet İşleri Başkanlığı, birçok haber sitesinde yer alan ve sosyal medya gündemine giren haberle ilgili açıklamasında, birtakım medya mecralarında 2015 yılında basılan bir kitapta geçen ifadelerin “bağlamından koparılarak ve çarpıtılarak Diyanet İşleri Başkanlığı’yla ilgili insaftan, vicdandan, gerçeklikten yoksun paylaşımlar yapıldığı” belirtildi.

ALGI OPERASYONLARIYLA ZİHİNLER BULANDIRILMAYA ÇALIŞILMAKTA

Fıkhi metinler ve hükümler üzerine yorum yaparak yanlış anlaşılmalara ve vahim sonuçlara yol açılmasının büyük bir cehalet olduğu öne sürülen açıklamada, “Bir kez daha ifade edelim ki zina, Allah’ın açıkça haram kıldığı çirkin bir fiil ve büyük bir günahtır. Bu menfur davranışın aile çevrelerine taşınması, aynı zamanda korkunç bir ahlaki yozlaşma ve toplumsal felakettir. Her mümin tarafından bilinen bu kadar net bir konuda algı operasyonlarıyla zihinleri bulandırmaya çalışmak insanlık dışı bir davranıştır” denildi.

 

TÜGVA, kullandığı ERP yazılımı için Gülen Hareketi’ni suçladı

Diyanet “baldız fetvası’ haberlerine “algı operasyonu” dedi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Balyoz davasında yeniden yargılanan Çetin Doğan: Hazırladığımız plan değil, senaryo

Yargıtay’ın bozduğu Balyoz davasının ilk duruşması İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapıldı. Davada yeniden yargılanan Çetin Doğan, hazırladıklarının plan değil senaryo olduğunu öne sürdü. Avukatlar mahkemenin beraat kararında ısrarcı olmasını isterken, dava 18 Şubat’a ertelendi.

BOLD – Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin, 7 sanık hakkındaki beraat kararını bozmasının ardından Balyoz davası İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlandı. 28 Şubat davasından hükümlü Çetin Doğan’ın savunmasının alındığı ilk duruşmada avukatlar mahkemeden beraat kararlarında ısrar etmesini istedi.

DAVA YENİDEN GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararının ardından yeniden görülen “Balyoz” davasında yargılanan 237 kişi hakkında beraat kararı verildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine, Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 7 kişi hakkındaki beraat kararını bozdu. İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılan duruşmaya hükümlü Çetin Doğan SEGBİS üzerinden, diğer sanıklar ise avukatları ile katıldı. Duruşmada Yargıtay’ın bozma kararına karşı görüşler alındı.

HAZIRLADIĞIMIZ PLAN DEĞİL, SENARYO

Duruşmaya SEGBİS üzerinden katılan Doğan, hakkındaki iddiaları reddederek, yargının büyük ölçüde siyasetin vesayeti altında olduğu ve temyiz edilen davanın Yargıtay’ın raflarından indirilmesi için uygun koşulların oluşturulduğunu öne sürdü. Hazırladıkları senaryonun plan gibi algılandığını öne süren Doğan, gelecekte yaşanabilecek askeri/politik gelişmeler dikkate alınarak hazırlanan senaryolar bağlamında 05-07 Mart 2003 tarihlerde icra edilen Plan Semineri için de özgün bir senaryo hazırlandığını kaydetti.

DURUŞMA 18 ŞUBAT’A ERTELENDİ

Doğan’ın savunmasının ardından sanık avukatları bozma kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek daha önce İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararında direnmesi gerektiğini belirttiler. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na “itiraz yetkisini kullanma” talepli dilekçelerin akıbetlerinin sorulmasına karar veren mahkeme duruşmayı 18 Şubat 2022 tarihine erteledi.

 

TÜGVA, kullandığı ERP yazılımı için Gülen Hareketi’ni suçladı

 

Balyoz davasında yeniden yargılanan Çetin Doğan: Hazırladığımız plan değil, senaryo yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

TÜGVA, kullandığı ERP yazılımı için Gülen Hareketi’ni suçladı

Kendisine özel ERP yazılımı ile Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü verilerine ulaşabildiği ortaya çıkan TÜGVA, 83 milyon kişinin verilerine görebildiği ERP programı konusunda Gülen Hareketi’ni suçladı. TÜGVA, bunun kendilerine kurulan bir “kumpas” olduğunu iddia etti. 

BOLD – TÜGVA’nın tüm Türkiye’yi fişlediği özel yazılımı ERP’nin detaylarını, eski bir vakıf çalışanı gazeteci Cevheri Güven’le paylaştı. Güven’in konuyla kamuoyu ile paylaşması sonucu vakıf bunu yalanlama yoluna gitti. TÜGVA, ERP yazılı ile ilgili de Gülen Hareketi’ni suçladı.

TÜGVA, ESKİ ÇALIŞANIN İTİRAFLARINI YALANLADI

Gazeteci Cevheri Güven, 83 milyonun AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜGVA tarafından fişlendiğini eski bir vakıf çalışanının itirafları sonrasında ortaya çıkardı. Kullandığı yazılımla istediği kişilerin bilgilerine ulaşabildiği iddiasına ilişkin açıklama yapan TÜGVA, bu iddiayı reddetti. Konuyla ilgili paylaşılan videonun gerçeği yansıtmadığı öne sürülen açıklamada, videodaki sözde programın vakıflarına kumpas olması için Gülen Hareketi tarafından hazırlandığı iddia edildi.

CHP, KONUYU MECLİS’E TAŞIDI

TÜGVA’nın ERP isimli yazılım ile Türkiye’deki herkesin kişisel bilgilerine ulaştığının ortaya çıktığını belirten CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen ise konuyu Meclis gündemine taşıyıp İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ERP ile ilgili sorular yöneltti. Önergesinde TÜGVA’nın vatandaşların kişisel bilgilerini nasıl ele geçirdiğini soran Antmen, Bakan Soylu’ya TÜGVA’ya yardımcı olan bu kişiler hakkında ne tür hukuki ve idari işlemler yapılacağını sordu.

 

 

 

Her şeyimiz TÜGVA’nın elinde! 80 milyonun fişlendiği yazılım

TÜGVA, kullandığı ERP yazılımı için Gülen Hareketi’ni suçladı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Halkbank’ın iddianameyi geri çevirme başvurusu reddedildi

Halkbank’ın iddianameyi geri çevirme başvurusunu reddeden ABD Temyiz Mahkemesi, bankanın İran’ın ABD yaptırımlarını ihlal etmesine yardımcı olduğu iddiasıyla yargılanabileceğine karar verdi.

BOLD – ABD Temyiz Mahkemesi Halkbank’ın İran’ın ABD yaptırımlarını ihlal etmesine yardımcı olduğu iddiasıyla yargılanabileceğine hükmetti.

SUÇLAMA TİCARİ FAALİYET İSTİSNASI KAPSAMINDA

Reuters’ın haberine göre, ABD temyiz mahkemesi Halkbank’ın İran’ın ABD yaptırımlarından kaçmasına yardım etmekle suçlayan bir iddianameyi geri çevirme başvurusunu reddetti. ABD 2. Temyiz Mahkemesi, Yabancı Egemen Dokunulmazlıklar Yasası’nın bankayı koruyor olması halinde bile, Halkbank’a yönelik suçlamanın ticari faaliyet istisnası kapsamına girdiğini söyledi.

HALKBANK İRAN AMBARGOSUNU DELMEKLE SUÇLANIYOR

Halkbank’ı petrol gelirlerini önce altına, ardından İran’ın çıkarları için nakite çevirmekle ve petrol gelirlerinin transferini haklı çıkarmak için sahte gıda sevkiyatlarını belgelemekle suçlanıyor. Halkbank’ın İran’a ayrıca 20 milyar dolarlık kısıtlı fon transfer etmesine yardımcı olduğunu ve en az 1 milyar doların ABD finans sistemi aracılığıyla aklandığını iddiası da bulunuyor.

TÜRK HÜKUMETİ YAPILANLARI DESTEKLEDİ

Halkbank hakkında yaptırımlardan kaçınmak için İran, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki para hizmet sağlayıcıları ve paravan şirketleri kullandığı iddiasıyla banka dolandırıcılığı, kara para aklama ve komplo suçlamaları da yer alıyor. Halkbank aleyhindeki iddianamede, Halkbank yönetiminin Türk hükumetinin üst düzey yetkilileri tarafından desteklendiği ve korunduğu da iddia edildi. Banka ise bu suçlamaları reddediyor.

 

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 4 yıldır kayıp olan Reza Zarrab’ı buldu

Halkbank’ın iddianameyi geri çevirme başvurusu reddedildi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Oya Baydar: Türkiye’ye döneceğim, o yüzden dikkatli konuşacağım

Sürgün yıllarını geçirdiği Frankfurt’a 40 yıl sonra bu kez Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı’na katılımcı olarak gelen Oya Baydar, “Türkiye’ye döneceğim için dikkatli konuşacağım. Çünkü Türkiye’de yazıyorum” kaydını düşerek Bold’un sorularını cevapladı.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Üç darbe gördü, defalarca tutuklandı, işkenceye uğradı… 1980 darbesinden sonra 12 yıl Almanya’da yaşamak zorunda kalan Türkiye’nin en önemli edebiyatçılarından Oya Baydar, tüm yaşadıklarıyla bugünü karşılaştırınca, “Bunu söylemek çok acı bir şey ama Türkiye’nin koşulları bütün o dönemlerden daha kötü.” diyor.

KulturForum-Turkei Deutschland derneğinin davetlisi olarak Almanya’ya gelen Oya Baydar, 20 Ekim’de başlayan 73. Frankfurt Kitap Fuarı’ndaki ilk konuşmasını dün yaptı. Bugün 3. salonda saat 16.45’te “Türkiye’de Basın Özgürlüğü” başlıklı ikinci konuşmasını yapacak.

KENDİMİZİ AÇIK HAVA HAPİSHANESİNDE HİSSEDİYORUZ

Kültür Bakanlığı’nın 15 gün önce katılmaktan vazgeçtiği Frankfurt Kitap Fuarı‘na gelebilen birkaç yazardan biri olan Baydar, ülkenin geldiği durumu, gergin atmosferi ve aydınların, yazarların üzerindeki baskıyı anlattı. Otosansür uyguladığını ifade eden Baydar, “Kendimizi açık hava hapishanesinde gibi hissediyoruz. Boğuluyoruz” dedi.

Fuar alanında yaptığı konuşmasına başlarken Türkiye’ye dönecek bir yazar olarak dikkatli konuşacağını söyleyen Baydar, “Türkiye’ye döneceğim. O yüzden dikkatli konuşacağım. Siz satır aralarını anlayacaksınız. Çünkü Türkiye’de yazıyorum. Bu bile size Türkiye’deki durumun nasıl olduğunu anlatsın.” dedi. Avrupa ülkelerinden özellikle Almanya’dan yeterince dayanışma göremediklerini de belirtti.

EMİNE ERDOĞAN İÇİN DUVARLARA AYIP ŞEYLER YAZILMIŞTI, OSMAN HEPSİNİ SİLDİRTTİ

Köşe yazılarında AKP’li kadın siyasetçilere ve Emine Erdoğan’a seslenen yazılar yazan Baydar, ülkede hukukun değil, keyfiliğin hüküm sürdüğünü vurguladı. Yakın arkadaşı Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak’ın iktidarın rehineleri olarak hapiste olduklarını belirten Bayar, “Osman çok yakın arkadaşım. Onun hakkındaki davada hiçbir şey yok. Gezi diye tutturuyorlar. Osman Gezi’de bütün aşırı olayları bastırmaya çalıştı. Hatta şu var. Emine Hanım (Erdoğan) için çok ayıp şeyler yazılmıştı duvarlara. Osman, adam tuttu, o duvarlardaki yazıları sildirtti.” dedi.

Baydar, Türkiye’nin geleceğinden pek umutlu değil ama gençlere ümitlerini kesmemelerini tavsiye ediyor, “Türkiye’ye giremeyen arkadaşlarımızın dönebileceği, bizlerin de meramını daha rahat anlatabileceği günler gelebilir.” diyor.

80 darbesinden sonra Frankfurt’ta yaşamak zorunda kaldınız. O dönemde olaylar nasıl gelişti?

Bir konferans, bir toplantı için 3-4 günlüğüne yurt dışına çıkmıştım. O sırada 9 aylık olan çocuğumu anneme bırakmıştım. Bir otel odasında, sabah birden telefon çaldı. Sabah çok erken çalan telefonları hiç sevmem. Saat 6’ydı. Bir arkadaşım arıyordu. “Ne zaman dönüyorsun?” diye sordu. İki gün sonra dönecektim. “Türkiye’de darbe oldu, nah dönersin” dedi. Otelin yeşil, uzun bir bahçesi vardı. Şöyle bir baktım oraya. Oya kaldın burada, dedim.

Eşiniz de burada mıydı?

O zaten benden önce yurt dışına çıkmıştı. Frankfurt’taydı. O zaman Politika gazetesinin genel yayın yönetmeniydi. 70’lerde, 80’lerde yayınlanan Politika gazetesi vardı. Daha sonra kapatıldı. Aydın (Engin) tutuklandı. Tahliye edildiğinde yurt dışına çıkmıştı. O zaman, şimdiki gibi bu kadar sıkı değildi Türkiye. Böyle bir macerayla başladı ve 11,5 yıl sürdü. 1992’de dönebildik.

Almanya’da çalıştınız mı, oğlunuzu getirtebildiniz mi?

Kasımda annem getirdi. Yeşil pasaportu vardı. Tabi ben de çalıştım. Önce evde örgü ördüm. Üniversite mezunu Almanlardan ve akademisyenlerde oluşan iyi bir çevremiz vardı. Sonra Türkçeye yapılan çevirileri redakte etmeye başladım. Almancayı biraz daha öğrenince SPD’nin Türklere danışmanlık veren bir firması vardı. Oraya girdim. Aydın da şoförlük yaptı. Bir bakıma en çok paramız olan bir dönemdi. Şimdikinden daha iyiydi.

Yabancı bir ülkede yaşamak zorunda kalmak, o mecburiyet, bu duyguları nasıl aşabildiniz?

Şöyle oluyor: Hep bavullarınızın üzerinde oturur gibi bir dönem yaşıyorsunuz. Sonra yavaş yavaş, istemediğiniz halde alışıyorsunuz. Kedi aldım, çiçekler, saksılar aldım. Kedi yerleşik hayvandır. Kedi alınca “Oya yerleştiğini kabul ediyorsun galiba.” dedim. Ama geri dönebilmek için hep bir gelişme bekledik.

Nasıl döndünüz?

1991’de kısmi af oldu. Özal dönemi. Hem eşimin hem benim 30 yıla varan davalarımız vardı ve bir kısmı da mahkumiyetle sonuçlanmıştı. Af gelince bazı maddeler değişti. 1991’de önce eşim döndü. Birkaç ay sonra biz de döndük. Aradan 40 sene geçmiş. Yeniden Frankfurt’tayım. Türkiye’de hiçbir şey tarih olmuyor. Hep yeniden kısır bir döngü yaşıyoruz.

Türkiye’ye dönerken bir düzelme olacağını düşünüyor muydunuz?

Türkiye bütün sorunlarıyla ortadaydı. Yine sömürünün olduğu kapitalist bir ülkeydi ama ümidimiz de vardı. Demokratikleşme adına kısmi de olsa bir değişiklik olabilir diye düşünüyorduk. AKP iktidara geçeceği sırada o AKP, bu AKP asla değildi. Aslı buymuş galiba. Hata yaptığımı, bu aslı görmediğimi düşünüyorum.

AKP’yi desteklediğiniz için sizi de çok eleştirdiler değil mi.

Ben AKP’yi değil ama Anayasa, referandum gibi konularda getirdiği açılımları destekledim. Askeri, laikçi Kemalist vesayeti sona ereceğini ve ikinci sınıf vatandaşların ortadan kalkacağını düşündük. Ben laik bir kadınım, ayrıca da cumhuriyete inan biriyim o ayrı. Vesayet, baskı bunlar ayrı. Şimdi Kürtler ikinci sınıf vatandaş, o zaman da hem Türkler hem Müslüman muhafazakar kesim ikinci sınıf vatandaştı. Bunlar benim kabul edebileceğim şeyler değil. Üstelik ben de o mahalleden geliyorum. Bir toplumsal uzlaşma olabilir, aramızda yaratılmış olan büyük uçurumlar belki kapanabilir diye umut ettik.

ÇOK UMUDUM YOK

Herkes aynı şekilde umut etmişti. Epey de yol alındı ama sonra geriye dönüldü. Bundan sonrası için umut var mı? 

Çok umudum yok. Eskiden daha umutluydum. Ama yeniden bir hayal kırıklığı yaşadık. Şunu söyleyebilirim, yaşadığımız bu günlerde, askeri vesayet değil ama başka vesayetler başladı. Bu vesayet dediğimiz şey, bu otokratik rejim gerçekten de Türkiye’de demokrasinin kolay kolay gelemeyeceğini bize gösteriyor. Halkımız da demokrasi mücadelesini, demokrasiyi çok hazmetmiş değil. Mevcut iktidar kendi bekası için aramıza soktuğu kanlarla bizi iyice güçsüzleştirdi. Demokratik yöntemlerle Türkiye’yi idare etmeleri mümkün değil. Halbuki Türkiye’nin önemli bir kesimi hak diyor, adalet diyor, demokrasi diyor ama bu mücadeleyi veremiyor. Muhalefet ise herkesi kendi çevresinde toplayamıyor, her şeyi içselleştiremiyor. Yani Kürtler şurada, Müslümanlar burada çabalanıyor ama çok zor.

Son kitabınız “80 Yaş Zor Zaman Günlükleri” pek çok insana sizinle aynı duyguları hissettirmişti.

Yaşınız arttıkça daha umutsuz oluyorsunuz ama siz çok gençsiniz. Sizler göreceksiniz muhtemelen. Benim gibi hissetmeyin. Sizin daha zamanınız var. Yani bir cennet olmayacak ama mesela Türkiye’ye giremeyen arkadaşlarımızın dönebileceği, bizlerin meramını daha rahat anlatabileceği günler gelebilir. Türkiye’de tarih bir türlü geçmiş olamıyor, evet maalesef tarih tekerrür ediyor ama umudumuzu kesmeyelim.

AKP’li kadınlara Emine Erdoğan’a, Özlem Zengin’e seslenen yazılar yazdınız son dönemde. Bir geri dönüş oldu mu? Nasıl karşıladılar? 

Hayır, hiç olmuyor. Bazen bir küçük davayla karşılaşabiliyorsunuz. Ama başım şu anda çok fazla dertte değil. Eşimin yasağı var. Hala devam eden Cumhuriyet davası nedeniyle yurt dışına çıkamıyor. Her kelimemizi düşünerek yazmak zorundayız. Ben sert yazılar yazıyorum ama her sözcüğünü çok düşünerek yazıyorum. Bu başlı başına zaten sanatın, düşüncenin, yazının düşmanıdır. Özgürlükler olmadan, sanatçılar, yazarlar kendilerini özgür ve güvende hissetmeden tabi ki istedikleri gibi bir üretim yapmaları mümkün değil.

AYDINLAR BOĞULUYORUZ DİYOR

Yazılarınız makul ve yerinde eleştirilerdi, size de mi dava açacaklar? 

Kimin hakkında açmıyorlar ki. Mesela şu fotoğraflardaki (Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak) insanlar bunu hiç hak etmediler. Osman çok yakın arkadaşım. Onun hakkındaki davada hiçbir şey yok. Gezi diye tutturuyorlar. Osman Gezi’de bütün aşırı olayları bastırmaya çalıştı. Hatta şu var. Emine Hanım (Erdoğan) için çok ayıp şeyler yazılmıştı duvarlara. Osman, adam tuttu, o duvarlardaki yazıları sildirtti. Olaylar başka taraflara yönlendirilmesin diye.

Osman Kavala’dan intikam mı alınıyor? 

Türkiye’ye dönecek biri olarak, aşırı bir şey söylemeyeyim ama Türkiye’de yasalar ve hukuk değil keyfilik hüküm sürüyor. Bu keyfilik nerelerden kaynaklanıyorsa Osman’da bu çok belirgin bir şekilde var. Osman bir çeşit rehine olarak tutuluyor. Neyin rehinesi o da belli değil. Arkamdaki fotoğraflar aslında benim söyleyeceklerimi çok iyi anlatıyor. Hepsi için şunu söyleyebilirim üçü de tamamen keyfi bir şekilde tutuklu. Bir suçları bir günahları yok. Onlar için iktidarın rehineleri diyebiliriz. Bu üç isim sadece sembol, binlerce insan cezaevinde. Türkiye’de kendimizi bir açık hava hapishanesinde gibi hissediyoruz. Gerçekten de Türkiye’nin havası son derece gergin. Özellikle aydınlar, demokratlar, gazeteciler, sanatçılar, düşünen insanlar bir çeşit boğulma hissiyle karşı karşıya. Boğuluyoruz diyorlar. Abarttığımı sanmayın. Yani bazen yurt dışına çıkınca ülkedeki durum abartılır. Abartmıyorum.

TÜRKİYE’NİN KOŞULLARI DARBE DÖNEMLERİNDEN DAHA KÖTÜ

Siz Türkiye’de pek çok dönem yaşadınız, 1970’li yıllarda işkence gördünüz. O günleri yaşamış bir yazar olarak bugünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye gibi bir ülkede 81 yaşına kadar gelmişseniz ve aydınsanız, siyasetle de ilgiliyseniz, çok şey görür çok şey yaşarsınız. Bende 3 darbe hatta 3 buçuk darbe bir de post modern darbemiz oldu. 3,5 darbe atlattım. Bunların hepsinde ya tutuklandım ya yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. Hepsinin acısını yaşadım. Ve şunu söyleyeyim. Bugün Türkiye’nin koşulları bütün o dönemlerden daha kötü. Çok acı bir şey bunu söylemek. Demokrasi, özgürlük, hak ve özgürlükler, o dönemlerden çok daha geriye gitmiş durumda. Şimdi ben Türkiye’ye döneceğim. O yüzden konuşurken dikkatli konuşacağım. Siz satır aralarını anlayacaksınız. Çünkü Türkiye’de yazıyorum. Ama bu bile size Türkiye’deki durumun nasıl olduğunu anlatsın.

Frankfurt Kitap Fuarı açıldı: Sürgündeki gazeteciler tutsak meslektaşlarını anlatacak

Oya Baydar: Türkiye’ye döneceğim, o yüzden dikkatli konuşacağım yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Ali Erbaş, Dışişleri Bakanı gibi görüşüyor: Hedef Erdoğan’ın halifeliği mi?

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın atadığı ve protokolde üst sıralara kadar getirdiği Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, diğer İslam ülkeleriyle ilişkileri artırdı. Yabancı heyetlerle görüşen Erbaş’ın Dışişleri Bakanı gibi davranması, SADAT’ın ‘İslam Birliği Başkanlığı’ projesini akıllara getirdi.

BOLD – Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, diğer İslam ülkeleriyle ilişkileri artırdı. Bu ay başında Balkan ülkelerinin temsilcileriyle bir araya gelen Erbaş, geçen hafta da Ankara’ya gelen Taliban heyeti ile görüştü. Erbaş şimdi de Kırgızistan’da bir dizi temaslarda bulunuyor.

“TÜRKİYE İSLAM DÜNYASININ LİDERİ”

Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi’nde konferans veren Erbaş, Kırgızistan Din İşleri Devlet Komisyonu Başkanı Toygonbay ile görüştü. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İslam dinine ve Müslümanlığa olan bağlılığını takdir ettiklerini belirten Abdıkarov, Türkiye’nin İslam dünyasında lider konumda olduğunu söyledi. İslam dünyasında aşırı uçların varlığına işaret eden Başkan Erbaş, “Onların bir şekilde İslam’ın mutedil din anlayışına çekilmesi gerekiyor” dedi. Erbaş, bölgedeki din adamlarıyla bir araya gelecek.

ERBAŞ TALİBAN HEYETİYLE DE GÖRÜŞTÜ

Erbaş, geçen hafta resmi temaslar için Ankara’ya gelen Taliban heyeti ile de görüşmüştü. Erbaş, Ankara’da temaslarını sürdüren Afganistan Geçici Hükumeti Dışişleri Bakan Vekili Mawlawi Amir Khan Mutaqi başkanlığındaki heyeti makamında ağırladı.

BALKAN ÜLKELERİNİN DİYANET İŞLERİ BAŞKANLARINI TOPLADI

Erbaş bu ay başında Edirne’de Balkan ülkelerinin diyanet işleri başkanlarını topladı. Erbaş’ın başkanlığında yapılan toplantıya 10 Balkan ülkesinin Dini İdare Başkanları ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ünsal’ın yanı sıra Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Burhan İşliyen ile Başkanlığın üst düzey yöneticileri katıldı. Erbaş yaptığı konuşmada, ülke olarak yurt içinde ve yurt dışında yapılan yardımları dini bir vecibe olarak gördüklerini kaydetti.

SADAT’IN İSLAM BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI PROJESİ

Suikast eğitimi veren, kurucusu eski Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin olduğu SADAT’ın düzenlediği İslam Birliği Kongresi’nde başında cumhurbaşkanı bulunan İslam’a dayalı konfederasyon kurulması kararlaştırılmıştı. İslam dünyasının “süper güç” olarak tarih sahnesine yeniden çıkabilmesi için Asya-Afrika (Asrika; 28’i Asya, 27’si Afrika, 4’ü Avrupa, 2’si Güney Amerika ülkesi) coğrafyasında 9 bölgesel federasyondan oluşan bir İslam birliği konfederasyonu oluşturulması önerilen bildirgede İslam ülkeleri konfederasyonunun başında konfederal cumhuriyet başkanı bulunacak. Onun altında konfederal cumhuriyet başkan yardımcıları görev yapacak.

Her şeyimiz TÜGVA’nın elinde! 80 milyonun fişlendiği yazılım

Ali Erbaş, Dışişleri Bakanı gibi görüşüyor: Hedef Erdoğan’ın halifeliği mi? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 4 yıldır kayıp olan Reza Zarrab’ı buldu

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 2017’deki Halkbank davası sonrasında kayıplara karışan Reza Zarrab’ı Miami’de buldu. Aaron Goldsmith adını alan Zarrab’ın bir at çiftliği kurduğu öğrenildi.

BOLD – Gazeteci Adem Yavuz Arslan, New York’ta Halkbank davasının tanığı Reza Zarrab’ı buldu. Arslan, Zarrab’ın yeni adını ve fotoğrafını ve yeni işini Tr724’ün sayfasında yayınladı.

ABD’DE DE SARRAF SOYADINI ALDI

Son olarak 8 Aralık 2017’deki Halkbank davası sonrasında kendisinden bir daha haber alınamayan Zarrab’ın ABD’nin popüler mekanlarından Florida eyaletinin Miami şehri yakınlarındaki Davie bölgesine yerleştiği ortaya çıktı. Aaron Goldsmith (Kuyumcu – Sarraf) adını alan ve pahalı atlara hizmet veren bir at çiftliği kuran Zarrab yeni kız arkadaşıyla birlikte milyon dolarlık bir malikanede yaşıyor.

ERDOĞAN, ZARRAB SORUŞTURMASI BAHANE EDEREK SOYKIRIMA GİRİŞTİ

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 17 Aralık 2013 sabahı yapılan ve aralarında bakan çocuklarının, üst düzey bürokratların ve işadamlarının olduğu yolsuzluk operasyonunda Zarrap’ın gözaltına alındığını belirterek, “Bu gözaltılardan sonra Türkiye yepyeni bir döneme girdi. Dönemin başbakanı Erdoğan suçüstü yakalanınca “bu hükumete darbedir” deyip yargıya ve polise darbe yaptı. Polis ve savcılar tutuklandı, suçüstü yapılan rüşvetçiler kahraman edasıyla, arkalarına Türk bayrağı yerleştirilerek ekranlara çıkartıldı. Erdoğan bu soruşturmayı bahane ederek Türkiye tarihinin gördüğü en büyük soykırım pratiklerinden birine imza attı” dedi.

ZARRAB YAPTIKLARINI MAHKEMEDE TEK TEK ANLATTI

Zarrab’ın hapisten çıkarıldıktan sonra kara para aklama, dolandırıcılık ve sahtecilik işlerine geri döndüğünü belirten Arslan, “Erdoğan ve ailesi için herşey iyi giderken 2016 Mart’ında ABD’ye giden Zarrab tutuklandı. Savcıyla anlaşan Zarrab itirafçı oldu ve elindeki bilgileri belgeleri mahkemeyle paylaştı. 2017 Aralık ayında başlayan ve dönemin Halkbankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın tek sanık olarak yargılandığı davanın yıldız tanığı olan Zarrab 7 gün boyunca günde 8 saat ifade verdi. Zarrab hayali ihracatları, sahte altın ticaretini, kara para aklamaları, rüşvetleri tek tek anlattı” dedi.

TÜRKİYE İKİ KEZ ABD’YE NOTA VERDİ

Erdoğan’ın Zarrab’ın ABD’ye kaçması sonrası bütün mesaisini Zarrab’a ayardığını belirten Arslan, “Onu kurtarmak için milyon dolarlık lobi anlaşmaları imzaladı. Eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani ve Trump’ın yakın dostlarını avukat olarak tuttu. Adeta AKP Washington İl Başkanı gibi çalışan dönemin büyükelçisi Serdar Kılıç bütün mesaisini Zarrab’a harcadı. Erdoğan bugünün başkanı, o dönemin başkan yardımcısı Joe Biden ile görüşmesinde bile bu konuyu açtı. Hatta yetmedi, eşi Emine Erdoğan, 2016 Eylül’ün de New York’ta yapılan bir zirvede Jill Biden’dan Zarrab’ı istedi. Erdoğan Zarrab’ı kurtarmak için Trump yönetimine yanaştı, ona karşı 20 küsür yıldır Türkiye’de yaşayan Rahip Brunson’u rehin aldı. Hatta Türkiye tarihinde bir ilk oldu ve Türkiye Zarrab için ABD’ye iki kez üst üste nota verdi” dedi.

İTİRAFÇI OLUNCA HAİN İLAN EDİLDİ

Zarrab’ın itirafçı olduğuu belirten Arslan, “Zarrab en son 8 Aralık 2017 de son kez kürsüye çıktı, ifadesini verdi ve mahkeme salonundan yürüyüp gitti. Tanık koruma programına alındığı, başka ülkeye taşındığı vs senaryolar ortaya atıldı ancak 4 yıldır kendisini ne gören ne konuşan olmuştu. Bu esnada Zarrab ve akrabaları Türkiye tarafından ‘casus ilan edilmiş’ mal varlıklarına el konmuştu. Hatta milyonluk yarış atları da ortada kalmıştı.”

UBER YAPAN OKURUM ZARRAB’I GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ

Uber yapan bir okurunun kendisine lüks bir mekandan aldığı yolcuyu Zarrab’a çok benzettiğini söylediğini belirten Arslan, “Kolları sıvayıp edindiğim adres bilgileri üzerinden Zarrab’ın peşine düştüm. İki hafta süren çalışmalarım sonunda Zarrab’ın herşeyini çözdüm. Kurduğu yeni şirket, yeni adı, malikaneye benzeyen yeni evi… Kısacası Zarrab’ın yeni hayatı artık tüm detaylarıyla elimdeydi. Bu aşamada yapılacak şey Miami’ye gidip Zarrab’ın kapısını çalmaktı. Bende öyle yaptım” dedi.

BEYAZ AMERİKALILARIN TERCİH ETTİĞİ YERDE YAŞIYOR

Zarrab’ın Miami’de zengin beyaz Amerikalıların tercih ettiği Davie bölgesine yerleştiğini söyleyen Arslan, “Oturduğu evin kira sözleşmesini buldum. Ev kaç odalı, ne zaman yapıldı, havuzu ne kadar büyüklükte , kaç para ediyor hepsi zaten açık kaynaklarda mevcut. 5 odası 4 banyosu olan evin bahçesinde büyükçe bir de havuz var. Emlak kayıtlarına göre en son 1,5 milyon dolara satılmış” dedi. Arslan, Zarrap’ın milyon dolarlık yarış atlarına hizmet eden, 20 dönüm arazi üzerine kurulmuş bir hara da kurduğunu kaydetti.

ZARRAB’I HARA’DA BULDUM

İşçilerine sorup Zarrab’ı bulduğunu söyleyen Arslan, “İngilizce olarak selamlaştıktan sonra kendisine gazeteci olduğumu ve kendisiyle görüşmek için Washington DC’den geldiğimi söyledim. Şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilemedi. Diyalogda da gördüğünüz gibi Türkçe konuşmak istemedi. Ben Türkçe biliyorsun nasıl olsa desem de ‘İngilizce konuş’ diye cevap verdi. Ben röportaj yapmak istediğimi söyleyince “özel mülktesiniz, suç işliyorsunuz arazimden çıkın” diye cevap verdi. Talihsizliğim şu ki yalnızdım. Yani yanımda şoför ve kameraman olmadığı için hem arabayı sürüp hem Zarrab’la diyalog içine girip hem de bizi görüntüleyemedim. ” dedi. Arslan, otele dönünce Zarrab7ı telefonla aradığını ancak konuşmadığını kaydetti.

SOSYAL MEDYA HESAPLARINI KAPATTI

Zarrab’ın hızla Facebook sayfalarını temizlediğini belirten Arslan, “Ben görüşmeye gitmeden önce var olan sosyal medya hesapları bir anda buhar oldu. Neyse ki ben Zarrab’ın ve işyerinin tüm detaylarını, ortağına ait bilgileri hatta kız arkadaşının fotoğraflarını da almıştım. Zarrab’ın gitme ihtimali olan yerleri takip edip kamuya açık bir alanda yakalamaya çalıştım ama Zarrab yani Aaron Goldsmith bir daha ortaya çıkmadı” dedi.

 

 

Erdoğan’ın Selatin dediği Çamlıca Camisi’nde yolsuzluk iddiası: 3 katı fiyata yapıldı

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 4 yıldır kayıp olan Reza Zarrab’ı buldu yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Saadet Partisi’nin Squid Game’li dolar videosu: Game Over

Saadet Partisi, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Merkez  Bankası’nın faizleri indirmesi sonrası 9.66’yı aşan dolar kuruyla ilgili dikkat çeken bir video yayınladı. Netflix’in izlenme rekorları kıran dizisi Squid Game’den esinlenen videoda siyasi sorumlular eleştirildi.

BOLD – Dolar ve Euro karşısında eriyen Türk Lirası sosyal medyanın birinci gündem maddesi haline geldi. Hazırlanan videolar en çok izlenenler arasına girdi.

DOLARIN ERDOĞAN İLE YOLCULUĞU

Bir sosyal medya kullanıcısı da doların Türkiye’deki yolculuğunu anlattı. Erdoğan’ın “Dolar alan yaya kalır” sözleriyle başlayan yolculuk, yine Erdoğan’ın “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim ben” sözleriyle bitiyor. Erdoğan’a güvenip dolar almayanların yaya kaldığı ifade ediliyor.

SAADET PARTİSİ’NİN ÇOK KONUŞULAN VİDEOSU

Saadet Partisi Ankara teşkilatının hazırladığı video en çok izlenenler arasına girdi. Dünyada izlenme rekorları kıran Kore dizisi Squid Game dizisine atıf yapan Saadet Partisi, Economy Game adlı videosunda Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasını anlattı.

MERKEZ BANKASI’NIN FAİZ KARARI SONRASI ENSTANTANELER

Merkez Bankası’nın faizi yüzde 18’den yüzde 16’ya indirmesi uzmanlarda şok etkisi yaptı. O anda canlı yayın yapan televizyonlar ve YouTuberlar 200 baz puanlık indirim sonrası ne diyeceklerini  şaşırdı. Sosyal medya kullanıcıları da bu anları “Faiz kararı sonrası ülkemizden enstantaneler” başlığıyla duyurdu.

 

 

 

 

 

Saadet Partisi’nin Squid Game’li dolar videosu: Game Over yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

“Şakkadanak 10 milyar dolar satarım” diyen Batırel’den Merkez Bankası’na tepki: İş işten geçti

Doların yükselmesini durdurmak için önerdiği “Ben olsam, 10, 20 yetmedi bir 10 milyar doları şakkadanak satarım” diyen ekonomi yazarı Necmettin Batırel, “Merkez Bankası dediğimi yaptı ama iş işten geçtikten sonra” dedi.

BOLD – Kamuoyunda “dolar artınca 10 milyar dolar şakkadanak satarım” ifadeleri ile tanınan ekonomi yazarı Necmettin Batırel, Merkez Bankası’nın dediğini yaptığını ancak geç yaptığını söyledi. Batırel, faiz indirimi sonrası dövizde yaşanan artışla ilgili de “Kur aldı başını gidiyor” dedi.

TL’DE AŞIRI DEĞER KAYBI BİLİNÇLİ YAPILIYOR OLABİLİR

Independent Türkçe’den Adem Demir’in sorularını cevaplayan Batırel, dövizin hükumet tarafından bilinçli yükseltildiği iddialarıyla ilgili, “Bilinçli yapılıyor derken bir defa size söyleyeyim. Kader bizi bu noktaya getirdi. Bilinçli yapılıyor olabilir ama bir defa Türk lirasında aşırı derecede bir değer kaybı var. Türk lirasında yüzde 40’lık bir değer kaybı var. Yani düşük değerde işlem görüyor” dedi.

MERKEZ 250 BAZ PUAN DAHA İNDİRİME GİDECEK

Merkez Bankası’nın yıl sonuna kadar 250 baz puan indirime gideceğini belirten Batırel, “50 baz puan diyorlar ama gördüğüm kadarıyla 100 baz puanlık indirim olabilir. Faiz indirimine karşı olan 3 üye değiştirildi. O değişim zaten Merkez Bankası’nın indirimlerine devam edeceğini ortaya koydu. Dediğim gibi yani Merkez Bankası ticari kredi faizlerinin düşmesini sağlamak amacıyla faizleri indiriyor. Yıl sonuna doğru 250 baz puan daha faiz indirimine gidecek. Mutlaka ama mutlaka gidecek” dedi.

“MERKEZ DEDİĞİMİ İŞ İŞTEN GEÇTİKTEN SONRA YAPTI”

Merkez Bankası’nın dediklerini yaptığını belirten Batırel, “Yaptı ama iş işten geçtikten sonra yaptı. Hakikaten yaptı. 128 milyar doları satmışlar işte. Baksana ya nasıl satmışlar? Kıyasıya müdahale etmek amacıyla satmışlar. Ama dediğim gibi peyderpey yapıldı” dedi.

ARTIK İPİN UCUNU BIRAKTIK

Dünyada en çok değer kaybeden para biriminin Türk lirasının olduğunu belirten Batırel, “Dediğim gibi ama artık biz ipin ucunu bıraktık. Gemileri yaktı, Merkez Bankası. Artık dövize, döviz kurunu ödeyen, kur istikrarını hedef alan politikadan vazgeçti. Merkez Bankası artık büyümeye odaklandı. Büyümeye odaklanınca tabii kur aldı başını gidiyor. Yani nereye kadar gidecek? Bak ben sana söyleyeyim: Alıcı olmazsa, kurdaki yükseliş belli bir yerde durur” dedi.

 

 

 

Her şeyimiz TÜGVA’nın elinde! 80 milyonun fişlendiği yazılım

“Şakkadanak 10 milyar dolar satarım” diyen Batırel’den Merkez Bankası’na tepki: İş işten geçti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’ın Selatin dediği Çamlıca Camisi’nde yolsuzluk iddiası: 3 katı fiyata yapıldı

Tayyip Erdoğan’ın ‘Selatin Cami’ olarak nitelendirdiği Çamlıca Camisi’yle ilgili önemli bir yolsuzluk iddiası gündeme geldi. Resmi kayıtlara göre 66,5 milyon dolara mal olan Çamlıca Camii için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından 290 milyon dolar çıktı. İddiayı dillendiren Abdullah Güzeldülger, sözkonusu rakama 3 camii daha  yapılabileceğini söyledi. AKP’nin müteahhitleri Cengiz-Limak-Kolin-Makyol ve Kalyon’un cami için yaptığı bağışların miktarı ise bilinmiyor.

BOLD ANALİZ – Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun bir basın toplantısı sırasında “Hangi akıllının aklına Çamlıca Tepesi’ne 60 bin kişilik cami yapmak gelir ya? Bir kere doldursunlar ellerini öperim” dediği cami yine gündeme oturdu. AKP Hükumeti Çamlıca Camii için bağışlanan paraların nereye harcandığını açıklamıyor.

TOPLANAN PARAYLA 3 TANE ÇAMLICA CAMİİ YAPILIR

Eski Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Finansman ve Tahsilat Daire Başkanı Abdullah Güzeldülger, TV5’te katıldığı bir programda, “Benim bildiğim kulaklarımla işadamlarının ağızlarından duyduğum Çamlıca Camii için toplanan paraları üst üste koyunca herhalde 3 tane Çamlıca Camii yapılır.” dedi. Gelecek Partili Güzeldülger, kayyım atanan Boydak Holding’te yapılan yolsuzlukları da açıklamıştı.

Çamlıca Camii 2019’da ibadete açıldı.

MÜFETTİŞ RAPORU CAMİDEKİ YOLSUZLUĞU BELGELEDİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu müfettişleri Çamlıca Camisi için İBB’nin bugüne kadar harcadığı tutarı inceledi. Caminin inşaat maliyeti ise 66.5 milyon dolar olarak hesaplandı. Müfettiş raporuna göre İBB cami için aydınlatmadan temizliğe, güvenlikten bakım ve onarıma kadar ise toplam 290 milyon 601 bin 510 dolar harcadı. Bugünkü kurla hesaplandığında 2,7 milyar lirayı aşan harcama yapıldı.

CAMİİ DERNEĞİ BAŞKANI ERGİN KÜLÜNK AKP MKYK ÜYESİNİN ABİSİ

AKP MKYK üyesi Metin Külünk’ün abisi Ergin Külünk, Çamlıca Cami ve Eğitim-Kültür Hizmetleri Yaptırma ve Yaşama Derneği Başkanlığını yürütüyor. Külünk, o dönem Hürriyet gazetesinde köşe yazarı Vahap Munyar’a caminin maliyetiyle ilgili şu itirafta bulunmuştu: “100 milyon doları buluyor. Normalin 3’te biri maliyetle tamamlanmış olacak.”

Nejdet Külünk, Tayyip Erdoğan, Ergin Külünk ve Metin Külünk.

“MİLYON LİRALIK BAĞIŞTA BULANANLAR VAR”

Camiye harcanan paranın kaynağını hayırseverlerin bağışları olarak açıklayan Külünk, “En büyük bağış dilimi ne kadardı?” “Harçlığından ayırdığı 10 lirayı veren çocuklarımız da var, milyon liralık bağışta bulunanlar da.” bilgisi vermişti.

İŞADAMLARI DA BAĞIŞ YAPMIŞTI

İşadamlarından bağış toplandı. Sadece Ali Ağaoğlu’nun 10 milyon dolar bağışladığı belirtildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Beşli Çete olarak tanımladığı Cengiz-Limak-Kolin-Makyol ve Kalyon inşaatın sahiplerinin Çamlıca Camii’ne yaptıkları bağışlar da gizleniyor. Devletten 204 milyar dolarlık otoyol, köprü, şehir hastanesi gibi ihaleleri alan beş müteahhidin Çamlıca Camii için verdiği paraların kaydı bulunmuyor.

ERDOĞAN SELATİN CAMİSİ SINIFINA SOKTU

Üsküdar’da 29 Mart 2013 tarihinde yapımına başlanan Çamlıca Camii Mart 2019’da hizmete açıldı. 63 bin kişi kapasiteli caminin 6 minaresi bulunuyor. 57 bin 500 metrekarelik alana sahip olan cami külliyesinde müze, sanat galerisi, kütüphane, bin kişilik konferans salonu, 8 sanat atölyesi ve 3 bin 500 araçlık otoparkı bulunuyor. Erdoğan, Çamlıca Camiini Osmanlı padişahlarının yaptırdığı camilere verilen ve fetih camisi olarak bilinen Selatin Cami sınıfına koydu.

Beklenen oldu Türkiye resmen gri listede: AKP 80 yıllık itibar ve güvenilirliği tüketti

Erdoğan’ın Selatin dediği Çamlıca Camisi’nde yolsuzluk iddiası: 3 katı fiyata yapıldı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

AKP, ülkeyi krize sürükledi: Dolar 9,66’yı, çeyrek altın 900 lirayı geçti

Türkiye’de piyasalar Merkez Bankası’nın faiz kararı sonrası bir kez daha alt üst oldu. Dolar 9,66, Euro ise 11,25’le tarihi zirve yaptı. Çeyrek altının satış fiyatı ise 903 liraya ulaştı. Türk Lirası’ndaki rekor değer kaybının yaşandığı gün ‘Kriz Cuması’ olarak anılacak.

BOLD – Piyasalardaki çöküş Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 18’den yüzde 16’ye indirmesiyle başladı. Ardından Türkiye’nin kara para riskinde Honduras ve Kamboçya gibi ülkelerle aynı lige düşmesi aşırı değersiz Türk Lirası’nı daha da değersizleştirdi. Dolar tüm zamanların rekorunu bir kez daha kırarak 9,63 lirayı aştı. Euro ise 11,20 liraya ulaştı.

GRİ LİSTE KARA LİSTE BUNLAR BİZİ BAĞLAMAZ !

Uluslararası Mali Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda yeterince çaba göstermeyen ülkelerin bulunduğu gri listeye aldı. AKP Hükumeti uluslararası kurumların aldığı kararları görmezden gelirken, piyasalar anında tepki verdi. Yabancı yatırımcının ürkmesi sonrası döviz kurları hızla yükselmeye devam ediyor.

DÖVİZ TRANSFERLERİ AĞIR İŞLEYECEK

Türkiye’nin gri  listeye alınması sonrası Türkiye’deki bankalarla yapılacak para işlemleri daha titiz incelenecek. Döviz transferleri yavaşlayacağı için bankaların ve şirketlerin yurt dışından borç bulmaları da zorlaşacak. Türkiye’ye gelecek sıcak para da azalacak. 128 milyar doları harcanan Merkez Bankası’nın eksi 52 milyar dolarlık rezervi daha da eksiye düşecek.

DOLARDAKİ ATEŞ DÜĞÜN YAPACAKLARIN EVİNE DÜŞTÜ

TL’nin değer kaybetmesine karşılık altın fiyatları da zirveyi gördü. Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatı 1.792 dolarda olmasına rağmen dolardaki yükseliş Türkiye’deki gramın fiyatını zıplattı. 24 ayar altının gram fiyatı ise 556 TL’ye çıktı. Geçen ay 800 lira seviyesinde bulunan çeyrek altın ise 903 liraya kadar yükseldi.

Altın fiyatları şöyle:

TL

Gram altın                555.39

Çeyrek altın             903.34

Yarım altın               1.822.85

Tam altın                  3.580.18

Cumhuriyet altını   3.690.29

22 Ekim 2021 Cuma saat 10.00 itibariyle.

Beklenen oldu Türkiye resmen gri listede: AKP 80 yıllık itibar ve güvenilirliği tüketti

AKP, ülkeyi krize sürükledi: Dolar 9,66’yı, çeyrek altın 900 lirayı geçti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Yandaş ekonomi yazarı da Merkez Bankası’nı suçladı: Ülkeyi ateşe attılar

Merkez Bankası’nın 200 baz puan faiz indirimini değerlendiren Sabah gazetesi ekonomi yazarı Dilek Güngör, “Herkesin canı burnunda. Birçok ürüne anında zam gelecek” dediği yazısında, ‘ülkeyi ateşe attılar’, ‘intihar ettiler’, ‘akılsızlık yaptılar’ eleştirilerinin haklı olduğunu söyledi.

BOLD – Sabah gazetesi ekonomi yazarı Dilek Güngör, Merkez Bankası’nın 200 baz puan faiz indirmesini eleştirdi. Köşe yazısında yapılan eleştirilerin haklı olduğunu vurgulayan Güngör, Merkez Bankası’nın “ya tutarsa” diye göle maya çaldığını kaydetti.

HERKESİN CANI BURNUNDA

Güngör’ün “Tercih” başlıklı köşe yazısı şöyle:
“Biliyorum, herkesin canı burnunda…
Merkez Bankası’nın 2 puanlık faiz indirim kararından sonra döviz kurları fırladığı için haklı olarak diyorlar ki, ‘ülkeyi ateşe attılar’, ‘intihar ettiler’, ‘akılsızlık yaptılar’.
Bundan sonra yazacaklarıma bu arkadaşlardan çok tepki geleceğini biliyorum.
Ancak bu kararın akılsızlıkla yapılmış bir hata değil tercih olduğunu düşünüyorum.
Dilim döndükçe izah edeyim…
Evet, herkesin 50 ya da 75 baz puan indirim beklediği ya da pas geçeceğini sandığı Merkez Bankası faizde şok bir indirim yaptı.

KUR YÜKSELDİKÇE İHRACATÇININ MALİYETİ ARTIYOR

Peki ya neden?
Bunu salt faiz hassasiyetiyle açıklamanın doğru olmadığı kanaatindeyim.
Belli ki, dünyanın sıra dışı günlerden geçtiği günlerde hükumet ihracatın ve üretimin artması, artan yatırım iştahının yüksek faizle gerçekleştirilememesi, iç piyasaya üretim yapan ve TL ile borçlanan kesimin desteklenmesi için bir makas değişikliği yapıyor.
Diyebilirsiniz ki, kur yükseldikçe ihracatçının da maliyeti artıyor.
Haklısınız…

DAR GELİRLİ, EMEKLİ VE ORTA SINIF NE OLACAK?

Ama döviz yükseldikçe ithalat pahalılaştığı için ihracatçı içerideki ikame malları araştırmaya başlıyor. Son dönemde Türkiye’ye siparişler arttıkça iş dünyasının kapasite artırımı ya da ek yatırım yapma ihtiyacı oluyor. Bunu da yüksek faizle yapmakta zorlanıyorlar.
Önümüzdeki haftadan itibaren Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinin piyasaya yansımaya başlayacağını düşünüyorum.
Bankaların ticari ve bireysel kredilerde faiz düşüşlerini peş peşe görebiliriz.
Şimdi gelelim bam teline…
Biliyorum, ‘iyi güzel diyorsun da kardeşim ya dar gelirli, emekli, orta sınıf ne olacak?’ diyorsunuz.
Doğru…
Türkiye ihracatçı, sanayici ve inşaatçılardan ibaret değil…

BİRÇOK ÜRÜNE ANINDA ZAM GELECEK

TL değersizleştikçe fakirleşiyoruz. Kurun enflasyona yansıması da elbette olacak. Sadece enflasyona da değil birçok ürüne anında zam gelecek.
Hayat pahalılığı asgari ücret başta olmak üzere emekli ve dar gelirlilerin belini daha da bükecek.
Bunun için de önümüzdeki günlerde bütçedeki marjların açılması beklenebilir. Yani ücretli kesimin enflasyona ezdirilmemesi için ücretlerin artırılması…
İlerleyen günlerde Körfez ülkelerinden gelecek bir kaynak girişiyle kurun tansiyonunun düşürülmesi de gündeme gelebilir.

YAPILANLAR GÖLE MAYA ÇALMAK GİBİ

Velhasıl, aslında olan biteni bazen Nasreddin Hoca’nın göle maya çalmak fıkrasındaki gibi yorumluyorum.
Bilirsiniz…
Hoca elinde yoğurt mayası bakracıyla göle gidiyor. Göle kaşık kaşık maya çalıyor. Köylüler ‘Hayırdır Hocam?’ diye soruyor. Hoca da ‘Göle maya çalıyorum’ cevabını veriyor. Köylüler ‘İlahi hocam hiç göle maya çalmakla göl maya tutar mı?’ dediğinde ise ‘Ya tutarsa…’ cevabını veriyor.
Öyle ya… Göle maya tutmadı ama burada ya tutarsa…”

 

Her şeyimiz TÜGVA’nın elinde! 80 milyonun fişlendiği yazılım

Yandaş ekonomi yazarı da Merkez Bankası’nı suçladı: Ülkeyi ateşe attılar yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Eski Dışişleri Bakanlığı çalışanı 29 isme gözaltı

Ankara merkezli 15 ilde 29 eski Dışişleri Bakanlığı personeli hakkında gözaltı kararı verildi. Dışişleri Bakanlığı çalışanlarına yeniden operasyon yapılması, 2019’da Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan işkenceyi akıllara getirdi. 

BOLD – Gülen Hareketi’ne mensup oldukları iddiasıyla ankesörlü veya kontörlü telefonla arandıkları iddiasıyla eski polis, asker, öğretmen gibi çeşitli meslek gruplarına yönelik operasyonlar devam ediyor. Bu gün de Ankara merkezli 15 ilde 29 eski Dışişleri Bakanlığı çalışanların yönelik gözaltı kararı verildi.

29 KİŞİ HAKKINDA GÖZALTI KARARI VERİLDİ

Gülen Hareketi’nin Dışişleri teşkilatı bünyesinde faaliyet gösterdikleri iddiasıyla eski meslek memuru, konsolos ve ihtisas memuru 29 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın gözaltı kararı sonrası Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından 15 ilde 29 kişiye operasyon yapıldı. Gözaltı kararı verilen kişilerin daha önce Gülen Hareketi’ne üye olmak iddiasıyla meslekten çıkarıldıkları öğrenildi.

DAHA ÖNCE ANKARA EMNİYET’TE İŞKENCE YAPILMIŞTI

Ankara’da 2019 yılı Mayıs ayında gözaltına alınan 249 eski Dışişleri Bakanlığı çalışanın, “etkin pişmanlıktan yararlanma dilekçesi imzalayarak itirafçı olmaları için” Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde sistematik işkenceye maruz kaldıkları ortaya çıkmıştı. BBC Türkçe’ye konuşan 3 farklı avukatın söylediklerine göre, gözaltında tutulan en az 6 kişi makata cop sokma eylemine ya da tehdidine en az 20 kişi ise koğuştan ayrı bir odada işkenceye maruz kaldı. Avukatlar müvekkillerinin korkusu nedeniyle isim açıklamadı.

İŞKENCEYLE İTİRAFÇI YAPILMAYA ÇALIŞILMIŞLARDI

Müvekkilini bir defa gören bir avukat, “Bir kısmına cop sokulmuş, bir kısmına da copun ucu yağlanıp anüs bölgesinde gezdirilerek tehdit yinelenmiş. Bu işkencelerden sonra bir kişi etkin pişmanlıktan yararlanacağını, ne isterlerse imzalayacağını istediğini söylemiş. Etkin pişmanlıktan yararlanmayan kişilere ise, ‘Size Cuma’ya kadar süre, konuşmazsınız her türlü şeyi yapacağız’ demişler.” ifadesini kullanmıştı.

 

Her şeyimiz TÜGVA’nın elinde! 80 milyonun fişlendiği yazılım

Eski Dışişleri Bakanlığı çalışanı 29 isme gözaltı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »