31 Ağustos 2019 Cumartesi

Yaşatma Mefkûresi | Çağlayan Dergisi

Yaşamanın gerçek değeri, yaşatma mefkûresiyle derinleşir, uhrevîleşir; semâvîlerin hayat seviyelerine denk bir hâl alır. Böyle bir gaye-i hayale bağlı yaşama, şahsî hayatı birkaç kat haline getirip geleceğe ve daha ötelere emanet etme, ona öyle bir derinlik kazandırır ki, hüşyâr bir vicdan, birkaç ömrü birden yaşamış gibi kendini hep bir zevk u târâb içinde hisseder ve bu dar âlemi, ebediyetlerin ferah feza iklimleri gibi duymaya başlar. Koşar sürekli herkese hayat üfleme yolunda.. vesile olduğu her dirilişle kendi de yeni bir “ba’s ü ba’de’l-mevt” yaşıyormuşçasına kalbi durasıya şahlanır canlara can olma güzergâhında; şahlanır, zira Kur’an’ın, bir insanın dirilişini bütün insanlığın ihyasına denk tutması “tın tın”dır onun kalbinin kulaklarında.

Muvakkat dünya hayatı itibarıyla tek bir insan hayatı bu ölçüde önem arz ediyorsa, âlemşümul bir “ba’s ü ba’de’l-mevt” himmet ve gayretinin âhiret terazilerini kıracak keyfiyette olduğunu söylemek mübalağa olmasa gerek. Evet, bir diriliş eri, dudağında hayat üfleme sûru, oturup-kalktığı her an “ahsen-i takvîm”e mazhariyetinin şuuruyla, kalbî ve ruhî hayat meflûçlarının hallerini bir hazan manzarası hissiyle duyar.. ve “Gayrı durmak bana haram!” diyerek can çekişenlerin imdadına yetişme adına, yoğun bakımdan yoğun bakıma koşarcasına, ney nağmeleriyle diriliş besteleri sunar kalbinin dilinden.

Büyütmez gözünde bu çatlayasıya koşuşu ve mahmuzlar iradesini gerçek insan olmanın gereği gaye-i hayal ufkuna doğru. Böyle biri, “mefkûre” deyip çıktığı güzergahta yol-yöntem bilmeyenlere rehberlik yapar.. yürüme yorgunluğu yaşayanlara enerji üfler.. hedefsiz yığınlara pusula olur.. güneşe sırt dönüp gölgesine takılıp gidenlere hep o ziya kaynağına dönmelerini fısıldar.. devrilme zaafı gösterenlere destek ve dayanak olur.. değişik dâhiyelerle sürüm sürüm hale gelmiş olanlara kol-kanat açar.. dört bir yanda yankılanıp duran ağlamaları dindirmeye çalışır.. çekilen acı ve ızdıraplarla bîtâp düşmüş olanlarla dert paylaşımına gider.. gariplere yoldaş olma azm u ikdamıyla türlü türlü gurbetlere katlanır.. zalimlerin hay-huyuyla mazlum iniltileri arasına girer.. tulumbası elinde, sürekli yangın söndürmeden yangın söndürmeye koşar.. vicdanının derinliklerinde duyarak sergilediği bu yaşatma hissini, îsâr ruhunu, hep ihlas-rıza yörüngeli götürme gayreti içinde olur ve her zaman bir ruhânîlik tavrı ortaya koymaya çalışır.

“Seyr anillâh” mazmun ve ufkunu hatırlatan bu duygu bu düşünce ile o sürekli metafizik gerilim içindedir ve sevinmenin yerine sevindirme nağmeleriyle inler durur.. gülme-eğlenme yerine gönüllerde huzur hâsıl etme arkasından koşar.. yaşamaya hep başkalarının ızdırap ve sevinci zaviyesinden bakar.. karanlıkta yol almaya çalışanların sağında solunda meşaleler oluşturur.. hedefe varmayı, vardırmaya bağlı görür.. sağda-solda duyulan âh u zâr ve iniltilere karşı alakasızlığı dilsiz şeytanlık sayar ve canlı kalmayı, canlara can olmaya bağlar, yürür peygamberler güzergâhında Hazreti Rehber-i Şehinşâh vesayetine.

Diriliş erlerindeki bu hamle ve hareket, mevsimi gelince öyle sürpriz semereler verir ki, yirmi-otuz başağa yürüyen bir tohum gibi bir tane olarak toprakla kucaklaşır, yüzbinlere “Toprak ol, toprak!..” mesajları sunar.. ve bir taneyken yüzlerce ile çevresine tebessümler yağdırır.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/09/01/yasatma-mefkuresi/
Devamını Oku »

Eskimeyen Bir Sünnet: Misvak | Çağlayan Dergisi

Tıbbî bilgilerimiz ilerledikçe birçok hastalığın mikropların birikip yuvalandığı dişlerdeki çürüklerden başladığı, kalb, böbrek ve eklemler gibi organlar başta olmak üzere birçok organ ve dokuda iltihaplanmalar meydana getiren çürüklerin, hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bir tebessümde inci gibi parlayan dişlerin insanlar üzerinde meydana getirdiği müspet tesir ile kirden sararmış ve kararmaya yüz tutmuş çürük dişlerin hâsıl ettiği tiksintinin neticesi hepimizin malumudur.

Dişleri temizlemek için bazı bitkilerden elde edilmiş çubukların kullanılması ilk defa M.Ö. 3500’lerin başlarında Babilliler döneminde görülmektedir. Eski Yunan ve Roma edebiyatına ait eserlerde diş ve ağız temizlenmesine yardımcı olmak için çiğneme çubuklarından bahsedilmektedir.1Hipokrat (M.Ö. 355), diş temizliği için bir çubuğa sarılmış yün topunu balın içine batırıp dişlere sürülmesini tavsiye etmektedir. Romalılar ayrıca sakız ağaçlarından elde ettikleri macunları diş temizliğinde kullanmışlardır.2

Eski Arap dünyasında, diş temizliğinde misvak kullanılmıştır.3Japonlar “koyoji” ve Yahudiler “kesam” adında bir tahta çubuk kullanmışlardı. 1920’li yıllarda bile Amerika’nın bazı kırsal alanlarında, kızılcıktan yapılmış, dişlere sürülen bir çubuk hâlâ kullanılmaktaydı.317. yüzyıl Çin ansiklopedisine göre, ilk diş fırçası 1498’de Çin’de yapılmıştır.

Peygamber Efendimiz’in dişleri sararmış olduğu halde yanına gelen sahabi efendilerimizi diş temizliği konusunda ikaz etmesi (Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/214),“Misvak hakkında tavsiyelerimi size çok tekrarladım(Buhari, cuma 8; Nesei, Taharet 5; Ahmed bin Hanbel, Müsned 3/143; Darimi, Vudu 18)” ifadesiyle tavsiyelerde bulunması ve “Cebrail (aleyhisselâm), misvak kullanmayı bana o kadar çok tavsiye etti ki misvak hakkında âyet inecek ve misvak kullanmak farz kılınacak zannettim(İbniMâce)”beyanlarıyla diş temizliğine çok önem verdiğini göstermiştir. Burada dikkatimizi çeken husus diş temizliği için tavsiye edilen misvağın elde edildiği Arak ağacı (Salvadore persica)’nın başka ağaçlarda görülmeyen özelliklere sahip oluşu ve Peygamber Efendimiz’in de bizzat bu ağacı nazara vermesidir.

Bir sünnet olarak Müslümanların hâlen kullanmaya devam ettikleri misvak alışkanlığının ilmin ve modern tıbbın ölçülerine göre ne gibi tesirleri olduğunu göstermek için uzun yıllardan beri çalışmalar yapılmıştır. En son olarak 2010 yılında İsveç’te Nobel mükâfatının verildiği Karolinska Enstitüsünde yapılan bir doktora çalışması bu konuda dünyaya verilen önemli bir mesajdır.4(1. Resim)



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/09/01/eskimeyen-bir-sunnet-misvak/
Devamını Oku »

Nur’un İhlasta Birinci Talebesi | Çağlayan Dergisi

İbrahim Hulusi Yahyagil ağabeyimiz, 1896 yılının Ramazan ayının birinci gününde, Elazığ’ın Kesrik köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Mehmed Hüsrev Yahyazade, Elazığ eşrafından alaylı bir zabittir. Annesi Nazife Hanım, Elazığ’a bağlı Perçenç (Akçakiraz) köyünden sâliha bir hanımefendidir.

Alaziz Askerî Rüştiyesinden sonra idadî (lise) tahsilinin iki senesini Erzincan’da, son senesini de İstanbul’da tamamlayıp Harbiye Mektebine kaydolur. Harbiye’de iken I. Dünya Savaşı patlar. 21 Ekim 1914’te 18 yaşında bir teğmen adayı olarak orduda yerini alır. Çanakkale’ye sevk edilir. 14 Temmuz 1915’te asteğmen olur. 26 Temmuz 1915’te savaşa katılır. 8 Ağustos 1915’te, düşmanın denizden ve karadan atılan top mermileriyle yaralanır. Ayrıca siperde iken kurşun mermisiyle sol yanağından vurulur. Sol koluna da kurşun isabet edince artık şuurunu kaybedecek gibi olur. Üstündeki yepyeni pantolonu kanlar içinde kalır. Hulusi Beyi, baygın halde, ölüler arasına bırakırlar. Birden kulağına gâibten bir ses gelir: “İmâmühâ, kitabühâ, yazaruhâ.” Âdeta şunu ifade eder: “Bu dünyada daha vazifen var. Çağın sözcüsü, asrın imamına talebe olacaksın. Onu yazacaksın ve yayacaksın!” Kendine gelir gelmez karşısında duran Fransız doktora, Fransızca olarak “Allah’ın izniyle ben ölmeyeceğim!” diye bağırır. Bunun üzerine ölülerin arasından alınıp tedaviye götürülür. Beş ay tedaviden sonra tekrar orduya, savaşa döner.

15 Haziran 1927’te savaş yüzünden yarıda kalmış Harbiye’deki tahsilini bitirir. 16 Ocak 1928’de Isparta Eğirdir Dağ Talimgâh Muallimliğine kıdemli yüzbaşı olarak tayin edilir. Orada Şeyh Mustafa adıyla meşhur ehl-i hâl bir kişi olan Hafız Mustafa ile tanışır. Camiden her çıktıklarında Hulusi Beye Barla’yı göstererek “Beyim, senin derdinin dermanı orada bulunan zattır” der. Üç ay sonra 19 Nisan 1929’da onunla beraber Üstad Hazretlerinin ziyaretine giderler. Zaten Nakşibendî Tarikatının Küfrevî koluna intisaplı olan Hulusi Bey, Üstad’a da tarikat yoluyla intisap etmek ister, ama daha ilk tanışmada, ayakta iken onun kolundan tutup “Kardeşim, ben şeyh değilim; ben İmam Gazalî, İmam Rabbanî gibi bir imamım!” der. Bu garip halden dolayı Hulusi Bey fevkalade bir tesir altında kalır ve “Bu ilk ziyaretimde, hakikatin mahiyetini idrak etmiş oldum” der.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/09/01/nurun-ihlasta-birinci-talebesi/
Devamını Oku »

İnsanın Vazifesi | Çağlayan Dergisi

Yeryüzü, insanları hayrete düşürecek kadar çok sayıda ve farklı canlılarla dolu. Bilhassa bahar mevsiminde, nokta kadar küçük, harika uzuvlarla mücehhez zîhayat varlıklar görüyoruz.

Allah, bütün bu canlılar içinde insanı öyle mükemmel latifelerle donatmış ki hiçbirisi için yeryüzünde imalatı yapılan bir fabrika, alım satımı sapılan bir mağaza yoktur. İman ve iz’an şuuruyla baktığımızda, muciznümâ bir kıymet ifade etmekte olduğunu müşahede ediyoruz.

Böylesine harika bir varlık olan insanı Allah niçin yarattı, onun asli vazifesi nedir? Yaratılış gayesine uygun olarak vazifesini yapıyor mu? Her az çağrılmak üzere, misafir bulunduğu dünyadan, fırsatları değerlendirip üzerine düşen sorumlulukları yerine getiriyor mu?

Her insan bu sorular karşısında dehşete düşüp sarsılmalı ve kendini derin bir muhasebe ve murakâbeye tâbi tutmalıdır.

Hayat ve memat Allah’a aittir. Bizler emanetçiyiz. Allah hayatı verirken sormadığı gibi, alırken de sormayacaktır. Kim, nerede ve nasıl ölecek, belli değildir.

Bugün milyarlarca insan, Yaradan’ını gerçek mânâda tanımamaktadır. Bu insanlara hakikatleri anlatmak ve sevdirmek vazifesi, imanla şereflendirilen müminlere düşmektedir. Müminler, dünyevîve uhrevîhiçbir beklenti içinde olmadan; ihlas, samimiyet, vefa ve sadakatle bu sorumluluğu yerine getirme gayreti içine bulunmalıdırlar.

Dünyamızı aydınlatan Güneş’i, takvimcilik yapan Ay’ı, gece gökyüzünü süsleyen yıldızları, dünyayı değerli hâle getiren denizleri, ırmakları, ormanları, yağmurları ve bulutları, rengârenk açan çiçekleri, konserve edilmiş, rengi, tadı ve güzelliği farklı meyveleri, türlerini tam olarak bilemediğimiz, cıvıl cıvıl öten, hâl diliyle Mevla’yı zikreden kuşları, denizlerdeki balıkları, insan vücudunda vazife yapan harika uzuvları, emrimize ve hizmetimize veren Allah’tır. Böylesine nefes kesen sanatlar, Halık-ı Zülcelal’e ayna olmaktadır.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/insanin-vazifesi/
Devamını Oku »

Sabırsızlık Yok “Allah Nurunu Tamamlayacaktır!” | Çağlayan Dergisi

Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtü vesselâm) hayatı, ahlakı, hal, hareket ve hamleleri, her hususta müminler için zengin bir hayır, hikmet ve hakikat hazinesidir. O’nun vahyin rehberliğinde, ihsan şuuru içerisinde ortaya koyduğu fiil ve beyanları, eşya ve hadiseler karşısındaki durum ve duruşumuzun doğruluğunu ve değerini anlama adına bir mihenk taşı vazifesi görür. Bu çerçevede O’nun, en amansız anlarda etrafındaki az sayıdaki sahabîye verdiği; zamana, zemine ve zahire bakıldığında imkânsız gibi gözüken, geleceğe dair bazı müjdeler vardır.

Zor zamanlarda müminlerin, yürüdükleri peygamber yoluna olan iman ve itimatlarını artıracak müjdeler vermek, ahlak-ı ilahiyedendir. Muhacirler, Medine’ye gelip Ensar’ın yanına yerleştiklerinde, bütün Araplar kendilerine düşman kesilir. Öyle ki yanlarında silah olmadan ne geceyi ne de gündüzü geçirebilirler.

Ashâb-ı kirâm, umre heyecanı ve dâüssıla hasretiyle Mekke yollarına koyulur, ancak hedeflerine 40 kilometre kala önleri kesilir. 20 gün ümitle Hudeybiye’de beklerler, ardından da zahiren çok ağır gözüken bazı maddelere imza atıp Medine’ye doğru harekete geçerler. Yolculuğun ilk gecesinde Efendimiz’e (aleyhissalâtü vesselâm) Fetih Sûresi indirilir; hicran ve hüzün dolu Müslümanlara, büyük fetihlerin müjdesi verilir.[i]

[i]Hâkim, Müstedrek 2/498; Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl 7/295; Zemahşerî, Keşşâf 5/534; Kastalânî, İrşâdü’s-Sâri 7/343.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/sabirsizlik-yok-allah-nurunu-tamamlayacaktir/
Devamını Oku »

Derimiz ve Güneşten Korunma | Çağlayan Dergisi

Vücudumuzu bir elbise gibi çepeçevre saran derimiz, bir yandan dış dünyadan gelen olumsuz tesirler için bir bariyer oluşturan diğer yandan da vücudumuzun hayatî fonksiyonlarının devamında çok önemli bir rol oynayan mucizevî bir organımızdır. Üzerindeki çizgiler ve izlerle yaşadıklarımızı, anılarımızı ve kaderimizi yansıtan bir aynadır. Ortalama 1,72 m2yüzey alanı ve derialtı yağ dokusunu da katarsak 9,6 kg civarındaki ağırlığı ile vücudumuzun en büyük organıdır ve yokluğunda hayatın devam etmesi mümkün değildir.[i]Beş duyu organımızdan biri olan derimiz yardımıyla hayat tecrübelerimizin önemli bir kısmını ediniriz. Bıçağın kestiğini, ateşin yaktığını, annemizin elinin yumuşacık olduğunu onunla öğreniriz. Bunların dışında terleme yoluyla toksinlerin atılması, vücut ısısının muhafaza edilmesi ve D vitamini sentezi gibi birbirinden farklı birçok görevi de sessiz sedasız yerine getirir.[ii]

Kur’ân’ı Kerim’de bahsi geçen kadim dostumuz güneş, yeryüzünde yaşayan bütün canlıların hayatta kalması için istihdam edilen bir ısı ve ışık kaynağıdır. Bitkilerin fotosentez yapabilmeleri ancak güneş ışınları ile mümkündür. Güneş elektromanyetik tayfta yer alan bütün ışınları yayar. Bu ışınların tehlikeli ve ölümcül olanları, dünyamızı saran atmosfer tarafından süzülür ve bu sayede yeryüzüne bu tehlikeli ışınların çok azı ulaşır.[iii]

[i]livescience.com.

[ii]Sun exposure and vitamin D suffiency. Gilchrest BA, Am. J Clin Nutr. Ağustos 2008, cilt. 88 no. 2 570S-577S.

[iii]Understanding UVA and UVB. skincancer.org.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/derimiz-ve-gunesten-korunma/
Devamını Oku »

Nasıl Bir Değişim? | Çağlayan Dergisi

Kâinattaki her şey, yaratılış ve tağyir kanunu gereği, mütemadiyen bir değişim periyodu izler. Tekvinî kanunlar gereği bütün canlılar doğar, büyür, gelişir; mevsimlere, zamana ve mekâna göre değişik şekil ve haller alır ve ölürler. Kâinat ağacının meyvesi olan insan da bu değişim kanununa tâbidir. İnsan, hayatı boyunca gerek anatomik gerekse ruh yapısı itibariyle iradî veya gayriiradî olarak sürekli değişim gösterir.

 

İnsanın Maddî ve Manevî Yapısı

Allah’ın (celle celâluhu) insana verdiği el, ayak, dil, dudak, göz, kulak gibi bedenî organlar daha anne karnında iken tabiatları gereği gelişmeye ve değişmeye başlarlar. Haricî sebepler diye tesmiye edilen hava kirliliği, oksijen yetersizliği, zararlı içecek ve yiyecekler gibi faktörler, organların yapısını bozup hastalıklara sebebiyet verirler. Manevî hislerimiz ve latifelerimiz de kendilerine has hastalıklara maruz kalabilirler. İnsan, iradesinin hakkını vermez ve manevî beslenmesini ihmal ederse bu latifeler hasar görür. Karşılaşılan bir imtihanda insan kadere teslim olmazsa manevî hastalılara davetiye çıkarmış olur.

Bedenî ve zihnî rahatsızlıklar tıp ilminin imkânları ölçüsünde tedavi edilebilir. İnsanın gerek bedenî gerek ruhî yapısı, Allah’ın kâinata ve insan fıtratına koyduğu kanunlara riayet edildiği takdirde sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını eda ederler. Ekolojik dengenin muhafaza edilmesi durumunda tabiatta câri kanunlar arızasız işler. Dünya Sağlık Teşkilatı insan ruhunu da göz ardı etmeden insanı ruh ve beden yapısıyla bir bütün olarak kabul edip “beden ve ruh sağlığı” ile ilgili raporlar yayınlamaktadır.

İnsan kâinatın bir fihristesi ve meyvesi gibidir. İnsan küçük bir kâinat, kâinat ise büyük bir insandır. Farazî bir dürbünle insana ve kâinata bakılırsa, bunların bir vahidin iki yüzü olduğu kolayca anlaşılır. İnsanın yapısı ve o yapının işleyişi iyi tetkik edilir ve anlaşılırsa, kâinatta cereyan eden hadiseler de o nispette anlaşılır.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/nasil-bir-degisim/
Devamını Oku »

Gönülde Gonca Gül | Çağlayan Dergisi

Bir aşk sal içe, gönül bend olsun o kemende!..

Esîr-i aşkın olsun ilelebet bu bende!..

Virdiyle, evrâdıyla hep Seni anıp dursun;

Duygularında, düşüncelerinde, gönlünde.

 

Râm olsun Zât’ına bu dil düşse de belaya!..

Veda edip bütünüyle cismanî safâya;

“Kefâ billah”deyip yönelsin yalnızca Sana!..

Talip olmasın artık ednâya ve a’lâya!..

 

Gürlesin ruh ve desin: Ben hep Sana inandım,

Ve marifetine kanabildiğimce kandım,

Seni bilmek her şeymiş, gerisi aldatmaca,

Oyalanmışım meğer ben, onlardan usandım…

 

Gayri gözler hep Sana baksın, baksın kanmasın,

O temaşa-yı ruhânîden hiç usanmasın;

Cennet bağı-bahçesi dahi araya girse,

Gönül asla onların füsununa kanmasın…

 

Her an gönül gözlerine teveccühler gülsün,

Ağyâr hazâfiri bir bir yıkılıp dökülsün;

Senin sevgin yalnız içimde tüllenip dursun,

Teveccühünle Sen gönlümde bir gonca gülsün…

***

 

 



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/gonulde-gonca-gul/
Devamını Oku »

Sohbet Ve Musâhabe | Çağlayan Dergisi

Sohbet; Cenâb-ı Hakk’a yönlendiren yararlı konuşmalarda bulunma, söz ve düşünce ile başkalarının ufkunu açma, bir insanın kendisine karşı duyulan hüsnüzannı, gönülleri sonsuza yönlendirmede bir kredi gibi kullanması ve hep hayırhahlık mülâhazasıyla oturup-kalkmasına denir ki; zannediyorum Yunus da, “Asayiş kılan cânı evliyâ sohbetidir.” diyerek işte böyle yüksek hedefli musahabenin hayatiyetini vurgulamak istemişti..

Sofiyece hakikate ulaştıran iki önemli yol vardır; bunlardan biri sohbet, diğeri de hizmettir. Hizmet, himmete mazhariyetin bir vesilesi ve yolu; sohbet de, zâhir ve bâtın duygularla hakikati duyma, hissetme, yaşama hâlidir ki, öteden beri hep ehemmiyetli bir “insibağ” sebebi addedilegelmiştir. Ne var ki, her insibağ, sohbetin merkez noktasını tutan zatın mertebesiyle mebsûten mütenasip (doğru orantılı) olduğundan, tezahür ve tesirlerinde de bir kısım farklılıklar söz konusudur. İnsanlığın İftihar Tablosu’nun, câmiiyyeti itibarıyla hak sohbeti sayesinde mazhar olduğu insibağ, en kâmil mânâdadır veصِبْغَةَ اللهِۚ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللهِ صِبْغَةً “Sen, Allah’ın boyasıyla boyan ve O’nun verdiği rengi tam al; (zaten) o ilâhî boyadan boyası daha güzel olan kimdir ki?”  hakikatinin aşkın bir remzidir. Ondan sonra, O’nun metbûiyyetine bağlı bir tâbiiyyet içinde ve asliyetine nisbeten bir zılliyet mahiyetinde diğer bütün dava-i nübüvvet ve dava-i vilâyet vârislerinin insibağları gelir ki, verenin ve alanın istidadına göre çok farklı ve mütefâvittir ve bu konudaki ahz ü atâ da tamamen kabiliyetlere göre cereyan etmektedir.

“Herkesin istidadına vâbestedir âsâr-ı feyzi,

Ebr-i nisandan ef’î sem, sadef dürdane kapar.”

(Mîrî)

Hizmet; ihlâs ve samimiyet içinde Hak rızasını aramak ve Hakk’ın hoşnut olduğu kimselerin terbiye ve vesayetinde bulunmak; sohbet ise, gönül kapılarını ardına kadar ilâhî vâridât ve mevhibelere açık tutarak, bir hak dostuna mülâzemette bulunup, onun hak tecellîlerine açık o zengin atmosferini paylaşmak demektir. Sahabe, hizmette zirveleri tuttuğu gibi, sohbette de en yüksek şâhikaların üveyki olma pâyesiyle serfirazdır ki bu, o toplumun musâhabesinde merkez noktayı tutan Zat’ın bir tek nazarının, –bu konu, Nazar başlığıyla ayrıca tahlil edilmiştir– müstaid ruhları bir hamlede evc i kemale çıkarmasında aranmalıdır. Tabiî, kalblerini, iradelerini, hislerini, şuurlarını o Kutup Yıldızı’nın çevresinde dönmeye bağlamış bu aktif sabır kahramanlarının istidat ve performanslarının da nazardan dûr edilmemesi gerekir.

Her hak dostu, “sıbğatullah”tan belli bir tasarruf mevhibesiyle şereflendirilmiştir; bu mevhibenin sınırları da, mum ışığı ölçüsündeki bir ziya ile himmet örfânesine iştirak eden herhangi bir hak erinden, kehkeşanların ışık kaynağı sayılan “Şemsu’ş-Şümûs”lara kadar olabildiğine geniştir. Ayrıca, daha önce de işaret edildiği gibi, bunda istidat ve kabiliyetlerin istifade ve istifazasının sınırlayıcılığı da söz konusudur ki, bu da, evliyâ ve asfiyâ adedince “sıbğatullah tecellisi” ve “insibağ keyfiyeti”nin var olduğunu gösterir. Evet, Hazreti “Nuru’l-Envâr”a bir mir’ât-ı mücellâ olan Zat’tan, zılliyet ve cüz’iyet planında ona düz bir ayna olmaya çalışan en küçük bir sâlike kadar, birbirinden farklı pek çok sıbğ u insibağ mertebesi söz konusudur. Asliyet ve külliyet planında bu mazhariyetin ferd-i ferîdi olan Zat’ın sohbet ve musâhabesi, umumî fazilette erişilmeyen öyle bir pâyedir ki, hiçbir kimse, hiçbir zaman, hiçbir “seyr u sülûk” helezonuyla kat’iyen o mertebeye ulaşamaz. Düşünün ki, -hadis kriterleri açısından tenkit edilen bir rivayette- أَوَّلُ مَا خَلَقَ اللهُ نُور۪ي“Allah’ın haricî vucûd nokta-i nazarından varlık olarak en önce ortaya koyduğu, benim nurumdur.” diyen Hz. Mazhar-ı “Nuru’l-Envâr”ın sohbetiyle şereflenmiş o bahtiyar kimseler, hakkın en birinci tâlipleri, Hak yolunun en müştak sâlikleri, Allah rızasının da en kusursuz müridleri oldukları hâlde, bu hususlardan herhangi biriyle değil de sohbet pâyesiyle öne çıkarılarak, bu güzide topluluğa, “musâhabe kahramanları” mânâsına “Ashâb” denmiştir.

Her sohbet eri, musâhabe merkezinde bulunan zatın, Hazreti Ehad ü Samed’e imanını, irfanını, O’na muhabbetini ve O’nunla münasebetini –şuuru taalluk etsin, etmesin– onun her tavrında müşâhede ederek, asliyetteki bu aşkınlığı zılliyet planında duyup yaşaması açısından, hemen her zaman âsârı görülen, fakat yakalanıp değerlendirilemeyen, tarifi, teşhisi zor sırlı bir lâhûtî atmosfer içinde bulunur. Nisbet farklılığı mahfuz, bu durum, hemen her hâlis hakikat eri için de söz konusudur ki, Mevlâna’nın ifadesiyle; merkez noktayı tutan Zat’ın ilelmerkez (merkezçek) câzibe-i kudsiyesi etrafında pervaz ederek “Şemsu’ş-Şümûs”a yürüyenler, hem onun irfan deryasından istifade eder hem de onun zincirinin halkaları olmaları itibarıyla, tebaiyyetin gerektirdiği edep içinde, onun uğradığı hemen her noktaya uğrayabilirler.

Bana göre, bazı feyiz kaynakları çevresinde halkalar teşkil ederek, belli yol ve yöntemlere bağlılık içinde değişik ad ve unvanlarla müesseseleşmeye gitmenin arkasında da bu espri olsa gerek.. evet, işte bu mânâ ve bu esasa binaen çok erken dönemde sofiye, Cenâb-ı Feyyaz’la ferdî plandaki münasebetini, ötelere açık olduğuna inandığı bir heyet içinde daha da pekiştirmek niyetiyle hep tekye ve zâviyelere ya da o türden “bî kem u keyf” Hakk’ın rasat edilebileceği nurefşân evlere koşmuş ve “Mescid-i Nebevî’deki “Suffe”nin birer gölgesi kabul ettiği bu ışık komplekslerinde damlayı deryaya, zerreyi güneşe, cismanî zulmetleri de nura dönüştürme yollarını araştırmışlardır. İşin temel esprisi bu olduğuna göre, böyle bir telakkinin dinin ruhuna ters düştüğünü söylemek mümkün değildir. Bu şekildeki bir anlayışın dinin ruhuna münafi olması şöyle dursun, böyle bir yorum ve hamlede, ferdî plandaki zaaf ve boşluklara karşı, cemaat referansıyla Hak sıyanetine sığınma söz konusudur ki, böyle bir şeyi gerçekleştiren herhangi bir fert, artık bir kafa ile değil, pek çok akılla düşünür; mensubu olduğu o heyetin gönlüyle Allah’a yönelir, sesini-soluğunu onların âh u efgânıyla besleyerek, ferdî nağmelerini bir yüce koronun gür sadâsı hâline getirebilir ve Bediüzzaman’ın ifadesiyle, o insan, “iştirak-i a’mâl-i uhreviye”ye ait tasavvurlarıyla, ibadet ü taatında bir aşkınlığa ulaşabilir.

Evet, aynı ruh, aynı duygu, aynı düşünce, aynı mefkûre etrafında kenetlenmiş kimselerin birlik içinde Hakk’a yönelişlerinde öyle bir derinlik, his ve şuurlarında öyle bir zenginlik, zikr u fikirlerinde öyle bir enginlik vardır ki, en istidatlı fertler ve en kâmil insanların bile, böyle bir heyet içindeki vâridlerin en küçüğünü dahi tek başlarına elde etmeleri mümkün değildir. Evet, sohbetin nuranî atmosferinde ifade de istifade de, ifaza da istifaza da, hissettirme de hissetme de, hep farklı buudlarda cereyan eder ve her şey, ferdîlikteki riyâzîliğe mukabil, hendesî açılıma bağlı bir keyfiyette gerçekleşir.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/sohbet-ve-musahabe/
Devamını Oku »

İklim Değişiminden Korkuyorsanız Ağaç Dikin | Çağlayan Dergisi

Bilim insanları iklim değişikliğine karşı en etkili önlemin ormanlaştırma olduğunu vurguluyor. Ormanların çoğalması, karbondioksit salınımlarının tesirini üçte iki oranında azaltabilir. BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) geçen yıl yayımladığı raporda, global sıcaklık artışının 1,5 derecede tutulamaması hâlinde karşılaşılabilecek tehlikelere dikkat çekilmişti. Global ısınmanın en fazla 1,5 °C ile sınırlandırılması hedefine ulaşmak için yaklaşık bir milyar hektar alanın ağaçlandırılması gerekiyor. Araştırmacılar dünyada şu an üç milyar hektar alanın ağaçlandırılmış olduğunu belirtiyor ve bir milyar hektarlık ormanlaştırmanın daha mümkün olduğunu savunuyorlar. Bu büyüklükte bir alan yaklaşık olarak ABD’nin yüzölçümüne denk… Yeni ağaçlandırılan alanların 200 milyar ton karbon gazını emerek bloke edebileceği belirtiliyor. Bunun da Sanayi İnkılabından bu yana atmosfere salınan 300 milyar ton karbonun üçte ikisini oluşturacağına dikkat çekiliyor. İklim değişikliği sebebiyle ormanlaştırmaya uygun alanlar ise her geçen yıl azalıyor. Rusya, Kanada, ABD, Brezilya, Avustralya ve Çin’de ormanlaştırmaya uygun büyük alanlar mevcut.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2019/08/31/iklim-degisiminden-korkuyorsaniz-agac-dikin/
Devamını Oku »

Şener’den Erdoğan’a cevap: “Ayrılanları eleştireceğine kendisini hesaba çeksin”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bizden ayrılıp CHP’de sığıntı olanlar” sözüne Abdüllatif Şener’den cevap geldi. Şener, “Partiden ayrılanları eleştirmek yerine kendisini hesaba çekmesi lazım” dedi.

BOLD – Konuya ilişkin bir açıklama yapan CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, “Ülkeyi bu duruma nasıl getirdiğinin hesabını herkesin kendisine sorma hakkı vardır” ifadelerini kullandı.

PARTİNİN KURUCU KADROSU YANINDA DEĞİL

AKP’nin kurucu kadrolarının şu anda Erdoğan’ın etrafında olmadığını belirten Şener, şunları vurguladı: “Partinin kuruluş kodlarını tamamen terk eden, parti programında ne yazıyorsa hepsinin tersini politika haline getiren bir insanın niye vaktiyle şu ayrılmış, şimdi bunlar ayrılıyor, niye etrafında kurucu kadrodan kimse kalmadı diye bir kendisini hesaba çekmesi lazım.”

ÜLKEYİ NASIL BU HALE GETİRDİĞİNİN HESABINI VERMELİ

Şener, kendisi bıraktıktan sonra Erdoğan’ın son 10 sene de ekonomiyi krize soktuğunu anlatarak, “Memleket kan ağlıyor. Bütün gelir grupları perişan. Dünyanın en yüksek enflasyonu var. Dünyanın en büyük işsizliklerinden biri var. Bütün bunların sorumlusu 18 yıllık bir iktidar döneminden sonra Sayın Erdoğan’dır ve ülkeyi bu duruma nasıl getirdiğinin hesabını vermelidir” dedi.

BOP’UN EŞBAŞKANLIĞI İLE İSLAM ÜLKELERİNİ KAN GÖLÜNE ÇEVİRDİ

Şener şunları dile getirdi: “Bakın emperyalizmle işbirliği yaptı, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığını üstlendi ve 2015 sonuna kadar ABD ile birlikte İslam ülkelerini kan gölüne çevirdiler. Libya paramparça oldu, Suriye paramparça oldu. Ne Moğol istilalarında ne Haçlı seferlerinde İslam dünyası böylesine acıları çekmedi.”

YANLIŞLARINI GÖSTERMEMEK İÇİN BASKI KURUYOR

Erdoğan’ın yapıcı eleştirileri dikkate alması gerektiğini vurgulayan Şener, “Kendi yönetiminde ki yanlışlarını, usulsüzlüklerini, hatalarını göstermemek için baskıcı bir düzen kurmuştur. Bu baskıcı düzenle yanlışları anlaşılmasın istemiştir. Yanlışlarını düzelteceği yerde baskıları artırmaktadır. Yargıyı bir kırbaç olarak kullanmaktadır. Ülkede erkler ayrılığını ortadan kaldırmış Türkiye’nin demokratik niteliğini tasfiye etmiştir. Tüm bunlar Türkiye’nin tarihindeki en zor dönemlerden en yanlış dönemlerden birini yaşadığını göstermektedir” dedi.

Erdoğan’dan Davutoğlu’na: Söyleyeceğini söyle!

medyabold
Devamını Oku »

Suudi Prens’ten 25 milyon dolar aldım ama kendim için kullanmadım!

Yolsuzlukla suçlanan Sudan’ın devrik lideri Ömer el-Beşir, mahkemede Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan 25 milyon dolar aldığını söyledi.

BOLD – Reuters’ın haberine göre yasa dışı bir şekilde para bulundurmak, hediye kabul etmek ve yolsuzluk ile suçlanan Beşir, Sudan’ın başkenti Hartum’da yargılanıyor. İlk kez hakim karşısına çıkan Beşir, Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan 25 milyon dolar aldığını fakat parayı özel amaçları için kullanmadığını açıkladı.

NİSAN DARBESİYLE DEVRİLDİ

Beşir’in yaklaşık 30 yıl süren iktidarı, aylar süren protestoların ardından nisan ayındaki bir darbeyle son bulmuştu. Savcılar, Ömer El Beşir’in evinde 100 milyon doları aşkın nakit para bulunduğunu ve devrik liderin kara para aklama suçlamasından da soruşturulacağını açıklamıştı. Beşir’in devrilmesinin ardından yönetime el koyan üst düzey askerler ile gösterilere öncülük eden temsilcilerin yaptığı anlaşma sonucu geçici anayasa kabul edilmişti.

Sudan’ın Darfur bölgesinde savaş suçu işlemekle ve soykırımla suçlanan 75 yaşındaki eski devlet başkanı Beşir hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından tutuklama kararı da bulunuyor. Beşir ise suçlamaları reddediyor.

“Saray’da Erdoğan’ın gözünün içine bakarken söylediniz mi hanımefendi?”

medyabold
Devamını Oku »

Beşiktaş’ın 14 yıllık ekranı karardı

Beşiktaş Yönetim Kurulu, kulübe mali olarak zarar verdiği gerekçesiyle BJK TV’yi kapatma kararını bugün yürürlüğe koydu. 14 yıllık yayın artık Youtube’dan yapılacak.

BOLD – Beşiktaş TV, yönetimin aldığı karar sonrasında artık yayın yapmayacak. Siyah-Beyazlı kulüp, Youtube ve diğer sosyal medya mecraları üzerinden iletişim faaliyetlerini sürdürecek. BJK TV’de çalışanların sezon içerisinde maaşlarının sürekli geç ödenmesi, hatta 6 aylık dönemlerde maaş alamamalarının ardından kanalın kapatılacağı belirtilmişti. Kanalda yaklaşık 40 kadar çalışan olduğu ve hepsinin iş sözleşmelerinin de feshedileceği duyurulmuştu.

14 YILDIR YAYIN YAPILIYORDU

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman son seçim öncesinde yaptığı konuşmada “Kulüp kanalında 40 kişi çalışıyor. Ben dahil kimse izlemiyor” ifadelerini kullanarak kanalın kapanacağının sinyallerini vermişti. Yıldırım Demirören döneminde faaliyete geçen Beşiktaş TV 14 yıldır yayın yapıyordu. Ekonomik kriz, reklam gelirlerinin düşmesi ve maliyetlerin artması nedeniyle kapatılma kararı alındı. Yayınlar daha az bir personelle Youtube üzerinden Siyah-Beyazlı taraftarlarla buluşacak.

medyabold
Devamını Oku »

Başkentte 3 yıl aradan sonra toplu ulaşıma zam: Belediye ‘tarife değişikliği’ yaptı

Ankara Büyükşehir Belediyesi, toplu ulaşım ücretlerine zam yaptı. 2,5 lira olan Ankarakart ile bir biniş ücreti, 3,25 liraya çıktı. Şehirde her 3 kişiden birinin otobüse ücretsiz bindiği ortaya çıktı.

BOLD – Zamla ilgili açıklama yapan belediye, doğal gaz, elektrik, akaryakıt ile araç bakım ve onarım giderlerindeki artışlar nedeniyle Başkentin toplu ulaşımında ‘tarife değişikliği’ne gidildiğini kaydetti. Açıklamada özel toplu taşıma işleticilerinin de talebine dikkat çekildi ve gelir gider hesaplamaları yapan EGO Genel Müdürlüğünün UKOME kararı doğrultusunda tarife değişikliklerini gerçekleştirdiği aktarıldı.

HER 3 YOLCUDAN BİRİ ÜCRETSİZ BİNİYOR

Yıl sonunu tahmini olarak 630 milyon lira zararla kapatması öngörülen EGO’nun, makul bir ücret tarifesi için komisyon oluşturduğu belirtildi. Komisyon raporunda yaklaşık 3 yıldır toplu taşıma ücretlerinde artış yapılmadığı ve tüm bu kalemlerdeki artışların zorunlu bir ayarlama yapılması sonucunu doğurduğuna dikkat çekildi. Her üç yolcudan birinin ücretsiz seyahat hakkından yararlandığı tespitine de yer verildi.

İŞTE YENİ FİYATLAR

EGO Genel Müdürlüğünün belirlediği yeni tarife oranlarına göre, 2,5 lira olan Ankarakart bir biniş ücreti 3 lira 25 kuruş, 3 lira olan “kullan at” bilet bir biniş ücreti ve kredi kartı ile biniş ücreti 4 lira olarak belirlendi. 1 lira olarak uygulanan 75 dakikalık tam Ankarakart transfer ücreti, EGO otobüsleri, Ankaray, Metro, Teleferik, Özel Toplu Taşıma Araçları (ÖTA) ve Mavi Özel Halk Otobüsleri’nde (ÖHO) 1 lira 60 kuruşa çıktı. İndirimli Ankarakart transfer ücreti 25 kuruştan 75 kuruşa yükseldi.

Büyükşehir Belediyesi, 1 lira 75 kuruş olan öğrenci indirim tarifesinde ise değişiklik yapmadı. EGO Genel Müdürlüğünün önümüzdeki günlerde hayata geçirmeyi planladığı yeni uygulama ile öğrenciler, 60 liraya alacakları 200 binişlik öğrenci EGO abonman kartı ile seyahat edebilecek.

EGO otobüsleri, ANKARAY, Metro, Teleferik ile ÖTA ve ÖHO’larda yeni ücret tarifesi 2 Eylül Pazartesi günü saat 06.00’dan itibaren geçerli olacak.

Cumartesi Anneleri’nden ‘Dünya Kayıplar Günü’ için Türkiye’ye çağrı

medyabold
Devamını Oku »

Beşiktaş, Arsenal’den Mohamed Elneny’e resmi imzaları attırdı

Beşiktaş, İngiltere’nin Arsenal takımından Mohamed Elneny ile 1 yıllık kiralık sözleşmesi imzaladı. Siyah-Beyazlı takım kulüp Sadece futbolcuya ödeme yapacak.

BOLD – Beşiktaş Kulübü, İngiltere Premier Lig takımlarından Arsenal’in orta saha oyuncusu Mohamed Elneny’yi kadrosuna kattığını resmen açıkladı. Dün İstanbul’a gelen 27 yaşındaki Mısırlı futbolcu Siyah-Beyazlılarla satın alma opsiyonuyla 1 yıllık kiralık anlaşma sağladı. 2016 yılında Basel’den 12,5 milyon euro’ya Arsenal’a tranfer olan Elneny, Beşiktaş’ta 6 numaralı formayı giyecek. Siyah beyazlılar Elneny için kiralama bedeli ödemeyecek.

Beşiktaş’ta Medel’in satılmasıyla orta sahada oluşan boşluğu Siyah-Beyazlı kulüp Mohamed Elneny ile doldurdu. Geçen sezon 17 maçta forma giyen Mısırlı futbolcuyu bu sezon Unai Emery kadroda düşünmediği için kiralanmasına onay verdi.

Beşiktaş Medel’in yerine Arsenal’den Elneny’i aldı

medyabold
Devamını Oku »

İmamoğlu: Seçilmiş başkanların yerine kayyum atanması gaflet ve dalalettir

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanması ne yazık ki gaflet ve delalettir” dedi. En kısa zamanda sorunun çözülmesi gerektiğini söyledi.

BOLD – İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, beklenen Diyarbakır ziyaretini gerçekleştirdi. CHP İl Başkanlığında bir basın toplantısı düzenleyen İmamoğlu, belediyeleri kayyuma devretmenin altında israf düzenini devam ettirme çabası olduğunu kaydetti.

AMEDSPOR TARAFTARLARI KARŞILADI

Diyarbakır Havaalanı’na gelen İmamoğlu, vatandaşların yoğun sevgisi ile karşılaştı. İmamoğlu’nu karşılayanlar arasında Amedspor taraftarları da vardı. Daha sonra partisinin Diyarbakır İl Başkanlığı’na geçen İmamoğlu, burada İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan belediye başkanlarına ilişkin açıklama yaptı. İktidara 23 Haziran hatırlatması yaptı.

İDDİALARINIZI TOPLUM VİCDANINA KABUL ETTİRMEK ZORUNDASINIZ

Kayyum atamalarını “Nefesimizin ne kadar daraldığını İstanbul’da hissettik” diyerek eleştiren İmamoğlu, iddiaların yargı ve toplum vicdanına kabul ettirilmesi gerektiğini dile getirdi. İmamoğlu, “Bizler bir kişinin, bir ailenin, bir grubun ya da bir kesimin değil milli iradesine uygun olarak yönetilme kararlılığını ortaya koymuş, bunun için bedeller ödemiş bir devletin vatandaşlarıyız” dedi.

KENDİ İRADESİNİ MİLLET İRADESİ ÜSTÜNDE GÖRME GAFLETİ

Ülkede kendi iradesini milletin iradesinden üstün görme gafletine düşenlerin bunun bedelini en ağır şekilde ödeyeceğini dile getiren İmamoğlu, “Seçilmiş belediye başkanlarının soyut ve hukukta karşılığı bulunmayan, kamu vicdanını ikna etmekten uzak sebeplerle görevden alınarak yerine kayyum atanması da ne yazık ki gaflet ve dalalettir. Seçimle gelenin seçimle gitmediği yerde ne demokrasi olur ne de hukukun üstünlüğü kalır” ifadelerini kullandı.

BİRLİKTE MÜCADELE EDECEĞİZ

İmamoğlu şunları dile getirdi: “Bu demokrasi dışı kesimlere karşı hep birlikte mücadele edeceksek eğer, ki öyle yapacağız, demokrasiye ve milli iradeye sahip çıkmak zorundayız. Bu ülkeyi yönetenleri bu ülkede 82 milyon vatansever yurttaşımızın yaşadığını kabul etmesi ve bu idrakle bu ülkeyi yönetmesi şarttır. Bazı seçmen kesimlerini, bazı siyasi partileri, bazı seçilmişleri diğerlerinden ayrı tutmak, farklı ölçütler farklı kurallar uygulamaya kalkmak kabul edilemez. Bu çok tehlikeli ve çok riskli bir ayrımcılıktır.”

ERDOĞAN’IN KAYYUM TEHDİDİNE SIFIR ENDİŞE CEVABI

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kayyum” tehditlerine ilişkin soruya İmamoğlu, şöyle cevap verdi: “Duyacağım tek endişe demokrasi adına olur. Şahsım adına endişe duyan biri değilim. Bunun adı Diyarbakır veya başka yer önemli değil. Milletin iradesini arkasında hissetmiş biri olarak görevimizi en iyi şekilde yapıyoruz, şehre huzur getirmek adına mücadelemize devam ediyoruz. Şahsım adına sıfır endişe var. Demokrasi adına endişe duyuyorum.”

TAHİR ELÇİ’NİN KABRİ BAŞINDA DUA ETTİ

İmamoğlu, basın toplantısından sonra m İmamoğlu, silahlı saldırıda hayatını kaybeden avukat, insan hakları savunucusu Tahir Elçi’nin mezarını ziyaret etti. İmamoğlu Tahir Elçi’nin mezarı başında dua ederken İmamoğlu’na, eşi Dilek İmamoğlu ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da eşlik etti.

TÜRK VE MIZRAKLI İLE GÖRÜŞTÜ

İmamoğlu oradan da Kayapınar Belediyesi’ne geçerek, görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ve Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk ile görüştü. İmamoğlu, “Size İstanbul’dan selam getirdim. Umut ediyorum bu günleri aşarız. Size yapılan Türkiye demokrasisine yapılmıştır” dedi. İmamoğlu burada da sevgi gösterileri ile karşılandı, ayakta alkışlandı.

Kayyuma karşı başlatılan oturma eylemi 12. günde de devam etti

medyabold
Devamını Oku »

Cumartesi Anneleri’nden ‘Dünya Kayıplar Günü’ için Türkiye’ye çağrı

Cumartesi Anneleri, 753. haftada 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü dolayısıyla bir araya geldi. Hükumete çağrı yapan anneler, Birleşmiş Milletler Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme’nin imzalamasını istedi.

BOLD – Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapmaları İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanan Cumartesi Anneleri İnsan Hakları Derneği önünde buluştu. Polis çemberi altında yapılan açıklamada Cumartesi Anneleri’nin gündeminde, 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü vardı. Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’in aktardığına göre, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalayarak tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi çağrısında bulunuldu. Buluşmaya CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da katıldı.

AKIBETLERİNİ AÇIKLAYIN

Cumartesi Anneleri adına konuşan Gözaltında Kayıp Komisyonundan Sebla Arcan, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Sözleşme’yi derhal imzalamasını istedi. Arcan, Ankara’da kendilerinden haber alınamayan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen’nin akıbetini açıklanması için çağrıda bulundu. Arcan şöyle devam etti:

“30 Ağustos BM Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle Türkiye’yi yurttaşlarını zorla kaybettiği için özür dilemeye, kaybetme suçundaki cezasızlık zırhını sonlandırmaya ve BM Herkesin Zorla Kaybetmeden Korunmasına Karşı Uluslararası Sözleşme’yi imzalamaya çağırıyoruz. Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle bir kez daha soruyoruz: 6 aydır akıbetleri hakkında yetkililerce hiçbir açıklama yapılmayan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen nerede? Tam 9 yıldır iktidar gözaltında kaybetmeyi bir suç olarak tanımlayan, devletlere bu suçun engellenmesi ve açığa çıkartılması için bağlayıcı hukuki yükümlülükler getiren Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamıyor. Türkiye sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü sözleşme devlete gözaltında kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü getiriyor.”

BU BİR UTANÇTIR!

Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da “Kayıplarımızı verin. Bizi bu iki duvar arasına sıkıştırmayın. Ben, kardeşim ve kayıplarımız için buradayım” dedi.

Son dönemde Ankara’da yaşanan kayıp iddialarını Meclis gündemine taşıyan Ömer Faruk Gergerlioğlu ise, Türkiye’de son yıllarda en ağır insan hakları ihlalleri olduğunu söyledi. Yıllardır devletin hesap vermediğini vurguladı. Gergerlioğlu, “1995’ten beri bu insanlar burada. Buradayken hayatını kaybeden annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz oldu. Devletin ona söz verdiği Berfo Ana öte dünyaya göç etti. Gözleri açık gitti. Bu bir utançtır. Şu anda Berfo ana hakkında tek açıklama yok. Cemil Kırbayır nerede, verilen sözler nerede” dedi.

GÜYA ÖZEL AVUKATLARMIŞ

Gergerlioğlu, Ankara’da kaçırılan kişiler hakkında şöyle konuştu: “Son 6 ayda kaçırılan altı kişinin aileleri bana başvurdu. Yetkililere bildirdim tek bir cevap yoktu, açıklama, araştırma yoktu. Salim Zeybek hakkında altı aydır tek bir açıklama yapılmadı. Uluslararası mekanizmalara başvuruldu. Acil koduyla mart ayından beri Adalet Bakanlığından cevap istendi. Tek bir cevap verilmedi. Mart ayından beri AİHM ve BM’ye cevap veremeyen bir Adalet Bakanlığı var karşımızda. Kaybolan dört kişi nedense bir anda ışıklandılar. Avukatları 24 saat kapıda bekledi. Ama kabul edilmedi. Ankara Barosu da CMK yoluyla kendilerine bir istek gönderilmediğini söyledi. Var olan avukatlar güya özel avukatlarmış. Tuttukları özel avukatların ismini bile bilmiyorlar. Gülsek mi ağlasak mı! 6 aydan sonra 12 gün gözaltı tiyatrosundan sonra bu kişiler tutuklandı. Neden tutuklandığını bilmiyorlar.”

“Saray’da Erdoğan’ın gözünün içine bakarken söylediniz mi hanımefendi?”

medyabold
Devamını Oku »

“Saray’da Erdoğan’ın gözünün içine bakarken söylediniz mi hanımefendi?”

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, 30 Ağustos’taki cuma hutbesinde Atatürk’ten hiç söz edilmemesi nedeniyle bugün Diyanet’e çok sert tepki gösterdi. Ancak Akşener’e yöneltilen eleştiriler yenilir yutulur değildi.

BOLD – Meral Akşener, resmi Twitter hesabından Diyaneti hedef aldı. “Kendi kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının, 30 Ağustos’ta okuttuğu cuma hutbesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaması tarihimizi inkâr etmektir. Diyanet’in Cumhuriyetimizin değerlerine böyle ihanet etmesi ayıptır, yazıktır, vicdansızlıktır” dedi.

SARAY’DA SAMİMİ POZLAR

Takipçilerinin bir kısmı Akşener’i haklı bulurken büyük bir kısmı ise dün akşam 30 Ağustos Resepsiyonunu hatırlattı, Akşener ve Erdoğan’ın Saray’daki samimi pozlarını paylaştı.

Akşener’e destek verenler, “Diyanet kapatılsın yerine hayvan barınağı açılsın. Diyanet; siyasal İslamcı, partili ve taraflı tek adam baskı rejiminin kasası ve arka bahçesidir” yorumları yaptı.

ATATÜRK’ÜN OLMADIĞI YERDE…

Meral Akşener’e tepki gösterenlerin paylaşımları ise şöyle:

  • Elini sıktığın çetenin liderine anlatsaydın bu durumu tetem kızı.
  • Kaçaksaraylı’nin resepsiyonunda el sıkışırken neden muhatabına sormadın, 30 Ağustos Zafer Bayramında nasıl olur da Atatürk yok sayılır demedin!? Ayrıca ne işin vardı Kaçaksaray’da? Sakın birlik beraberlik için deme, Atatürk’ün olmadığı hiçbir yerde birlik beraberlik olmaz.
  • Sürekli dozajı yüksek bir eleştiri ama Cumhurbaşkanının resepsiyonuna katılmak!!! Bu ne yaman çelişki? Saraya yürümek derken bu mu demek oluyordu?
  • Tüm bunları dünkü resepsiyonda RTE’nin gözünün içine bakarken söylediniz mi Hanımefendi?
  • Sayın başkanım dün bunu Recep Tayyip Erdoğan’a iletseydiniz keşke… Vaziyetinizden memnundunuz artık size de güvenimiz kalmadı…

Doğal gaza zam üstüne zam geliyor ama vatandaş zaten faturasını ödeyemiyor

medyabold
Devamını Oku »

Apple, akıllı saatlerin ekranlarını ücretsiz tamir edecek

Kullanıcı herhangi bir şey yapmamış olsa bile ekranlarında çatlaklar oluşan Apple Watch Series 2 ve 3 saatleri için ücretsiz ekran tamir servisi başlatıldı.

BOLD – Apple’ın kendi internet sitesinde yayınladığı bir mesaja göre şirket, akıllı saatlerinde yeni bir sorun keşfetti. Watch Series 2 ve Series 3 modellerinde kronik bir sorunla karşı karşıya kalan Apple, kendisini affettirmek için yeni bir kampanyaya imza attı.

Amerikan teknoloji devi, fark ettikleri bu kronik hatadan sonra bir ücretsiz tamir programı başlatarak müşterilerinin gönlünü kazanmak istiyor.

Apple Watch Series 2 ve Watch Series 3 isimli iki modelin alüminyum kasaya sahip modellerinin 38 mm ve 42 mm boyutlarındaki her iki varyasyonu da ücretsiz olarak tamir edilecek.

İnternet sitesinde yayınlanan mesajda, “Apple, çok nadir de olsa Apple Watch Series 2 ve Series 3’ün alüminyum modellerinin ekranlarının kenarlarında çatlaklar oluşabildiğini belirledi” ibaresi yer aldı ve Apple servisinin konuyla ücretsiz olarak ilgileneceği belirtildi.

Bir insanın en fazla 150 arkadaşı olabiliyormuş

medyabold
Devamını Oku »

HDP kayyum atamalarına karşı Meclis’i olağanüstü toplantıya çağıracak

Üç büyükşehir belediyesine kayyum atanan HDP, Türkiye Büyük Millet Meclisini olağanüstü toplantıya çağırabilmek için muhalefetin kapısını çalacak. İlk olarak CHP’den destek istenecek.

BOLD – HDP Sözcüsü Günay Kubilay, Meclis grup yönetiminin bunun için girişimlerde bulunacağını belirterek, “Yerel yönetimlere darbe yapıldığı, halkın seçme seçilme hakkının gasp edildiği bir durumda meşruiyetini halkın seçme ve seçilme hakkından alan meclisin Kayyum darbesine seyirci kalması kabul edilemez” dedi.

120 MİLLETVEKİLİNİN İMZASI GEREKİYOR

Meclis’in tatilde olduğu dönemde olağanüstü toplantı çağrısı için 120 milletvekilinin imzası gerekiyor. Bu durumda HDP dışındaki siyasi partilerden milletvekillerinin de bu çağrıya destek verilmesi şart. HDP destek istemek için ilk olarak CHP grubunun kapısını çalacak.

TALEP GELİRSE DEĞERLENDİRİRİZ

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “DP’nin Meclis’in olağanüstü toplantıya çağrılması için destek istemesi durumunda konuyu yetkili kurullarında değerlendirdikten sonra bir karar vereceklerini açıkladı. 1 Ekim tarihinde açılacak olan Meclis’in açılmasına 1 aylık bir zaman kaldığı düşünülürse olağanüstü toplantı pek mümkün görünmüyor. Ancak kayyuma karşı mücadele noktasında bir anlam taşıyor.

CHP’NİN DESTEĞİ ŞART

Meclis aritmatiği göz önüne alındığında 62 sandalyesi bulunan HDP’nin Meclis’i olağanüstü toplatıya çağrılabilmesi için CHP’nin desteğini alması şart. 139 milletvekili bulunan CHP destek verirse Meclis toplantıya çağrılabilir. 39 sandalyesi bulunan İyi Parti’nin tek başına desteği HDP’nin çağrısı için yeterli olmuyor. İyi Partinin bu konuda HDP’ye destek vermesi zaten beklenmiyor.

Eski kayyum genel sekreterinden kıyım itirafı

medyabold
Devamını Oku »

Greece calls on Turkey to take measures over refugee influx

Greece’s Foreign Minister Nikos Dendias on Friday summoned the Turkish Ambassador to Greece, Burak Ozugergin, to express the Greek concern over the increased influx of migrants from Turkey.

The meeting was held after more than 600 migrants landed on the eastern Aegean island of Lesvos in a single day on Thursday.

It was the highest number in a day for three years since the 2016 EU-Turkey Joint Declaration was signed, said Boris Cheshirkov, spokesman for the United Nations Refugee Agency (UNHCR) in Greece.

“It surprised us. It is highly unusual to have so many boats at the same time, it is an anomaly. We cannot say for certain what the reason is,” said Cheshirkov.

The Greek minister emphasized Turkey’s obligations within the context of the EU-Turkey deal which stipulates Turkey has to take all the necessary measures to prevent migrants from reaching Greece.

Turkey’s envoy reportedly said he would brief the Turkish authorities accordingly, stressing that Ankara remains committed to the 2016 statement.

Athens has also briefed the European Union (EU) on the recent developments, as the issue is primarily of European interest.

On Friday, the Greek authorities took a decision to transfer 1,002 highly vulnerable refugees from the Moria detention facility on the island, which has been described by humanitarian organizations as unsafe, inhumane, and overcrowded with more than 10,000 migrants currently residing there.

The refugees will be transferred on September 3 to the Nea Kavala center in the area of Kilkis in Central Macedonia, northern Greece.

At the height of Europe’s migrant crisis in 2015, thousands of people arrived on Greek shores every day. The numbers dropped dramatically after the European Union and Ankara implemented a deal in March 2016.

This year, around 56,000 refugees and migrants are reported to have arrived in Europe, with nearly half of them having landed on the Greek islands. According to the United Nations (UN), the number has risen in recent months.

A total of 1,929 migrants arrived on Lesbos in the first two weeks of August, while the figure was 479 in the same period last year.

On Friday, Turkish Foreign Minister Mevlut Cavusoglu said attacks by forces of Syrian President Bashar al-Assad on Idlib province were threatening to trigger new flows of refugees trying to flee the country.

Another influx to Europe may be on the way, the Turkish minister warned. The Russia-backed Syrian regime’s offensive on Idlib, the last major opposition stronghold which is home to over three million people, began in April and has intensified in recent weeks.

More than 1,500 civilians have been killed and nearly 500,000 have been driven from their homes, with tens of thousands of Syrians have recently headed towards the Turkish border, according to war monitors. The UN warns that the humanitarian crisis in Idlib could be the biggest in the 21st century.

Thousands on Friday protested at Syria’s closed border with neighboring Turkey. Turkish security forces allegedly used live bullets and tear gas against some protesters who broke through the barriers at the border, causing unconfirmed casualties.

Turkish President Recep Tayyip Erdogan’s ruling Justice and Development Party (AKP) has been backing some rebel fighters in their fight against al-Assad and his sponsor Russia.

Demonstrators burned Erdogan’s photos taken while he was eating ice cream with his Russian counterpart Vladimir Putin during a one-day visit on Thursday.

Some Syrians feel betrayed as Erdogan has become closer to Putin in recent months.“You disappointed us and you cannot protect us, so open your borders. Let us go to Europe,” a protester was quoted as chanting by the Telegraph newspaper.

Greece to deploy airship to monitor migrant movements by the sea

The post Greece calls on Turkey to take measures over refugee influx appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2019/08/31/greece-calls-on-turkey-to-take-measures-over-refugee-influx/
Devamını Oku »

Turkey celebrates 97th anniversary of War of Independence victory

Turkey celebrated Victory Day, which is the celebration that marks the victory in the 1922 Battle of Dumlupinar in the Turkish War of Independence, on its 97th anniversary on Friday.

Celebrated annually on August 30, the Victory Day, also known as the Armed Forces Day, is dedicated to Turkey’s armed forces who succeeded in the Great Offensive under the leadership of Mustafa Kemal Ataturk, the founder of the Republic of Turkey, against occupying Greek forces.

Accompanied by political leaders, senior officials of state institutions and the judiciary, and the top brass of the Turkish military, President Recep Tayyip Erdogan, on Friday honored Ataturk during the ceremony at the Anıtkabir, his mausoleum in Ankara.

Erdogan placed a wreath on the grave of Ataturk, who died 16 years after the critical war, and wished divine mercy upon those who lost their lives in the battle.

“We are determined to protect the republic, which is built upon the sacrifice of our revered martyrs and something you [Ataturk] entrusted to us, with our lives. … No force will succeed in preventing us from reaching our 2023 goals,” the president wrote in a message on Anıtkabir’s guestbook, a custom for the country’s leaders every Victory Day.

In the message, Erdogan referred to a set of developmental goals of his Justice and Development Party (AKP) government plans to accomplish by the centenary of the foundation of the Republic of Turkey.

Thousands of visitors also placed wreaths and visited the museum inside Anitkabir, following the formal ceremony.

The day was also celebrated by Turkey’s diplomatic missions around the world, the state-run Anadolu Agency (AA) reported on Friday.

On August 29, senior officials from the ruling government, as well as diplomats and staff from Turkish institutions operating in Jordan attended a reception in the capital Amman held by the country’s Turkish embassy.

Another reception was held in Sudan with the attendance of foreign dignitaries, embassy staff and representatives of various organizations, AA said.

The post Turkey celebrates 97th anniversary of War of Independence victory appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2019/08/30/turkey-celebrates-97th-anniversary-of-war-of-independence-victory/
Devamını Oku »

Doğal gaza zam üstüne zam geliyor ama vatandaş zaten faturasını ödeyemiyor

Doğal gaza art arda zam yapılırken EPDK verileri vatandaşın zaten doğal gaz faturalarını ödemekte zorlandığını ortaya koydu. Geçen yıl 1 milyon 181 bin abonenin doğal gazı, faturayı ödeyemedikleri için kesildi.

BOLD ÖZEL – Doğal gaza bir ay geçmeden yeni bir zam daha yapıldı. 30 gün içerisinde yapılan toplam zam oranı yüzde 33’e yaklaştı. Doğal gaz faturalarını ödeyemeyen 1.5 milyon aile, şimdi faturalarını hiç ödeyemez hale gelecek.

1 Eylül’den itibaren doğal gaza yüzde 14.9 zam

TÜKETİCİ FATURAYA İTİRAZ EDİYOR

Türkiye’de yaklaşık 15 milyon doğal gaz abonesi bulunuyor. Geçen yıl bunların yaklaşık yüzde 10’unun doğal gazı kesildi. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre 2018 yılında dağıtım şirketleri tarafından 1 milyon 552 bin 65 adet geçici gaz kesintisi yapıldı.

Bu kesintilerin yaklaşık yüzde 76,12’si (1 milyon 181 bin 431 abone) fatura bedelinin zamanında ödenmemesi, yüzde 16,97’si de kaçak ve usulsüz doğal gaz kullanımından oldu.

Doğal gaza gelen zamlar sonrası kabaran faturalara itirazlar artıyor. Geçen yıl tüketicilerin ölçme hassasiyeti, arıza, hatalı okuma gibi nedenlerden faturalara yaptığı itirazlar 614.722 adet olarak kayıtlara geçti.

Erdoğan’a idam uyarısı: Türkiye seçilmiş başbakanını sehpaya gönderdi

medyabold
Devamını Oku »

Bakırköy Kadın Cezaevinde hasta tutuklulara kelepçeli işkence

Bakırköy L Tipi Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan tutuklulara kelepçeli tedavi dayatması yapıldığı için birçok mahkumun tedavi hakkından mahrum kaldığı belirtildi.

BOLD – Kadın tutuklular ciddi sağlık problemleri yaşadıklarını ifade ederek, insan hakları kurumlarına çağrıda bulundular. Kadın tutukluların yaşadıkları hak ihlalleri aileleri aracılığı ile kamuoyuna gönderdikleri mektupla ortaya çıktı.

TEDAVİ HAKKI KEYFİ UYGULAMALARLA ENGELLENİYOR

MA’nın haberine göre tutuklu kadınlar, “Tedavi olmamız lazım fakat bu engelleniyor. Bazı arkadaşlarımızın durumu çok ağır olmasına rağmen tedavi edilmeleri engellenmektedir. Tedavi hakkımız keyfi uygulamalarla geçiştiriliyor” dedi.

HEPATİT B HASTALARI TEDAVİ EDİLMİYOR

Mektupta, doktor gözetiminde tedavi edilmeleri gerekmesine rağmen bunun yapılmadığını söyleyen kadınlar, “Hepatit B ve kronik hastalıkları olan arkadaşlarımızın 3 ayda bir tedavi edilmesi ve hastalığının takip edilmesi gerekiyor. Benzer şekilde Tenzile Acar ve Felek Gün arkadaşlarımız da Hepatit B hastası. Her zaman sorun yaşıyorlar. Sevkleri yapılmıyor” denildi.

KELEPÇELERİ MUAYENE SIRASINDA BİLE ÇIKARILMIYOR

Durumu ağırlaşıp muayeneye götürülen tutukluların bile kötü muamelelerle karşılaştığının ifade edildiği mektupta, “Asker ve gardiyanlar tarafından kelepçeleri açılmıyor. Muayene esnasında askerler odadan çıkmıyor. Doktorlar durumu görüyor ve müdahale edeceği zaman, ‘bu kelepçe açılmaz, sen bir tutuklusun unutma’ diyor. Bunların genel değil geçici sağlık kanunları olduğu ortadadır” ifadeleri kullanıldı.

Siyah Transporter rejimi!

medyabold
Devamını Oku »

Gazetecileri fişleyen Takvim yazarı Basın İlan Kurumuna atandı

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna 12 kişi atadı. Atananlar arasında yabancı medya kuruluşlarında çalışan gazetecilerin fişlendiği SETA raporunu hazırlayan Takvim çalışanı İsmail Çağlar da var.

BOLD – Erdoğan’ın imzasıyla, Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’na 12 kişinin atanmasıyla ilgili karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Resmi ilanları dağıtmak ile görevli Basın İlan Kurumu (BİK) Genel Kurulundaki birçok isim dikkat çekiyor.

Fecir Alptekin, Saadet Oruç, Mehmet Akarca, Muhammet Mücahit Küçükyılmaz, Hamdi Kılıç halen Erdoğan’ın başdanışmanları arasında bulunuyor. Gazetecileri fişleyen SETA Vakfı raporunu yazan, Takvim gazetesi yazarı İsmail Çağlar da kurula atanan bir diğer isim…

FAHRETTİN ALTUN’UN YARDIMCISI

Kurulun yeni üyelerinden SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Zahid Sobacı, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yardımcılığını yapıyor.

Kurulun diğer üyeleri de şunlar: RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Hasan Kalyoncu Üniversitesi (HKÜ) Rektör Vekili ve eski AKP Milletvekili Prof. Dr. Edibe Sözen, İbn Haldun Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Başkanı Doç. Dr. Mehmet Emin Babacan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Medya İlişkileri Koordinatörü Mücahid Eker, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Kübra Güran Yiğitbaşı.

Vali Küçük: Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi siyasi değil adli bir vaka!

medyabold
Devamını Oku »

Eski kayyum genel sekreterinden kıyım itirafı

Van Büyükşehir Belediyesi’ne daha önce atanan kayyumun Genel Sekreteri Mustafa Yalçın, belediyede 653 kişiyi işten atarken çok büyük keyif aldığını söyledi.

BOLD 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden önce Van Büyükşehir Belediyesinde kayyumun Genel Sekreteri olarak görev yapan Mustafa Yalçın, belediyede yaptıkları işten çıkarmaları anlatırken çok büyük keyif aldığını söyledi. Şu an Kayseri Talas Belediye Başkanı olan Yalçın, bu itiraflarının yer aldığı video video sosyal medyada büyük tepki topladı.

İMZASIYLA 653 KİŞİ İŞİNİ KAYBETMİŞ

Yalçın, seçimler öncesi katıldığı bir programda, “Tabii bunların hepsini yok etmek üzere… 653 kişiydi galiba benim imzamla işten çıkardığımız. Bir o kadar da kanun hükmünde kararname ile işlerine son verilenler oldu. Ama şunu söyleyeyim, ben işten uzaklaştırmaları yaparken çok büyük keyif aldım, zevk aldım” ifadelerini kullanıyor.

Davutoğlu cephesinden Erdoğan’a ‘bavul’ yanıtı

medyabold
Devamını Oku »

Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi siyasi değil adli bir vakaymış

HDP Milletvekili Leyla Güven, dönemin Urfa valisinin kendisine, Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesinin siyasi değil adli bir vaka olduğunu söylediğini açıkladı.

BOLD – Vali İzzettin Küçük, “O polisler aslında 3 arkadaşlardı. Onlardan bir tanesinin diğer ikisiyle aralarında bir husumet yaşanmış ve 2 polisi öldürüp gitmiş. Dolayısıyla bu olay siyasi bir olay değil” ifadelerini kullanmış.

ÇÖZÜM SÜRECİNİN SONLANDIRILMASINA GEREKÇE YAPILDI

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015’te polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar’ın evlerinde öldürülmesi, Öcalan ile devlet arasında sürdürülen “Çözüm süreci”nin sona erdirilmesine gerekçe gösterilmişti. HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, iki polisin öldürülmesiyle ilgili önemli bilgiler paylaştı.

EMNİYET MÜDÜRÜ İŞKENCEYİ KABUL ETTİ

Güven, 2 polisin öldürülmesinin ardından Ceylanpınar’da ev baskınları sonucu gözaltına alınanların işkenceye maruz kaldıklarını belirtti. Urfa Emniyet Müdürü’nü aradığını ve işkence iddiaları üzerine tartışma yaşadıklarını anlatan Güven, “Emniyet müdürü işkence iddialarına, ‘Ne bekliyordunuz, iki polisimizi öldürenlere çiçek mi vereceğiz?’ şeklinde karşılık verdi. Ben de ‘Haddinizi bilin işkence yaptığınızı kabul ediyorsunuz’ diyerek telefonu kapattım” dedi.

HUSUMETİ OLAN 3. POLİS CİNAYETİ İŞLEMİŞ

Güven, Urfa Valisi İzzettin Küçük ile aralarındaki diyalogu da şöyle aktardı: “Vali, ‘Vekil hanım olay öyle değil. İşkence varsa ben ararım o emniyet müdürüne de haddini bildiririm. Tabi ki işkence olmaz olmamalıdır, ben takip edeceğim’ dedi. Ve Ceylanpınar olayıyla ilgili de, ‘Bir de şunu bilmenizi isterim, o polisler aslında 3 arkadaşlardı. Onlardan bir tanesinin diğer ikisiyle aralarında bir husumet yaşanmış ve oradan ayrılmış. Hepsinde ayrı ayrı o binanın anahtarı varmış. Dolayısıyla bu olay siyasi bir olay değil. Bu adli bir vakadır. O polis öfkelendiği için 2 polisi bir gece kendi anahtarıyla kapıyı açarak öldürüp gidiyor. Biz olayın bu şekilde gerçekleştiğine dair duyum aldık. Dolayısıyla bu diğer söylenen şeyler doğru değil’ şeklinde itiraflarda bulundu.”

7 Haziran – 1 Kasım arasındaki ‘karanlık dönemde’ 862 kişi hayatını kaybetti

medyabold
Devamını Oku »

Davutoğlu cephesinden Erdoğan’a ‘bavul’ yanıtı

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bagajlarında ne varsa döksünler” çıkışına Selçuk Özdağ’dan cevap geldi: “Bagajımız yok, bir tehdit kelimemiz yok. Mazideki yanlışları söylemek görevimiz” dedi.

BOLD – Yeni parti kurma hazırlığında olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “insan yüzüne çıkamazlar” sözleri ile başlayan, Erdoğan’ın “hafıza kayıtları” tehdidi ile devam eden tartışma, “Bagajlarında ne varsa döksünler” sözleriyle büyüdü.

BAGAJLARINDA NE VARSA DÖKSÜNLER

Erdoğan’ın, “Söyleyecekleri ne varsa söylesinler, böyle lafla tehdit olmaz. Bagajlarındakini ortaya dökmelerinde fayda var” sözlerine Davutoğlu’nun ekibinde yer aldığı bilinen eski AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, “Tehdit lafı siyasetçilere yakışmaz. Tehdit etmek bunlar doğru şeyler değil. Bagajımızda da bir şey yok. Bagajımız yok, bir tehdit kelimemiz yok” yanıtını verdi.

DAVUTOĞLU DÜŞÜNCELERİNİ SÖYLEDİ

Tarafsız Haber Ajansı’na konuşan Özdağ, “Dört buçuk saat konuştu Sayın Davutoğlu. Bildiklerini, inandıklarını, yaşadıklarını, gelecek tasavvurunu dile getirdi. Burada bir polemik yaratmaya gerek yok. Sayın Davutoğlu düşüncelerini söyledi. Bunu kamuoyu takdir edecek. Sayın Cumhurbaşkanı da konuşmalarına dikkat edecek, diğer siyasi parti liderleri de konuşmalarına dikkat edecek zaten problem de bu cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden kaynaklanıyor” dedi.

BAGAJIMIZDA ŞEFFAFLIK VAR

Özdağ şunları dile getirdi: “Tehdit etmek bunlar doğru şeyler değil. Bagajımızda da bir şey yok, bagajımızda sadece şeffaflık var, bagajımızda sadece güzellikleri alkışlamak, eksikleri, yanlış yapılanları söylemek var. Bunlar da demokrasinin, insan haklarının, fikir hürriyetinin gereği, bunları yapıyoruz. Geçmişte beraber olduğumuz insanlarla ilgili mutlaka ki dikkatli konuşmak zorundayız.”

MAZİDEKİ YANLIŞLARI MİLLETE ANLATMAK GÖREVİMİZ

Özdağ, “Biz birlikte yürüdüğümüz insanlarla ilgili geçmişimize saygı duyuyoruz, mazimize saygı duyuyoruz ama o mazideki yanlışlıkları da millete anlatmak, eksikleri de millete anlatmayı bir görev addediyoruz. Bir tehdit kelimesi yok, öyle bir şey olamaz siyasette. Yani nasıl ki ümmet kelimesi olmayacaksa nasıl ki ihanet yoksa nasıl ki bedel ödemek yoksa tehdit de yok.Yapılanlara teşekkür ederiz, yapılamayanları söyleriz, yapılamayanlara da yapmak için talip oluruz” dedi.

Erdoğan’dan Davutoğlu’na: Söyleyeceğini söyle!

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan Merkez Bankası’nda bütün Murat Çetinkaya’ları deneyecek galiba

AKP’li cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcılıklarına Oğuzhan Özbaş ile Murat Çetinkaya’yı atadı.

Merkez Bankası’nın görevden alınan başkanının adının da Murat Çetinkaya olması, yeni atama kararıyla birlikte kısa süreli bir karışıklığa neden oldu.

Yeni atanan Murat Çetinkaya, Borsa İstanbul Genel Müdürü olan Çetinkaya.

BOLD – Erdoğan’ın aldığı karara göre, Merkez Bankası’nın yeni Başkan Yardımcıları Murat Çetinkaya ve Oğuzhan Özbaş oldu.

Yine Erdoğan tarafından daha önce görevinden alınan Merkez Bankası Başkanının isminin de Murat Çetinkaya olması, şaşkınlık yaşanmasına neden oldu.

Erdoğan, Merkez Bankasından Çetinkaya’yı gönderdi Uysal’ı getirdi

Başkan Yardımcılığı görevine yeni atanan Murat Çetinkaya, Borsa İstanbul Genel Müdürü’ydü.

Merkez Bankası Başkanı başka, ekonomik gerçekler başka söylüyor

medyabold
Devamını Oku »

Fehmi Koru: Babacan hareketi henüz kimseye gel çağrısı yapmadı

Gazeteci yazar Fehmi Koru, Ali Babacan tarafından henüz kimseye ‘Gel’ çağrısı yapılmadığını, bu sebeple de “Gelmiyorum” cevabından hayli uzak olunduğunu belirtti. Bu konuda yazılıp çizilenler için “Atıyorlar” dedi.

BOLD – Koru yazısında “Şu sıralarda gazetelerde çıkan, oradan TV ekranlarına taşınan, aynı gün çok sayıda internet haber sitesi tarafından çoğaltılarak inandırıcılık kazandırılan ‘yeni oluşum’ haberleri artık herkese gına getirmiş olmalı. Gerçek değişmiyor. Değişmeyen gerçek, okuduğunuz haberlerin doğru olmadığını bilmem” ifadelerini kullandı.

GÖRÜŞMELER DEVAM EDİYOR

Koru, şunları dile getirdi: “Sınırlamayı sizler de biliyorsunuz: Kadro hareketi olacak. Kadroda yer alanlarda iki özellik aranacak: Dürüstlük ve liyakat. Bunun için toplumda bu özelliğe sahip olduğuna inanılan her eğilimden kişilerle görüşmeler devam ediyor. Henüz kimseye ‘Gel’ çağrısı yapılmadı, bu sebeple de ‘Gelmiyorum’ cevabından hayli uzağız.”

DEMİREL OLSA DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇİYORLAR DERDİ

Medyada yer alan haberlerin ise bunun tam tersi olduğunu vurgulayan Koru, “Demirel olsa, bu tabloya bakıp ‘Doğmamış çocuğa don biçiyorlar’ derdi. Yola böyle ilkeli çıkanlar, herhalde bunu yapmazlar. Kuracakları parti ‘Biz bir zamanlar AK Parti’de ne kadar şendik’ şarkısını dillere düşürecek cinsten olamaz” dedi.

EĞİTİMLİ KİTLELER ŞİDDETLİ BİR SİYASİ ÇIKIŞA HAZIRLANIYOR

Koru, “Avrupa ülkelerinde -ABD de buna dahil- iktidarların çoğu siyasi anlamda ‘gerici’, her yeni gelenle bunların sayısı daha da artıyor; ancak artık ayak oyunları, gizli gizli oy çalmalar, algı operasyonları ile olabiliyor bu ve eğitilmiş kitleler buna şiddetli birer siyasi çıkışa hazırlandıkları mesajını güçlü biçimde veriyorlar. Yeni parti kurulacaksa bu çizgiyi temsilen ortaya çıksa iyi olur; aksi halde var olanlar gibi bir partiye daha ihtiyaç olduğunu sanmıyorum” ifadelerini kullandı.

İŞKEMBE-İ KÜBRA EDEBİYATI

Ali Babacan ve arkadaşları henüz yolun başında olduklarını ve kimselerle kadro pazarlığı yapmadıklarını belirten Koru şunları dile getirdi: “Rahmetli Peyami Safa olsaydı, bu duruma, ‘İşkembe-i kübradan’ cevabını verirdi. Bugün biz kestirmeden ‘Atıyorlar’ diyoruz. Bazısı ‘içeriden’ görüntüsü veren veya öyle olmasını diledikleri birileriyle birlikte kotarıyor olabilir haberleri. Hatta zor duruma düşürecek bir habere oluşumun içerisinde bulunuyor görüntüsü veren -veya yazarın o görüntüyü verdiği- karşı tarafa yakın biri de kaynaklık ediyor olabilir.”

Babacan ve Davutoğlu’nun ekibindeki isimler netleşiyor

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’dan Merkez Bankasına iki atama daha

Faiz indirimi taleplerine ekonomik gerçeklerden uzak olduğu için olumlu cevap vermeyen Merkez Bankası Başkanını görevden alan Tayyip Erdoğan, başkan yardımcılığına iki atama daha yaptı.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, çıkardığı bir kararname ile Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı görevlerine Oğuzhan Özbaş ve Murat Çetinkaya atadı. Atama kararları Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Merkez Bankası’na kısa süre önce başkan yardımcısı olarak görev yapan Murat Uysal yeni başkan olarak atanmıştı.

Erdoğan’a idam uyarısı: Türkiye seçilmiş başbakanını sehpaya gönderdi

medyabold
Devamını Oku »

30 Ağustos 2019 Cuma

Erdoğan’a idam uyarısı: Türkiye seçilmiş başbakanını sehpaya gönderdi

Meclisin idam cezasını getirmesi halinde hiç düşünmeden onaylayacağını söyleyen Erdoğan’a havuz medyasından uyarı geldi. Sabah’ta yazan Melih Altınok, “İdam bumerang gibidir. Türkiye, seçilmiş başbakanını idam sehpasına gönderdi” dedi.

BOLD – Havuz medyasının amiral gemisi Sabah’ta yazan Melih Altınok, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Emine Bulut cinayeti sonrası Meclisin ‘idam’ kararı vermesi durumunda kararı onaylayacağını açıklamasına gönderme yaptı.

“Türkiye gibi geçmişinde kötü deneyimleri olan, seçilmiş başbakanını, solcu gençlerini sehpaya göndermiş bir coğrafyada idam bumerangdan farksızdır. Dönüp kimi vuracağı belli olmaz” dedi.

Erdoğan, Cuma namazı sonra Ankara’da yaptığı açıklamada şunları söylemişti:

HİÇ DÜŞÜNMEM ONAYLARIM

“Bu konuda Adalet Bakanlığımız gerekli çalışmaları zaten yaptı. Parti içi çalışmalarımız da aynı şekilde devam ediyor. Ben çok kesin bir şey söyledim. Eğer parlamentomuz, idam konusunda kararını verirse geleceği yer Cumhurbaşkanlığı. Ben bunu onaylarım, hiç düşünmem. Bu konuda vicdanım da rahat. Çünkü yavrusunun gözleri önünde öldürülen annenin hakkı ağırlaştırılmış müebbetle ödenmez.”

Siyah Transporter rejimi!

medyabold
Devamını Oku »

Siyah Transporter rejimi!

Tayyip Erdoğan, kendine tehdit olarak gördüğü tüm kesimleri ortadan kaldırmak için 15 Temmuz’u kullandı. Hedefte, sadece Hizmet Hareketi yoktu. Başlatılan Tenkil Süreci’nde cadı avı ve işkenceler inanılmaz boyutlara ulaştı.

BOLD – Kaçırıldıktan 6 ay sonra Ankara Emniyeti’nde ortaya çıkan 4 kişi ilk kez görüntülendi. Gözaltındaki Yüksel Direnişçileri, kaçırılanları gördü ve birkaç saniyeliğine de olsa görüntülerini almayı başardı. Kısa görüntüde, Adli Tabip’ten çıkartılanların en önünde Erkan Irmak görülüyor. Ardından Yasin Ugan ve son olarak da Özgür Kaya çıkıyor. Kayda geç girildiği için Salim Zeybek görülmüyor. Acun Karadağ, 4’ünün de zayıf olduğunun dikkat çektiğini söyledi. Kaçırma, copla cinsel taciz, elektrik, günlerce dayak, tehdit ve hatta cinayet…

MUHALİFLERİN İMHASI

İnsan hakları dernekleri, Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra zirveye çıkan işkence sürecini, işte bu ifadelerle özetliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ”Allah’ın lütfu” olarak tanımladığı 15 Temmuz gecesi yaratılan sosyal psikoloji, AKP iktidarının uzun süredir planladığı ama bir türlü cesaret edemediği ‘muhalif imhasına’ zemin hazırladı. Öyle ki, daha darbecilerin gerçekte kim olduğu bile bilinmezken; o gece hem yurt içinde hem de yurt dışında imha operasyonun düğmesine basıldı.

90’LI YILLARA DÖNÜŞ

Hedefte, sadece Gülen cemaati mensupları yoktu… Kürt, Türk, Alevi; kısaca Erdoğan’ın kendine tehdit gördüğü kim varsa adeta idam listesine alındı. Gün geçtikçe işkencenin boyutu daha da arttı. Sadece Haziran 2019’da devlet eliyle yapılan 111 insan hakkı ihlali raporlaştırıldı. Bir dönem Avrupa’nın parlayan yıldızı olmayı planlayan Türkiye 90’lı yıllara hızla geri dönüyor.

Fakat bir farkla; 90’ların ünlü Beyaz Toroslarının vazifesini bu sefer siyah Transporter’lar görüyor. 15 Temmuz’dan sonra MİT yurt dışından Hizmet Hareketi mensubu eğitimci ve işadamı toplam 80 kişiyi kaçırıp Türkiye’ye getirdi. Yurt içinde ise 30’ya yakın kişi yine aynı suçlama ve aynı eller tarafından kaybedildi. Hem de güpegündüz, çocuklarının gözü önünde… Gökhan Türkmen, Özgür Kaya, Yasin Ugan, Erkan Irmak, Salim Zeybek ve Mustafa Yılmaz…

CADI AVININ VARDIĞI NOKTA

Eş zamanlı olarak kaçırılan bu 6 KHK’lı, cadı avının vardığı son noktayı gözler önüne serdi. Ankara’da MİT’e ait olduğu belirtilen bir işkence üssünde aylarca tutulan 6 kişinin serbest bırakılması için bir çok insan hakları derneği seferber oldu. Eşlerini arayan çaresiz kadınlara, Cumartesi Anneleri de kucak açtı. HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun girişimleri ve insan hakları derneklerinin yoğun baskısının ardından, kaçırılan 6 kişiden 4’ü Ankara Emniyeti’ne teslim edildi.

Gökhan Türkmen ve Mustafa Yılmaz’dan ise henüz haber yok. 2016 başından itibaren kaybetme vakaları sistematik olarak devam ediyor. 22 vaka var. Bir kaçı sağ olarak bulundu sonra. 7 ay işkenceden sonra ankarada sokağın ortasına bırakıldılar şimdi tutuklular. MİT’e ait aynı işkence merkezinin ilk kadın kurbanı ise Ayten Öztürk oldu. Yurt dışından özel uçakla getirilen Öztürk, terör suçlamasıyla tam 6 ay boyunca kesintisiz işkenceye maruz bırakıldı.

3 METRELİK YERDE 8 GÜN

Kaybedilen KHK’lılar ve Ayten Öztürk’ün anlattıkları, kaçırılarak işkenceye alınan Zabit Kişi’nin söyledikleriyle birebir örtüşüyordu. Birbirlerini hiç görmemelerine rağmen, aynı işkence üssünü tarif ediyorlardı. MİT tarafından kaybedildikten sonra 3 metrekarelik bir bölümde 8 gün boyunca işkence gören Zabit Kişi, diğer hücrelerdeki işkence kurbanlarının seslerini duyduğunu ifade etti.

Aralarında kadın, çocuk ve yaşlılarında bulunduğu 51 kişiye gözaltı sırasında akılalmaz işkenceler edildi. . Halfeti’deki işkence mağdurlarından Uğur Yıldırım ifadesinde karakoldaki askerlerin kendisini ayakları patlayıncaya kadar dövdüğünü ve ayaklarına atılan dikişlerin devam eden işkence sırasında patladığını anlattı. Haklarında resmi şikayet olmasına rağmen işkenceciler hakkında yasal bir adım atılmadı.

DİPLOMATLARA İŞKENCE

AKP’de yeni parti tartışması devam ederken, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı döneminde görev yapan 111 diplomatın gözaltına alındığı ve Ankara Emniyeti’nde işkence gördükleri de haberlere yansıdı.

Ankara Barosu darp, çırıl çıplak soyma, copla makatı zorlama gibi farklı işkence metotlarının KHK’yla ihraç diplomatlar üzerinde kullanıldığını rapor etti.

medyabold
Devamını Oku »

Avrupa Ligi’nde Beşiktaş, Trabzon ve Başakşehir’in rakipleri belli oldu

UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemizi temsil eden Beşiktaş, Başakşehir ve Trabzonspor’un grupları ve karşılaşacakları rakipleri belli oldu.

BOLD – Şampiyonlar Ligi’nin ardından UEFA Avrupa Ligi’nde de gruplar belli oldu. Monaco’daki kura çekimi sonrası Beşiktaş, Trabzonspor ve Medipol Başakşehir’in rakipleri kesinleşti. Beşiktaş birinci kategoriden kura çekimine katılırken Başakşehir üç, Trabzonspor’da dördüncü kategoride yer aldı.

C Grubu’nda yer alan Trabzonspor’un rakipleri Basel, Krasnodar ve Getafe oldu. K Grubu’ndaki Beşiktaş ise Braga, Wolverhampton ve Slovan Bratislava ile eşleşti. J Grubu’ndaki Medipol Başakşehir ise Roma, Borussia Monchengladbach ve Wolfsberger ile karşı karşıya gelecek. Başakşehir eski futbolcusu Cengiz Ünder’in takımı Roma ile eşlemesi de dikkat çekti.

Avrupa Ligi’nde grup maçları, 19 Eylül’de başlayıp 12 Aralık’ta sona erecek. Son olarak İngiltere ekibi Chelsea’nin müzesine götürdüğü UEFA Avrupa Ligi’nin finali, 27 Mayıs 2020’de Polonya’nın Gdansk şehrinde oynanacak.

GRUPLAR VE TAKIMLAR

A Grubu: Sevilla, Apoel, Karabağ, F91 Dudelange

B Grubu: Dinamo Kiev, Kophenhag, Malmö, Lugano

C Grubu: Basel, Krasnodar, Getafe, TRABZONSPOR

D Grubu: Sporting Lizbon, PSV Eindhoven, Rosenborg, Lask

E Grubu: Lazio, Celtic, Rennes, Cluj

F Grubu: Arsenal, E. Frankfurt, Standard Liege, Vitoria

G Grubu: Porto, Young Boys, Feyenoord

H Grubu: CSKA Moskova, Ludogorets, Espanyol, Ferencvaros

I Grubu: Wolfsburg, Gent, Saint Etienne, FC Oleksandriya

J Grubu: Roma, Borussia Monchengladbach,  BAŞAKŞEHİR, Wolfsberger

K Grubu: BEŞİKTAŞ, Braga, Wolverhampton, Slovan Bratislava

L Grubu: Manchester United, Astana, Partizan, AZ Alkmaar

medyabold
Devamını Oku »