1 Şubat 2020 Cumartesi

Korkulan oldu! Çin dışında Koronavirüsünden ilk ölüm

Çin’de ortaya çıkan, 300’e yakın can alan ve dünyaya yayılmasından endişe edilen ölümcül koronavirüs yüzünden Filipinler’de de bir kişi hayatını kaybetti.

BOLD- Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve etkisini giderek artıran yeni tip koronavirüs salgınında can kaybının 259’a, hasta sayısı ise 11 bin 791’e yükseldiğİ açıklanmıştı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Çin’de ortaya çıkan ve başka ülkelere de yayılan yeni tip koronavirüs salgını konusunda “tüm dünyanın tetikte olması gerektiğini” kaydetmişti. Öldürücü virüs konusunda korkulan oldu.

ÇİN DIŞINDA İLK ÖLÜM FİLİPİNLERDE

DSÖ Filipinler Temsilcisi Rabindra Abeyasinghe, yaptığı açıklamada, geçen hafta başkent Manila’da öksürük ve boğaz ağrısı şikayetiyle doktora giden ve yapılan tetkiklerde yeni tip koronavirüs teşhisi konulan 44 yaşındaki bir Çinlinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Filipinler’deki koronavirüsten ölen kişinin, Çin’in dışında bu virüsten yaşamını yitiren ilk kişi olduğu bildirildi.

WUHAN SOKAKLARINDA SİLAHLI ADAMLAR

Bu arada Wuhan kentinde virüs taşıyıcılarına karşı Çinli yetkililer önlemleri giderek arttırdı. Wuhan kentinde yaşayanların, salgın nedeniyle karantina altındaki kenti terk etmek istedikleri ve yetkililerin buna izin vermedikleri biliniyor. Koronavirüs taşıyıcılarının evlerini mühürleyen Çinli yetkililer, şimdi de sokakları otomatik silahlı adamlarla kontrol altında tutmaya çalışıyor.

İstanbul Bakırköy’de Çinli çocuğa koronavirüs tanısı konuldu: İşte belgesi…

medyabold
Devamını Oku »

Çin, Koronavirüsüyle mücadele ederken birde ‘Kuş Gribi’ salgını çıktı!

Çin’de 300 kişinin ölümüne neden olan Koronavirüsüyle mücadele ederken şimdi de Çin’in Hunan eyaletinde kuş gribi (H5N1) salgını tespit edildi.

BOLD-Koronavirüs (2019-nCoV) salgının patlak verdiği Ç’in inHubey’in komşu eyaleti Hunan’da kuş gribi (H5N1) salgını tespit edildi. “South China Morning Post” gazetesinin haberine göre Hunan eyaletinde kanatlı hayvan çiftliğinde kuş gribi saptandı.

Hunan’daki Şaoyang kentine bağlı Şuangçing bölgesindeki kanatlı hayvan çiftliğinde 4 bin 500 tavuk salgın nedeniyle telef oldu.

Çin Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı kuş gribinin tespit edilmesinin ardından çiftlikteki 17 bin 828 kanatlı hayvanın itlaf edildiğini açıkladı. Şu ana kadar Hunan’daki kuş gribinin insanlara geçtiğini dair bir vaka tespit edilmedi. Dünya Sağlık Örgütü’nce (DSÖ), kuş gribinin insana geçmesinin mümkün ancak zor olduğu kabul ediliyor.

DSÖ’nün verilerine göre, 2003’ten 2019’a kadar insanlarda tespit edilen 861 kuş gribi vakasında 455 kişi yaşamını yitirirken, Çin’de son 16 yılda 53 kişide kuş gribi vakası tespit edildi ve bunlardan 31’i hayatını kaybetti.

İnsanlara bulaşması durumunda kuş gribinin ölüm oranının yüzde 50 olduğu belirtiliyor. Bu oran şiddetli akut solunum yolu sendromunda (SARS) yüzde 10 civarındayken, Çin’de 304 kişinin ölümüne neden olan yeni koronavirüste ise yüzde 2 civarında seyrediyor.

Çin’de ‘sokağa çıkmayın’ uyarısı

medyabold
Devamını Oku »

Avustralya Açık’a Sofia Kenin damgasını vurdu

Avustralya Açık Tek Kadınlar finalinde 14 numaralı seribaşı Amerikalı raket Sofia Kenin, iki Grand Slam şampiyonluğu bulunan İspanyol rakibi Garbine Muguruza’yı 2 saat 5 dakika süren mücadele sonunda 4-6, 6-2, 6-2 ile mağlup ederek şampiyon oldu.

BOLD – 2020 Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nı tek kadınlarda, Garbine Muguruza’yı 2-1 (4-6, 6-2, 6-2) yenen 14 numaralı seribaşı Sofia Kenin kazandı. Melbourne kentinde düzenlenen sezonun ilk grand slam turnuvasının kadınlar finalinde, 2016 Fransa Açık ve 2017 Wimbledon şampiyonu Muguruza ile kariyerinin ilk grand slam finaline çıkan Kenin karşılaştı.

SON 20 YILIN EN GENÇ ŞAMPİYONU

21 yaşındaki Kenin, kariyerindeki ilk Grand Slam finalinde ilk şampiyonluğuna ulaştı. 2008’de Avustalya Açık’ta zafere ulaşan Maria Sharapova da 21 yaşında bunu başarmıştı. Kenin gün farkıyla Rus raketin önüne geçerken son 20 senedeki en genç Avustralya Açık şampiyonu oldu.
Dokuz dakika süren ilk setin 3. oyunu belirleyici oldu. Servis kırarak 2-1 öne geçen Muguruza, puan kazandıran vuruşlarda 15-9 üstünlük sağlamasına rağmen yalnızca 2 fazla basit hata yaptığı seti 6-4 aldı. 2. sette korta bambaşka bir Kenin çıktı. İlk servislerinden yüzde 74, ikinci servislerinden ise yüzde 100 oranında puan alan ve sadece 4 basit hata yapan ABD’li raket, seti 6-2 alarak skoru 1-1’e getirdi.

 

MUGURUZA 3 KEZ SERVİS KIRMA ŞANSINI KULLANAMADI

Puanları bitirmekte zorlanan Muguruza, final setinin 5. oyununda 3 servis kırma fırsatı yakaladı ancak Kenin, peş peşe 5 puan alarak servisine tutundu. Sonraki oyunda Muguruza’nın çift hatasıyla servis kıran Kenin, 4-2 öne geçti. Eski dünya 1 numarası İspanyol rakibinin konsantrasyonunun da düşmesiyle kontrolü iyice ele alan Kenin, seti 6-2, 2 saat 5 dakika süren karşılaşmayı da 2-1 kazandı.

21 yaşındaki Kenin, grand slam turnuvalarındaki ilk, kariyerindeki 4. tekler şampiyonluğunu elde etti. Bu başarısıyla dünya sıralamasında 7. sıraya yükselecek Kenin, 4,12 milyon Avustralya doları (yaklaşık 16,5 milyon lira) para ödülünün de sahibi oldu.

Kenin turnuva öncesinde 7 yaşındaki bir röportajını paylaşmış ve orada dönemin önemli oyuncularından Andy Roddick’i nasıl yeneceğini anlatmıştı.

Lakers’ın İlk Maçında, Kobe ve Kızı Anıldı

medyabold
Devamını Oku »

Lakers’ın İlk Maçında, Kobe ve Kızı Anıldı

Los Angeles Lakers, efsanesi Kobe Bryant’ın ölümünün ardından ilk maçına çıktı. Portland maçı öncesi, maç sırasında ve sonrasında Kobe ve kızının anısına özel programlar yapıldı.

MUHAMMET ALİ TOKSOY 

 

BOLD- Kobe Bryant ve kızı Giga’nın ölümünün ardından, NBA Yönetimi, Los Angeles Lakers’ın, Clippers ile yapacağı maçı ertelemişti. Tüm dünyayı yasa boğan helikopter kazasının ardından, Los Angeles Lakers, ilk maçına çıktı.

Portland Trail Blazers karşılaşması öncesinde, Lakers Yönetimi Staples Center’ın tüm koltuklarına Kobe Bryant’ın giymiş olduğu 24 ve 8 numaralı formalarını koydu.

Kobe ve kızı Gianna’nın Staples Center’da izledikleri son maçta oturdukları iki sandalyeye kendi formaları giydirilirken, bir buket de kırmızı gül bırakıldı.

Lakers tarafından hazırlanan ve Kobe Bryant’ın sözlerinin profosyonelce montajlandığı bir video, arka planda canlı bir film müziği ile yayınlanırken Staples Center sessizliğe gömüldü ve onbinlerce taraftar duygusal anlar yaşadı.

Portland’ın yıldızı Carmelo Anthony yas tutmaya devam ettiği için Lakers maçında forma giymedi. Bryant’ın çok yakın arkadaşı olan Carmelo sosyal medyadan; “Bana, Lakers-Portland maçında Staples Center’da buluşacağımızı söylemiştin” mesajını paylaştı.

Los Angeles Lakers’ın Portland’a karşı oyunda giydiği formada dikkat çeken bir başka detay ise, Black Mamba’nın onuruna, onun baş harflerini taşıyan KB logosunun kullanılması oldu.

Kobe’nin kazada hayatını kaybeden, 13 yaşındaki basketbolcu kızı Gigi Bryant’ın Mamba Spor Akademisi’ndeki takım arkadaşlarıda maçı hep birlikte seyrettiler.

Milli marş okunurken göz yaşlarını tutamayan LeBron James, maç öncesinde Kobe için hazırladığı konuşmayı kısa bir süre okuduktan sonra kağıdı yere bırakıp, seyircileri yürekten etkileyen, çok duygusal bir konuşma yaptı.

Maçı Portland Trail Blazers 127-119 kazanırken, Damian Lillard son maçlardaki muhteşem performanslarına bir yenisini daha ekledi ve takımını galibiyete taşıdı. Maçı 48 sayı, 9 ribaund ve 10 asistle tamamlayan Lillard, son 4 maçtaki ortalamalarını da 48,5 sayı, 8 ribaund ve 9,8 asiste çıkardı.

 

medyabold
Devamını Oku »

Kızılay’da tuz kokmuş: Kızılhaç ile 20 milyon liralık toplantı, yöneticilere süper lüks konaklama ve VIP minibüs…

Yolsuzluk ve cinsel taciz skandallarıyla sarsılan Kızılay’ın, 20 milyon liraya Antalya’da toplantı düzenlediği, bağış paralarıyla inşa edilen binayı TÜGVA’ya verdiği ortaya çıktı.

BOLD – Kızılay’ın yönetim kurulu tutanakları şimdiye kadar kamuoyu önüne gelen skandalların buzdağının görünen kısmı olduğunu gözler önüne serdi.

Birgün’den İsmail Arı’nın haberine göre Kızılay Genel Merkez Yönetim Kurulu’nun 19 Mart 2018 tarihli toplantısının tutanağı, Antalya’da 20 milyon lira harcanarak etkinlik düzenlendiğini ortaya çıkardı.

İKİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ ŞERH DÜŞTÜ

Uluslararası Kızılhaç Kızılay Hareketi’nin 5 ila 11 Kasım 2017 arası Antalya Belek’te düzenlenen toplantısı için milyonlarca lira harcandı.

İki yönetim kurulu üyesi, alınan karara şerh düşerek “Antalya’daki toplantı bir hayır kurumu olan Kızılay’ın planlanan bütçesinden çok fazlaya mal olmuştur. Bu toplantı nedeniyle Kızılay’a 20 milyon lira bedelli icra gelmiştir. 10 milyon lira toplantı bedeli hesaplanmış olması hayır kurumu olan Kızılay’a uygun bir işlem değildir” dedi. Üyeler, fazla harcamanın sorumlulardan tahsilini talep etti.

AFRİKA TURU İÇİN 24 BİN DOLARLIK SPONSORLUK

Yönetim Kurulu’nun 2 Aralık 2018 tarihli bir başka karar tutanağında Afrika ülkelerini bisikletle gezen Hasan Söylemez’e ayda iki bin dolar ödenerek sponsor olunmasına karar verildiği belirtildi.

Ödemenin 12 ay süreyle yapılmasına ve toplamda 24 bin dolar ödenmesine karar verildi. Tutanakta “Söz konusu projeye kurumumuz tarafından verilen desteğin devam ettirilmesinin önemli bir fırsat olduğu düşünülmektedir” ifadeleri yer aldı.

EN BÜYÜK BİNA DENİLDİ, BİLAL ERDOĞAN’IN TÜGVA’SINA TAHSİS EDİLDİ

Balıkesir Kızılay Şubesi’nin 2014’te bağış toplayarak inşasına başladığı ve Türkiye’nin en büyük Kızılay binası olacağı açıklanan yapı, Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu Türkiye Gençlik Vakfı’na (TÜGVA) tahsis edilip cephesine TÜGVA Öğrenci Yurdu tabelası asıldı.

KOSOVALI BAKAN BÜTÜN MASRAFLARI KIZILAY KASASINDAN

Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar’ın Kızılay İskenderun Şubesi’ni ziyaretine ilişkin Yönetim Kurulu’nun 10 Nisan 2017 tarihli kararında “Ziyaret heyeti için yüksek standartta bir araç tahsis edilmesi” kararı alındı.

Aracın tüm giderleri Kızılay’ca karşılanırken ulaşım, yemek, konaklama ve hediyelik eşya alımının da Kızılay bütçesinden karşılanmasına karar verildi.

MEDENİYET ÜNİVERSİTESİ’NE 571 BİN LİRAYA ARŞİV KATALOĞU SİPARİŞİ

Kızılay Yönetim Kurulu 10 Nisan 2017 tarihli bir başka kararında ‘Arşiv Kataloğu’ hazırlatmak için Medeniyet Üniversitesi ile anlaşıldığı ve kurum tarafından 571 bin liralık ödeme yapılacağı belirtildi.

ÇAĞRI MERKEZİNİN ETKİN HALE GETİRİLMESİ 750 BİN LİRAYA MAL OLDU

17 Nisan 2017 tarihli yönetim kurulu toplantısında 168 numaralı çağrı merkezi hattının ‘daha etkin ve sağlıklı yönetilmesi’ için dışarıdan hizmet alma yoluna giderek 750 bin lira bütçe tahsis etti.

YÖNETİCİLER İÇİN LÜKS OTELLERDE KONAKLAMA İMKANI

Yönetim Kurulu’nun 19 Nisan 2017 tarihli toplantısına ilişkin hazırlanan tutanakta “Yönetim, denetim kurulu üyeleri ve genel müdürlüğün görevlendirmelerinde konaklama hizmetlerini karşılamak üzere oteller ile anlaşma yapılması ihtiyacı doğmuştur” denildi. Toplantıda İstanbul’da biri dört yıldızlı üçü beş yıldızlı dört; Ankara’da ise beş yıldızlı otelle bir yıllık sözleşme imzalanmasına karar verildi.

1 MİLYONLUK VIP MİNİBÜS İDDİASI

15 Ağustos 2017 tarihli toplantı tutanağının 34’üncü maddesinde ‘Yöneticilerimizin ve heyetlerimizin kullanabilmesi amacıyla bir adet minibüs tipi bir aracın sonradan tefriş edilmek üzere satın alınabileceği söz konusu kararlar çerçevesinde değerlendirilmiştir” denildi. Kızılay kaynakları ise VIP çalışma ofisli araç’ın yaklaşık bir milyon liraya mal edildiğini iddia etti.

ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ’NE TAHSİS EDİLDİ

Kızılay’ın Heybeliada Gençlik Kampı da Anadolu Gençlik Derneği (AGD) ve İstanbul Müftülüğü’ne tahsis edildi.

İmzalanan taahhütnamede kamp alanının, 5 ila 11 Eylül 2018 arası AGD’nin kullanımına bırakıldığı, Kızılay bayrak ve flamaları dışında da bir şey asılmaması istendi.

5 BİN LİRALIK BAĞIŞLA BİR AYLIK KAMP ALANI KULLANIMI

15 Eylül 2017 tarihli belgede ise Heybeliada Gençlik Kampı’nın 20 Eylül ila 20 Ekim arası İstanbul Müftülüğü’nün kullanımına bırakıldığı belirtildi.

Müftülüğün kamp alanını üniversite öğrencilerinin oryantasyonu kapsamında kullanmak istediği ve bunun karşılığında, Kızılay’a beş bin liralık bağış yapacağı belirtildi.

Airbus yolsuzluğunu örtbas etmek için 4 milyar dolar ödeyecek

medyabold
Devamını Oku »

Trabzon’da maça saatler kaldı biletler tükendi; İşte muhtemel kadrolar

Haftanın maçında Trabzonspor bugün saat 20.00’de Fenerbahçe’yi konuk edecek. Zirveyi etkileyecek mücadele tüm biletler tükendi. Gözler Sörloth ile Muriqi’de olacak. Trabzon’un 35, Fenerbahçe’nin 37 puanı var.

BOLD – Süper Lig’in 20. haftasının kritik maçı bugün Karadeniz’de oynanacak. Sezonun en kritik maçlarından biri biri olan mücadelede Trabzon, Fenerbahçe’yi saat 20.00’de Medical Park Stadında ağırlayacak. Resmi verilere göre 1983-84’ten beri lig şampiyonluğuna hasret kalan Trabzonspor, Şampiyonluk adaylarından Fenerbahçe’yi konuk edecek. Biletlerin 3,5 dakikada tükendiği belirtilirken tribünde Sarı-Lacivertli takım taraftarları olmayacak. Geçen sezon rakibini 2-1 mağlup eden ve bu sezon geniş kadrosuyla başarılı maçlar çıkaran Trabzonspor’da galibiyet tek hedef galibiyet. Geçen hafta zirve mücadelesi veren Başakşehir’i deviren Fenerbahçe Trabzon’dan da galibiyet çıkarmak istiyor.

FENERBAHÇE SON 21 MAÇTA 1 KAZANDI

Tansiyonu yüksek mücadelede deplasmanda taraftarından yoksun sahaya çıkacak olan Fenerbahçe, Trabzon’a son 21 maçta sadece 1 kez kaybetti. Sarı-lacivertliler, Trabzon’da oynadığı karşılaşmalarda sıkıntı yaşıyor. Deplasmanda son galibiyetini 26 Aralık 2016’da 3-0’lık skorla alan sarı-lacivertliler, 6 maçtır kazanamıyor. (5B, 1 M) Kritik mücadeleyi Ali Palabıyık yönetecek. VAR’da ise Yaşar Kemal Uğurlu ve Kadir Sağlam görev alacak. Bu mücadele öncesinde Fenerbahçe 37 puanla 3. sırada, bir maçı eksik olan Trabzonspor ise 35 puanla 4. sırada yer alıyor.

 

MUHTEMEL KADROLAR

Trabzonspor: Uğurcan, Pereira, Hüseyin, Campi, Novak, Ndiaye, Obi Mikel, Yusuf, Sosa, Ekuban, Sörloth

Fenerbahçe: Altay, Isla, Jailson, Serdar, Dirar, Ozan, Gustavo, Rodrigues, Kruse, Tolga, Muriqi

Stat: Medical Park

Saat: 20.00

Hakem: Ali Palabıyık

VAR Hakemi: Yaşar Kemal Uğurlu

GÖZLER GOLCÜLERDE OLACAK

Sonucu merakla beklenen Trabzonspor – Fenerbahçe müsabakasında gol krallığı yarışı veren Sörloth ve Muriqi’nin ortaya koyacakları performanslar da merakla bekleniyor. Bordo-mavililerin Norveçli golcüsü, krallık yarışında 15 golle ilk sırada yer alırken, sarı-lacivertlilerin başarılı forveti ise 12 golle Sörloth’u takip ediyor.

SÖRLOTH ATINCA TRABZONSPOR KAYBETMEDİ

Bu önemli karşılaşma öncesi iki oyuncunun da ön plana çıkan özelliklerinin başında gol attıkları maçlarda takımlarının kaybetmemesi geliyor. Sörloth, ligde 12 maçta 15 gol kaydetti. Norveçli, 5 de asist yaparak bordo-mavililerin elde ettiği 35 puanın 28’ine katkı sağladı. 24 yaşındaki santrforun skor ürettiği mücadelelerde bordo-mavililer yenilgi yüzü görmedi. Fenerbahçe’nin sezon başında Rizespor’dan transfer ettiği Murigi, bu sezon Süper Lig’de görev aldığı 18 maçın 10’unda rakip ağları 12 defa sarstı. 4 de asist yapan tecrübeli futbolcu, elde edilen 37 puanın 31’ine imzasını attı. Ayrıca Sörloth gibi Kosovalı oyuncunun da gol attığı maçlarda Kanarya mağlup olmadı.

Trabzonspor’un forveti Alexander Sörloth, ligdeki 15 golün 9’unu Medical Park Stadyumu’nda oynanan maçlarda atarken, 6 golü ise deplasmanda kaydetti. Vedat Murigi de 12 golün 9’una Kadıköy’de imza attı. 3 gol ise deplasmanda oynanan maçlarda geldi.

medyabold
Devamını Oku »

Skandal üstüne skandal: Kızılay’ın imam temsilcisi cinsel saldırıdan tutuklandı

Esnar Vakfına para aktardığı ortaya çıkan Kızılay’da şimdi de cinsel saldırı skandalı patlak verdi. Kızılay Beypazarı Temsilcisi, imam Ahmet Kavas, iki gence cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.

BOLD – Kızılay Beypazarı Temsilcisi Ahmet Kavas’ın görevine son verilmesinin nedeni ortaya çıktı. Kızılay’dan yapılan açıklamada Kavas’ın yüz kızartıcı bir suça karıştığı kaydedildi.

Kızılay’dan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “2010 tarihinde Türk Kızılay Beypazarı Şube Başkanlığı’na seçilen 2018 yılında Genel Merkez Yönetim Kurulu kararıyla şubesi kapatılarak faaliyetlerine temsilcilik düzeyine düşürülen Ahmet Kavas’ın yüz kızartıcı bir suça karıştığı bilgisi alınmış anında görevine son verilerek hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Hiçbir şekilde affedilemez bu insanlık dışı olaydaki failin en ağır şekilde cezalandırılması için yasal süreci de yakından takip ettiğimizi kamuoyunun bilgilerine sunarız.”

KIZILAY TEMSİLCİSİ, KULÜP BAŞKANI, CAMİ İMAMI…

Beypazarı’nda Kızılay Temsilciliği ve Beypazarı Belediye Gençlikspor’un başkanlığını yürüten Kavas, Fatih Cami imamı olarak görev yapıyor. Odatv’nin haberine göre ise Kavas, iki gence cinsel saldırıda bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kızılay da yaptığı resmi açıklamada olayı doğruladı, Kavas’ın “yüz kızartıcı” suç işlediğini söyledi.

Elazığ depreminin ardından Kızılay Başkanı Kerem Kınık’ın attığı tweet sonrası tepkilerin odağına yerleşen Kızılay’ın Ensar Vakfı’na para aktardığı ortaya çıkmıştı.

medyabold
Devamını Oku »

Airbus yolsuzluğunu örtbas etmek için 4 milyar dolar ödeyecek

Dünyanın en büyük uçak üreticisi Airbus, farklı ülkelerdeki yolsuzluk soruşturmalarından kurtulabilmek için 4 milyar dolar ödemeyi kabul etti. Şirket yöneticilerinin ise yargılanma ihtimali hala sürüyor.

BOLD – Uçak üreticisi Airbus, usulsüzlük iddialarıyla Fransa, İngiltere ve ABD’de açılan soruşturmaları kapatmak için toplamda 4 milyar dolar ödemeyi kabul ederek anlaşma yoluna gitti.

ANLAŞMAYA RAĞMEN RİSKLERİ DEVAM EDİYOR

2.3 milyar dolar Fransa’da, 1.1 milyar dolar İngiltere’de, 600 milyon dolar ABD’de ödenecek.

Anlaşmaya rağmen Fransa merkezli Airbus’ın tüzel kişiliği değil ama yöneticilerinin yargılanabileceği iddia ediliyor.

SORUŞTURMALAR 2016’DA İNGİLTERE VE FRANSA’DA BAŞLADI

Wall Street Journal’ın (WSJ) haberine göre; Fransız savcılar, 2004-2016 arasındaki Airbus’ın işlemlerini kapsayan dosyada Türkiye’nin de bulunduğunu iddia etti.

Reuters’ta yer alan habere göre de; Fransa, İngiltere ve ABD’deki mahkemeler anlaşmayı onayladı. Soruşturmalar 2016’da Fransa ve İngiltere’de başlatılmış, sürece 2018’de de ABD dahil olmuştu. Fransız savcı Jean-Francois Bohnert, Airbus’ın iddiaları kabul ettiğini belirtti.

SİLAH TİCARETİ YASASI YÖNÜNDEN DE İNCELENİYORDU

İngiliz ve Fransız makamlar Airbus’ın uçak satmak için üçüncü kişiler üzerinden usulsüzlük yaptığı iddialarını araştırıyordu. ABD’de de şirketin ülkedeki silah ticaretine ilişkin yasalara muhalefet edip etmediği inceleniyordu.

LİSTEDE TÜRKİYE’DE YER ALIYOR

WSJ’nin haberindeki diğer bir ayrıntıya göre, Fransız savcılar, Fransa’da kapatılan Airbus dosyasında, 2004 ila 2016 arası uçak satış sözleşmelerine dair usulsüzlük yapılan ülkeler arasında Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Tayvan ve Nepal ile Türkiye’nin de yer aldığını belirtti.

“Madımak affı yeni katliamlara yol vermektir”

medyabold
Devamını Oku »

Muhalefet istedi iktidar verdi: Kamu ihalelerinde şirketlere ‘veri’ kıyağı

Kamunun coğrafi verileri paylaşımını özel şirketler için ücretli hale getiren düzenleme muhalefetin isteğiyle değiştirildi. Kamu ihalelerinde müteahhitlere, coğrafi veriler ücretsiz sunulacak.

BOLD – TBMM Genel Kurulunda 37 maddelik Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ilk 7 maddesi görüşüldü. Birgün Gazetesinden Hüseyin Şimşek’in haberine göre, İlk maddede yapılan değişiklikle bundan böyle tüm özel şirketlerden talep etmeleri halinde alınacak “Coğrafi veri paylaşım ücreti” kamu yatırımları gerçekleştiren şirketlerden alınmayacak.

Torba Kanun Teklifi’nin ikinci gün görüşmelerinde ilk yedi maddeden altısı kabul edilirken bir madde tekliften çıkarıldı. Teklifin birinci maddesi ile tüm şirketlerden, kamu kurumlarında bulunan coğrafi verileri almak ya da harita oluşturmak için 1/1000 pafta başına 25 ile 50 lira arasında ücret alımı öngörüldü.

SADECE HİNDİSTAN’DA VAR

Düzenlemenin ardından bir proje için tüm coğrafi verileri elde etmek isteyen şirketin ödemesi gereken tutar yaklaşık 35 milyon lira olarak belirlendi. Muhalefet milletvekilleri, özel şirketlerden de bu tutarın alınmaması gerektiğini, ücret ödeyerek veri oluşturma ve alma işleminin sadece Hindistan’da olduğunu bildirdi.

AKP milletvekillerinin verdiği önerge ile teklifte değişikliğe gidildi. İktidar, kamunun elindeki coğrafi verilerin paylaşımını tüm şirketler için değil kamu yatırımında yer alan şirketler için ücretsiz hale getirdi. İktidarın bir diğer önergesi ile beşinci madde tekliften çıkarıldı.

Bu maddede imar planları ile bu planlara göre yapılan arazi ve arsa düzenleme işlemlerine karşı açılan davaların “ivedilikle” görüşülmesi öngörülüyordu.

BELEDİYELERİN YETKİSİ TOKİ’YE VERİLDİ

İktidar, muhalefetin tüm itirazlarına karşın belediyelerin yetkilerini TOKİ’ye devreden düzenlemeyi de Genel Kurul’dan geçirdi. Daha önce belediyelerin yetki alanında olan gerçek veya tüzel kişiler tarafından işgal edilen alanların tahliyesinde veya buralardan alınacak kiraların tahsilatında TOKİ yetkili olacak.

medyabold
Devamını Oku »

“Madımak affı yeni katliamlara yol vermektir”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Madımak davası hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ı sağlık sorunları sebebiyle affetmesi mağdur yakınlarının tepkisini çekti. Sivas davası avukatı Şenal Sarıhan, “Bu af, yeni katliamlar için yol vermektir” değerlendirmesinde bulundu.

BOLD – Sivas Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar sebebiyle müebbet hapis cezasına çarptırılan 86 yaşındaki Ahmet Turan Kılıç, sağlık gerekçesiyle AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ca affedildi.

Sağlık gerekçesiyle affedilen müebbet cezası almış 86 yaşındaki Madımak hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç.

Söz konusu gelişme gözleri devam eden davalara çevirdi. Üç firari sanık Murat Karataş, Eren Ceylan ve Murat Sonkur’un ağırlaştırılmış müebbetle yargılandıkları dava, 1994’ten bu yana sürüyor.

YÜKSEK MAHKEME’DEKİ BAŞVURU SONUÇLANMADI

Anayasa Mahkemesi’ne ‘etkili soruşturma yapılmadığı’ gerekçesiyle yapılan başvuru da henüz sonuçlanmadı.

Gazetduvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre Sivas davası avukatı Şenal Sarıhan, “Bu af, yeni katliamlar için yol vermektir” dedi.

ÖLÜMCÜLDÜR RAPORU KAMUOYU İLE PAYLAŞILMADI

Sivas’ta babası Metin Altıok’u kaybeden Zeynep Altıok Akatlı ise “Sürekli aynı kötü filmi, daha kötü yönetmenler tarafından çekilmiş bir şekilde tekrar tekrar izliyor gibi hissediyoruz” diye konuştu.

Avukat Sarıhan, Kılıç hakkında hastalığının tanısına dair raporun olduğunu fakat ‘ölümcüldür, tahliye edilmesi gerekir ve cezaevinde bakılamaz’ ibarelerinin yer aldığı raporun kamuoyuyla paylaşılmadığını belirtti.

Sivas Madımak Oteli’nde 2 Temmuz 1993’te meydana gelen olaylarda 35 kişi hayatını kaybetti.

ÖÇ ALMAK İÇİN İZLEMİYOR, YENİ KATLİAMLAR OLMASIN DİYE TAKİPTELER

Sarıhan, “Rapor cezaevinde yaşamasını imkansız mı kılıyor? Bu konuda bilgi sahibi değilim ve kaygılıyım. Sivas’ta insanlığa karşı suç işlendi. Bunun zaman aşımı olmaz ve affın da gündeme gelmemesi gerekiyor. İnsanlar davayı 26 yıldır öç almak için izlemiyor, yeni katliamlar olmasın diye takip ediyor. Bu af yeni katliamlar için yol vermektir” yorumunu yaptı.

TAHLİYE ÖZEL BİR DİLLE GÜNDEME GETİRİLDİ

Madımak Oteli’nde ölen şair Metin Altıok’un kızı eski CHP Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla affedilen Kılıç’ın tahliyesi öncesi buna dikkat çekmeye çalıştığını söyledi.

İktidara yakın gazeteler tarafından Kılıç’ın tahliyesine dair haberlerin özel bir dille gündeme getirildiğini belirterek, “Cumhurbaşkanının tek kişiye özgü ödüllendirme mekanizmasının işletileceğini ben bile akıl edememiştim” ifadelerini kullandı.

ÖNERGELER KİŞİSEL SORU DENİLEREK REDDEDİLDİ

Milletvekiliyken olaylar sebebiyle ceza alanlardan tahliye edilenlerle ve kalan cezaları ile ilgili bilgi edinmek için soru önergesi verdiğini, bunların ‘kişisel soru’ denilerek reddedildiğini kaydetti.

Senato’daki Cumhuriyetçiler Trump’a aklanma yolunu açtı

medyabold
Devamını Oku »

Çin’den gelen Türk vatandaşlarında koronavirüs belirtisi yok!

Çin’den 42 Türk’ü Ankara’ya getiren uçağın saat 20.00’de ineceğini açıklayan Sağlık Bakanı Koca, “Vatandaşlarımızın hiçbirinde en ufak bir hastalık belirtisi yok” dedi.

BOLD – Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilim Kurulu Toplantısı sonrasında koronavirüs tehdidi altındaki Çin ile ilgili açıklamalar yaptı. Çin’in Vuhan kentinden Türkiye’ye yola çıkan uçakta bulunanlarda herhangi bir virüs bulgusuna rastlanmadığını açıkladı.

Uçağın Ankara’da Etimesgut’a tahmini olarak saat 20.00’da ineceğini belirten Koca, yolcular, mürettebat ve sağlık ekibiyle birlikte toplam 62 kişinin 17 adet ambulansla Zekai Tahir Hastanesine nakledileceğini aktardı. Yolcuların burada 14 gün boyunca her üç günde bir tetkik yapılarak gözlem altında tutulacaklarını kaydetti.

Bakan Koca, Kendi iradesiyle gelmek istemeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının aldığı kararın gerekçesini bilmediğini belirtti.

medyabold
Devamını Oku »

“Avrupa Birliği cazibesini yitiriyor, kendini koruyamıyor”

İngiltere’nin AB’den ayrılmasının ardından AKP’den açıklama geldi. Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Avrupa Birliği kendini koruyamıyor. Cazibesini yitiriyor” diye konuştu.

BOLD – AKP Sözcüsü Ömer Çelik, İngiltere’nin AB üyeliğinin sona ermesiyle ilgili Twitter’dan görüşlerini açıkladı. “Reform yapamayan bir Avrupa Birliği (AB) kendini koruyamıyor. Türkiye’ye karşı olduğu gibi genişleme politikasında ilkeli davranmayan AB’nin cazibesi kalmıyor” dedi.

İngiltere’nin AB’den çıkmasının bir dönüm noktası olduğunu belirten Çelik, Avrupa yeni bir denge durumu oluşturana kadar AB içindeki tartışmaların devam edeceğini, AB’nin ilk defa bir krizi fırsata çevirmemenin sancısını yaşadığını kaydetti.

GEÇİŞ DÖNEMİ

İngiltere-AB ilişiklerinin bitmesinde bir geçiş dönemi olacağını ifade eden Çelik, ancak İngiltere bayrağının AB kurumlarından indirilmesinin siyasi ve sembolik olarak eski dönemin kesin olarak bittiğini gösterdiğini bildirdi.

AB’nin, Birliğe dönük tehdidin hep Rusya ve Çin’den kaynaklandığını düşündüğünü, son zamanlarda buna “ABD karşısında Avrupa’nın çıkarlarını korumak” siyasetinin eklendiğini belirtti.

TÜRKİYE ZAMANI

Avrupa için anlamlı bir geleceğin daha kapsayıcı ve daha demokratik bir düzene evrilmekle olacağını ifade eden Çelik, “Bunun anahtarı Türkiye ile güçlü ve ilkeli bir ilişkiden geçer. Avrupa için reform zamanı, Türkiye zamanıdır. Reform fırsatını değerlendiremeyen AB, aşırı sağ zamanını davet edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

medyabold
Devamını Oku »

Senato’daki Cumhuriyetçiler Trump’a aklanma yolunu açtı

ABD Senatosundaki Cumhuriyetçiler azil soruşturmasının yargı ayağında tanık dinlenmesinin reddi yönünde oy kullanınca Başkan Donald Trump’ın aklanmasının yolu açıldı.

BOLD – Amerika Birleşik Devletleri (ABD) yasama organı Kongre’nin Cumhuriyetçiler kontrolündeki üst meclisi Senato, Başkan Donald Trump’a yönelik azil soruşturmasının yargı ayağında tanıkların dinlenmesinin engellenmesi yönünde oy kullandı.

GÜCÜNÜ KÖTÜYE KULLANMA VE KONGRE’NİN İŞLEYİŞİNİ ENGELLEME

Böylece Trump’ın kendisine yöneltilen ‘gücünü kötüye kullanma’ ve ‘Kongre’nin işleyişini engelleme’ suçlamalarından aklanmasının önü açıldı.

KARAR 51 OYA KARŞI 49 OYLA ALINDI, 2 CUMHURİYETÇİ TRUMP ALEYİNDE OY VERDİ

Hafta başında ABD basınında yer alan haberlerde konuya yakın kaynaklar Cumhuriyetçi liderlerin “tanıkların ifade vermesini engelleyecek kadar oya sahip olmadıklarını” söylediklerini aktarmıştı. Ancak dün yapılan oylamada sadece 2 Cumhuriyetçi, muhalefet çizgisinde oy kullandı. 51 oya karşı 49 oyla Senato’daki duruşmalarda tanıkların dinlenmesi engellendi.

CUMHURİYETÇİ SENATÖRLER ROMNEY VE COLLİNS TANIK DİNLENMESİNİ İSTEDİ

Barack Obama’ya karşı yarışan eski Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Mitt Romney ve Senatör Susan Collins, tanıkların dinlenmesi yönünde oy kullandı.

BAŞKAN YANLIŞ YAPTI AMA GÖREVDEN ALINMAYI HAK ETMEDİ

The Guardian’ın aktardığına göre neden tanıkların engellenmesi yönünde oy kullandığı sorulan birçok Cumhuriyetçi senatör, “Trump’ın yanlış yaptığını ancak görevden alınmayı hak etmediğini” söyledi.

PELOSİ: TRUMP’UN SUÇ ORTAKLARI

Demokrat Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, tanıkların çağrılmasını engelleyen Cumhuriyetçileri, “Başkanın suç ortakları” olarak nitelendirdi.

YARGI SÜRECİ BEKLENENDEN KISA SÜRECEK

Trump’a yöneltilen suçlamalar önümüzdeki Çarşamba günü yerel saatle 16:00’da Senato’da oylanacak. Bu gelişmenin ardından Trump’ın aklanmasına kesin gözüyle bakılıyor. Tanıkların dinlenmeyecek olması yargı sürecinin beklenenden kısa sürmesine sebep olacak. Bazı Cumhuriyetçilerin süreçten “hızlı aklama” istedikleri belirtilmişti.

“Ben vergimi ödüyorsam devleti yönetenlere soracağım”

medyabold
Devamını Oku »

İzinsiz çekilen Ahmet Kaya’nın filmine mahkemeden durdurma kararı

Ahmet Kaya’nın hayatını konu alan “İki Gözüm: Ahmet” filminin gösterimi, eşi ve kızlarının açtığı dava nedeniyle durduruldu. Film, 7 Şubat’ta vizyona girecekti.

BOLD – Sanatçı Ahmet Kaya’nın eşi ve kızları, sanatçının hayatını konu alan ‘İki Gözüm: Ahmet’ filminin gösteriminin durdurulması için dava açtı. Mahkemenin verdiği kararla 7 Şubat’ta vizyona girmesi beklenen filmin gösterimi dava sonuçlanana kadar durduruldu.

AİLE GÖSTERİMİN DURDURULMASINI İSTEDİ

Sanatçı Ahmet Kaya’nın hayatını konu alan film, 7 Şubat’ta vizyona girmesi planlanıyordu. Eşi Gülten Kaya ile kızları Turaç Melis Kaya ve Çiğdem Öztürk, yasal varisleri olarak “İki Gözüm: Ahmet” filmini çeken X Yapım şirketine dava açtı. CNN’nin haberine göre, avukatları aracılığıyla mahkemeye başvuran aile, “kişilik haklarına yapılan saldırının önlenmesini” ve “filmin yayınlanmasının dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasını” talep etti.

MAHKEME TALEBİ KABUL ETTİ

Talebi kabul eden mahkeme, ihtiyati tedbir yoluyla “İki Gözüm: Ahmet”in ve filme ilişkin her türlü görüntü ve içeriğin sinemalarda, kitle iletişim araçlarında, internette, televizyon kanallarında yayınlanmasının, çoğaltılmasının ve dağıtılmasının dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasına karar verdi. Gani Rüzgar Şavata ile Hakan Gürtop’un yönetmenliğinde çekilen ‘İki Gözüm: Ahmet’ filminde Özgür Tüzer ve Aleyna Solaker başrol oynadı.

Ekonomik krizden kurtuluş yolu bulamayan iktidar vatandaşın geçtiği yola vergi koydu

medyabold
Devamını Oku »

“Ben vergimi ödüyorsam devleti yönetenlere soracağım”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, vatandaşın deprem vergilerinin nereye gittiğini bilmeye hakkı olduğunu açıkladı. “Ben vergimi ödüyorsam devleti yönetenlere soracağım” dedi.

BOLD – Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ’da katıldığı deprem sunum programında Erdoğan’a yüklendi. CHP’li belediyelerin depremzedeler için 50 tırdan fazla yardım gönderdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, yapılan yardımların muhtarlar aracılığıyla vatandaşa dağıtılmasının doğru olacağını ifade etti.

Kılıçdaroğlu şunları anlattı: “Uzun süredir depremler yaşanıyor, can ve mal kaybımız var. Can ve mal kaybı var, peki hangi önlemi alıyoruz? Önlemi almak başka, krizi yönetmek başka. Önlem almak bina yapacaksanız depreme dayanıklı olacak. Kriz yönetimi, deprem olur, o yaraları hızla sarmaktır. Bugün bizim yaptığımız önlem değil kriz yönetimidir. Önlemi Japonya almış. Önlem almadığımız için insanlar ölüyor. 17 yıl boyunca çocuklarımızı tabutlara gönderdik. Hepimiz vergi veriyoruz. Sanmayın ki sadece büyükler ödüyor. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi öder. Bu vergilerle ne yaptınız dedim, kıyamet koptu. Arkadaşlar bu vergiyi vatandaş olan herkes ödüyor. Nereye harcandığını bilmek bizim hakkımız. Ben vergimi ödüyorsam devleti yönetenlere soracağım.”

medyabold
Devamını Oku »

Koronavirüsten ölenlerin sayısı 259 oldu

Çin’de ortaya çıkmasının ardından 27 ülkeye yayılan koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısı 259’a çıktı. Hastalığın bulaştığı kişi sayısı ise tam 11 bin…

BOLD – Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) ciddiyetini geç fark ederek küresel sağlık acil durumu ilan ettiği koronavirüsten ölenlerin sayısı artıyor. Çin, koronavirüs ile bağlantılı olarak 45 kişinin daha hayatını kaybettiğini duyurdu. Bütün ölümlerin salgının başladığı Vuhan kentini de içinde bulunduran Hubei bölgesinde meydana geldiği belirtildi.

Cuma günü itibariyle Çin’de 2 binden fazla kişiye daha teşhis konulmasıyla Çin’de Koronavirüs vakalarının 10 bini aştığı duyuruldu. Dünya çapındaki vakaların sayısı da 11 bini aştı. Şu ana kadar 27 ülkede Koronavirüsü vakası görüldüğü doğrulandı.

UÇAK DÖNÜŞE GEÇTİ

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün yaptığı açıklamalarda Çin’den Türkiye’ye gelen 11 bin kişinin tarandığını, Türkiye’ye giriş yapan şüpheli vaka olmadığını söyledi. Çin’e gönderilen Koca Yusuf adını taşıyan ambulans uçak sabah saatlerinde Türkiye’ye dönmek üzere yola çıktı.

Birçok ülke virüsün yayılmasını önlemek için önlemler alırken son olarak dün ABD son iki haftada Çin’i ziyaret eden yabancı vatandaşları ülkeye almama kararı aldı.

Virüsten şu ana kadar 252 kişinin tamamen kurtulduğu açıklandı.

medyabold
Devamını Oku »

Ensar Vakfına 8 milyon dolarlık bağışta suçu Kızılay’a attı

Yandaş iş insanı Mehmet Torun, Ensar Vakfı’na 8 milyon dolarlık bağış yaparken paravan olarak kullandığı Kızılay’ı suçladı. “Madem yanlıştı Kızılay kabul etmeseydi” dedi. TÜRGEV’e neden doğrudan bağış yapmadığını ise açıklayamadı.

Torun, “TÜRGEV’e 31 ev almışsınız zaten, neden doğrudan yardım yapmadınız?” sorusuna ise, “Uygun görmüyorum, buna cevap vermeyeceğim” yanıtını verdi.

BOLD – Kızılay’ı paravan olarak kullanarak Ensar Vakfı’na 8 milyon dolar bağış yapan Torunlar Holding’in sahiplerinden Mehmet Torun, kendini savunurken sorumlunun Kızılay olduğunu belirtti.

HaberTürk’ten Muharrem Sarıkaya’nın sorularını yanıtlayan Torun, Kızılay üzerinden bağış yapma kararını 15 Temmuz sonrası aldığını kaydetti.  “Ben bu bağışın şerefiyesinin Kızılay’a kalmasını istiyorum. Madem yanlıştı, Kızılay kabul etmeseydi” dedi.

VERGİDEN FAZLASINI BAĞIŞLAMIŞ

Verdiği 8 milyon doların, 2017 yılı için çıkarılan vergi meblağından çok daha yüksek olduğunu belirten Torun, “Vergiden daha fazlasını bağışlamışım. İnsan daha fazlasını vergiden kaçınmak için bağışlar mı?” diye sordu. Torun, “Kamuyla bizim hak ediş nispetinde taahhüdümüz yoktur” ifadesini kullandı.

Torun, “TÜRGEV’e 31 ev almışsınız zaten, neden doğrudan yardım yapmadınız?” sorusuna ise, “Uygun görmüyorum, buna cevap vermeyeceğim” yanıtını verdi.

medyabold
Devamını Oku »

Ekonomik krizden kurtuluş yolu bulamayan iktidar vatandaşın geçtiği yola vergi koydu

AKP, belediyelerin gelirlerini artırmanın formülünü buldu. Yerel yönetimler taslağına göre vatandaş, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yüzde 10’u kadar ‘yol ve trafik katkı payı’ ödeyecek.

BOLD – Son yerel seçimlerde en kritik belediyeleri kaybeden AKP, yeni bir yerel yönetim taslağı üzerinde çalışıyor. Belediyelerin gelirlerinin artırılmasının amaçlandığı tasarıda ‘yol ve trafik katkı payı’ adı altında yeni bir vergi getirilmesi planlanıyor.

65 YAŞINDAN BÜYÜKLERE KÖTÜ HABER

Cumhuriyet’ten Emine Kaplan’ın haberine göre aracı olan vatandaşlar, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yüzde 10’u kadar da yol ve trafik payı ödeyecek. Bu pay havuzda toplanacak, nüfus ve yüzölçümlerine göre belediyelere aktarılacak.

HAZİNE TAHSİLAT YAPACAK

Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin (MTV) yüzde 10’u oranında, belediyelerin ulaşım, trafik altyapı ve üstyapı hizmetlerinde kullanılmak üzere “yol ve trafik katkı payı” alınacak. Bu pay, MTV ile birlikte Hazine ve Maliye Bakanlığınca tahsil edilecek. Cumhurbaşkanı, bu oranı yüzde 1’e kadar indirmeye ve iki katına kadar çıkarmaya yetkili olacak. Büyükşehirlerde toplanan bu paylar havuza alınarak yüzde 40’ının yüzde 90’ı nüfus ve yüzde 10’u yüzölçümü kriterleri esas alınarak Hazine ve Maliye Bakanlığı büyükşehir belediyelerine tahsili takip eden ayın sonuna kadar gönderilecek. Kalan yüzde 60’lık pay aynı süre içinde yüzde 90’ı nüfus ve yüzde 10’u yüzölçümü kriterlerine göre büyükşehilerdeki ilçe belediyelerine en geç 15 gün içinde dağıtılmak üzere İller Bankası’na aktarılacak.

ÇEVRE VERGİSİNE DE ZAM VAR

Konutlara ait çevre vergisinde büyükşehir ve diğer yerler ayrımı kaldırılırken, verginin su tüketim miktarı esas alınmak üzere metreküp başına en az 17 kuruş en fazla 47 kuruşa çıkarılması öngörüldü. Cumhurbaşkanı, çevre vergisi için esas alınan bina gruplarını belirlemeye ve tutarları yöreler, yerleşim yerleri, belediyelerin nüfusları ve bina grupları itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte yarı yarıya kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetkili olacak.

Tasarıya göre, 65 yaş üzeri yurttaşların toplu ulaşımdan ücretsiz yararlanmasına mesai saati başlangıç ve bitişiyle sınırlı olmak üzere saat düzenlemesi yapılabilecek.

 

medyabold
Devamını Oku »

31 Ocak 2020 Cuma

Yeraltındaki Hazine Trüf | Çağlayan Dergisi

Trüf mantarı; çam, meşe, ıhlamur, köknar ve yabanî fındık gibi yüksek yapılı ağaçların bulunduğu ormanlarda; makilik alanlarda, çalıların altında; bozkır ve çöllerde ise belirli otsu bitkilerin köküne bağlı olarak, ortak hayat ilişkisi sürdüren, patates görünümlü bir yer altı mantarıdır. Keskin bir kokusu ile eşsiz bir aromaya sahiptir. Trüf, ülkemizde “tombalak, topalak, geme, kumi” gibi isimlerle bilinmektedir. Arapçası “kem’e”dir ve Efendimiz de (sallallâhu aleyhi ve sellem) onu, bu isimle nazara vermiştir. Halk arasında şimşek veya gök gürültüsüne bağlı olarak artış gösterdiği inancından hareketle ona, “gök gürültüsünün kızı” da denilmiştir.

Trüf Mantarı ile Bitkilerin Yardımlaşması

Mevcudat bir yardımlaşma ve dayanışma ahengi içinde yaratılmıştır. Bu ahenk içinde trüflerin de özel bir yeri vardır. Mesela, bitki tohumlarının çimlenip köklerin yaratılmasında vazife görmeye başlamasıyla birlikte trüf mantarlarının hifleri, bir eldivenin parmakları sardığı gibi bitki köklerini sararak özel bir yapının ortaya çıkmasına vesile olurlar. Bu yapıya “mikoriza” denir. Bu mikorizal yapı vasıtasıyla trüf mantarı ile bitki arasında besin alışverişi başlar. Bitkilerin yaklaşık %90’ı, değişik mantar türleriyle birlikte yaşamaktadır. Bazı bitkiler, hayatlarını devam ettirebilmek için trüf mantarına ihtiyaç duymaktadır. Fotosentez yapamadığı için trüf mantarları, organik besin bakımından bitkilere muhtaç iken bitkiler de özellikle çorak ve kurak topraktan daha fazla su ve mineral alımında trüf mantarlarına ihtiyaç duyarlar.

Bir çay kaşığı orman toprağındaki mantar hiflerin toplam uzunluğunun 1 km’den fazla olduğu tahmin edilmektedir. Trüf hifleri, ağaç köklerinin toprakla temas yüzeyini yüzlerce kat artırıp bitki köklerinin ulaşamayacağı kadar uzak bölgelerdeki su ve minerallerin de alınmasına vesile olur. Bu sayede bir damla yağmur toprağa düşer düşmez, gözle görülemeyecek kadar ince ve kilometrelerce uzunlukta hiflerle bitkilerin istifadesine sunulur. Trüf mantarlarıyla bitkiler arasında bu ortaklık olmasaydı, topraktan yeterli su ve minerali alamadıkları için ormanlarda gördüğümüz dev yapılı ağaçlar, yeterince gelişme sağlayamayacak ve muhtemelen çalı formunda bitkiler olarak kalacaklardı.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/yeraltindaki-hazine-truf/
Devamını Oku »

Sonsuz Sabah | Çağlayan Dergisi

Unutmak ne zor seni, hatırlamak bir cennet

Ey varlığım elinde olan yüce Allahım.

Seni düşünmek, sefa düşünmemek bir cinnet

Sende benim salahım, Sende benim felahım.

 

Kulum diye sar beni, rahmetin eteğine

Muhtacım sıcacık bir merhamet teleğine,

Üşüyorum al beni sonsuzluk feleğine,

Göklere erdi ahım, arşa ulaştı vahım.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/sonsuz-sabah/
Devamını Oku »

Bir Hüznün İkindisinde | Çağlayan Dergisi

Bir istiridyenin yağmur suyuna hasretiyle zaman tüllendi ve demlendi. Kemal zirvesi doruklarını çoklarına gösterdi. Önce yağmur içindi küme küme bulutlar… Sonra şimşekler, ab-ı hayatı netice verdi. Taşkın damlalar can suyu taşırken önce “Selam!” dedi. İbrahimî bir sinenin baba duasıyla saltanata ermesi gibi, Yusufçukların gaye-i hayal iklimi ufuklarda belirdi.

“Git gidebildiğin kadar, aç açabildiğin kadar sineni, bir avuç selamınla göm ruhunun heykelini çekirdek gibi.” “Yeryüzü geniş değil mi?” “Hem bu yerlerin hep Sahibi Bir değil mi?” Başak gibi nicesi avuçlarında taşıdı dupduru selamını. Gittiği her yere bir çantasından çok daha fazla ümitler ekiverdi. Ümit aşılandı mı asrın gariplerinin de yüzleri bir hilal gibi gülümserdi. Nice güzellikler, berzahta belki Akif’in hicranını yendi. Defineyi bulanlar sefineyi yollara verdi, yola koyulanlar da yolda kalmamanın dersini…

Sahabeyi hatırlatan nice ruhlar, ancak ölü yıkayan kara parçalarını gezdi de çiçek dahi çiğnemeden, karıncanın bile hukukunu ikame etti. “Tatmadık dünya eliyle sefa, kalsın baki ömrümüze çokça!” diyerek saadeti yarınlarda arayınca elindekine bakmayıp “üç ya da beşmiş“ aldırış etmedi. Tabanları koşuşturmaktan kanayan ihtiyar delikanlının dediği gibi, “Ben asıl gitmezsem mahvolurum” diyenler, tatlı tatlı ömürlerini verdi. Ayazın darboğazında sokaklarda yüründü çok kez. Bataklıkları kurutma azmiyle o fırtınalı gecelerce yılmayıp göğüsler gerildi. Anne baba hassasiyetiyle merhamet pınarlarında bir coşku tecessüm ederek, “Eyvah bunlar gerçek yetim; öksüzdür buralarda kaybolan” deyip tulumbalara koşuldu. Zemzemlerle o dar sokaklar yıkandı. Yanmadan yakılmadan olmaz! Hakiki yanana bir daha ateş de bir şey yapamaz.

Yatmaya zaman, kavgaya lüzum yok! Kabuğu soyulan değerlerin üzerinde raks edenlerle her yer adeta inim inim. Sargılar ellerde pas tutmuş. Zombiler zümrüt tepeleri pay ediyor. Derbeder dibaceler, derbeder hitameler… Ruhları kemiriyor derinden gelen bir sızı. Dilsiz şeytanlar kötülerden de kötü ki ibret alacak halleri yok. Kör olası gayretleri de şeytan şeytan insanlaşmakta. Devrin firavunlaşması için Nemrutlar odunlar toplamakta. Bir yakmayagörsünler ki “ebed” diye fenaya sarılmakta. Canlar ağyara düştü. Deva atlasları bir sadık göz için “Ferhatlar” gibi tutuştu.

“Ey kalpleri tatmin edecek olan yegâne Sultanımız, bizi kime bırakıyorsun? Sen bırakırsan kim tutar ve Sen savurursan kim toplar bizi! Eman ver Allah’ım! Eman diliyoruz ki bizi cehennemden kurtar! Bu badireden de yine yalnız Sen çıkar!”



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/bir-huznun-ikindisinde/
Devamını Oku »

Bülbülüm | Çağlayan Dergisi

Kargalar rengine büründü âlem

Dünya bize dar göründü, bülbülüm

Yürekler dağlarken o âh u nâlân

Gussa bize yar göründü, bülbülüm

 

Karanlık avcılar meydanda iken

Tuzakların erki şeytanda iken

Hile, yalan, töhmet revaçta iken

Tilki, çakal şîr göründü, bülbülüm

 

Kısmet oldu sana derya ötesi

Kor oldu kalbine gurbet nefesi

Benimse yurdumda kargalar sesi

Hiç dinmeyen bâr göründü, bülbülüm



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/bulbulum/
Devamını Oku »

Bir Yıkık Rüya | Çağlayan Dergisi

Oturmuş ruhumu dinliyorum; realiteleri aşkın oluşumlar bekleyen bir hâli var. Zannediyorum içimin sesini dinleyebilenler de bu intizarı duyabilirler. Gerçi sinem her zaman gamla çarpıyor; şimdilerde bir damla yetecek gibi taşmasına. Ama ben, yıllar var ki her sabah gerçekleşeceğini umduğum emellerimin üzerime düşen gölgeleriyle uyanıyorum. Hiç düşünmedim/düşünmek istemedim hülyalarımda tüllenen aydınlık günlerin gelmeyeceğini ve abes saymadım intizarda geçen günlerimi. Her gün ufuklar aydınlanırken, yorgun gözlerimle uzaklarda beliren nice karaltılarda bıkıp usanmadan emellerimi, ideallerimi heceleyip durdum ve ne tedâilerle ürperdim; hem de her gün biraz daha hisli, biraz daha gergin, biraz daha daüssıla edalı…

Elbette dünyada gam yükünü çeken sadece ben değildim; ne var ki ruhumdaki ızdırapları da en iyi bilen yine bendim. Bir ömür boyu yutkuna yutkuna ne hicranlar, ne hafakanlar yaşadığımı başkaları daha iyi bilemezdi ki; başkalarının yaşadıklarınıben bilemediğim gibi. Aslında ne hafakan yaşamak mutlak kerametti, ne de teessür duymamak bir fazilet. Heyecan ve hassasiyetin kendine göre bir yeri vardı, dertten âh edip inlemenin de kendine has bir değeri. Neyin bir şey ifade edip etmediğini ancak Allah bilirdi. Bunu da insanın niyet ve mütemadi duruşu gösterirdi.

Meş’ûm bir zaman diliminde maruz kaldığımız şeylerin pek çok muzdarip gibi ruhuma her çarpıp geçişini sineme saplanan bir zıpkın gibi hissettim. Ürpermek istedim ürperemedim; zira benimle beraber büyük çoğunluğun da gırtlağına kadar ızdıraplar içinde bulunduğunu gördüm, râşelerimi sineme gömdüm. O gün bir baştan bir başa dünyamızda korkunç bir çözülüşyaşanıyordu; duyabiliyordu bunu ölmemiş vicdanlar ve henüz kendi değerleriyle ayakta durabilenler; ne var ki olup biten fezâyi ve fecâyii kendi cereyan çerçeveleriyle duymak biraz da iç derinliğine ve vicdan genişliğine bağlıydı; vicdanın vüs’atine göre ruha çarpan âlâm ve ızdırabın şiddeti de değişiyordu. Bundan dolayı da ruh ve gönül insanları hafakanlarla kıvrım kıvrım kıvrandıkları dönemlerde bile, duyma, görme, hissetme kabiliyetlerini köreltmiş kimseler sezemediler her şeyin künde künde üstüne devrildiğini; millî ve dinî değerlerimizin tıpkı seylaplar önünde sürüklenen kütükler gibi şuraya-buraya sürüklendiğini; bütün bir geçmişi her şeyiyle yakıp yıkan ifritten yangınları. Kimileri yorgun ve bitkin, kimileri olup bitenden habersiz ve şaşkın, kimileri de serâzad ve çakırkeyf, ne o korkunç yıkılış dehşetini duydular ne de duyup hissedenlerin âh u efgânını; duymadılar duymadığı kadar mezardaki ölülerin.

Doğrusu, her gün ayrı bir zevk u sefa şöleniyle mest ü mahmur yaşayanların –ona da yaşama denecekse– bunları duymasıda mümkün değildi. Duyamazlardı da, zira o gün her yanda ürperten bir bohemlik yaşanıyor; çoğu kimse heva ve hevesinin güdümünde bir oraya, bir buraya yalpa yapıp duruyor; sürekli “akıl akıl” dendiği hâlde doğru dürüst onun kurallarına da hiç mi hiç riayet edilmiyor; böylece çözülmeleri çözülmeler takip ediyor ve toplumda mütemadi kırılmalar ve yıkılmalar yaşanıyordu. Buna karşılık “çare” diye ortaya atılan düşünce ve mülahazalar ise, adeta bu süreci daha da hızlandırıyor ve çoklarının yeniden dirilme ümitlerini de alıp götürüyordu.

Bir de bütün bu olanları bir cemad hissizliğiyle seyreden şaşkın bir güruh vardı ki bunların durumu tamamen yürekler acısıydı; neyin ne olduğunu bilemeyen bu insanlar olup bitenleri görüyor fakat bir türlü anlayamıyor, bir yere sürüklendiğini hissediyor ama akıbetini kestiremiyor, yer yer bazı oyunlarda kullanılıyor ancak hiçbir şeyin niçin ve nedenine akıl erdiremiyordu.. Kur’ân’ın: “Kalbleri var ama onunla bir şey idrak edemiyorlar, gözleri var fakat göremiyorlar, kulakları var ancak onunla işitilecek şeyleri işitemiyorlar.”[1] dediği gibiydi bu güruhun hâli; bunlar, her şey altüst olurken durduğu yerden alık alık bakıyor, sonra da kahreden bir tevekkülle –zannediyorum buna tevâkül demek daha uygun olacaktır– hissiz, hareketsiz, olduğu gibi kalakalıyorlardı. Ne güneşin gurub ettiğinin farkında ne ayın husûfa uğradığının ne de zulmet zulmet üstüne her yanı saran karanlıkların. Her tarafta yarasalar şehrâyinler tertip ediyormuş, karanlığın çocukları ışığın yenik düşmesinin keyfini çıkarıyormuş, fırsattan istifade dört bucakta şeytanlar cirit atıyormuş onların umurunda bile değil…

Her zaman güzel görüp güzel düşünen ve hüsnüzanna kilitlenmiş gönlü aydınlık ve ağzı dualılar, bu kapkaranlık atmosferin bir gün mutlaka yağmur bulutlarına dönüşeceği ümidiyle el açıp niyaza durmaya devam etsinler; –Cenâb-ı Hak bizi hiçbir zaman Kendine teveccühten dûr etmesin– bu ürperten senaryoyu hazırlayanlar ve asırlardır birbirinden mel’un oyunlarısergileyenler ne yeni yeni senaryolar hazırlamadan ne de o haince düşüncelerinden asla vazgeçmeyeceklerdir, şimdiye kadar vazgeçmedikleri gibi. Yıllar var biz hep çevremizden yükselen iniltilerle ürperdik. Söndürülen ışıklarımızın, solan renklerimizin hasret ve hicranlarıyla oturup kalktık. Sağdan da soldan da esen rüzgarları hep bir gurub hitabı gibi duyup dinledik. Kendimizi ve çevremizi her zaman yarı dumanlı, yarı karanlık, yarı kâbuslu, yarı değişik fâcialarla kıvranırken gördük. Hiç mi hiç rahatla tanışmadık, huzur nedir bilemedik, imanın vaad ettikleriyle teselli olduk ve “yarınki nesillere bin ömür feda olsun” diyerek Allah’ın bize lütfeylediği zaman, imkân ve fırsatların kesesini dahi çözmeden onlara armağan ettik…

Tabii bu arada, görüp işittiklerimizden, duyup değerlendirdiklerimizden ruhumuza akan mânâlar bizi, geçmişi yeniden yorumlamaya ve geleceğe karşı da hazırlıklı olmaya sevk etti; bunlardan biri mâzimiz öbürü de âtimizdi. Ne birincisini kafamızdan silip atabilirdik ne de ikincisine lâkayt kalabilirdik. Zaten yıllar ve yıllar boyu içinde bulunduğumuz mağduriyet ve mazlumiyetler de bize yeniden kendimiz olarak dirilme, yitirdiğimiz millî ve dinî değerlerimizi ihyâ etme yolunu gösteriyordu. Evet, çektiğimiz sıkıntılar, bizi kendimizce bir şey olmaya zorladığı aynı anda bugüne kadar şu tarafa-bu tarafa çekilerek istismar edildiğimizi şöyle böyle sezmemiz dahi, millî infiallerimizi tetikliyordu.

Artık, asırlar ve asırlar boyu hep bize ait hayatın ganimetini dermiş her şeye açık ellerimiz ve altın çağlarımızın en nefis fotoğraflarından albümler hazırlamış zihinlerimiz, hayallerimiz bizi daha yüksek mefkûrelere çağırıyordu. Bu çağrıya vaktinde ve usulüne göre icabet edildiği taktirde, geçmişin onca mahrumiyet ve mağduriyetlerine rağmen kazançlı sayılabilirdik.. o zaman kararan ümitlerimizin, aşklarımızın, ideallerimizin bir gün dönümüyle yeniden aydınlanacağına ve bizden koparılıp atılan değerlerimizin dönüp geriye geleceğine de inanabilirdik.

Gerçi böyle ciddi bir dönüşün emarelerinden söz etmek henüz mümkün değildi ama, tarihî tekerrürler devr-i daimi açısından bakabilenler için emareler ötesi emarelerin varlığı da bir gerçekti: Her şeyden evvel bütün değişenlere ve dönüşenlere rağmen değişmeyen bir kanun-u ilâhî vardı: Canlılardaki rejenerasyon türünden, toplumlarda da ne olursa olsun kendi değerleriyle var olma temayülü diyeceğimiz bu kanun kendini hissettirmeye başlamıştı bile.. ayrıca, eskime hususiyeti olan şeylerin eskimesi, belli yorum ve belli gerekçelerle öne çıkan ve rüçhaniyet kazanan mevsimlik değerlerin onların kabulüne vesile teşkil eden şartların, konjonktürün değişmesiyle değersizleşmesi gibi bir durum da söz konusuydu. Şimdi eğer ümit ve emellerimize bu zaviyeden bakacak olursak, bize imkânsız gibi görünse de, hesaplarımıza sığmayan Kudreti Sonsuz’un o her zamanki mütemadi takdir ve tasarruflarıyla beklenmedik şeyler olabilir ve olacakları da kimse önleyemez. Elverir ki birkaç asırdan beri tamamen durgunlaşmış ve enerjisini kullanamaz hâle gelmiş yığınlar kendi potansiyel güçlerini harekete geçirerek Hakk’ın inayetine çağrıda bulunabilsinler.

Zannediyorum işte o zaman dünyanın rengi birdenbire değişecek; ağlayanların ağlamaları dinecek ve yeryüzü son bir kez daha umumi matemhane olmadan kurtulacak; dün yokluğa ve hiçe yürüdüğümüz yollar bir şehrâha dönüşerek bizi ebedî varoluşa götürecektir.

 

[1]      A’râf sûresi, 7/179.

 



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/bir-yikik-ruya/
Devamını Oku »

İnsanı ve Kâinatı Anlamada Matematik | Çağlayan Dergisi

Kâinatta canlı ve cansız bütün varlıkların üzerinde bir sanat sergilenmekle beraber, canlı mahlûkat üzerinde hem derece hem de mahiyet bakımından çok daha yüksek seviyede, bir manada akılları hayrette bırakacak bir mükemmellik ve çok ince hesaplara dayanan hikmetli bir estetik sergilenmektedir. Canlıları inceleyen bilim dalı olarak biyoloji sahasında, mikroskopların gelişmeye başladığı 1600’lü yılların başlarından itibaren her gün bu sırlı dünyaya ait yeni güzellikler ve hikmetli işleyişler gözler önüne serilmekte, mikroskopların büyütme gücü arttıkça bakteri hücresinden yosunlara, mantarlardan bitkilere ve hayvanlara kadar her varlık, ilim adamlarının araştırma laboratuvarına girmektedir.

İnsanlığın bilgi seviyesinin henüz ham malumattan oluştuğu ve bir ilme dönüşmediği ilk çağlardan, günümüzdeki bilgi birikiminin ortaya koyduğu bütün anlayışlara kadar hayatın kaynağı ve başlangıcı hakkında yapılan araştırmalar ve ortaya konulan hipotezler elden geçirilip bir kavrama dönüştürüldüğünde, kâinatta bir düzen, nizam, sistem ve sonsuz bir ilmin eseri olan hikmetli planları işleten bir “Faili” göstermektedir. Semâvî dinlerle ortaya konulan bu Allah inancının tam aksi ise muhteşem hikmetli sanatları akılsız ve şuursuz tabiat kuvvetlerine, sebeplere ve tesadüflere dayandıran kaotik, başıboş kâinat anlayışı ve bunun da tabiî neticesi olarak materyalist düşünce ve ateizmdir.

İnsan zihni, yaratılışının ve sahip olduğu düşünce üretme kabiliyetinin neticesi olarak her bir hâdisenin, oluşun, hareketin arkasında bir sebep, güç ve fail arama eğilimindedir. Canlı yapıların sahip olduğu yapıya ve işleyişe ait anatomik ve fizyolojik bilgi birikiminin dayandırıldığı sebepler zincirinin her bir seviyesinde, matematikle ifade edilebilen bir nizam ve planın işlediği ortaya konulmaktadır. Bu hikmetli ve sanatlı işletilen varlık âleminin arkasında fail olarak Sonsuz bir İlim ve Kudretin bulunması gerektiği, bütün akıl sahiplerinin kabul ettiği bir gerçektir.

Bilimlerin alabildiğine ince detaylara nüfuz edebildiği çağımızda, araştırmaların neticelerini matematik denklemlerle ifade etme gayretleri dikkat çekmektedir. Bütün ilimlerin dayandığı en temel ifade dili olarak görülen matematik sayesinde diğer bilimler saygınlık kazanır. Bir ilim ne derecede matematik ile ifade ediliyorsa o kadar sağlam bir bilim kabul edilir. Avrupa’da bilimde deney ve gözlem anlayışının yerleşmeye başladığı Ortaçağ sonrası dönemde, Galileo’nun “Allah, kâinatı matematik diliyle ifade edilebilecek biçimde yaratmıştır” ifadesi, her dönemde farklı bilim insanları tarafından dile getirilmiştir. Eski Yunan filozoflarından Platon da bu görüşe sahip olmalı ki kendi kurduğu sosyal ilimler akademisinin kapısına “Geometri bilmeyen içeri girmesin” yazdırmıştır. Matematik, Mısır ve Babil’de başladığına inanılan yolculuğundan sonra Antik Yunandan, Müslümanlara ve günümüz bilim insanlarına gelinceye kadar farklı dönemleriyle bütün kavimlerin alâkasını çekmiştir.

Matematik, mücerret dünyasıyla bizlere geniş bir saha açar. Kâinattaki, kaotik gibi görülen, ama aslında idrak edebileceğimizden çok daha kompleks olmasından dolayı izahında zorlandığımız hâdiseleri ifade etmekte en müessir vasıta matematiktir. Gerçek dünyada her şeyin şu anda bir karşılığı olmamasına rağmen, Rus matematikçilerden NikolaiLobacevski’nin (1792–1856) “Matematiğin hiçbir dalı yoktur ki ne kadar mücerret olursa olsun, bir gün gerçek dünyada tatbik sahası bulmasın” şeklindeki ifadesi ile matematiğin gerçekliğine vurgu yapılır. Bu yüzden matematikçiler, çalıştıkları alanla alâkalı olarak, gerçeklik saplantısına çok fazla takılmadan, çalışmalarına devam ederler. Nitekim bugün gelinen noktada, artık kaos diye bir şey olmadığı, bizim kaotik gibi gördüğümüz olayların arka plânında çok sayıda ince ve derin matematik denklemlerin bulunduğu konusunda çalışmalar artmaktadır.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/insani-ve-kainati-anlamada-matematik/
Devamını Oku »

Edremitli Hacı Arif Çağan | Çağlayan Dergisi

1922’de Balıkesir’in Edremit kazasında doğan, Arif Çağan’ın dedesi Nasuh Efendi, Medrese eğitimi görmüş âlim bir zattır ve aslen Usturumcalıdır. Anne tarafından dedesi ise Bulgarlar tarafından vurulmuştur. Ailesi Balkan olayları sonucunda Edremit’e gelip yerleşmiştir.

13 yaşında pazarcılığa başlayan Arif Çağan; sebze, meyve ve bakkaliye toptancılığı yapar. 1957’de işini değiştirmeye karar verir. Ama 1945’ten beri tanıdığı ve her işini danıştığı Sarı Hocaefendi lakaplı Mehmet Ruhî Efendiye başvurur. “Hocam, ben bu işi bırakmak istiyorum” der. Mehmet Ruhî Efendi, “Neden?” diye sorunca, “Çok üzülüyorum… Rabbime ibadet etmek istiyorum ama tam Allahu Ekber deyip namaza durunca, şu bakkalın malı gitmemişti, bunun siparişi eksik kaldı, o parasını vermedi, bilmem ne… Çok sıkıntılı bir iş bu” der. Bunun üzerine Sarı Hocaefendi’nin tavsiyesiyle zeytinyağı ticareti yapmaya başlar. Yine o Hocaefendi’nin verdiği ibretli bir ders ile Arif Çağan, “Aza kanaat etmek, müşteriyi iyi tanımak, ona değer vermek ve saygı göstermek” prensiplerinden asla taviz vermez.

1957 senesinde Demokrat Parti’den delege seçilir. 27 Mayıs 1960’dan sonra artık bir daha siyasetle ilgilenmez.

Arif Çağan ağabeyin âlimlere ve mürşidlere karşı sevgi ve saygısı büyüktür. Bilhassa Mehmet Ruhî Sarı Hocaefendi’ye karşı… Bu zat Osmanlının son hocalarındandır. Balıkesir ve Kütahya’nın kazalarında vaazlar vermiş, irşadlarla bulunmuştur. Cami ve Kur’ân Kursları yaptırmak için kapı kapı dolaşmış, yerine göre zeytin ve zeytinyağı toplayıp inşaatlarda ve talebe yetiştirmekte kullanmıştır. Onun için Arif Bey, “Hocam, sen bir senede ne kadar zeytin ve zeytinyağı topluyorsun, söyle ben sana onların karşılığında para vereyim. Sen bir kere vaktini bunlarla zayi etme; otur talebe yetiştir, halka nasihat et. İkincisi bazı cahil insanlar sana can sıkıcı lâflar söyleyebiliyorlar; ben bundan çok rahatsız oluyorum” der. Sarı Hocaefendi; “Evladım Arif, sen o parayı ver… Ama ben gene kapı kapı dolaşırım. Zira böylece ben birebir insanlarla görüşüyor ve bir şeyler anlatıyorum. Ayrıca insanlar üç beş zeytinle bile hayra iştirak edince, ‘Benim camim, benim Kur’ân Kursum’ diye sahip çıkarlar” der.

Gerçekten doğru bir tespit…

Bir seferinde çoluk çocuğunu alıp otomobiliyle İbrahim Hakkı Hazretlerini ziyaret için yola düşer. Erzurum’a varır, ama Hazretin mezarı Tillo’da, mürşidi Fakirullah Hazretlerinin civarında olduğundan bu ziyareti yapamaz. Fakat Mehmet Kırkıncı Hocamızı ziyaret eder. Dönüşte Aydın’a uğrar ve bir gece kalırlar. Bir pidecide yemek yerler. Hesabı ödeyeceği zaman, “Paranız ödendi” derler. Meğer karşı masada oturan Hacı Kemal ağabeyimiz ödemiş. O da hanımı ve kızları tesettürlü olduğunu gördüğü Arif Bey’le tanışmak istemiş ve tanıştıktan sonra evine davet etmiş ve İzmir’de bulunan M. Fethullah Gülen Hocaefendi’den bahsetmiş. Daha sonra İzmir’e, Kestanepazarına gelen Hacı Arif Bey, Hocaefendi’yi hem ziyaret eder hem de Edremit’e davet eder.



Yazının Kaynağı: Çağlayan Dergisi https://caglayandergisi.com/2020/01/31/edremitli-haci-arif-cagan/
Devamını Oku »

İstanbul için yeni kayyum modeli

AKP, İstanbul’a kayyum için yeni bir model arayışı içerisinde. Hazırlanan taslağa göre başta Kanal İstanbul olmak üzere büyük projeler valilik üzerinden yapılacak, parası ise belediyenin bütçesinden karşılanacak.

BOLD – İstanbul’da iptal ettirdiği seçimin bedelini tarihi bir yenilgi ile ödeyen AKP, İstanbul’a kayyum için yeni bir model arayışı içerisinde. Hazırlanan taslağa göre başta Kanal İstanbul olmak üzere büyük projeler valilik üzerinden yapılacak, parası ise belediyenin ödeneğinden karşılanacak.

İMAMOĞLU’NUN DİRENMESİ TASLAK DEĞİŞİKLİĞİNE YOL AÇTI

AKP, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Kanal İstanbul’a direnmesi üzerine, yerel yönetim taslağına “devletin ülke ölçeğinde belirlediği plan ve programlar kapsamında gerçekleştirdiği büyük projeler için belediyece yapılması gereken hizmetlerin yerine getirilmemesi” durumunda söz konusu hizmetlerin valilikler tarafından yapılması, maliyetinin de ilgili belediyenin ödeneğinden kesilmesine ilişkin düzenleme koydu.

BELEDİYENİN İTİRAZ HAKKI BULUNMUYOR

Cumhuriyet’ten Emine Kaplan’ın haberine göre taslakta, belediyelerin mahkemeye itiraz yolu kapatılırken gerekli iş ve işlemlerin Kamu İhale Yasası’na göre “doğrudan temin” yöntemiyle yapılması da öngörüldü. Mevcut uygulamada, İçişleri Bakanı, hizmetlerde meydana gelecek aksamanın giderilmesini hizmetin özelliğine göre makul bir süre vererek belediye başkanından istiyor. Aksama giderilmezse söz konusu hizmetin yerine getirilmesini o ilin valisinden istiyor.

BELEDİYENİN PARASI PARA VALİLİK EMRİNE GÖNDERİLECEK

Yerel yönetim taslağında, söz konusu 57. madde yeniden düzenleniyor ve kapsamı genişletiliyor. Taslakta, Kanal İstanbul başta olmak üzere büyük projeler de kapsama alınıyor. Yapılacak harcamalar, Kamu İhale Yasası kapsamında “doğrudan temin” yoluyla gerçekleştirilecek. Bu harcamalar sonucunda ortaya çıkacak maliyet, ilgili belediyenin müteakip ay genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden ve kesinti limitine tabi olmaksızın belediyeye ayrılan paydan valilik emrine gönderilecek.

 

Yarkadaş’tan Bakırköy’de ‘koronavirüslü Çinli çocuk’ iddiası

medyabold
Devamını Oku »

Borç batağındaki AKP’li belediyeden misafirlere 8 milyon liralık hediye

En borçlu belediyeler arasında yer alan AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi, hediye olarak dağıtmak amacıyla 8 milyon liraya 24 ayar altın işlemeli tabak ve ibrik başta olmak üzere ipek halı, ipek kravat, ipek şal ve bornoz yaptırdığı ortaya çıktı.

BOLD AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi, 8 milyon liraya hediye olarak dağıtmak amacıyla 24 ayar altın işlemeli tabak ve ibrik, ipek halı, ipek kravat, ipek şal ve bornoz takımı aldığı ortaya çıktı. Hediyeliklerin kimlere verildiği ise merak konusu oldu.

BORNOZ SETİNE KADAR DÜŞÜNÜLMÜŞ

İller Bankası’na en çok borcu olan belediyelerin başında gelen AKP’li Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2018 yılında ‘Temsil, Ağırlama ve Tanıtım Organizasyonları İle Kent Anı Objelerinin Tedariki Hizmet İşi’ başlığıyla yaptığı ihaleyle hediyelik 250 adet 24 ayar altın işlemeli tabak ve ibrik aldığı ortaya çıktı. 7 milyon 990 bin TL ödenen ihale kapsamında başkanının Alinur Aktaş olduğu AKP’li belediyenin konuklarına vermek üzere aldığı hediyeler arasında 30 hançer şeklinde Bursa bıçağı, 250 çini, 100 altın işlemeli tabak, 150 altın işlemeli ibrik, 15 el dokuması ipek halı, 3 bin kutu kestane şekeri, 250 ipek kravat, 200 el dokuması ipek şal, 10 bin fular, 15 bin el havlusu, 100 bornoz seti yer alıyor.

AKP’LİLERE VIP KONAKLAMA İMKANI SAĞLANMIŞ

BirGün’den İsmail Arı’nın haberine göre; AKP’li belediye ihale kapsamında 250 kişilik VIP konaklama hizmeti de aldı. İhale dosyasında VIP konaklamaya ilişkin “Protokol kapsamında gelen üst düzey devlet erkanı (Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Kabine Üyeleri gibi) misafirlerin konaklamaları gerektiği durumlarda beş yıldızlı otelde özel odalarda tam pansiyon olarak konaklamasının sağlanması, otel rezervasyonların yapılması ve takibi. Kalabalık organizasyonlarda otellerde bir mihmandar veya irtibat görevlisi bulundurulması” ifadelerine yer verildi.

Yarkadaş’tan Bakırköy’de ‘koronavirüslü Çinli çocuk’ iddiası

medyabold
Devamını Oku »

Çin’deki Koronavirisü Hastanesinden canlı Periscope yayını

Çin’in Wuhan şehrinde koronavirüsü için inşa edilen özel hastaneden 24 saat Periscope yayını başladı.

BOLD – Çin ülke genelinde ilaçlama, toplu taşımanın askıya alınması, Wuhan şehir sakinlerine halka açık mekanlarda maske takmaları çağrısı gibi bir dizi önlemler alındı.

Çin medyasında yer alan habere göre, Wuhan şehrinde ortaya çıkan koronavirüsü (2019 – nCoV) taşıyan hastalar için özel prefabrik hastane inşa ediyor. 31 Aralık 2019’da Wuhan’da ortaya çıktığı düşünülen virüs nedeniyle hastalananlar buraya getirilecek.

Yayınları bu linkten izleyebilirsiniz: https://www.periscope.tv/w/1OdKrqEDZBkxX

Koronavirüs yüzünden Çin’den ayrılan Türk öğrenci hayalet şehre dönen kenti anlattı

medyabold
Devamını Oku »

“Silah ambargosunu delen Türkiye zırhlılar ve obüs toplarını sevk etti”

Fransa askeri kaynakları Türkiye’nin Libya’ya uygulanan silah ambargosunu deldiğini iddia etti. Türkiye’nin Berlin Konferansı sonrası Trablus’a zırhlı araç ve obüs topları gönderdiği öne sürülüyor.

BOLD – Fransız haber ajansı AFP, Fransız uçak gemisi Charles de Gaulle’un bu hafta bir Türk gemisinin Libya’nın başkenti Trablus’a tank sevk ettiğini tespit ettiğini iddia etti.

Haberde, Fransız uçak gemisinin söz konusu Türk gemisine eşlik ettiği bildirildi. Haber, Fransız askeri kaynaklarına dayandırılıyor. Deniz trafiğinin izlendiği Marine Traffic adlı sitede de geminin Salı günü Sicilya kıyılarında kayıtlara geçtiği ifade ediliyor.

Haberin geldiği saatlerde de sosyal medyada içinde FNSS-15S zırhlı araçların ve T-155 Fırtına Obüsleri’nin göründüğü gemi içinden görüntüler paylaşılmaya başlandı.

Görüntüler, MAX Security adlı bir risk danışma şirketinin Libya uzmanı Oded Berkowitz’in Twitter hesabından da paylaşıldı.

MACRON’DAN PARALI ASKER İDDİASI

Türk gemisinin Libya’ya zırhlı araç ve obüs taşıdığı haberi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Türkiye’nin verdiği sözleri tutmadığı açıklamasının ardından geldi. Macron geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, “Geride bıraktığımız günlerde Türk gemilerinin, Suriyeli paralı askerler eşliğinde Libya’ya girdiklerini gördük” demiş ve bunun Berlin’deki anlaşmanın “açık ve ağır şekilde ihlali” olduğunu söylemişti.

TÜRKİYE, SUÇLAMALARI REDDETMİŞTİ

Türkiye de Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy aracılığıyla Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un suçlamalarına yanıt vermişti. Yazılı açıklamada, Macron’un Türkiye’ye yönelik “gerçek dışı iddialarla gündem yaratmaya çalıştığını” belirten Aksoy, Libya’da krizin başladığı 2011 yılından bu yana yaşanan sıkıntılarda esas sorumluluğun Fransa’da olduğunu savunulmuştu. Libya iç savaşında Türkiye Sarraç liderliğindeki Milli Mutabakat Hükumeti’ne, Fransa ise General Hafter’e destek veriyor.

BM LİBYA ÖZEL TEMSİLCİSİNDEN UYARI

Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Ghassan Salame de Berlin’de düzenlenen Libya Konferansı’ndan çıkan uzlaşmanın ihlal edildiğine dikkat çekti. BM Güvenlik Konseyi’ndeki oturumda konuşan Salame, Libya iç savaşının taraflarına destek veren dış ülkelerin etkisinin çok yoğun şekilde sürdüğü uyarısında bulundu.

BM Güvenlik Konseyi toplantısına videokonferansla katılan Salame, bu tutumun “konferansın uzlaşma metni ve ruhunu ihlal ettiğini” belirtti. Salame, konferansta uzlaşılan maddelere bağlı kalınmaması halinde Libya’daki durumun “çok daha tehlikeli” bir hale geleceği uyarısında da bulundu.

19 Ocak’ta 16 ülke ve çok sayıda uluslararası örgütün katıldığı Berlin’deki Libya konferansında, katılımcılar Libya’ya silah ve askeri destek gönderiminin durudurulması, Birleşmiş Milletler silah ambargosuna bağlı kalınması konusunda uzlaşma sağlamıştı.

Macron: Türkiye, Libya’ya paralı asker göndererek Berlin Anlaşmasını ihlal ediyor

medyabold
Devamını Oku »

Fenerbahçe’den kıskançlık yüzünden ayrıldım

Fenerbahçe ile 100. yıl şampiyonluğunu yaşayan Brezilyalı efsane isim Arthur Zico, Sarı-Lacivertli kulüpten kıskançlık yüzünden ayrıldığını söyledi. Çalıştığı en iyi oyuncunun Alex olduğunu kaydeden Zico, Roberto Carlos olsaydı Chelsea’yi eleyebileceklerini ifade etti.

BOLD – Fenerbahçe’nin efsane teknik adamları arasında gösterilen ve bir döneme damga vuran Zico, sarı-lacivertli kulüpte geçirdiği günleri anlattı ve yaşadığı başarılara değindi. Brezilyalı teknik adam Fenerbahçe’den ayrılışını ‘kıskançlık’ sözleriyle açıkladı. Brezilya’nın efsane ismi Bein Sport’a verdiği röportajdan bazı bölümler ise şöyle:

FUTBOLA KENDİMİ ADADIM

Kariyerimde her zaman futbol için kendimi adama, tutku ve sevgi gibi duygulara sahip oldum. Tanrı da bana çok şey verdi ve bunun hakkını verebilmek zorundayız. Halâ futbolun içerisinde olmaktan mutluyum. Japonya’da Kashima Antlers’in teknik direktörlüğünü yapıyorum. Resmi video kanalım var ve Brezilya’dan çok takip eden insanların olduğunu biliyorum.

FENERBAHÇE’DE ÜZERİMDE BASKI VARDI

Fenerbahçe, bir kulüpte gerçek bir teknik direktör olarak ilk tecrübemdi. İsmimden dolayı benden yana beklentiler oldukça büyüktü. Çünkü Fenerbahçe daha önceden Brezilyalı teknik direktörler Didi ve Parreira ile şampiyonluk yaşamıştı. Büyük bir baskı vardı üzerimde. Daha sonrasında Alex ve Fabio Luciano gibi tanıdığım oyuncularla aynı takımda bulunmaktan çok memnundum. Fakat Luciano’nun kasığında problem oluştu ve takımdan ayrılmak zorunda kaldı.

100, YILDA ŞAMPİYON OLMALISIN

Edu Dracena, Deivid ve Lugano gibi tecrübeli ve kaliteli oyuncuları takıma kazandırdık. Kaliteli ekibimizle sahaya oyun felsefemizi iyi bir şekilde yansıtabildik. Fenerbahçe için önemli bir seneydi. Transfer olduğumda kontratımda ‘’şampiyon olmalısın’’ maddesi yazılıydı. Fenerbahçe’nin 100. yılıydı ve ya şampiyon olacaktınız ya da gidecektiniz. Fenerbahçe gerçekten çok güzel geçen bir dönemdi. Tüm sorumluluğumuzun bilincindeydik. Her zaman fantastik bir iş çıkarabilme yeteneğine kadro anlamında sahiptik. İlk geldiğimde Fenerbahçe’deki insanlar beni çok iyi karşıladı. Aynı zamanda diğer kulüplerden insanlar da bana karşı her zaman iyi davrandı. Sokakta gayet rahat bir şekilde yürüyebiliyordum. Bu benim için çok iyi bir şeydi.

FENERBAHÇE’DEN KISKANÇLIK YÜZÜNDEN AYRILDIM

Bilemiyorum, belki de kıskançlık yüzünden ayrıldım. Harika bir başkanımız vardı. Yönetimdeki ekibiyle birlikte takımı ve kulübe desteklerini gösteriyorlardı. Gösteriş için bu etkiyi yaparlardı. Bana göre uygun olmayan bazı kararlar almışlardı. 100. yıl şampiyonluğunun ardından bazı oyuncuların takımdan gönderilmesi istendi. Ayrıca bazen takımın üstünde etki yaratılmak istenirdi. Buna asla izin vermedim. İşime karışan insanlara bu fırsatı vermek gibi bir tarzım olmadı. Eğer beni bu iş için göreve getirdilerse gerekli zamanda ben zaten bunu sağlayabilecek kapasitedeyim. Bu tarz şeyleri üst pozisyondaki insanlarla konuşmak bizim görevimizdir.

HERKES KOVULMUŞTU, KENDİ KARARIYLA AYRILAN BENDİM

O dönemde oyuncu, antrenman ve kaleci pozisyonu konusunda bana müdahalelerde bulunmuşlardı. Çalıştığımız dönemde hiçbir zaman yaptıklarımız yanlış değildi belki de bu yüzden benimle sözleşmeyi yenilemek istediler. Fakat bu pozisyonda kalmak için bir zorunluluğum olmadığının farkına vardım ve başkana yeni sözleşme imzalamak istemediğimi söyledim. Bu cevap onu oldukça üzmüştü çünkü başka bir çaresi yoktu. O dönem herkes takımdan gönderilmişti ama kovulmadan önce kendi kararıyla ayrılan tek isim bendim.

ÇALIŞTIĞIM OYUNCULAR İÇİNDE ALEX, EN İYİSİYDİ

Alex, kariyerimde çalışma fırsatı bulduğum oyuncular içerisinde en iyisiydi. Mükemmel bir insandı. Oyunun her alanını görürdü. Çok iyi bir oyun görüşüne sahipti. Ona, ‘Seni ceza sahasının dışında görmek istemiyorum. Kaleye yakın olmanı istiyorum. Diğerlerinin sana doğru koşmasına izin ver ve bitirişi yap.’ dedim. Sanırsam o sezonu gol kralı olarak tamamladı.

ROBERTO CARLOS’LA CHELSEA’Yİ ELEYECEĞİMİZDEN ŞÜPHEM YOKTU

Roberto Carlos’un geldiği sezon kulüp tarihinin Şampiyonlar Ligi’ndeki en iyi derecesini elde ettik. Son 16 turunda sakatlanmıştı ve çeyrek finalde Chelsea’ye karşı görev yapamadı. Roberto Carlos ile Chelsea’yi eleyebileceğimizden hiçbir şüphem yoktu. Tuncay ve Roberto Carlos’un eksiklikleri bizim için kötü bir durum oluşturdu. Tuncay gerçekten teknik anlamda önemli bir yerli futbolcuydu. Sağ ayak, sol ayak ve kafayla goller kaydedip takımına enerji sağlıyordu. Onun takım içindeki eksikliğini İngiltere’ye gidişinden sonra fazla derecede hissettik. Aynı sezon ilk kez Süper Kupa’yı kazandık Beşiktaş’a karşı. Kupayı getiren golleri Deivid ve Kezman kaydetmişti.

‘KEZMAN VE DEİVİD’İ YOLLAYACAĞIZ’; BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ? DEDİM

Süper Kupa maçı Almanya’da oynanmıştı ve orada olduğumuz sırada tercümanımız Samet bana geldi ve yönetim kuruluyla toplantı yapılacağını söyledi. Bana ‘’bu sezon sizce nasıl geçecek’’ diye bir soru soruldu. Ben de onlara baktım ve ‘’hiçbir şeye ihtiyacım yok. Takım gayet iyi.’’ dedim. Onlar da bana; ‘’Hayır, Kezman ve Deivid’i yollamak istiyoruz.’’ dedi. Ben de ‘Benimle dalga mı geçiyorsunuz böyle bir şeyi kabul edemem.’ dedim. Bu görüşme sonrası yönetimle aramızda güvensizlik oluştu ve bu nedenle sezon sonunda şampiyonluğu kaybettik. Bu tarz çekişmeler olmasaydı ikinci senemde de şampiyonluğu yaşayabilirdim.

medyabold
Devamını Oku »

Türk bayrağı yakan Yunanlı vekile Atina ve Avrupa Parlamentosu’ndan tepki

Yunan aşırı sağcı vekil Ioannis Lagos’un Avrupa Parlamentosu’nda Türk bayrağı yırtmasına Türkiye’den sonra Yunanistan’dan da tepki geldi. Atina bayrak yakma eylemini kınadı. Avrupa Parlamentosu da vekil hakkında inceleme başlattı.

BOLD – Yunanistan aşırı sağcı Altın Şafak partisinin eski üyesi ve Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Ioannis Lagos’un Avrupa Parlamentosu’nda konuşma yaparken Türk bayrağını yırtmasına Türkiye’nin ardından Yunanistan’dan da tepki geldi.

Yunan vekil Lagos, AP’de Yunan adalarındaki mültecilere yönelik yapılan oturumda Yunanların durumunun konuşulmadığını gerekçe göstererek mültecilerin Türkiye’den geldiğini ve Türkiye’nin her istediğini yapabildiğini belirterek bayrağı yırtmıştı.

YUNAN DIŞİŞLERİ EYLEMİ KINADI

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı yazılı açıklamada, “Milli sembollere ve bu vakada da Türkiye’nin milli sembolüne yapılan saygısızlığı kınıyoruz” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, “Neonazizmin temsilcilerinin kabul edilemez eylemleri Yunan ve Avrupa geleneğinden uzaktır. Bu eylem, Yunan halkının parlamento dışı bıraktığı Altın Şafak partisinin kendisini tanıtmaya yönelik bir girişimidir” ifadeleri kullanıldı.

AMOR: AB HOŞ KARŞILAMAZ

AP’nin yeni Türkiye raportörü Nacho Sanchez Amor, Twitter hesabından “Hiçbir gerekçe bir bayrağın yırtılmasını haklı gösteremez. Bu son derece talihsiz bir davranış. Aşırı sağın her zamanki İslamofobik söylemi Brüksel’de hoş karşılanmaz” dedi.

AP, CEZAİ İŞLEM BAŞLATTI

AP sözcülüğü de, Parlamento Başkanı David Sassoli’nin, Yannis Lagos hakkında cezai işlem başlattığını açıkladı. Sassoli, süreç hakkında, Yunan milletvekilini yazılı olarak da bilgilendirdi.

ALTIN ŞAFAK PARTİSİ

Lagos’un AP vekili omadan önce üyesi olduğu aşırı sağcı Altın Şafak partisi 2019’daki genel seçimlerde yüzde 2,93 oy oranıyla yüzde üçlük seçim barajının altında kalarak meclise giremedi.

Altın Şafak Genel Başkanı Nikolaos Mihaloliakos ve diğer yönetici kadroları hakkında “suç örgütüne üyelik” suçlamasıyla başlatılan dava sürüyor. Haklarında 10 yıla kadar hapis cezası istenen aşırı sağcı siyasetçiler hakkında başka suçlamalar da var. Söz konusu dava, solcu aktivist Pavlos Fisas’ın altı yıl önce Pire kentinde öldürülmesi sonrasında açılmıştı.

IOANNİS LAGOS

Lagos hakkında Yunanistan’da “suç örgütü kurma ve örgüt üyeliği” iddialarıyla soruşturma açıldı. Lagos, 2012-2019 yılları arasında Yunanistan’ın Neo-Nazi Altın Şafak Partisi’nden AP milletvekilliğine seçildi. Ardından Altın Şafak’tan istifa ederek Temmuz 2019 yılında kendi partisini, Ulusal Halk Vicdanı adıyla kurdu. Halen AP’de bağımsız milletvekili olarak görev yapan 47 yaşındaki Lagos, ırkçı faaliyetleri ve yüz kızartıcı pek çok suç nedeniyle Yunanistan’da iki kez tutuklandı ve ceza aldı. Lagos’un 2013’te Atina’da öldürülen faşizm karşıtı müzisyen Pavlos Fissas davasında da isminin geçtiği belirtiliyor.

TÜRKİYE’DEN LAGOS’A TEPKİ

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Avrupa Parlamentosu’ndaki bayrak yırtma eylemine tepki göstererek “Avrupa’nın şımarık, ırkçı çocukları hadlerini bilsin. Avrupa, İslam karşıtlığı ve ırkçılığa artık ‘dur’ demeli” ifadesini kullandı.

Yine Milli Savunma Bakanlığının Twitter hesabından “Avrupa Parlamentosu’nda kirli elleriyle bayrağımıza saldıran çaresiz, şımarık çocuklara her yerde Al Sancağımızın asilliğini ve gücünü göstermeye devam edeceğiz” paylaşımı yapıldı.

Irkçı Yunan Türk Bayrağı’nı yırttı, Bakan Çavuşoğlu’ndan sert tepki geldi

medyabold
Devamını Oku »