20 Kasım 2021 Cumartesi

Erdoğan neden Rus uçağı alamaz?

ABD, F-35 projesinden çıkardığı Türkiye’ye savaş uçağı satmıyor. Türkiye ise savaş uçaklarını Rusya’dan alabileceği yönündeki açıklamalarını sıklaştırdı. Peki Türkiye gerçekten Rusya’dan savaş uçağı alabilir mi? Gazeteci Adem Yavuz Arslan uzmanların görüşleri ışığında Türkiye’nin neden Rusya’dan savaş uçağı alamayacağını yorumladı. 

BOLD – ABD, Rusya’dan S-400 alan Türkiye’ye yaptırımlar uyguluyor. Bu kapsamda Türkiye, ortağı olduğu F-35 projesinden çıkarıldı. Türkiye, F-16 siparişi verdi ancak bu uçakların satışının da engellenmesi bekleniyor.

TÜRKİYE RUS UÇAĞI ALABİLİR Mİ?

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, TBMM Plan Bütçe Komisyonu toplantısında “Eğer ABD F 16 vermezse biz de alternatif çözümlere bakarız” dedi. Gazeteci Adem Yavuz Arslan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ardından Türkiye’nin Rusya’dan uçak alabileceğini ima eden Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bu açıklamasını Youtube kanalında yorumladı. Peki gerçekte durum ne? Türkiye gerçekten Rus uçağı alabilir mi? Uzmanları ne diyor? İkinci bir S 400 faciası kapıda mı? İşte Adem Yavuz Arslan’ın yorumlarıyla detaylar…

 

 

Erdoğan neden Rus uçağı alamaz? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Cezaevlerinde yer yok: Sona ereceği açıklanan mahkumların izinleri 10. kez uzatılıyor

AKP Hükumeti’nin geçen yıl nisan ayında çıkardığı afla boşalan cezaevleri kısa sürede yine doldu. Salgın nedeniyle geçen yıl izne çıkarılan 90 bin mahkumun izni cezaevlerinde yer olmadığı için 10. kez uzatıldı.

BOLD – Adalet Bakanlığı, koronavirüs nedeniyle izin verilen ve bu izinleri 9 kez uzatılan mahkumlardan bu ay sonunda cezaevlerine dönmelerini istedi. Geçen hafta yapılan açıklamada mahkumların teslim olması, aksi halde yakalanacakları bildirildi. Ancak Meclis’te yargı paketine eklenen bir kararla iznin 6 ay daha uzatılması kararlaştırıldı.

6 AY BİRDEN UZATILACAK

Koronavirüs nedeniyle Nisan 2020’de çıkarılan infaz paketiyle tutuklu ve hükümlülere verilen izin 30 Kasım’da sona eriyor. Daha önce ikişer aylık periyotlarla 9 kez uzatılan izin, bu kez 6 ay birden uzatılacak. 5. Yargı Paketi’ne bir önerge ile eklenecek düzenleme ile 90 bin dolayında hükümlü 6 ay daha dışarıda kalacak. Kanunun gelecek hafta Meclis’ten geçmesi bekleniyor.

VAKA ARTIŞLARI GEREKÇE OLARAK SUNULDU

30 Kasım’da sona erecek izinlerin uzatılmasına gerekçe son günlerde vaka sayılarındaki artış ve cezaevine dönecek hükümlülerin sayısının 90 bin dolayında olması oldu. Cezaevlerinin kapasitesinin dolu olması bu kararın gözden geçirilmesine neden oldu.

KABİNEDE UZATILMAMASI KARARI ALINMIŞTI

8 Kasım tarihinde yapılan kabine toplantısında izin uygulamasına son verilmesi yönünde görüş birliğine varılmış, bu karar sonrası Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nden açıklama yapılmıştı. Açıklamada ceza süresi dolmamış olanların cezalarının geri kalanını çekmesi gerektiği, dönmeyenlerin ise firari sayılıp haklarında yakalama kararı çıkarılacağı belirtilmişti.

CEZAEVLERİNDE KAPASİTENİN ÜZERİNDE TUTUKLU VAR

Geçen yıl çıkarılan af sonrası önemli oranda boşalan ve 200 bin sınırına kadar gerileyen cezaevlerindeki tutuklu sayısı, aradan geçen bir buçuk yılda yine 300 bin sınırına dayandı. Adalet Bakanlığı verilerine göre kapasitesi 251 bin olan cezaevlerinde 295 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunuyor.

 

Almanya’dan ‘Türkiye’deki tutsak bebekleri’ bırakın çağrısı

 

Cezaevlerinde yer yok: Sona ereceği açıklanan mahkumların izinleri 10. kez uzatılıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Almanya’da cezaevindeki bebekleri bırakın çağrısı

Dünya Çocuk Hakları Gününde Türkiye hapishanelerindeki bebek ve çocuklar için dikkat çeken etkinlik düzenlendi. Sivil toplum kuruluşlarının Almanya Wiesbaden ve Heilbronn’daki organizasyonlarında “İki ülke arası uzak. Ancak çocukların yaşadıkları acı bize çok yakın yüreğimizde hissediyoruz.’’ mesajları verildi.

BOLD – Türkiye’de anneleri ile birlikte hapiste kalmak zorunda olan yüzlerce bebek ve çocuk için Almanya Heilbronn’da Horizont Derneği etkinlik düzenledi. Dernek gönüllüleri şehir meydanında Türkiye’deki tutsak bebek ve çocukların durumunu protesto ederken, onların yakınlarının çizdiği resimleri sergiledi. Şehir sakinlerinin büyük ilgi gösterdiği resimler hapishanelerdeki kadın ve çocukların yaşadıklarını anlatıyor.

BEBEK VE ÇOCUKLARIN YERİ HAPİSHANE DEĞİL

Almanca ve Türkçe yapılan açıklamada ise çocukların ve bebeklerin yerinin hapishane olmadığının altı çizildi. Çocuk ve bebeklerin özgür bırakılmaları çağrısı yapıldı. Meydanda sergilenen Resimlerden ve hapishanedeki çocukların hikayesinden etkilenen bir Alman kadının yorumu ise dikkat çekiciydi: “Türkiye bize mesafe olarak çok uzak. Ama bu resimler içimize çok dokundu. Çok yakından hissettik. Dehşete düştüm.”

UYGUR TÜRKÜ ÇOCUKLAR VE GÖÇMEN BEBEKLER

Wiesbaden’de düzenlenen etkinlikte de Türkiye ve dünyanın çeşitli yerlerindeki çocukların maruz kaldığı insan hakkı ihlalleri anlatıldı. Polonya-Belarus sınırında yaşanan krizde en büyük zorluğu çocuk ve bebeklerin yaşadığı vurgulandı. Uluslararası Af Örgütü’nün Çin makamlarının Uygur Türk’ü çocukları ailelerinden ayırarak yetimhaneye gönderdiğine dair raporları hatırlatıldı.

BEBEK VE ÇOCUKLAR ÖZGÜR BIRAKILSIN

Türkiye’de cezaevlerinde büyümek zorunda bırakılan çocukların acilen özgürlüğüne bırakılmasına işaret edilen Wiesbaden’deki ortak açıklamada şu noktalara dikkat çekildi: “Mosaik Wiesbaden, Mosaik Rüsselsheim ve IHRF olarak bizler, Türkiye’nin de imzacısı olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ve 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu’nun etkin bir şekilde uygulanmasının gerekliliğini bir kez daha vurguluyoruz. Tüm çocukların kendilerini güvende hissedecekleri, eşit, özgür ve mutlu olacakları bir dünyada yaşamaları gerektiğini savunuyor ve bunun her fırsatta mücadelesini vereceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.”

 

 

 

Almanya’da cezaevindeki bebekleri bırakın çağrısı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Kararlarına yerel mahkemelerin uymadığı AYM’nin Başkanı: Adalet bir söylem değil, eylem meselesi

Adaletle ilgili konuşan AYM Başkanı Zühtü Arslan adaletin bir söylem değil, eylem meselesi olduğunu söyledi. Arslan’ın bu sözleri akıllara bağlayıcı olmasına karşın uyulmayan AYM kararlarını getirdi.

BOLD – Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Prof. Dr. Zühtü Arslan, Kazakistan’da katıldığı bir konferansta, İslam medeniyetinde adalete verilen yerle ilgili konuştu. İslam medeniyetinin köklerinde adaletin temel ilkelerinin ortaya konulduğunu belirterek, “Ama bunun çok önemli bir şartı var. Bu söylemi eyleme dönüştürmek. Hep söylüyorum adalet bir söylem meselesi değil eylem meselesidir” dedi.

KAZAK ÖĞRENCİLERE ANAYASA YARGISINI ANLATTI

AYM Başkanı Arslan ve beraberindeki heyet, Kazakistan’ın Türkistan şehrindeki Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesini ziyaret etti. Arslan burada öğrencilere Anayasa Yargısı ile ilgili konferans verdi. Konferansta, Batı dünyasında, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve İslamofobi gibi hastalıkların her geçen gün yayıldığına işaret ederek, “Bu mesele, batının ötekiyle sağlıklı bir ilişki kuramamasından kaynaklanıyor” dedi.

SÖZLERİ UYGULANMAYAN AYM KARARLARINI AKILLARA GETİRDİ

Arslan’ın adaletin bir söylem değil, eylem meselesi olduğunu söylemesi akıllara son yıllarda uyulmayan AYM kararlarını getirdi. Gazeteci Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararı ile Anayasa Mahkemesi’nin milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği hak ihlali kararına yerel mahkemeler uymamıştı.

 

İYİ Parti’den Erdoğan’a iki haftada ikinci pas

Kararlarına yerel mahkemelerin uymadığı AYM’nin Başkanı: Adalet bir söylem değil, eylem meselesi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

DEVA Partili Aydemir: Lütfi bey ya bu gece ya yarın bırakır

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı alkışlamayan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın istifa edeceğiyle ilgili tartışmalar sürüyor. DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Eski TÜİK Başkanı Birol Aydemir “Herhalde Lütfi Bey de ya bu gece bırakır ya yarın bırakır diye düşünüyorum.” dedi.

BOLD – Aydemir katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını alkışlamayan Elvan’la ilgili “Zaten Cumhurbaşkanı’nın da yaptığı açıklamanın da Sayın Lütfi Bey’e karşı olduğunu herkes söyledi.” ifadelerini kullandı.

ELVAN VE BİRÇOK ARKADAŞIN İSTİFASI KABUL EDİLMEDİ

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen de “Lütfi Elvan gibi birçok arkadaşın istifasının kabul edilmediğini biliyoruz. Onların bu tek taraflı beyanı kamuoyuna doğrudan duyurmak gibi bir güce, kudrete ve duruşa sahip olmadığını da biliyoruz.” dedi.

DEVA Partili Aydemir: Lütfi bey ya bu gece ya yarın bırakır yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Güney Afrikalı gazeteci Türkiye’deki İnterpol zirvesini yazdı

Güney Afrika’nın ulusal gazetesi Citizen’da siyasi editör Erik Naki Türkiye’de düzenlenecek İnterpol toplantısını yazdı. Naki, “Toplantıya katılacak ülkeler, Türkiye’nin siyasi karşıtlarını yakalatmak için kırmızı bülten çıkartmak konusunda lobi yapmasına karşı uyanık olmalı” uyarısı yaptı.

BOLD – İstanbul’da düzenlenecek Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı İnterpol’ün Genel Kurulu öncesi dünyanın çeşitli yerlerinden uyarılar gelmeye devam ediyor.

İnterpol’ün Türkiye’nin oyunlarına gelmemesi çağrısı yapan gazeteci Naki, “Interpol’ün gelecek hafta düzenlenen zirvesine katılacak ülkeler, Türkiye’nin siyasi karşıtlarını yakalatmak için kırmızı bülten çıkartmak konusunda lobi yapmasına karşı uyanık olmalı “ diye yazdı.

Güney Afrika Emniyet Müdürü General Sithole’nin gelecek hafta Salı günü İstanbul’da yapılacak zirveye giden heyetin başında olacağını hatırlatan Naki, Güney Afrika Merkezli URA İnsan Hakları Derneği, üye ülkelerin, Türkiye’nin sürgündeki siyasi karşıtlarını yakalatmak için Interpol’u kötüye kullanmasına karşı teyakkuzda olmaları çağrısında bulunduğuna da vurgu yaptı.

İNTERPOL ERDOĞAN’IN HİLELERİNE ALET OLMAMALI

URA ve 63 dernek de Interpol’e, mesleğin ahlaki değerlerine uymaya ve Erdoğan’ın hilelerine alet olmama konusunda çağrıda bulundu. Norveç Helsinki Komitesi, İtalya İnsan Hakları Federasyonu, Tutuklu Avukatlar Inisiyatifi, Türkiye’nin Avrupa büyükelçilikleri önünde protesto gösterileri düzenleyerek, tepkilerini ortaya koydu.

Amerika merkezli Heritage Foundation da, Interpol’ün en büyük sponsoru olan Amerika hükümetini, Interpol’ün uluslararası baskı aracına dönmemesi konusunda adımlar atmaya çağırdı.

 

Güney Afrikalı gazeteci Türkiye’deki İnterpol zirvesini yazdı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

İYİ Parti’den Erdoğan’a iki haftada ikinci pas

Anketlerde oyları sürekli yükselen İYİ Parti’de iki haftada ikinci skandal patlak verdi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan şehit yakınına küfretti. Dün gece de Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, “Bu gece bir şey olabilir. Herkes Resmi Gazeteye baksın” açıklaması yaptı. Bütün Vatandaşlar, Resmi Gazeteye kilitlendi ancak önemli bir değişiklik yayınlanmadı. Türkkan’dan sonra Yılmaz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İYİ Parti’yi eleştirmek için malzeme vermiş oldu.

BOLD ANALİZ – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Anadolu’daki temasları Cumhur İttifakı’nı rahatsız etti. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli her grup toplantısında hedefe Akşener ve partisini koyuyor. Akşener’in esnaf ve vatandaşla sohbetiyle İYİ Parti’ye ilginin arttığını gören Erdoğan bulduğu fırsatları değerlendirerek İYİ Parti’ye yönelik algı operasyonunu genişletiyor.

TEZKEREYE EVET DEMESİ DE YETMEDİ

Tüm eleştirilere rağmen AKP’nin Suriye ve Irak tezkerelerine ‘Evet’ oyu veren İYİ Parti, AKP ve Erdoğan’ın hedefi olmaktan kurtulamadı. Erdoğan, İYİ Parti mensuplarının hatalarını köpürterek gündemde tutuyor. AKP’ye yakın medya kuruluşları ve gazeteciler ise şehit yakınına küfreden Lütfü Türkkan konusu üzerinden İYİ Parti’ye yükleniyor. Türkkan, İYİ Parti Grup Başkanvekilliğinden istifa etmesine rağmen AKP, İYİ Parti’nin peşini bırakmıyor. Tükkan’ın dokunulmazlığını kaldırmak için düğmeye basan AKP, konuyu gündemde tutmaya devam edecek. Milliyetçi muhafazakar seçmeni İYİ Parti’den koparmayı planlayan Erdoğan’a dün gece de altın tepside yeni bir fırsat sunuldu.

DURMUŞ YILMAZ’IN PAYLAŞIMI VE RESMİ GAZETE

Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, “Bu gece bir şey olabilir.” sözleri sebebiyle dün akşam saatlerinden itibaren sosyal medya yıkıldı. Yılmaz’ın sözlerinden sonra dolar 11,03 TL’den 11,27 TL’ye kadar yükselmesine yol açtı. “Gece yarısında ne olacak?” sorusuna cevap arayan vatandaşlar Resmi Gazetenin yayınlanmasını bekledi. Resmi Gazete kilitlendi. Sonunda yayınlandığında ise Yılmaz’ın öngördüğü ekonomik değişikliklerin yapılmadığı görüldü.

ERDOĞAN GOLLÜK PASI ALDI

Kulislere yansıyan bilgilere göre Yılmaz’ın açıklamaları sonrası Erdoğan’ın Resmi Gazete planı değişti. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ı görevden almayı planlayan Erdoğan, dolardaki artışın faturasını İYİ Partili Durmuş Yılmaz’a yıkmak için Bakan Elvan’ın azlini erteledi. Önümüzdeki hafta Erdoğan ve ekibi Yılmaz’ın açıklamaları üzerinden propaganda yürütecek. Dolar kurundaki hızlı artışlardan muhalefet sorumlu tutulacak. Erdoğan, “Bunlar dedikoduyla doları yükseltmediler mi?” diyerek İYİ Parti’ye ikinci darbeyi indirecek. Meral Akşener’in gayretleriyle oyları artan İYİ Parti’nin bu hamleye nasıl cevap vereceği merak konusu oldu.

DURMUŞ YILMAZ TWITTER HESABINDA AÇIKLAMA YAPTI

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamayla Erdoğan’a gollük pas atan İYİ Partili Yılmaz, Bugün şahsi Twitter hesabında bir açıklama yaptı. Yılmaz şunları dile getirdi: “Sadece bugüne kadar TCMB yönetiminde yapılan değişikliklerin piyasaların kapalı olduğu hafta sonu gece saat 12.00’den sonra yapıldığı; hafta içinde Sayın Hazine ve Maliye Bakanı’nın (Lütfe Elvan) Para politikası hakkındaki duruşuna, ifadelerine Sn. Erdoğan’ın grup toplantısında verdiği tepkiden hareketle bakanın hafta sonu piyasaların kapalı olduğu bir zamanda görevden alınacağı öngörüsünde bulundum. Öngörüm gerçekleşmedi. Yanıldım. Özür dilerim.”

İYİ Parti’den Erdoğan’a iki haftada ikinci pas yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Hastalığı artan Ayşe Özdoğan’a işkence sürüyor

Cezaevinde kalamayacağı yönünde rapor olmasına karşın cezaevine gönderilen 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan’ın durumu havaların giderek soğuması nedeniyle daha da kötüleşiyor. İltihabı artan Özdoğan, yanmayan kaloriferler nedeniyle de zor günler yaşıyor.  

BOLD – Cezaevinde yaşam mücadelesi veren 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan son durumunu telefon görüşünde yakınlarıyla paylaştı. Burnunun tıkandığını, iltihabının arttığını belirten Özdoğan, kaloriferlerin de yanmadığını söyledi.

KARANTİNA KOĞUŞU HİJYENİK DEĞİL

Yurt müdürlüğü yaptığı için hakkında verilen hapis kararı Yargıtay tarafından onanan ve cezaevine gönderilen 4. evre kanser hastası Ayşe Özdoğan’ın mağduriyeti devam ediyor. Ailesini arayan Özdoğan, yakınlarına şunları söyledi: “Karantina koğuşu hijyenik değil. Burnum iyice tıkandı. “İltihabım arttı. Kalorifer akşam belirli saatlerde yanıyor.”

50 GÜNDÜR CEZAEVİNDE

Antalya L Tipi Cezaevi’nde kalan Özdoğan, 50 gündür cezaevinde yaşam mücadelesi veriyor. Antalya Adli Tıp Kurumu, geçtiğimiz hafta Özdoğan hakkında 2. kez ‘cezaevinde kalamaz’ raporu vermişti. Sürekli hastaneye gitmek zorunda kaldığı için karantina hücresinde tek başına kalan Ayşe Özdoğan’ın infaz ertelemesine yönelik tedbir talebini Anayasa Mahkemesi geçtiğimiz günlerde reddetmişti.

TÜGVA yöneticisi bir çocuğu tacizle suçlandı

Hastalığı artan Ayşe Özdoğan’a işkence sürüyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Mavi Marmara gemisi icradan satışa çıkarıldı

Gazze’ye insani yardım götürürken İsrail komandolarının baskın düzenlediği Mavi Marmara gemisi satışa çıkarıldı. Geminin şerh kaydında ipotek ve haciz olması nedeniyle satışa çıkarıldığı öğrenildi. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Mavi Marmara gemisi konusunda tarihi çarka imza atmıştı.

BOLD –Açık artırma ilanında, Mavi Deniz Taşımacılığı’na ait 93 metre boyunda, 15.80 metre enindeki eski adı ‘Mavi Marmara’ olan ‘Anatolian’ isimli yük gemisinin 3 milyon 888 bin liradan açık arttırmaya konulduğu duyuruldu.

YENİ ADI ANATOLİAN

Geminin Somali’nin Başkenti Mogadişu Limanı’nda bulunduğu belirtilen ilanda, sigorta değerinin ise 2 milyon dolar olduğu belirtildi. Geminin seyir, haberleşme ve diğer can emniyet koruma gibi ekipmanlarının çalışır vaziyette bulunduğu belirtilen ilanda, geminin deniz haydutları tarafından füzeli saldırıya da uğradığı kaydedildi. Bu sebeple satışa konu gemide saldırıya dair izler bulunduğu kaydedildi.

GETİRME MASRAFI 320 BİN DOLAR

İlanda geminin Türkiye’ye getirilme masrafının 320 bin 220 dolar olduğu da belirtildi. ‘Anatolian’ isimli yük gemisinin ilk ihalesi önümüzdeki günlerde Anadolu Adalet Sarayı’nda yapılacak.

NE OLMUŞTU?

İnsani Yardım Vakfı’nın organize ettiği ve Filistin’e insanı yardım taşıyan 6 gemiye 31 Mayıs 2010’da İsrail Savunma Kuvvetleri operasyon düzenlemişti. 800 yolcusu bulunan Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıda 10 kişi hayatını kaybederken 60 kişi de ağır yaralanmıştı. İsrail olaydan yaklaşık 6 yıl sonra saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine 20 milyon dolar ödemişti. Mavi Marmara daha sonra ‘Anatolian’ ismini almış ve yük gemisi olarak faaliyette devam etmişti.

ERDOĞAN’IN MAVİ MARMARA ÇARKI

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2014 yılında Mavi Marmara gemisiyle ilgili “Benden izin aldılar gönderdim” demişti. 2016 yılında ise “Gazze’ye yardım götürürken dönemin başbakanı olarak bana mı sordunuz?” diye çark etmişti.

Mavi Marmara gemisi icradan satışa çıkarıldı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Açık görüş işkencesi sürüyor: AYM’ye başvurun, düzeltirler

Salgınla ilgili normalleşme sürerken, cezaevlerinde açık görüşlere hâlâ izin verilmiyor. Aşılarının tamamlandığını vurgulayan tutuklulara ise “Anayasa Mahkemesi’ne başvurun, düzeltirler” denildiği öne sürüldü. 

BOLD – İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Gökhan Gündüz, Kovid-19 yasaklarının kaldırılmasına rağmen, normalleşmenin ziyaret haklarını kapsamadığını ve açık görüş yasağının devam ettiğini söyledi.

HAK İHLALLERİ DEVAM EDİYOR

Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’e mektup üzerinden açıklama yapan İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Gökhan Gündüz, cezaevinde yaşadıkları hak ihlallerini mektubunda dile getirdi. Gündüz, koronavirüs tedbirleri ilan edildiğinde koronavirüs vaka sayılarının şimdikinin onda biri kadar olmadığına dikkat çekti.

AÇIK GÖRÜŞE İZİN VERİLMİYOR

3’er doz aşı olduklarını hatırlatan Gündüz, “Fakat normale dönmenin anlamı günlük hayatta yüz yüze olduğumuz gardiyanların ve idarecilerin aramalarda, sayımlarda, yemek dağıtımlarında, değişik vesilelerle temas ettiğimiz her anda kovid bulaştırma riskinin olduğudur. Normalleşme nedense ziyaret hakkımızı kapsamadı. Haftalık görüşlerimiz ayda iki kere yaptırılıyor. Açık görüş yasağı devam ediyor” dedi.

AYM’YE BAŞVURUN DÜZELTİRLER

Ziyaret ile ilgili başka sorunlar da yaşadıklarını dile getiren Gündüz, yaptıkları şikayetlerden sonuç alamadıklarını belirterek “Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurun, düzeltirler’ diye alay bile ediyorlar. İdareleri denetleyecek kurumlar olacaktı sözde ama idarelerin uzantısı haline geldiler. Bizleri strese kaygıya boğmak istiyorlar” yanıtlarının verildiğini ifade etti.

19 AYDIR AÇIK GÖRÜŞ YAPTIRILMIYOR

Türkiye’de koronavirüsün görülmeye başladığı 14 Mart 2020 tarihinden itibaren pandemi gerekçesiyle cezaevlerinde açık görüşlere izin verilmiyor. Bu konu ile ilgili geçen hafta bir açıklama yapan Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi, tutuklu ve hükümlülere 19 aydır açık görüş yaptırılmamasını ‘insan hakkı ihlali’ olarak nitelendirdi. Baro, yasağın ‘avukatların mesleğini gereği gibi ifa etmelerinin önünde de engel oluşturduğunu” ifade etti.

 

Erdoğan Rejimi’nde bu da yaşandı: Polis arama yaptığı eve misafirliğe gelenleri gözaltına aldı

Açık görüş işkencesi sürüyor: AYM’ye başvurun, düzeltirler yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Silivri cezaevinde musluklardan çamurlu su akıyor

Silivri Cezaevi’nde mahkumlara su zulmü devam ediyor. Tutuklu yakınlarının verdiği bilgiye göre Silivri 4 Nolu Cezaevi’nde iki haftadır sıcak su akmıyor. Kaloriferler yanmıyor.

BOLD – Özgürlüklerinden mahrum kalan tutuklu ve hükümlülere cezaevleri şartlarıyla zulüm ediliyor. Cezaevinde kalanlar telefon görüşlerinde sıkıntılarını anlattı.

2 SAATLİK SU VERİLİYOR O DA ÇAMURLU

Edinilen bilgiye göre, Silivri 4 Nolu’da iki haftadır sıcak su akmıyor. Kaloriferler yanmıyor. Tadilat gerekçesiyle bir aydır süreceği belirtilen su vermeme uygulaması koğuşlarda büyük sıkıntılar doğurdu. Koğuşlara sabah aksam 2’şer saat sıcak su verileceği anons edilmesine rağmen bu saatler arasında sıcak su çok az veriliyor. Musluklardan çamurlu su akıyor.

Sıcak su verilmediği için koğuşlarda hastalıkların da arttığı belirtildi.

 

Silivri cezaevinde musluklardan çamurlu su akıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

TÜGVA yöneticisi bir çocuğu tacizle suçlandı

Gazeteci Erk Acarer, TÜGVA’nın İdari ve Mali İşler Sorumlusu Veysel Yıldız’ın lise ikinci sınıf öğrencisi bir çocuğu taciz ettiğini iddia etti. Yıldız ise, yapıldığı iddia edilen yazışmaların montaj olduğunu öne sürdü.

BOLD – Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) üyelerinin kamu kurumlarına atandığı ile ilgili idialar gündemdeki yerini korurken TÜGVA ile ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. Gazeteci Erk Acarer de, TÜGVA’nın İdari ve Mali İşler Sorumlusu Veysel Yıldız’ın lise ikinci sınıf öğrencisi bir çocuğu taciz ettiğini iddia etti.

“İŞ BAHANESİYLE BULUŞMA TEKLİF ETTİ” İDDİASI

Taciz iddialarını sosyal medya hesabı üzerinden gündeme taşıyan Acarer, “TÜGVA İdari İşler Sorumlusu Veysel Yıldız! İslam’a saldırı öyle mi? Bir lise öğrencisine iş teklif edip ahlaksızca pusu kurmak hangi kitapta yazıyor?” ifadelerini kullandı. Acerer’in paylaşımlarında Yıldız’ın, lise öğrencisine iş teklif etme bahanesiyle buluşma teklif ettiği ve öğrencinin kendisine lise iki öğrencisi olduğunu hatırlatması üzerine Yıldız’ın, “Kıyafetlerin ve makyajın öyle demiyor ama” şeklinde yanıt verdiği iddia edildi.

 

“YAYINLANANLAR MONTAJ”

Acerer’in bu iddialarına sosyal medya hesabından yanıt veren TÜGVA’nın İdari ve Mali İşler Sorumlusu Veysel Yıldız ise, böyle bir yazışması olmadığını öne sürerek, yayınlananların montaj olduğunu savundu. Yıldız daha sonra yaptığı paylaşımda Acerer hakkında suç duyurusunda bulunduğunu kaydetti.

 

 

Erdoğan Rejimi’nde bu da yaşandı: Polis arama yaptığı eve misafirliğe gelenleri gözaltına aldı

TÜGVA yöneticisi bir çocuğu tacizle suçlandı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Vatandaşa ‘alışacaksınız’ diyen AKP’li Birinci’nin 5 bin TL’lik atkısı tepki topladı

Vatandaşa tasarruf tavsiye eden AKP’liler lüks içinde yaşamaya devam ediyor. AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci’nin 5 bin 70 liralık atkısı tepki topladı. Asgari ücretlilerin, Birinci’nin atkısını almak için iki ay yemeden içmeden çalışması gerektiği vurgulandı.

BOLD – Şatafat içinde yaşayan AKP’li Birinci ile Prof. Dr Ersan Şen arasında ‘alışacaksınız’ tartışması yaşandı. Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınmasını eleştiren Şen’e, AKP’li Birinci, “Anayasal hak.” dedi. Şen’in Birinci’ye “Yok böyle bir şey. Faturası bize.” karşılığını verince, AKP’li Birinci “Alışacaksınız.” dedi. Bunun üzerine ceza hukukçusu Şen “Nasıl böyle bir şey dersin. Hiçbir şeye alışmayacak bu millet.” cevabını verdi.

VATANDAŞA KÜÇÜK PORSİYON KENDİLERİNE ŞATAFAT

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın Saray’dan yaptığı “Porsiyonlarımızı küçültelim” çağrılarını hatırlatan vatandaşlar, ‘alışmayacağız’ tepkisi gösterdi. Avukat Cemil Çiçek, “Vatandaşa “alışacaksınız” diyen AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci’nin atkısının 330 pound (5.070 ₺) olduğunu biliyor muydunuz? Bu atkıyı satın alabilmek için bir asgari ücretlinin yemeden içmeden yaklaşık 2 aylık maaşını vermesi gerekiyor.” mesajı paylaştı.

 

Vatandaşa ‘alışacaksınız’ diyen AKP’li Birinci’nin 5 bin TL’lik atkısı tepki topladı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

19 Kasım 2021 Cuma

Görevden alma iddiası Resmi Gazete’yi çökertti

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın görevden alınacağı iddiası Resmi Gazete’nin internet sitesinin çökmesine yol açtı. Gece 00.00’dan itibaren yoğunlaşan trafik sonrası bir saati aşkın bir süre siteye giriş sağlanamadı. 01.09’dan itibaren normale dönen sitede Elvan’la ilgili karar yer almadı.

BOLD – Ankara kulislerinde uzun süredir konuşulan, birkaç gündür de artan Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın görevden alınacağı iddiası Resmi Gazete’nin sitesinin çökmesine neden oldu.  Yayınlanan Resmi Gazete’de Elvan’ın istifası ve görevden el çektirilmesiyle ilgili bir karar yer almadı.

SİTE HİZMET DIŞI KALDI

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın bugün yayımlanan Resmi Gazete kararıyla görevden alınacağı iddiaları bugün gün boyunca sosyal medyanın en önemli konuları arasında yer aldı. Lütfi Elvan’ın görevden alınması ile ilgili kararı görmek isteyen çok sayıda internet kullanıcısının Resmi Gazete internet sitesine girmeye çalışması sitenin hizmet dışı kalmasına yol açtı. Siteye girenler “Sayfada çalışma yapılmaktadır” uyarısı ile karşılaştı.

ERDOĞAN BAŞDANIŞMANINI GÖREVDEN ALDI

Saat gece birden sonra yeniden ulaşılmaya başlanan sitedeki görevden alma ve atama kararları arasında Lütfi Elvan’la ilgili bir karar yer almadı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazete’de yayınlanan atama kararıyla Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) Türkiye Daimi Temsilciliği Özel Temsilcisi Ahmet Altay Cengizer, bu görevlerinden alındı. Cengizer, 7 Aralık 2019’da Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına atanmıştı. UNESCO Türkiye Daimi Temsilciliği görevine ise Prof. Dr. Gülnur Aybet getirildi.

 

https://www.boldmedya.com/2021/11/19/erdogan-rejiminde-bu-da-yasandi-polis-arama-yaptigi-eve-misafirlige-gelenleri-gozaltina-aldi/

Görevden alma iddiası Resmi Gazete’yi çökertti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan Rejimi’nde bu da yaşandı: Polis arama yaptığı eve misafirliğe gelenleri gözaltına aldı

Hukuksuz uygulamaları ile dikkat çeken ve bu durum uluslar arası raporlara da yansıyan Erdoğan Rejimi, “bu da olmaz” dedirten bir hukuksuzluğa daha imza attı. Polis arama yaptıkları eve misafirliğe gelen kişileri gözaltına alıp mahkemeye çıkardı.

BOLD – Ankara’da arama yapıldığından habersiz ziyarete gittikleri evde gözaltına alınan iki kişi tutuklanma talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Hakimlik, bu kişileri adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.

ZİYARETE GİTTİKLERİ EVDE KAPIYI POLİS AÇTI

Ankara’da Gülen Hareketi’ne yönelik soruşturma kapsamında Mehmet Sağlam’ın Pursaklar ilçesindeki evinde arama yapılmasına karar verildi. Evde arama çalışmasına başladı. Bir süre sonra zil çaldı, gelen iki kişiye kapıyı polis açtı. Polisi karşısında gören kişilere, kimlik sorgusu yapıldı. İki kişinin, ihraç edilen eski binbaşılar S.G. ve A.A. olduğu anlaşıldı.

MAHKEMEYE ADLİ KONTROLLE SERBEST BIRAKTI

Gözaltına alınan şüpheliler, “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan tutuklama talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildi. Hakimlik, şüphelilerin adli kontrol şartıyla serbest kalmasına hükmetti. İhraç askerlerin arama yapılan eve gelişlerine ilişkin güvenlik kamerası kayıtları da soruşturma dosyasına girdi. Görüntülerde, ihraç askerlerin apartmana giriş yaptıkları ve asansörle arama yapılan daireye çıktıları anlar yer aldı.

 

İpek Ailesi’nin ata yadigarı evine MÜSİAD çöktü: Komşuları seccadeleri çöpten topladı

Erdoğan Rejimi’nde bu da yaşandı: Polis arama yaptığı eve misafirliğe gelenleri gözaltına aldı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

TMSF, kayyum atanan firmanın ineklerini satışa çıkardı

AKP iktidarının çöktüğü mobilya sektörünün önde gelen firmalarından Alfemo’nun hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren iki şirketi TMSF tarafından satışa çıkarıldı. Satılacak hayvanlar arasında Holstein cinsi sağmal inek, buzağı ve gebe düveler bulunuyor.

BOLD – Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Gülen Hareketi’ne yakın olduğu iddiasıyla el konulan firmaları tek tek satışa çıkarıyor. Son olarak mobilya sektöründe faaliyet gösteren Alfemo’nun iştiraki için satış ilanı yayımladı. Bünyesindeki ineklerin de satılacağı şirket için 15 Aralık’ta ihale düzenlenecek.

36 MİLYON LİRA BEDEL TESPİT EDİLDİ

Davulcuoğlu ailesine ait Alfemo’nun iştiraki olarak 2010 yılından beri faaliyet gösteren Yeşildağ Hayvancılık Gıda ve Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret AŞ ile Leziz Tarım Ürünleri Gıda ve Hayvancılık Sanayi Ticaret AŞ büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştiriyor. İzmir’in Tire ve Bayındır ilçelerindeki çiftliklerde Holstein cinsi sağmal, erkek buzağı ve gebe düveler teklif usulü ile satılacak. Yeşildağ Hayvancılık için 36 milyon lira muhammen bedel tespit eden TMSF, Leziz Tarım Ürünleri’ni ise 9 milyon 450 bin lira muhammen bedelle satacak.

DAHA ÖNCE TALİPLİ ÇIKMAMIŞTI

Resmî Gazete’de yayımlanan ilana göre, Yeşildağ Hayvancılık’ın ihalesi 15 Aralık 2021’de saat 11.00’de; Leziz Tarım Ürünleri’nin ihalesi 15 Aralık 2021’de saat 14.30’da TMSF’nin İstanbul Esentepe’deki binasında gerçekleştirilecek. İki şirketin satışı için daha önce düzenlenen ihaleler talip çıkmadığı için iptal edilmişti.

 

KHK’lı öğretmenin servis arabasına el konuldu

TMSF, kayyum atanan firmanın ineklerini satışa çıkardı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Zam yağmuru devam ediyor: Otogaz’ın fiyatı 7 lirayı geçti

Dolar kurundaki yükselişle birlikte ekonomideki zam yağmuru da devam ediyor. Bu geceden itibaren geçerli olmak üzere benzine 52, motorine 50, LPG’ye 45 kuruş zam yapıldı. Böylece otogazın fiyatı 7 lirayı geçti.

BOLD – Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS), “Akaryakıt Ürünlerinde Fiyat Artışı 20/11/2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; Benzinde 52, Motorinde 50 KRŞ/LT Pompa satış fiyatlarına yansıyacak şekilde artış olmuştur. LPG Otogazda ise 45 KRŞ/LT Pompa satış fiyatlarına yansıyacak şekilde artış olmuştur” açıklamasını yaptı.

EPGİS’den alınan bilgiye göre, Ankara’da ortalama 8,20 liradan satılan benzinin litre fiyatı 8,72 lira olacak. Benzinin litresi İstanbul’da 8,15 liradan 8,67’ye, İzmir’de 8,22’den 8,74 liraya çıkacak.

Ankara’da ortalama 8,27 liradan satılan motorinin litre fiyatı 8,77 lira olacak. Motorinin litresi İstanbul’da 8,21’den 8,71 liraya, İzmir’de 8,29’dan 8,79 liraya çıkacak.

LPG’nin litre fiyatı da Ankara’da ortalama 6,95 liradan 7,40 liraya, İstanbul’da ortalama 6,90 liradan 7,35 liraya ve İzmir’de 6,78 liradan 7,23 liraya yükselecek.

Nisan ve Mayıs aylarında LPG’nin litre fiyatı ortalama 4 lira civarındaydı. Son zamlarla birlikte LPG’nin fiyatı 6 ayda 3 lira artmış oldu.

Kriz vatandaşı vurdu: Nüfusun 4’te 1’i icralık oldu

Zam yağmuru devam ediyor: Otogaz’ın fiyatı 7 lirayı geçti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erzurum’da 5.1 büyüklüğünde deprem: 3-4 köyde yıkım var

Erzurum’un Köprüköy ilçesinde 5,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, çevre il ve ilçelerde de hissedildi. Depreme ilişkin konuşan Erzurum Valisi Okay Memiş, ”3-4 köyde yıkım var” ifadelerini kullandı.

BOLD – AFAD verilerine göre, saat 15.40’da Erzurum’un Köprüköy ilçesinde 5,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin derinliği 6.94 kilometre olarak duyuruldu. Deprem, çevre il ve ilçelerde de hissedildi.

Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 5,2 olarak duyururken derinliğini ise 5 kilometre olarak açıkladı.

Depremin ardından Köprüköy ile Hınıs’ı birbirine bağlayan yol kayaların düşmesiyle ulaşıma kapandı.

“BAZI KÖYLERDE YIKIM VAR”

AFAD tarafından yapılan açıklamada, ”Köprüköy ilçesinde meydana gelen 5,1 büyüklüğündeki deprem sonrası, şu an itibarıyla, olumsuz bir ihbarın bulunmadığı bilgisi alınmıştır” denildi.

Ulusal kanallara açıklama yapan Erzurum Valisi Okay Memiş, ”3-4 köyde yıkım ihbarı olduğu bilgisi geldi. Can kaybına ilşkin bilgi yok” ifadelerini kullandı.

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de, ”Bazı köylerde yıkım var. Ekiplerimizi oraya sevk ettik. Umarım can kaybı yoktur” dedi.

Kriz vatandaşı vurdu: Nüfusun 4’te 1’i icralık oldu

Erzurum’da 5.1 büyüklüğünde deprem: 3-4 köyde yıkım var yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

İpek Ailesi’nin ata yadigarı evine MÜSİAD çöktü: Komşuları seccadeleri çöpten topladı

Tüm malvarlıklarına Erdoğan rejimi tarafından el konulan hayırseverliği ile tanınan İpek Ailesi’nin Kahramanmaraş’taki ata yadigarı evlerinin AKP’ye yakın MÜSİAD’a verildiği ortaya çıktı. İş insanı Akın İpek, “Annemin seccadelerini, komşular çöpten toplamışlar” diyerek tepki gösterdi.

BOLD – İpek Ailesi’nin Kahramanmaraş’ta bulunan dedelerinden kalma evlerine AKP’ye yakın MÜSİAD’ın çöktüğü ortaya çıktı. Akıp İpek, bu duruma “maşalık” yapan yargı mensuplarını suçlara alet olmamaları konusunda uyardı.

HIRSIZLIĞIN ADINI GANİMET KOYDULAR

Konuyla ilgili sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yapan Akın İpek, AKP’lilerin hırsızlık, gasp suçunun adını “ganimet” koyduklarını belirterek, “Annemin Kahramanmaraş’ta, babasından kalmış küçücük evine de, MÜSİAD yerleşmiş. Kadıncağızın Seccadelerini, komşular çöpten toplamışlar. Başkanları, böyle nostaljik yerleri seviyormuş…” dedi.

BU SUÇLARA ALET OLMAYIN

Bu konu ile ilgili yargı mensuplarını uyaran İpek, “Bu işlere maşalık yapan ‘yargı mensuplarına’ söylüyorum: Yapmayın kardeşim, bu suçlara alet olmayın… Herifler yağma yapacak diye, hiç bir suçu olmayan masum insanları hapislerde çürüttürüyorlar size. Bunlar üzeri örtülüp kapatılabilecek suçlar değil” dedi.

MARAŞ’IN İŞGALİNDE DAHİ KİMSENİN MALINA EL KONULMADI

Hayırseverliği ile bilinen Melek İpek, yargılandığı Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesinde daha önce evlerine el konulması ile ilgili yaptığı savunmada, “Maraşlıyım, vatanseverliği çok iyi bilirim. Evimizde büyük kazanlar vardı. Askere yemek yaparlardı, içinde oynayarak büyüdük. Gaziler, şehitler, babam 3 kurşunla topal gitti. Şu an da onun evini istila ettiler. Maraş işgal edildiğinde hiç kimsenin özel malına el koyulmadı” demişti.

 

Melek İpek’ten tarihi savunma: Maraş işgalinde bile kimsenin malına el konulmadı, Hâkim Bey!

 

İpek Ailesi’nin ata yadigarı evine MÜSİAD çöktü: Komşuları seccadeleri çöpten topladı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

CHP Milletvekili Kaya’dan KHK’lılara: Susmayın, haykırın!

CHP’li Yıldırım Kaya, 12 Eylül’de yaşadıklarından örnek vererek KHK’lılara sesledi. Kaya, “Sizin derdiniz bizim derdimizdir. Biz 12 Eylül askeri faşist darbesinde damdan düştük. Neler yaşadığımızı, eşlerimizin, çocuklarımızın, ailelerimizin neler yaşadığını gördük. Siz de lütfen susmayın, haykırın.” dedi.

BOLD – Gazeteci Mehmet Şahin’e açıklamalarda bulunan CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, “12 Eylül askeri faşist darbesinde cezaevinde yattığını, işkence gördüğünü ve sürgün edildiğini belirterek, “‘Susmayın, haykırın” çağrısında bulundu.

CHP Ankara Milletvekili Kaya, yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:

“KHK’lılar bu kardeşiniz 12 Eylül faşist askeri darbesinde cezaevinde yattı, işkence gördü, öğretmenlikten uzaklaştı, sürgün oldu, her türlü eziyeti gördü. Şu anda 41 yaşında olan çocuğu 6 aylıkken cezaevinde yattı. Ama bu kardeşiniz şimdi öğretmen. Şimdi milletvekili. Öğretmenlik yaptım. Milletvekilliği yaptım. Sizin derdiniz bizim derdimizdir. Biz 12 Eylül askeri faşist darbesinde damdan düştük. Neler yaşadığımızı, eşlerimizin, çocuklarımızın, ailelerimizin neler yaşadığını gördük. Siz de lütfen susmayın haykırın.”

KHK’lı polis, ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen 7 aydır hapiste tutuluyor

CHP Milletvekili Kaya’dan KHK’lılara: Susmayın, haykırın! yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’ın 20 yıl önceki videosu viral oldu: Geriye tek çözüm kalıyor; seçim, seçim, seçim

Dolar kurunun artması, gıda fiyatlarının yükselmesi sonrası muhalefet erken seçim yapılması için çağrı üstüne çağrı yapıyor. AKP Hükumeti ise seçimlerin 2023 yılında yapılacağı konusunda ısrarlı. Sosyal medyada gündem olan bir videoda ise bugün ki yaşanan durumları sıralayan Erdoğan’ın erken seçim çağrısı yapması dikkat çekti.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 20 yıl önceki konuşması sosyal medyada yeniden gündeme geldi. Ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçiren dönemin hükumetine yüklenen Erdoğan, “Tek çözüm, seçim, seçim, seçim” diyor.

HÜKUMET KRİZE ÇARE ÜRETEMİYOR

Türkiye’de ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Dolar kuru, Türk Lirası karşısında her geçen gün değer kazanırken Türkiye’de gün aşırı her şeye de zam gelmeye devam ediyor. Hayat pahalılığının tavan yaptığı bu dönemde AKP iktidarı meselelere çözüm üretemiyor. Ekonomiden adalete birçok meselede tıkanan Türkiye’de halk geçim derdiyle boğuşuyor. AKP hariç hemen hemen tüm siyasi partiler seçim sahasında esnaf ve halkla bir araya gelerek sorunlarını dinliyor, çözüm önerilerini anlatıyor. Muhalefet bir yandan da erken seçim çağrılarını sürdürüyor.

ERDOĞAN DA SEÇİM ÇAĞRISI YAPMIŞ

Tayyip Erdoğan’ın 20 yıl önceki bir konuşması ortaya çıktı. Konuşmada Erdoğan, o günkü hükumete seçim çağrısında bulunuyor. Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde, “Şu anda millete gidebiliyorlar mı? Yüzleri var mı? Esnafın arasına çıkabiliyorlar mı? Halkın arasına tarım, köylüsünün arasına gelebiliyorlar mı? Pamuk tarlasına girebiliyorlar mı? Pancarda varlar mı? Öyleyse tek çözüm kalıyor. Seçim, seçim, seçim” ifadeleri kullanıyor.

 

Ekonomiden adalete, sağlıktan dış politikaya bir çöküş hikayesi: Erdoğan Türkiye’yi nereye götürüyor?

Erdoğan’ın 20 yıl önceki videosu viral oldu: Geriye tek çözüm kalıyor; seçim, seçim, seçim yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

15 Temmuz’un finansörü olmakla suçlanıyordu: Şimdi Saray’ın ‘aziz misafiri’ olacak

Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ilişkileri son 8 yıldır tepetaklak gidiyordu. AKP’li siyasiler ve yandaş medya, Abu Dabi yönetimini 15 Temmuz’un finansörü ilan ettiler. Arka arkaya BAE ajanları yakalandı. Libya’da Türk birliğini savaş uçaklarıyla vurduğu için ‘hesap sorulacaktı’. Bir anda hafızasını sıfırlayan Erdoğan, şimdi bütün bu olumsuzlukların ‘baş sorumlusu’ olarak gösterilen BAE Veliaht Prensi Nahyan’ı Saray’da baş köşede ağırlamaya hazırlanıyor.

BOLD ANALİZ –  AKP’li isimler ve yandaş medya, son 8 yılda Birleşik Arap Emirlikleri yönetimi ve en başta da ülkenin fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Zayed el Nahyan için ne demediler ki?

Mısır’da ‘darbe’ ile iktidara gelen Abdülfettah Es-Sisi’nin en büyük destekçisi… 15 Temmuz’un finansörü idi. Hatta 15 Temmuz’un finansmanı için 3 milyar dolar ayırmıştı.

2017’de Katar’a başlatılan ambargonun en önemli destekçilerinden idi Abu Dabi yönetimi ve El Nahyan.

BAE, Libya’da da Türkiye’nin karşısında idi. Hatta Waiya üssündeki Türk birliğini ve Hawk hava savunma sistemini BAE ve Mısır savaş uçakları hedef almıştı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, saldırıdan birkaç gün sonra şunları söyleyecekti: “Doğru yer ve zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’nden hesabını soracağız.” Abu Dabi yönetimi, İsrail yönetimi ile anlaşınca da ‘Filistin davasını’ satan Müslüman ülke idi.

Ancak bir anda AKP yönetimi ya emirliklerden gelecek birkaç milyar dolar için ya da Sedat Peker’i susturabilmek için 15 Temmuz şehitlerini, Libya’da vurulan Türk birliğini, sorulacak hesabı unuttu. El Nahyan’a methiyeler düzmeye başladı.

Çünkü El Nahyan artık Erdoğan’ın Beştepe’deki Sarayı’nda ‘baş köşedeki aziz bir misafir’.

Erdoğan’ın 24 Kasım Çarşamba günü Birleşik Arap Emirlikleri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ı Ankara’da kabul etmesi bekleniyor.

GÖRÜŞMEDE NELER KONUŞULACAK?

Peki Erdoğan-Nahyan görüşmesinin gündeminde neler var?

Tabii ki 15 Temmuz ve Libya’daki Türk birliğini vuran BAE savaş uçakları yok. Onların büyük bir kısmı AKP kitlesini yönlendirmek için ortaya atılan ‘psikolojik harekat’ malzemeleri. Görüşmede tabii ki Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelecek dolarla ve Sedat Peker’in susturulması var.

Diplomatik kaynaklara göre, daha önce AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’la telefonda görüşen bin Zayed’in çantasındaki en önemli başlık ekonomi alanında BAE’nin İran üzerinden geçen koridor ile Türkiye’ye ticaret yolu açması olacak.

Bin Nayed’in çantasında özellikle bu yeni koridorla birlikte Türkiye’de yapılacak olan yatırımlar olacak. Ve bir de açıklamaları ile AKP hükumetinin başını ağrıtan suç örgütü lideri Sedat Peker konusu.

Habertürk Gazetesi yazarı Fatih Altaylı, Türkiye’de yakalan ve Birleşik Arap Emirliklerine çalıştığı iddia edilen ajanların Sedat Peker’le takas edilmek istendiğini yazmıştı.

Şimdi geriye dönelim ve Türkiye-Birlşik Arap Emirlikleri ilişkilerinin son 8 yılına bir göz atalım. Gündemde neler vardı? Neler konuşuldu? Neler söylendi?

ARAP BAHARI VE SİSİ DARBESİ

BAE ve Suudi Arabistan, 2011’de başlayan Arap Baharı sürecini kendi varlıkları için en büyük tehdit olarak gördüler. Ayrıca eskiden beri monarşileri için bir tehdit olarak gördükleri İhvan-ı Müslimin’in (Müslüman Kardeşler) Arap Baharı ile daha da güçlenmesi bu iki ülkeyi rahatsız etti.

Mısır’da Muhammed Mursi yönetimindeki İhvan iktidarına destek vermeyen Suudi Arabistan ve BAE, Abdülfettah Es-Sisi’nin darbesi sonrası Mısır için kesenin ağzını açtı. Kahire’ye milyarlarca dolar kredi aktardı.

Suudi Arabistan ve BAE, Sisi yönetiminin başvurusu üzerine Arap Birliği’nde ve Körfez İşbirliği Konseyi’nde İhvan’ın terör örgütü ilan edilmesini sağladılar.

Bu dönemde BAE ile Türkiye arasındaki ilişkiler gerilmeye başladı.

KATAR KRİZİ VE DOHA’YA GÖNDERİLEN ASKERİ BİRLİK

2017 yılında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, ‘terör örgütlerini desteklediği’ gerekçesiyle Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmişti.

Katar’a ekonomik ve siyasi ambargo uygulanırken, Doha yönetimi suçlamaları reddetmişti. Kuveyt ve ABD, Körfez bölgesindeki krizin sona ermesi için arabuluculuk yapıyordu. Türkiye ise krizde Katar ile saf tutmuş ve 4 ülkenin uyguladığı ambargoda Doha’ya en büyük desteği sağlamıştı.

Hatta Türkiye, Doha yönetimine destek için Katar’a askeri birlik gönderecek ve bu ülkede bir askeri üs kuracaktı. İki ülke zaman zaman çölde askeri tatbikat de gerçekleştirdiler.

Türkiye’nin krizde Katar’dan yana tavır alması Birleşik Arap Emirlikleri’nin sert tepkisini çekti. Ambargo, bu yıl 5 Ocak’ta Suudi Arabistan’da düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi zirvesine imzalanan mutabakatla ancak sona erdi.

LİBYA’DA İKİ ÜLKE KARŞIT CEPHELERDE

2017’deki Katar Krizi’nden sonra Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri, Libya meselesinde de karşı karşıya geldi. Türkiye Libya’daki iç savaşta Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükumetini desteklerken; BAE ülkenin doğusundaki Tobruk merkezli Libya Temsilciler Meclisi ve ona bağlı Libya Ulusal Ordusu’nu destekledi.

Libya’da iç savaşın yoğunlaştığı 2019-2020 döneminde iki ülke destekledikleri taraflara ciddi biçimde askeri destek verdi. BM silah ambargosuna rağmen savaşan taraflara silah yardımı yaptılar.

Libya’daki iç savaş dolayısıyla iki ülke neredeyse savaşın eşiğine gelecek ve biribini tehdit edecekti.

LİBYA’DA BAE SAVAŞ UÇAKLARI TÜRK BİRLİĞİ’Nİ VURDU

2019 yılı Kasım ayında Türkiye’yi ziyaret eden Libya Ulusal Hükumeti Başbakanı Fayiz Es-Serrac, Dolmabahçe Sarayı’nda AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşecek ve 2 ülkenin Savunma İşbirliği Anlaşması imzaladığı duyurulacaktı.

Daha sonra meclisten çıkarılan tezkere ile Türk askeri Libya’ya gönderildi. Ayrıca Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın yöneticisi olduğu Baykar Makine’den Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükumeti’nin yaklaşık 1 milyar dolar değerinde insanlı ve insansız hava aracı (SİHA-İHA) satın aldığı ortaya çıkacaktı.

Türkiye’nin yoğun desteğiyle Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükumeti güçleri 2020 yılı bahar ve yaz aylarında taarruza geçecek, başkent Trablus’daki kuşatmayı sona erdirerek karşı saldırıya geçecekti.

 

UMH güçleri, bu günlerde kritik önemdeki Watiya Hava Üssü’nü ele geçirdi. Libya’daki Türk askerlerinin Watiya Hava Üssü’ne yerleştirilmesi planlanıyordu.

Hatta Türkiye’nin sahip olduğu 8 adet HAWK MIM-23 orta irtifa hava savunma sisteminden 2’si bu üsse yerleştirildi.

2020 yılı Temmuz ayı başında Watiya Hava Üssü kimliği belirsiz savaş uçakları tarafından vurulacaktı. Libya’daki Türk askeri faaliyetlerinin bir kısmı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) çatısı altında yürütüldüğü için saldırıda şehit olan veya yaralananlara ilişkin bilgi paylaşılmadı. Üsdeki HAWK hava savunma sistemlerinin büyük zarar gördüğü iddia edildi.

Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti Ordusu, yaptığı açıklamada Watiya Hava Üssü’ne yapılan saldırıyı Mısır’ın Libya sınırı yakınlarındaki Sidi el-Barani Üssü’nden havalanan Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) ait Mirage 2000-9 tipi uçaklarının düzenlendiğini iddia etti.

AKAR: DOĞRU YER VE ZAMANDA BAE’DEN HESAP SORACAĞIZ

Saldırıdan birkaç gün sonra El Cezire Televizyonu’na röportaj veren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan’ın Libya’da General Hafter’e verdikleri desteği kesmeleri gerektiğini belirtmişti.

Hulusi Akar, BAE’nin Libya ve Suriye’de Türkiye’ye karşı zararlı hareketlerde bulunduğunu belirterek, doğru yer ve zamanda bu ülkeden hesap sorulacağını söylemişti.

Akar, “BAE, bize zarar vermek amacıyla Türkiye’ye düşman terör örgütlerini destekliyor. BAE küçüklüğünü ve etkisini göz önünde bulundurarak bunu yapmamalı” ifadelerini kullanmıştı.

BAE, 15 TEMMUZ İÇİN 3 MİLYAR DOLAR FON SAĞLADI

 

AKP’li siyasiler ve yandaş medya, uzun yıllar Birleşik Arap Emirlikleri’ni 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladı.

2017 yılı Haziran ayında Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, bir devlet yöneticisinin kendisine Birleşik Arap Emirlikleri’nin 15 Temmuz’un finansmanı için 3 milyar dolar sağladığını iddia etti.

Kamuoyunda büyük yankı uyandıran iddianın kaynağı sorulduğunda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu işaret etti.

BAE için yapılan ’15 Temmuz’un finansörü’ iddiası yakın zamana kadar sürdürüldü.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu yıl 15 Temmuz yaklaşırken yaptığı bir açıklamada, ”Birleşik Arap Emirlikleri, 15 Temmuz’un ABD ile birlikte faili.” dedi.

BAE VELİAHT PRENSİ’NİN DANIŞMANININ BAŞINA ÖDÜL KONULDU

2017’de Katar Kirizi’nde ve 2019 ve 2020 yıllarında Libya’da karşı karşıya gelince Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı suçlamalar artmaya başladı.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde Veliaht Prens Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın danışmanlığı görevine getirilen Filistin asıllı Muhammed Dahlan bir anda ‘kötü adam’ ilan edildi. Dahlan’ın 15 Temmuz’un arkasındaki ism olduğu ifade edildi.

2019 yılı sonlarında terörden arananlar listesine alınan Dahlan’ın başına 4 milyon ödül konuldu. Dahlan için kırmızı bültenle arama çıkaralacağı açıklandı.

Dahlan’a ’15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmek, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek’ ve ‘devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklamakla’ suçlandı.

Filistin’de doğan ve erken yaşta siyasete dahil olan Dahlan’ın adı sadece Türkiye’deki darbe girişiminde değil ona Filistin’de yol açan Arafat’ın zehirlenmesi başta olmak üzere Ortadoğu’nun birçok tartışmalı olayında geçiyor.

TÜRKİYE’DEN BAE AJANLARI FIŞKIRMAYA BAŞLADI

Bu dönemde Türkiye’de önce 2 ardından 1 Birleşik Arap Emirlikleri casusunun yakalandığı haberleri geldi.

Bunlardan ilk ikisi 2019 yılı Nisan ayının ortalarında Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ve İstanbul Emniyeti’nin ortak bir çalışması ile yakalanmış, 19 Nisan günü çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanmışlardı.

Yakalanan iki Birleşik Arap Emirlikleri ajanının Kaşıkçı cinayeti dahil pek çok yurt dışı bağlantılı suçla ilişkili oldukları öne sürülmüş, Türkiye’deki siyasi durum hakkında BAE’ya sürekli bilgi verdikleri ve bazı provakatif faaliyetlerin içinde oldukları iddia edilmişti.

Tutuklandıktan sonra Silivri Cezaevi’ne koyulan iki BAE ajanından Zeki Yusuf Mübarek, tutuklanmasından 10 gün sonra, 29 Nisan günü öldü.

Rapora göre cezaevindeki hücresinde kendisini havlu ile tuvalet kapısına asmıştı.

2020 yılında da bir başka Birleşik Arap Emirlikleri ajanı yakalandı.

17 Ekim 2020 günü ele geçirilen Ahmet Mahmud Ayesh Al Astal, ifadesinde gazeteci olduğunu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin kendisini maaşa bağladığını söylemiş “Ben gazetecilik faaliyetinde bulundum. Ajanlık yapmadım. BAE’nin bana maaş vermesi benim ajanlık faaliyeti yaptığımı göstermez” diye kendini savunmuş ancak o da tutuklanıp cezaevine koyulmuştu.

Al Astal’a yöneltilen suçlamalar arasında “Türkiye’deki muhalif Arapları izleyerek hakkında bilgi toplamak ve rapor hazırlamak, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’deki faaliyetlerine gazeteci kimliği ile sızmak ve bağlantılarını ortaya çıkarmak” vardı ve bu iddialar sonrasında 21 Ekim 2020 günü o da tutuklandı.

“FİLİSTİN DAVASINI SATAN ÜLKE”

Birleşik Arap Emirlikleri, 2020 yılı Ağustos ayında Mısır ve Ürdün’den sonra İsrail’i tanıyan ilk Arap ülkesi oldu ve Tel Aviv yönetimiyle diplomatik ilişkileri tesis etmek için bir anlaşmaya imza koydu.

AKP’ye yakın medyada, Abu Dabi yönetiminin bu tavrı ve ülkenin fiili lideri Veliaht Prens El Nahyan yerden yere vuruldu. BAE, Filistin Davası’nı satmakla suçlandı ve bu anlaşmanın ‘Filistin’e İsrail karşısında teslim ol çağrısı’ olduğu ifade edildi.

SEDAT PEKER KONUŞMAYA BAŞLADI VE…

Birleşik Arap Emirlikleri’ne kaçan suç örgütü lideri Sedat Peker’in AKP hükumetini hedef alan açıklamaları her şeyi bir anda değiştirdi.   Uzun süredir gergin olan ilişkilerde yeni bir döneme girildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bu yıl bahar aylarında BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid Al Nahyan’la yaptığı telefon görüşmesi sonrası yumuşama eğilimine girmişti.

Dışişleri bakanlarının görüşmesinden sonra diplomasi trafiği AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 18 Ağustos’ta BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun bin Zayed Al Nahyan’ı kabul etmesiyle devam etti. Daha sonra Erdoğan 31 Ağustos’ta ülkenin fiili lideri Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan kısa açıklamada, “Görüşmede iki ülke ilişkileri ve bölgesel konular ele alındı” bilgisi dışında ayrıntıya yer verilmedi.

BAE’nin haber ajansı WAM ise iki liderin “iki halk arasındaki ilişkileri ortak çıkarlara ve iki halka hizmet edecek şekilde güçlendirme olasılıklarını” gözden geçirdiklerini kaydetti.

Daha önce telefonda görüşen Erdoğan ve el Nahyan, gelecek hafta yüz yüze görüşerek sorunları masaya yatıracak.

Habertürk yazarı Fatih Altaylı, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında, Türkiye’de tutuklu bulunan iki Birleşik Arap Emirlikleri ajanının, Sedat Peker’in verilmesi karşılığında pazarlık unsuru olarak kullanıldığını yazmıştı.

Reza Zarrab karşılığında Amerikalı Rahip Andrew Brunson’un pazarlık unsuru olarak kullanan AKP yönetiminin, 2 BAE ajanını da Sedat Peker için pazarlık aracı olarak tuttuğu ortaya çıktı.

Altaylı, “Dün, iktidara yakın ve kamu geçmişi bulunan bir isim aradı. Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye’nin yeniden başlayan ve hızla samimileşen ilişkilerinden söz etti ve şunu söyledi: ‘Türkiye Sedat Peker’i Emirliklerden getirmek için uğraşıyor. Bunun için de geçmişte Türkiye’de yakalanan Birleşik Arap Emirlikleri ajanlarını koz olarak kullanmak istiyor. İki ajanın Emirliklere iadesi karşılığında Sedat Peker’in Türkiye’ye verilmesi teklifinde bulundular” diye yazdı.

“Dolarla ne işiniz var” diyen damat Paris’te eurolarını eziyor

15 Temmuz’un finansörü olmakla suçlanıyordu: Şimdi Saray’ın ‘aziz misafiri’ olacak yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

KHK’lı polis, ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen 7 aydır hapiste tutuluyor

10 aydır cezaevinde olan yüzde 98 engelli Bilal Konakçı, İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’nun verdiği ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen 7 aydır tahliye edilmedi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan ve cezası Yargıtay tarafından onaylandığı için 17 Şubat 2021’de tutuklanan KHK’lı polis Bilal Konakçı, Adli Tıp’ın raporuna rağmen hala tahliye edilmediği için dava açtı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na infaz erteleme talebinde bulunan Konakçı’nın isteği “Toplum güvenliği açısından tehlikelilik halinin sona ermediği” gerekçesiyle 18 Mayıs 2021’de reddedilmişti.

“YEMEĞİNİ YİYEMEYEN EŞİMİ TOPLUM GÜVENLİĞİ AÇISINDAN TEHLİKELİ BULDULAR”

Cezaevi ortamında yaşam mücadelesi veren eşinin infazının ertelenmesi için oradan oraya koşturduğunu söyleyen Özlem Konakçı, “O içeride biz dışarıda adalet için mücadele ediyoruz. Cezası ertelenmediği için iki hafta önce dava açtı. Yüzde 98 engelli, yemeğini bile yiyemeyen eşimi toplum güvenliği açısından tehlikeli buldular. Eşim toplumun güvenliği için bir bombayı etkisiz hale getirirken engelli kaldı.” dedi.

İzmir Aliağa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde bomba imha uzmanı olarak görev yaparken 5 Şubat 2009’da elinde bomba patlaması sonucu ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan Bilal Konakçı’ya 2 aylık tedavi sonucunda Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi yüzde 98 engelli raporu verdi.

İyileşebilmek için 12 ayrı ameliyat geçiren Konakçı, patlama sonucunda yüzde yüz görme engelli oldu. Kulak zarları parçalandığı için ileri derecede görme kaybı oluştu. Yüz bölgesi ağır yara aldı, burnu tamamen tahrip oldu. Çene ve dişleri kırıldı.

Sağ eli bilekten itibaren koptu. Sol elinin tarak kemiği parçalandı. 3 parmağı koptu. İki tanesi sonradan dikilmesine rağmen elinin yüzde 70’ini kullanamayacak duruma geldi. Sağ bacağı dizinden ayak bileğine kadar parçalandı. Tamamen dağılan kaval kemiği ancak platin ve çivilerle bir araya getirilebildi ancak belirgin bir şekilde eğri kaldı.

“KİMSEYE YÜK OLMAK İSTEMİYOR, TEK BAŞINA KALMAYI TERCİH ETTİ”

İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından 20 Aralık 2016’da gözaltına alınan Konakçı, 23 gün Çankaya’daki emniyet binasında çok ağır şartlarda kaldı. Daha sonra tutuklanarak Menemen Kapalı Cezaevine gönderildi. O günlerde sosyal medyada oluşan tepkiler nedeniyle 14 gün sonra ev hapsiyle serbest bırakılan Konakçı’ya, Bylock kullandığı iddiası ve tanık ifadelerine dayanılarak 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Eşinin cezaevinde kalması gereken süre 4 yıl 7 ay olduğunu belirten ve dokuz aylık ev hapsinin bu süreye dahil edilmediğini ifade Özlem Konakçı, bunun için de ayrıca dava açtıklarını belirtti.

Bold Medya’ya konuşan Özlem Konakçı eşinin hapiste yaşadığı sorunları ise şöyle anlattı:

2009’da gazi unvanı verilen Bilal Konakçı’ya 2016’da terörist olduğu iddiasıyla dava açıldı.

Eşim 17 Şubat 2021’de tutuklandı. Önce İzmir 2 Nolu F Tipi’nde kaldı. Nisan 2021’den bu yana da Menemen R Tipi Cezaevinde tek başına kalıyor. Tek başına kalmayı kendisi istedi. Daha önce 3 kişiyle aynı koğuştaydı. Biri 82 yaşındaki Halil Karakoç, biri kas hastası eski bir emniyet müdürü ve görme engelli avukat Mehmet Ali Uçar. Halil Karakoç zaten çoğu zaman yataktan çıkamıyormuş. Eşim kimseye yük olmak istemiyor. Diğer insanlar da hasta. O yüzden tek başına kalmayı tercih etti. Sırayla havalandırmaya çıkarıyorlarmış, onlar havalandırmadayken eşim camda birlikte çay içtiklerini söyledi.

BURNU ŞİŞMİŞ VE DERİSİ YÜZÜLMÜŞTÜ

Kendisi tek başına çıkıyor havalandırmaya. Adımlarını sayarak yürüyor. En son çıktığında adımlarını karıştırıp duvara çarpıyor. Telefon görüşünde bahsetmişti, ben hafif bir şey zannettim, görmeden anlamıyoruz. Kapalı görüşe gittiğimde burnu şiş, burun derisi boydan boya yüzülmüş. Doktora götürmüşler. Ben gördüğümde yaralar iyileşmeye yaklaşmıştı.

YEMEĞİNİ ISITIRKEN ELİ YANMIŞ

En büyük sorun yemek ve lavabo. Eşim biz üzülmeyelim diye yaşadığı sıkıntıları anlatmıyor, zorla öğrenmeye çalışıyorum. Elinin yandığını bile söylemedi. Elinin iç tarafı ve dört parmağının ikisi -zaten dört parmağı var – ketıl ile yemeğini ısıtırken yanmış. Biz yine camın arkasında fark etmedik, telefon görüşünde ağzından kaçırdı. “Havalandırma çıkıyor musun” diye sormuştum, “Yok dedi elimin iyileşmesini bekliyorum”. Geçen hafta gittim görüşe eli iyileşmişti.

İKİ PARMAKLA İŞLERİNİ GÖRÜYOR

Bileklerinde sanki sigara izmariti söndürülmüş gibi yaralar vardı. Semaver ister istemez değiyor, dedi. Aslında yemeğini hasta bakıcılar yediriyor ama onlar da yetişemiyorlar sanırım. Onlar gelene kadar yemek soğuyor, eşim de kendisi ketılda sıcak su ile ısıtarak yemeye çalışınca yanıyor.Eşim çok titizdir, kantinden aldığı meyve sebzeleri gelir gelmez yıkayıp dolaba koyuyor. İki parmakla bir şeyler yapıyorum, diyor.

TAVANI AKAN BİR HÜCREDE KALIYORDU, DEĞİŞTİRDİLER

Kaldığı hücrenin tavan kısmı akıyordu. Odanın belli bir kısmını kullanıyorum, diyordu. Yönetime söyledi, bir buçuk iki ay önce, eylül başlarıydı sanırım, değiştirdiler. Orası da çok pisti. Bulaşık deterjanıyla sünger almış ve kendisi temizlemiş. Benden masa örtüsü istedi, camlardan soğuk geliyor dedi, sünger alıp gönderdim, şimdi kalorifer yanıyor, sıcakmış.

BİLAL KONAKÇI’NIN İSTANBUL ADLİ TIP RAPORU

İZMİR CUMHURİYET BSAŞSAVCILIĞI İNFAZ ERTELEME RED KARARI

 

Yüzde 98 engelli Bilal Konakçı: Hapiste tam bir işkence çekiyorum

Yüzde 98 engelli olan gazi Bilal Konakçı’ya çıplak arama

Yüzde 98 engelli Bilal Konakçı hapse gönderildi: “Yok mu bir ehli vicdan?”

Hem gazi hem terörist oldu: Yargıtay’dan gözleri görmeyen gaziye Bylock cezası

KHK’lı polis, ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen 7 aydır hapiste tutuluyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Ekonomiden adalete, sağlıktan dış politikaya bir çöküş hikayesi: Erdoğan Türkiye’yi nereye götürüyor?

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kurumlarını birer birer yıkıyor. Merkez Bankası’na müdahalesi ekonomiyi çökertti. Seçim sistemini değiştirdi ülke kaosa girdi. Hakim-savcıları Saray’a bağladı, hukuk kalmadı. Sağlık sistemine rantı getirdi hastalar müşteriye döndü. Türkiye’nin eksenini Rusya, Çin ve İran bloğuna kaydırıp Batı bloğundan koparan Erdoğan ve partisi AKP, her alanda çöken bir Türkiye bırakacak.

BOLD ANALİZ – 2002 yılında yolsuzluk-yoksulluk-yasaklarla mücadele sloganıyla iktidara gelen Erdoğan, yaptığı reformları birer birer yıkıyor. Medyayı, üniversiteleri, yargıyı, baroları kendi isteğine göre şekillendiren Erdoğan, yeni bir rejim kurdu. İdeologlarının İkinci Cumhuriyet dedikleri ülke, zenginin daha çok zengin fakirin de daha çok fakir olduğu Rusya, İran ve Çin eksenli otoriter bir yönetime dönüştü.

USTALIK DÖNEMİ FELAKETE DÖNDÜ

Ortak akılla Türkiye’yi yöneten AKP hükumetleri 2002 ile 2012 arasında Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne yaklaştırdı. Çıraklık ve kalfalık dönemi olarak adlandırdığı bu dönemde kişi başına düşen milli geliri 13 bin dolara çıkardı. Merkez Bankası’nın rezervleri 20 milyar dolardan 120 milyar dolara yükseldi. Ustalık döneminde ise bütün kazanımlar heba oldu. Muhalifler cezaevlerine dolduruldu. Gençler yurtdışına kaçmanın yollarını aramaya başladı.

BÜTÜN ANAHTARLAR ERDOĞAN’A VERİLİNCE

Türk tipi başkanlık sistemiyle devletin bütün kurumlarının anahtarı Erdoğan’a verildi. Danışmanlarıyla birlikte ülkeyi yöneten Erdoğan, kendi yandaşlarını zengin etti.  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Beşli Çete dediği müteahhitlere 200 milyar dolarlık ihale verdi. Müteahhitlerin yaptığı köprülerden geçmeyen yolcunun parasını da vatandaşa ödetti.

MERKEZ BANKASI BAŞKANLARINI MEVSİMLİK İŞÇİYE ÇEVİRDİ

Bağımsızlığı Anayasa ile güvence altına alınan Merkez Bankası’nı itibarsızlaştırdı. 2 yılda 3 başkanı görevden aldı. AKP çatısı altında 12 yıl Türkiye ekonomisini yöneten DEVA Partisi lideri Ali Babacan bu durumu “Erdoğan, Merkez Bankası başkanlarını mevsimlik işçiye çevirdi.” sözleriyle anlattı.

ADLİYE SARAYLARINI BORSAYA ÇEVİRDİ

Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısını değiştiren Erdoğan, hakim ve savcıları Saray’a yani kendisine bağladı. Avukatları ve bürokratları kullanarak adalet bırakmayan Erdoğan’ın kurduğu sistemde mahkemeler Saray’dan gelecek talimata göre karar veriyor.  Yeni Adliye binalarıyla övünen Erdoğan’ın yargısı kurduğu ‘borsa’lardaki fiyatlara göre adalet dağıtıyor.

DOLARI 11 LİRAYA ÇIKARAN LİDER

Ekonomideki başarılarıyla 2005-2010 yılları arasında 1 dolar 1 TL olacak kampanyaları düzenleten Erdoğan, Merkez Bankası’na müdahalelerle doları 11 liraya fırlattı. Merkez’e faiz indir baskısıyla yanlış politikalarda ısrar ederek Türkiye’yi 1994 ve 2001 krizlerinden daha büyük borçlara soktu.

SAĞLIĞI RANTA ÇEVİRİNCE HASTALAR MÜŞTERİ OLDU

İktidara geldiğinde sağlıkta dünyada örnek gösterilen sistemi kuran Erdoğan, bu sistemi yine kendisi yıktı. Kendisine yakın müteahhitlere yaptırdığı şehir hastaneleri aracılığıyla hastalara müşteri muamelesi yapıldı. Tedavi edilmek yerine daha çok tahlil ve daha çok muayene yoluna gidildi. Daha çok ilaç verilen vatandaşlar şifa için hastane hastane dolaşmak zorunda kaldı.

50+1 KAOSUNU KENDİSİ YAZDI KENDİSİ BOZUYOR

Cumhurbaşkanı seçilmek için getirdiği 50+1 oy şartının ülkeyi kaosa sürükleyeceğini 3 yıl sonra gündeme getirdi. AKP’liler hep bir ağızdan şartın kaldırılması için bağırmaya başladı. Ancak Anayasa değişikliği gerektiği için sistem kilitlendi. Değişikliği referanduma götürmek için gerekli olan 360 sayısına AKP ve MHP’nin milletvekillerinin sayısı yetmiyor.

ORDUYU KENDİNE BAĞLADI SUBAYLARI SADAT BELİRLEDİ

Türk Silahlı Kuvvetleri’ni de kendine bağlayan Erdoğan, 15 Temmuz sonrası ordudan atılan subayların yerine kendine bağlı askerler yerleştirdi. Bir dönem Saray’da makamı bulunun danışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu SADAT tarafından Harp okullarına öğrenci alındığı itirafı geldi.

Kriz vatandaşı vurdu: Nüfusun 4’te 1’i icralık oldu

Ekonomiden adalete, sağlıktan dış politikaya bir çöküş hikayesi: Erdoğan Türkiye’yi nereye götürüyor? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Sağlık Bakanlığı’ndan skandal: Tarihi geçen ilaçlara etiket basıp Kovid-19 hastalarına gönderdi

Sağlık Bakanlığı, skandal bir uygulamaya imza attı. Bakanlık, son kullanma tarihi geçen Favircovir isimli ilacın üzerine yeni etiket yapıştırarak, Kovid-19 hastasına gönderdi.

BOLD – Sağlık Bakanlığı’nın skandalını ‘Sokak Kedisi’ adıyla röportajlar yapan Ebru Uzun, sosyal medya hesabından duyurdu.

BAKAN KOCA’YA SORDU

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı etiketleyen Uzun, “Testimin pozitif çıkmasının hemen akabinde tarafınızdan bana içmem için iletilen FAVİRCOVİR isimli ilacın son kullanma tarihi geçmiş olmasına rağmen, üzerine yeni bir son kullanma tarihi etiketi yapıştırmışsınız. Sebebi nedir? Ben neden tarihi geçmiş ilacı içtim?” diye sordu.

Hande Fırat, Saray’ın görüşünü yazdı: Ekonomi yönetilemiyor algısı psikolojik

Sağlık Bakanlığı’ndan skandal: Tarihi geçen ilaçlara etiket basıp Kovid-19 hastalarına gönderdi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Kriz vatandaşı vurdu: Nüfusun 4’te 1’i icralık oldu

Ekonomik kriz, pandemi ve son aylarda döviz kurunun yükselmesi sonrasında alım gücü düşen halk, artık borçlarını ödeyemiyor. Son 11 ayda icra dairelerine 6 milyon 328 bin yeni dosya gelirken, toplam icralık dosya sayısı Türkiye’deki hane sayısı olan 19 milyon 481 bin 678’i geçerek 23 milyon 103 bine ulaştı.

BOLD – Artan ekonomik kriz sonrası 19 milyon 481 bin 678 hanenin bulunduğu Türkiye’de icralık aile kalmadı. İcra dosya sayısında patlama yaşanırken, son 11 ayda gelen 6 milyon yeni dosya ile toplam icra dosya sayısı 23 milyon 103 bin oldu.

DÖVİZ ARTTIKÇA SAYI DAHA DA ARTACAK

UYAP verilerine göre 11 ayda icra ve iflas dairelerine toplam 6 milyon 328 bin yeni dosya geldi. Geçen yıla göre bu sayı, 1 milyon 163 bin daha fazla. İcra dairelerinde derdest bulunan dosya sayısı ise 23 milyon 103 bine ulaştı. CHP Zonguldak Milletvekili Av. Ünal Demirtaş önümüzdeki günlerde krizin daha da derinleşmesi ve döviz kurlarının artışına bağlı olarak çok daha fazla kişinin borç batağına saplanması ve haciz kıskacına düşme olasılığına dikkat çekti.

ÜLKEDE EKONOMİK BUHRAN YAŞANIYOR

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi görüşmelerinde konuşan Demirtaş, ülkedeki büyük ekonomik buhran nedeniyle dar gelirlilerin haciz kıskacında olduğunu söyledi. Demirtaş, ekonomik buhran sonucunda icra dosya sayısının patladığını ve halkın haciz kıskacına düştüğünü belirtti.

HER 4 KİŞİDEN BİRİ TEMEL İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMIYOR

TÜİK’e göre enflasyonun yüzde 19’larda olduğu ancak gerçek enflasyonun en az yüzde 50’lerde olduğunu belirten Demirtaş, “Türk lirasının döviz karşısında her geçen gün değer kaybettiği, iğneden ipliğe her şeye zam geldiği, ülkemizdeki vatandaşlarımızın yüzde 26’sının temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı, bütün bunların sonucunda da esnafın, çiftçinin, işçinin, emeklinin ve memurların yani dar gelirlinin haciz kıskacında olduğu, ağır bir ekonomik buhran dönemi yaşıyoruz” dedi.

HALKIN BORCU 1 TRİLYON LİRAYA YAKLAŞTI

Halkın bankalara ve finansman şirketlerine olan konut, taşıt, ihtiyaç ve kredi kartı borcu, takiptekiler de dâhil olmak üzere 968 milyar liraya ulaştığını ifade eden Demirtaş, bankalarca icraya verilen takipteki borçların 16 milyar lirası tüketici kredisi, 5,3 milyar lirasının da kredi kartı borçları olduğunu kaydetti. KOBİ’lerin bankacılık sektörüne olan borçlarının ise eylül ayı itibarıyla 994 milyar liraya ulaştığını vurgulayan Demirtaş, bunun 55 milyarlık kısmının icraya verilen kredilerden oluştuğunu belirtti.

Hükumetin 2023 kur tahmini de çöp oldu: Türkiye fakirleşiyor

Kriz vatandaşı vurdu: Nüfusun 4’te 1’i icralık oldu yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »