11 Temmuz 2020 Cumartesi

Turkey suspends 26 judges and prosecutors over alleged Gülen links

Turkey’s Board of Judges and Prosecutors (HSK) has decided to suspend 26 judges and prosecutors, citing links to the faith-based Gülen movement, the T24 news website reported on Friday.

The suspended judges and prosecutors could be disbarred, pending the results of an investigation.

The Turkish government alleges that the Gülen movement was behind a failed coup in July 2016, although the movement strongly denies any involvement in it.

The HSK disbarred some 4,500 judges and prosecutors following the abortive putsch.

(TurkishMinute.com)

The post Turkey suspends 26 judges and prosecutors over alleged Gülen links appeared first on Stockholm Center for Freedom.

from SCF
Devamını Oku »

Yavru ayıya işkence yapan cani serbest bırakıldı

Artvin’de yavru ayıyı tüfekle vurduktan sonra üzerine köpeklerini salarak işkence yapan avcı Tanju Çolak, adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

BOLD – Tanju Çolak’ın Artvin’in Arhavi ilçesinde yavru ayıyı tüfekle vurduğu ve daha sonra köpeklerle üzerine saldırarak işkence yaptırdığı görüntüleri sosyal medyada yayınlanmıştı.

Görüntülerin yayılması sonrası gözaltına alınan Tanju Çolak, sulh ceza hakimliğinin yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartı kararı ile serbest bırakıldı.

Hayvan Hakları Federasyonunun (HAYTAP) sosyal medya hesapları üzerinden paylaşılan görüntülerde, yaralı yavru ayıya köpeklerin saldırdığı görülüyordu. Yavru ayıyı vuran Tanju Çolak’ın, cezalandırılmasını isteyen HAYTAP üyeleri, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu üzerine harekete geçen jandarma ekipleri, Tanju Çolak’ı gözaltına almış, hakkında ‘hayvana işkence ve eziyet’ suçundan soruşturma başlatılmıştı.

Milletin milyonlarca lirasını ‘kayıp’ asfalt ve çiçeklere gömdü

medyabold
Devamını Oku »

Milletin milyonlarca lirasını ‘kayıp’ asfalt ve çiçeklere gömdü

Borcu 240 milyon lirayı aşan AKP’li Esenler Belediyesinin geçen yıl yaptığı harcamaların adresi bulunamadı. Belediyenin geçen yıl döktüğü 67 bin ton asfalt ile 2 milyon liralık çiçeğin nerede olduğu bilinmiyor.

BOLD – AKP’li Esenler Belediyesinin 2019 yılı içerisinde yaptığı harcamalar tartışma konusu oldu. Esenler Belediyesinin 2019 Faaliyet Raporu’na göre sadece faiz gideri 8.5 milyon lira olurken, borçlarını taşınmaz satarak kapatmaya çalışan belediye, tam 66 bin 842 ton asfalt döktü, 1.8 milyon milyon çiçek, 73 bin çalı ve süs bitkisi dikti.

114 MİLYONLUK TAŞINMAZ SATILMIŞ

Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre Esenler Belediyesinin önceki gün yapılan meclis toplantısında 2019 yılı Faaliyet Raporu görüşüldü. CHP’li Meclis üyesi Kemal Şahin, belediyenin mali bütçesinin 375 milyon 100 bin lira, toplam borcun ise 244 milyon 863 bin lira olduğunu belirterek belediyenin borç batağında olduğunu söyledi. Belediyenin sadece faiz giderlerinin 8 milyon 520 bin lira olduğuna dikkat çeken Şahin, “Taşınmaz satış geliri 114 milyon 569 bin lira olarak görülmektedir. Belediyenin taşınmazlarını satarak günü kurtarmaya çalışıyorsunuz” dedi.

3 BİN 342 KAMYON ASFALT NEREYE DÖKÜLDÜ?

“Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlara Yapılan Transferler” kaleminin 2 milyon 117 bin 403 lira olduğunu vurgulayan Şahin, “Bu kuruluşlar kimlerdir, bilmek istiyoruz” diye sordu. Şahin dökülen asfalt miktarını 66 bin 842 bin ton olduğunu belirterek, “Bir kamyon 20 ton asfalt aldığına göre 3 bin 342 kamyon asfalt yapmaktadır. Fen İşleri Müdürlüğü’nün 3 bin 342 kamyon 66 bin 842 ton asfaltı nereye döktüğünü açıklamasını istiyorum? Park Bahçeler Müdürlüğü’nün mevsimlik dikilen çiçek adedi 1 milyon 800 bin, dikilen çalı ve süs bitkisi sayısı 73 bin 38 adettir. Bu bitkileri nereye diktiniz?” diye konuştu.

CHP GRUBUNUN BELEDİYEDE ODASI YOK

İstanbul’un 39 ilçesinde cemevi olmayan 3 ilçeden birinin Esenler olduğuna dikkat çeken Şahin, 13 Haziran 2019’da tarihinde 3 Alevi derneği ile imzalanan 12 maddelik protokolün meclisten oybirliği ile geçtiğini anımsatarak neden cemevi yapılmadığını sordu. Talep edilmesine karşın CHP grubunun mecliste odası bulunmadığını dikkat çeken Şahin, “İstanbul’un 39 ilçe belediyesi içinde sadece Esenler Belediyesinde CHP meclis grup odası bulunmamaktadır. Bu da sizin demokrasiye karşı tavrınızı göstermektedir” diye konuştu.

Erdoğan bir yılda ‘bu oyuna gelecek kadar’ istikametini nasıl kaybetti?

medyabold
Devamını Oku »

Koronavirüs durdurulamıyor: Rusya’da 24 saatte 188 can kaybı

Rusya’da son 24 saatte 188 kişinin daha koronavirüs nedeniyle hayatını kaybettiği açıklandı. Ülke genelindeki toplam can kaybı 11 bin 205’e yükseldi.

BOLD – Koronavirüs salgınında ABD, Brezilya ve Hindistan’ın ardından en çok vakanın görüldüğü dördüncü ülke olan Rusya’da güncel veriler paylaşıldı. Sağlık Bakanlığının aktardığına göre son 24 saatte 6 bin 661 kişiye yeni tanı koyuldu. Böylelikle toplam vaka sayısı 720 bin 547’ye ulaştı. Dünden bu yana 188 kişi hayatını kaybederken, ülke genelindeki toplam ölü sayısı 11 bin 205’e ulaştı.

medyabold
Devamını Oku »

Ayasofya Müzesi’nden rekorla veda

2019 yılında müze iken 3.7 milyon kez ziyaret edilerek rekor kıran Ayasofya, bu rekorla veda etti. İzinle gece turları da düzenlenebilen Ayasofya’nın gişe gelirlerini İsviçreli bir firma topluyordu.

BOLD – Türkiye’nin en çok ziyaret edilen müzesi Ayasofya 1934 yılındaki bakanlar kurulu kararı iptal edilerek yeniden ibadete açıldı. Daha önce 100 TL alınan Ayasofya’nın ziyareti artık ücretsiz.

GİŞE GELİRLERİNİ İSVİÇRE MERKEZLİ ŞİRKET TOPLUYOR

Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü (DÖSİMM) Müze ve Ören Yeri İstatistikleri’ne göre 2019 yılında Ayasofya 3 milyon 727 bin 361 ziyaretçi ile rekor kırarken müze 2015 yılında 3.4 milyon, 2016 yılında 1.4 milyon, 2017 yılında 1.8 milyon, 2018 yılında 2.9 milyon ve 2019 yılında ise 3.7 milyon kez ziyaret edildi. Ayasofya’nin gişe gelirleri ise 2018 yılında yapılan ihale sonucu Sicpa isimli İsviçre merkezli şirket tarafından toplanıyor. Önceki yıl yapılan ihaleye 9 yıl boyunca Kültür Bakanlığı’na bağlı müzeler için 3 milyar 907 milyon TL’lik teklif verilmişti.

ÖZEL İZİNLE GECELERİ DE AÇILABİLİYORDU

Sözcü’de yer alan habere göre Ayasofya’dan sonra en fazla ziyaret edilen müze olan Topkapı Sarayı da Cumhurbaşkanlığına devredilmişti. Yabancı turistlerin yoğun ilgisini çeken Ayasofya büyük de bir gelir kaynağı idi. Geçen şubat ayında yapılan son zam ile birlikte yabancılar için 72 TL olan giriş ücreti 100 TL’ye çıkarılmıştı. Ayasofya özel bir izinle geceleri de açılıyordu. A+ turizm belgesine sahip şirketler Ayasofya Müze Müdürlüğüne dilekçe ile başvurarak, uygun bulunması durumunda ücret karşılığı gece Ayasofya’ya turlar düzenleyebiliyorlardı.

“Elinde geriye Gezi Parkı’nı kapatmak ve idam cezası kaldı”

medyabold
Devamını Oku »

CHP’li Doğan Taşdelen vefat etti

CHP Çankaya eski Belediye Başkanı Doğan Taşdelen, tatil için gittiği Bodrum’da vefat etti. Doğan Taşdelen, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in babasıydı.

BOLD –  Taşdelen’in ölüm haberini Barış Yarkadaş,Twitter hesabından  duyurdu. Yarkadaş, “Çankaya eski Belediye Başkanı CHP’li Doğan Taşdelen’i kaybettik. Taşdelen, Bodrum’da yaptığı tatil esnasında hayata veda etti. CHP Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in babası Doğan Taşdelen’e Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

Doğan Taşdelen, 1989-1999 yılları arasında Çankaya Belediye Başkanlığı yapmıştı. Taşdelen, DSP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığının yanı sıra, Bülent Ecevit’in başbakanlığı döneminde Başbakanlık Müşavirliği görevinde de bulunmuştu.

Muharrem İnce davet gelirse Ayasofya’da namaza hazır

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan bir yılda ‘bu oyuna gelecek kadar’ istikametini nasıl kaybetti?

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya’nın camiye çevrilmesiyle ilgili sadece bir yıl önce söylediği sözler gündem oldu: “Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.”

BOLD – Ayasofya’nın Diyanet’e devredilerek camiye çevrilmesine yasal statü kazandıran kararnameye imzalayan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 31 Mart yerel seçimlerinden önce cami talebine karşı çıkan sözleri dikkat çekti. Canlı yayında Ayasofya’nın cami yapılmasıyla ilgili soruyu yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi:

“Belli bir bölümünde şu anda namaz da kılınıyor. Bunları da aşmak bizim için sorun değil ama getirisi götürüsü nedir? Bunun bir götürüsü var. Onun faturası bizim için çok daha ağırdır unutmayalım. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler o camilerin başına ne gelir düşünüyor mu? Şu anda kundaklama hareketleri, birçok şeyler yapılıyor. Bunları düşünmeden, hesabını yapmadan söylüyorlar. Kusura bakmasınlar bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.”

“Elinde geriye Gezi Parkı’nı kapatmak ve idam cezası kaldı”

medyabold
Devamını Oku »

Bakan Kurum: Ayasofya’nın depreme hazırlık durumu iyi denebilir

Ayasofya’nın yakın zamanda restore edildiğini ifade eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, depreme hazırlık durumunun iyi denebileceğini belirtti. İstanbul’daki 450 bin konutun acilen dönüştürülmesi gerektiğini kaydetti.

BOLD – Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 86 yıl sonra ibadete açılacak Ayasofya ile ilgili açıklamalarda bulundu. Restore edilen Ayasofya’nın depreme hazır durumda olduğunu kaydetti.

YAKIN ZAMANDA İŞLEMLER YAPILDI

Bakan Kurum, CNN Türk’te Hakan Çelik’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kurum, Ayasofya’nın müze statüsünün iptal edilmesine ilişkin soruyu da cevaplayan Kurum, “1500 yıl önce ecdadımız eserimizi İstanbul’umuza kazandırmış. Biz tüm tarihi yapılara ilişkin deprem analizi yapıyoruz. Süreç içinde de yapılarımızda restorasyon projeleri yapıyoruz. Tarihi mirasımızı koruyacak, tarihi eserlerimizi güçlendirecek projeleri süreçte geliştiriyoruz. Ayasofya için de yakın zamanda bu işlemler yapıldı. Kategorik olarak Ayasofya’nın depreme hazırlık durumu iyi denebilir” dedi.

1 MİLYON 350 BİN KONUTUN DÖNÜŞÜMÜ SAĞLANDI

Türkiye nüfusunun yüzde 70’inin deprem bölgelerinde yaşadığını belirten Kurum, “Son 100 yılda 80 bin can kaybetti. Kentsel dönüşümü ülkemiz için elzem. 1 milyon 350 bin konutun şimdiye kadar dönüşümünü sağladık. Acil dediğimiz alanlarda dönüşüm projeleri başlattı. Sırf İstanbul’da 117 bin konutun dönüşümünü başlattık. İnşallah 8. ayın 15’inde konutlarımızı vereceğiz” dedi.

450 BİN BİNA ACİLEN DÖNÜŞTÜRÜLMELİ

Kanal İstanbul güzergâhında 500 bin yeni nüfus öngörüldüğünü belirten Kurum, “İlave nüfus getirmiyoruz buraya. İstanbul’da 450 bin binanın acilen dönüştürülmesi lazım. İstanbul’da yer yok bir şekilde rezerv alanlar bulmak zorundasınız. Bizim bu 500 bin rezerv konutla birlikte şehrin içindeki çöküntü alanları dönüştürmek amacıyla kullanacağımız rezerv bir alandır” dedi.

“Elinde geriye Gezi Parkı’nı kapatmak ve idam cezası kaldı”

medyabold
Devamını Oku »

HDP’li Meral Danış Beştaş Mecliste merdivenlerden düşerek yaralandı

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Mecliste merdivenlerden düşerek yaralandı. Hastaneye kaldırılan Beştaş’ın durumunun iyi olduğu bildirildi.

BOLD – Mecliste ana binadaki basın kapısı önündeki merdivenlerden düşen Beştaş, hastaneye kaldırıldı. Beştaş’a ilk müdahaleyi yanındaki milletvekilleri yaptı. Daha sonra Meclis kampüsü içerisinde bulunan sağlık birimine haber verildi. Ambulansla gelen sağlık ekipleri Beştaş’ı sedyeyle ambulansa taşıdı. Hastaneye kaldırılan Meral Danış Beştaş’ın müşahede altında tutulduğu, durumunun iyi olduğu öğrenildi.

meral danış beştaş yaralandı

Semiha Yıldırım’a hakaret eden Levent Özeren tutuklandı, Akşener özür diledi

medyabold
Devamını Oku »

Cezaevindeki tutukluların tedavisi askıya alındı

Tutuklu gazeteci Mehmet Güleş, cezaevlerinde kronik hastalığı olan tutukluların tedavilerinin askıya alındığı söyledi. “Daha geç olmadan hasta insanlar için duyarlılık çağrısında bulunuyoruz” dedi.

BOLD – Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri Mehmet Güleş, gönderdiği mektupla cezaevinde yaşanan hak ihlallerini anlattı.

img

DEZENFEKTAN YOK, ÇAMAŞIR SUYU VAR

Mezopotamya Haber Ajansının haberine göre kronik hastalığı olan ve tedavi olması gereken tutukluların tedavilerinin askıya alındığı ifade eden Güleş, hastaneye gitmesi gereken tutukluların iki gün boyunca karantinada kalması şartı koyulduğunu kaydetti. Tutuklu ve hükümlülere dezenfekte ve kolonyanın verilmediğini söyleyen Güleş, sadece günlük bir bardak çamaşır suyu ve sıvı sabun verildiği bildirdi.

HASTA TUTUKLULAR İÇİN ÇAĞRI

Cezaevlerinde salgına karşı başka bir önlem alınmadığını vurgulayan Güleş, salgın nedeniyle risk altında olanlarla ilgili çağrıda bulundu. Güleş, “Bu nedenle daha geç olmadan hasta insanlar için duyarlılık çağrısında bulunuyoruz. Bütün sivil toplum kuruluşları, özgür basın ve duyarlı halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.

Güleş, salgın nedeniyle risk altında bulunan tutuklulara ilişkin ise şu bilgileri paylaştı:

  • Zülküf Yıldırım, 68 yaşında. Beyin tümöründen bir gözünü kaybetmiş. Mide kanaması var. Guatır, tansiyon ve diyabet hastası. Sürekli tedavi olması gerekiyor.
  • Yekta Bortan, hepatit B hastası. Tedavi olması gerekiyor.
  • Süphi Güler, Kalp yetmezliği, hipertansiyon ve bel fıtığı hastalığı var.
  • Askeri Duman, Diyabet hastası. Tedavi olması gerekiyor.
  • Deniz Yıldırım, bağırsak kanseri. 3-4 ay önce ameliyat olmuş. Koşullar tedavisi için uygun değil.
  • Aziz Altın, sağ kolu yok. (sağ kol)
  • Mehmet İşsiz, daha önce bel fıtığı ameliyatı olmuş ama rahatsızlığı halen devam ediyor. Kalp hastası. Anjiyo olması gerekiyor. Mide ülseri var. Kan pıhtılaşması oluşmuş. Yaklaşık 40 gün önce siyah atmış. Midesi için tedavi olması gerekiyor.
  • Hüseyin Bozkurt, 70 yaşında ve 29 yıldır cezaevinde.

Çoklu baro Mecliste kabul edilerek yasalaştı

medyabold
Devamını Oku »

Çocuklarının önünde işkence gören Erdoğdu’nun kalbine pil takılacak

Tutuklu kalp hastası Adem Erdoğdu’ya önümüzdeki hafta kalp pili takılacak. Eşi Birsen Erdoğdu, “Eşimin hastalığı cezaevinde ilerledi. Nasıl kaldıracak, endişeliyiz.” dedi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN
BOLD ÖZEL – 33 aydır Sakarya Ferizli Cezaevine tutuklu olan kalp hastası Adem Erdoğdu’ya önümüzdeki hafta kalp pili takılacak. İlaçlarla kalbi ancak yüzde 35 çalışan Erdoğdu, hapse girdiğinden bu yana kalp sorunu yaşıyor. 9 Temmuz 2020’de Sakarya Araştırma Hastanesine götürülen Erdoğdu’ya doktor, “Kalp kapakçığı iyice yorulmuş, pil takacağız. Gerekirse daha sonra ameliyat yapacağız.” dedi.

Bold Medya’ya konuşan Birsen Erdoğdu, eşinin sağlık durumunun gün geçtikçe kötüye gittiğini söyleyerek, eşiyle dün yaptığı haftalık telefon görüşmesini şöyle aktardı:

“Eşim aradı. Önceki gün doktora götürülmüş. Kalp hastası olduğu için 6 ayda bir rutin kontrolleri var. Doktor, kalbinin kötüye gittiğini, kalp kapakçığının yorgun düştüğünü, dolayısıyla önümüzdeki hafta pil takılacağını söylemiş. Eğer pil çözüm olmazsa sonra da kalp kapakçığı değiştirilecek. Bu yüzden morali çok bozuktu, çok ağladı. Onu ilk defa böyle ağlarken görmek bizi çok üzdü. Cezaevinde bu şartlar altında hastalığı nasıl kaldıracak.”

HEYET RAPORLU KALP HASTASI

2015 yılında anjiyo olan Adem Erdoğdu, heyet raporlu bir kalp hastası. Ömür boyu aksatmadan kullanması gereken ilaçları var. 5 Mart 2018’den beri cezaevinde olan Adem Erdoğdu daha önce cezaevinde hak ihlaline uğramıştı. Bir süre kalp ilaçları verilmedi.

Eşinin aynı zamanda yüksek tansiyonu olduğunu belirten Birsen Erdoğdu, “Düzenli olarak tansiyon kontrolü yapılması gereken bir hasta ve bundan dolayı hayatı her an risk altında.” diye konuştu.

İKİ KEZ GÖZALTI ALINDI, İKİ KEZ TUTUKLANDI

Adem Erdoğdu ve ailesi, tıpkı cezaevinde kanser olup hayatını kaybeden akademisyen Ahmet Turan Özcerit ve ailesine yaşatıldığı gibi zor günler geçirdi. İki kez gözaltına alındı. İki kez tutuklandı. İkinci gözaltı sırasında çocuklarının gözü önünde darp edildi, işkence gördü.

24 Ekim 2016’da önce oğlu İdris Erdoğdu, iki saat sonra kendisi ve eşi gözaltına alındı. Bir sonraki gün bütün aile tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kendisi 4 ay, eşi 11 gün sonra, oğlu 11 ay sonra tahliye edildi.

“OĞLUMUN GÖZÜ ÖNÜNDE BABASI DARP EDİLDİ”

Adem Erdoğdu, 5 Mart 2018’de bu kez kayınpederinin Balıkesir’deki evinde 4 ekip otosu ile gelen 20 kişilik polis ekibi tarafından gözaltına alındı. Eşini de aynı gün aldılar. Bu sırada çocuklarının gözü önünde darp edildi. Birsen Erdoğdu, o gün polislere kapıyı 13 yaşındaki en küçük oğulları Numan’ın açtığını ve tanık olduğu insanlık dışı manzaralar karşısında oğlunun hala travma yaşadığını söylüyor.

Toplam 12 gün gözaltında kalan Erdoğdu çifti, 8. gün ifade verirken oğulları İdris, kızları Fatma Nur, 72 yaşındaki babaları Rıza Akgül tekrar emniyete getirildi. 3 gün süren sorgudan sonra Birsen-Adem Erdoğdu tutuklandı. Birsen Erdoğdu 5 ay sonra tahliye edildi. Adem Erdoğdu hala cezaevinde sağlık sorunlarıyla uğraşıyor.

DOSYASI YARGITAY’DA

Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan Adem Erdoğdu (50), KHK ile kapatılan Sakarya Fatih Koleji halka ilişkiler departmanında çalışıyordu. Velilerle görüştüğünü söyleyen tanık ifadeleri, Bank Asya hesabı, Zaman Gazetesi aboneliği, mesajlaşma programı Bylock, evde bulunan 3 adet Kırık Testi kitabı nedeniyle 10 yıl hapis cezasına çarptırılan Erdoğdu’nun dosyası Yargıtay’da bulunuyor.

4. evre kanser hastası Fatih Terzioğlu tahliye edildi

Midesi ve yemek borusu alınan kanser hastasına cezaevinde kalabilir raporu verildi

medyabold
Devamını Oku »

Ayasofya’da namaz nasıl kılınacak: İki seçenek var

Tayyip Erdoğan’ın kararıyla camiye dönüştürülen Ayasofya’da namaz kılınacak bölümlerin zeminine ışık sistemi konulacak. Mozaik ve freskler, namaz sırasında kapatılacak.

BOLD – Danıştay 10. Dairesinin, Ayasofya’ya müze statüsü kazandıran 24 Kasım 1934 tarihli bakanlar kurulu kararını iptal ettikten sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da yapının cami olarak kullanılmasına karar verdi. Hürriyet’ten Gamze Karakış’ın haberine göre Ayasofya’nın restorasyon çalışmalarını yapan arkeologlar, cumhurbaşkanlığına önerilerini bir raporla iletti. Cumhurbaşkanlığı da bu öneriler doğrultusunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığından hazırlık yapılmasını istedi.

Öneriler arasında mozaik ve fresklerin namaz sırasında kapatılmasıyla ilgili iki seçenek öne çıktı. İlk seçeneğe göre caminin namaz kılınacak bölümlerinde zemine ışık sistemi konulacak. Işık mozaik ve fresklere yansıtılacak, namaz sırasında ise kapalı tutulacak. Mozaik ve fresklerin, ibadet saatlerinde bir perde mekanizmasıyla kapatılması da gündemde.

Bahsedilen işlemelerde Hz. İsa ve Hz. Meryem tasvirlerinin yanında Bizans hükümdarları Komnenosların tasvirleri yer alıyor. Ayasofya içinde Apsis Mozaiği, kubbe melek tasvirleri, Deisis Kompozisyonu ve Komnenoslar Mozaiği bulunuyor.

TURİSTLERE ÖZEL KORİDOR

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan ve her yıl yüz binlerce ziyaretçinin gezdiği Ayasofya’nın bu özelliğini yitirmemesi için de çalışma yapılıyor. Bu aşamada Fransa’nın başkenti Paris’teki Notre Dame Katedrali ve Sacre Coeur Kilisesi örnek gösterildi. İki kutsal mekanın da ibadete açık olduğu, aynı zamanda turistlerin de gezdiği belirtildi. Benzer uygulama için Ayasofya’nın ibadete açılacak bölümüne halı serilecek. Turistlerin halıya basmaması için özel koridor oluşturulacak. Ayrıca turistlerin Ayasofya’yı ziyaretlerinde bir gezi güzergahının oluşturulması da gündemde.

‘Ayasofya Müzesi’nin Twitter sayfası da kapatıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığının muze.gov.tr sitesinde de ismi Ayasofya-i Kebir Camii (Büyük Ayasofya Camii) olarak değiştirildi.

medyabold
Devamını Oku »

Okullar 31 Ağustos’ta açılamayabilir vardiyalı eğitim yapılabilir

Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Yamanel, vakalar artarsa okulların 31 Ağustos’ta açılmasının mümkün olmayacağını belirtti. “Yarısı evde yarısı okulda gibi bir eğitim düzeni söz konusu olabilir” dedi.

BOLD – Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi (GATA) yoğun bakım ve iç hastalıkları uzmanı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Levent Yamanel, okulların açılış tarihinin ertelenmesi ihtimalinin olduğunu ifade etti. Yamanel, “Vaka sayılarımız çok artar, kontrol altına alınmayacak düzeylere çıkarsa o zaman okullar açılmayabilir” dedi.

Eğitimin yarı zamanlı olabileceğini söyleyen Yamanel, “Hibrit modeller var biliyorsunuz. Yani yarısı evde yarısı okulda gibi bir eğitim düzeni söz konusu olabilir. Mesela 10 ders var, beşi evde, beşi okulda gibi. Bizim için daha uygun olacaktır. Temas olasılığını daha aza indirecektir, Milli Eğitim Bakanlığımız bu yönde çalışıyor. 1 metrelik sosyal mesafe sınıflarda yeterli olacaktır. Ama okulun kapalı alanını düşünerek ona göre yapılan bir çalışma mevcut. Tabii belki vardiyalı eğitim de söz konusu olabilir, sabah-öğlen gibi veya üç vardiya gibi önlemler gelebilir” ifadelerini kullandı.

BİRİNCİ DALGANIN PLATO FAZINDAYIZ

Yamanel, koronavirüs vakalarında düşüşün sürmesi durumunda 15 gün içinde günlük vaka sayılarının 500’e inebileceğini söyledi. Yamanel, şunları belirtti: “Daha iyi şeyler konuşuruz o zaman. Dünyada, sonbahar aylarında ikinci dalga bekleniyor. Türkiye hala birinci dalgayı yaşıyor. Biz daha birinci dalganın plato fazındayız. Yani birinci dalganın bitişi için 100’lü seviyelerin altına da inmemiz gerekiyor, ikinci dalgayı o zaman konuşabiliriz. Yazın 100’ün altına inebilirsek tabii ki çok avantajlı oluruz. Çünkü o zaman sağlık sistemimiz ikinci dalga için daha dinç olacaktır.”

Umutlar tükendi: İş bulma ümidi olmayanlar yüzde 137 arttı

medyabold
Devamını Oku »

“Elinde geriye Gezi Parkı’nı kapatmak ve idam cezası kaldı”

Ayasofya’nın 86 yıl sonra camiye dönüştürülmesi kararını yorumlayan Alman Die Welt gazetesi, “Ayasofya’dan sonra yedekte geriye kala kala Gezi Parkı’nın ortadan kaldırılması ve idam cezasının yeniden yürürlüğe sokulması kaldı” ifadelerini kullandı.

BOLD – Tayyip Erdoğan’ın Ayasofya kararnamesi dünya basınında geniş yer buldu. Alman Die Welt gazetesi de dikkat çeken bir analiz yayımladı. Danıştay’ın 1934 tarihli kararı bozmasının ardından Ayasofya’ın AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla Diyanet’e devredilerek camiye dönüştürülmesi için Die Welt şunları yazdı: “Tüm bunlar Erdoğan’ın halihazırda ne kadar sıkışmış olduğunu da gösteriyor. Demokrasi, özgürlük ve refah gibi yıllar yılı AKP’nin başarısına katkı sağlamış olan büyük anlatılar büyük bir gümbürtüyle çöktü. Erdoğan bunun yerine popülist kara gün akçelerini yiyor. Ayasofya’dan sonra yedekte geriye kala kala Gezi Parkı’nın ortadan kaldırılması ve idam cezasının yeniden yürürlüğe sokulması kaldı.”

SİYASİ ÖNERİ SUNAMIYOR

DW’nin aktardığı habere göre Neue Presse gazetesi de Erdoğan’ın artık seçmeni cezbedecek siyasi öneriler sunamadığı görüşünü savundu: “Recep Tayyip Erdoğan kendini böyle bir siyasi çaresizlik eylemine mecbur hissettiğine göre çok derin bir sıkıntı içinde olmalı. İstanbul’da Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi İslamcı ve milliyetçi seçmenlerini sevindiriyor olsa da sürekli popülerliğini kaybeden Cumhurbaşkanı açısından siyasi bir araç olarak kullanımı da sona ermiş oluyor. İslamcılar zaten oy veriyor. Türkiye’deki genç seçmenlerin önemli bir grubunun ise Ayasofya umrunda değil, onlar istihdam alanlarının olmayışından endişeli. Erdoğan her ne kadar yurt dışından gelecek eleştirileri şimdi kullanacak olsa da Ayasofya’nın dönüştürülmesi Erdoğan’ın aklına başka daha iyi bir fikir gelmediğini gösteriyor. Şimdi taraftarları önünde kutlama yapabilir ama şu hakikatten uzun süre kaçamayacak: Cumhurbaşkanı Türkleri artık siyasi önerilerle cezbedemiyor.”

AKLINA BAŞKA FİKİR GELMİYOR

Rheinpfalz gazetesinde yer alan yorum ise şu şekilde: “Erdoğan Türkiye’nin ulusal çıkarlarının yılmaz savaşçısı olarak sahneye çıkmak için yurt dışından gelen eleştiriyi kullanacak. Ancak bu sırada Birleşmiş Milletler Kültür Örgütü UNESCO’ya kafa kafaya çarpışacak, Yunanistan ile çatışmayı kızıştıracak ve Türkiye’nin daha da Batı’dan uzaklaştığı şüphesini güçlendirecek. Hepsinden önemlisi ise Ayasofya’nın dönüşümü Erdoğan’ın artık aklına başka daha iyi bir fikir gelmediğini gösteriyor.”

medyabold
Devamını Oku »

Denizde çırpınan çocuğu kurtarmak isteyen 11 kişi çocukla birlikte boğuldu

Mısır’ın sahil kenti İskenderiye’de denizde boğulmak üzere olan bir çocuğu kurtarmak için suya giren 11 kişi çocukla birlikte dalgalara yenik düşerek boğuldu.

BOLD – İskenderiye Yazlık ve Turizm Merkezi İdaresinden yapılan açıklamada, Acemi bölgesinde suda çırpınan bir çocuğu kurtarmak için denize giren 11 kişinin de çocukla birlikte boğulduğu belirtildi. Boğulanlardan 8’inin cenazesine ulaşıldığı, diğerleri için arama çalışmalarının sürdürüldüğü kaydedildi. Başbakanlık kararıyla Kovid-19’la mücadele kapsamında, olayın yaşandığı Nahil sahilinde denize girmek daha önce yasaklanmıştı.

medyabold
Devamını Oku »

Koronavirüs ABD’yi esir aldı: Üç gündür üst üste rekor kırılıyor

Koronavirüsün merkez üssü ABD’de son 24 saatte 67 bin yeni tanı konuldu. Üst üste üçüncü günde de rekor kırılmış oldu.

BOLD – Koronavirüs salgınında vaka ve ölü sayılarında ilk sırada yer alan ABD’de durum daha da ağırlaşıyor. Pek çok ülkede normalleşme adımları atılırken ABD’de rakamlar salgın başından bu yana görülmeyen seviyelere ulaştı. Ülkede yeni vaka sayısı son bir haftada 60 bin sınırını aştı. Reuters’ın Johns Hopkins Üniversitesi’nin verilerinden derlediğine göre yeni vaka sayısında bir rekor daha kırıldı. Peş peşe üç gün gelen rekora göre son 24 saatte 67 bin yeni tanı koyuldu. Perşembe günü bu sayı 65 bin 551, çarşamba günü ise 60 bin 20 olarak açıklanmıştı. Son verilerle birlikte ülke genelindeki toplam vaka sayısı 3 milyon 184 bin 573’e yükseldi. Toplam can kaybı ise 134 bin 92 olarak açıklandı. Öte yandan eyalet bazlı bakıldığında da günlük rekorlar kayıtlara geçti. Alaska, Georgia, Idaho, Louisiana, Montana, Ohio, Utah ve Wisconsin’de yeni vaka sayıları zirveyi gördü.

medyabold
Devamını Oku »

Semiha Yıldırım’a hakaret eden Levent Özeren tutuklandı, Akşener özür diledi

İyi Partili Levent Özeren, Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım hakkında hakaret içerikli mesajlar attığı gerekçesiyle tutuklandı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise, Özeren’in mesajları için Semiha Yıldırım’dan özür diledi.

BOLD – Binali Yıldırım’ı arayan Meral Akşener, “Genel Başkan olarak Semiha Hanım’dan amasız, ancaksız, lakinsiz özür diliyorum. Bir kadının incitilmesi çok kötü bir şeydir” dedi.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir televizyon kanalında yaptığı açıklamada, “Dün ben Semiha Abla’nın bu konudan bilgisi olup olmadığını öğrenmek için Sayın Binali Yıldırım beyefendiyi aradım ve bana bilmediğini söyledi. Ben o nedenle dün tweet atmadım. Çünkü Başak Demirtaş’a da atmamıştım. Bu tür konuları bir tweetle halledemiyorsun. Salı günü grup toplantısında, başı sonu belli bu konuyu konuşmak üzere bıraktım” dedi.

ÇOK ÜZGÜNÜM

Bir kadının incitilmesinin kötü bir şey olduğunu belirten Akşener, şunları söyledi: “İsminin keşke geçirilmemesini sağlayabilseydim. Öncelikle, Levent Özeren’in 13 Temmuz 2016’da Semiha Yıldırım için attığı bir tweet var. Bunun için Semiha Yıldırım’dan, İyi Parti Genel Başkanı olarak özür diliyorum. Çünkü bir kadının incitilmesi kötü bir şeydir. Özür diliyorum. Amasız, ancaksız, lakinsiz. Anlıyorum ki bana çok kızmışlar. Sebebini bilmiyorum. AKP’nin yöneticileri bu konuda çok mahir, keşke öznesinin Semiha Hanım olduğu o tweet üzerinden değil de; benim sözlerim, benim davranışlarım, siyasi duruşum üzerinden o tweetler, hashtaglar benim için açılabilseydi. Semiha Hanım’ın özne yapılmasından çok üzgünüm.”

CUMHURBAŞKANINA HAKARETTEN TUTUKLANDI

Sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım hakkında hakaret içerikli ifadeler kullandığı gerekçesiyle gözaltına alınan İyi Partili Levent Özeren ise, çıkarıldığı mahkemece ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ile ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrik’ suçlarından ayrı ayrı tutuklunarak, cezaevine gönderildi.

Abdüllatif Şener: AKP hayal edemeyeceği bir oy kaybı yaşayacak

medyabold
Devamını Oku »

Çin Doğu Türkistan zulmü için ABD’ye meydan okudu: İç mesele!

Çin hükumeti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki (Doğu Türkistan) Uygur Türkleri ve diğer Müslümanlara yönelik politikasında baskı ve şiddetten sorumlu Çinli yetkililere karşı yaptırım kararı alan ABD’ye sert tepki gösterdi.

BOLD – Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, başkent Pekin’de düzenlediği olağan basın toplantısında ABD’nin Çin’in Sincan Uygur Özerk bölgesindeki hak ihlalleri nedeniyle 4 Çinli yetkiliye yaptırım kararına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ABD’nin söz konusu kararıyla Çin’in iç işlerine ciddi şekilde müdahalede bulunduğunu, uluslararası hukukun temel normlarını ihlal ettiğini ve Çin-ABD ilişkilerine zarar verdiğini savunan Cao, “Çin, buna kararlılıkla karşı çıkıyor ve güçlü şekilde kınıyor” ifadelerini kullandı.

ÇİN KARŞI HAMLEDE BULUNACAK

Sincan Uygur bölgesinin Çin’in iç işleri olduğunu, ABD’nin müdahale etme konusunda hakkı ve yetkisi bulunmadığını belirten Cao, “ABD’yi bir an önce ilgili yanlış kararı geri çekmeye, Çin’in iç işlerine müdahaleyi, çıkarlarına zarar veren açıklama ve eylemleri durdurmaya çağırıyoruz” dedi. Cao, “ABD, söz konusu tutumunda ısrar ederse Çin karşı hamlede bulunacak, Sincan konusunda kötü şekilde rol alan ABD’li kurum ve yetkililere yönelik mütekabil adımlar atacak” dedi.

“BASKI POLİTİKALARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ”

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, dün yaptığı açıklamada, “ABD, Çin’in uyguladığı Uygur Türklerine ve etnik Kazaklara yönelik zorla çalıştırma, keyfi tutuklama, cebren nüfus kontrolü ve bölgede Müslümanlığı ve kültürünü silmek girişiminin de dahil olduğu baskı politikalarına sessiz kalmayacak” ifadesini kullandı. Sincan bölgesinde yaşanan insan hakları ihlallerinde rol alan Çinli yetkilileri hedef almaya devam edeceklerini belirten Pompeo, söz konusu ihlallerde rolü olan Sincan Parti Sekreteri Çın Çüenguo, Sincan Siyasi ve Hukuk Komitesi Parti Sekreteri Cu Haylün, Sincan Kamu Güvenlik Bürosunun şu anki Parti Sekreteri Vang Mingşan ve ailelerine ABD’ye giriş yasağı getirildiğini kaydetmişti.

KISIRLAŞTIRMA VE KÜRTAJA ZORLUYOR

Associated Press (AP) ajansının ay başında yayımladığı haberinde Uygur Türklerinin yoğunlukla yaşadığı özerk bölgede, yerel hükumetin, son yıllarda bölgedeki Uygur ve Kazak kadınları doğum kontrol yöntemleri uygulamaya zorladığı, çok çocuk yapanlara para cezası kestiği ve kamplara göndermekle tehdit ettiği öne sürülmüştü. Doğum kontrolünün daha önce bilinenden “daha geniş çaplı ve sistematik” olduğu savunulan haberde, Çin hükumetinin, yüz binlerce kadını düzenli olarak rahimlerine spiral takmaya, kürtaja ve kısırlaştırmaya zorladığı, spiral kullanımının ülke genelinde düşmesine rağmen Sincan’da ciddi şekilde artış gösterdiği kaydedilmişti.

medyabold
Devamını Oku »

Abdüllatif Şener: AKP hayal edemeyeceği bir oy kaybı yaşayacak

CHP Konya Milletvekili Abdullatif Şener, “Anketlerde AKP’nin oy oranı yüzde 30 civarında geçiyor. Ben yüzde 30’un bile AKP için hayal olduğunu düşünüyorum. Vatandaş ‘Elim kırılsaydı oy vermeseydim’ diyor. Hükumete yönelik eleştirileri önce AKP’liler yapıyor. AKP gidicidir” dedi.

BOLD – AKP hükumetinde bir dönem Başbakan Yardımcılığı da yapan Abdüllatif Şener, ekonomi konusunda uyardı. Şener, “Bütçe açığı korkunç düzeyle çıkmış vaziyette. Hükumet açığı 139 milyar öngörmüşse de yıl sonu itibariyle bunun 220 milyar liraya ulaşma ihtimali var” ifadesini kullandı.

Sözcü Gazetesinden Saygı Öztürk’e konuşan CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, ülkenin ekonomik bir buhrandan geçtiğini belirterek, “Büyük bir ekonomik sıkıntı var. İnsanımız iş-aş derdine düşmüş. Üstelik bu yalnız korona süreciyle bağlantılı da değil. Özellikle 2017’den bugüne kadar hükumetin izlemiş olduğu ekonomik politikaları ve tek adam üzerine dayalı kurmuş olduğu bir rejimin sonucudur” dedi.

Hükumetin borçlanmada zirve yaptığını kaydeden Şener, “Uluslararası piyasalara tefeci faiziyle borçlanıyoruz” uyarısında bulundu.

Şener, şunları söyledi:

BÜTÇE AÇIĞI KORKUNÇ DÜZEYDE

“Bütçe açığı korkunç düzeyle çıkmış vaziyette. Hükumet açığı 139 milyar öngörmüşse de yıl sonu itibariyle bunun 220 milyar liraya ulaşma ihtimali var. Üstelik de Merkez Bankası kar ve yedek akçelerini yani kefen parasını bütçeye aktardı. Ona rağmen bu korkunç açık ortaya çıktı. Yani, Devlet bütçesi dikiş tutmuyor. Sürekli borçlanarak, yama yapmaya çalışılıyor.

ENFLASYONU EN YÜKSEK 10 ÜLKEDEN BİRİSİYİZ

Rakamlarla oynayarak küçültmeye çalışsalar da açıkladıkları yıllık bazda yüzde 13 civarındaki enflasyon ile dünyanın en yüksek 10 enflasyonu olan ülkesinden birisiyiz. Banka rezervleri ekside. 3 trilyon 258 milyar lira kredi dağıtmış. Ama topladığı mevduat 3 trilyon 60 milyar lira. Yani mevduattan 198 milyar lira daha fazla kredi dağıtmış. Vatandaş TL’ye güvenmiyor, o yüzden toplam mevduatın yüzde 52.2’si dövizde. Ama bu çark dönerken de, bu işten zenginleşenler, karlı çıkan ve hükumetle dirsek temasında olan bir avuç insan var.

TEFECİ FAİZİYLE BORÇLANIYORUZ

Vatandaşın kredi kartı borcu 700 milyar lirayı geçti. Ocak-Mayıs döneminde ödediği faiz 32 milyar lira. Batık krediler ise 150 milyar lira. Bankacılık sektörü de hükumetin genel politikaları çerçevesinde görüntü veriyor. Reel sektörün döviz açığı 170 milyar lira. Hükumetin dış borçları veya dövize dayalı borçları zirve yapmış durumda. Uluslararası piyasalarda ülke borçlanma kredi notumuz 480’ler civarında. Halbuki hiçbir batı ülkesinin kredi notu 50’nin üzerinde değil. Dolayısıyla, uluslararası piyasalara tefeci faiziyle borçlanıyoruz. Bunun sıkıntısını 83 milyon insan çekiyor. Türk çiftçisi 110 milyar liranın üzerinde borçludur. Kazanç azalıyor, borçları ödemekte büyük zorluklar çekiyor. Elinden tarlası, traktörü alınıyor.

YÜZDE 30 BİLE AKP İÇİN HAYAL

Bu tablo, siyasetin rengini de değiştirmiş gözüküyor. Hükumete yönelik eleştirileri sadece muhalefet partilerine destek verenler değil, daha fazla AKP’ye oy verenler yapıyor. Vatandaş feryat ediyor. ‘Elim kırılsaydı da oy vermeseydim’ diyor. AKP’ye geçmişte büyük destek veren Konya’da da bu böyle gözüküyor. Bu gidiş Sayın Erdoğan’a hayal etmeyeceği bir oy kaybıyla yansıyacak. Anketlerde AKP’nin oy oranı yüzde 30 civarında geçiyor. Ben yüzde 30’un bile AKP için hayal olduğunu düşünüyorum. İktidarı gidici görüyorum.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN YÜKSEK İŞSİZLİK RAKAMI

İşsizlik bugün Türkiye’nin en büyük sorunudur. Resmi işsizlik yüzde 13’ün üzerindedir. Fakat Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine baktığımızda çalışma çağındaki nüfus sürekli artıyor ama çalışanların sayısı azalıyor. Bu şunu gösteriyor. Bu iktidar işsizlikten daha korkunç bir durum ortaya çıkardı. Bir umutsuzlar kesimi üretti. Her şeyden umudunu kesmiş, iş arama şevki bile kalmamış milyonlarca genç ortaya çıktı. Umutsuzlarla birlikte düşündüğümüzde geniş tanımlı işsiz miktarı 9.5 milyon kişidir. Cumhuriyet tarihi boyunca işsizlik rakamının en yüksek olduğu dönemi yaşıyoruz. Burada en önemli nokta genç işsizliğidir. İşsizlikten en fazla muzdarip kesim gençlerdir. Genç işsizlik yüzde 25. Bunlar arasında da işsizliğin en büyük sıkıntısını çekenler ise üniversite mezunlarıdır. Yani iktidar gençlerimizin gençliğini ve bu ülkenin geleceğini çalmıştır.”

Muharrem İnce davet gelirse Ayasofya’da namaza hazır

medyabold
Devamını Oku »

Umutlar tükendi: İş bulma ümidi olmayanlar yüzde 137 arttı

İş Gücü İstatistikleri Raporu’nu açıklayan TÜİK, iş bulma ümidi olmayanların yüzde 137 arttığını bildirdi. İş gücü yüzde 9 azalarak 29.4 milyon, istihdam da yüzde 9 düşerek 25.6 milyona indi.

BOLD – TÜİK’in dün açıkladığı İş Gücü İstatistikleri, Nisan 2020 Raporu, Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdi. Nisan 2020’de Nisan 2019’a kıyasla istihdam edilenlerin sayısı 2 milyon 585 bin kişi azalarak (yüzde 9.2) 25 milyon 614 bin kişi, istihdam oranı ise 4.9 puanlık azalış ile yüzde 41.1 oldu. İş gücü de 3 milyon 13 bin kişi azalarak (yüzde 9.3) 29 milyon 388 bin kişi, iş gücüne katılma oranı 5.7 puanlık azalış ile yüzde 47.2 oldu.

Bunlara karşın iş gücüne dahil olmayanların sayısı 4 milyon 72 bin artarak (yüzde 14.1) 32 milyon 932 bin kişiye çıktı. İş gücüne dahil olmayanlar kapsamında, “iş aramayıp çalışmaya hazır olanlar” 2 milyon 285 binden 4 milyon 460 bine, bunun içindeki “iş bulma ümidi olmayanlar” ise 553 binden 1 milyon 310 bine yükseldi.

Bu kapsamda dikkat çekici bir diğer veri ise sayıları 3 milyon 939 binden 4 milyon 901 bine çıkan “çalışamaz halde”ki kişiler oldu.

Bütün bu veriler ışığında ülke genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2020 Nisan döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 427 bin kişi azalarak 3 milyon 775 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 0.2 puan azalışla yüzde 12.8 oldu.

Tarım dışı işsizlik de 0.1 puan azalışla yüzde 14.9. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ise bir önceki Mart 2020’ye göre 0.7 puan artarak yüzde 13.8 oldu.

Ayrıca Nisan 2020’de, tarımda çalışan 491 bin kişi azalarak 4 milyon 485 bin, sanayide çalışan 209 bin azalarak 5 milyon 344 bin, inşaatta çalışan 361 bin azalarak 1 milyon 250 bin ve hizmetlerde çalışan 1 milyon 524 bin azalarak 14 milyon 535 bin kişiye indi.

medyabold
Devamını Oku »

Nesli tükenen dağ keçisi katliamı ihalesi davalık oldu

Tarım ve Orman Bakanlığının Tunceli’de dağ keçilerini avlatmak için açtığı ihale davalık oldu. Avukat Barış Yıldırım, Türkiye’nin de taraf olduğu Bern Sözleşmesine göre dağ keçisinin öldürülmesi yasaktır” dedi.

BOLD – Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi, Tarım ve Orman Bakanlığı 15. Bölge Müdürlüğü’nün 17 dağ keçisinin avlanması için 13 Temmuz günü düzenleyeceği ihaleye karşı yürütmenin durdurulması ve iptali talebiyle Malatya İdare Mahkemesinde dün dava açtı.

Cumhuriyet’ten Kayhan Ayhan’ın haberine göre Bölgedeki çengel boynuzlu dağ keçileri neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Dersim Kültürel ve Doğal Miras Koruma Girişimi avukatı Barış Yıldırım, ihale kararının hukuka aykırı olduğunu vurguladı. Yıldırım şöyle konuştu: “Karar ülkemizin de taraf olduğu Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’ne (Bern Sözleşmesi) muhalefet teşkil etmektedir. Yaban Keçisi ve Çengel Boynuzlu Dağ Keçisi, Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi’nin Ek Liste II Kesin Koruma Altına Alınan Fauna Türleri kategorisinde bulunmaktadır. Bu bakımdan yaban keçisi ve çengel boynuzlu dağ keçisinin öldürülmesi yasaktır.”

medyabold
Devamını Oku »

10 Temmuz 2020 Cuma

Çoklu baro Meclis’te kabul edilerek yasalaştı

Baro başkanlarının günlerce eylem yaparak karşı çıktığı çoklu baro teklifi AKP ve MHP’nin oylarıyla Meclis’te kabul edilerek yasalaştı. Teklife göre 5 binden fazla avukatın bulunduğu İstanbul ve Ankara’da 2 bin avukatla baro kurulabilecek.

BOLD – CHP, teklif Resmi Gazete’de yürürlüğe girdiği gün Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusunda bulunacak.

Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek, yasalaştı. Yapılan elektronik oylamaya 417 milletvekili katılırken, 251 milletvekili “kabul”, 163 milletvekili “ret” oyu kullandı. Kanun yürürlüğe girdiğinde İstanbul, Ankara ve İstanbul’da birden fazla kurulabilecek.

Kanun teklifinin Meclis Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri 5 gün, 52 saat sürdü. Baro başkanlarının komisyon toplantısına alınmadığı için günlerce Meclis kapısında sabahladığı kanun teklifi birçok itiraza karşın hiçbir değişiklik yapılmadan AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilerek komisyondan geçti. CHP, HDP ve İyi Parti teklife şerh düştü.

MUHALEFETİN TÜM ÖNERGELERİ REDDEDİLDİ

Teklif Adalet Komisyonundaki görüşmelerin ardından görüşülmekte olan 2. Yargı paketine ara verilerek hızla Genel Kurul gündemine alındı. Teklifin Genel Kuruldaki görüşmeleri de 3 gün sürdü. Muhalefet partilerinin teklifle ilgili verdiği önergelerin tamamı reddedildi.

2 MADDEDE DEĞİŞİKLİK YAPILDI

Adalet Komisyonunda virgülü değişmeyen teklifin Genel Kurul görüşmelerinde AKP ve MHP Grup Başkanvekillerinin verdiği önergelerle 7 ve 15’inci maddelerde iki değişiklik yapıldı. Teklifin “Avukatlar mahkemelere cübbeyle çıkmak zorundadır. Kılık ve kıyafetle ilgili başkaca bir zorunluluk getirilemez” maddesine staj dönemi de eklendi. Maddeye “Avukatlara staj dönemi dahil olmak üzere, baro ve Birliğin iş ve işlemleri ile mesleğin icrası kapsamında kılık kıyafetle ilgili herhangi bir zorunluluk getirilemez” eklemesi yapıldı.

BAROYA KAYIT OLMAYAN KAMU AVUKATLARI DA DAHİL EDİLDİ

15. maddesinde yapılan değişikliğe göre de 5 binden fazla avukat bulunan illerde asgari iki bin avukatla yeni baro kurulurken, bu sayıların belirlenmesinde baro levhasına kayıtlı avukatların yanı sıra baroya kayıt yaptırmak zorunda olmayan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan avukatlar da dahil edilecek.

CHP AYM’YE GİDECEK

Meclis’te yasalaşan çoklu baro kanunu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın onaylamasının ardından Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. CHP, teklifin Resmi Gazete’de yayınlandığı gün yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapacak.

Çoklu baro kanunun detayları şöyle:

BAROLAR NOTERLER GİBİ NUMARALANDIRILACAK

5 binden fazla avukat bulunan illerde en az 2 bin avukatla bir baro kurulabilecek. Bu durumda İstanbul, Ankara ve İzmir’de birden fazla baro kurmanın önü açıldı. Kısa bir süre sonra bu illere 4 bin 957 avukat bulunan Antalya’nın da eklenmesi bekleniyor. Barolar, Noterler gibi 1’inci, 2’nci baro olarak adlandırılacak. Mevcut barolar “bir numaralı baro” olacak. Çoklu baro ile ilgili sayıların belirlenmesinde baro levhasına kayıtlı avukatlar ile normalde kayıt zorunluluğu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde görev yapan avukatlar da esas alınacak.

İSTANBUL, ANKARA VE İZMİR BAROLARININ ETKİSİ AZALACAK

Her baro, TBB Genel Kurulunda, baro başkanı ile sabit üç delege ve ilaveten her 5 bin avukat için ilave bir delegeyle temsil edilecek. Böylece 49 üyeli bir baro da 4 delege ile 4 bin 900 üyeli bir baro da 4 delege ile temsil edilecek. TBB Genel Kurulu’nda İstanbul, Ankara ve İzmir’in belirleyiciliği azaltılacak.

BAROLAR SEÇİME GİDECEK

En az 25 baronun yönetim kurulunun çağrısıyla Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağrılabilecek ancak olağanüstü toplantıda seçim yapılamayacak. Daha önce bu çağrıyı 10 baro yapabiliyor ve Olağanüstü Genel Kurul’da seçim yapılabiliyordu. Kuruluş tarihine bakılmaksızın tüm baro seçimleri 2 yılda bir ekim ayında, TBB organlarının seçimi ise 4 yılda bir aralık ayı içinde yapılacak. Yasa yürürlüğe girdikten sonra görev sürelerine bakılmaksızın tüm barolarda ekim 2020’de seçim yapılacak. Henüz 1 yılını dolduran 7 baro da seçime gidecek. TBB seçimi ise 2020 yılı aralık ayı içinde gerçekleştirilecek.

AVUKATLARA CEZAYA TEMYİZ YOLU

Birden fazla baro kurulan illerde, adli yardım büroları ve diğer kurullar, baroların üye sayısına göre eşit temsille oluşturulacak. Görevlendirmelere ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecek. Avukatların, avukatlık ile TBB ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararlarına temyiz yolu açılacak. Bu kapsamda ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları da temyiz edilebilecek.

AVUKATLARA CÜBBE ZORUNLULUĞU

Yeni avukatlar, mesleklerinin ilk 5 yılında, kayıtlı olduğu baronun öngördüğü keseneği (aidatı) yarı oranında ödeyecek. Avukatlar için tek zorunlu kıyafet cübbe olacak. Avukatların kılık kıyafetiyle ilgili başka bir zorunluluk olmayacak. Avukatlara, staj dönemi de dahil olmak üzere, baro ve Birliğin iş ve işlemleri ile mesleğin icrası kapsamında kılık ve kıyafetle ilgili herhangi bir zorunluluk getirilemeyecek.

4. evre kanser hastası Fatih Terzioğlu tahliye edildi

medyabold
Devamını Oku »

Muharrem İnce davet gelirse Ayasofya’da namaza hazır

CHP’li Muharrem İnce, davet gelirse Ayasofya’da ilk gün namaza gidebileceğini söyledi.

BOLD – Halk TV’de yayınlanan ‘Taksim Meydanı’ programında konuşan CHP’li Muharrem İnce, Ayasofya’nın müze statüsünün kaldırılmasına ilişkin görüşlerini aktardı. Çok net konuşan ince şunları söyledi:

“Ayasofya’nın tapusu bize aittir, orası bizim mülkümüzdür. Türkiye Cumhuriyeti’nindir! Yunanistan, Rusya, ABD Dışişleri Bakanlığı buna karar veremez. Biz ister cami, ister kilise yaparız bunun sorumluluğu bize aittir. Biz karar veririz. Ülkemizi yönetenler ve mahkemelerimiz buna karar vermişse biz uyarız.”

İnce, ‘Ayasofya’ya namaza gidecek misiniz?’ sorusuna da “O gün protokol olmaz ama özel bir gün olduğu için belki davet gerekebilir. Davet olursa icabet ederim” yanıtını verdi.

Öte yandan Muharrem İnce Twitter’dan yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Ayasofya Türkiye sınırları içindedir ve İbadete açılması kararı Türkiye’nin egemenlik hakkıdır. Buna Rusya, ABD, Yunanistan veya başka bir ülke, kuruluş karar veremez. 4 yıl 10 ay 23 gün işgal altında kalan İstanbul’u ve dolayısıyla Ayasofya’yı ‘geldikleri gibi giderler’ diyen ve geldikleri gibi gitmeye mecbur bırakan, işgalden kurtaran milli mücadelemizin Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’e dua etmek ise boynumuzun borcudur.”

medyabold
Devamını Oku »

Africa date with destiny: Malawi Option (1)


It’s 2020. Africa is in a decade of presidential, parliamentary and local government polls as political party leaders sort of make a date with destiny for themselves and, hopefully, their countries. And as Pliny The Elder, that Jim Reeves’ type of senior ‘bachelor boy’ and prolific Roman author, said 1,941 years ago, the story is: “Ex Africa semper aliquid novi” — from Africa always (there is) something new.

The very latest is from Malawi. The Great Lakes Region country has just made African history. Set in motion towards mid last year when it became the second on the continent – after Kenya—to annul presidential elections, it has climbed the ladder to Number One. The incumbent Head of State, President (Arthur) Peter Mutharika, lost in a poll mistakenly represented by some media as a “re-run”, just as the world mesmerizing Ngorongoro Caldera in northern Tanzania is taken in the world tourism market as a Crater, which it isn’t.

The Malawi poll was just a fresh one. This is where some media houses failed in court reporting, which is normally the profession’s starting point for ‘cab’ reporters. What the panel judges, sitting as a Constitutional Court, ruled in a 500-page judgment read for about ten hours was to castigate the Malawi Electoral Commission for its incompetent and improper management of the entire presidential election process and call for fresh elections – not re-run — within 150 days. 

So, come June 28 Lazarus Chakwera of the Malawi Congress Party (MCP) won the country’s fresh presidential poll at the head of a nine-party opposition coalition, tagged the Tonse (Together) Alliance with Saulos Chilima (former vice-president) of the United Transformation Movement (UTM) as a running mate.  

There are many lessons for Africa, its leaders, political parties, the judiciary, police, national electoral commissions, the army, civic organizations and the international community to pick from the Malawi experience.

One, an interesting aspect is that all this is unfolding in the land of Dr. Hastings Kamuzu Banda, Malawi’s first Prime Minister and President, who made the country a one-party state, declared himself a life president and stayed in power for three decades.

Two, the Malawi Congress Party (MCP) is originally Dictator Kamuzu Banda’s party. It is the party that the people of Malawi threw out of the window in 1994 in their quest for reverting to political pluralism.

Three, if only the opposition in Malawi could have come to grips earlier with the situation on the ground, the presidential poll verdict in the annulled election could have read Tonse Alliance 55.65% (their total share) against DPP’s 38.57%. The game could have ended right there. The people would never have been called back to a fresh ballot, placing an extra burden on the already over stretched economy of a Least Development Country (LDC).

So, to some extent, the opposition is sometimes responsible for political failures in their countries because of selfishness for power. The fresh poll verdict that the opposition alliance won, 59% of the 4.4m vote cast, should be enough to illustrate this point.  With utmost about 40% of the votes, incumbent (now former) President Mutharika could not establish any base for contest against the verdict. 

Four, elections rigging takes many forms. Besides interfering with the vote counting, incumbent government leaders also do their best to ensure that state organs like the police, the army and the judiciary are not sympathetic to the opposition parties’ activities like street protests or arrested protesters. 

In Malawi it could only take independent judges not only to castigate the behaviour of fellow professionals entrusted with supervising the constitutional people’s right of voting but also to call for their replacement. The Chief Justice is on record for having approached the Malawi anti-corruption agency complaining of bribery attempts on the judges dealing with the case.

The police and the army, rather than crush any protest marches or resort to teargas instead turned out to guard peaceful demonstrators. Malawi is a clear indicator or sign of mature and competitive politics dawning on the African continent.   

Prior to last year’s disastrous polls, President Mutharika is on record for having tried to keep the Malawi Electoral Commission set up intact, retire some members of the judiciary and the military. This did not work because senior officers succeeded to block respective presidential decrees through the court.

The Human Rights Defenders Coalition (HRDC) went to the court with strong cases of irregularities and without mincing words accused the electoral commission director, Dr. Jane Ansaha, of being partisan and biased. The electoral commission and the governing DPP appealed against the injunction. But the High Court of Malawi, in its verdict of the May 2019 election, overturned the results. 

If I were asked to say what the Malawi election has achieved, I would just go for the comment of one Malawian who referred to it as “an entity that comprises a complex elite sits in the political saddle, while providing an opportunity for the judiciary, the electoral commission and the military to act in concert towards consolidating democracy in the country…” 

Five, there is no honey mooning when dealing with national issues. The people have to ensure that those who have been entrusted with power deliver against their promises. Malawian youths have already sent a message to the new government. They are set for a peaceful demonstration in the middle of this month (July) to express their opinion that the government should not be run like a family enterprise. 

This year will also see Burkina Faso, Central African Republic, Cote d’Ivoire, Ghana, Guinea, Niger, Seychelles, Tanzania and Togo go to polls. Burundi has just been through and is the subject of the next article on the other side of the African date with destiny. Parliamentary elections alone will take place in Chad, Mali, Ethiopia, Cameroon, Comoros, Egypt, Somalia, Liberia and Gabon.

The question at issue in most African countries lies in the amount of political space for the opposition and civic organizations. The opposition remains disunited at the loss of their voice in the exercise.

Africa also looks to have failed to find the right concept for the opposition. Opposition in politics is not synonymous with the school debate atmosphere of proponents and opponents. In the running of government affairs you cannot oppose a project simply because you belong to the opposition. At the same time, it is erroneous for political parties in power to sideline the opposition or treat civic institutions with mistrust. Every side has a positive role to play in national development. Today’s ruling can be tomorrow’s opposition party. And that does not make it anti-progress. Not at all.



from Politurco.com| Informs and Inspires by Facts and Analyses http://www.politurco.com/africa-date-with-destiny-malawi-option-1.html
Devamını Oku »

Savunma Nöbeti’ne destek veren avukatlara Kuğulu Park’ta polis müdahalesi

TBMM görüşülen ‘çoklu baro’ teklifine karşı Ankara Kuğulu Park’ta ‘Savunma Nöbeti’ tutan baro başkanlarına desteğe giden avukatlara polis müdahale etti. Avukatlar, “Savunma susmayacak” sloganları attı.

BOLD – ‘Çoklu baro’ teklifini protesto için Türkiye’nin dört bir yanından başkente giden baro başkanlarının Ankara Kuğulu Park’ta başlattığı ‘Savunma Nöbeti’ sürüyor. Meslektaşlarına destek vermek için parka girmek isteyen avukatlara polis müdahale ederek alana almadı.

HDP Milletvekilleri Züheyle Gülüm ve Musa Piroğlu, Kuğulu Park’a gelerek baro başkanlarına destek verdi. HDP’li Piroğlu, “Baroları savunmak, halkı savunmaktır. İşçi cinayetinde öldürülen işçiyi savunmaktır. Kadın cinayetinde katledilen kadını savunmaktır. Baroları savunmak, 3 buçuk yaşında tecavüz edilen çocuğu savunmaktır” dedi.

Alana alınmayan avukatlar daha sonra “Savunma susmadı, susmayacak” sloganlarıyla Tunali Hilmi Caddesi’nde yürüyüş gerçekleştirdi.

medyabold
Devamını Oku »

Kız Kardeşler’e en iyi film ödülü

Emin Alper’in ilk gösterimini 69. Berlin Film Festivali ana yarışmasında yapan “Kız Kardeşler” filmi, 24. Sofya Film Festivali’nde “En İyi Balkan Filmi” ödülüne layık görüldü.

BOLD – “Abluka” ve “Tepenin Ardı” filmleriyle birçok ödül kazanan yönetmen Emin Alper’in yeni filmi Kız kardeşler de aynı yolda ilerliyor. 38. İstanbul Film Festivalinde dört dalda ödül kazanan Kız Kardeşler’e bir ödül de Sofya’dan geldi.

Yönetmen Emin Alper

ÖDÜLE DOYMAYAN FİLM

İlk filmleri Abluka ve Tepenin Ardı ile oldukça beğeni toplayan, arada Alef gibi kalburüstü bir diziye de imza atan Emin Alper’in sinema yolculuğu başarıyla devam ediyor. 24. Sofya Film Festivalinde; Mira Fornay (yönetmen, Slovakya) Benedikt Erlingsson (yönetmen, İzlanda) ve Simona Kostova’dan (yönetmen, Almanya-Bulgaristan) oluşan jüri Kız Kardeşler filmini En İyi Balkan Filmi ödülüne layık gördü.

Türkiye prömiyerini 38. İstanbul Film Festivalinde yapan Kız Kardeşler, burada da En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Kadın Oyuncu (Cemre Ebüzziya, Ece Yüksel, Helin Kandemir), En İyi Müzik ödüllerine layık görülmüştü.

Emin Alper’in aynı zamanda senaryosuna da imza attığı Kız Kardeşler, anneleri öldükten sonra kasabaya besleme olarak verilen üç kız kardeşin, yıllar sonra köylerine dönerek yüzleşmelerini anlatıyor.

medyabold
Devamını Oku »

Baro başkanlarının eylemi sürüyor: İstanbul ve İzmir baro başkanları kaydırakta uyudu

Çoklu baro teklifine karşı Ankara Kuğulu Park’ta nöbet tutan baroların eylemi dün gece de devam etti. Üç baro başkanı geceyi parktaki kaydıraklarda uyuyarak geçirdi.

BOLD – AKP ve MHP’nin desteğiyle TBMM Genel Kurulunda görüşülmeye başlanan “çoklu baro” teklifine karşı olan baro başkanlarının Ankara Kuğulu Parktaki eylemi devam ediyor. Meclis Genel Kurulunda ise çoklu baro teklifinin birinci bölümünde yer alan 12 madde dün gece yarısı kabul edildi. Dün polis, barikat kurularak baro başkanlarının ve avukatların parka girişine izin vermemiş. Barikatlar bazı vekiller tarafından yıkılmıştı. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı ve İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel geceyi parktaki kaydıraklarda uyuyarak geçirdi.

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu

İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel

Gaziantep Barosu Başkanı Bektaş Şarklı

DEVA Partisi, Dünya Hukuk Gününde uyardı: ‘Siyah Transporter’la insan kaçırma utanç verici!

medyabold
Devamını Oku »

‘Diktatörün kızı’ lakaplı eski cumhurbaşkanına rüşvet ve yolsuzluktan 20 yıl hapis

Güney Kore’nin ilk seçilmiş kadın Cumhurbaşkanı, Park Geun-hye hakkındaki yolsuzluk davasında karar çıktı. ‘Diktatörün kızı’ lakaplı Park, 20 yıla mahkum oldu.

BOLD – Diktatör Park Chung-hee’nın kızı Park Geun-hye, 2013’te Cumhurbaşkanı seçildi, 2016’da azledildi, 2017’de ise gücü kötüye kullanma, rüşvet, baskı, devlet sırlarını sızdırmaktan tutukladı. Park hakkındaki yolsuzluk davası 3 yıl aradan sonra karara bağlandı.

Sadece Güney Kore’nin değil, Doğu Asya’nın da ilk seçilmiş kadın cumhurbaşkanı olan Park’ın savcıların 30 yıl hapis talep ettiği rüşvet almak ve hükumetin örtülü ödeneğini yasa dışı biçimde kullanması suçlamalarıyla ilgili karar açıklandı. Seul Yüksek Mahkemesi, 68 yaşındaki Park’ı 20 yıl hapis ve 15 milyon dolara karşılık gelen para cezasına çaptırdı.

Daha önce 2018’de Seul Merkez Bölge Mahkemesinin üç yargıçlı komisyonu tarafından görülen davada Park, 18 suçlamanın 16’sından suçlu bulunarak, 25 yıl hapis ve 16.8 milyon dolar para cezası almıştı. Bugünkü karar, Park’ın iki yıl önceki davadan çektiği mahkumiyetin düzeltilmesi olarak yorumlandı.

‘Diktatörün kızı’ lakaplı kadın liderin sonunu, Ebedi Yaşam Kilisesi isimli tarikatın liderinin kızı Choi Soon-sil ile yakın arkadaşlığı getirdi. Park’ın akıl hocası Choi Soon-sil ile birlikte büyük şirketlerin sahibi nüfuzlu ailelerden oluşan oligarklardan 10 milyonlarca dolar rüşvet aldığının ortaya çıkması, yüz binlerin protesto için sokaklara dökülmesine yol açmıştı.

Skandala karışanlar arasında Samsung Group Başkan Yardımcısı Jay Y. Lee gibi üst düzey iş insanları da var. İlkin 5 yıl hapis cezasına çarptırılan Jay Y. Lee, Güney Kore’de 2018 Kış Olimpiyat Oyunları’nın başlamasının hemen öncesinde serbest bırakılmıştı.

medyabold
Devamını Oku »

Danıştay’dan Ayasofya kararı beklenirken UNESCO’dan uyarı geldi

Danıştayın Ayasofya’nın ibadete açılmasıyla ilgili kararı bugün beklenirken UNESCO’dan uyarı geldi. Dünya Mirası listesindeki tarihi eserde yapılacak olası bir statü değişikliğinin örgüte bildirilmesi gerektiği vurgulandı.

BOLD – Danıştayın müze statüsündeki Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi konusundaki kararı bugün açıklaması bekleniyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünden (UNESCO) de dikkat çeken bir açıklama geldi. UNESCO, İstanbul’daki 6’ncı yüzyıldan kalma tarihi bir eser olan Ayasofya’nın statüsünün değiştirilmesi halinde örgüte bilgi verilmesi gerektiğini kaydetti. Olası bir değişikliğin Dünya Miras Komitesi tarafından incelenmesinin söz konusu olacağını bildirdi.

UNESCO tarafından Reuters’a yapılan açıklamada, Ayasofya’nın Dünya Mirası listesinde olduğu belirtilerek bunun belirli taahhütler ve yasal yükümlülüklere tabi olduğuna dikkat çekildi. UNESCO, “Bu nedenle, bir devlet, kendi toprakları üzerinde miras listesine dahil edilen yerlerde yapılacak değişikliklerin, evrensel değerini düşürmeyeceğini güvence altına almak zorundadır” uyarısında bulundu. “Her türlü değişikliğin öncesinde ilgili devlet tarafından UNESCO’ya bildirilmesi ve lüzum görülürse Dünya Miras Komitesi tarafından incelenmesi gerekiyor” bilgisi verildi.

Ayasofya’nın durumuna ilişkin endişeleri Türk yetkililere çok sayıda mektup yazarak ilettiklerini belirten UNESCO, Türk yetkililere Ayasofya’nın “evrensel değerlerine zarar verecek herhangi bir karar almadan önce diyaloğa başlama” çağrısı yaptı.

35 YILDIR DÜNYA MİRASI LİSTESİNDE

“İstanbul’un Tarihi Alanları” arasında bulunan Ayasofya, 1985 yılında Dünya Mirası listesine dahil edilmişti. Bizans İmparatoru I. Jüstinyen tarafından 532-537 yılları arasında kilise olarak inşa edilen Ayasofya, 1453’te Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u almasıyla camiye çevrilmişti. 481 yıl cami olarak kullanılmasının ardından, 24 Kasım 1934’te Atatürk’ün de imzasını taşıyan Bakanlar Kurulu kararıyla 1 Şubat 1935’te müzeye dönüştürüldü.

medyabold
Devamını Oku »

Kılıçdaroğlu: Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olmaya devam ettiğini düşünüyorum

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, polisin baro başkanlarının Kuğulu Parkta abluka altına almasına, ” 20 Temmuz sivil darbe döneminde yaşıyoruz” dedi. Erdoğan’a ilişkin ise “Erdoğan bugüne kadar bu ülkeye en büyük zararı veren kişidir. Rejim değişti zaten. Saray rejimi var” ifadesini kullandı.

BOLD – Kılıçdaroğlu, Gelecek ve DEVA partilerinin Millet İttifakında yer alacağı iddialarına ise, “Önümüzdeki süreçte seçim kararı alınmadığı sürece bir ittifak arayışı içine girmek doğru değil. Dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi bir tablonun doğru olmadığını düşünüyorum” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Bir Ülke Bir Kent’ adlı YouTube kanalında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, “Kuğulu Parkın önü çevrilmiş durumda… Bu tablo için ne diyorsunuz? ” sorusuna, “20 Temmuz sivil darbe döneminde yaşıyoruz. Bu tablo yargının vesayet altında olduğunu gösteriyor. Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez. Devlet akılla bilgi birikimle yönetilir” cevabı verdi.

Çoklu baro yasasıyla ilgili AKP’yi eleştiren Kılıçdaroğlu, “Avukatlar düşüncelerini bildirmiştir. Baro Başkanlarının içinde değişik siyasi görüşlerde başkanlar da var. Bu devleti tahrip yasasıdır. Ben Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı olmaya devam ettiğini düşünüyorum. Milleti kurumları bölüyorlar. Erdoğan’ın görevi bu zaten. Egemen güçlerin taleplerini yerine getiriyorlar” şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Ziraat Bankası eski Genel Müdürü Can Akın Çağlar’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği’ne atanmasıyla ilgili ise, “İBB’ye Yeni Genel Sekreter atanmasıyla ilgili de kim yönetecek. İmamoğlu. Yönetici kadrosuna müdahaleyi doğru bulmuyorum. Genel sekreter üzerinden yapılan tartışmaları doğru bulmuyorum; biz Ekrem Beyin geliştirdiği projelere bakmalıyız” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

BİR KİŞİ DEVLETE EGEMEN

“Ortada AK Parti kalmadı. Sadece Erdoğan konuşuyor. Bir kişi devletin bütün kurumlarına egemen. Hakim dinlemiyorsa görevinden alınıyor. Kendi beğendiği bir yargıcın atandığını görüyoruz. Bu tablo bizi rahatsız ediyor.

FATİH TABLOSU

Tablonun Türkiye’ye getirilmesinden mutluyum. Londra’daki İBB tarafından satın alındığını duyduğumda hepimiz mutlu olduk. Önemli bir tablo. Değeri parayla ölçülebilecek gibi değil.

1989 SENDROMU YAŞAMAK İSTEMİYORUZ

AK Parti döneminde çalıştılar diye hepsini tasfiye mi edeceğiz. Yok öyle bir şey. Bürokrasinin yasalara uygun çalıştığı bir ortamda hiçbir sorun yoktur. Bürokrasi siyasetin emrinde çıkar peşinde koşar ve liyakatin yerine sadakatin yerini aldığı bir düzen çıkarsa orada her şey bozulur. Biz 89’a benzer bir sendromu yaşamak istemiyoruz. Herkes son derece dikkatli davranmalı.

20 TEMMUZ SİVİL DARBE DÖNEMİNDE YAŞIYORUZ

(Kuğulu Parkın önü çevrilmiş durumda… Bu tablo için ne diyorsunuz? Bu nasıl bir devlet yönetimidir?) 20 Temmuz sivil darbe döneminde yaşıyoruz. Bu tablo yargının vesayet altında olduğunu gösteriyor. Devlet etki ve tepkiyle yönetilmez. Devlet akılla bilgi birikimle yönetilir.

ERDOĞAN ÜLKEYE EN BÜYÜK ZARARI VEREN KİŞİDİR

Erdoğan bugüne kadar bu ülkeye en büyük zararı veren kişidir. Rejim değişti zaten. Saray rejimi var. Bakanlar da memur gibi çalışıyorlar. Müsteşarlıkları kaldırıp yerine bakan koydular. Parlamentoya sorumlular mı? Değil. Bir kişi sorumlu o da kim? Erdoğan.”

İMZALADIKLARI BELGEDEN HABERLERİ BİLE YOK

“İstanbul Sözleşmesi’nin değişeceğini sanmıyorum. Sadece gündemi değiştirmek için söylenen bir olay. İstanbul Sözleşmesi bu bağlanma gündeme getiriliyor. Ben kadın kuruluşlarıyla yaptığım görüşmede bunu ifade ettim. Bir uluslararası sözleşmeyi atını imzalayan bir iktidar bir süre sonra ‘beni kandırdınız, ben imzamı çekiyorum’ nasıl diyecek Allah aşkına. Bunu sormayacaklar mı; ‘Birdenbire nasıl oldu da bir sorun haline geldi bu?’ diye. Belli kişiler bundan rahatsızlık duyuyorlar. Dolayısıyla da bunu siyasetçi üslubuyla gündeme getiriyorlar. İmzanın çekilmesi TC devleti attığı imzanın bile farkında değil. Türkiye’yi yöneten kişilerin imzaladıkları belgeden haberleri bile yok. Türkiye’nin saygınlığını zayıflatan bir tablo ortaya çıkarır.”

ÜÇÜNCÜ İTTİFAK TARTIŞMASI

Acaba DEVA ve Gelecek Partisi, Millet İttifakı içerisinde yer alacak mı? Bu konuları konuşmak için henüz çok erken. Neler yapacakları konusunda kamuoyunu bilgilendirdiler, büyük bir dikkatle izliyorum. Örtüştüğümüz yerler de var, örtüşmediğimiz yerler de var. Devletin saydamlığı konusunda, aşağı yukarı pek çok konuda ortak cümleler kurabildiğimizi görüyorum. Önümüzdeki süreçte seçim kararı alınmadığı sürece bir ittifak arayışı içine girmek doğru değil. Dereyi görmeden paçayı sıvamak gibi bir tablonun doğru olmadığını düşünüyorum.

SAKARYA PATLAMASI

Siz bunları taşıyorsunuz. Önlem aldınız mı? Hiçbir önlem almadınız. Talimatı kim verdi, vali vermiştir. Bunu birilerinin talimatı üzerine vermiştir. O birileri kimdir, bu devleti yönetenlerdir. Bu ölenlerin haklarını kim savunacak, biz. Bu davayı takip edeceğiz. Ölen öldü, Allah’tan rahmet dilemek dışında bir şey yapmıyoruz ama bundan sonra aynıları olmaması için çaba harcamamız lazım. Pek çok insan hastanelerde yatıyor ve siz bir moral yemeği düzenliyorsunuz. Bu kadar büyük bir duyarsızlık! Üstelik bunu düzenleyen sivil tolum kuruluşu da MÜSİAD! İnsanlar hayatını kaybetmiş, neymiş sorunları tartışıyoruz.’ Bu askerleri oraya kim gönderdi? Bunlar sanki sokakta çöpler toplanıyor, bir yere dökülüyor. Olaya böyle bakıyor, olayı böyle değerlendiriyorlar. Patlayıcının nasıl bir tehlike yarattığını bilmiyorlar. Çünkü yönetmelikleri bilmiyorlar. Kendi kafalarına göre yapıyorlar. Kendi kafalarına göre yapmalarının bir maliyeti var mı? İktidara yakından yok.

İstanbul Emniyetinde kıyım: Soylu, Berat Albayrak’a yakın ekibi tasfiye etti

medyabold
Devamını Oku »

İstanbul Emniyetinde kıyım: Soylu, Berat Albayrak’a yakın ekibi tasfiye etti

Mustafa Çalışkan’ın görevden alınmasının ardından İstanbul Emniyetinde 33 il emniyet müdür yardımcısı, 39 ilçe emniyet müdür yardımcısı ve 55 şube müdürünün görev yeri değiştirildi. Berat Albayrak’a yakın ekibin Soylu tarafından tasfiyesi olarak değerlendirildi.

BOLD – Müdür değişikliğiyle ilgili listede eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ın etkili olduğu belirtildi.

Geçtiğimiz ay AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararnameyle İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan Emniyet Genel Müdür Yardımcılığına atanmış, yerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın olduğu iddia edilen Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş getirilmişti

MÜDÜRLERE SÜRGÜN GÖREVLER

Zafer Aktaş’ın göreve başlamasının üzerinden 1 ay geçmeden İçişleri Bakanlığı kararı ile İstanbul’da görev yapan ve Mustafa Çalışkan’ın ekibinden oldukları belirtilen 33 il emniyet müdür yardımcısı, 39 ilçe emniyet müdür yardımcısı ve 55 şube müdürünün görev yerleri değiştirildi. 4 il müdür yardımcısı polis meslek yüksek okulu ve polis eğitim merkezinde görevlendirilirken, çok sayıda şube müdürü ise çeşitli illere “sürüldü.” Görevden almalarda eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral’ın etkisi olduğu öne sürüldü.

EMNİYET’TEKİ DEĞİŞİKLİĞE ERDOĞAN’IN AVUKATINDAN TEPKİ

İstanbul Emniyet Müdürlüğünde yapılan değişikliğe AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın avukatı, Berat Albayrak’a da yakın isimlerden biri olan Mustafa Doğan İnal sosyal medya hesabından tepki gösterdi. İnal, “Lüftefen zor zamanda dimdik mücadele eden insanları kırıp dökmeyin” ifadesini kullandı. İnal, mesajında görevden almalara şöyle tepki gösterdi: “17/25 Aralık’ın ilk günleri, her şey karmakarışık… FETÖ’cüler her şeyi geri getirilemez şekilde silmişler. İstanbul Bilişim Şube Müdürü F.O.K., uzun uğraşlar sonucu FETÖ’cülerin ‘dönemin başbakanı’ yazan fezlekesini buldu. Hep gayretli çalıştı. Ödül olarak bugün Diyarbakır’a gönderilmiş. Birçok kişi de aynı şekilde sanki bir hükümet değişikliği olmuş gibi doğuya gönderilmiş. Ben vefa duygumun gereği ve o günleri birlikte yaşadığım bu insanların emeklerine saygı için hakkı söyleyeceğim. Lütfen zor zamanda dimdik mücadele eden insanları kırıp dökmeyin” ifadelerini kullandı.

ÇALIŞKAN İLE SOYLU’NUN ARASI AÇIK İDDİASI

Cumhuriyet’in haberine göre, eski İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun arasının “açık olduğu” iddia ediliyor. Ekim 2017’de Süleyman Soylu’nun oğlunun içinde bulunduğu otomobil, İstanbul’da Yunus ekipleri tarafından durdurularak aranmış, Soylu’nun aradığı İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan’ın ise telefonlara çıkmadığı ileri sürülmüştü. Ayrıca makamında intihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümüyle ilgili İstanbul’da yürütülen soruşturmada da Süleyman Soylu’nun adının geçtiği iddia ediliyordu. Yaşanan bu durumun, ‘Pelikancıların Soylu’ya yönelik hamlesi’ diye yorumlanırken, Soylu’nun bu nedenlerle Çalışkan’ı geçmişte görevden almak istediği, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edemediği öne sürülmüştü.

Başkanlık sistemi geldikten sonra ne oldu raporu: Dip yaptık

medyabold
Devamını Oku »

Düşürülen krediler konutlara yüzde 30 zam olarak geri döndü 

Tüketimi canlandırmak isteyen hükumetin hayata geçirdiği düşük faizli konut kredisi, konutlara zam olarak yansıdı. Düşük faizli kredilerden sonra konut fiyatları yüzde 30 arttı. Düşük faizli kredilere rağmen konut almak avantajlı olmaktan çıktı.

BOLD – İç tüketimin canlandırılması için kamu bankaları aracılığıyla vatandaşın düşük faizli krediye boğulması, zamları da beraberinde getirdi. Fiyatlar artınca krediler de avantajlı olmaktan çıktı. Konut fiyatlarındaki zam yüzde 30’u buldu.

VATANDAŞ EN ÇOK KONUT KREDİSİNE RAĞBET EDİYOR

Cumhuriyet’ten Gamze Bal’ın haberine göre pandemi dolayısıyla duran ekonominin ve azalan tüketimin canlandırılması için kamu bankalarınca dört yeni düşük faizli kredi destek paketi devreye sokulmuştu. Konutta aylık faiz yüzde 0.64’e, taşıtta yüzde 0.49’a, tatil kredisinde ise yüzde 0.67’ye çekilmişti. Kamu bankaları verilerine göre vatandaşlar en çok konut kredisine ilgi gösteriyor.

KREDİLER AVANTAJLI OLMAKTAN ÇIKTI

Daha faiz oranları duyurulmadan konut fiyatlarında yüzde 10 zam yapıldığına dikkat çeken İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizameddin Aşa, “Haziran sonuna doğru bu zam oranları yüzde 30’u buldu” dedi. Bu zammın arz-talep dengesinden değil, tamamen suni bir fiyat artışı olduğunun altını çizen Aşa, “Krediler vatandaş için avantajlı olmaktan çıktı. Fiyatlar yükseldiği için çok sayıda kişi vazgeçti. 1-27 Haziran aralığında toplam kredili konut satışı 93 bin 704’te kaldı. Suni fiyat artışları olmasaydı bu satışlar 150 bine çıkardı” dedi.

İLANLARDA FİYAT FARKI VARSA ŞİKAYET EDİN

Fiyat artışı yapanlarla ilgili şikayette bulunulmasını öneren Aşa, “27 Mayıs’tan önceki ilanla, 27 Mayıs sonrası ilanda fiyat farkı varsa mutlaka bu iki ilanın çıktısını alıp Ticaret Bakanlığı’na, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ve üç kamu bankasının genel müdürlüklerine göndersinler. Bu firmalar için kredi çıkmayacaktır” dedi.

Hizmet Hareketine ait yurt binasına Saray el koydu

medyabold
Devamını Oku »

DEVA Partisi, Dünya Hukuk Gününde uyardı: ‘Siyah Transporter’la insan kaçırma utanç verici!

DEVA Partisi Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, Dünya Hukuk Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada işkence ve insan kaçırmalara tepki gösterdi. “Siyas transporter araçlarla kaçırılan insanlar 21. yüzyılın Türkiye’sinde hukuk adına utanç vericidir” dedi.

BOLD –  KHK’lar ile oluşturulan mağduriyetlere son verilmesi gerektiğini belirten Yeneroğlu,  “Yargı kararlarıyla suçsuz bulunmuş yahut haklarında idari ve adli bir soruşturma bulunmayan KHK’lıların hak ve itibarlarının iadesi sağlanmalıdır” ifadesini kullandı.

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Dünya Hukuk Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı uyarısı yaptı. Yeneroğlu, “Türkiye, TBMM’nin torba kanunlarla ve Cumhurbaşkanı Kararlarıyla etkisizleştirildiği, yasamanın ve yargının etki altına alındığı kuvvetlerin bir kişide toplandığı bir yönetim anlayışıyla yönetilmektedir” dedi.

15 Temmuz’un ardından artan işkence ve insan kaçırma iddialarının 90’lı yılların “Beyaz Toroslar”ını hatırlattığına dikkat çeken Yeneroğlu, “Onlarca kişinin gözü önünde siyah transporter araçlara bindirilerek kaçırılan ve kendisinden haber alınamayan insanlar 21. yüzyılın Türkiye’sinde hukuk adına utanç vericidir” dedi.

DEVA Partisi olarak kuvvetler ayrılığının ve hukukun üstünlüğünün esas alındığı, demokrasinin güçlendiği ve evrensel standartlarda bir özgürlük anlayışının hakim olduğu bir Türkiye ideali için mücadele etmeye devam edeceklerini kaydeden Yeneroğlu, şunları belirtti:

“Bugün, Cenevre Hukuk Yoluyla Dünya Barışı Konferansı’nın yıl dönümü olması nedeniyle sadece ülkemizde kutlanan Dünya Hukuk Günü’dür. Böyle bir tarihi kutlayan tek ülke olan ülkemizin, ne yazık ki en büyük sorununun hukuksuzluk olması çok üzücüdür. Ülkemiz, gelinen noktada ulusal ve uluslararası normların demokratik hukuk devletine yüklediği yükümlülüklere uymak ve bir hukuk devleti olmak yerine, adeta hukuku ezmekle övünen otoriter bir anlayışla yönetilmektedir.

Freedom House’un hazırladığı “Dünyada Özgürlükler 2020” raporuna göre özgür olmayan ülke kategorisinde yer alan ülkemiz, son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülkedir. Türkiye, World Justice Project’in 2020 Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 128 ülke içinde 107., “hükümet yetkilerinin kısıtlanması” alanında 124. ve “temel haklar” alanında 123. sıradadır. Sosyal Demokrasi Vakfı’nın 2019 yılındaki “Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven” anketine göre ülkemizde yargıya güvenenlerin oranı sadece yüzde 38’dir. ORC’nin yapmış olduğu ankette ise yargıya güvenmeyenlerin oranı yüzde 68’dir. Ankete katılanların sadece yüzde 11,7’si yargıya güvendiğini söylerken, yüzde 20,3’ü ise “kısmen” cevabını vermektedir.

ÖZGÜR BASIN CEZALARLA ENGELLENİYOR

Türkiye AİHM’in 2019 yılında vermiş olduğu kararlarda tüm ülkeler arasında ifade özgürlüğünü en çok ihlal eden ülke konumundadır. Oysa ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun asli unsurudur. Demokratik bir toplumda, yeni ve farklı düşüncelerin dile getirilmesinin, düşüncelerin özgürce yayılmasının ve hakikatin ortaya çıkmasının en etkili aracı ifade özgürlüğüdür. Öte yandan siyaset alanını sorgulayacak, halkı bilgilendirecek ve bu yolla ülkeyi yönetenleri gözetim ve dengede tutacak olan özgür basın, ne yazık ki keyfi cezalar ile engellenmek istenmektedir. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2019 Raporuna göre basın özgürlüğü konusunda 180 ülke arasında 154. sırada olup; en çok tutuklu gazetecinin bulunduğu ülkelerden biridir. Medya organlarını kontrol etme ve baskı altında tutma çabalarının yanı sıra sosyal medyanın sınırlandırılmasına ve yasaklanmasına imkan verecek düzenlemelerin tartışılması tabloyu daha da endişe verici hale getirmektedir.

ÇOKLU BARO HUKUKA CİDDİ ZARAR VERECEK

Diğer taraftan, toplumun ihtiyacı olan adaleti tesis etmek ve demokrasiyi güçlendirmek yerine yargı bağımsızlığı, adil yargılanma hakkı ve savunma hakkına ciddi zararlar verecek olan çoklu baro sistemiyle halihazırda toplumda var olan güvensizliği ve kutuplaşmayı derinleştirecek adımlar atılmaktadır. Hükûmetin, paydaşların hiçbir itirazını dinlemeden hızlı bir şekilde meclis gündemine getirdiği bu konuda izlediği yöntem dahi uzlaşmadan, çoğulculuktan ve katılımcılıktan ne kadar uzaklaşıldığının açık bir kanıtıdır.

KHK’LILARIN İTİBARI İADE EDİLMELİ

Son dönemde sıklıkla gündeme gelen işkence ve insan kaçırma iddiaları 90’lı yılların “Beyaz Toroslar”ını hatırlatmaktadır. Onlarca kişinin gözü önünde siyah transporter araçlara bindirilerek kaçırılan ve kendisinden haber alınamayan insanlar 21. yüzyılın Türkiye’sinde hukuk adına utanç vericidir. Hiç şüphesiz ki devlet terörle etkin bir şekilde mücadele etmelidir; fakat terörle mücadele hukuk içinde ve hukukun üstünlüğü ilkesi gözetilerek yürütülmelidir. Aksi takdirde toplumun hukuka olan inancı tamamen yok olur ve bu durum en çok terör örgütlerinin işine yarar. Bu minvalde, KHK’lar ile oluşturulan mağduriyetlere son verilmeli ve yargı kararlarıyla suçsuz bulunmuş yahut haklarında idari ve adli bir soruşturma bulunmayan KHK’lıların hak ve itibarlarının iadesi sağlanmalıdır.

KUVVETLERİN BİR KİŞİDE TOPLANDIĞI BİR YÖNETİM…

Demokratik hukuk devletinin var olabilmesi, halk iradesinin tam olarak yansıdığı bir meclis ve bu meclisteki demokratik süreçlerin ardından vücut bulan yasaların; adil, şeffaf ve evrensel standartlarda bir demokrasi ve hukuk anlayışıyla uygulanmasıyla mümkündür. Ancak Türkiye, TBMM’nin torba kanunlarla ve Cumhurbaşkanı Kararlarıyla etkisizleştirildiği, yasamanın ve yargının etki altına alındığı kuvvetlerin bir kişide toplandığı bir yönetim anlayışıyla yönetilmektedir. Öte yandan, kanunlarda adrese teslim olarak nitelendirilebilecek değişiklikler yapılarak vakıf üniversiteleri ile kurucu vakıf arasındaki ilişki zayıflatılmakta ve sadece bir Cumhurbaşkanı Kararı ile üniversite kapatılmaktadır.”

Hizmet Hareketine ait yurt binasına Saray el koydu

medyabold
Devamını Oku »

Memura giyecek yardımı yapmayan Adalet Bakanlığı mahkum oldu

Adalet Bakanlığı, memura vermediği “giyecek yardımı” için davalık oldu. Yönetmelikte olduğu halde giyecek yardımını “stokta kalmadı” gerekçesi ile alamayan mübaşir, dava sonucu haklı bulundu. Artık bakanlık memurlara giyecek yardımı yapmak zorunda kalacak.

BOLD – Samsun Adliyesi’nde mübaşir olarak görev yapan Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyesi Yılmaz Tuluk, giyecek yardımı talebinde bulundu. Adalet Bakanlığı, Tuluk’un talebini “stokta giyecek bulunmadığı ve piyasadan da temin edilemediğini” gerekçe göstererek reddetti.

MAHKEME MEMURU HAKLI BULDU

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre Tuluk adına sendika tarafından açılan davada Samsun Bölge İdare Mahkemesi kararını şöyle açıkladı: “Memurun hak kazandığı giyeceklerin temin edilerek kendisine ‘ayni’ olarak verilmesi gerekirken ‘stokta giyecek bulunmaması ve piyasadan temin edilememesi’ gerekçe gösterilerek ve bu yöndeki külfetin memura yüklenmesini doğuracak şekilde işlem yapılması hukuka aykırıdır.”

İSTİNAF BAKANLIĞIN TALEBİNİ REDDETTİ

Adalet Bakanlığı’nın istinafa başvurarak karara itirazı üzerine dosyanın gittiği Samsun Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi de bakanlığın talebini kabul etmedi. Kararın giyecek yardımında keyfi uygulamaların önüne geçilmesini sağlayacağı belirtildi.

GİYECEK YARDIMININ AYNİ OLARAK YAPILMASI GEREKİYOR

Memurlara yapılacak giyecek yardımlarının “Memurlara Yapılacak Giyecek Yardımı Yönetmeliği’nde kurum tarafından “ayni” olarak verileceği belirtiliyor. Bu yardım karşılığında çek, kupon veya benzeri kağıtlar verilemiyor. Nakdi bir ödemede de bulunulamıyor. Yönetmelikte mübaşirler de giyecek yardımı yapılacak memurlar arasında sayılıyor.

Hizmet Hareketine ait yurt binasına Saray el koydu

medyabold
Devamını Oku »

Milletvekilleri duruşmaya alınmadı, kim, neyi gizliyor?

AKP’li milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının saldırıları sonucu üç kişinin hayatını kaybettiği Şenyaşar ailesinin duruşmasına HDP’li milletvekilleri alınmadı.

BOLD – Urfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran 2018’de meydana gelen saldırılarda yaşamını yitiren Hacı Esvet Şenyaşar, oğulları Celal ve Adil Şenyaşar’ın ölümüne ilişkin açılan davanın ikinci duruşması dün Malatya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

2’si tutuklu 13 kişinin, “öldürme”, “öldürmeye teşebbüs”, “yaralama”, “mala zarar verme” ve “ateşli silah bulundurma” suçlamalardan yargılandığı davanın 15 Nisan’daki ilk duruşması koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında görülememiş, Nöbetçi Malatya 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, dosya üzerinde inceleme yapıp erteleme kararı vermişti.

Saldırıda yaralı kurtulup, 2 yıldır tutuklu bulunan Fadıl Şenyaşar ile AKP’li vekil Yıldız’ın yakını Enver Yıldız, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBIS) üzerinden bağlanırken, tutuksuz 11 sanık salonda hazır bulundu.

İDDİANAME YILDIZ AİLESİNİ KORUMAYA YÖNELİK

Şenyaşar ailesinin avukatı Bülent Duran’ın, Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamenin Yıldız ailesini korumaya yönelik olduğunu söylediği duruşmaya mahkeme başkanının kararıyla Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ile Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü alınmadı. Gergerlioğlu daha sonra aile ile canlı bir Youtube yayını gerçekleştirdi.

 

Mahkeme başkanını adliyedeki Adalet Komisyonu’na şikayet eden Gergerlioğlu, Şenyaşar ailesine karşı yapılanların herkes tarafından bilindiğini, yine de geçen 2 yıllık süre içerisinde adaletin yerini bulmadığını söyledi.

“MAHKEME BAŞKANI BİZİ ALMAMAK İÇİN DİRETTİ”

Gergerlioğlu, “Urfa’da yaşanan bu olayın davası Malatya’ya alınarak dava görülmeye başlandı. Duruşmaya katılmak için Ankara’dan Malatya’ya geldik. Duruşma öncesi ailenin duygu ve düşüncelerini almak için kısa bir canlı yayın yapmak istedik. Ama hemen müdahaleye uğradık. Yayın yapmamız engellendi. Ardından mahkeme salonuna girmek istedik, bir kez daha engellendik. Mahkeme başkanı taraflar dışında başka kimseyi duruşma almayacağını söyledi. Biz milletvekili olarak, milletin adına duruşmaya katılmak istedik. Mahkeme başkanı bizi almama noktasında diretti. Bu durumu Adliye Adalet Komisyonu başkanlığına bildirdik. Fakat o da ‘bu konu beni aşar’ diyerek, başvurumuzu geri çevirdi. Sonuçta mahkeme salonuna giremedik. Bu durum ailenin adalet konusundaki kaygılarını arttırmıştır” dedi.

Şenyaşar ailesinin kamuoyuna duruşmaya katılım çağrısı yaptığını hatırlatan Gergerlioğlu, kendisinin de partisi tarafından bu adalet arayışına destek olmak için görevlendirildiğini dile getirdi.

“SON DERECE VAHİM BİR DURUM”

Gergerlioğlu, karşılaştıkları engellemeyi “Bu duruşmayı izlemememizin ne manisi olabilir? Kim neyi gizliyor? Ben bunu açıkça soruyorum; Biz neden içeri alınmadık? Tamam, mahkeme başkanının böyle bir kararı olabilir. Ama biz de milletvekiliyiz ve milletin adına gelmişiz. Tüm bunlara baktığımız zaman belli ki önceden alınmış kararlar var. Daha önce hiç karşılamadığımız bir durum. Yine duruşmayı izlemek için ille de milletvekili olmak da şart değil. Yani mahkemelerin ‘aleniyet ilkesi’ çiğnenmiş oldu. Onun için bunu son derece vahim bir durum olarak görüyoruz” ifadelerini kullandı.

SÜRÜCÜ: AMAÇ GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK

MA’nın haberine göre Duruşma salonuna sokulmayan partili bir diğer isim Urfa Milletvekili Ayşe Sürücü de, olayın Urfa’da yaşandığını, bu yüzden duruşmaların da orada görülmesi gerektiğini dile getirerek dava dosyasının Malatya’ya taşınmasını eleştirdi. Sürücü, “ Gerçeklerin ortaya çıkmasını istemiyorlar. Yine kamuoyunun olaydan haberdar olmasını istemiyorlar. Amaçları gerçeklerin üstünü örtmek” dedi.

NE OLMUŞTU?

24 Haziran 2018 genel seçimlerinin hemen öncesinde Urfa’nın Suruç ilçesinde, 14 Haziran’da AKP Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının Şenyaşar ailesine ait iş yerine yönelik saldırısı, yaralıların kaldırıldığı hastanede devam etmiş ve baba Hacı Esvet Şenyaşar ile çocukları Celal ile Adıl Şenyaşar yaşamını yitirirken, Ferit, Memet, Fadıl Şenyaşar’ın da aralarında olduğu 9 kişi ise yaralanmıştı. Olaydan sonra tedavi edildikleri hastanelerde gözaltına alınan yaralı kardeşlerden Fadıl Şenyaşar, “öldürmek” ve “yaralamak” iddialarıyla tutuklanmıştı.

AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız’ın da yaşamını yitirdiği olaya dair somut ifadeler ve görüntüler olmasına rağmen, Yıldız ailesinden kimseye dokunulmamış, 17 ay sonra Enver Yıldız koruma ordusu ile geldiği Urfa Adliyesinde tutuklanmıştı.

Savcılık tarafından olaydan 18 ay sonra hazırlanan iddianamede ise Şenyaşarlara yönelik asıl saldırının yaşandığı hastane boyutu iddianame dışı bırakılmasının yanı sıra sağlam şekilde girdiği hastaneden kafası ezilmiş halde ölü olarak çıkan Esvet Şenyaşar’a dair tespite yer verilmedi.

medyabold
Devamını Oku »