23 Şubat 2019 Cumartesi

Mısır’da bombalı saldırı: İki polis hayatını kaybetti

Bakanlık açıklamasına göre polisler Kahire’nin batısındaki polis noktasına saldırı düzenlemeye çalışan bir kişiyi takip ediyorlardı. Polislerin saldırganı yakaladıkları sırada bomba infilak ettirildi.

Saldırganın da öldüğü saldırı sonrası İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Ulusal güvenlik güçlerimiz ve araştırma servis çalışanımız şehit oldu” ifadesini kullanıldı.

Saldırıda yaralananlardan birinin Taylandlı bir öğrenci olduğu açıklandı. Mısır devlet televizyonu saldırganın 37 yaşındaki El Hassan Abdullah olduğunu duyurdu.

kronos
Devamını Oku »

Dizel skandalında tüketicinin hukuk zaferi

Almanya’da mahkeme, dizel skandalı yüzünden aracının değerinin düşmesini gerekçe göstererek üreticiye dava açan müşteriyi haklı buldu. Karar, toplu davaya hazırlanan dizel araç sahiplerine “iyi haber” olarak yorumlandı.

BOLD– Almanya’da federal mahkeme (Yargıtay), dizel skandalıyla ilgili açılan bir davada dizel araçlara emisyonunu düşük gösteren cihazlar yerleştirilmesinin, üreticilerin kusuru olabileceğine hükmetti.

Dava, dizel araç sahibi bir müşterinin firmanın kusuru yüzünden otomobilinin değerinin düştüğü gerekçesiyle üreticiye karşı açılmıştı.

TOPLU DAVA AÇILABİLECEK

Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği Başkanı Klaus Müller, mahkemeden çıkan kararın dizel araçlarda bu yola başvuran Volkswagen (VW) gibi firmalara karşı toplu dava açmaya hazırlanan tüketiciler için çok iyi bir haber olduğunu söyledi.

Müller, bu cihazların emisyon testlerinde hileye başvurmak için araçlara yerleştirildiğinin son mahkeme kararıyla bir kez daha teyit edildiğini vurguladı.

ALMAN FİRMALARI HİLEYE BAŞVURMUŞTU

2015’te ilk kez VW firmasının bu yola başvurduğunun ortaya çıkmasının ardından birden çok Alman otomobil üreticisinin de emisyon testlerinde hileye başvurduğu anlaşılmıştı.

Dizel araçların o güne kadar bilinenden daha fazla emisyon salgıladığının ortaya çıkmasıyla da Almanya’da ve diğer bazı Avrupa ülkeleriden çok sayıda şehrin belirli bölgelerinde dizel araçların trafiğe çıkması yasaklanmıştı.

Mahkeme kararında, “Dizel aracın trafiğe çıkmasının yasaklanması tehlikesi vardır. Bu da ürünü asıl kullanım amacından alıkoyar.” denilerek müşterinin şikâyeti haklı bulundu.

TOPLU DAVAYA 400 BİN KİŞİ KATILACAK

Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği’nin verdiği bilgiye göre, VW’ye karşı açılacak toplu davaya 400 bin civarında dizel araç sahibi katılacak.

Volkswagen, hali hazırda 50 bin dava dosyasının halen adli makamlarda görüldüğünü, 14 bin dosyanın ise çoğunluğu fima lehine olmak üzere karara bağlandığını bildiriyor.

Trump vergi artışını ima etti, Alman otomotiv devlerini korku sardı

medyabold
Devamını Oku »

Dizel skandalında tüketicinin hukuk zaferi

Almanya’da mahkeme, dizel skandalı yüzünden aracının değerinin düşmesini gerekçe göstererek üreticiye dava açan müşteriyi haklı buldu. Karar, toplu davaya hazırlanan dizel araç sahiplerine “iyi haber” olarak yorumlandı.

BOLD– Almanya’da federal mahkeme (Yargıtay), dizel skandalıyla ilgili açılan bir davada dizel araçlara emisyonunu düşük gösteren cihazlar yerleştirilmesinin, üreticilerin kusuru olabileceğine hükmetti.

Dava, dizel araç sahibi bir müşterinin firmanın kusuru yüzünden otomobilinin değerinin düştüğü gerekçesiyle üreticiye karşı açılmıştı.

TOPLU DAVA AÇILABİLECEK

Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği Başkanı Klaus Müller, mahkemeden çıkan kararın dizel araçlarda bu yola başvuran Volkswagen (VW) gibi firmalara karşı toplu dava açmaya hazırlanan tüketiciler için çok iyi bir haber olduğunu söyledi.

Müller, bu cihazların emisyon testlerinde hileye başvurmak için araçlara yerleştirildiğinin son mahkeme kararıyla bir kez daha teyit edildiğini vurguladı.

ALMAN FİRMALARI HİLEYE BAŞVURMUŞTU

2015’te ilk kez VW firmasının bu yola başvurduğunun ortaya çıkmasının ardından birden çok Alman otomobil üreticisinin de emisyon testlerinde hileye başvurduğu anlaşılmıştı.

Dizel araçların o güne kadar bilinenden daha fazla emisyon salgıladığının ortaya çıkmasıyla da Almanya’da ve diğer bazı Avrupa ülkeleriden çok sayıda şehrin belirli bölgelerinde dizel araçların trafiğe çıkması yasaklanmıştı.

Mahkeme kararında, “Dizel aracın trafiğe çıkmasının yasaklanması tehlikesi vardır. Bu da ürünü asıl kullanım amacından alıkoyar.” denilerek müşterinin şikâyeti haklı bulundu.

TOPLU DAVAYA 400 BİN KİŞİ KATILACAK

Almanya Tüketicileri Koruma Merkezleri Birliği’nin verdiği bilgiye göre, VW’ye karşı açılacak toplu davaya 400 bin civarında dizel araç sahibi katılacak.

Volkswagen, hali hazırda 50 bin dava dosyasının halen adli makamlarda görüldüğünü, 14 bin dosyanın ise çoğunluğu fima lehine olmak üzere karara bağlandığını bildiriyor.

Trump vergi artışını ima etti, Alman otomotiv devlerini korku sardı

medyabold
Devamını Oku »

Hayallerden gerçeğe: Muhammed Salah

28 yıldır şampiyonluk hasreti çeken Liverpool, geçen sezon İngiltere Premier Ligi’ni 100 puanlı şampiyon Manchester City’nin 25 puan gerisinde 4. tamamlasa da gol kralı çıkarmanın sevincini yaşamıştı. Mısırlı Muhammed Salah, Roma’dayken Serie A’da iki sezonda attığı gollerden daha fazlasını atarak 2017-18 sezonunda krallık tacını giymişti. Premier Lig’deki 36 maçta 32 gol ve 10 asisti bulunan Salah, final oynadıkları Şampiyonlar Ligi’nde de 15 karşılaşmada 11 gol ve 4 asistle bütün dikkatleri üzerine çekmişti. Hemen herkes, Salah’lı Liverpool’un Devler Ligi finalinde Real Madrid engelini aşacağını, Mısır Milli Takımı’nın 2018 Dünya Kupası’nda başarılı olacağını ve ünlü futbolcunun FIFA tarafından 2018’in en iyi futbolcusu seçileceğini düşünüyordu.

SERGİO RAMOS, OMZUNU DEĞİL, HAYALLERİNİ KIRDI

Bazı anlar vardır; olumlu ya da olumsuz, bir insanın hayatını önemli derecede etkiler. 26 Mayıs 2018 tarihinde Ukrayna’nın başkenti Kiev’de oynanan Şampiyonlar Ligi finali, Salah için o anlardan biriydi. Hayali Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olan Mısırlı golcü, maça çok iyi başlamıştı. Liverpool’un tüm ataklarında Salah başroldeydi. Dakikalar 30’a yaklaştığında stattaki binlerce, ekranları başındaki yüz milyonlarca futbolseveri derinden üzen bir sakatlık meydana geldi. Real Madridli Sergio Ramos, ikili mücadelede kolunu bir türlü bırakmadığı Salah’ın ters bir şekilde yere düşmesine sebep olmuş, ardından kendisi de üzerine düşerek Mısırlı golcüyü omzundan ağır şekilde sakatlamıştı.

Çimlerin üzerine oturup hıçkıra hıçkıra ağlayan Salah’ın oyuna devam edip edemeyeceği büyük merak konusuydu. Oyuncu sedyeyle kenara alındığında herkes takım doktorunun ve Salah’ın vereceği kararı bekliyordu. Devam etme ihtimaline karşı yerine oyuncu sokulmadı bir süre. Daha sonra yerine Adam Lallana girdi. Salah’ın oyuna devam edememesi, Liverpool takımının konsantrasyonunu çok ciddi etkiledi. Artık İngiliz ekibi etkili atak geliştirmekte zorlanıyordu. Buna bir de Karius’un büyük hatası eklenince Liverpool, Benzema’nın golüyle 1-0 geriye düşüyordu. 4 dakika sonra Mane ile beraberliği sağlasa da Gareth Bale’in iki muhteşem golüyle maçı Real Madrid 3-1 kazanıyor ve Şampiyonlar Ligi kupasını arka arkaya 3 kez müzesine götüren takım oluyordu.

2018 DÜNYA KUPASI’NA DA GİDEMEDİ

Finalin ardından Salah’ın Rusya’da düzenlenecek 2018 Dünya Kupası’na kadar iyileşip iyileşemeyeceği merak ediliyordu. Yeryüzündeki bütün futbolseverlerin Dünya Kupası’nda izlemek istediği ünlü yıldız, ne yazık ki oynayabilecek durumda değildi. Mısır Milli Takımı, gruplardaki 3 maçta da yenilerek turnuvaya puansız veda ediyordu. Real Madrid ile Şampiyonlar Ligi kupasını kazanan Luka Modric ise kaptanlığını yaptığı Hırvatistan’ı finale taşıyordu.

FIFA, 2018 Dünya Kupası’nın ardından Yılın En İyi Futbolcusu’nu açıkladı. Adaylar arasında Salah da vardı. Ama ödül, Luka Modric’in olmuştu. Ramos, Devler Ligi finalinde Salah’ı sakatlamasa, büyük ihtimalle 2018’in En İyi Futbolcusu, Muhammed Salah olacaktı.

2018’i hem büyük başarılarla hem de unutamayacağı sakatlıkla kapatan Salah, bu sezon da gollerine ve asistlerine devam ediyor. Üstelik Liverpool, geçen sezonun aksine Premier Lig şampiyonluğunun en büyük adayı. Bu sezon Premier Lig’deki 26 maçta 17 golü ve 5 asisti bulunan Mısırlı yıldız, Şampiyonlar Ligi’nde de 7 maçta 3 gol kaydetti.

RONALDO, ZIDANE VE TOTTI’YE ÖZENEREK FUTBOLA BAŞLADI

Peki, şu an 160 milyon Euro’luk piyasa değeriyle dünyanın en pahalı futbolcularından biri olan Salah, futbola nasıl başladı? En çok hangi futbolculardan etkilendi? Futbolcu olmaya nasıl karar verdi?

Mısırlı yıldız, futbola henüz 7-8 yaşında bir çocukken aşık olmuştu. Şampiyonlar Ligi’ni izliyordu ve sokakta arkadaşlarıyla maç yaparken Brezilyalı Ronaldo, Zidane ve Totti gibi oynamaya çalışıyordu. Sokakta oynarken hâlâ en yakın dostu olan bir arkadaşı, “Bir gün büyük bir futbolcu olacaksın.” dedi.

14 yaşındayken El Mokawloon takımıyla profesyonel sözleşme imzaladı. Ama onun için çok zor oldu. Evden antrenmana gidip gelmek 4.5 saatini alıyordu. Antrenmanlara katılabilmek için okulu bırakmak zorunda kaldı. Ardından okulu, “İki saat gel, ardından antrenmana gidersin.” dedi. Bu teklif karşısında kararını değiştiren Salah, sabah 2 saat okula gidip sonra idmanlara koşuyordu. Gününün tamamı okul, ardından yolculuk, antrenman, geri dönüş, yemek ve uyumakla geçiyordu. Çok zor günlerdi onun için. Fakat futbolcu olmak için tüm bu zorluklara katlanmak gerekiyordu. Büyük ve özel biri olmayı kafasına koymuştu.

19 YAŞINDAYKEN MISIR MİLLİ TAKIMI’NA SEÇİLDİ

Liverpool’un resmi internet sitesine hayatını anlatan Muhammed Salah, “Eğer futbolcu olmasaydım ne olurdum hiç bilmiyorum. 14 yaşımda başladım ve o zamandan beri aklımda sadece futbolcu olmak vardı. Başka ne olabilirdim gerçekten bilmiyorum. Hayatımdaki her şeyi bana futbol verdi.” diyor.

Kafasında sadece futbolculuk olunca, henüz 19 yaşındayken Mısır Milli Takımı’na seçildi. İnanamıyordu: “Benim dışımdaki herkes 30 yaşındaydı. Genelde bizim jenerasyonun Mısır Milli Takımı’na 27-28 yaşlarında çağırılması gerekiyordu. Ama ben daha 19 yaşımdaydım.”

2012 Londra Olimpiyatları, Salah’ın Avrupa’ya açılmasının önünü açtı ve İsviçre ekibi Basel’e transfer oldu. Basel yılları onun açısından zor geçti: “Ülkem dışında başka bir yere gitmek çok zor oldu. Özellikle bu kadar gençken. Mısır’da büyüdüm, Mısır hakkında her şeyi biliyordum ama İsviçre hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. İngilizcem de yoktu. Ne yemek söyleyeceğimi bile bilmiyordum. Otele gittiğimde televizyonu açıyordum ama Arapça yayın yapan bir kanal bulamıyordum tabii. Başlarda çok zorluk yaşadım. Kendi kendime ‘Tamam, bu durumla başa çıkmalısın. Yoksa işler daha zorlaşacak.’ dedim. Hemen İngilizce öğrenmeye başladım. İyi gidiyordu ama dersleri durdurmak zorunda kaldım. Çünkü antrenmanlara zaman kalmıyordu.”

BASEL, ÖNEMLİ BİR BASAMAK OLDU

Dil ve kültür açısından zorlandığı İsviçre’deki ilk yılında 29 lig maçında 5 gol, ikinci yılında ise 18 lig maçında 4 gol attı. Salah’ı Avrupa’nın büyük takımlarının radarına sokan, 2013-14 sezonunda Basel formasıyla 10 Şampiyonlar Ligi maçında 5 gol kaydetmesi oldu. Chelsea, diğer büyüklerden erken davranarak 2013-14 sezonunun devre arasında Mısırlı yeteneği 13. 2 milyon Euro karşılığında kadrosuna kattı.

Salah, kariyerinde Basel’in önemli bir yeri olduğunu şu cümlelerle dile getiriyor: “Basel, kariyerimde büyük bir adımdı. Eğer Basel olmasaydı böyle bir futbolcu olamazdım. Bundan yüzde 100 eminim.

Dil sorununu yeterince halledemeyen Salah için yeni bir ülke ve yeni bir macera başlamıştı. 2013-14 sezonunun ikinci yarısında Chelsea formasıyla Premier Lig’de 10 maça çıktı, 6’sında karşılaşmaya ilk 11’de başladı ve toplam 2 gol kaydetti. Bu arada, İngilizcesini de geliştirdi: “Chelsea’ye transfer olduğumda İngilizcemi geliştirmek için daha çok şansım oldu.”

CHELSEA’DEYKEN LIVERPOOL’UN HAYALİNİ KURUYORDU

Chelsea’ye transfer olduğunda, Liverpool da onunla ilgileniyordu. Ama erken davranan Chelsea olmuştu: “Chelsea’ye gittiğimde bile Liverpool’un hayalini kuruyordum. Chelsea’de çok şey öğrendim. Profesyonel olmayı öğrendim. Chelsea formasıyla Anfield’da Liverpool ile çıktığımız ilk maçta ‘Bir gün buraya geleceğim ve burada oynayacağım’ dedim. Atmosferden çok etkilenmiştim. İnanılmaz bir atmosferdi.”

Chelsea, Salah’la ilgili fazla hayal kurmasa gerek ki onu önce Fiorentina’ya, ardından da Roma’ya kiraladı. Roma’da oynarken de bonservisini 15 milyon Euro karşılığında tamamen İtalyan kulübüne verdi. Artık Chelsea ile ilgili bir bağı kalmamıştı.

Yarım sezon oynadığı Fiorentina’da 16 lig maçında 6 gol, iki sezon oynadığı Roma’da 65 lig maçında 30 gol kaydetti. Roma forması giyerken UEFA Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde ise 15 maçta 5 kez gol sevinci yaşadı. Roma, gelişimi açısından çok katkı sağladı: “İki sene Roma’da oynadım. Roma, futbol oynamak için kolay bir yer değil. Baskı çok fazla. Luciano Spalletti bana çok yardım etti. Çok zeki bir insan. Ona gidip ‘Patron, daha çok gelişmek istiyorum’ diyordum. O da beni hiç kırmıyordu. Karakterimin gelişmesinde çok yardımcı oldu. Defans yapmayı öğretti.”

PLAY STATION’DA BİLE LIVERPOOL’U SEÇİYORDUM

Basel’deyken transfer girişimlerinde bulunan Liverpool, artık onunla daha çok ilgileniyordu. Ve geç kalmanın da bir bedeli vardı. Temmuz 2017’de Roma’ya 42 milyon Euro ödeyen Liverpool, bir gün Anfield’da oynama hayalleri kuran Salah’ı kadrosuna dahil etti: “İngiltere’ye dönmek istiyordum. İngiltere her zaman aklımdaydı. Buraya tekrar gelip futbolumu herkese göstermek istiyordum. Play Station’da FIFA oynarken bile Liverpool’u seçiyordum. Steven Gerrard, Sami Hyypia, Jamie Carragher, Michael Owen ve Xabi Alonso ile oynuyordum. FIFA’da bile takımım Liverpool’du. Liverpool benim için en doğru takımdı.”

Evet, Liverpool, Salah için en doğru takımdı. Mısırlı golcü, kariyerin en parlak günlerini Liverpool’da yaşadı ve yaşıyor. Salah, daha önce de bahsettiğimiz gibi Liverpool’daki ilk yılında gol kralı oldu. Şampiyonlar Ligi’nde Liverpool’u finale taşıdı. Bu sezon da takımını Premier Lig’de şampiyonluğa koşturuyor. Salah, Liverpool’u şampiyonluğa ulaştırırsa, 28 yıldır bu sevince hasret kalan kulüp için tarihi bir başarıyı gerçekleştirmiş olacak. Belki de heykeli dikilecek ve sonsuza kadar Liverpool tarihinin önemli bir figürü olacak.

Ve son söz Muhammed Salah’ta: “Liverpool’da çok mutluyum. Takım olarak uzun zamandır Premier Lig’i kazanamadığımızı biliyoruz. Liverpool’a şampiyonluk getirmek istiyoruz. Çok iyi bir takımız, iyi bir teknik direktörümüz (Jurgen Klopp) var. Kulüpte her şey çok iyi. Burada hep beraber şampiyonluk yaşayacağımıza inanıyorum.”

kronos
Devamını Oku »

Dördü yerli, yedi film vizyonda

SİBEL

Dünya prömiyerini 71. Locarno Film Festivali’nde yapan Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin üçüncü uzun metraj filmi Sibel, bu hafta gösterime giriyor.

Türkiye’nin kuzeyinde küçük bir köy olan Kuşköy’de köylüler, atalarından miras aldıkları bir ıslık diliyle uzak mesafeler arasında iletişim kurmaktadır. Çocukluğundan beri dilsiz olan 25 yaşındaki Sibel, çevresiyle ancak bu dille iletişim kurabilmesine rağmen yine de kendini yalnız ve dışlanmış hissetmektedir. Bir gün köyün yakınlarında bir ormanda saklanmakta olan Ali’yle karşılaşan Sibel, içinde ilk kez farkına vardığı yeni bir gücün uyandığını hisseder.

Dünya prömiyeri yaptığı Locarno’dan “Fibresci” ve “Ecumenial Prize” ödülleriyle dönen Sibel, 25. Uluslararası Adana Film Festivali’nden En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı.

Yönetmen: Çağla Zencirci, Guillaume Giovanetti
Oyuncular: Damla Sönmez, Erkan Kolçak Köstendil, Emin Gürsoy, Elit İşcan, Meral Çetinkaya

IMDb Puanı: 7,2

***

KARLAR KRALİÇESİ 4: SİHİRLİ AYNA

İlk kez 2012 yılında izleyici karşısına çıkan Rusya yapımı animasyon film Karlar Kraliçesi, serinin dördüncü filmi Karlar Kraliçesi 4: Sihirli Ayna (Snezhnaya Koroleva: Zazerkale) ile beyazperdedeki yolculuğuna devam ediyor.

Sihirli Ayna’yı kullanarak insanları kandıran Kral Harald’ın planını öğrenen Gerda, Engel olmak için elinden geleni yapacaktır ancak Aynalar Diyarı’na sadece sihir yeteneği olanlar gidebilmektedir. Ailesinde sihir yeteneği olmayan tek kişi Gerda’dır ve bu yüzden kendini işe yaramaz biri olarak görmektedir. Ailesini Aynalar Diyarı’ndan kurtarması için Gerda’ya Karlar Kraliçe’sinin hayali yardım eder.

Yönetmen: Robert Lence – Aleksey Tsitsilin
Tür: Animasyon

IMDb Puanı: 6,7

***

ÖLÜM GÜNÜN KUTLU OLSUN 2

Paranormal Activity serisinin yönetmeni Christopher Landon imzasını taşıyan Ölüm Günün Kutlu Olsun 2’nin (Happy Death Day 2U) başrolünde Jessica Rothe yer alıyor. Tree’nin hiç bitmeyen doğum günü sona ermiştir. Tree, Carter ile yeni bir ilişkiye başlar başlamaz tuhaf cinayetinin bulmacasını çözmenin, çoklu evrene şok dalgaları gönderecek sonuçlar doğurduğunu fark eder. Tree, Ryan’ın her boyutta kargaşa yaratan doğal düzenle uğraştığını görünce zaman atlamalarının asıl kaynağına ulaşmak ve sonsuza dek onarmak için herkesi harekete geçirmelidir.

Yönetmen: Christopher Landon
Oyuncular: Jessica Rothe, Israel Broussard, Suraj Sharma, Steve Zissis

IMDb Puanı: 6,7

***

GİT BE ABİ

Çinli yönetmen Fen Fen Cheng’in imzasını taşıyan Git Be Abi (Go Brother) abi-kız kardeş hikâyesi anlatıyor. Shimiao, abisinden nefret eden genç bir kızdır. Hayatı, abisi yüzünden adeta cehenneme döner. Genç kızın en büyük arzusu, türlü oyunlarla kendisini zor durumlarda bırakan abisinden kurtulmaktır. Yaşadıklarından iyice bunalan Shimiao, olacağını hiç beklemese de bir dilek diler ve abisinin hayatından çıkıp gitmesini ister. Arzuladığı bu dileği çok geçmeden gerçekleşince, Shimiao kendisini eğlence ve macera dolu bir olaylar silsilesi içinde bulur.

Yönetmen: Fen Fen Cheng
Oyuncular: Peng Yuchang, Zhang Zifeng, Liu Guanyi, Fang Xiang Rui

IMDb Puanı: 6,3

***

NEW YORK IN NEW YORK

Sinan Çetin’in 1993 yapımı Berlin in Berlin filminden uyarlanan ve daha önce 8 Şubat’ta vizyona gireceği duyurulan New York in New York bu hafta izleyiciyle buluşuyor. Dilber’in kocasını bir kaza sonucu öldüren New York’lu fotoğrafçı Dylan, vicdan çektiğinden Dilber’i bulup özür dilemek ister. O’nu yaşadığı yere kadar takip ettiği gecenin sonunda, evin büyük oğlu Mürtüz de peşlerine takılır ve amansız bir takip başlar. Dylan, Mürtüz’den kaçarken, tesadüfen kendini düşmanının evinde hapiste bulur. Törelere göre, özür dilemeye gelip evlerine sığınan Tanrı misafiri öldürülemez.

Yönetmen: Muammer Koçak – Serdar Gözelekli
Oyuncular: Rafael Cemo Çetin, Mine Kılıç, Ahmet Yıldırım, Sinan Sicimoğlu

***

DÖNDÜM BEN

Takıntılı ve evhamlı bir kişiliğe sahip olan Cenk, hayatında köklü bir değişiklik yapmak ister. İlk adımı da eşi Melda’dan boşanarak atmak ister. İşini ve eşini terk etmek isteyen Cenk, tam Melda’ya bunu söylemeye karar verdiği gün, Melda ailesini yemeğe çağırır. Yemekte de artık bir çocuk sahibi olmak istediklerini açıklar. Neye uğradığını şaşıran Cenk ise çareyi yakın arkadaşı Samet’e içini dökmekte bulur. Samet ise Cenk’i cast ajans sahibi olan Özgür’e yönlendirir. Olaylar silsilesi tam da burada başlamaktadır.

Yönetmen: Ömer Faruk Yardımcı
Oyuncular: Ayhan Taş, Sadi Celil Cengiz, Burak Satıbol, Dost Elver, Dilara Öztunç, Erdal Küçükkömürcü

***

TEZ: 13. GECE

Üniversitede klinik psikoloji üzerine yüksek lisans eğitimi alan Gaye, hedeflediği kariyere iyi bir başlangıç yapabilmesi için tezini bitirmesi gerekmektedir. Bu süreçte üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışan erkek arkadaşı Emre ona destek olur. Gaye’nin, daha önce okuldan öğrencisi olan ve çeşitli psikolojik sorunlarla baş etmeye çalışan Narin’in yanına taşınmasını sağlar. Narin, Gaye’nin tezi için biçilmiş kaftandır. Gaye tezi için harika bir konu bulduğunu düşünürken olaylar hiç de beklediği gibi gelişmez. Kardeşi Barış’ın hediye ettiği kamerayla Narin’i kayıt altına almaya başlar. Fakat Gaye’nin kamerası tezinden çok birbirinden korkunç olaylara tanıklık eder. Kameradaki kayıtlara bakıldığında, Gaye sadece 13 gece çekim yapabilmiş, o günden sonra kendisinden hiç haber alınamamıştır.

Yönetmen: Taylan Işıklar
Oyuncular: Benan Kılıç, Fulya Işıklar, Hüseyin Yaman

*Filmlerin IMDb puanları 22.02.2019 tarihinde alınmıştır.

kronos
Devamını Oku »

Öykücü ve fotoğrafçı Cavit Kürnek hayatını kaybetti

Öykücü ve fotoğraf sanatçısı Cavit Kürnek Çeşme’de hayata veda etti.

25 Ağustos 1933’te İzmir’de doğan İsmail Cavit Kürnek, bir süre Basın-İş Sendikası İzmir Şubesi Başkanlığı görevinde bulunmuştu.

Menteşe dergisinde 1968 yılında yayımlanan bir öyküsü nedeniyle hakkında soruşturma açılan ve yapılan yargılama sonunda beraat eden Kürnek, fotoğraf dünyasının yakından tanıdığı bir isimdi. 1976-77 yılları arasında İzmir’de ilk renkli fotoğraf laboratuarını kurdu. Türkiye’nin çeşitli illerinde yirmi kadar kişisel sergi açtı, pek çok karma sergiye katıldı. Kendi ifadesiyle, “Sanatı bir yere vardırabileceklerine inanmadığı için” yarışmalara katılmadı.

Annesi Sakız Adası’ndan göç eden Cahit Kürnek çalışmalarını yaşadığı Çeşme’de sürdürdü.

Cavit Kürnek’in ilk edebi ürünü olan “Kiralık Duvak” başlıklı şiiri Ege Ekspres gazetesinde, diğer eserleri ise Varlık, Dost, Evrim, Dönemeç ve Menteşe dergilerinde yer aldı.

Kürnek’in İnce Çimene Su (1998), Deniz Öğütüyor Değirmenlerim (2000) adlı iki öykü kitabı vardır.

FOTOĞRAF VE EDEBİYATLA BİR ÖMÜR

Kürnek’in vefatı dolayısıyla sosyal medya hesabında bir paylaşım yapan fotoğrafçı Fatih Pınar, “Fotoğrafı, gezmeyi, edebiyatı, yazmayı öğretti bana” diyerek şunları yazdı:

“Cavit Kürnek benim hayat öğretmenimdi. Dünyanın en güzel insanıydı. 19 yaşımda elimden tuttu ve hiç bırakmadı. Fotoğrafı, gezmeyi, edebiyatı, yazmayı öğretti bana. En çok annesini, sonra denizi, fotoğrafı, zeytin ağacını, gezmeyi, kuşları, öykü yazmayı severdi. Hiçbir canlının hakkını yemedi. Hep güzelliklerin peşinden koştu. Bu sebepten fotoğrafları çok güzel, öyküleri pek duyguludur. Bize onlarca öykü, binlerce fotoğraf bırakarak ayrıldı bu dünyadan. Çok sevdiği ve hep özlediği annesi Leyla Hanım’ın yanında şimdi.

Son kez, geçen yaz Çeşme’de ziyaret etmiştim. Bana ‘bedenim 85 ama ruhum 25 yaşında, bu haksızlığı taşıyamıyorum’ demişti. Şimdi artık bedeni de ruhu da yeni doğmuş bir bebek. Ve bugün, toprağa verileceği gün, benim doğum günüm.”

BAZI ÇALIŞMALARI

kronos
Devamını Oku »

İBB kendi kitap fuarını açıyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Basın Yayın Birliği’nin işbirliğiyle bu sene ilk kez düzenlenen Uluslararası Avrasya Kitap Festivali başlıyor. 23 Şubat- 3 Mart tarihlerinde Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde yapılacak festival bünyesinde, 4. İstanbul Fellowship (Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları) organizasyonu da gerçekleştirilecek. Festivalin onur yazarı hikayeci Mustafa Kutlu.

MUSTAFA KUTLU, İSKENDER PALA…

120 yayınevinin katılacağı festivalde yeni çıkan kitaplar ve özel basım eserler stantlarda yerini alacak. Bu sene ilk kez düzenlenen festivalin teması ‘Uzun Bir Hikaye’ olarak belirlendi. Festival süresince şiir dinletileri, paneller, söyleşiler düzenlenecek. İBB Kültür Daire Başkanlığı’nın düzenlediği söyleşi programına; İskender Pala, Hayati İnanç, Ömer Tuğrul İnançer, Selma Argon, Süleyman Seyfi Öğün, Işıl Açıkkar, Emin Işık, Gülper Refiğ gibi yazarlar katılacak. Festival süresince birçok yazar imza etkinliği kapsamında kitapseverlerle buluşacak. Festivalde geçen yıl kaybettiğimiz Prof. Dr. Fuat Sezgin için de anma etkinliği gerçekleştirilecek.

KİTAPTA KDV’NİN KALDIRILMASI YASALAŞTI

Öte yandan, basılı kitap ve süreli yayınlardaki KDV oranının sıfırlanması düzenlemesini de içeren Sosyal Hizmetler Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kanuna göre, basılı kitap ve süreli yayınlardaki yüzde 8 KDV oranı sıfırlanacak. Patronlara, 2018 yılı içinde iş yerinden bildirilen sigortalı sayısına ilave olarak, 1 Şubat 2019 ila 30 Nisan 2019 tarihlerinde işe alınan sigortalılar için 3 ay süreyle prim, vergi ve ücret desteği sağlanacak. Yayıncılar KDV’nin sıfırlanmasını olumlu karşılanırken bu indirimin okura kısa sürede yansımayacağı belirtiliyor. Çünkü kitap satış noktalarında KDV uygulaması devam ediyor.

kronos
Devamını Oku »

Ödüllü filmler İzmir’de

Devamını Oku »

Bir askerin notları

Ernst Jünger, Almanya’nın yirminci yüzyıldaki en tartışmalı yazarlarından biri. Bir yandan İkinci Dünya Savaşı’nda çarpışmaların dehşet verici yanlarını anlatırken bir yandan da dönemin düşünce ortamını betimleyen bir yazar.

“A German Officer in Occupied Paris” (İşgal Altındaki Paris’te Bir Alman Subay) adıyla yayımlanan savaş günlüklerinde Jünger, 1941 ile 1945 arasında Paris’te, Doğu Cephesi’nde yaşananları anlatıyor. Hem tarihsel hem de edebi değer taşıyan bu günlüklerde Jünger, Paris’te bulunduğu sırada ayrıcalıklı bir yaşam sürdüğünü, dönemin Fransa’sının en önemli isimleriyle geçirdiği günleri anlatıyor. Günlükte karşımıza çıkan isimler arasında Celine, Cocteau, Braque ve Picasso bulunuyor.

Yazarın Kafkaslarda görev yaparken tuttuğu notlarda ise Stalingrad’da ve Doğu Cephesi’nde yaşayan katliamları okumak mümkün. Kimi eleştirmenler, Jünger’in günlüklerinde kendini tarihsel gerçeklerden soyutlayarak anlattığı görüşünde.

Paradoksal bir gözlemci olarak tanımlanabilecek Jünger’in günlükleri Weimar Cumhuriyeti’ni anlamak için de önemli. Ernst Jünger, Weimar Cumhuriyeti’nin önemli entelektüellerinden biri olarak gösteriliyor ve totaliterlik eleştirisi yaptığı “Mermer Uçurumlarda” adlı kitabı totalitarizmi anlamak için önemli bir kaynak sayılıyor.

Kitap, Columbia University Press tarafından yayımlandı.

kronos
Devamını Oku »

Berksoy’un portreleri sergileniyor

Semiha Berksoy’un “Portreler”i İstanbul’da Galerist’te sergileniyor. Eserlerinde müziği ve dramayı bir ara getiren Berksoy, portreler serisinde hayatını şekillendiren önemli dönemlerden şahsiyetleri resmetti.

Kültür Servisi‘nin aktardığına göre Berksoy, bu seriyi bir tür anılar albümü olarak tasarlamıştı. “Nesneye gerçeklik veren şey sadece ifadedir.” diyen sanatçı, tablolarında resmettiği kişilerin ifadesini büyük bir başarıyla yakaladı. Semiha Berksoy, 2004 yılında hayatını kaybetmişti. “Portreler” sergisi 23 Mart’ta sona erecek.

Sergi, şu sözlerle tanıtılıyor:

“İyi bir hikâye anlatıcısı olan Berksoy, portresini çizdiği kişinin ifadesini müthiş bir beceriyle yakalar; sadece suretini değil ruhunu da görür. Resimlerdeki insanlar zaman geçtikte yaş alır fakat Berksoy hep genç kalır; düşüncesi ve enerjisiyle cesur ve hep daha ötededir. Bu enerjiyi alışılagelmiş akımların dışındaki çizgileriyle sabitler, izleyiciyi şaşırtan bir hayal dünyasına çekmeyi başarır. Baktıkça canlanan, büyüyen, renklenen, hareket eden ve hikâyeler anlatan portrelerin kimisi müzik dünyasından, kimisi özel hayatından, kimisi ise Berksoy’un hayal dünyasında onu yalnız bırakmayan karakterlere atfen resmedilmiştir.

Portreleri bir nevi anılar albümü olmaları öngörüsüyle hazırlayan Berksoy, onlarla çevrili, onlarla konuşarak, onlardan beslenerek yaşamıştır. Başlı başına bir sanat eseri gibi tasarladığı yatak odasının duvarlarını dolduran resimleri, iç dünyasının imgeleriyle ve Berksoy’u geleceğe götürecek bütün bir hayat hikâyesiyle doludur.”

kronos
Devamını Oku »

Alice Müzikali, bu akşam başlıyor

Bugüne kadar 174 dile çevrilen ve onlarca kez beyazperdeye uyarlanan Lewis Carroll’ın dünya edebiyatına kazandırdığı kült eseri Alice Harikalar Diyarında, Serdar Biliş’in yönetmenliği ve Beyhan Murphy’nin koreografisi ile çağdaş bir müzikal olarak sahneye uyarlandı.

Alice Müzikali’nde Serenay Sarıkaya “Alice” rolünde izleyicisinin karşına çıkacak. Ayrıca Ezgi Mola “Kraliçe”, Enis Arıkan “Tavşan”, Şükrü Özyıldız “Şapkacı”, İbrahim Selim “Kral”, Merve Dizdar ise “Kedi” rolü ile başrolleri paylaşacak.

Zorlu PSM, BKM ve id ortak yapımcılığında, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicisi ile buluşacak olan müzikal; sahne prodüksiyonu, görsel efektleri, kostümleri, müzikleri ve yetenekli oyuncu kadrosu ile dikkat çekiyor.

Müziklerini Tuluğ Tırpan’ın yaptığı müzikalde “Duy Beni” ve “Kuzey Yıldızı” adlı şarkılarının söz ve müzikleri ise Nil Karaibrahimgi’e ait. Oyunun metinlerini ise Aylin Alıveren ve Murat Uyurkulak hazırladı.

Bu akşam 21.00’de ilk kez izleyici ile buluşacak Alice Müzikali, 17 Haziran’a kadar Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izlenilebilir.

kronos
Devamını Oku »

Berlin’de en iyi ilk film ‘Oray’

Almanya’nın başkenti Berlin’de 10 gün süren 69. Berlinale Film Festivali’nde ödül alan tek Türk yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay oldu. Almanya doğumlu Köln Üniversitesi Sanat Akademisi mezunu Büyükatalay, senaryosunu yazıp yönettiği Oray filmiyle “En İyi İlk Film” ödülüne layık görüldü. Oray, Berlinale’nin Alman Sinema Perspektif bölümünde gösterildi.

Film, Almanya’da doğan üçüncü kuşak Türk ve onların farklı etnik kökenli Müslüman arkadaşlarının Köln’de kurduğu küçük bir dini cemaatte yaşananları konu ediyor. 32 yaşındaki yönetmen, “Filmin Türkiye’de gösterilmesini çok istiyorum. En büyük arzum Türkiye’de festivallerde ve sinemalarda yer bulması.” dedi. Filmin bazı ülkelerden davetler aldığını belirten Büyükatalay, “ABD ve Tacikistan’dan bizi davet etti. Başka ülkelerle de görüşmeler sürüyor.” dedi.

‘ALTIN AYI’ SYNONYMS FİLMİNE

Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen festivalin ödülleri, Berlinale Palast Sineması’ndaki törenle sahiplerini buldu. Berlinale olarak da bilinen ve bu yıl 69’uncusu düzenlenen Uluslararası Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ ödülünü İsrailli yönetmen Nadav Lapid’in Synonyms filmi kazandı.

Fransız oyuncu Juliette Binoche’un jüri başkanlığını yaptığı festivalde Çinli yönetmen Wang Xiaoshuai’ın So Long, My Son filmindeki rolüyle Yong Mei’ye “En iyi Kadın Oyuncu” ödülü verilirken aynı filmde oynayan Wang Jingchun da “En iyi Erkek Oyuncu” dalında ‘Gümüş Ayı’ ödülü aldı.

Jüri Büyük Ödülüne ise Grace à Dieu filmiyle yönetmen François Ozon layık görüldü.

“En İyi Yönetmen” dalında ‘Gümüş Ayı’ ödülünü Ich war zu Hause aber filmiyle Alman yönetmen Angela Schanelec alırken “En İyi Senaryo” dalındaki ‘Gümüş Ayı’yı da La Pranza dei bambini isimli İtalyan filmiyle Maurizio Braucci, Claudio Giovannesi ve Roberto Saviano kazandı.

7 Şubat’ta başlayan 69. Berlinale’de 74 ülkeden 400 film gösterilmiş, 16 film ‘Altın Ayı’ ve ‘Gümüş Ayı’ için yarışmıştı. Altın Ayı için yarışan filmler arasında Emin Alper’in Kız Kardeşler filmi de yer almıştı.

kronos
Devamını Oku »

‘Alita’ beklenen çıkışı yapamadı

Usta yapımcı ve yönetmen James Cameron’ın senaryosunu kaleme alıp yapımcılığını üstlendiği Alita: Savaş Meleği (Alita: Battle Angel), ilk hafta sonunda elde ettiği 27,8 milyon dolarla Box Office ABD’nin yeni lideri oldu. Geçen haftasonu 34,1 milyon dolarla lider olan Lego Filmi 2’nin de gerisinde kalan Alita, beklenen çıkışı yakalayamadı.

Box Office Türkiye’den Emre Serbes’in haberine göre; James Cameron’ın uzun süredir hayata geçirmeye çalıştığı Alita: Savaş Meleği projesi, usta sinemacının Avatar serisiyle meşgul olması sebebiyle Robert Rodriguez yönetmenliğinde seyirciyle buluştu. Filmin, Aquaman ve Bumblebee ile rekabete giremeyeceğini düşünen Fox’un vizyon tarihini şubat ayına çekmesi tek başına kötü bir haberken, geçen haftalarda filmin öngörülen hasılat miktarlarına göre 100 milyon dolar civarında zarar edeceği yazılmıştı. Alita: Savaş Meleği, tahmin edilen kadar kötü bir açılışa imza atmasa da, filmin bildirilen 170 milyon dolarlık prodüksiyon bütçesi yükünü kaldırabilmesi için bundan çok daha iyisini yapması gerekecek.

İlk hafta sonunda 27,8 milyon dolar elde ederek gişenin zirvesine yerleşen Alita: Savaş Meleğinin, President Day vesilesiyle beş güne uzanan tatil periyodunda 41 milyon dolar hasılata erişmesi bekleniyor. Film dünya genelinde açılışını 130 milyon dolarla gerçekleştirdi. Kendini çıkarması için global olarak en azından 500 milyon dolar bandına erişmesi gereken filmin akıbetini, ABD’de ne kadar üst seviye performans göstereceği ve Çin’deki hasılatı belli edecek.

Bir önceki hafta sonunun gişe lideri Lego Filmi 2‘nin, 21,2 milyon dolarla ikinci sırada yer aldığı hafta sonunda, bir diğer yeni film Isn’t It Romantic açılışını 14,2 milyon dolarla üçüncü sırada gerçekleştirdi. What Men Want 10,9 milyon dolarla dördüncü sırada kendine yer bulurken, hafta sonu listesinin beşinci sırasında yer alan yapım 9,8 milyon dolarla Ölüm Günün Kutlu Olsun 2 oldu.

Box Office ABD (15 – 17 Şubat 2019):

Alita: Savaş Meleği – 27,8 milyon dolar (~2,5 milyon seyirci)
Lego Filmi 2 – 21,2 milyon dolar (~2 milyon seyirci)
Isn’t It Romantic – 14,2 milyon dolar (~1,35 milyon seyirci)
What Men Want – 10,9 milyon dolar (~1,1 milyon seyirci)
Ölüm Günün Kutlu Olsun – 9,8 milyon dolar (~950 bin seyirci)

kronos
Devamını Oku »

Erdoğan’ın organize Netflix işleri

Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği Organize işler Sazan Sarmalı isimli film vizyona girdikten kısa bir süre sonra Netflix’te gösterime girmesi tepki ile karşılandı.

Komedyen Cem Yılmaz, Organize İşler Sazan Sarmalı‘nın Netflix’e satılmasıyla ilgili olarak “Benim de haberim yoktu, ben de görünce şaşırdım” diyerek, “Benim filmlerim sinemada gösterime girecek. Benim öyle bir düşüncem yok” ifadelerini kullandı.

İki haftada 2.5 milyon seyircinin izlediği filme daha talep varken ve böylesi bir hamle yapılmasa belki filmin en az 2.5 milyon seyirci tarafından daha izlenme olasılığı ortadayken yapımcıları tarafından neden böylesi bir karar verildiği anlaşılamadı. BKM’nin de üyesi olduğu Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliği’nin (TESİYAP) yaptığı açıklama ile kararı eleştirdi.

Filmin yapım şirketi BKM açıklama yayınladı. Açıklamada, “Netflix ile yaptığımız bu anlaşmanın Türk sinemasını daha iyi bir yere taşıyacağına eminiz. Organize İşler Sazan Sarmalı filmi Netflix üzerinden Türkiye dahil toplam 190 ülkede yayına açılacaktır” denildi.

FİYAB DA AÇIKLAMA YAPTI

Film Yapımcıları Meslek Birliği’nden (FİYAB) yapılan açıklamada, filmin bin 400 kopya ile sinema salonlarında gösterilip çok iyi hasılat elde edildiği belirtildi. Filmin sinemalarda gösterimdeyken çevrimiçi film mecralarında da oynatılmaya başlandığı aktarılarak, şu değerlendirmede bulunuldu:”Bu feci durum, sinema filmlerinin biletli seyircisiyle salonlarda buluşması geleneğini yerle bir edecek hileli bir kurnazlık, iyi niyetli sinema seyircisini aldatmadır. Aynı zamanda yeni sinema yasasıyla ulaşılacak hedeflere çelme takma gafletidir. Ticari görenekte asla kabul edilmeyecek, sinemamızın geleceğine, gelişimine, dağıtım sistemine, salon işletmeciliğine ve bütün film sektörüne ağır darbe vuracak, büyük yıkımlara yol açacak bu ayak oyununu şiddetle kınıyoruz.”

 TEHLİKELİ SONUÇLARI OLACAK KAYGISI

Açıklamada,”Organize İşler 2 Sazan Sarmalı filminin yapımcılarına, Türk sineması için çok tehlikeli sonuçlara yol açacak bu tutumdan acilen vazgeçme çağrısı yapıldı. Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliği (TESİYAP) tarafından yapılan açıklamada da bir filmi vizyondayken aynı anda dijital platformlarda da gösterime sokmanın sinema sektörüne telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğine dikkat çekildi. Açıklamada, yeni sinema yasası için verilen mücadelenin Türk sinemasının geleceği için olduğuna işaret edilerek, “Bilet geliri olmayan, sinema işletmecilerinin ekonomik sıkıntı içinde olduğu bir sinema sektörünün ne geleceği olur ne de özgürlüğü. 15 Şubat 2019 tarihinde ortaya çıkan yeni durum tüm sektörümüzü olduğu gibi bizi de şaşkınlık içinde bırakmıştır. Tek söyleyebileceğimiz şudur; bu Televizyon ve Sinema Film Yapımcıları Meslek Birliğinin ortak kararı değildir, BKM adlı üyemizin kendi ticari kararıdır. Birliğimiz bu kararı yanlış bulmakta ve milli sinemamız için çok kötü bir gelişme olarak değerlendirmektedir.” denildi.

Sinema Salonu Yatırımcıları Derneği’nin (SİSAY) yaptığı açıklamada ise yapımcıların film üretemez hale geldiği şartlarda Türk sinemasının varlığını sürdüremeyeceği değerlendirmesi yapıldı.

SATIŞI SEKTÖRDEN GİZLEME SUÇLAMASI

Kamuoyunda yankı uyandıran yapımcı-sinemacı görüşmelerinde yapımcıların yanında yer alındığı belirtilen açıklamada, “Yeni sinema yasası sürecinde de desteğimizi esirgemedik. Yeni yasa konuya 360 derece temel çözümler getirmek yerine yapımcı haklarını koruma merkezli olsa da ve sinema işletmelerinin ticari esneklik ve özgürlüklerine kısıtlamalar ve taşkın cezalar da getirse, Türk Sinemasının geleceği adına SİSAY olarak her platformda lehte görüş verdik. Ancak çıkan yasanın yaptırımlarının altı ay ertelenmiş olması nedeniyle bazı yapımcı şirketler, sezonun en yüksek gişe beklentili filmlerini belirsiz bir tarihe ertelemiş ve bu da sektörde büyük bir düşüş ve ekonomik krize neden olmuştur. Bu süreçte BKM ile filmin ortağı ve dağıtımcısı konumunda bulunan CJ Entertainment şirketi, “Organize İşler 2: Sazan Sarmalı” filmini kanunun getirdiği yaptırımlar yanında sinema sahiplerinden aldığı fiyat artırımı taahhüdüne ve sinemalara özel şartlar yükleyerek vizyona sokmuş olmalarına rağmen, aylar evvel sinemalar ile eş zamanlı oynayacak şekilde VOD platformlara da satmış ve bu satışı sektörden gizleyerek sektörel teamüller ve etik değerlere ters düşen bir ilke imza atmışlardır.”ifadeleri kullanıldı.

TÜRK SİNEMASI İÇİN BİR DARBE

Açıklamada, bu gelişmenin Türk sineması için bir darbe olduğunu belirtilerek, Organize İşler 2 Sazan Sarmalı filminin aynı anda VOD platformlarda da gösterime girişinin, sancılı süreçlerin ardından büyük şaşkınlık ve üzüntüyle karşılandığına değinildi. Sinema gösterimleriyle dijital platformlardaki gösterimlerin arasında zaman farkı olması gerektiği aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Maalesef yaşanan gelişmeler benzer sınırlama ve düzenleme konusunda ülkemizde kanun yapıcının acilen devreye girmesi gerektiğini göstermektedir. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız ve Kültür ve Turizm Bakanımızın Türk Sinemasının gelişimi için bizzat tam destek verdiği bu dönemde yaşanan durum, sadece gişe kaybı değil ülke sinemasına vereceği hasar nedeni ile milli menfaatlerimiz açısından bir yapımcının kar-zarar perspektifini çok aşan boyutta, büyük bir risktir.”

BKM’DEN CEVAP GELDİ

Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği “Organize İşler Sazan Sarmalı” filminin vizyondan kalkmadan Netflix’te yer almasına gösterilen tepkilere yapım şirketi BKM’den yanıt geldi. Şirketten yapılan yazılı açıklamada, 1 Şubat’ta sinemalarda gösterime giren filmin, üçüncü haftasında hem sinemalarda hem de Netflix üzerinden gösterime devam etmekte olduğu belirtildi. Organize İşler Sazan Sarmalı filminin Netflix üzerinden Türkiye dahil toplam 190 ülkede yayına açılacağı aktarılan açıklamada, BKM olarak, sonuna kadar desteklediğimiz ve yasalaşmasından büyük memnuniyet duyduğumuz sinemalarla ilgili düzenlemenin; kampanyalar ve yazılımlarla ilgili kısmının yürürlüğünün, teknik ve ticari nedenlerle 1 Temmuz 2019’a ertelenmiş olmasına rağmen, filmlerimizin vizyon tarihini ertelemedik ve sezon için hazırladığımız tüm filmlerimizi vizyona çıkarma kararı aldık. Sektörümüzde yaşanan krizde ve değişen dünya koşullarında sinemayı ayakta tutmak adına Netflix ile yaptığımız bu anlaşmanın Türk sinemasını daha iyi yere taşıyacağına eminiz.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada, filmin gişe rakamlarının beklenen düzeyde devam ettiği belirtilerek, şu değerlendirmelerde bulunuldu: “İstanbul’a ait bir filmi dünya çapında milyonlarca izleyiciye sunmak kararımızın gelecekte Türk sinemasının da aynen Türk dizilerinde olduğu gibi dünya seyircisi ile buluşmasına önayak olacağına, ülkemizin ve Türk sinemasının tanıtımına büyük katkı sağlayacağına kalpten inanıyoruz. Ayrıca bu özel anlaşma ile filmimizi dünyanın her yerinde yaşayan sinema seyircisine ve yurttaşlarımıza izletme imkanı bulduğumuz için sevinçli ve gururluyuz. Netflix ile yaptığımız anlaşma sadece Organize İşler Sazan Sarmalı filmimiz için geçerlidir ve diğer BKM filmleri yalnızca sinemalarda gösterime girecektir.”

kronos
Devamını Oku »

Soylu: Polisin eli farklı bir yere gitmiş

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, üniversite öğrencisi Merve Demirel’in uğradığı cinsel saldırıyla ilgili yeni açıklamasında, “Tacizci olsa ilk önce biz müdahale ederiz. Karga tulumba almış direnmiş, ‘Kardeşim ne olursun direnme.’ diye de söylemiş. Almış, getirmiş arabanın içine koymaya çalışırken o arada ters bir hareket yapmaya çalışınca eli farklı bir yere gidip onu oradan arabaya itmeye çalışıyor.” dedi.

Soylu, “Demişler ki ‘Görüntüleri izleyince kanım dondu.’ Bir polisi tacizci yapmak hangi vicdana, hangi ahlaka sığar. Kanın dondu öyle mi? Bu nasıl kandır ki PKK’lı terörist, kaçırdığı 13 yaşındaki erkek çocuğa tecavüz edince donmuyor da üç tane DHKP-C’liye müdahale eden polis görüntüsüyle donuyor.” ifadelerini kullandı.

YOZGAT YİMPAŞ’TA AÇIKLAMA

Yozgat’ta Yimpaş Kültür Merkezi Salonunda sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve muhtarlarla bir araya gelen Soylu, Ankara’da Sakarya Caddesi’nde gözaltına alınırken polisin cinsel saldırısına uğrayan Merve Demirel’e yönelik şunları söyledi:

“Aynı diller yine söylenmeye başlamış. Birkaç gündür, benim görevini yapan polisime taciz iftirası atıyorlar. Tacizci olsa ilk önce biz müdahale ederiz. Karga tulumba almış direnmiş, ‘Kardeşim ne olursun direnme.’ diye de söylemiş. Almış, getirmiş arabanın içine koymaya çalışırken o arada ters bir hareket yapmaya çalışınca eli farklı bir yere gidip onu oradan arabaya itmeye çalışıyor. Bütün sol tüfekler, bütün sol yazarlar, bana Mehmet Bekaroğlu ‘Allah belanı versin’ dedi.

‘BİR BAKANA, ALLAH BELANI VERSİN DENİR Mİ?’

“Allahınızı seversiniz, ben ne demişim görevini yapmaya çalışana, bir adama. Görevini yapmaya çalışıyor. Böyle bir şey olsa biz buna karşı çıkarız ama bir insan görevini yaparken görevini yapması eleştirilir mi? Bir milletvekili bir İçişleri Bakanına ‘Allah belanı versin’ der mi? Ne demişim, ‘Bu aile proje bir aile’ demişim. Babası FETÖ’den ihraç, kızı DHKP-C’den yıllardır takip ediliyor. Bu eylemi yapan kişi de TAYAD denilen aşırı sol örgüt ve esas itibarıyla yıllarca cezaevleri üzerinden bu ülkede bir şeyler oluşturmaya çalışan aynı zamanda da aşırı sol örgüt mensubu, bir de İlahiyat Fakültesi’nde okuyor. Bu bir oyun. Bu bir tezgah değil de nedir?”

‘MİLLETVEKİLLERİNİ HEDEF GÖSTERDİ’

“Onların yaptıkları, taciz tecavüz olmuyor. Güya milletvekilisin, bir taraftan o eski Diyarbakır Barosu Başkanı olan avukat Sezgin Tanrıkulu, bir taraftan Mehmet Bekaroğlu. Mehmet Bekaroğlu denen adam, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ‘Kefere Kemal’ dedi, Kemal Atatürk’ün partisinde siyaset yapıyor. Ona söz söylemeyecekler, ondan sonra gelecek, bu adamın İçişleri Bakanına ‘Senin Allah belanı versin.’ dediği lafı gelip bu ülkede alkışlayacaklar. Böyle bir şey var mı? Hangi vicdana sığar?”

kronos
Devamını Oku »

Pelikancı yazarın ‘hukukçu’ kardeşi Öğüt: Hırsızların elini keselim

Medipol Üniversitesi’nde görev yapan Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Selman Öğüt, “Elini keselim diyince de insan hakları diyorlar. Evine girilenler hayvan sanki!?” diyerek hırsızların elinin kesilmesi gerektiğini savundu.

Öğüt’ün Twitter mesajında şu ifadeler kullanıldı:

“Dün akşam @turgayguler in Sıradışı Programında konuşulanlar: “İstanbulun her ilçesinde her gün ortalama 250 hırsızlık vakası oluyor. Çoğunu bu işi meslek edinenler yapıyor. 40 defa yakalanan var.” Elini keselim diyince de insan hakları diyorlar. Evine girilenler hayvan sanki!?”

Sosyal medyadan yapılan bu öneriye HDP Milletvekili gazeteci Ahmet Şık’tan tepki geldi. Şık, twitter hesabında “Böyle önerilerde bulunan sözde hukukçuların da dilini kesmek gerek” ifadesini kullandı.

kronos
Devamını Oku »

Erdoğan: İzmir’i alalım, orayı da pırıl pırıl bir hale getirelim

AKP’nin genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyoğlu Camikebir’de Tersane İstanbul temel atma törenine katıldı.  Erdoğan burada yaptığı konuşmada, “İlk defa bir kadın müzesini burada inşa etmiş olacağız ve burada Türk İslam Eserleri müzesi kurulacağız” dedi.

Erdoğan, “Şimdi İzmir’in körfezine bakın. Körfez kokudan geçilmiyor” diyerek şöyle konuştu.

“Haliç’in eski hali neyse, İzmir körfezinin hali bu. İşte onun için belediyecilik AK Parti’nin işidir diyoruz. İzmir’i de alalım, orayı da pırıl pırıl bir hale getirelim istiyoruz. şayet biz muhalefete göre politikalarımızı belirleseydik emin olun hale Haliç, kire, bataklığa, kötü kokulara mahkum olurdu. Şayet bunlara göre kendimizi konumlandırsaydık, bugün İstanbul’da hala çöp dağları altında insanlarımız, Ümraniye’de olduğu gibi ölüyor olacaktı. Şayet bunların dediklerine göre hareket etseydik ne Avrasya Tüneli, ne Marmaray olurdu. Şimdi boğazın üzerinde 3 katlı bir tüneli de inşa edeceğiz. Ne Bolu Tüneli, ne Ovit Tüneli olurdu. Şayet biz o meslek odalarının baskılarına boyun eğseydik bugün İstanbul hale ‘3 Ç’ yani çöp, çukur ve çamur ile, ‘3 Y’ yani yokluk, yolsuzluk ve yasaklara esir olurduk. Şayet biz CHP’nin eleştirilerine prim verseydik, bugün ülkemiz hala IMF’nin kapısında tefecilere el açıyor olacaktı.”

kronos
Devamını Oku »

İki ülke 5.0 büyüklüğünde depremle sarsıldı

ABD Jeolojik Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS), Endonezya’nın Ternate Maluku Adaları’nda ve Arjantin’in Jujuy eyaletinde El Aguilar bölgesinde 5.0 büyüklüğünde depremlerin meydana geldiğini duyurdu.

Depremlerde can ve mal kaybı yaşanıp yaşanmadığına dair henüz bir açıklama yapılmadı.

kronos
Devamını Oku »

Cumartesi Anneleri: Öldüğünü kabul edin, dosyayı kapatalım

Galatasaray Meydanı’nda toplanmalarına 27 haftadır izin verilmeyen Cumartesi Anneleri, 726. haftalarında da İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. Polis ablukasında gerçekleştirilen eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra, hak savunucuları, HDP Milletvekilleri Hüda Kaya ve Zeynel Özen ile CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu katıldı.

Cumartesi Anneleri 726. hafta eyleminde, 24 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız için adalet talep etti. Bu haftaki eylemde, 6 yıl önce hayatını kaybeden kayıp yakınlarından Berfo Ana da anıldı.

‘FERİBOTTAN ATLAYIP KAÇTIĞI SÖYLENDİ’

Evrensel‘in aktardığına göre, İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplar Komisyonundan Sebla Arcan, Murat Yıldız’ın gözaltına alınma ve kaybedilme sürecini anlattı:

“19 yaşındaki Murat Yıldız İzmir’de annesi ile birlikte yaşıyordu. Bir kafede otururken çıkan tartışmada silahla havaya ateş ederek olay yerinden uzaklaştığı için polis tarafından aranmaya başladı. Annesi Hanife Yıldız’ı karakola götüren polisler ‘Murat hemen gelip teslim olursa ifade vererek serbest kalacak’ dedi. Bunun üzerine Hanife Yıldız avukatı ve yeğeniyle birlikte tek çocuğu olan Murat’ı 23 Şubat 1995’te İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ndeki Komiser Ramazan Kaya ve polis memuru Tahir Şerbetçi’ye teslim etti. Murat eve dönmeyince Karakola giden annesine silahı bulmak için Murat’ı İstanbul’a götürürken feribottan atlayıp yüzerek kaçtığı söylendi. Murat’tan bir daha haber alınamadı.”

Arcan, anne Hanife Yıldız’ın tüm yasal yolları kullanıp, her yerde oğlunu aramasına rağmen bugüne kadar, etkin bir soruşturma ve ceza adaletini sağlayacak bir yargılama yapılmadığına dikkat çekti.

Murat Yıldız’ın avukatı Gülseren Yoleri de, Murat Yıldız’ın zorla kaybedilmesinin ardından yürütülen hukuki sürece ilişkin bilgi verdi.

‘ÖLDÜĞÜNÜ KABUL EDİN DOSYAYI KAPATALIM’

2015’te Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak Murat Yıldız için yeniden soruşturma açılmasını talep eden Yoleri, gelişen süreci şöyle özetledi:

“Savcılığa başvurumuzda Murat Yıldız’ın daha ilk günden kaybedilmeye çalışıldığını gördük. Savcılık kaydında, Murat hakkında intihar kaydı düşülmüş ve dosya daha o gün kapatılmıştı. Yeniden soruşturma talebimizde önceki dosyaların da değerlendirilmesini talep ettik. Önce arıyoruz dediler, sonra imha edilen liste var oraya bakalım dediler; baktılar yok dediler. Israrımız sonunda daha önce yok denilen dosyalar, imha edilen dosyaların arasına girmiş oldu. Israrımızla soruşturma açıldı ama etkin soruşturma yapılmadan zamanaşımı nedeniyle takipsizlik verildi. Savcı Murat’ın ailesine ve avukatlarına ‘öldüğünü kabul edin dosyayı kapatalım’ dedi. Biz kabul etmedik fakat savcı yetkisi olmadan kendisi başvurdu. Bunu engelledik ama dosyaya takipsizlik vermesini engelleyemedik. Dosya 12 Ekim 2018’den bu yana Anayasa Mahkemesi önünde. Karar olumsuz olursa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürülecek.”

‘OĞLUMUN YAŞAM HAKKI BENİM ANNELİK HAKKIM ELİMDEN ALINDI’

Murat Yıldız’ın Annesi Hanife Yıldız ise şunları söyledi:

“Ben o zamanlar demek ki adalete çok güvenmişim; 4 ay yatıp askere gidecek diye düşünmüşüm. Ne yazık ki oğlumun yaşama hakkı, benim annelik hakkım elimden alındı. 23 yıldır kayıplarımızın akıbeti açıklanmadı. Bir cenaze yerde ya üç gün ya da bir hafta bekletilir. Biz 23 yıldır toprağa veremedik kayıplarımızı. Ne yas, ne gözyaşı bitiyor 23 yıldır. Kendi yaptığım yanlışın öfkesinde ve isyanındayım. Ben isyan edince ‘şov yapma’ diyor insanlığını kaybedenler.”

kronos
Devamını Oku »

Çantasını çalan kişiyi sosyal medyada arıyor

Bursa’nın İnegöl ilçesi eski belediye başkanı Cemal Arık, çantasını çaldığını iddia ettiği bir kişinin fotoğrafını sosyal medyadan paylaşarak, görenlerin kendisine haber vermesini istedi.

Arık, sosyal medya hesabından elinde çanta bulunan bir kişinin, güvenlik kameralarından alınan 8 fotoğrafını yan yana koyup, ‘Bu fotoğrafta görülen şahsı arıyorum, gören duyan olursa ve beni haberdar ederse ömür boyu minnettar olurum’ mesajını paylaştı. Takipçileri için cep telefonu numarasını da yazan Cemal Arık, yaptığı açıklamada, fotoğraftaki kişinin, kendisine ait çantayı Cuma Mahallesi Atatürk Bulvarı üzerindeki bir iş yerinden çaldığını, çantanın içinde ruhsatlı silahı ile bir miktar parası bulunduğunu söyledi.

kronos
Devamını Oku »

‘Erke dönergeci’: Öyle bir şey icat ettik ki, onları perişan edeceğiz

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Elimde öyle istihbaratlar var ki, esas kanınız buna donar. Hiçbir ahlak, hiçbir memleket duygusu, hiçbir bayrak sevdası düşünmeden kol kola girenleri görüyor ve iğreniyorum. Yaptıkları pazarlıkları, yaptıkları anlayışı. Bu ülkenin en büyük korkusu istikrarsızlıktır” dedi.

​İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, memleketi Trabzon’da, AKP Trabzon Gençlik Kolları tarafından düzenlenen ‘Gençliğimiz Geleceğimiz’ adı verilen kahvaltı programında partili gençlere seslendi.

Soylu, şöyle konuştu:

“Biz Norveç, İsveç, Almanya, Güney Kore, Japonya değiliz. Biz herkesin gözü olduğu ve siyaset adına, kararlı duruş adına bir fikir ortaya koymamız lazım gelen dünyanın en kıymetli coğrafyasında yaşıyoruz. Bu coğrafya, nesiller arası kopuşa müsaade etmez. Keşkelerimizi bugün bir daha yaşamamak için çok çalışıyoruz, hep birlikte bu cennet vatanı daha ileri götürme konusunda adım atıyoruz. ”

SOYLU AÇIKLADI: AKP DÖNEMİNDE UYUŞTURUCUDAN ÖLENLER HER YIL ARTMIŞ

“2015 yılında uyuşturucudan ölenlerin sayısı 560, 2016’da 920, 2017 yılında 941. Sayın Cumhurbaşkanımıza koştuk ‘tedbir almalıyız’ dedik. ‘Her şeyi yapacaksınız’ diye talimat verdi. Topyekun mücadele başlattık. Bugün Aralık ayı harici 2018’de 491. Demek ki tedbir alınca oluyor. Son iki ayda dünyanın en büyük ve tarihimizin en büyük uyuşturucu yakalamalarını yaptık. 7 ton esrar, bin 250 kilo eroin. Geçen yıl toplam bin 700 kilo kokain yakalamıştık. Bu yılın ilk başında bin 600 kilo kokain yakaladık. Yeter ki işinizde samimiyetiyle gayret gösterin. Yardım eden Allah’tır. Terörle mücadele ediyoruz.”

‘ELİMDE ÖYLE İSTİHBARATLAR VAR Kİ’

‘Elimde öyle istihbaratlar var, öyle çalışmalar var ki, esas kanınız buna donar’ diyen Bakan Soylu, şöyle devam etti:

“Bedeli ne olursa olsun, sizin önünüzdeki engelleri kaldırmakla yükümlüyüz. İster canımızla ödeyelim, ister karşıdan hakaretlere maruz kalalım, isterlerse bizi anlamasınlar, ama ne yaparlarsa yapsınlar, bizim onlara söyleyeceğimiz tek bir şey var; ‘bilselerdi yapmazlardı.’ Bilselerdi bugün terör örgütleriyle birlikte aynı ittifakın içinde olmazlardı. Elimde öyle istihbaratlar var, öyle çalışmalar var ki; esas kanınız buna donar. Hiçbir ahlak, hiçbir memleket duygusu, hiçbir bayrak sevdası düşünmeden kol kola girenleri görüyor ve iğreniyorum. Yaptıkları pazarlıkları, yaptıkları anlayışı. Bu ülkenin en büyük korkusu istikrarsızlıktır. Bu ülkede yönetim istikrarsızlığı ortaya koyulursa, hedeflerimizin hepsini şaşırtırlar. İstikametimizi farklı bir noktaya taşırlar. Bunu istemektedirler. Allah bize imkan verdi, uluslararası ve yurt dışında toplantılara katıldım. Ay- yıldızlı bayrağın önünde bu toplantılarda hiç boynumuz eğik olmadı. Yarınlara hep birlikte daha güçlü bir şekilde gitmeliyiz.”

‘ÖYLE BİR ŞEY İCAT ETTİK Kİ; ONLARI PERİŞAN EDECEĞİZ’

“Dağlarda 15 bin terörist vardı, 700 tane kaldı. Kafalarını çıkaramıyorlar. Nisan-Mayıs ayında insansız hava araçlarında öyle bir şey icat ettik ki; değil adım atmak, inlerinden yukarı çıkabilirlerse göreceksiniz, onları perişan edeceğiz. Doğu ve Güneydoğu’da onların belediyelerden aldıkları ve sömürdükleri, vatandaşa hizmet yerine PKK’ya aktardıkları kaynakların tamamını kestik. Haraçların tamamını kestik. Uyuşturucu ticaretinin önemli bölümüne sekte vurduk. Kaçakçılık, organize suç, sigara kaçakçılığından bile milyarlarca para kazanıyorlardı. Türkiye’de yüzde 21,5 kaçak sigara vardı, şu anda yüzde 5,5’e düştü. Daha da düşüreceğiz. Nefes aldırmıyoruz.”

kronos
Devamını Oku »

Bakanlıktan tutuklu gazeteci açıklaması: Saray’a göre gazeteci değiller

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tarıkulu’nun 16 Temmuz 2016’dan 9 Şubat 2019’a kadar cezaevlerinde kaç gazetecinin bulunduğunu, bunlardan kaçının yabancı gazeteci olduğunu, kaçının tahliye edildiğini ve bunların tutuklanma gerekçelerine ilişkin CİMER üzerinden sorduğu soruya Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, “SGK’da kayıtlı meslekleri, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kayıtlarına göre basın kartı sahibi olup olmadıkları araştırılmaktadır” diye cevap verdi ve bazı kişilerin gazeteci olmadığını ileri sürdü.

Gazete Duvar’da yayınlanan habere göre Adalet Bakanlığı’nın yanıtına, “Mesleğini basın çalışanı olarak beyan edenler, bazı kuruluşlar tarafından yayınlanan listelerde adı basın çalışanı olarak geçen şahıslara ilişkin olarak, SGK’da kayıtlı meslekleri, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı kayıtlarına göre basın kartı sahibi olup almadıkları araştırılmaktadır. Bazı hükümlü ve tutukluların basın faaliyetine ilişkin somut hiçbir bilgi bulunmadığı, bazı hükümlü ve tutukluların ise çeşitli kuruluşlar tarafından yayınlanan listelerde adı geçtiği ve kamuoyunda basın çalışanı olarak bilinmesine rağmen meslek beyanında basın çalışanı olmadıklarını beyan etmişlerdir” denildi.

 

kronos
Devamını Oku »

Adım adım ‘güvenli bölge’ye: 400 ABD askeri Suriye’de kalacak

Beyaz Saray’dan üst düzey bir Trump yönetimi yetkilisine göre Suriye’de toplam 400 Amerikan askeri kalacak. Askerlerin yarısı Suriye’nin kuzeydoğusunda yarısı da Suriye’nin Ürdün sınırı yakınındaki El Tanf Üssü’nde görev yapacak.

ABD Başkanı Donald Trump Aralık ayında IŞİD’in Suriye’de yenilgiye uğratıldığını ve iki bin Amerikan askerinin Suriye’den çekileceğini söylemişti.

Ancak Trump danışmanları tarafından yaklaşık 200 Amerikan askerinin Suriye’nin kuzeydoğusunda müzakereleri hala devam eden güvenli bölgenin oluşturulması ve gözlemlenmesi için Avrupalı müttefiklerin de katkı sunacağı 800-1500 askerden oluşan uluslararası güç kapsamında Suriye’de kalması konusunda ikna edildi.

ABD Başkanı Trump, Suriye’de Amerikan askerlerinin kalacak olmasının Aralık ayında Suriye’den 2 bin Amerikan askerinin çekileceğini söylediği açıklamasından geri adım anlamına gelmediğini savundu.

Yaklaşık 200 Amerikan askerinin de Suriye’nin Irak ve Ürdün sınırına yakın noktada bulunan stratejik Amerikan üssünde görev yapması bekleniyor.

El Tanf Üssü Suriye’nin Irak sınırının IŞİD savaşçılarının kontrolu altında olduğu dönemde kurulmuştu. Militanlar bu bölgeden püskürtüldüğünden bu yana El Tanf Amerika’nın bölgede İran’ın askeri varlığını çevreleme stratejisinin bir parçası olma rolünü üstlendi.

Amerika’nın Sesi (VoA) bülteninde yer alan habere göre, Amerika Genel Kurmay Başkanı Joseph Dunford Suriye’nin kuzeydoğusunda kurulacak güvenli bölge için Avrupalı müttefiklerle temasta. Üst düzey yetkiliye göre Amerika ve Avrupa ülkelerinden muharip birlikler, IŞİD’le mücadeleye destek veren Kürt güçler ve terör örgütü olarak nitelediği YPG unsurlarıyla kendisine yönelik tehditlerden endişe duyan Türkiye arasında çatışma yaşanmamasını sağlayacak.

Yetkiliye göre güvenli bölgenin amacı İran’ın bölgedeki nüfuzuna karşı da bir rol üstlenmek olacak. Reuters haber ajansına konuşan yetkili “Dün Başkan’dan birkaç yüz asker talebinde bulundum. O da evet dedi” ifadelerini kullandı.

Başkan Trump’ın kararı Erdoğan’la görüşmeden önce aldığını ve telefon görüşmesinde de Erdoğan’a Türk askeri yetkililerin Washington ziyareti sırasında Amerikalı mevkidaşlarıyla görüşmeleri sürdürmeleri önerisinde bulunduğu belirtiliyor.

Şimdiye kadar Avrupa ülkeleri Washington’ın bölgeye yönelik taahhüdünün devam edeceği konusunda sağlam bir söz almadan olası bir uluslararası güce asker katkısı yapma konusunda isteksiz davranmıştı.

Yetkiliye göre, Cuma günü itibariyle Suriye’de güvenli bölge konusunda Avrupalı müttefiklerden asker sayısına ilişkin somut bir taahhüt gelmedi. Görüşmelerin devam ettiğini söyleyen yetkili “Çok iyimserim ama henüz süreç sonuçlanmadı” dedi.

Amerika Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford, Amerika’nın müttefiklerinin Suriye’deki çabalarını arttıracaklarına inandığını söyledi. Dunford, “Suriye’de yürüttüğümüz ana misyonda bir değişikilik yok. Tehdit değiştiği için imkan ve kaynaklar da ona göre yeniden ayarlanıyor” dedi.

Başkan Trump Aralık ayında Suriye’de IŞİD’in yenilgiye uğratıldığını ve ülkede bulunan 2 bin Amerikan askerinin tamamen çekileceğini söylemişti. Trump Suriye’den çekilme kararını açıklaması sonrası kendi danışmanlarının ve başta Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham olmak üzere çok sayıda Kongre üyesinin tepkisiyle karşılaşmıştı. Trump Suriye politikasını, IŞİD’le mücadele eden ve Türkiye’nin operasyon yapmakla tehdit ettiği Kürt güçleri koruyacak ve Amerika’nın ülkedeki varlığını İran etkisine karşı bir tampon görevi görecek şekilde değiştirmesi yönünde baskıya maruz kalmıştı.

SURİYE DEMOKRATİK GÜÇLERİ KARARDAN MEMNUN

Suriye’de ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin komutanı IŞİD’le mücadeleya devam edilmesi için Suriye’de 1000-1500 civarında uluslararası gücün kalması çağrısında bulunmuştu. Beyaz Saray’ın Suriye’de 400 Amerikan askerini bırakma kararından Suriye’nin kuzeydoğusundaki yönetim de memnun.

ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin dış ilişkilerinden sorumlu yetkilisi Abdulkerim Ömer, Beyaz Saray’ın bu kararını olumlu değerlendirdiklerini, bu kararın bölgeyi koruyacağını ve Avrupa devletlerine de askerlerinin Suriye’de kalmaya devam etmesi yönünde teşvik edebileceğini söyledi.

Abdulkerim Ömer, “Bu karar terörizme karşı uluslararası koalisyonda yer alan ortaklarımız başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerini de Suriye’de kalmaları konusunda teşvik edebilir. Bir grup Amerikan askerinin ve sayıca daha fazla olacak olan diğer koalisyon askerlerinin Suriye’de kalması bölgenin korunması ve bölgede istikrarın sağlanmasında rol oynayacaktır” diye konuştu.

Suriye Demokratik Güçleri’nin ana omurgasını Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü YPG oluşturuyor. Kürt yetkililer Amerika’nın bölgeden tamamen çekilmesinin bir güvenlik boşluğuna sebep olacağını ve bunun da Türkiye’ye uzun süredir dile getirdiği operasyonu başlatma imkanı verecek olmasından endişe ediyordu.

SENATÖR GRAHAM’DAN KARARA DESTEK

Daha önce Başkan Trump’ın Suriye’den tamamen çekilme kararını sert bir şekilde eleştiren ve geçtiğimiz ay Türkiye’de de temaslarda bulunan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham Beyaz Saray’ın son kararını olumlu karşıladıi. Yazılı bir açıklama yapan Graham Başkan Trump’ın Amerika’nın Irak’ta karşı karşıya kaldığı sorunlardan kaçınmasını sağlayacak askeri tavsiyeleri dinlediğini belirtti.

Sonrasında CNN’e konuşan Senatör Graham, kararın Suriye’de elde edilen kazanımların kaybedilmemesini, IŞİD’in geri gelmemesini, İran’ın olası bir boşluığu doldurmak için harekete geçmemesini ve son olarak da Kürt güçlerle Türkiye arasında bir çatışma olmamasını sağlayacağını söyledi.

kronos
Devamını Oku »

Dört aydır maaş alamayan işçiler çatıya çıktı

Gama-Türkerler ortaklığının yüklenicisi olduğu Kocaeli Şehir Hastanesi inşaatında alt taşeronların alacakları ve onlara bağlı olarak çalışan işçilerin ücretleri uzun süredir ödenmiyor.

Dün saat 14:30 sularında çatıya çıkan işçiler ve taşeron şirketin sahibinin kardeşi, ASEN Boya İnşaat’ın 4 aydır 80 işçiye maaşlarını ödemediğini ve işçilerin toplam 600 bin TL alacağı olduğunu söyledi.

İŞÇİ MAAŞLARINDAN BARINMA VE YEMEK PARASI KESİNTİSİ 

Öte yandan, taşeron firmanın işçilerden; kalma, yemek ve hijyen malzemeleri için para kestiği öğrenildi.

Şantiyede işçiler zor şartlar altında çalışıyor. İşçilerin maaşından şantiyede ayarlanan yerlerde kalma parası olarak günlük 10,5 lira ve 3 öğün yemek için 17,5 lira kesiliyor. Ayrıca işçilerin kullandığı sabundan tuvalet kağıdına kadar birçok masraf taşeron firmalar üzerinden işçilere yansıtılıyor.

DİĞER İŞÇİLER DE HER AN HAREKETE GEÇEBİLİR 

İşçiler, iskele eylemini duyan ve benzer sorunlar yaşayan diğer taşeron işçilerin de her an harekete geçebileceğine dikkat çekiyor.

 

kronos
Devamını Oku »

Ziraat Mühendisleri Odası: Tanzimler çiftçiyi vuruyor

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, tanzim satışlarının şu anda belediye personel ve araçlarıyla, ne kira, ne elektrik, ne taşıma, hiçbir masraf olmadan gerçekleştirildiğine dikkat çekti ve seçimlerden sonra fiyatların artacağını söyledi.

Evrensel gazetesine konuşan Atalık, devletin daha fazla ürün ulaştırmayı hedeflerse yeni yerler açmak zorunda olduğunu da vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu yolla halka daha fazla ürün ulaştırmayı hedeflerseniz yeni yerler açmak zorundasınız. Açtığınız yerde personel çalıştırmak, vergi, sigorta ödemek, yani diğerlerinin yaptığı masrafları yapmak zorundasınız. O zaman yine fiyat yükselecek. Dolayısıyla tanzimler, seçim nedeniyle yapılmış bir uygulamadır ve büyük ihtimalle daha sonra ortadan kaldırılacaktır.”

ÜRETİCİYİ DAHA DA KÖTÜ NOKTAYA GELECEK

Atalık, tanzim satışlarının yaygınlaştırılmasının üreticiye ne gibi etkileri olacağı konusunda ise şunları söyledi:

“Bilakis daha kötü noktaya getirecek. Zira diğer marketler –tekel yaratıp üzerine fahiş fiyatlar getirenleri bir kenara bırakıyorum– namusuyla çalışan esnaf ne yapacak; ‘Kardeşim sen bana 4 liradan getiriyorsun, tanzimde 3 liraya satılıyor. Benim 4 liranın üzerine 2 lira koymam lazım masraflarımı çıkarabilmem için. Bana bunu 4 liradan değil de, 1.5 TL’den ya da 2 TL’den ver. Ben de 3 TL’den satmak istiyorum!” Bu sefer o sistem gidecek çiftçiye ne diyecek; ‘Kardeş ben senin ürününü 2 TL’den alıyordum ama sen de bana 75 kuruştan satacaksın ki ben de ürününü pazarlayabileyim.’”

Atalık’ın verdiği bilgilere göre Türkiye, tarımsal desteğe bütçesinin sadece yüzde 1’ini bile ayırmazken, AB bütçesinin yüzde 45’ini tarım politikaları için harcıyor.

OLAN YİNE ÇİFTÇİYE OLACAK

Uygulamadan en çok -tanzim satışlarıyla desteklenmesi planlanan- çiftçilerin zarar göreceğine de dikkat çeken Atalık şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi herkes bekleyiş içinde, seçimden sonra bu sistem muhtemelen bitecek. Sistem böyle devam ederse de çiftçinin üretimine bir baskı unsuru olarak yansıyacak. Zaten kazanamayan çiftçinin daha da hızlı alanı terk etmesine yol açacak. Oldukça sınırlı sayıda tüketici memnun olurken, gelecek için daha büyük sıkıntıları beraberinde getirecek. Çiftçi kredi almasını da durdurmuş vaziyette. Tarım desteğinden aradığını bulamayıp kredilere yönelmesi bir nebze nefes aldırırken, kredinin sabit kalması ve artık kredi dahi kullanmıyor olması da tarımımız açısından bir risk.”

 

kronos
Devamını Oku »

Krizde ‘ikinci dalga’ uyarısı: Sırada finans sektörü var

CHP bünyesinde oluşturulan Ekonomi Masası, ekonomik krizin vatandaşlara etkilerini belirlemek amacıyla yaptığı il ziyaretlerinin tamamlanmasının ardından sahada elde edilen verileri “Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşılan Türkiye” başlıklı bir toplantıyla kamuoyuna açıklayacak. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı toplantı 25 Şubat’ta İstanbul’da gerçekleştirilecek.

‘KRİZ EVRİLİYOR’ 

Mahmut Lıcalı’nın Cumhuriyet‘te yer alan haberine göre, Ekonomi Masası’nın toplantısı hakkında bilgi veren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, krizin etkilerini yerinde gözlemlediklerini belirterek “Krizin nereye evrildiğini yakından izledik. Gördüğümüz; kriz reel sektörü çok ciddi şekilde vurmaya başladı. Şimdi ikinci bir dalga olabilir. Reel sektöründeki bu sıkıntılar dönüp bir daha finans sektörünü vurabilir” diye konuştu.

‘BİR SARAY SOSYETESİ OLUŞTU’ 

Ekoniminin “L” şeklinde bir grafik izleyebileceğine işaret eden Öztrak, ciddi bir şekilde sert bir düşüşle daralan ve kolay kolay büyümenin olmadığı bir sürece girebileceğini söyledi. Öztrak, “Ekonomik krize karşı alınması gereken tedbirleri 13 madde halinde sıralamıştık. Bunlar güncelliğini kaybetmedi. Koşullar daha ağırlaştı. Ekonominin damat tarafından yönetilmesinin yanı sıra, birçok pozisyona akrabalar, ahbaplar atanıyor. Bir saray sosyetesi oluştu. Saray sosyetesindeki insanlar devletin önemli kademelerine atanıyorlar” dedi

kronos
Devamını Oku »

Bornova Belediyesi’ne grev kararı asıldı

İzmir’de Bornova Belediyesi şirketlerinden Bornova Belediyesi Personel A.Ş.’de (Bor-Bel A.Ş.) bin 277 işçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine grev kararı alındı.

11 NİSAN’A KADAR ANLAŞMA OLMAZSA KARAR UYGULANACAK 

Evrensel gazetesinin haberine göre; işyerinde örgütlü Genel İş İzmir 7 No.lu Şube, yaptığı eylemle birlikte grev kararını belediye binalarına astı. 11 Nisan’a kadar anlaşma sağlanamaz ise sendika grev kararını uygulamaya geçirecek.

Büyükpark içindeki Uğur Mumcu Kültür Merkezi önünde toplanan Genel-İş üyesi belediye işçileri, “Sadaka Değil Toplu Sözleşme” pankartının arkasında belediye binasına doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş esnasında “Sözleşme Hakkımız Gasp Edilemez”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” ve “Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek” sloganları atıldı.

‘BELEDİYE BAKANLIĞA SORUYOR, OYSA Kİ YASA AÇIK’ 

Basın metnini okuyan Şube Başkanı Kemal Köroğlu, belediyenin sendikaları muhatap almadığını vurgulayarak “Belediye yönetimi toplu iş sözleşmesi yapıp yapılamayacağının tedirginliğini taşıdığını, bakanlığa görüş sorduklarını yazılı, sözlü olarak bildirmiş ve toplu sözleşme görüşmelerine katılmamıştır. Oysa Türkiye’nin her yerinde 696 sayılı KHK ile belediye şirketlerine geçişi yapılan işçilerle toplu iş sözleşmesi yapılırken Bornova Belediye Başkanlığı yetkiyi dikkate almayarak yoksulluk sınırının altında çalışan ve asgari ücret farklarını talep eden işçiye bahaneler üreterek sessiz kalmayı tercih etmiştir” dedi.

BİN 200 İŞÇİ GREVE ÇIKACAK

Kadro düzenlemesini içeren KHK ile birlikte Bornova Belediyesi’nde çalışan bin 200’ün üzerinde işçi Bor-Bel Personel AŞ’ye geçirildi. İşçiler Bornova Belediyesi’nin park bahçeler, temizlik, fen işleri, sosyal, kültür, tiyatro gibi 20’ye yakın biriminde çalışıyor. İşçilerin sözleşmeden beklentileri şöyle:

Asgari ücret fiyat farklarının ödenmesi
112 gün ikramiye
Ücretli sosyal izinler
Sorumluluk zammı
Koku primi
İş riski primi
Yılın belli dönemlerinde gıda paketi

kronos
Devamını Oku »

Maliyetler arttı, 1 milyon konut elde kaldı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre konut satışları 10 yıldan beri her yıl artarken ilk kez 2018’de düştü. Önceki yılda 1 milyon 409 bin konut satışı gerçekleşirken bu sayı 2018’de 1 milyon 375 bine geriledi.

Verilere göre Ocak ayında da gerileme devam etti. Öyle ki Türkiye genelinde konut satışları 2019 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,8 oranında azaldı.

1 MİLYON KONUT ELDE KALDI 

TÜİK verilerine göre elde kalan daire sayısı ise son 6 yılda 1 milyondan fazla arttı. Ocak 2013’ten Aralık 2018’e kadar geçen sürede 4 milyon 685 bin yeni eve yapı kullanma izin belgesi (iskan) belgesi verilirken, satışı yapılan birinci el konut sayısı 3 milyon 612 binde kaldı.

Elde kalan konut sayısı, İstanbul’da 210 bin 241, Ankara’da 52 bin 674, İzmir’de ise 83 bin 690 oldu. 1 milyonu aşkın konutun elde kalmasında konut kredisi faiz oranlarının yüzde 2’nin üzerine çıkması ve mevduat faizlerinin yükselmesi etkili oldu.

MALİYETLER GİDEREK ARTIYOR 

Öte yandan inşaatta maliyet de artıyor. Geçen yılın Aralık ayına ilişkin raporunu açıklayan TÜİK’in verilerine göre inşaat maliyet endeksi bir önceki aya göre yüzde 1,85 azalmasına rağmen bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,65 yükseldi.

Aralık’ta aylık bazda malzeme endeksinde yüzde 2,81 düşüş, işçilik endeksinde yüzde 0,62 artış görüldü. Bir önceki yılın aynı ayına göre ise malzeme endeksi yüzde 29,21, işçilik endeksi yüzde 17,45 yükseldi.

Öte yandan bina dışı yapılar için inşaat maliyet endeksi, Aralık 2018’de bir önceki aya göre yüzde 3,28 azaldı, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 23,67 arttı.

kronos
Devamını Oku »

700 kişilik ‘maden işçiliği’ ilanına 36 bin kişi başvurdu

Zonguldak’ta Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun (TTK) 12 Şubat’ta başlattığı işçi alım başvuruları, 18 Şubat 00.00 itibarıyla sona erdi.

Kurum’da istihdam edilecek 700 yeraltı üretim işçisi ilanına bir haftada yaklaşık 36 bin kişinin başvurduğu belirtildi.

Zonguldak Çalışma ve İş Kurumu Müdürü Gönül Demirsu, TTK’de istihdam için Zonguldak’a 700, Bartın’a 200 ve Karabük’e 100 kontenjan ayrıldığını belirterek, toplam 35 bin 770 kişinin ilana başvurduğunu söyledi. Demirsu, şu bilgileri paylaştı:

İŞE ALIMLAR KURA İLE… 

“Zonguldak için ayrılan 700 kişilik kontenjana 26 bin 119 kişi başvurdu. Bartın için 8 bin 41 kişi olarak belirlenirken, Karabük için bu sayı 1610 olarak belirlenmiştir. Başvurular sonucu oluşan kura listemiz, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun internet sitesinden yayınlanacaktır. Çekilişimizi 2 Mart 2019 tarihinde saat 09.00’da Zonguldak Site Spor Salonu’nda gerçekleştireceğiz. Bartın ve Karabük’te kura çekilişlerimiz aynı anda olacaktır.”

kronos
Devamını Oku »

Ulusoy Ulaşım iflas etti

Ulusoy Ulaşım için üç aylık geçici mühlet verilmiş ve kararla birlikte şirket faaliyetlerinin denetimi için geçici konkordato komiser heyeti atanmıştı.

İstanbul Kartal’da bulunan 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dün görülen duruşma ile şirketin durumuna ilişkin karar çıktı.

Ulusoy Ulaşım’ın avukatı Abidin Oğul, komiser heyeti raporunda konkordato yönünden rakamın doğru tespit edilemediğini öne sürerek, “Şirket iflas ettiği takdirde dosyada rehin alacaklıları dışında diğer alacaklılar mağdur olacaktır. Otobüs firmaları mevsime göre karlılık durumu değişen firmalardır. Özellikle kış aylarında genellikle zarar ederler. Kesin mehil verilmesini talep ediyoruz” dedi.

Duruşmada söz alan bir kısım alacaklı şirketlerin avukatları ise kesin mehil verilmesi talebini reddetti.

Mahkeme, Ulusoy Ulaşım’ın kesin mühlet talebini reddederek, şirketin 20 Şubat 2018 saat 16.14 itibarıyla iflasına karar verdi.

kronos
Devamını Oku »

Takipteki krediler 100 milyar TL’yi aştı: 9 yılda ilk kez

Kredi faiz ve hacimlerindeki düşüş devam ederken bankaların takipteki alacakları hız kesmeden artıyor. Mehtap Özcan Ertürk’ün Sözcü‘de yer alan haberine göre, 2019’un 6. haftasında 100 milyar 567 milyon liraya ulaşan batık kredilerde şirketler alarm veriyor.

100 LİRANIN 82 LİRASI ŞİRKETLERE AİT 

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) 8 Şubat haftasına ilişkin verilerine göre, takibe alınan her 100 liralık kredi ve kredi kartı borcunun 82 lirası şirketlere, kalanı ise vatandaşa ait. 6 haftada batık tutarında yaklaşık 7 milyar liralık artış oldu. Bu süreçte taksitli ticari kediler, kurumsal kredi kartları ve küçük ve orta boy işletmeler (KOBİ) kredilerinden oluşan takipteki alacaklar toplamı 6.1 milyar lira artışla 81 milyar 969 milyon liraya çıktı. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartlarındaki takip tutarı ise 750 milyon lira artışla 18 milyar 597 milyon liraya çıktı.

ÖDEMELER TEPETAKLAK OLDU

2016’da 7 yıl aradan sonra daralmaya başlayan Türkiye ekonomisinde oluşan kriz dinamikleri, 2018 Ağustos ayında döviz krizine dönüştü. Ekonominin resesyona sürüklendiği bu süreçte kredi faizleri bir nebze gevşemiş olsa da kredi hacmi daralmaya devam etti, geri ödenemeyen krediler ise hızla şişmeye başladı.

YARISI KOBİ’LERDEN KAYNAKLANIYOR 

2018 yılının tümünde takipteki alacakların hacmi yüzde 48 artış kaydetmişti. Ödenemeyen kredilerin yılbaşından bu yana artış hızını ortaya koyan BDDK verilerine göre, şirketlerin yarattığı takipteki alacaklarda yılın ilk 6 haftasında görülen 6.1 milyar liralık yükselişin 3.2 milyar lirası KOBİ’lerden kaynaklanıyor. Yaklaşık 339 bin KOBİ’nin 46 milyar liralık geri ödemeyi gerçekleştiremediği görülüyor. Diğer yandan, taksitli ticari kredilerde batık tutarı 25 milyar lirayı, kurumsal kredi kartlarında ise 1.5 milyar lirayı buluyor.

9 YILIN EN YÜKSEK ORANI

Kur krizinin başladığı ağustos ayı başından bu yana ise artış iyice hızlandı ve takipteki alacaklar sadece 6 ayda 25 milyar TL artışla 75.5 milyar TL’den 100.5 milyar TL’ye tırmandı. Böylece batık kredilerin toplam kredilere oranı yüzde 4.2 ile Aralık 2010 sonrası en yüksek seviyeye yükseldi. Takipteki kredi oranı da 2001 krizinde yüzde 19 düzeyinde iken 2008 krizi öncesi yüzde 3.5’e düşerek belirgin bir şekilde gerilemişti.

Ekonominin yüzde 4.7 küçüldüğü 2009 krizi sırasında ise yüzde 5.5’i görmüştü. 2019’a gelindiğinde ise takipteki krediler ile yakın gözetim altındaki ikinci grup krediler toplamının toplam krediler içindeki oranının yüzde 15 olduğu belirtiliyor. Takipteki alacak tutarının 37.4 milyar liralık büyük bölümünün yerli ve özel bankalarda olduğu görülüyor. Yabancı bankalarda toplam batık 35.4 milyar liraya çıkarken, kamuda ise bu tutar 27.6 milyar lirayı buluyor.

 

kronos
Devamını Oku »

TÜSİAD uyardı: Yapısal sorunlar geçici uygulamalarla çözülemez

“Gıda fiyatlarındaki son aşırı yükselişe karşı bazı önlemler alınıyor fakat sorunun yapısal boyutunu çözmeye yönelik bir irade görmüyoruz” diyen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan, “Alınan önlemler fiyatları belirli bir süre aşağı çekecektir fakat tarım üretiminde sorun devam ettiği sürece fiyatlar artış trendine tekrar geçecektir” ifadesini kullandı.

‘ÜRETİM VE SATIŞLAR DÜŞTÜ, İŞSİZLİK ARTTI’ 

Özilhan, üretim ve satışların düştüğünü de belirtti. Yeni istihdam yaratılamadığına, işsizliğin arttığına dikkati çeken Özilhan, “Kısmi iyileşmeye rağmen ekonomide kırılganlık yaratan nedenler devam ediyor. Geçen Ağustos’ta çıkan yangının ateşi düştü, faiz, kur, enflasyon zirvelerden aşağı indi ancak kırılganlıkların sebepleri tedavi edilmezse aynı arazların tekrar görülmesi kaçınılmazdır” diye konuştu.

Dünya gazetesinin aktardığına göre Özilhan’ın konuşmasının devamında şunlar öne çıktı:

‘YAPISAL OLMAYAN UYGULAMALAR SORUNU DERİNLEŞTİRİR’ 

— Hükümet ekonomik zorluklarla mücadele için paket üzerine paket açıyor; oysa yapısal sorunlar kısa vadeli adımlarla çözülemez.

— Hal denetimleri, KDV indirimleri ve futbol kulüp borçlarının yapılandırılması gibi alınan önlemlerin ortak hedefi kısa sürede sonuç almak.

— Reel sektörün finansman sorunu çözülmezse sorun bankacılık ve finans sektörüne sıçrar, derin sorunlar böyle çıkar.

— Kredi yeniden yapılandırmaları ve sektörlere yayılan konkordato ciddi sorunların tezahürleri; yapısal önlem alınmadan yapılanlar sorunların derinleşerek tekrarlanmasına yol açar.

kronos
Devamını Oku »