28 Kasım 2020 Cumartesi

Demirtaş: Silah ve şiddet yöntemini benimsemiyorum

Halen cezaevinde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan problemlere karşı “demokratik siyaset” çıkışı geldi. Barışçıl yollara inandığının altını çizen Demirtaş “Silah ve şiddet yöntemini de benimsemediğim, doğru bulmadığım için demokratik siyaset yolunu tercih etmiş bir siyasetçiyim. Demokratik siyaset, şiddetin alternatifi ve panzehridir.” dedi.

BOLD – Selahattin Demirtaş, tutuklu olduğu Edirne Cezaevinde, 45 kişi tarafında sorulan 45 soruyu cevapladı. 1+1 Forum’un sitesinde yayınlanan soru- cevaplarda Demirtaş’ın demokratik siyaset vurgusu ön plana çıktı.

Oda TV’den Barış Terkoğlu, “PKK ile ilişkili olmakla suçlanarak yargılanıyorsunuz. Öte yandan azımsanmayacak sayıdaki kimi destekçilerinize göre siz PKK’ya ya da Kandil’e karşı tavrınızın kurbanı oldunuz. Bunlardan hangisi doğru? Demirtaş PKK’nın ya da Kandil’in vitrini mi, yoksa panzehri mi?” diye sordu. Demirtaş ise:

DEMİRTAŞ: PKK ÜYESİ YA DA YÖNETİCİSİ DEĞİLİM

“Ben PKK üyesi veya yöneticisi olsaydım bunu en azından mahkemede asla gizlemezdim. Neysem oyum. Saklayacak, gizleyecek hiçbir şeyim yok. Yasadışı bir faaliyetim yok. Zaten hakkımda öyle bir iddia da yok. Twitter hesabımda açıkladığım ve mahkemede hepsi de çürütülen birkaç somut iddia dışında, iddianamelerin tamamı kamuoyunun duyduğu, bildiği konuşmalarımla doludur. Savcılar bu konuşmalarımdan yola çıkarak PKK kurucusu ve yöneticisi olduğumu iddia edip dava açtılar. Bu da beni PKK yöneticisi yapmaz. Ben siyasetçiyim ve HDP dışındaki hiçbir örgütsel yapıya bağlı ya da tabi değilim. Silah ve şiddet yöntemini de benimsemediğim, doğru bulmadığım için demokratik siyaset yolunu tercih etmiş bir siyasetçiyim. Demokratik siyaset, şiddetin alternatifi ve panzehridir. Tüm sorunların barışçıl siyasi yollarla çözülmesi gerektiğine inandığım için de HDP’de siyaset yapıyorum.” dedi.

“OYALAMA VE ALDATMAYA DÖNÜK SÖZDE REFORM GİRİŞİMİ”

Gazeteci Erdal Er’in “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışınızdan sonra Erdoğan’ın yakın çevresine “bana ihanet ettiler” dediği, bu nedenle size kişisel husumet beslediği, bunun sonucu olarak hapiste olduğunuz söyleniyor. Bu iddiaya yorumunuz nedir? Sizin Erdoğan’la kişisel bir sorununuz var mı? Çözüm için siyasi rakibiniz Erdoğan’la el sıkışır mısınız? AKP ile HDP yan yana gelebilir mi?” diye sordu. Kendisinin siyasi rehine olduğuna vurgu yapan Demirtaş “İçeride olmamızın nedeni de partimizin her konudaki duruşunu savunmamızdır. Erdoğan ile nasıl bir kişisel sorunum olabilir ki? Ben bir siyasi rehine olarak hapisteyim. Kurumsal ve radikal demokratik adımlar cesaretle atılırsa kaos durumundan çıkış mümkün olabilir. Benim ve arkadaşlarımın şahsi özgürlüğünden çok, toplumun özgürlüğünün ve Türkiye’nin demokrasisinin gelişmesi önemlidir.” diyerek cevap verdi.

AKP’nin reform çıkışını “oyalama ve aldatmaya dönük sözde reform girişimi” diye tanımlayan Demirtaş “Samimi ve somut demokratik adımları, HDP dahil tüm partilerin destekleyebileceğini düşündüğünü ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti: “Reform ve demokrasi adımlarını isimler üzerinden değil, genel ilkeler ve toplumun yararı üzerinden tartışmak yararlı olur. Oyalama ve aldatmaya dönük sözde reform girişimleri ise mevcut krizi derinleştirmekten başka işe yaramaz. Şu andaki sorunları ve krizi yaratan biz değiliz, ama çözüm konusunda kendimizi sorumlu hissederiz. Yeter ki ciddiyeti ve samimiyeti görelim. Bu düşüncelerim, iktidarından muhalefetine tüm partilere yöneliktir. Ve elbette demokratik reformların siyasi muhatabı kurumsal olarak partimiz HDP’dir.” ifadelerin kullandı.

‘ZULMÜN BÜYÜĞÜ DIŞARDA TOPLUMA YAPILIYOR’

Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan’ın “Siyasi bir rehine olduğunuz su götürmez bir gerçek olduğuna göre, iktidarın sizi bu kadar uzun süre siyasi bir rehine olarak tutmasını nasıl açıklıyorsunuz?” yönündeki sorusuna ise Demirtaş, “İçeride benim gibi binlerce siyasi rehine var, ben yalnız değilim. Bu yapılanlar Kürt siyasetine diz çöktürme operasyonlarının bir parçasıdır. Zulmün büyüğü dışarıda tüm topluma yapılıyor.” cevabını verdi.

“MUHALEFET LİDERLERİ SEÇİMDE ISRAR ETMELİ”

Yazar Yıldırım Türker’in “Bugün ana muhalefet lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsaydınız ilk olarak ne yapardınız?” yönündeki sorusuna ise Demirtaş, kendini herhangi birinin yerine koyarak soruyu cevaplamamın doğru olmayacağını belirterek, “Ama ben muhalefet liderlerinin demokrasi, insan hakları gibi temel konularda birlikte hareket edebileceklerini düşünüyorum. Mesela kadın cinayetine dair bir duruşmayı, Çorlu tren faciası duruşmasını, siyasetçilerin ve gazetecilerin duruşmalarını genel başkanlar birlikte izleyemez mi? Katledilen bir kadının tabutunu bütün genel başkanlar birlikte taşıyarak en yüksek düzeyde hassasiyet yaratamazlar mı? Haksız yere işten çıkarılan emekçileri, Sakarya’da saldırıya uğrayan, Van’da helikopterden atılan Kürt ailelerini birlikte ziyaret edemezler mi? Daha birçok şey yapılabilir. Bu hem baskıyı frenler ve cinayetlerin önüne geçilmesine yardımcı olur hem de toplumda geleceğe dair demokrasi adına umutları çoğaltır. Sözlerden çok, bu tür adımlar anlamlı ve etkili olur gibime geliyor.” cevabını verdi.

Demirtaş, maddeler halinde hükümete çözüm önerileri sunmanın pek anlamlı gelmediğine işaret ederek, “Sanki sunulan önerileri hükümet tamamıyla yerine getirse her şey düzelecekmiş gibi bir algı oluşmasına yol açabilir. Bence muhalefet liderleri her konuşmalarında erken seçimde ısrar etmeli. Çünkü bu iktidarın yarattığı rejim değişmeden hiçbir şey değişmez.” dedi.

medyabold
Devamını Oku »

İcra ve iflasa İstanbul’da mahkemeler yetmedi

Çağlayan Adliyesi icra ve iflas davalarına yetişemeyince, Adalet Bakanlığı iki yeni bina kiraladı. Taşınmanın 6 ay içinde gerçekleşmesi ve İstanbul Çağlayan Adliyesindeki yoğunluğun yüzde 30 azalması bekleniyor.

BOLD – Avrupa’nın en büyük adliyesi, icra ve iflas davalarına yetişemedi. Durum böyle olunca da Adalet Bakanlığı sırf İstanbul’daki icra ve iflas davalarına bakılacak iki yeni bina kiraladı.

İSTANBUL’DA İCRA VE İFLAS MAHKEMELERİ TAŞINIYOR

Sözcü gazetesinin haberine göre, Adalet Bakanlığı, İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan icra müdürlükleri, iflas daireleri ve icra mahkemeleri için toplam 23 katlık iki yeni bina kiraladı. Böylece Çağlayan’daki adliyede yoğunluğun yüzde 30 azalması hedefleniyor.

Çağlayan Adliyesi 9 yıl önce 333.000 metrekarelik kapalı alanı ile Avrupa’nın en büyük adliyesi sıfatı ile açıldı. Ancak İstanbul Adalet Sarayı’ndaki icra müdürlükleri, iflas daireleri ve icra mahkemeleri, davaların yükünü taşıyamaz hale geldi.

TOPLAM 23 KATLI 2 YENİ BİNA

Adalet Bakanlığı, yoğunluğun azaltılması için 37 icra müdürlüğü, 24 icra mahkemesi ve 3 iflas dairesinin Şişli Kuştepe’de kiralanan ek hizmet binasına taşınması kararı aldı. Böylelikle İstanbul Adalet Sarayı’nın insan yoğunluğunun yüzde 30 azalması öngörülüyor. 14 ve 9 kattan oluşan 2 bloklu ek hizmet binasının inşaatı halen devam ediyor. İnşaat tamamlandığında icra birimleri ek hizmet binasında hizmete devam edecek.

Taşınma sürecinin 6 aydan önce olmayacağı belirtildi.  Yeni hizmet binasında icra müdürlüklerinin en az 10 yıl kalması planlanıyor. 10 yıllık süreçte icra dairelerinin fiziki dosyanın tamamen ortadan kaldırılarak elektronik dosyaya geçmesi hedefleniyor.

Bakanlık son olarak icra müdürlüklerindeki dosya yükünü hafifletmek amacıyla icra müdürlüğü sınavını kazanan 109 icra müdür yardımcısı ve geçici yetkiyle atanan 30 icra müdür yardımcısı atadı. Hukukçular ise yeni hizmet binasının da talebi karşılayamayacağı, bunun da geçici bir önlem olduğunu söylüyor.

medyabold
Devamını Oku »

İstanbul’da evsizler otellere yerleştirildi

İstanbul Saraçhane’de köprü altında yatan evsizler, sosyal medyada gündem olmasının ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından otellere yerleştirildi. Evsizlerin kaç gün otellerde kalacakları ile ilgili açıklama yapılmadı.

BOLD – İstanbul’da koronavirüse karşı alınan yeni tedbirler kapsamında saat 20.00’de sokağa çıkma yasağı başladı. Yasağın ardından onlarca evsiz Saraçhane’deki köprü altında yan yana uyumaya çalıştı.

Sosyal medyada yayılan görüntülerin ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi, harekete geçti ve evsiz vatandaşlara yardım eli uzattı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Yavuz Saltık, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla, “Saraçhane’deki evsiz insanlarımızı İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak otellere yerleştirdik” dedi.

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

CHP, satılan 130 milyar dolar için komisyon kurulmasını istedi

CHP, doları sabit tutmak için Merkez Bankası rezervlerinden harcanan 130 milyar dolar için komisyon kurulmasını talep etti. Kamu zararının boyutunun araştırılması talep edilen önergenin gerekçesinde, doları kimlerin aldığının belirlenmesi istendi.   

BOLD – CHP grup başkanvekilleri Engin Altay, Özgür Özel ve Engin Özkoç, Merkez Bankası’nın kuru tutmak için döviz rezervlerini harcadığını, satılan 128-130 milyar dolardan kimlerin kazanç sağladığının ve oluşan kamu zararının boyutunun araştırılması için TBMM’de araştırma komisyonu kurulmasını istedi.

130 MİLYAR DOLAR SATILDI

Araştırma önergesinin gerekçesinde Merkez Bankası’nın ve kamu bankalarının kaynaklarının döviz satarak dövizi ve faizi düşük tutmaya harcandığı, düşük faizle kullandırılan kredilerle piyasaya çıkan paranın, ithalatı tetikleyip cari işlemler açığını artırırken altın ve dövize olan talebi körüklediği belirtildi. Gerekçede “Kuru tutmak için döviz rezervleri harcanmış ve net rezervler swaplar sonrası eksiye düşmüştür. Kredi notumuz ‘çöp’ seviyesine inmiş, Türk Lirası’nın değeri tarihinin en değersiz noktasına düşmüştür. Swap yoluyla alınan 63 milyar dolarlık borç düşüldüğünde Merkez Bankası’nın net rezervi eksi 55.5 milyar dolara kadar düşmüştür. Satılan rezervin 128-130 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmekte” denildi.

DOLARLAR KİMLERE SATILDI?

Buna karşın ne döviz kurunun ne de faiz oranının düşük tutulabildiği aktarılan gerekçede, “Merkez Bankası, yüzde 58’i döviz cinsinden 1.9 trilyon liralık kamu borcu, vergi gelirlerinin yüzde 20’sini yutan faiz yükü, 420 milyar dolarlık dış borç, 245 milyar liralık bütçe açığı ile baş başa kalmıştır” denildi. Önergede, Merkez Bankası’nın döviz rezervini neden satmaya zorlandığının, bu dövizin hangi fiyatla ve kimlere satıldığının, satış işlemlerinin yasal olup olmadığının, kimlerin bundan kazanç sağladığının, kamu bankalarının bu işlemlerden ne kadar zarar ettiğinin araştırılması için Meclis araştırması açılması istendi.

 

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

Kovid-19 İstanbul’da ölümleri ikiye katladı

Geçen yıllarda İstanbul’da günde ortalama 200 vefat gerçekleşirken, bu rakam koronavirüs salgını sonrası ikiye katlandı. 2018 ve 2019 yıllarında aylık 5 bin civarında olan ölümler bu yıl kasım ayında 10 bine yaklaştı.

BOLD – Koronavirüs salgının merkezi olan İstanbul’daki toplam ölüm sayısı, Kasım ayında geçtiğimiz yıllara göre 2 katına çıktı. 2018 ve 2019’da günlük ortalama 200’ler civarında olan vefat sayısı, bu kasım ayında 400’lere ulaştı.

GASİLHANELERDE CENAZE SIRASI BEKLENİYOR

Koronavirüs salgınında vaka sayılarının tekrar zirve yapması ile birlikte açıklanan vefat sayıları ile ilgili tartışmalar da yeniden gündemde. Salgının merkezi durumunda olan İstanbul’daki vaka ve vefat sayısı da bu tartışmaların odağında yer alıyor. Son olarak Küçükçekmece’deki gasilhane önünde yıkanmayı bekleyen cenazeler nedeniyle oluşan uzun kuyruk görüntüsü İstanbul’daki son durumu da özetler nitelikte. İstanbul’da son 3 yılın Kasım ayındaki vefat sayıları arasında neredeyse 2 katı ulaşan bir fark dikkat çekiyor.

VEFAT  SAYISI İKİ KATINA ÇIKTI

2018 ve 2019 yılının Kasım aylarında günlük ölüm sayısının 200’ler civarında olduğu İstanbul’da, bu yıl sayı 400’ler seviyesinde. E-Devlet uygulaması üzerinde İstanbul’daki vefat sayıları sorgulandığında 2018 yılında 1-26 Kasım arasında toplam vefat sayısı 5 bin 385 iken 2019’da aynı dönemde bu sayı 5 bin 312 oluyor. 2020 yılına gelindiğinde ise 1-26 Kasım tarihleri arasındaki toplam vefat sayısı 9 bin 828’e çıkıyor.

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

İstanbul’da 173 kişi bulaşıcı hastalıktan hayatını kaybetti

Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de son 24 saatte 182 kişinin koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bugün İstanbul’da bulaşıcı hastalık nedeniyle 173 kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. 

BOLD – İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Mezarlıklar Müdürlüğü, bugün İstanbul’da 173 kişinin daha ‘bulaşıcı hastalık’ nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu. Sağlık Bakanlığı verilerine göre tüm Türkiye’de Kovid-19 sebebiyle yaşamını yitirenlerin sayısı ise 182 olarak açıklandı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı koronavirüs ölüm sayılarının eksik olması nedeniyle bundan sonra İBB’ye kayıtlı ‘bulaşıcı hastalıktan ölüm’ sayılarını açıklayacağını duyurması üzerine Mezarlıklar Müdürlüğü, son bir haftadır salgın hastalıklarla ilgili verileri paylaşıyor.

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

Oda tarife yenilemeyince fiyat artışını fırıncılar yaptı

İstanbul’da yapılan denetimlerde fırıncıların büyük kısmının fiyat ve gramaja uymadıkları belirlendi. Denetimlerde, tarifeye göre 1,5 lira olması gereken 200 gram ekmeğin daha yüksek fiyatla satıldığı tespit edildi.

BOLD – İstanbul’da ekmek fırınlarında fiyat ve gramaj denetimi yapıldı. Valilikten yapılan açıklamada ekmek fırınlarında “gramaj/fiyat/tarife dışı üretim ve satış yapıldığı” yönündeki yoğun şikâyetler nedeniyle dört gün süren denetimler yapıldığı ifade edildi.

TARİFEYE UYGUNLUK DENETLENDİ

Denetimlerde fiyat etiketleri ve tarife fiyat listelerinin bulunup bulunmadığı, fiyat etiketlerinin/fiyat-tarife listelerinin mevzuata uygun olup olmadığı, fırınlarda ekmek fiyatlarının İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (İSTESOB) tarafından açıklanan azami ekmek fiyat tarifesine uygunluk da kontrol edildi. Tarifeye göre 200 gram ekmeğin 1,5 TL’ye denk gelecek bir gramaj/fiyatlandırma ile satılması gerekiyor.

FİRMALARDAN SAVUNMA İSTENDİ

Denetimlerde, bin 321 fırının standartlara uyduğu, bin 571 fırında azami ekmek fiyat tarifesine göre 1,5 lira olması gereken 200 gram ekmeğin daha yüksek fiyatla satıldığı tespit edildi. Fiyat/gramaj tarifesine uymayan bin 571 fırına, Haksız Fiyat Artışı Tutanağı düzenlendi ve savunmaları istendi. Bazı fırınlarda tespit edilen usulsüz fiyat tarifesiyle ilgili olarak Ticaret Bakanlığı tarafından müfettiş görevlendirildi. Valilikten yapılan açıklamada fırınların gramaj ve fiyat tarifesine uyumlarının denetlemeye devam edeceği belirtildi.

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

Yoğun bakım dernek başkanından “durum vahim, evden çıkmayın” uyarısı

Dolu olan yoğun bakımlardaki durumun vahim olduğunun altını çizen Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel, salgının kritik bir aşamada olması nedeniyle evden çıkılmaması uyarısında bulundu.

BOLD – Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Cinel’den koronavirüs salgınına ilişkin ‘kırmızı alarm’ açıklaması geldi. Türkiye’nin koronavirüs konusunda kritik bir durumda bulunduğunu belirten Cinel, “Bu hafta evden çıkmayın” dedi.

ATLATILSA BİLE İNSANLAR YARIM KALIYOR

Habertürk TV yayınına katılan Prof. Cinel, Türkiye’nin salgında kritik bir aşamada olduğunu ve gelecek hafta yaşanacakların çok önemli olduğunu söyledi. Koronavirüsü atlatan hastalarda bazı rahatsızlıkların devam edebildiğini belirten Cinel, “Eskiden bir saat rahat yürürdüm, şimdi 15 dakikada yorulup oturuyorum” diyen hastalar olduğunu söyledi. “Hastalık atlatılsa bile insanlar yarım kalıyor” diyen Prof. Cinel, aşı çalışmalarında belirli bir aşamaya gelinmişken daha sabırlı olmak gerektiğini belirtti.

YOĞUN BAKIMLARDA DURUMLAR VAHİM

İş kıyafeti ve maskeyle katıldığı yayında yoğun bakımlardaki durumun “vahim” olduğunu anlatan Cinel, “Yüzde 70 doluluk demek yoğun bakımda yer yok demektir” şeklinde konuştu. Konuşması boyunca sık sık, “Biraz korkutalım çünkü korkmak gerekiyor” diyen Cinel, “Önümüzdeki hafta evinizden çıkmayın” dedi. “Hızlı otomobil bile kullanmayın çünkü kaza yaparsanız yoğun bakımda yer bulamayabilirsiniz” diyen Prof. Cinel, Türkiye’nin salgın konusunda ‘kırmızı alarm’ durumda olduğunu vurguladı.

Bursa’da mezarlık yakınında oturan vatandaş: Cenaze araçlarını sayamaz oldum

medyabold
Devamını Oku »

AKP’li Siverek Belediye Başkanı da affını istedi

Sağlık sorunlarını gerekçe gösterip affını isteyen damat Berat Albayrak’tan sonra AKP’de sağlık gerekçeli istifalar sürüyor. AKP’li Siverek Belediye Başkanı Şehmus Aydın da sağlık sorunları gerekçesiyle görevinden istifa etti.

BOLD – Şanlıurfa’nın Siverek ilçesi Belediye Başkanı Şehmus Aydın, sağlık sorunları gerekçesiyle görevinden istifa etti. Aydın’ın İstifası işleme konurken, belediye meclisi 10 gün içerisinde yeni başkanı seçecek.

BELEDİYE MECLİSİ YENİ BAŞKANI SEÇMEK İÇİN TOPLANACAK

Şanlıurfa Valisi Abdullah Erin, Siverek Belediye Başkanı Şehmus Aydın’ın sağlık sorunlarını gerekçe göstererek görevinden ayrılmak için dilekçesini kendilerine sunduğunu belirtti. İstifa dilekçesinin işleme alındığını aktaran Erin, “Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığımızın da bilgileri var. Bundan sonraki süreçte belediye başkanı istifasını verdiği için 1. başkan vekili süreç tamamlanıncaya kadar vekaleten belediye başkanlığına bakacak. Meclisi Belediye Kanunu’na göre 10 gün içerisinde toplantıya davet edeceğiz. Meclis kendi içerisinde belediye başkanı seçimini gerçekleştirecek” dedi.

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

medyabold
Devamını Oku »

Koronavirüs vaka sayısı 30 bini geçti

Tam kapanmanın konuşulduğu bugünlerde koronavirüs vaka sayısındaki artış devam ediyor. Vaka sayısı bugün 30 bini aşarken, hasta sayısı da 6 bin 714 olarak kayıtlara geçti. Koronavirüsten bugün 182 kişi yaşamını yitirdi.

BOLD – İlk vakanın açıklandığı 17 Mart’tan bu yana vaka ve can kaybında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıldı. Bugün 30 bin 103 kişiye vaka, 6 bin 714 kişiye koronavirüs hasta (Kovid-19) tanısı konuldu. 182 kişi de koronavirüsten dolayı hayatını kaybetti.

KORONAVİRÜS HASTA SAYISI 500 BİNE YAKLAŞTI

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bakanlığın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu’nun verilerini, Twitter hesabından paylaştı. Tabloya göre, toplam test sayısı 18 milyon 247 bin 424, toplam ağır hasta sayısı 4 bin 903, toplam iyileşen hasta sayısı 396 bin 227, bugünkü test sayısı 174 bin 443 olarak kayıtlara geçti. Koronavirüs nedeniyle toplam 13 bin 191 kişi hayatını kaybederken, koronavirüs hasta sayısı 481 bin 198’e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 3 bin 845 oldu.

“SAĞLIK ORDUMUZ AĞIR YÜK ALTINDA”

Bakan Koca, Türkiye’de koronavirüs nedeniyle 182 kişinin daha yaşamını yitirdiğini, 30 bin 103 kişiye vaka, 6 bin 714 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koca, “Bugün tespit edilen 4.903 ağır hastamız var. Sağlık ordumuz ağır yük altında. Her birimiz tedbirlere uymakla mesulüz. Bu kişisel bir tercih değil, toplumsal bir zorunluluktur” dedi.

Türkiye geneli 28 Kasım 2020 güncel koronavirüs tablosu şöyle:

Bursa’da mezarlık yakınında oturan vatandaş: Cenaze araçlarını sayamaz oldum

 

medyabold
Devamını Oku »

AKP’li vekil: Bize açım diye gelenler iş beğenmiyor

AKP Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, Türkiye’de ekonomik kriz olmadığını savunarak, ‘yandım, bittim, işsizim, açım’ diye gelenlerin iş beğenmediğini söyledi.

BOLD – AKP MKYK Üyesi ve Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, ekonomik kriz ve işsizlikle ilgili tartışmalı açıklamalarda bulundu.

Konya merkezli yayın yapan Kanal 42’deki programda konuşan Sorgun, kendisine iş için gelenlerin iş beğenmediğini söyledi. Sorgun, “Bize ‘yandım, bittim, işsizim, açım’ diye gelenler oluyor. Bize iş için gelenler sonra ‘belediye olmaz mı, hastane olmaz mı diyor’ Bu iş beğenmeme… ‘08.00-17.00 çalışacağım, cumartesi-pazar tatil olacak, önümde internet açık olacak’ anlayışı var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok” dedi.

TÜRKİYE’DE BİR KRİZ YOK

AKP’li Sorgun şunları söyledi: “Ekonomide problem yok diyemeyiz. Hayat dinamik ve devam ediyor. Alıyoruz, satıyoruz. Dünyanın en güçlü görünen ülkelerinin, ABD’nin ekonomisi ne duruma geldi salgın sürecinde? Avrupa, ne duruma geldi? Avrupa ülkeleri, birçok şeyi üretemez hale geldi. Devlet, salgında 600-700 milyara yakın desteklemede bulundu. Bu süreçten olumsuz etkilenmedik demek, kafamızı kuma gömmek olur ama Türkiye’de bir kriz yok. Biz, şunu biliriz. Sayın Cumhurbaşkanımızın iki özelliği benim için çok önemli. Cumhurbaşkanımız, Allah’tan başka kimseden korkmaz. Bir de bir konuda sonuna kadar çalışır. Sonra da tevekkül eder. Ekonomik alanda da bu böyle. Ekonomi ile olur. Kriz varsa biz pandemi sürecinde insanlara nasıl destek verdik? Tarihin en yüksek konut alımını yaptık. Sıfır araç alımı için 3 ay 6 ay sonrasına vatandaşa gün veriliyor.

BU İŞ BEĞENMEMEK

Konya’da sanayiye gidiyorum. Sanayici ‘Eğer Suriyeliler olmazsa sanayi bitti’ diyor. Ağır iş kollarında çalışanların çoğu nereli? Suriyeliler. Köylere gidiyoruz, ‘Afganlılar olmazsa, köylerde çoban yok’ diyorlar. Bize ‘yandım, bittim, işsizim, açım’ diye gelenler oluyor. Bir işadamını arıyorum. ‘Birisini göndereceğim’ diyorum, hemen gönder diyorlar. Bize iş için gelenler sonra ‘belediye olmaz mı, hastane olmaz mı diyor’ Bu iş beğenmeme. Bizim zihniyet olarak bir değişim yaşamamız gerekiyor. ‘Ben asla tulum giyemem’ diyorlar. Ne yapacaksınız? ‘08.00-17.00 çalışacağım, cumartesi-pazar tatil olacak, önümde internet açık olacak’ anlayışı var. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok.”

Bursa’da mezarlık yakınında oturan vatandaş: Cenaze araçlarını sayamaz oldum

medyabold
Devamını Oku »

Bursa’da mezarlık yakınında oturan vatandaş: Cenaze araçlarını sayamaz oldum

Bursa’da koronavirüsten vefat edenlerin sayısındaki artış sonrası belediye ekipleri mezarlıklardaki çalışmalarını hızlandırdı. Belediye ekiplerinin geç saatlere kadar mezar kazdığını belirten Gülseren Deliktaş, “Perdemi açmaya korkar oldum. Buraya gelen cenaze araçlarını sayamaz oldum” dedi.

BOLD -Bursa’da koronavirüs vakalarına bağlı ölümlerin artması üzerine Hamitler Kent Mezarlığında belediye ekiplerinin çalışmaları da hızlandı.

Vaka artışına bağlı olarak kentte bulunan pandemi hastanelerindeki yoğun bakım doluluk oranı da yüzde 76’ya çıktı. E-devlet üzerinden Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin günlük olarak raporladığı kentteki günlük toplam ölüm sayıları 19-27 Ağustos tarihleri arasında günde ortalama 44 olurken, 19-27 Kasım tarihleri arasında günde ortalama 105 oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, son 3 ayda Bursa’da vaka sayısındaki artışa dikkat çekerek, tedbirlere daha dikkatli uyulmasını istedi.

PERDEYİ AÇMAYA KORKAR OLDUM

Hürriyet’in haberine göre Hamitler Mezarlığının karşısında oturan Gülseren Deliktaş, belediye ekiplerinin gece geç saatlere kadar mezar kazdığını belirtti. Görüntülerin kendisini korkuttuğunu belirten Deliktaş, şunları söyledi: “Perdeyi açmaya korkar oldum. Bütün insanların bu manzarayı görüp, ibret almasını isterim. Neden insanlar hala kendi önlemlerini almıyor? Tedbirlere uymayanlar özellikle sağlık çalışanlarının vebalini nasıl üstlenebiliyorlar? Mezarlıktaki bu manzarayı görenlerin, biraz olsun korkup evlerinde durmalarını ve daha tedbirli olmalarını umuyorum. Buraya gelen cenaze araçlarını sayamaz oldum. Gece saat 23.00’lara kadar mezar kazılıyor. İnsanların feryatlarını duyuyorum, ağlama seslerini duyuyorum ve ağlamaya başlıyorum. Gerçekten çok zor. Bunları söylerken bile titriyorum, içimden ağlamak geliyor.”

‘Şeffaf açıklanmayan veriler binlerce kişinin hayatına mal oldu’

medyabold
Devamını Oku »

Turkey announces record coronavirus death toll for fifth consecutive day

Turkey’s daily COVID-19 death toll hit a record high for a fifth consecutive day at 177, data from the Health Ministry showed on Friday.

Turkey also recorded a new high of 29,845 coronavirus infections in the space of 24 hours, including asymptomatic ones, on Friday. However, from July until Wednesday, Ankara had only reported symptomatic cases, of which there were 6,592 on Friday. The total number of deaths stood at 13,191.

Historical data and the cumulative number of all cases were not available.

Reuters

Turkey reports highest daily total of new COVID-19 cases

The post Turkey announces record coronavirus death toll for fifth consecutive day appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2020/11/28/turkey-announces-record-coronavirus-death-toll-for-fifth-consecutive-day/
Devamını Oku »

Kuddusi Okkır gerçeği: Tahliye etmeyenler görevde, tahliye eden hakim tutuklandı

Gazeteci Adem Yavuz Arslan, Ergenekon soruşturmasında tutuklanıp cezaevinde yakalandığı kanser nedeniyle hayatını kaybeden Kuddusi Okkır’ın tahliyesini karara bağlayıp tutukluluğun devamına karar veren 8 hakimden 5’inin hala görevde olduğunu açıkladı. Arslan, tahliye eden hakimin ise ihraç edilerek tutuklandığını belirtti.

BOLD – Gazeteci Adem Yavuz Arslan, Youtube yayınında Ergenekon soruşturmasında tutuklanıp cezaevine konulduktan sonra kansere yakalanan Kuddusi Okkır’la ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı.

Kuddusi Okkır’ı tahliye etmeyen hakimlerin halen görevde olduğunu belirten gazeteci Arslan, “Ergenekon ve Kuddusi Okkır: Yalanlar ve Gerçekler” başlıklı videosunda kamuoyunun ilk defa duyacağı bilgileri açıkladı.

 

Berat Albayrak’ın istifasıyla ilgili anket: Yüzde 90 başarısız buldu

medyabold
Devamını Oku »

Berat Albayrak’ın istifasıyla ilgili anket: Yüzde 90 başarısız buldu

Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifası sonrası yapılan anket sonucunu paylaştı. Araştırmada “Berat Albayrak’ın istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna vatandaşların yüzde 90,2’si “Başarısız bir bakandı, istifasına sevindim” diye görüş bildirdi.

BOLD – Avrasya Araştırma Şirketi Başkanı Kemal Özkiraz, Hazine ve Maliye Bakanlığından istifa eden Berat Albayrak’la ilgili yaptığı anketin sonucunu paylaştı.

“Berat Albayrak’ın istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna ankete katılanların yüzde 9,8’i “Başarılı bir bakandı istifasına üzüldüm” cevabı verdi. Yüzde 90,2 ise “Başarısız bir bakandı, istifasına sevindim” dedi.

Ankete katılanların yüzde 72’si Berat Albayrak’ın istifasını sosyal medyadan öğrendiğini söylerken, yüzde 12,1 televizyon, radyo ve gazeteden, yüzde 15,8 ise eş, dost ve tanıdıklarından öğrendiğini söyledi.

AKP VE MHP SEÇMENİ ‘EKONOMİK KRİZ VAR’ DEDİ

Ankette “Türkiye’nin bir ekonomik kriz içinde olduğunu düşüyor musunuz?” sorusuna AKP seçmeninin yüzde 24,9′ u “evet, ekonomik kriz var” derken MHP’de bu oran yüzde 57,2 olarak kaydedildi. AKP’ seçmeninin yüzde 36,8’i az da olsa kriz var, yüzde 38,3’ü ‘hayır, hiç yok” cevabı verdi. MHP seçmeninin yüzde 13,1’i az da olsa var, yüzde 29,7’si ‘hayır, hiç yok” görüşü verdi.

ERKEN SEÇİM DİYENLERİN ORANI YÜZDE 39.1

Ankette vatandaşlara erken seçim isteyip istemedikleri de soruldu. Erken seçim olmasını isteyenler yüzde 39,1, erken seçime karşı çıkanların oranı ise yüzde 48,5 olarak kaydedildi. Erken seçim için “kararsızım” diyenlerin oranı ise 12,4 oldu.

Yargıda reform ancak HSK’nın yapısının değiştirilmesiyle olur

medyabold
Devamını Oku »

Yargıda reform ancak HSK’nın yapısının değiştirilmesiyle olur

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hukukta reform açıklamalarını değerlendiren hukukçular, Hakimler ve Savcılar Kurulu(HSK)’nun yapısının değiştirilmesi çağrısında bulundu. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, “Somut adım ancak HSK’nın yapısının değiştirilmesiyle olur” dedi. İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan da, “Cumhurbaşkanı bir kararname ile malınızı kamulaştırırsa, ortamda hukuk güvenliğinden söz edilemez” ifadesini kullandı.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Hukuk reformu için yoğun hazırlıklar yapacağız’ açıklamasını yorumlayan hukukçular, hukuk reformu için HSK’nın yapısının değiştirilmesi gerektiğini söyledi.

Sözcü’ye hukuk reformuyla ilgili konuşan Yargıtay eski Cumhuriyet Savcısı Ruşen Gültekin, “Yargı siyasallaştı. Bu sebeple bugün ‘Vicdanı ile talimatlar arasında sıkışan hakim’ var” ifadelerini kullandı.

Hukukçuların yargı reformuyla ilgili görüşleri şöyle:

HSK BAĞIMSIZ OLMALI

Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan: “Yasal değişikliğe ihtiyaç yok. Biz gerçekten hukuk devleti istiyor muyuz? Bununla başlamamız gerek. Anlayışı değiştirmek, zaten reform anlamına gelecektir. Somut adım ancak HSK’nın yapısının değiştirilmesiyle olur. TBMM’de nitelikli çoğunlukla HSK üyelerinin seçilmesi sağlanırsa, yani HSK bağımsız kılınırsa, yargı bağımsızlığı adımı atılır. Yargıda reformu konuşacaksak önce adil yargılanma ilkesinin ihlali konuşulmalı. Bir diğer sorun, ifade ve basın özgürlüğüdür. Hukukun baskı aracı olarak kullanılmasıdır. Bizim en temel hak ve özgürlüklerimiz hem Anayasa hem kanun ve mevzuatla koruma altına alınmış durumdadır. Dolayısıyla yasal değişikliğe ihtiyaç yok.”

TEMEL SORUN SİYASETİN YARGIYA MÜDAHALESİ

İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan: “Temel sorun siyasetin yargıya müdahale edebilmesidir. Reform, sözle olmaz. Cumhurbaşkanı bir kararname ile malınızı kamulaştırırsa, ortamda hukuk güvenliğinden söz edilemez. HSK, siyaset kurumu tarafından belirlendikçe, yargı güvenliği, hukuk güvenliği sağlanamaz. HSK ve Anayasa Mahkemesi gibi kurumlar bağımsız tarafsız hale getirilmedikçe sorun çözülemez. Eğer reform diyorlarsa, OHAL’de getirdikleri tahliye kararına itiraz yolunu kaldırsınlar.”

HSK SİYASETTEN ARINDIRILMALI

Yargıtay eski Cumhuriyet Savcısı Ruşen Gültekin: “Yargı siyasallaştı. Bu sebeple bugün ‘Vicdanı ile talimatlar arasında sıkışan hakim’ var. Yargı reformu geçmişteki örnekleri gibi bir makyajdır. Bilinmelidir ki, Türkiye’de yargı reformu, sadece bağımsız, aklını kiraya vermemiş, adalete ulaşmak için hukuk talep eden, makam için talimat almayan gerçek hukukçularla yapılabilir. Bunun da ilk aşaması HSK’nın derhal yapısının değişmesi ve siyasetten arındırılmasıdır.”

Cumhuriyet eski Savcısı Nadi Türkaslan: “Türkiye’de hukuki mevzuatın güncellenmesine hiç ihtiyaç yok. Sorun hakim ve savcının anlayışında. Hakim ve savcının bağımsızlığı ancak ve ancak HSK’nın bağımsız olmasıyla mümkündür. Hakim ve savcılar HSK’nın bağımsız olduğunu görürse hukuk içinde kalır. Aksi halde siyaset yargıyı alet olarak kullanır.”

YARGIYA TALİMAT VERMEKTEN VAZGEÇİN

CHP’li vekil Abdurrahman Tutdere: “Yargının düzelmesi için yargıya talimat vermekten vazgeçeceksiniz. Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan yargıçlar olmayacak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayan yargıçlar olmayacak. Tahliye kararlarına rağmen tutuklamanın devamına karar verenler olmayacak.”

Dokuz Eylül Rektörü Hotar, eski AKP’li belediye başkanını üniversiteye müdür olarak atadı

medyabold
Devamını Oku »

12 bin atamayı az bulan sağlıkçılar 100 bin kadro istiyor

Koronavirüs salgınından en çok etkilenen meslek grubu olan sağlıkçılar hükumetin açıkladığını 12 bin atamayı yeterli bulmadı. Sağlıkçılar, en az 100 bin atama yapılmasını istedi. 

BOLD – Sağlık Bakanlığı’nın 12 bin sağlık personelinin atanacağını açıklamasına sağlıkçılardan tepki geldi. 12 bin atamanın az olduğunu belirten sağlıkçılar, en az 100 bin atama yapılması gerektiğine dikkat çekti.

NE ZAMAN YETERLİ KADRO AÇILACAK?

Cumhuriyet’ten Sibel Bahçetepe’ye konuşan Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği Başkanı Heybet Aslanoğlu, sağlıkta 12 bin atamanın sahanın ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olduğunu vurgulayarak, “Sadece atama değil ekonomik ve özlük haklarımızın iyileştirilmesini istiyoruz. Türkiye’nin acil ihtiyaç duyduğu sağlık personeli 100 bin civarındadır. Bu ülkede atanmayı bekleyen 500 bin üzerinde sağlık mezunumuz var. Bu zor günlerde sağlık için kaynak ayırıp kadro açamıyorsak ne zaman yeterli kadro açacaksınız?” diye sordu.

50 BİN SAĞLIKÇI KOVİD-19’A YAKALANDI

50 binin üzerinde sağlık personelinin Kovid-19’a yakalandığı için hizmet veremediğini vurgulayan Aslanoğlu, “İş yükü oldukça artan sağlık emekçileri ‘tükeniyoruz’ derken şaka yapmıyorlar. Birçok işyerinde sağlık personeli yetersizliğinden hizmet verilemez noktaya gelinmiştir. Her serviste birkaç sağlık personeli Kovid-19 olmuş durumda ve nöbet listeleri dönmemektedir” dedi.

‘Şeffaf açıklanmayan veriler binlerce kişinin hayatına mal oldu’

 

medyabold
Devamını Oku »

Halkın enflasyonu yüzde 30’u aştı

Birleşik Kamu-İş tarafından halkın en fazla tükettiği 77 gıda maddesi baz alınarak yapılan “Halkın Enflasyonu” araştırmasına göre gıda harcamalarında son bir yıllık artış yüzde 31,6 oldu. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı ise 3 bin 74 liraya çıktı.

BOLD – Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) Konfederasyonu Ar-Ge birimi tarafından halkın en fazla tükettiği 77 gıda maddesinin yer aldığı “halkın enflasyonu” araştırmasının Kasım ayı sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre söz konusu sepet için harcanan para, son bir yılda yüzde 31,6 oranında arttı.

GELİRİN ÜÇTE BİRİ GIDAYA GİDİYOR

Araştırmaya göre Türkiye’nin en yoksul kesiminin aile bütçesinin en az üçte birini ayırmak zorunda olduğu gıda fiyatları Kasım’da bir önceki aya göre yüzde 3,5 oranında arttı. Gıda harcamalarında, yılın ilk dokuz aylık döneminde fiyat artışı da yüzde 25,8’i buldu. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı da 3 bin 74 liraya çıktı.

SEBZE FİYATLARI BİR AYDA YÜZDE 17 ARTTI

Kasım ayında, ekmek, un, bulgur, pirinç, makarna fiyatları bir önceki aya göre, yüzde 5,5 artarken, et-balık harcamalarında kırmızı et fiyatlarında ise yüzde 2,2 düştü. Süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatları yüzde 2,1, katı ve sıvı yağ fiyatları ise yüzde 1,8 oranında arttı. Meyvedeki fiyat artışı yüzde 0,7 olurken, sebze fiyatlarında ise bir önceki aya göre yüzde 17,6 oranında bir artış yaşandı. Bakliyat fiyatlarının yüzde 15,4 oranında arttığı Kasım’da, salça, zeytin, bal, çay ve benzeri gıda maddelerinden oluşan diğer işlenmiş gıda fiyatları yüzde 0,3 oranında geriledi.

AKP, 2021’in oranlarını belirledi: Vergi ve cezalara yüzde 9.11 zam

medyabold
Devamını Oku »

Dokuz Eylül Rektörü Hotar, eski AKP’li belediye başkanını üniversiteye müdür olarak atadı

Eski AKP mliletvekili, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar, 2014 – 2019 yılları arasında İzmir’in Selçuk ilçesinde belediye başkanlığı yapan AKP’li Dahi Zeynel Bakıcı’yı DEÜ Efes Meslek Yüksekokuluna müdür olarak atadı.

BOLD – Üniversite yönetiminde yaptığı usulsüz atamalar Sayıştay raporuna da yansıyan Dokuz Eylül Üniversitesi(DEÜ) Rektörü Nükhet Hotar, bu kez de AKP’li ismi meslek yüksekokulu müdürlüğüne atadı.

Cumhuriyet’in haberine göre, DEÜ Efes Meslek Yüksekokuluna müdür olarak atanan Zeynel Bakıcı, sosyal medya hesabından Rektör Hotar’a teşekkür etti. Bakıcı, “Rektörüm Prof. Dr. Nükhet Hotar tarafından Efes Meslek Yüksek Okulu Müdürü olarak atanmış bulunmaktayım. Sayın Rektörüme çok teşekkür ediyorum. Allah bizleri mahcup etmesin” dedi.

Sayıştay, 2019 denetim raporunda üniversitede Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Güzel Sanatlar Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü’nde yönetici atamalarının mevzuata uygun olmadığını tespit etmişti. Ayrıca DEÜ’nün 117 milyon TL zarar uğratıldığı raporda yer almıştı.

‘Şeffaf açıklanmayan veriler binlerce kişinin hayatına mal oldu’

medyabold
Devamını Oku »

Akşener: İktidar seçime gitmek mecburiyetinde kalacak 2023’e götüremez

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı sistemiyle Türkiye’yi taşıyamadığını belirterek, “Dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kalacak. Bugünkü sistemle 2023’e götüremez” dedi.

BOLD – Meral Akşener, parti çalışmaları kapsamında gittiği Trabzon’da Yomra Belediye Başkanı Mustafa Bıyık’ı ziyareti sırasında erken seçim tartışmasıyla ilgili konuştu.

Akşener şunları söyledi:

BUGÜNKÜ SİSTEMLE 2023’E GÖTÜREMEZ

“Şimdi anlaşılıyor ki bu noktaya adım atma imkanları yok. Çünkü Sayın Arınç, Sayın Cemil Çiçek, onların yaptığı konuşmaların üzerine 3 gün sonra Sayın Erdoğan’ın rencide olması enteresan bir durum. Böyle bir durumda iktidar partisi bu sistemle partileri taşıyamıyor, bu sistemde Türkiye’yi taşıyamıyor. Dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kalacak. 2023’e götüremez, bugünkü sistemle.

DEMOKRASİNİN ÖZELLİĞİ SEÇİMDİR

Gitmeyi ister mi? İstemeyebilir. Ama İyileştirilmiş, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçme konusunda bir adım söz konusu değilse, o zaman da muhalefet partileri olarak ‘Bunu taşıyamıyor Türkiye, bu yanlış bir sistem oldu. Bu sistemle Türkiye nefes alır’ diyoruz. İhmal edilen bir de seçmen var. Muhalefet erken seçim ister ama sayı yetmiyor. Paraya ihtiyacı var Türkiye’nin yatırım gelmiyor bu sistemle de gelmez. Onun için seçimle çıkılır. Demokrasinin özelliği seçimdir, seçmenin iradesidir.”

AKP’li vekilin araba gafının faturası tutanak memuruna kesildi

medyabold
Devamını Oku »

‘Şeffaf açıklanmayan veriler binlerce kişinin hayatına mal oldu’

Salgınla ilgili gerçek verileri açıklamadığı için Sağlık Bakanlığını eleştiren Türk Tabipler Birliği(TTB) eski Başkanı Sinan Adıyaman, “Veriler şeffaf açıklansa hastalık bu kadar yayılmayacak, binlerce yurttaş hayatını kaybetmeyecekti” dedi. Adıyaman, son verilerin de doğru olmadığını kaydetti.

BOLD – Açıklanan vakaların gerçeği yansıtmadığını söylediği için hedef gösterilen Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski Başkanı Sinan Adıyaman, verilerin şeffaf açıklanmadığı için binlerce kişinin öldüğünü söyledi.

BAHÇELİ HEDEF ALDI, OYSA HESAPLAMALAR BİLİMSELDİ

Birgün’den İsmail Arı’ya konuşan Adıyaman, Sağlık Bakanlığı’nın verilerinin doğru olmadığını söylediği için iktidar ve MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin TTB’yi hedef aldığını hatırlatarak, “Bahçeli, ‘Adında Türk bulunan Tabipleri Birliği derhal ve gecikmeksizin kapatılmalı. Yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmalı’ çağrısı yapmıştı. Oysa hesaplamalarımız bilimsel. O dönem de TTB’nin Kovid-19 İzleme Grubu’ndaki bilim insanlarıyla toplantılar sonucu o verilere ulaşıp açıklıyorduk. Sağlık Bakanlığı’nın topluma neden şeffaf davranması gerektiğini, neden doğru bilgi vermesi gerektiğini defalarca anlattık” dedi.

Türk Tabipleri Birliği: Sağlık Bakanlığı verileri gizliyor

28 BİN DOĞRU DEĞİL, GÜNLÜK POZİTİF SAYISI 50 BİN

“Doğru bilgi verilseydi uzmanlar ona göre bir öngörüde bulunarak bulaş zincirini kıracak tedbirleri daha rahat söyleyecekti. Sağlık Bakanlığı Temmuz ayından itibaren Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) yanlış verileri yolladı” diyen Adıyaman, şunları söyledi: “Pandeminin başından beri şeffaflığın çok önemli olduğunu söylüyoruz. Biz söylemlerde bulunduğumuz zaman da ‘Halkı paniğe sevk ediyorsunuz’ diyorlardı. 28 bin vaka sayısının da doğru olmadığını düşünüyorum. Yaptığımız hesaplamalara göre günlük PCR pozitif sayısı 50 bin civarında. Verilere göre hayatını kaybedenlerin sayısının da açıklananın en az üç katı yani 40 bin civarında olduğunu düşünüyoruz.

VERİLER ŞEFFAF AÇIKLANSA BİNLERCE VATANDAŞ ÖLMEYECEKTİ

Günlük vaka sayısının 2 bin olarak duyurulduğu dönemde de sanki salgın bitmiş gibi açıklamalar yapıldı. Sağlık Bakanı, Haziran’da ‘ilk dalgayı bastırdık ikinci dalgayı beklemiyorum’ dedi. Veriler şeffaf açıklansa Bakan bu açıklamaları yapmasa salgın bu kadar yayılmayacaktı, binlerce yurttaş hayatını kaybetmeyecekti. Vaka sayılarıyla ilgili yanılmış olmak isterdik, haklı çıkmanın gururu içinde değiliz.”

 

Türkiye’de Kürt gazeteci olmak: Ya sürgün ya hapis

medyabold
Devamını Oku »

27 Kasım 2020 Cuma

AKP, 2021’in oranlarını belirledi: Vergi ve cezalara yüzde 9.11 zam

AKP hükumeti 2021 yılında vergi, harç ve cezalara yapılacak zam oranını belirledi. Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamaya göre yeni yılda vergi, harç ve cezalara yüzde 9.11 oranında zam yapılacak.

BOLD – Koronavirüs nedeniyle milyonlarca esnaf ve vatandaş ekonomik krize girerken hükumet her yıl uyguladığı zamlardan taviz vermiyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı 2021 yılındaki vergi, harç, cezalara uygulanacak olan zamları açıkladı. Bu kapsamda yeniden değerleme yani zam oranı yüzde 9.11 oldu.

ZAM 2020’NİN SON VERGİ DÖNEMİNDE DE GEÇERLİ

Hazine ve Maliye Bakanlığı Resmi Gazete’deki ilanında “Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasına göre, yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye İstatistik Kurumunun Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı olup, bu oranın Hazine ve Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilmesi gerekmektedir. Bu hüküm uyarınca yeniden değerleme oranı 2020 yılı için % 9,11 (dokuz virgül on bir) olarak tespit edilmiştir. Bu oran, aynı zamanda 2020 yılına ait son geçici vergi dönemi için de uygulanacaktır” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’de Kürt gazeteci olmak: Ya sürgün ya hapis

medyabold
Devamını Oku »

Salgın rakamlarının gizlenmesi turizme balta vurdu

Muğla’ya gelen turist sayısında yüzde 80 azalma yaşandığına dikkat çeken CHP Milletvekili Mürsel Alban, bunda AKP hükumetinin verileri gizlemesi sonrasında ülkelerin Türkiye’yi seyahat listesinden çıkarmasının etkili olduğunu açıkladı.

BOLD – Türkiye’nin yeni açıklamaya başladığı vaka sayılarını uzun bir süre gizlemesi turizmi de vurdu. Sadece Muğla’ya gelen turist sayısı 2.2 milyon azaldı. Turizm gelirlerinin düşmesi sonucu birçok esnaf kepenk indirdi.

AÇIKLANMAYAN VERİLER BÜYÜK ETKEN

Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’a konuşan CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban, Muğla’ya gelen turist sayısında yüzde 80 azalma yaşandığını, bu düşüşte daha düne kadar açıklanmayan vaka sayısının büyük etken olduğunu söyledi. Alban, vaka sayılarını açıklamayan Sağlık Bakanlığı’na bu kararın turizme bir katkısının olmayacağını, aksine ters tepki oluşturup güven kaybı yaşatacağını bütün yaz boyunca söylediklerini, ancak dinletemediklerini vurguladı.

ESNAF SEZON ORTASINDA KEPENK İNDİRDİ

İngiltere’nin Kovid-19 vakalarını, uluslararası örgütlerin tanımından farklı şekilde tanımladığı gerekçesiyle Türkiye’yi seyahat koridoru listesinden çıkardığına işaret eden Alban, özellikle İngiliz turistlerin tercih ettiği Marmaris ve Fethiye’nin bu karardan olumsuz etkilediğini bildirdi. Alban, daha sonra aynı gerekçeyle Almanya’nın, Türkiye’yi seyahat koridorundan çıkardığını, turizmin tam anlamıyla çöktüğüne dikkat çekti. Alban, turizm gelirlerindeki düşme nedeniyle birçok esnafın sezon ortasında dükkânlarını kapattığını söyledi.

Türkiye’de Kürt gazeteci olmak: Ya sürgün ya hapis

medyabold
Devamını Oku »

AKP’li Çamlı’nın babası, ecdat yadigarı çeşmeyi söktürüp yerine apartman dikmiş

AKP’li Ahmet Hamdi Çamlı’nın “kaybolmuştu, yeniden yaptırdık, kitabesine de hayır olsun diye babamızın ismini yazdırdık” savunması yaptığı tarihi çeşmenin, Çamlı’nın babası Ahmet Zeki Çamlı tarafından söktürülüp yerine apartman dikildiği ortaya çıktı.

BOLD – ‘Yeliz’ lakaplı AKP Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın yeniden yaptırırken kitabesine babasının ismini yazdırdığı tarihi çeşme ile ilgili yeni bir detay daha ortaya çıktı.

Çamlı’nın “Kaybolmuş çeşmeyi yeniden ihya ettik” açıklamasına yanıt veren İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Çamlı’nın babasının çeşmeyi söktürüp yerine apartman diktiğini belgeleriyle açıkladı.

KAYBOLMUŞ BİR ÇEŞME İHYA EDİLMİŞ

AKP’li Çamlı, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın tarihi Vezir Çeşmesi ile ilgili yaptığı açıklamaya, “İBB Gn sekreteri olmuşsun ama memuriyetini siyasi çamuriyete alet ediyorsun. Yazık. İBB kimlere kalmış. Kanuna nizama usule aykırı hiç bir şey yokken, başkanının musluk açılışı yaptığı bir devirde, kaybolmuş koskoca bir çeşme ihya edilmiş, teşekkür edeceğine çamurla uğraşıyorsun” diye yanıt vermişti. Çamlı, çeşmenin kaybolduğunu öne sürerken kendisinin ise tarihe sahip çıkarak yeniden yaptırdığını öne sürmüştü.

BELGELERİYLE ÇEŞMEYİ YOK EDENİ AÇIKLADI

Çamlı’nın iddialarına yanıt veren İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ise, çeşmeyi ortadan kaybedenin Çamlı’nın babası olduğunu belgeleriyle açıkladı. Polat, kişisel Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “1978’de arsası ile satın alıp 1980 yılında sapasağlam ayakta iken ailenizin söküp yerine aile apartmanı yaptığı Sultan 1. Mahmud’un vakıf çeşmesinin, yerinde binanız olduğu için cami duvarına, kitabesini değiştirerek yaptırdığınız taklidi için çok teşekkür ederim” dedi. Polat, mesajında ilgili belge ve fotoğrafları da paylaştı.

Türkiye’de Kürt gazeteci olmak: Ya sürgün ya hapis

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye’de Kürt gazeteci olmak: Ya sürgün ya hapis

Mezopotamya Ajansı’nın Van Bürosu son iki ayda iki kez polis ekipleri tarafından kuşatıldı ve ofisteki tüm bilgisayarlara el konuldu. MA, Kürt medyasının ayakta kalabilen son güçlü kurumu olarak biliniyor.

BOLD – Yayınladıkları işkence dosyaları nedeniyle son günlerde art arda polis baskınlarına uğrayan Mezopotamya Ajansından (MA) Adnan Bilen ve Cemil Uğur, askerlerin 11 Eylül’de gözaltına aldığı iki Kürt köylüye işkence yaptıklarını ortaya çıkardı. Köylülerden Servet Turgut, işkence sonucu hayatını kaybetti. Diğer işkence kurbanı Osman Şiban’ın ise iki ayı aşkın süredir tedavisi sürüyor. Polis haberin ardından MA’ya operasyon düzenledi, tüm bilgisayarlara el konuldu ve haberi yayınlayan gazeteci Bilen ile Uğur, 9 Ekim’de tutuklandılar.

Bugün (24 Eylül) ikinci kez polis baskınına uğrayan Mezopotamya Ajansı, yoğun olarak Kürtlerin yaşadığı coğrafyadan haberler yayınlıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın medya üzerindeki baskısından en çok etkilenen gruplardan biri de Kürt gazeteciler. Türkiye’nin Başkanlık Sistemine geçtiği 2018’den itibaren Kürt gazeteciler basın kartı verilmemeye başlandı.

Kürt medyasının en zorlu dönemi ise 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağan Üstü Halle (OHAL) birlikte başlamıştı. OHAL sonrası bu güne kadar 16 televizyon kanalı, 24 radyo, 63 gazete ve 20 dergiyle birlikte 178 medya kuruluşu kapatıldı. Bunların önemli kısmını Kürt medyası oluşturuyor. Kürtçe yayın yapan Türkiye’nin tek gazetesi Azadiya Welat da bunlardan biriydi.

MA, bu süreçte kuruldu. Ajansın çoğunluğu gönüllü ya da çok düşük ücrete çalışan muhabirleri, Kürt coğrafyasından yayın yapan tek alternatif sesi oluşturuyor. Avrupa’dan yayın yapan Kürt medya kuruluşlarının tek haber kaynağı da ajansın geçtiği haberler. Ekonomik güçlükler içinde yayın yapan Mezopotamya Ajansı, polisin sürekli olarak bilgisayarlarına el koyması nedeniyle yayınlarını güçlükle sürdürebiliyor.

İSMAİL SAĞIROĞLU’NA GÖRE İKİ SEÇENEK VAR

Cezaevindeki gazetecilerin sesinin duyurulması için çalışan Jailed Journos Platformu Koordinatörü İsmail Sağıroğlu, Kürt medyasının karşılaştığı zorlukları şu ifadelerle anlattı:

“Türkiye’de Kürt medyasına yönelik her zaman baskı vardı. Fakat 15 Temmuz’dan sonra bu daha da arttı. Adeta felç edildi. KHK’larla Kürtçe yayın yapan gazete, radyo ve TV’ler kapatıldı. Özgür Gündem Gazetesi’ne destek veren insanlar dahil ceza aldı. Mezopotamya Ajansı, özellikle Türkiye’nin doğusunda olup bitenleri anlamak için önemli bir kaynak. Van’da helikopterden atılan köylüleri onların haberi olmasa öğrenemezdik. Şu anda Türkiye’nin 2 ötekisi var. Kürtler ve Gülen Hareketi. Bu iki gruba mensup gazetecilere en ağır cezalar veriliyor. En son Van’da gözaltına alınan 2 kadın gazeteci, Şehriban Abi ve Nazan Sala’nın pis bir karantina koğuşuna konulması, temizlik ve hijyen taleplerinin virüs koşularında bile dikkate alınmaması en çarpıcı örnek. Kürt gazeteciler hapishaneyle korkutuluyor ve baskı altına alınıyor. Bunu aşmak isteyen ya mülteci olup Avrupa’ya kaçmak zorunda kalıyor ya da hapishaneye giriyor. Kürt gazeteciler sürgün ya da hapishane seçeneklerinden birini tercih etmek zorunda.”

KÜRT BASINI SÜREKLİ BASKI ALTINDA

Kürt medyasına yönelik baskılar Türkiye’ye Osmanlı’dan miras. İlk Kürt gazetesi yasaklar nedeniyle 1989 yılında Kahire’de (Mısır) kuruldu. Osmanlı’nın baskısı nedeniyle gazete kısa sürede kapandı ve çalışanları İsviçre’ye giderek yayıncılığı buradan sürdürdüler. Günümüzde de yüzlerce Kürt gazeteci Avrupa’da sürgünde yaşıyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Kürt gazetecilere yönelik son polis operasyonlarıyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Durmuş, her dönemde iktidarın düşmanının değiştiğini ancak Kürtlerin baki düşman olduğunu söyledi:

“Kürtler, Kürt gazeteciler her daim hedefte. Bölgede hiçbir kural tanımayan politikalarının ifşa edilmesini istemiyorlar bu nedenle de bölgede çalışan Kürt gazeteciler daha fazla baskıya maruz kalıyor. Mesleklerinin özü olan gerçekleri ortaya çıkarıyorlar.”

Üyelerinin çoğunluğunu Kürt gazetecilerin oluşturduğu Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Başkanı Serdar Altan ise yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye çapında ve Kürdistan’da ses çıkarabilen neredeyse bir avuç gazeteci kaldı. Bunlar da baskılanmaya çalışılıyor. AKP iktidarı toplumun duymasını istemediği hiçbir şeyin yazılmasını da istemiyor. Kürt medyası belli bir geleneğin sürdürücüsü ve baskılara karşı koyma konusunda direngendir. Yakın zamanda Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri tutuklandı, bu sabah bir arkadaşımız daha gözaltına alındı. Aslında halka ulaştırılması gereken doğrular Kürt basını ile ulaştırılıyor. Bu noktada da iktidarın baskısından daha fazla nasibini alıyor” ifadelerini kullandı.

 

medyabold
Devamını Oku »

Bilim Kurulu Üyesi, devam eden ev ziyaretlerinden yakındı

Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü, alınan önlemlerle birlikte kamusal alanların kontrol edilebildiğini savunarak, asıl tehlikenin yasaklar sonrasında kafe, restoranda bir araya gelemeyenlerin evlerde toplanmaları olduğuna dikkat çekti.

BOLD – Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü, bulaştırma hızını artıran kafeler ve restoranları kapattıklarını belirterek, asıl tehlikenin ev içi ziyaretler olduğunu açıkladı. Özlü, vatandaşları bu konularda bilinçli olmaya çağırdı.

YENİ TEDBİRLER ALINABİLİR

Sağlık Bakanlığı Korona virüs Bilim Kurulu üyesi Tevfik Özlü, CNN Türk’te katıldığı programda koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında yeni alınan önlemleri ve son durumu değerlendirdi. Alınan tedbirlerinin sonuçlarını ancak önümüzdeki hafta sonu anlayabiliriz diyen Prof. Dr. Özlü, bu sonuçlar sonrası salgın seyrine göre yeni kararlar alınabileceğini belirtti.

KAMUSAL ALANLAR KONTROL EDİLEBİLİYOR

Kamusal alanları kontrol edebildiklerini ifade eden Özlü, “Şu anda restoran ve kafelerde paket servise geçilmiş gibi görünüyor. 20 yaş altı ve 65 yaş üstü sokağa çıkmıyor. Haftasonu yasağı da etkili gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

EVLERDEKİ TOPLANMALAR TEDBİRLERİN GÜCÜNÜ AZALTIR

Denetleyemeyen alanlar da bulunduğunu söyleyen Özlü, “Evlerde kendi içinde toplanmaları bilmiyoruz. Yani restoranda ve kafede bir araya gelemeyenlerin evlerde toplanması, birlikte film seyretmesi, maç izlemesi ve sohbet etmesi bu tedbirlerin gücünü azaltacaktır. Vatandaşlar bu konuda bilinçli davranırsa, tedbirlerden sonuç alırız” dedi.

Vaka ve can kaybında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıldı

medyabold
Devamını Oku »

Hükumet halktan gelecek yıl 922 milyar lira vergi toplayacak

2021 bütçesi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. 2021 bütçe giderleri 1 trilyon 346,1 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar lira olarak öngörüldü. Bütçenin 922,7 milyar liralık kısmını ise halktan toplanacak vergiler oluşturacak.  

BOLD – 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2019 yılı Kesin Hesap Kanun Teklifi de görüşülerek kabul edildi. Bütçede gelecek yıl için 922.7 milyar lira vergi geliri bekleniyor.

PLANLANAN BÜTÇE AÇIĞI 245 MİLYAR LİRA

2021 bütçesinin giderleri 1 trilyon 346,1 milyar lira, faiz hariç giderler 1 trilyon 166,6 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 101,1 milyar lira, vergi gelirleri 922,7 milyar lira, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü. Genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 1 trilyon 223,5 milyar lira, özel bütçeli idarelere 119,9 milyar lira, düzenleyici ve denetleyici kurumlara da 2,7 milyar lira ödenek verildi.

ÖTV VERGİSİ GELİRİ 213.7 MİLYAR LİRA

2021 yılı bütçesinde vergi gelirleri ise şöyle sıralandı: “Gelir vergisi 195,3 milyar lira, Kurumlar Vergisi 105,2 milyar lira, Özel Tüketim Vergisi 213,7 milyar lira, dahilde alınan KDV 70,6 milyar lira, ithalatta alınan KDV 194,9 milyar lira, Motorlu Taşıtlar Vergisi 18,5 milyar lira, BSMV 28,5 milyar lira, Damga Vergisi 23,8 milyar lira, harçlar 34,4 milyar lira, diğer vergiler 37,9 milyar lira.”

Vaka ve can kaybında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşıldı

 

medyabold
Devamını Oku »

Yüksel Direnişi 4 yaşında: “Mesele teslim olmamakta”

“İşimizi geri istiyoruz” sloganıyla başlayan Yüksel Direnişinin dördüncü yılında tutuklu Acun Karadağ’dan mektup var: “Mesele tutsak olmakta değil teslim olmamakta.”

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL 

KHK’lı akademisyen Nuriye Gülmen’in Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde 9 Kasım 2016’da başlattığı “İşimizi Geri İstiyoruz’ eylemleri dördüncü yılına giriyor. Birçok KHK’lı bu caddedeki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni okuyan kadın heykelinin önünde buluşup haklarını aradı. Nuriye Gülmen, eylemlerin motivasyonunu “İnsanlar KHK’lıyım demeye korkarken, KHK’lıyım diye sokaklarda haykırdık ve meşru mücadele zemini ortaya çıkardık.” şeklinde açıklamıştı.

Nuriye Gülmen’e daha sonra sınıf öğretmeni Semih Özakça katıldı ve birlikte açlık grevine başladılar. Gülmen 59 kilodan 34 kiloya düştü. Nuriye Gülmen 26 Ocak 2018’de açlık grevine son verdi. Fakat Yüksel’deki “İşimizi Geri istiyoruz” direnişi devam etti.

Yüksel Direnişçileri olarak anılan; sosyal bilgileri öğretmen Acun Karadağ, mimar Alev Şahin, memur Nazan Bozkurt, Mehmet Dersulu, Mehmet Dersulu, Cemal Yıldırım, Harbiyeli annesi Melek Çetinkaya, üniversite öğrencisi Merve Demirel bıkmadan usanmadan evlerinden çıkıp Yüksel’e gittiler. Ne olursa olsun vazgeçmediler. Yüzlerce kez gözaltına alındılar. Bir polis Nazan Bozkurt’un elmacık kemiğini kırdı. Acun Karadağ’ın kalbine pil takıldı, polis memuru Sezgin S. herkesin gözü önünde Merve Demirel’i taciz etti. 65 yaşındaki, astım ve diyabet hastası Mahmut Konuk’u tartakladılar.

Acun Karadağ, Nuriye Gülmen ve Alev Şahin.

Şimdi ise çoğu hapiste… Ağustos 2020’de tutuklandılar. Acun Karadağ ve Alev Şahin Kayseri Bünyan Cezaevinde, Nazan Bozkurt Gebze Kadın Kapalı Cezaevinde, Nuriye Gülmen Silivri’de, Mahmut Konuk Adana Kürkçüler’de, Mehmet Dersulu ise Bolu Cezaevinde. “İşimizi geri istiyoruz” eylemleri yapan bu isimlerin tamamı örgüt üyesi olmakla itham ediliyorlar.

“40 YIL DAHA DİRENECEĞİMİZDEN KUŞKUNUZ OLMASIN”

Yüksek Direnişi’nin 4. yılını cezaevlerinde hep birlikte kutladıklarını söyleyen Acun Karadağ, neden eylem yaptıklarını ve direnmeye devam ettiklerini kızı İpek Moral’e gönderdiği 11 Kasım 2020 tarihli mektupta kaleme aldı. “Bu sloganın içinde hepimize yapılan onlarca haksızlığın, adaletsizliğin itirazı; milyonlarca mağdurun, milyonlarca haklının sesi var. İşçinin-emekçinin ahı var.” diyen Karadağ, iktidarın en sıkıştığı noktada, korkudan tutuklanmaları artırdığını ifade ediyor.

“Ne mutlu bizlere ki 4 yıldır direniyoruz ve ne mutlu bizlere ki adaletin sağlanması uğruna susmadığımız için tutuklandık. Eğer vatanımız bu sömürüden, bu gericilikten kurtulamayacaksa 40 yıl daha direnebileceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın” diyen Acun Karadağ’ mektubu…

HAPİSHANE GÜNLÜKLERİ (4) İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ

“Yüksel Direnişi’nin 4. yılını hapishanelerde kutladık. Direnişe ilk başlayan Nuriye Gülmen Silivri’de. Nuriye’den 5 gün sonra 14 Kasım’da direnişe başlayan ben ve bizden sonra ihraç edildiğinde Ocak 2017 de Düzce’de direnmeye başlayan Alev Şahin Kayseri’deyiz. İşyeri önünde direnen Mahmut Konuk Adana Kürkçüler’de. Yüksel Direnişçileri Mehmet Dersulu Bolu’da, Nazan Bozkurt Gebze’de… Görmesek de duymasak da emimim 9 Kasım’da bu hapishanelerden aynı anda “İşimizi Geri İstiyoruz” sloganları yükseldi.

Bu sloganı yalnızca bir iş talebi olarak görenler bugün çıkartılmaya çalışılan bir çok kölelik yasa maddesiyle 4 yıldır ödediğimiz bedellerin ne uğruna olduğunu umarım anlıyorlardır. Bu sloganın içinde hepimize yapılan onlarca haksızlığın, adaletsizliğin itirazı; milyonlarca mağdurun, milyonlarca haklının sesi var. İşçinin-emekçinin ahı var.

4 yıldır ödetilen bedele rağmen neden direndik? Hala hapishanelerden direnmeye neden devam ediyoruz? Bu soruların cevabını her biriniz verebilirsiniz. Eğer gerçekleri görmek isterseniz… Daha dün İzmir depremiyle sarsılan yüreklerimiz size mimar Alev Şahin’i ve Düzce’de tek başına direnen bir emekçinin direnişe başlarken söylediklerini hatırlatmadı mı? “Ben 99 Düzce depreminden sonra mimar olmaya karar verdim. Halkımız göçükler altında ölmesin diye onurumla çalışırken usulsüz beton döken firmalara ceza kestiğim için AKP’li bir beton firması sahibinin şikayetiyle KHK ile ihraç edildim. İşimi ekmeğimi elimden aldırlar.” demişti.

Alev Şahin şimdi tutsak…

Gün geçmiyor ki bir rektörün bir dekanın gerici, yobaz söylemleri gündem olmasın. Pandemi sürecinde online ders sırasında akademisyen bozuntularının “biz de kızları görüyoruz de mi” gibi zırvalarla kadın öğrencilere karşı sapkın bilinçaltlarını açığa vurdukları videolar yakın zamanda yayınlanmadı mı? Osmangazi Üniversitesi’nde bir akademisyenin 4 akademisyeni hayattan kopardığı katliam hafızalarımızda. Osmangazi Üniversitesi’nde görevden atılan, Selçuk Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Nuriye Gülmen’in işine bunlar gibi akademisyen müsveddesi olmayı reddettiği için son verilmemiş miydi?

Nuriye Gülmen bugün tutsak…

Küçük yaştaki çocukların tacize-tecavüze uğradığı haberlerini hangi gün duymuyoruz? Tarikatlara teslim edilen ve hayatları karartılan yavrularımıza daha önceleri kim sahip çıkıyor, kim kol kanat geriyordu? Birer birer KHK ile ihraç etmediler mi aydın öğretmenleri? İlkokul 1. sınıfa giden öğrencilerini ders saatinde alıp okulun yanındaki camiye namaza götüren, bilimsel hiçbir bilgi vermeden öğretmenlik yapmaya soyunan andaval, benim okulumda hala bu işe devam ediyorken ben neden ihraç ediliyorum?

Acun Karadağ şimdi tutsak…

Bugün Nazan Bozkurt’un hepimizin üyesi olduğu KESK gibi kuruluşunda devrimci pratik sergilemiş bir sendikaya bağlı Büro Emekçileri Sendikası (BES) üyeliğinden ihraç edildiğini öğrendim. Hatırlarsanız üyelerine sahip çıkmayan, sendikaya kapanıp çay-çorba içip “mış” gibi yapan KESK yönetimini eleştirdiğimiz için yöneticiler ve “adamları” tarafından kendi sendikamızın içinde fiili saldırıya uğramış Süleyman Soylu’nun “gizli talimatıyla direnişçiler hakkında ihraç kararı alınmıştı. İş güvencemize saldırılara karşı eylem yapması, mücadele vermesi gereken sendikamız yönetimi keyif yapıp yatarken bu mücadeleyi üyeleri olarak bizler veriyorduk.

Nazan Bozkurt’un bu mücadelede bir polisin attığı yumrukla elmacık kemiği kırılmıştı. Nazan neredeyse gözünü kaybedecekti ameliyatla protez elmacık kemiği takılarak kurtarılmıştı gözü. Bu Nazan’ın ödediği bedellerden sadece biriydi.

Nazan 22 Ağustos’tan beri de tutuklu. Sadece “işimi geri istiyorum” dediği için AKP’nin ödettiği bedellere, sendikamızın devrimci mirası üzerinde tepinen iktidar “gölge” ortağı bir zihniyet de bedel ödetmiş oluyor Nazan’ı ihraç ederek. İktidarın KHK ile ihraç ettiği ve direndiği için tutuklattığı bir direnişçinin, iktidarın tehditlerine teslim olanlarca üyelikten de ihraç edilmesi en hafif deyimle alçaklıktır.

Bu vesileyle söyleyelim ki “ İşimizi Geri İstiyoruz” sloganının içinde, işçi ve emekçilerin iş güvencesine de ancak bizler gibi direnenlerin sahip çıkabileceği gerçeği vardır. Mücadele ederken tutuklanmış üyesini ihraç eden teslimiyetçilerin bizi ancak sermayenin önüne atacağı gerçeği vardır.

Bu teslimiyetçi zihniyeti teşhir edip, ezip geçmedikçe de işçi ve emekçinin kurtuluşunun olmadığı gerçeği vardır. Bizler 4 yıldır AKP’ye rağmen direniyorken bu alçak zihniyete karşı da direniyoruz.

Nazan Bozkurt şimdi tutsak…

Mahmut Konuk 65 yaşına yaklaşmış bir sağlık emekçisi. Ömrü sendikal mücadelede geçmiş. İhraç ediliyor ama bazılarının yaptığı gibi sendika MYK’sına seçileyim, maaşımı oradan alır yan gelir yatarım demiyor. Kronik astım ve diyabet hastalığına; polislerin yaşına bile hürmet göstermeyen tavırlarına, tartaklamalarına rağmen direniyor. Oysa bir sağlıkçı olarak pandemi sürecinde kaç hayat kurtarabilirdi.

Mahmut Konuk şimdi tutsak…

Hapishaneye getirildiğimizden beri Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerini okuyoruz. (Evrensel Gazetesi istedik Şebnem Korur Fincancı’nın yazılarını takip edebilmek için ancak “Bünyan bayisinde yok” bahanesiyle vermedi idare!) Sözcü Gazetesi’ndeki bir haberde “Yargıdan Yine Çifte Standart” başlıklı bir haberde gazete yazarlarına açılan tazminat davalarında ceza verildiği buna karşın yazarların açtığı hakaret davalarının reddedildiği yazıyordu.

4 yıldır devam eden direnişimiz sırasında Sabah, Akşam gibi gazetemsilerin bizler hakkında yaptırdığı yalan ve iftira haberlerine takipsizlik kararları verildi. Hakaret ve küfür eden, işkence yapan polisler hakkındaki suç duyurularımıza ise valilik tarafından soruşturma izni verilmedi. OHAL sürecinden beri halkın “sırayla” gördüğü, uğradığı, hak ihlallerinin tamamına biz 4 yıl boyunca maruz kaldık. Adil yargılanma hakkından, anayasal eylem hakkımızın her gün engellemesine kadar, haksız gözaltılardan, haksız adli kontrol tedbirlerine kadar… Bugün tutuklu olmamız bu iktidarın bizlere karşı işlediği son suçtur ama ilk değil…

Bugün işçilere yönelik kölece tasarı yasa maddelerinin dördünün geri çekildiğini duyuruyor haber kanalları. Ve bunu hükümetle görüşen Türk-iş, Hak-iş gibi sarı sendika yöneticilerinin başarısı gibi gösteriyorlar. Bunu ne 1 gün eylem yaptıklarında tartaklanma görüntüleri televizyonda gösterilen DİSK yöneticileri ne de bu sermaye ortağı sarı sendikalar başarmıştır. Bunu başaran 4 yıldır sokakta bugün hapishanede direnen KHK direnişçileri, saldırılara rağmen yollarda yürüyen Bağımsız Maden İş üyesi, Soma ve Ermenek madencileri, direne direne işlerini geri alan Aydın Efeleri, Mahir Kılıç, Türkan Albayrak ve Melik Şahin gibi işçilerdir. Bu iktidar ve iktidar ortağı sermaye, şov amaçlı eylemlerden, sarı sendikalardan korkmaz, geri adım atmaz.

Ancak gerçek, ısrarcı ve halkla bütünleşen direnişlerden korkar. Eğer en küçük bir geri adım atıyorlarsa bu, halktaki, işçi ve emekçilerdeki patlama noktasına gelen öfke ve bu öfkeyi harekete geçirme potansiyeli olan direnişlerdendir. İktidarın en sıkıştığı noktada tutuklamaların art arda gelmesinin, sosyal medyada yazılanların bile bir örgüt çuvalına konularak tutuklanma nedeni sayılması tam da bundandır. Korku… Ve onları korkutanlar asla şovmenler değildir. Direnme potansiyeline sahip işçiler- emekçilerdir.

Ne mutlu bizlere ki 4 yıldır direniyoruz ve ne mutlu bizlere ki adaletin sağlanması uğruna susmadığımız için tutuklandık. Eğer vatanımız bu sömürüden, bu gericilikten kurtulamayacaksa 40 yıl daha direnebileceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın.

“Mesele tutsak olmakta değil, teslim olmamakta.” Bu nedenle bizi tanıyan, bilen, duyan, merak eden destekçilerimize ve okuyuculara seslenmek istiyorum. Haklarınız, hayalleriniz, çocuklarınız, geleceğiniz ve topraklarımız için tutuklanmayı, aç kalmayı göze almazsanız bunların hepsini kaybedeceksiniz. Ve göze aldığınız her bir değer için A sendikasına B partisine değil önce kendinize güveneceksiniz. Siz samimiyseniz ve bedel ödüyorsanız bu halk sizi görecektir. Halkın gözüne ve sözüne güvenin, teslim olmayın!

Haydari Kampı kitabında Themos Kornaros diyordu ki “Dışarı çıkacak arkadaşlarımızla –angaryalarla- dışarıdaki kardeşlerimize nasıl bir haber uçuralım? Savaşı bırakmalarını, istilacı Almanları öldürmemelerini, mütareke istemelerini, bizleri kurtarmak için yurdu satmalarını mı yoksa hiçbir uzlaşmaya varmadan savaşmalarını, bizi yok bilmelerini mi bildirelim?”

Bu bölümü okuyunca düşündüm; eğer hain değilsek, sorunun cevabı açık…

Ben de “canım direniş dostlarına” diyorum ki yurdumuzu satmayın. Bizi yok bilin. Savaşmaya devam edin!”

Umutla, dirençle…

Acun Karadağ

Nam-ı diğer Acun Öğretmen

11 Kasım 2020, Bünyan 

Çankaya İl Sağlık Müdürlüğü’nden ihraç edilen Mahmut Konuk ve Acun Karadağ.

Acun Karadağ ve Merve Demirel

Acun, Alev ve Nazan’dan haber var: Sloganlarımız size ulaşıyor mu?

 

medyabold
Devamını Oku »

Cuma çıkışı korona açıklaması: Birinci sorumlu Bilim Kurulu

Tayyip Erdoğan, Yeni tedbirlerle ilgili sorumluluğun birinci derecede Bilim Kuruluna ait olduğunu vurguladı. Vatandaşlara da tedbirlere uymadıkları için sitem etti.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı sonrası korona salgınıyla ilgili açıklama yaptı. “Bu konuda vatandaşlarımızın hassasiyeti önemli. Birçok tedbir açıklamamıza rağmen vatandaşlarımızın hâlâ kapalı mekanlarda bu işlere hiç dikkat etmediklerini, kapalı mekanlarda sigara içtiklerini görüyoruz. Maske takmadıklarını görüyoruz” dedi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

  • Yeni tedbirlerle alakalı olarak bu işin birinci derecede sorumlusu Bilim Kuruludur. Bilim Kurulu her türlü hazırlığı ve çalışmayı yürütüyor.
  • Bu konuda vatandaşlarımızın hassasiyeti önemli. Birçok tedbir açıklamamıza rağmen vatandaşlarımızın hâlâ kapalı mekanlarda bu işlere hiç dikkat etmediklerini, kapalı mekanlarda sigara içtiklerini görüyoruz. Maske takmadıklarını görüyoruz.
  • Sağlık bakanlığımızın kararlı bir tutumu bütün sağlıkçılarımızın kararlı tutumlarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
  • Bu çalışmaları (aşı) yürüten firmaların başta TÜBİTAK olmak üzere verdikleri raporlar üzerinden hareket ediyoruz. Bu raporlara göre de en erken nisan ayının olabileceğini söylüyorlar.
  • Aşı ithalatında yaptığımız görüşmelerimiz var.
  • Varlık Fonunun resmen başkanı benim. Bizim daha önce belli periyodlarla aldığımız kararları bundan sonraki süreçte de devam ettiriyoruz. Burada fevkalade bir durum yok.
  • Ancak önümüzdeki sürece yönelik bizim Varlık Fonunu küresel anlamda çok daha farklı bir noktaya oturtmak istiyoruz.
  • Katar emirinin Türkiye’ye ziyareti atılan bu adımlardan bir tanesidir. Şu anda en önemli adımlar atılan imzalar.
  • Bazı firmaların kendi hisselerini satışlarında tutunuz da farklı ülkelerdeki şirketlerin hizmetlerini almaya kadar adımalar var.
  • Benim çılgın projem dediğim, Kanal İstanbul projesiyle ilgili de yoğun talepler artıyor. Yerli ve küresel. Dikkat ederseniz şu an itibariyle yine bizim yatırımlarda herhangi bir durma söz konusu değil.
medyabold
Devamını Oku »

Hilmi Yavuz: Hüznün bize yakıştığını söyleyemiyorum artık

Şair ve yazar Hilmi Yavuz kişisel Facebook sayfasında yayınladığı yazısında sokağa dökülen nefret dilinden ve sıradanlığın yayılmasından üzüntüsünü dile getirdi.

BOLD– Hilmi Yavuz “Yaşlı biriyim ben…” diyerek başladığı yazısında bir yandan “Türkiye’de giderek çoğalan acılarla yaşamak”tan söz ederken bir yandan da ülkede yaratılmak istenen bölünmüşlüğün “tutmayacağına” olan inancını dile getiriyor.

İşte Hilmi Yavuz’un kişisel Facebook sayfasında yayınladığı o yazı…

TAZARRUNAME’MDİR

“Yaşlı biriyim ben. Çok güzel günler gördüm ülkemde, yapraklar ağaçlarda yeşile durmuşken de, sararıp düştükleri günlerde de… Acılı günler de yaşadım karlar yolları örtmüşken de, güneşin Dünya’yla kuytularda bile buluştuğu günlerde de…

Yaşlı biriyim ben. Giderek çoğalan acılarla yaşadığım bu ülkede, hüznün bize yakıştığını söyleyemiyorum artık. Kavganın nefret zırhıyla kuşanmışları dilde ve söylemde sokağa dökülmüşken, zihinleri sıradanlığın demirden miğferiyle örtülmüşler köşe başlarını tutmuşken?

Yaşlı biriyim ben. Bunca yıl yaşadım ve hiç böylesini görmedim. Gülümseyen insanların saydam, iyimser yüzleriyle var oldukları bu ülkede güvenle, hazla yaşadım. İnsanların, hiç tanışmamış olsalar da gülümsedikleri günlerden, hiç tanışmamış insanların birbirlerine nefretle baktıkları günlere gelinmişken…Necatigil’in deyişiyle, ‘Bu dünyada insanca yaşamak da yoksa, ne kalıyor geriye yüzyıllardan?’

Bakınız, önce Türk insanı sağcı ve solcu diye birbirine düşürüldü, tutmadı. Alevilerle Sünniler birbirine düşürüldü. tutmadı. Türklerle Kürtler birbirine düşürülmek istendi, tutmadı. Gezi Parkı’nda Laiklerle Muhafazakarlar birbirine düşürülmek istendi, Allah’a binlerce şükürler olsun, o da tutmadı! Şimdi Sünnilerle Sünnileri birbirine düşürdüler;- o da tutmayacaktır!

Tutmayacaktır, tutmamalıdır. Ülkesini esenlik içinde görmekten bahtiyarlık duyan ben ve benim gibiler, olup bitenlere itidalle [itidâl-i dem’le], serin kanlılıkla ve sağduyuyla bakmak gerektiğinin farkındalar. Sadece kavganın dışındakiler değil, kavganın içinde olanlar da farkındalar elbet…

Yaşlı biriyim ben. Yaşayacağım günlerin, yaşadıklarımdan daha kötü olmasından kaygı duymayacak bir yaşta değilim. İlkgençliğimizde ‘Elbet ilerdedir yaşanacak günlerin en güzelleri..’ derken , ‘ilerde, ama ne zaman?’ diye tasalanmazdık;- geç de olsa ne gam! Yaşayacağımızı biliyorduk o günleri!

Rilke gibi söyleyeyim: ‘Allah bilir, niçin böyle olmadı?’ Eski günlerimiz, tıpkı Rilke’nin eski mobilyaları gibi, ‘ koymamıza müsaade ettikleri bir samanlıkta çürüyor’ mu? Sadece eski günlerimiz mi, yoksa gelecek günlerimiz de, Rilke’nin eski mobilyalarının akıbetine mi uğrayacak? Ve hâlâ o şarkıdaki gibi, ‘güzel günlere var iştibâhım!’ diyerek daha da kötümserleşmeye devam mı edeceğiz?

Yaşlı biriyim ben. Kavgasız, gürültüsüz, toma’sız, biber gazsız, kinsiz ve garazsız, gencecik fidanların parklarda kurumadığı, slogansız, Sait Faik’in o güzelim ‘Ayışığı’ hikayesinde söylediği gibi: ‘haksızlıkların olmadığı bir dünya’da, ve Türkiye’de yaşamak!

Çok şey mi istiyorum? Öyle, çok şey istiyorsun, diyorsanız, bağışlayın beni. Yaşlı biriyim ben…

NOT: Bu yazı Hilmi Yavuz’un kişisel Facebook sayfasında 25 Kasım 2020 tarihinde yayımlanmıştır.

medyabold
Devamını Oku »

Müge Anlı’yı şok etti: 24 yıl ceza aldım 3 yılda cezaevinden çıktım

Müge Anlı ile “Tatlı Sert” programına konuk olan bir kişinin, 24 yıl cezasını infaz yasasıyla 3 yılda çekip cezaevinden çıktığını söylemesi stüdyoda bulunanları şok etti. Şaşkınlığını gizleyemeyen Müge Anlı, “O zaman boşa mı kürek çekiyoruz” tepkisi verdi.

BOLD – 24 yıl hapis cezası nedeniyle 2017 yılında cezaevine girdiğini ve infaz yasasından faydalanarak 3 yılda çıktığını söyleyen kişinin sözleri stüdyoda şaşkınlığa neden oldu.

Müge Anlı, annesiyle yayına katılan konuğa, “Sen birini mi öldürdün” diye sordu. Sorusuna cevap alamayan Anlı, “Madem 24 yıl ceza aldın, şimdi nasıl dışarıdasın?” sorusunu yöneltti.

2017’de cezaevine girdiğini, infaz yasası değişikliği tahliye olduğunu söyleyen konuk, “2’de 1 yasası vurdu yarı oranına düştü. Açığa çıktım. Koronavirüsten çıkan yasadan da faydalandım” dedi. Konuğun sözleri üzerine büyük bir şaşkınlık yaşayan Anlı, ,”O zaman biz hiç uğraşmayalım cezaevine girsin diye. 24 yıl ceza alması için birinin ne yapması gerektiğini biliyoruz. O zaman boşa mı kürek çekiyoruz” dedi.

Yayın sırasında konuğun annesi de oğlunun 20 suç dosyası olduğunu söyledi.

AKP’nin yargıda reform vaadine ‘göstermelik’ tepkisi

medyabold
Devamını Oku »

Berat Albayrak Varlık Fonundan da istifa etti

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifa eden Berat Albayrak’ın Varlık Fonundaki görevinden de ‘affını istediği’ belirtildi. Albayrak’ın bugün İstanbul’da yapılacak Varlık Fonu Yönetim Kurulu toplantısına katılmayacağı öğrenildi.

BOLD – Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamayla Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden istifa eden Berat Albayrak’ın, Varlık Fonu’ndaki görevinden de ‘affını istediği’ kaydedildi.

Albayrak’ın bugün İstanbul’da bulunan Vahdettin Köşkü’nde saat 17.00’da yapılacak Varlık Fonu Yönetim Kurulu toplantısına katılmayacağı, Albayrak’ın bu görevden de sağlık sorunları ve ailesine zaman ayırma gerekçesiyle “affını istediği” belirtildi.

CHP’li eski Milletvekili, gazetece Barış Yarkadaş, Twitter hesabından Albayrak’ın Varlık Fonundan da istifasını istediğini açıkladı. Yarkadaş, “Edindiğim bilgiye göre, Albayrak bu görevden de ‘affını istedi.’ Albayrak, bugün Vahdettin Köşkü’nde yapılacak olan VF toplantısına da katılmayacak” dedi.

Albayrak, Bakanlık görevinden istifa etmesine karşın Varlık Fonu’ndaki yönetim kurulu başkanvekilliği görevini sürdürüyordu. Varlık Fonu’nun sitesinde, Albayrak’ın özgeçmişi bakanlıktan istifası sonrası değiştirilmişti.

medyabold
Devamını Oku »

10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali ödülleri açıklandı

Bu yıl koronavirüs pandemik salgını sebebiyle çevrimiçi gerçekleştirilen 10. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde ödül alan isimler belli oldu.

BOLD– 2020 teması “Ben Masumum” olan festivalin 10. kez düzenlenen Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü’ne, Nader Saeivar‘ın yönettiği “Yabancı” filmi layık görüldü. Festivalde açıklanan diğer ödüller ise şöyle:

ÖDÜLLER

Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü – “Yabancı”, Nader Saeivar

Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü – “Yara”, Onur Güler

Altın Terazi Kısa Metraj Film Yarışması Jüri Özel Ödülü – “İnsiyak”, Mustafa Kemal Altıner

Öğrenci Jürisi Ödülü – “Dünyanın Damarları”, Byambasuren Davaa

Kazananlar dahil tüm filmlerin gösterimi 28 Kasım 2020 saat 23.59 ‘a kadar online.icapff.com adresinden devam edecek. Ödül töreni yayınına buradan ulaşılabilir.

Yabancı

BEN MASUMUM PROGRAMI

Festivalin “Ben Masumum” başlıklı akademik programında 5 gün boyunca 14 oturum düzenlendi. Dünyadan ve Türkiye’den önemli akademisyenler katıldığı festivalde ayrıca Massoud Bakshi, Srdan Golubovic, Talip Karamollaoğlu, Ansgar Frerich, Henry Blake, Leonardo Antonio, Nader Saivar ve kısa film yönetmenleri ile çevrimiçi sohbetler yapıldı.

Söz konusu sohbetleri ve festivalin açılış ve ödül törenlerini Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali Youtube platformundan izleyebilirsiniz.

medyabold
Devamını Oku »