19 Aralık 2020 Cumartesi

Ahmet Davutoğlu: Çıplak arama Türkiye’nin yüzkarasadır

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Uşak Emniyetinde 30 üniversite öğrencisi ile cezaevlerinde kadınlara yapılan çıplak aramaya sert tepki gösterdi. Davutoğlu, “Çıplak arama yüz karasıdır. AK Parti sözcülerinin bu konu takındıkları tutum üzüntü vericidir. 28 Şubat’ta da birçok zulmü o zaman ki yöneticiler reddediyordu” dedi.

BOLD – Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından sosyal medyada tanıkların anlattığı cezaevlerindeki çıplak aramaya yayınladığı videoyla tepki gösterdi.

HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Uşak Emniyetinde kadın üniversite öğrencilerinin çıplak arandığı iddiasını gündeme getirmesinin ardından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yayınladığı videoyla çıplak aramaya tepki gösterdi.

Davutoğlu,  “Çıplak arama yüz karasıdır. Suçlu olarak cezasını hapishanede çekebilir ama bir kadın hapishanede çıplak muayene edilemez. Nokta” ifadesini kullandı. AKP Genel Başkanvekili Özlem Zengin’in “Türkiye’de çıplak arama yoktur” sözlerini eleştiren Davutoğlu, “Bizzat bunu yaşadığını söyleyen kadınların videosunu izledim. Bütün o kamera kayıtları incelensin diyor. Şimdi birisine bir suç isnat ettiğinizde o kişinin ifadesine önem verip ‘yok böyle bir şey’ demek kolaydır. AK Parti sözcülerinin bu konu takındıkları tutum üzüntü vericidir. 28 Şubat’ta da birçok zulmü o zaman ki yöneticiler reddediyordu” dedi.

Davutoğlu’nun sosyal medyadan yayınladığı açıklaması şöyle:

BİR KADIN ÇIPLAK ARANAMAZ NOKTA!

“İnsan onuru esastır ama insan onuru için de kadınların onuru esastır. Kendi kadınlarının onuruna sahip çıkamayan bir toplumun, demokratik kültür oluşturması mümkün değildir! Sayın Cumhurbaşkanı kimsesizlerin sahibiyse önce o kadınları alıp dinlemelidir. Çıplak arama yüz karasıdır. Ne siyasi düşüncede olduğu ne olduğu beni hiç ilgilendirmiyor, geçmişte ne yaşadıkları da beni hiç ilgilendirmiyor. Hatta suçlu olup olmadığı da ikinci meseledir. Suçlu olarak cezasını hapishanede çekebilir ama bir kadın hapishanede çıplak muayene edilemez. Nokta.

KADINLARIN VİDEOSUNU İZLEDİM

Bizzat bunu yaşadığını söyleyen kadınların videosunu izledim. Bütün o kamera kayıtları incelensin diyor. Şimdi birisine bir suç isnat ettiğinizde o kişinin ifadesine önem verip ‘yok böyle bir şey’ demek kolaydır. Peki mağdur olanın ifadesine yine aynı derecede değer vermiyorsunuz? O da diyor ki ‘bu var’. O zaman yapacağınız iş çok açık; bütün kamera kayıtlarını incelemek.

İKTİDARDA OLSAM HESABINI SORARDIM

Ben bugün iktidarda olsaydım Cumhurbaşkanlığı makamında, başbakanlık makamında veya herhangi bir makamda olsaydım önce bu kadınları çağırır dinlerdim ve gerçekten böyle bir şey varsa bu olayın hesabını sorardım.

28 ŞUBAT ZULMÜNÜ HATIRLATTI

AK Parti sözcülerinin bu konu takındıkları tutum üzüntü vericidir. 28 Şubat’ta da birçok zulmü o zaman ki yöneticiler reddediyordu. Biz de araştırın diyoruz. Bugün onların yapması gereken bir Meclis araştırmasıyla bu olayın tetkik edilmesi, sonunda gerçekten böyle bir şey yoksa ortaya çıkar, varsa bu affedilecek bir hata değil.”

Eren Erdem’den Özlem Zengin’e cevap: Ben de çıplak arandım

medyabold
Devamını Oku »

Türk sığınmacının yüzüne tüküren kişi ailesiyle Almanya’dan sınırdışı edildi

Almanya’da bir kişi, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret eden sığınmacının yüzüne tükürdüğü iddiasıyla ailesiyle birlikte Türkiye’ye gönderildi. Ailenin verdiği fotoğrafta anavatanlarına gelmekten dolayı mutlu olmadıkları dikkatlerden kaçmadı.

BOLD – Almanya’nın Hessen eyaletindeki Sontra kasabasında yaşayan 7 kişilik Akyüz ailesi, gece evlerinin kapısı kırılıp polis tarafından gözaltına alındı. Aile, hiçbir açıklama yapılmadan, özel bir uçakla Türkiye’ye gönderildi.

“TÜRK SIĞINMACININ YÜZÜNE TÜKÜRDÜM”

Ailenin 33 yıldır Almanya’da yaşadığını ve çocuklarının da Alman vatandaşı olduğunu söyleyen Mahmut Akyüz, “Ben mahkemelerde tercümanlık yapıyordum. Sığınma başvurusu yapan bir Türk’ün davasında da tercüman oldum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye suçlamalar yöneltiyordu. Ben de ‘Yalan söyleme utanmıyorsun da’ diyerek yüzüne tükürdüm. Bu biraz sorun oldu” dedi.

GECE YARISI EVE BASKIN DÜZENLENDİ

Polislerin gece yarısı kapıyı kırarak içeri girdiklerini söyleyen Mahmut Akyüz, “40 polis vardı saydığım. Beni koltukta sıkıştırdılar. Düpedüz bağladılar. Sonra ben onlara yapmayın bu kadın hastadır iki sefer ameliyat geçirdi dedim. Çocuklarım korktu, kızım çırpındı. Bizi kurban seçtiler. Evet ama insanlık dışı bir şey. Bize yaptıkları bir başkasının başına gelmesin” dedi.

OĞUL AKYÜZ: ESKİ HAYATIMI ÖZLEDİM

Oğlu Muhammet Akyüz ise “Ben de çok üzgünüm okulumdan uzaklaştığım için. Sebepsiz yere bizi oradan attılar sınır dışı ettiler. Psikolojim bozuldu, korku içindeyim” şeklinde konuştu. 15 yaşındaki kızı Sahra Akyüz, “Ben eski hayatımı özledim. Ben evime dönmek istiyorum, arkadaşlarımı özledim. Okulumu özledim. Ben geri gitmek istiyorum” dedi.

 

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

 

medyabold
Devamını Oku »

Saray’da koronavirüs tedbirlerine uyulmadı

Düzenlediği mitinglerde koronavirüs tedbirlerine uyulmayan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi onuruna verdiği ziyafette de önlemlere dikkat edilmediği ortaya çıktı.

BOLD – Koronavirüs önlemlerine uymayan halka 3 bin lirayı aşan cezalar kesiliyor. Buna karşın Saray’da düzenlenen ziyafette tedbirlere uyulmadığının ortaya çıkması dikkat çekti.

GÖRÜNTÜLER SOSYAL MEDYAYA DÜŞTÜ

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi onuruna verdiği yemeğin görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. Yemeğe katılan konuklardan birinin cep telefonuyla çektiği görüntü sosyal medyada paylaşıldı. Arapça müzik eşliğinde verilen ziyafet sofrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan yemek yerken görülüyor.

KORONAVİRÜS ÖNLEMLERİNE UYULMADI

Arapça müzik eşliğinde verilen ziyafet sofrasında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan yemek yerken görülüyor. Ziyafette koronavirüs önlemlerine uyulmadığı, masalardaki sandalyeler arasında boşluk bırakılmaması da dikkat çekti.

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

medyabold
Devamını Oku »

Gaziantep’teki patlamada ölü sayısı arttı

Gaziantep’te özel hastanenin yoğun bakım ünitesinde meydana gelen patlama sonrasında ölen kişi sayısı 10’a yükseldi. Yangına müdahale etmeye çalışırken etkilenen 7 personelin yoğun bakımda tedavileri ise devam ediyor.  

BOLD – Gaziantep’te SANKO Üniversitesi Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin koronavirüs yoğun bakım ünitesinde oksijen tüpü patlamasında ölenlerin sayısı 10’a yükseldi.

BAKAN KOCA DUYURDU

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Gaziantep’te meydana gelen üzücü olay nedeniyle bir hastamız daha nakledildiği hastanede yaşamını yitirdi. Can kaybımız 10’a yükseldi. Merhumeye Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.

SORUŞTURMA BAŞLATILDI

Gaziantep’te özel hastanenin yoğun bakım ünitesinde meydana gelen patlamada ilk belirlemelere göre 9 kişi hayatını kaybetti, olaya müdahale etmeye çalışan 16 personel de yangından etkilendi. 7 personelin yoğun bakımda yakın takibi devam ederken, olayla ilgili başsavcılık ve Sağlık Bakanlığı soruşturma başlattı.

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

medyabold
Devamını Oku »

28 Şubat mağduru Özlem Zengin’in dünden bugüne değişimi

Avukatlık ruhsatı alabilmek için başörtüsünü açmak zorunda kalan 28 Şubat mağduru AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin dünden bugüne değişimi…

BOLD – AKP Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin Ülke TV’de yayınlanan Esra Elönü’nün sunduğu Arafta Sorular programında birkaç ay önce 28 Şubat döneminde yaşadığı başörtüsü zulmünü gözyaşlarıyla anlatmıştı. Aynı Özlem Zengin bugün birçok kadının gözaltında ve cezaevlerinde aynı muameleye maruz kalmasına ses çıkarmamakla kalmıyor, inkar ediyor. Çıplak aranan kadınları yalancılıkla suçluyor.

28 Şubat mağduru Özlem Zengin avukatlık lisansı almak için gereken yemin esnasında başını açmak zorunda kalmasından duyduğu utancı, aşağılanma duygusunu, üzüntüsünü bu videoda ifade ediyor. Özlem Zengin’in başını 20 dakikalığına açmasından duyduğu aşağılanma duygusunu öne çıkarırken çıplak aramaya maruz kalan kadınların yaşadıklarını yalanlaması ve inkar etmeye kalkması dikkat çekiyor.

Aynı videoda “merhamet ve adaletin benim kimliği çok iyi ifade ediyor’’ diyerek o günlerdeki duruşunu ifade eden Özlem Zengin’in bugünlerde adaletsiz ve merhametsiz uygulamaları savunması tepki çekiyor. Bu duruma tepki gösteren vatandaşlar dün gece sosyal medyada “ÖzlemZengin ÖzürDile” etiketi açtılar.

İki gün önce Euronews Türkçe’den Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun gündeme getirdiği cezaevlerinde çıplak arama iddiaları sorusuna verdiği cevapta “çıplak arama yoktur” diyerek Gergerlioğlu’nu meclisi terörize etmekle suçlamıştı.

 

medyabold
Devamını Oku »

100 kişilik işe 7 bin kişi başvurdu

Ekonomik krizle birlikte artan işsizlik artık gerçek hayata daha çok yansıyor. Şanlıurfa’da filyasyon ekibinde 6 ay süreyle çalıştırılmak üzere alınacak 100 kişilik şoför kadrosu için iki gün içerisinde 7 bin 53 kişi başvuru yaptı.

BOLD – Pandemi nedeniyle işini kaybeden sayısı giderek artıyor. Bu durum iş başvurularına da yansıyor. İŞKUR binaları önünde uzun kuyruklar oluşurken işçi alım ilanlarına rekor başvurular yapılıyor.

KISA SÜREDE 7 BİN KİŞİ BAŞVURDU

Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü, kentte 13 ilçede filyasyon ekibinde 6 aylığına çalıştırmak üzere İŞKUR üzerinden Toplum Yararına Programı (TYP) kapsamında 100 şoför alımı için 14 Aralık’ta ilan verdi. Başvurular için sadece 14-15 Aralık tarihleri belirlenmesine rağmen bu kısa süre içerisinde 7 bin 53 kişi iş başvurusu yaptığı ortaya çıktı.

İŞE ALINACAKLAR KURAYLA BELİRLENDİ

Kovid-19 nedeniyle online olarak yapılan başvuruların ardından 100 asil ve 50 yedek şoför adayı noter huzurunda çekilen kurayla belirlendi. Kura sonuçları Şanlıurfa İl Sağlık Müdürlüğü resmi sitesinden dün yayımlandı.

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

 

medyabold
Devamını Oku »

Borcundan dolayı elektriği kesilen solunum cihazına bağlı hasta ölümden döndü

Başkent Elektrik Dağıtım AŞ, Ankara’da faturalarını ödeyemeyen ve solunum cihazına bağlı yaşamak zorunda kalan hastanın elektriğini kesti. Doktor raporuna göre oksijen cihazına bağlı yaşaması gereken hasta ölümden döndü. 

BOLD – Ankara’da ikamet eden ve yeni tip koronavirüs hastası olan A.I, bir hastanede yoğun bakımında tedavi gördükten sonra tedavisini evinde sürdürmesi için taburcu edildi. Elektrik şirketi ise faturasını ödeyemeyen ve günde en az 16 saat oksijen tedavisi alması gereken hastanın elektriğini kesti.

EŞİ DE KANSER HASTASI ÇIKTI

Kasım ayından bu yana cihaza bağlı şekilde yaşamını sürdüren A.I’nın, 17 Aralık’ta faturalarını ödeyemediği için elektrikleri kesildi. Çaresiz kaldığını ifade eden A.I, CHP Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya’ya ulaşarak durumunu anlattı. Kaya, “Vatandaşımızın eşi de kanser hastası, kısa bir süre içinde ameliyat olacak. Kendisi 55 yaşında ve emekli maaşıyla geçiniyor. Devletimizin, bu zor ve sıkıntılı günlerde vatandaşlarına destek olması gerekiyor. ‘Pandemi sürecinde elektrik paralarını biz ödeyeceğiz, kimsenin elektriği kesilmeyecek’ demek çok mu zor?” dedi.

YAŞAMINI YİTİRSEYDİ HESABINI KİM VERECEKTİ?

A.I’nın ömür boyu oksijen tüpüne bağlı şekilde yaşayacağını belirten Kaya, “Elektrik şirketinden telefon geliyor ve faturasını ödemediği takdirde elektriklerinin kesileceği söyleniyor. Vatandaşımız da çaresizce durumunu anlatıyor, ancak dikkate alınmıyor. Vatandaşımızın sağlık durumu ortada, raporu ortada. Elektriği kesilirse ölecek. Bu bilinmesine rağmen Enerjisa’dan gelen mesajla 322.70 TL’lik faturadan dolayı elektrikleri kesiliyor. Yaşamı cihaza bağlı bir hastanın elektriğini kesmek onu ölüme terk etmektir. Yaşamını yitirseydi, bunun hesabını kim verecekti?” dedi.

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

medyabold
Devamını Oku »

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıkladığı resmi rakamlara göre vaka sayısı 32 binlerden 22 binlere kadar gerilerken ölüm rakamlarında ise bir değişiklik olmadı. Resmi rakamlara göre her gün 250 civarında kişi salgından yaşamını yitiriyor.

BOLD – Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son koronavirüs tablosunu paylaştı. Koca, 22 bin 195 kişiye vaka, 4 bin 2 kişiye koronavirüs hasta tanısı konulduğunu belirterek, 241 kişinin daha yaşamını yitirdiğini açıkladı.

HASTA SAYISI 4 BİNE GERİLEDİ

Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu’nun güncel verilerini, Bakan Koca Twitter hesabından paylaştı. Koca, Türkiye’de koronavirüs nedeniyle 241 kişinin daha yaşamını yitirdiğini, 22 bin 195 kişiye vaka, 4 bin 2 kişinin koronavirüs hastası olarak tespit edildiğini bildirdi. Koronavirüs nedeniyle toplam 17 bin 851 kişi yaşamını yitirirken, koronavirüs vaka sayısı 2 milyon 4 bin 285’e yükseldi. Bugün iyileşen sayısı 25 bin 516 oldu.

5 BİN 501 KİŞİ ENTÜBE HALDE

Tabloya göre, toplam test sayısı 22 milyon 280 bin 285, toplam ağır hasta sayısı 5 bin 501, toplam iyileşen sayısı 1 milyon 779 bin 68, bugünkü test sayısı 173 bin 132 olarak kayıtlara geçti.

BAKAN’DAN “ETKİSİNİ GÖRÜYORUZ” AÇIKLAMASI

Twitter üzerinden paylaşım yapan Koca, “Bugün tespit edilen 4.002 yeni hastamız var. Ağır hasta ve aktif vaka sayımız düşmeye devam ediyor. Tedbir ve kısıtlamaların etkisini görüyoruz. Önümüzdeki günlerde daha belirgin neticeler almayı bekliyoruz. Salgınla ancak birlikte mücadele edilebilir” dedi.

Türkiye’nin 19 Aralık 2020 koronavirüs tablosu şöyle:

salgın, korona, 19 aralık, tablo, veri

 

Çıplak aramaya karşı çıkan mahkuma gardiyan dayağı

medyabold
Devamını Oku »

Marketlerin zam talebine rağmen bakanlık poşete zam yapmadı

AKP hükumetinin iki yıl önce uygulamaya geçirdiği ve büyük tepki çeken paralı poşet uygulaması devam ediyor. Poşet parasındaki payları 7 kuruşa indirilen marketler zam yapılmasını istedi ancak bakanlık 25 kuruşluk poşetlere zam yapmadı.

BOLD – Türkiye’de iki önce uygulamaya konulan paralı poşete marketler zam yapılmasını talep etti ancak bakanlık 25 kuruşa satılan poşete zam yapmadı. 2021 yılında da marketlerde poşetler 25 kuruştan satılacak.

MARKETLER FİYAT ARTIŞI YAPILMASINI İSTEDİ

Türkiye’de 2019 yılında başlatılan alışveriş poşetlerinin parayla satılması uygulaması ikinci yılına girdi. Hükumet tarafından poşet israfını önlemek amacıyla yürürlüğe koyulduğu açıklanan paralı poşete zam yapılmayacağı açıklandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan yeni düzenlemeyle müşterilere 25 kuruşa satılan poşete marketler zam yapılmasını talep etti. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürü Eyyüp Karahan yönetiminde ‘Plastik Poşet Fiyat Belirleme Komitesi’ toplanarak marketlerin bu talebi değerlendirdi. Paralı plastik poşette yeni fiyatları belirlemek için yapılan toplantıdan zam haberi çıkmadı.

 

Vaka sayısını düşüren bakanlık ölümleri durduramıyor

medyabold
Devamını Oku »

İstifa sonrası kayıplara karışan damat Berat Albayrak ortaya çıktı

Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa etmesinin ardından kayıplara karışan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın İstanbul’da ofis tutup çalışmalarını sürdürdüğü iddia edildi.

BOLD – İstifa ettiği 8 Kasım’dan beri ortalarda gözükmeyen Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa eden AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Koç Holding’in bulunduğu İstanbul Nakkaştepe’de ofis tuttuğu öne sürüldü.

EN ÇOK KONUŞULAN KONULARDAN BİRİ: BERAT ALBAYRAK NEREDE?

İstifanın ardından bir buçuk ay geçen Albayrak hiçbir platformda halkın karşısına çıkmadı. Bugün sosyal medyada en çok konuşulan konuların başında da bu soru geldi. Twitter’da “#beratalbayraknerede” etiketi trend topic oldu.

TUTTUĞU OFİSTE GÖRÜŞMELER YAPIYOR

Odatv’de yer alan habere göre Berat Albayrak, Koç Holding’in genel müdürlüğünün bulunduğu İstanbul Nakkaştepe’de bir ofis tuttu. Bu ofiste çalışmalarını yürütüyor, görüşmelerini gerçekleştiriyor. Albayrak, 2018’de bakan olmak için milletvekilliğinden istifa etmişti. AKP yönetiminde de yer almayan Albayrak’ın siyasi bir görevi de bulunmuyor.

Çıplak aramaya karşı çıkan mahkuma gardiyan dayağı

medyabold
Devamını Oku »

Turkish court called ‘show trial’ as it remands Kavala in jail

A Turkish court on Friday kept in jail the philanthropist Osman Kavala, who has denied charges of involvement in an attempted 2016 coup and has already been detained more than three years without conviction in what critics call a silencing of dissent.

The interim ruling of the Istanbul court, which was crowded with observers including foreign diplomats and opposition politicians, scheduled Kavala’s next hearing for February 5 and will hear another witness.

Ankara’s Western allies have raised concerns about Kavala’s detention and the European Court of Human Rights has said it only serves to silence him. After President Tayyip Erdogan last month promised judicial reforms, rights activists redoubled calls for his release.

After the ruling, Emma Sinclair-Webb of Human Rights Watch called Kavala a “political hostage” to a “show trial” with little evidence. “It is an absolutely shocking misuse of the Turkish justice system and it discredits the country,” she said.

Immediately after he was acquitted in February of charges related to nationwide protests in 2013, Kavala was arrested again – on charges related to the failed 2016 coup.

Critics say the detention points to political pressure on Turkey’s judiciary, which they say has been bent to punish thousands of the government’s perceived opponents since 2016.

Erdogan’s reform pledges have prompted speculation that Kavala and others may be released, but the president said last month he could never defend the philanthropist and called him the sponsor of the Gezi Park protests in 2013 – despite courts clearing him of that accusation.

Kavala, 63, told the court via video link from prison that none of the charges are based on “facts, evidence or objective evaluation of a concrete criminal act”.

The allegations “are in stark contrast to my world view, ethical values and the goals of the projects carried out by the civil society organizations under my supervision,” he said.

His jail time was “mental torture,” he added as his wife listened among a crowd that spilled out of the court and into the hallway.

The new indictment accuses Kavala of collaborating with Henri Barkey, a prominent U.S.-based Turkey scholar. It accuses Barkey of links to the network of U.S.-based Turkish Muslim cleric Fethullah Gulen, which Ankara says orchestrated the coup attempt. Gulen denies involvement.

Kavala and Barkey are charged with attempting to overthrow the constitutional order, which carries a life sentence without parole, and with espionage, which could lead to 20 years in jail.

Barkey says the charges are a “complete fabrication”.

The indictment says Kavala and Barkey spoke by phone nearly three months after the July 15 2016 failed coup; that they met at an Istanbul restaurant on July 18 of that year; and that signals on their phones came from the same area many times in the preceding few years.

Barkey told Reuters by email in October that the two ran into each other at the restaurant and chatted briefly. He said their phones could have been in the same area of a crowded city at other times without them meeting.

Opposition CHP lawmaker Sezgin Tanrikulu, who attended the hearing, said afterward any judicial reforms by Erdogan’s government “would be meaningless if this mentality stays the same”.

Reuters

Turkish judges’ board looking into Osman Kavala’s detention – document

The post Turkish court called ‘show trial’ as it remands Kavala in jail appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2020/12/19/turkish-court-called-show-trial-as-it-remands-kavala-in-jail/
Devamını Oku »

Vatandaşa ‘kuru ekmek’ Erdoğan’a Alman çavdarlı ekmeği

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bir fırından çeşit çeşit ekmek ve simit aldı. Erdoğan’ın bu alışverişi, AKP milletvekili Şahin Tin’in tepki çeken “Millet kuru ekmek yiyorsa aç değil” sözlerini hatırlattı.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan İstanbul’da girdiği bir fırından çeşit çeşit taze ekmek altı. Fırıncı esnafın verdiği bilgiye Erdoğan Alman çavdarlı ekmeği ile Siyez ekmeği ayrıca nohut mayalı ekmekle ekşi mayalı ekmek aldı.

Alışveriş listesine ekmeklerin yanı sıra simit de ekleyen Erdoğan, tam buğdaylı simit, sokak simidi ve haşhaşlı simit de aldı. Korumalar poşet poşet unlu mamulü makam aracının bagajında taşıdı.

AKP’Lİ VEKİLİN ‘KURU EKMEK’ ÇIKIŞI

Bu alışveriş, geçtiğimiz günlerde AKP’li vekil Şahin Tin’in, “Millet kuru ekmek yiyorsa aç değil” şeklindeki skandal sözlerini akıllara getirdi. AKP Denizli Milletvekili Tin, CHP İstanbul Milletvekili Engin Altay’ın “Millet aç, midesine kuru ekmek dışında bir şey girmiyor” sözlerine, “O zaman aç değiller” karşılığını vermişti.

Diğer yandan Tin, yediği yemeğin parasını Çivril Belediyesi’ne ödettiği iddiası ile gündeme gelmiş, haberin ardından mahkeme jet hızıyla erişim engeli getirmişti.

medyabold
Devamını Oku »

Turkey has evacuated seven Syrian military posts – source

Turkey has evacuated seven military observation posts in northwest Syria, pulling back troops from territory controlled by the Syrian government to areas held by insurgents and Turkey-backed rebels, a Turkish source said on Friday.

Turkey had set up a dozen military posts in the region in 2018 as part of an ill-fated deal it reached with Russia and Iran to calm fighting between Syrian government troops and rebels. Ankara backs the forces fighting Bashar al-Assad, while Moscow and Tehran back the Syrian president.

Several Turkish military posts were surrounded last year by the Russian-backed Syrian government forces. Turkey vowed at the time to maintain its presence at all of them but it started withdrawing in October.

The source, who requested anonymity, said the last of the evacuations were completed on Thursday night, and the forces were being redeployed within territory controlled by the Ankara-backed forces under an understanding reached with Russia.

“It is not in the form of troop withdrawal or reducing their numbers. The situation is just about changing location,” the source said.

Syrian rebels say Turkey retains between 10,000 and 15,000 troops in northwest Syria, alongside rebel fighters backed by Turkey and jihadist forces it has committed to disarm and contain.

Already home to nearly 4 million Syrian refugees, Turkey is determined to prevent a further influx of people fleeing fighting. The United Nations says there are about 4 million people in northwest Syria outside Syrian government control, of which 2.7 million have been displaced during the nine-year conflict.

Reuters

Car bomb kills at least four in Turkish-controlled north Syria

The post Turkey has evacuated seven Syrian military posts – source appeared first on IPA NEWS.



from IPA NEWS https://ipa.news/2020/12/19/turkey-has-evacuated-seven-syrian-military-posts-source/
Devamını Oku »

Çıplak aramaya karşı çıkan mahkuma gardiyan dayağı

Bir cezaevinden başka bir cezaevine sevk edilen mahkum Tarık Kar, çıplak aramaya karşı çıkınca darp edildi. Yaşadıklarına tepki gösteren Kar, çıplak arama ve darbın ardından açlık grevine başladı.

BOLD – Çıplak arama skandalına karşı çıkan mahkum, dayak işkencesine maruz kaldı. Mahkum Tarık Kar, Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevinde yaşadıklarının ardından açlık grevine girdi.

ÇIPLAK ARAMA ÜSTÜNE BİR DE DAYAK

Çıplak arama dayatmasıyla ilgili bir biri ardına gelen haberlere bir yenisi daha eklendi. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde iken 16 Aralık’ta Kocaeli Kandıra 2 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen tutuklu Tarık Kar da çıplak arama dayatmasıyla karşı karşıya kaldı. Cezaevi girişinde çıplak arama dayatmasını reddeden Kar’ın darp edildiği kaydedildi.

ÇIPLAK ARAMA HER YERDE

Kar, cezaevinde yaşadığı çıplak arama dayatmasını ve darp olayın telefonla ailesine anlattı. Sevk nedeniyle Kar’ın 15 gün süreyle tek kişilik bir hücrede karantinaya alındığını kaydeden aile bireyleri, Kar’ın cezaevi girişinde çıplak aramayı kabul etmediği için gardiyanlar tarafından darp edildiğini söyledi. Kar’ın Diyarbakır’dan kendisiyle birlikte götürdüğü eşyaların da kendisine verilmediğini kaydeden aile bireyleri, Kar’ın kendisine dönük yapılan hak ihlallerine karşı açlık grevine girdiğini belirtti.

medyabold
Devamını Oku »

Taylan Biraderler’in yeni filmi Azizler’den ilk fragman yayınlandı!

Taylan Biraderler’in 10 yıl aradan sonra çektiği ilk film olan Azizler’in fragmanı yayınlandı. Azizler, 8 Ocak’ta Netflix’te izleyici ile buluşacak.

BOLDKüçük Kıyamet ve Vavien gibi kalburüstü filmlerle dikkat çeken Durul Taylan ve Yağmur Taylan, yani Taylan Biraderler, 10 yıl aradan sonra yeni bir filmle geri dönüyor. Koronavirüs pandemisi sebebiyle yaygın gösterime sokulamayan Azizler, Netflix Ocak 2021 programında yer alacak.

AZİZLER DE VİRÜS MAĞDURU

2009 yapımı Vavien’den sonra yeni film çekmeyen ama bu sırada Muhteşem Yüzyıl ve Vatanım Sensin gibi önemli dizilere imza atan Taylan Biraderler’in 10 yıl aradan sonra çektiği ilk film olan Azizler’in 2 Ekim olan vizyon tarihi de bu yılki tüm filmler gibi iptal edilmişti. Merakla beklenen filmin akıbeti ise Netflix’in ekim ayı sonundaki etkinliğinde açıklanmıştı.

Netflix, “Azizler”i orijinal yapımları arasına katarak iki kardeşin yeni filmini izlemek isteyenleri sevindirdi. 8 Ocak’ta Netflix’te izleyici ile buluşacağı açıklanan film için heyecanlı bekleyiş sürerken, filmden ilk fragman yayınlandı.

YILDIZLAR KARMASI

Taylan Biraderler’in yeni filmi, göz kamaştıran bir oyuncu kadrosunu bir araya getiriyor. Filmin başrollerinde Engin Günaydın, Haluk Bilginer, Binnur Kaya, Öner Erkan, Fatih Artman, İrem Sak, İlker Aksum, Gülçin Santırcıoğlu, Hülya Duyar, Göktuğ Yıldırım ve Helin Kandemir gibi önemli isimler yer alıyor.

Bu yılın en çok konuşulan dizilerinden Bir Başkadır’ın yazarı Berkun Oya‘nın kaleme aldığı filmin hikâyesi ise kısaca şöyle:

Gençlik yıllarının artık sonuna gelen Aziz, hayatından hiç memnun değildir. Yıllardır sevmediği bir işte çalışmaktadır ve gençliğinde kendisi için kurduğu mesleki hayallerden oldukça uzaktır. Sevgilisi Burcu ile dört yıldır süren ilişkisinin ise artık sonlanması gerektiğini fark eder… Yalnız kalmaya, kendisiyle vakit geçirmeye, özgürleşmeye duyduğu ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Sonunda, en çaresiz anında, karşısına beklenmedik bir fırsat çıkar, ancak Aziz’in tehlikeli bir yalan söylemesi ve bu yalanı sürdürmesi gerektirmektedir. Katlanmak zorunda kalacağı sonuçlar, Aziz’in hayatını büsbütün değiştirecektir.

medyabold
Devamını Oku »

Eren Erdem’den Özlem Zengin’e cevap: Ben de çıplak arandım

Türkiye’de çıplak aramanın üzerini örtmeye çalışan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e bir tepki de Eren Erdem’den geldi. İnsan onurunu rencide eden uygulamanın Türkiye’de devam ettiğinin altını çizen Erdem bir de ifşada bulunarak “Ben de çıplak arandım” dedi.

BOLD – Çıplak aramaya tepkiler çığ gibi büyürken, “Türkiye’de çıplak arama yok” diyen AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e CHP’li Eren Erdem’den tepki geldi. Zengin’i tüm Türkiye’den özür dilemeye çağıran Erdem kendisinin de çıplak arama mağduru olduğunu açıkladı.

EREN ERDEM DE “YOK” DENİLEN ÇIPLAK ARAMANIN MAĞDURU

Eren Erdem, Tele 1’de canlı yayınlanan 5. Boyut programında dikkat çeken açıklamalar yaptı. Çıplak aranan kadınların yanı sıra erkeklerin de çıplak aramanın mağduru olduğuna dikkat çeken Erdem “Ben de çıplak arandım. Buradan kendisine söylüyorum. Ve birçok kişi, birçok kişi değil, cezaevine giren herkes çıplak aranıyor. İnsan haklarına aykırı bir şekilde, AİHM kararlarına rağmen mevzuatta yer alan bu uygulama, insan onurunu rencide eden bu uygulama halen yapılıyor.” dedi.

“YAZIKLAR OLSUN ÖZLEM ZENGİN’E”

AKP’den gelen inkarcı anlayış için “Böylesine aleni bir meseleyi bile inkar edebilecek kadar gerçekle bağları kopmuş bir anlayış” ifadesini kullanan Erdem, Zengin’i Türkiye’den özür dilemeye davet etti. “Ben kendisini Türkiye’den özür dilemeye çağırıyorum. Ben de cezaevinde çıplak arandım. Silivri Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevinde 500 gün geçirdim tek kişilik 8 metrekarelik bir hücrede. Halen o davada yargılamam devam ediyor. Ve cezaevi girişinde ben de çıplak arandım. Yazıklar olsun diyorum ben Özlem Zengin’e!” ifadelerini kullandı.

medyabold
Devamını Oku »

Buzdağının görünen kısmı: 2020’de en az 3 bin göçmen yollarda öldü

Birleşmiş Milletler (BM) bu yıl en az 3 bin 174 göçmenin umut yolculuğunda hayatını kaybettiğini açıkladı. Bununla birlikte resmi kayıtlara geçmeyen ölümlerin çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

BOLD – Birleşmiş Milletler, Uluslararası Göçmenler Günü’nde dikkat çeken rakamlar paylaştı. Resmi rakamlara göre 2020 yılında en az 3 bin 174 göçmen hayatını kaybetti.

amerikaninsesi.com’da yer alan habere göre BM’ye bağlı Uluslararası Göç Örgütü (IOM), ölümlerin resmi rakamlardan çok daha yüksek olduğunun altını çizdi. Örgüt, binlerce insanın çöllerde, ormanlarda ve denizlerde tehlikeli yolculuklara çıktığını, bu yolculukta hayatını kaybeden binlerce göçmenin ise kayıtlarda yer almadığına dikkat çekti.

EN YÜKSEK CAN KAYBI BU YIL AVRUPA YOLUNDA

Bu yıl, en yüksek can kaybı Avrupa içinde ve yolunda göç sırasında yaşandı; 1.700’den fazla göçmen hayatını kaybetti. IOM sözcüsü Paul Dillion, ölümlerin önemli bir kısmının Sahra altı Afrika’dan gelen göçmenler arasında olduğunu söyledi.

IOM, küresel çapta bu yıl kaydedilen göçmen ölümlerinin toplam sayısının önceki yıllara göre daha düşük olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, bazı göç yollarında ölümlerin önemli ölçüde arttığı belirtiliyor. Sözcü Paul Dillon, 2018’deki 45 ölümle karşılaştırıldığında, 2020’de İspanya’nın Kanarya Adaları yolunda en az 593 ölümün belgelendiğini söyledi.

VENEZUELA KAYNAKLI ÖLÜMLER ARTTI

Dillion, “Güney Amerika’da da önceki yıllara kıyasla göçmen ölümlerinde bir artış kaydedildi ve çoğu Venezuelalı göçmen olmak üzere en az 104 kişi hayatını kaybetti. Bu, geçen hafta Venezuela açıklarında boğulan en az 23 kişiyi içeriyor. ABD-Meksika sınırında 381 erkek, kadın ve çocuk da yaşamını yitirdi” dedi.

medyabold
Devamını Oku »

TSK, İdlib’deki 7 gözlem noktasını Suriye ordusuna bıraktı

Türkiye’nin 7 gözlem noktasını tahliye ederek Suriye ordusuna bıraktığı ileri sürüldü. İddiaya göre Türk askerleri, Ankara destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere çekildi.

BOLD – Reuters Türkiye’nin İdlib’deki 12 gözlem noktasından yedisini tahliye ettiğini ve Türk askerlerinin Ankara destekli muhaliflerin kontrolündeki bölgelere çekildiğini ileri sürdü. Söz konusu noktalar Suriye ordusunca çevrelenmişti.

12 GÖZLEM NOKTASINDAN 7’Sİ BOŞALTILDI

Reuters haber ajansının ismi açıklanmayan bir Türk kaynağa dayandırdığı haberde, gözlem noktalarındaki Türk askerlerinin, Ankara destekli silahlı muhaliflerin kontrolündeki bölgelere çekildiği kaydedildi.

DW Türçe’de yer alan habere göre Rusya ile 2018 Eylül ayında varılan Soçi Mutabakatı uyarınca Türkiye, İdlib’de 12 gözlem noktası kurmuştu. Türkiye’ye ait bazı gözlem noktaları geçen yıl Suriye ordusunun muhaliflere karşı toprak kazanımları sonucu rejim kontrolündeki bölgeler içinde kalmıştı.

Türkiye bu gelişmelerin ardından tüm gözlem noktalarındaki varlığını sürdüreceğini açıklamış, ancak Ekim ayında tahliye işlemlerini başlatmıştı. Türkiye’ye ait yedi gözlem noktası, M5 otoyolunun Morik-Halep güzergahında bulunuyordu.

ÇEKİLME Mİ, YER DEĞİŞTİRME Mİ?

Reuters’a konuşan Türk kaynak, son tahliye işlemlerinin de Perşembe gecesi tamamlandığını belirterek Rusya ile varılan mutabakat uyarınca Türk askerlerinin Ankara destekli silahlı muhaliflerin kontrolündeki bölgeye konuşlandığını kaydetti. Kaynak, “Bu bir geri çekilme ya da asker sayısının azaltılması şeklinde değil. Konu sadece yer değiştirmeyle ilgili” dedi.

Bununla birlikte Suriyeli muhaliflerin verilerine göre Türkiye’nin bölgede 10 bin ila 15 bin askeri bulunuyor.

medyabold
Devamını Oku »

Midilli adasındaki mülteci kampında bebekleri fareler ısırıyor

Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller, Midilli Adası’nda bulunan Kara Tepe Sığınmacı Kampı’ndaki koşulların “korkunç” olduğunu belirtti. Bakan Müller, kamptaki bebeklerin fareler tarafından ısırıldığını anlattı.

BOLD – Dünyada mültecilerin durumu gündemdeki yerini korurken, Almanya Kalkınma Bakanı Gerd Müller’in açıklamaları gözleri Midilli Adası’ndaki Kara Tepe Sığınmacı Kampı’na çevirdi. Bakan Müller,  Yunanistan’daki sığınmacı kamplarında durumun kötüleşmeye devam ettiğini belirtti.

MİDİLLİ’DE MÜLTECİLER İÇİN TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR

Passauer Neue Presse gazetesine röportaj veren Bakan Müller, Midilli Adası’ndaki Moria Kampı’nın, çıkan bir yangının ardından tamamen kullanılamaz hale gelmesinden sonra, yeni kampta koşulların iyileşmediğini ifade etti. “Herkes, yangının ardından korkunç vaziyetin düzeleceğini düşünüyordu ancak hakikat ne yazık ki öyle değil” diyen Müller, “Yeni kurulan Kara Tepe Kampı’nın da daha iyi olmadığı açıkça ortada. Hatta aksine, Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, burada fareler, ıslak çadırlar içinde kalan bebekleri ısırdığı için tetanos aşısı yapmak zorunda kaldı” ifadesini kullandı.

“YERE OTURMUŞ DOĞUMU BEKLEYEN KADINLARLA GÖRÜŞTÜM”

Kamptaki son gelişmeleri “Bunlar, Avrupa’nın ortasında feci durumlar” sözleriyle tanımlayan Gerd Müller, sığınmacılar için kış mevsiminin en sert haftalarının da kapıda olduğunu belirtti. Özellikle, sığınmacı ve mülteci kamplarında dünyaya gelen çocuklar için koşulların çok kötü olduğunu vurgulayan Müller, 2018 yılında Moria Kampı’na yaptığı ziyaret ile ilgili olarak, “Kaçış esnasında tecavüze uğrayan ve her türlü hijyen ve tıbbi destekten mahrum bir halde yere oturmuş doğum yapmayı bekleyen Afrikalı kadınlarla görüştüm. Hiçbir hayat böyle başlamamalı” dedi.

“SORUNLAR YERİNDE ÇÖZÜLMELİ”

Bakan Müller, sorunların çözümü için sığınmacıların geldiği ülkelerin daha fazla çaba göstermesi gerektiğini savunarak, “Sığınmacıların sorunlarını kamplarda ya da Almanya’da değil, ancak olay yerinde, gelişmekte olan ülkelerde çözebiliriz” ifadesini kullandı. Avrupa Birliği (AB) sınırlarının korunmasının önemli olduğunu kaydeden Gerd Müller, diğer yandan sığınmacıların geldiği ülkelere yönelik yatırımların da gerekli olduğunu belirtti. Kalkınma Bakanı Müller, “Sığınmacılar, ancak kendi ülkelerinde onlara daha iyi bir perspektif sunulması durumunda, tehlikelerle dolu Avrupa yoluna çıkmaktan vazgeçecektir” dedi.

Midilli Adası’ndaki Moria Kampı, geçen eylül ayında tamamen yanarak yok olmuş ve bunun üzerine Ada’da, eski bir askeri eğitim bölgesi olan Kara Tepe’de, şu an 7 bin 300 kişinin yaşadığı geçici bir kamp oluşturulmuştu. Yunanistan’a ait adalarda 17 binden fazla sığınmacı yaşıyor.

medyabold
Devamını Oku »

Çıplak aramadan geçen ‘mütedeyyin kadınlar’ skandalı anlattı

Çıplak arama mağdurlarının tepkisi sosyal medyada çığ gibi büyüyor. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in “mütedeyyin kadınlara çıplak arama yok” açıklamasının ardından ‘mütedeyyin kadınlar’dan peş peşe çıplak arama açıklamaları geldi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

AKP Grup Başkan Vekili Avukat Özlem Zengin’in çıplak aramayla ilgili 2 gün önce yaptığı açıklamaya tepkiler büyüyor. Baskı, tehdit ve korku nedeniyle bugüne kadar yaşadıklarını anlatamayan mütedeyyin kadınlar gözaltında ve cezaevi girişlerinde maruz kaldıkları cinsel tacizi sosyal medya hesaplarından yayınladıkları video ile anlattı.

Çıplak aramayı ilk ifşa edenlerden biri gazeteci Nur Ener Kılınç oldu. Ardından KHK’lı memur Birgül Koçal, ev hanımı Hacer Koç, avukat Betül Alpay Kocabıyık, edebiyat öğretmeni Tuba Özdemir, ev hanımı Yasemin Baltacı ve tutuklu babasına hasret kalarak hayatını kaybeden Ahmet Burhan Ataç’ın annesi Zekiye Ataç bu ifşa zincirine katıldı. En son olarak ise avukat Kübra Yiğit, Bold Medya’ya gönderdiği videoda hem kendisinin uğradığı tacizi anlattı hem de onlarca kadın müvekkilinin sesi oldu.

Özlem Zengin’in “mütedeyyin kadınlara çıplak arama yok” diyerek skandalı örtbas etmeye çalışmasının ardından mütedeyyin kadınlar yaşadıklarını anlattı:

“ONLARCA MÜVEKKİLİM ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ BIRAKILDI”

Kübra Yiğit (avukat): 2016’dan beri avukatlık yapıyorum. 2017’de Konya Cezaevine bir müvekkilimle görüşmek için gitmiştim. Fakat bu sefer arama kabinine geçtiğim zaman tamamen farklı bir üslupla konuşan bir gardiyan geldi. Diğer aramalardan farklı olarak bir anda, benden herhangi bir şekilde izin istemeden ellerini üst iç çamaşırımın içine sokmak şeklinde beni taciz etti. ‘Ne yapıyorsun, bunu yapmaya hakkınız yok’ dememle birlikte ‘Şimdi sizi cezaevi müdürüne şikayet edeceğim, bakalım ondan sonra üzeriniz aranıyor mu aranmıyor mu?’ diye beni tehdit etti.

Daha sonra başka bir bayan geldi. Hiç böyle bir duruma girmeden normal yapması gereken aramayı yaparak cezaevine girişime izin verdi. Bunların dışında bana yaşadığı çıplak aramayı anlatan onlarca müvekkilim oldu. Ve biz bunları konuşurken avukat görüşme odasındaydık. Yeni getirdiğiniz kanunla bu odalar dinleniyor. O kayıtları bile dinlediğinizde çıplak aramaların 2016 yılından itibaren anlatıldığını görebilirsiniz. Bazılarını kamera kayıtlarıyla Bunu araştırmak ve bu çirkin uygulamaya son vermek sizin göreviniz.”

“3-4 GARDİYANIN ÇIPLAK ARAMA TACİZİNE MARUZ KALDIM”

Nur Ener Kılınç (Gazeteci): “Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Ömer Faruk Gergerlioğlu’na ‘Sen cezaevlerini 5 yıldızlı otel mi sanıyorsun’ demişti. Ben de buradan beş yıldızlı otellerinden birkaç örnek vermek istiyorum. 3 Mart 2017’de tutuklandım. Burada yaklaşık 3-4 gardiyan tarafından çıplak arama tacizine, işkencesine maruz bırakıldım. Çıplak aramanın yapılacağı esnada dar küçücük bir odada 3-4 gardiyan bulunuyordu. Günlük muhabbetlerine, seviyesiz dedikodularına devam ediyorlardı. Çıplak arama yapılırken sizler de mi burada olacaksınız diye sorduğumda kahkaha atarak bana cevap verdiler. İnsanları kaybediyorlar, kaçırıyorlar, öldürüyorlar, taciz ediyorlar ve bir de çıkıp utanmadan işkenceye sıfır tolerans diyorlar. Gelin birlik olalım. Bu işkenceleri korkmadan utanmadan anlatalım. Biliyorum ki bu işkenceye maruz kalan birçok kadın yaşadığı travmanın etkisiyle sessizliği tercih ediyor. Ama gelin bir olalım, birlik olalım. İnanıyorum ki insanlık onuru işkenceyi yenecek.”

“4 KEZ ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDIM, SÖZLÜ TACİZE MARUZ KALDIM”

Birgül Koçal (KHK’lı öğretmen): 2016’da görev yaptığım Anadolu Adliyesi’nde gözaltına alındım ve Gayrettepe Asayiş’e götürüldüm. Orada depo gibi bir odada kadın polis tarafından verilen sert direktiflerle çıplak aramaya maruz kaldım. 11 gün gözaltında kaldıktan sonra tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine götürüldüm. Cezaevi kampüsü içinde bulunan jandarma binasında pencerelerde gördüğümüz ve yarı çıplak halde traş olan erler içinde benim de bulunduğum 13 kadına ‘getirin getirin, getirmeye devam edin’ diye laflar attılar. Ve böyle bir psikolojiyle içeriye girdikten sonra çıplak aramadan geçtik. İki gardiyan tarafından yapılan aramada üzerimdeki tüm kıyafetler, çamaşırlarım dahil çıkarmam ve yere oturup kalkmam gerektiği söylendi. Bakırköy Cezaevinde 10 ay kaldım. Bu süre içinde duruşmalar nedeniyle Silivri Cezaevine gönderildik. İki kez orada kaldım. Ve oraya her gittiğimizde uzun süredir tutuklu olmamıza rağmen, başka bir cezaevinden gönderilmemize rağmen yeniden tutuklanıyormuş gibi tekrar çıplak arama yapıldı. Tam 4 kez çıplak aramaya maruz kaldım. Bir kadın ve anne olarak onurumun ve gururumun bu kadar ayaklar altına alındığı bir dönem yaşamadım. Bunları anlatırken ben de utanıyorum. Ancak utanacak olan ben değil, bunu yapanlardır.”

“DELİKLİ BİR PARAVANIN ÖNÜNDE, JANDARMALARIN ÖNÜNDE ÇIPLAK ARANDIM”

Hacer Koç (ev hanımı): 44 yaşındayım, en büyüğü 24 yaşında 4 çocuk annesiyim. Nisan 2018’de evimden eşimle birlikte gözaltına alındım. Bir hafta gözaltında kaldıktan sonra tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevine konuldum. Aynı zamanda hukukçu olarak bildiğimiz AKP Grup Başkanvekili sayın Özlem Zengin’in ‘Türkiye’de çıplak arama asla yoktur, inanmıyorum. İçişleri Bakanımız da bunu açıkladı’ şeklindeki beyanlarından sonra ben de yaşadıklarımı anlatma gereği duydum. Sayın Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun çıplak aramayı gündeme getirmesini meclisi terörize etmek olarak nitelendirdi. Asıl terörizm sizlerin bize yaptıkları, yapılmasına müsaade ettikleri.

Çıplak arama vardır. Canlı şahitlerinden biri de benim. İki gardiyan gecenin 12’sinde Bakırköy CİK’in girişinde delikli bir paravan arkasında ve jandarmanın önünde çıplak arama yapıldım. Jandarmalar utandı, arkasını döndü. Hayatımda karakolun önünden geçmemiş ben, bilmiyorum benim için mütedeyyin der misiniz ki bu benim için çok saçma bir ifade, çünkü hiçbir insan bu duruma layık değildir.

Aldılar paravanın arkasında ‘şunu da çıkar bunu da çıkar’ dediler. Ben acaba doğru mu söylüyorlar, doğru mu algılıyorum şaşkınlıkla onlara bakarken dalga geçerek, ses şiddetini daha da yükselterek üzerimdekileri çıkarttırdılar ve otur kalk yaptırdılar.

Bunlar gerçek sayın Özlem Zengin. inanmıyor olabilirsiniz. Bütün Türkiye’de bu yapılıyor ve sizin talimatınızla yapıldığını düşünüyorum. İçeride öğrendiğime göre Bakırköy ve Silivri cezaevleri en konforlu cezaevleriymiş. Ben bunları orada yaşadım. Anadolu’daki cezaevlerinin hali sizlere malum olsun.

“SİZİNLE AYNI DİNİ VE MESLEĞİ PAYLAŞTIĞIM İÇİN UTANIYORUM”

Betül Alpay Kocabıyık (Avukat): 26 yaşındayım. 2018 yılından beri aktif olarak avukatlık görevini icra ediyorum. 1 Kasım 2017 tarihinde babam ve benim hakkımda çıkarılmış bir gözaltı kararını öğrendim. 2 Kasım 2017’de Muğla Emniyeti’ne teslim oldum. Teslim olduğum anda polisler bana ‘eğer sen gelmeseydin babanı alacaktık’ dediler. Bu şekilde beni babamla tehdit etmiş oldular. Sulh ceza hakimliğinden benim tutuklanma, babamın da serbest bırakılma kararı çıktı. Tutuklandıktan sonra Muğla E Tipi Cezaevine gönderildim. İlk başta beni 2 kadın ve 4-5 erkek gardiyan karşıladı.

Beni bir odaya aldılar. İki kadın gardiyan üzerimdeki kıyafetleri çıkarmamı söylediler. Ben üzerimde üst ve alt iç çamaşırı kalacak şekilde çıkardım. En son alt iç çamaşırımı da çıkarmam gerektiğini söylediler. Bu o gün benim duyduğum en kötü cümleydi sanırım. Tutuklandığımda yalnızca ailem üzüldüğü için üzülmüştüm ama bunu söylediklerinde gerçekten gözlerim doldu ilk defa. Ve mecburen onların dediklerini yapmak zorunda kaldım. Alt iç çamaşırımı çıkartıp 3 kere çök kalk yaptım.

Daha sonra bayan gardiyanlardan biri altımda hiçbir şey yokken eldivenli bir şekilde atletimin içinde ellerini sokarak vücuduma dokundu. Daha sonrasında ben başörtümü bağladım. Üzerime bir hastane önlüğü giydirdiler. Bir atlet, bir iç çamaşırı ve üzerimde kısa bir hastane önlüğüyle tekrardan X-raylerin olduğu bölüme getirildim. 4-5 erkek gardiyanın içerisinden X-ray’den geçirildim. O kısımda benim için oldukça üzücüydü. Çıplak arama yoktur diyen Özlem Zengin’e sesleniyorum. Çıplak aramaya maruz kalan binlerce kadından biriyim. Eğer 2 Kasım 2017’de Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’nun kamera kayıtlarını inceleyebilirseniz 4-5 gardiyanın içinde bacaklarım çıplak şekilde X-ray’den geçtiğimi görebilirsiniz.”

“BU VİDEOYU ÇEKERKEN ÇOK ZORLANDIM”

Tuba Özdemir (edebiyat öğretmeni): Günlerdir sosyal medyada gündem olan ve çıplak arma işkencesine maruz bırakılan insanlardan biriyim. 16 Ağustos 2019’da Şırnak’ın Cizre ilçesinde gözaltına alındım. Bir gün nezarethanede kaldım. Orada bir bayan polis, 4 erkek polisin önünde zorla başımdaki eşarbımı hatta tokayı dahi aldı. Ve ben o gün akşam namazımı dahi kılamamıştım.

Benim ağlayışlarım nöbetçi erkek polislerin rikkatine dokunmuş olacak ki, gecenin bir vakti eşarbımı getirip bana uzattı. ‘Buyrun hocam namazını kılın, biraz rahatlayın’ dedi bana. Sabah olunca Şırnak Kapalı Cezaevine götürüldüm. Orada mahkum kabulde işlemlerim yapıldıktan sonra beni bir odaya aldılar. Bayan gardiyan bütün kıyafetlerimi, alt-üst çamaşırlarımı çıkarmam gerektiğini ifade edince ben sinir krizi geçirdim.

‘Siz hiç mi Allah’tan korkmuyorsunuz’ diye diretince de ‘Siz dua edin bu ülkede şeriat yok’ diyerek aslında idam edilmemiz gerektiğini demeye getiriyordu. Bütün kıyafetlerimi çıkarmak zorunda kaldım. 3 defa otur kalk hareketleri yaptırdılar. O gün hayatımın en kötü günlerini yaşadığımı ifade edebilirim.

Bu videoyu çekerken çok zorlandım. Ama biliyorum ki utanması gereken bizler değiliz, bize bu zulümleri yapan, yaptıran ve hala meclis kürsülerinde Türkiye’de çıplak arama yoktur diyecek kadar vicdan yoksunu olan zihniyettir. Lütfen susmayalım. Bizler sustukça onlar cesaret alıyor ve zulüm artarak devam ediyor.”

“9 AYLIK HAMİLEYKEN ÇIPLAK ARANDIM, JANDARMALARIN YANINDA ÇOCUĞUMU EMZİRDİM”

Yasemin Baltacı (ev hanımı): “Çıplak aramaya maruz kalan binlerce kadından biriyim. 2018 yılının temmuz ayında tutuklanarak Tarsus Cezaevine gönderildim. 9 aylık hamileydim. Cezaevi girişinde lavaboya gidebilmek için jandarmadan izin istedim. Ben lavabodayken bayan gardiyan kapıyı yumrukladı. ‘Sana oraya girme hakkını kim verdi, söyle bana’ şeklinde. Hayatımda boyunca hiç bu kadar utanmamıştım. O kadar erkek jandarmanın içinde böyle bir muameleyle karşılaşıyorsunuz. Ama tabi son değildi bu.

Sonra çıplak aramadan geçtim. İç çamaşırıma kadar soydular. Otur kalk yaptırdılar. O an itiraz etmedim, her denileni yaptım. Çünkü böyle bir hakkımın olduğunu bilmiyordum. Eğer cezaevine düştüysem bu aramadan geçmek zorundayım herhalde diye düşünmüştüm. Doğuma da cezaevinden gittim. Doğum sonrasında bir hafta boyunca 3 erkek jandarmayla birlikte aynı odada kalmıştım.

Lohusaydım, yeni doğum yapmıştım. Şu an ifade etmekte güçlük çekiyorum ama bir lohusanın yaşayabileceği sıkıntılar, sorunlar… Bir de erkek jandarmalarla birlikte kalmak. Bebeğimi emziriyordum, yanımda jandarmalar vardı. Özlem hanım, maalesef ki keşke gerçek olmasaydı bunlar. Daha yaşadıklarımın birçoğunu söyleyemedim, ifade etmekte güçlük çekiyorum. söyleyemedim ama maalesef bu muamelelere maruz bırakıldım. Hepsi gerçek.”

“HİÇ BU KADAR YERİN DİBİNE GİRMEMİŞTİM”

Zekiye Ataç (ev hanımı): Maalesef ben de çıplak aranan kadınlardan biriyim. Söyletilen, dayatılan her şey maalesef bana da uygulandı. Ve hayatımda hiç bu kadar utanmamış, hiç bu kadar yerin dibine girmemiştim. Sadece ben değil, binlerce kadına, erkeklere de bu yapıldı. Çıplak arama diye bir mesele maalesef Türkiye’de var.

ÇIPLAK ARAMA YENİDEN NASIL GÜNDEME GELDİ?

Uşak Üniversitesi’nde okuyan 23’ü kız öğrenci ile 4’ü farklı mesleklerden 27 kadın, Cemaat soruşturmaları kapsamında 31 Ağustos 2020’de gözaltına alındı. Pandemi nedeniyle online derslere devam eden öğrenciler farklı illerden toplanıp Uşak’a getirildi. Uşak KOM, Uşak TEM ve çevredeki karakollara dağıtılan öğrencilerden bazılarına UŞAK KOM’da çıplak aramadan geçirildi. Öğrencilerle “özel mülakat” adı altında resmi olmayan, psikolojik baskının çok fazla olduğu görüşmeler yapıldı. Bir öğrenci bu sorgu sırasında 3 kez bayıldı, dışarı çıkarılıp hava aldırıldıktan sonra sorgusuna devam edildi.

Serbest bırakıldıktan 3 gün sonra bir kız öğrenci (kimliği güvenlik gerekçesi ile gizli tutuldu) Uşak KOM ve İzmir Bozyaka Karakolunda yaşadığı iki çıplak arama olayını ilk kez Bold Medya’ya anlattı. Kadın polisler tarafından 2 kez çıplak aramadan geçirilen öğrenci, iç çamaşırını dizine kadar indirdiklerini ve otur-kalk hareketi yaptırdıklarını söyledi. Sevinç Özarslan’a konuşan öğrencinin ifadeleri tam olarak şöyle:

“Arama yapılırken soyunduk. Üst tarafımda bady ve üst iç çamaşırı kaldı. Yani üst iç çamaşırımı kaldırıp sırtıma ve ön tarafıma baktılar. Sutyenimizi kaldırarak elle kontrol ettiler. Eldivenle yaptılar bunu. Saçıma baktılar. Toka, yüzük vs. demir, metal varsa aldılar. Altta pantolonu tamamen çıkarttırıyorlar. İç çamaşırınızı dizlerinize kadar indirip otur kalk yaptırdılar. Dokunma yok ama ben bodyyi biraz aşağı doğru indirip mahrem yerimizi kapattım ama bazı arkadaşlara ona bile müsaade etmediler. Evet, külodumuzu indirmek zorunda kaldık ve ayaktayken otur kalk pozisyonu yaptırdılar (derin bir nefes alıyor)… Sebebini bilmiyorum. Bunu herkese yapıyorlarmış. Uşak’ta da yaptılar. Ben belden aşağıyı body ile saklayabildim, beni görmediler diyebilirim ama o bile psikolojik olarak çok yoran ve kıracı bir durumdu.”

Bold Medya’nın duyurduğu olay daha sonra HDP Milletvekili ve insan hakları savunucu Ömer Faruk Gergerelioğlu tarafından gündeme getirildi. Euronews, Halk TV gibi basın kuruluşları, insan hakları örgütleri kız öğrencilerle görüşmek istedi. Ancak öğrenciler utandıkları, çekindikleri, en çok da korkutuldukları için daha fazla kimseyle görüşmek istemediklerini söyledi. Öğrenciler yaşadıkları travmayı hala atlatamadı. 4 ay sonra çıplak arama dayatması Türkiye’nin gündemine özellikle edebiyat dünyasındaki taciz olaylarının sosyal medyada ifşa edilmesiyle tekrar girdi. Ömer Faruk Gergerlioğlu, geçen hafta TBMM’de konuyu tekrar gündeme getirdi. Emre Kongar, Ayşe Hür, Bülent Şık, Barış Yarkadaş gibi isimlerin, kadın aktivistlerinin ve derneklerinin dikkatini çeken olay, AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’in Euronews’e önceki gün verdiği röportajla daha çok büyüdü.

Açıklamaları dikkat çeken Zengin, “Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey. Zaten bu konuya İçişleri bakanımız genel kurulda cevap verdi. Bunu çok net söyleyeceğim, bu bir FETÖ yöntemidir. Ne münasebet, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar. Bütün hayatı kadın mücadelesi ile geçmiş bir insanım, böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz biz? Bir kadının böyle aranmasına biz tahammül edebilir miyiz?” dedi. Sadece bunu demekle kalmadı. Cezaevlerinde, gözaltında ölen insanlar olduğu halde çıplak arama dayatmasını TBMM’de sık sık gündeme getiren HDP Milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu meclisi terörize etmekle suçladı. Türkiye’deki cezaevlerinin dünyayla kıyaslanamayacak ölçüde iyi olduğunu iddia etti. Olay çıplak aramaya maruz kalan mütedeyyin kadınların gerçek kimlikleriyle ortaya çıkmasıyla da da büyüdü, büyümeye devam ediyor.

Çıplak aramadan geçirilen avukat Betül Alpay Kabadayı’dan Özlem Zengin’e videolu cevap

medyabold
Devamını Oku »

Özgürlük yine lafta kaldı: 162 ülke arasında Türkiye 119’uncu oldu

Türkiye özgürlükte sınıfta kaldı. ‘2020 İnsani Özgürlük Endeksi’ raporunda Türkiye 162 ülke arasında 119’uncu sırada yer aldı. Rapora göre ekonomik refahı yüksek olan ülkelerde özgürlükler de arttı.

BOLD – ABD merkezli düşünce kuruluşu CATO Enstitüsü, ‘2020 İnsani Özgürlük Endeksi’ raporunu açıkladı. Raporda, 162 ülke hukukun üstünlüğünden kişisel refah seviyesine kadar birçok alanda değerlendirildi. Türkiye geçen yıl 122’nci sırada yer alırken, bu yıl 119’uncu oldu.

RAPORLAR ERDOĞAN’I YALANLIYOR

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde yayımladığı mesajda “Ülkemizi hak ve özgürlükler alanında çok daha ileri bir noktaya taşıdık” ifadelerini kullanmıştı. Ancak hazırlanan farklı raporlarda bu ifadelerin gerçekleri yansıtmadığı ortaya konuldu.

‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ’NDE 6 SIRA GERİYE DÜŞTÜ

Euronews’in haberinde yer alan bilgiye göre 2020 İnsani Özgürlük Endeksi’nde Türkiye, 128 ülkenin yer aldığı Hukukun Üstünlüğü 2020 raporunda 107’nci sırada yer aldı. 2019 yılı raporunda 101’inci sırada yer alan Türkiye, 6 sıra birden kaybetti.

Türkiye’de ortalama insani özgürlük puanı 10 üzerinden 6,27 olurken; kişisel özgürlükte 5,92; ekonomik özgürlükte ise 6,62 puan aldı.

ÖZGÜRLÜKLERİN EN ÇOK GERİLEDİĞİ 2’İNCİ ÜLKE

Diğer yandan Freedom House (Özgürlük Evi) ‘Dünyada Özgürlükler 2020’ raporuna göre Türkiye, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ‘Özgür Olmayan Ülkeler’ kategorisinde yer aldı. Rapora göre Türkiye, son 10 yılda dünya genelinde özgürlüklerin en çok gerilediği ikinci ülke oldu. 10 yılda 31 puan gerileyen Türkiye’nin önündeyse 32 puan kayıpla Orta Afrika ülkesi Burundi yer aldı.

YENİ ZELANDA ZİRVEDE

2020 İnsani Özgürlük Endeksi’ne göre insanların ekonomik ve kişisel açıdan en özgür olduğu ülkeler sırasıyla Yeni Zelanda, İsviçre ve Hong Kong olarak belirlendi. Suriye, geçen yıl da olduğu gibi 2020 raporunda da listenin son sırasında yer aldı.

İnsani özgürlük sıralamasının ilk çeyreğinde yer alan ülkelerde kişi başına düşen gelirin ortalama 50 bin 340 dolar olduğu, son çeyreğinde ise bu rakamın 7 bin 729’ye düştüğü rapor edildi. Rapora göre, ekonomik refah seviyesi arttıkça özgürlükler de arttı.

medyabold
Devamını Oku »

Türkiye, yerli ve milli silahların teknolojisinde dışa bağımlı

‘Yerli ve milli’ vurgusuna karşın Türkiye’nin savunma sanayiinde dışa bağımlı olduğu ortaya çıktı. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) yayımladığı rapora göre motor başta olmak üzere gelişmiş teknolojiyi hala ithal eden Türkiye’nin birçok silahı kendi başına ürütmesi imkansız.

BOLD – ABD’nin uyguladığı S-400 yaptırımları Türkiye’nin savunma sanayisindeki durumunu tekrar tartışmaya açtı. Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, yaptırımların Türkiye’yi etkilemeyeceğini açıklasa da Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) yayımladığı rapora göre Türkiye, gelişmiş teknolojide dışa bağımlı.

KRİTİK PARÇALAR İTHAL

SIPRI Raporu’nda Türk savunma sanayisinin durumu ele alındı. Cumhuriyet’in haberine göre raporda Türkiye’nin Altay tankı, TF-X muharip savaş uçağı gibi projelerde motor gibi kritik parçaların temininde sorun yaşadığı vurgulanırken bu durumun “savunma sanayisinde tam bağımsızlığın önündeki temel engeli oluşturduğu” belirtildi.

TÜRKİYE MOTOR ÜRETEMİYOR

Türk savunma sanayisinin halen yabancı teknolojiye bağımlı olduğuna da dikkat çekilen raporda, “Türkiye, Altay isimli yeni bir tank ve TF-X isimli savaş uçağı projelerini geliştiriyor. Fakat her iki projenin de ilerlemesi için Türkiye’nin en önemli bileşenleri (motor) ithal edebilmesi ya da kendisinin üretebilmesi gerekiyor” denildi.

İHA’LARIN MOTOR VE SENSÖRÜ DE YURT DIŞINDAN

Raporda Türkiye’deki İHA üretiminin, Türk savunma sanayisinin gelişiminin göstergesi olarak tanımlandığı belirtilirken “Buna karşın bu İHA’lar da örneğin sensör ve motor gibi parçalar bakımından dışa bağımlı. Türkiye’nin askeri teçhizatta tam bağımsızlığa erişmesinin önündeki temel engel, Türkiye’nin yabancı yardım almadan savaş uçağı ya da denizaltı gibi karmaşık silah sistemleri üretemiyor olmasıdır” tespitine yer verildi.

GELİŞMİŞ ÜLKELER TÜRKİYE’DEN SİLAH ALMIYOR

SIPRI’nın yayımladığı “Küresel Silah Ticaretinde Yükselen İhracatçı Ülkeler” başlıklı raporda Türkiye, Brezilya, Güney Kore ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin dünya genelinde savunma sanayisi ticaretinde oynadıkları rol incelendi. Türkiye’nin askeri teçhizat ihracatının yüzde 52’sini zırhlı muharebe aracı ve zırhlı personel taşıyıcıların, yüzde 30’unu ise askeri gemilerin oluşturduğu kaydedilen raporda, “2019 yılı sonu itibarıyla Türkiye’nin NATO ortakları ya da gelişmiş ekonomiye sahip ülkelerden hiçbiri Türkiye’den silah alımı yapmadı” denildi.

Raporda Türkiye’nin Katar, Libya’da BM’nin tanıdığı Ulusal Uzlaşı Hükümeti (UUH) ve Azerbaycan’a yaptığı silah ve askeri teçhizat ihracatının arttığı, bu satışların, Türkiye’nin dış politika hedefleriyle bağlantılı olduğu belirtildi.

İÇ TALEP ARTTI

Raporda, 1975’teki ABD’nin silah ambargosuna kadar Türkiye’de çok küçük ölçekli olan savunma sanayisinin ambargodan sonra uygulanan politikalarla hızlı bir şekilde büyüdüğü belirtilirken son 10 yılda Türk savunma sanayisindeki büyümenin, Türkiye’nin iç talebinin artması sonucu yaşandığı kaydedildi.

medyabold
Devamını Oku »

18 Aralık 2020 Cuma

Sayıştay’ın usulsüzlükleri yayınladığı denetim raporları internetten kaldırıldı

Sayıştay Başkanlığı, belediyelere ilişkin 2019 yılı denetim raporlarını açıkladı. Ancak raporlar açıklandıktan kısa bir süre sonra Sayıştay’ın resmi internet sitesinden kaldırıldı.

BOLD – Sayıştay, belediye denetimlerinde tespit ettiği usulsüzlükleri internet sitesinde yayınlayıp ardından dikkat çekici bir şekilde kaldırdı. Raporların yayında olduğu kısa süre içinde belediyelerde tespit edilen bazı usulsüzlükler kamuoyuna yansıdı.

11 YILDA 19 ÖZEL KALEM MÜDÜRÜ

Cumhuriyet’in haberine göre İstanbul Esenler Belediyesi 2019 Sayıştay Denetim raporunda bir dizi çarpıcı tespite yer verildi. Sayıştay, özel kalem müdürü olarak açıktan atanan kişilerden bazılarının diğer memuriyet kadrolarına sınavsız atandığını da belirledi. 2009 yılından bu yana toplamda 2 seçim dönemi geçtiği, iki dönemde de aynı başkanın seçildiği anlatılan raporda, “Buna rağmen özel kalem müdürlüğü kadrosuna 19 farklı kişinin atandığı, bu atamaların açıktan atama yapılması suretiyle gerçekleştirildiği, açıktan yapılan atamaların memuriyete sınavsız girişin bir yolu olarak kullanıldığı, özel kalem müdürü olarak açıktan atanan kişilerden, 28.07.2016- 9.01.2017 arasında görev yapan personelin mimar kadrosuna, 15.12.2010– 4.08.2011 arasında görev yapan personelin biyolog kadrosuna atandığı, 9 personelin ise bu görevi yaptıktan sonra naklen başka bir kamu kurumuna tayin olduğu ve 8 adet personelin özel kalem müdürlüğü kadrosuna atanmasında bakanlık izninin alınmadığı” ifadesi yer aldı. Bu kadrodan geçilen kurumlar arasında TRT, Güngören Belediyesi ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı gibi kurumlar da var.

BELEDİYE ARAÇLARINDA “TAKİP” MUAMMASI

Sayıştay raporuna göre idare adına tescilli veya kiralama kapsamında edinilen araçların kullanımlarının takibi için araç takip sistemi kurulmadı. Bu sebeple raporda araçların resmi işlerde kullanılıp kullanılmadığının takip edilemediği, yakıt takiplerinin düzgün yapılmadığı tespitine yer verildi.

DİKKAT ÇEKEN KIRTASİYE HARCAMASI

Rapora göre belediye, ilçedeki tüm muhtarlıklara ihtiyaçlarını karşılamak için aylık nakdi yardımda bulundu. Muhtarlara aylık ödenek tahsis edildiği belirtilerek “Muhtarlık işlerinin yürütülmesi için gerekli giderlerin harç gelirlerinden karşılanması gerekmektedir” denildi. Raporda özetle şöyle denildi: “Ocak-şubat aylarında yapılan nakdi yardım için ilgili meclis kararında herhangi bir fatura öngörülmezken diğer aylarda yapılan yardımlar için yeni bir meclis kararı alınmak suretiyle ile aylık 1.750,00 TL tutarını geçmemek üzere fatura karşılığı nakdi yardım yapılmıştır. Muhtarlıklar tarafından sunulan faturalar incelendiğinde ise mutat bir şekilde her bir muhtarlığın her ay (belediye meclisi kararındaki tavan miktar olan tutara eşit olacak şekilde) tam olarak 1.750 TL’lik kırtasiye malzemesi alımı yaptığı görülmüştür. Bu durum, fatura karşılığı yapılan yardımın nakdi bir mahiyet aldığının bir göstergesidir.”

GAZİANTEP’TE FAİZ GİDERİ YÜZDE 31 ARTTI

Sayıştay Başkanlığının hazırladığı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 yılı denetim raporuna göre belediyenin 2019 yılı toplam faiz gideri 218 milyon 859 bin 59 TL olarak hesaplandı. Faiz giderleri önceki yıla göre yüzde 30.87 arttı. Belediyenin kendisine ait “hafriyat sahalarını, toplu ulaşım hizmetlerini, sosyal tesisler, büfe, otopark ve çay bahçelerini” işletebileceği ve bu yerleri iştiraklerine ihalesiz devredebileceği anlatılan raporda, belediye şirketlerine işletme hakkı devredilen taşınmazların üçüncü kişilere ihalesiz devredildiği tespit edildi.

medyabold
Devamını Oku »

Korana yoğun bakımında oksijen tüpü patladı: 8 ölü, 11 yaralı

Gaziantep’te SANKO Üniversitesi Hastanesi Kovid-19 yoğun bakım servisinde oksijen tüpünün patlaması sonucu 8 hasta hayatını kaybetti. 11 hasta ise başka hastanelere nakledildi.

BOLD – SANKO Üniversitesi Hastanesi Kovid-19 yoğun bakım ünitesinde yüksek akım oksijen cihazından kaynaklanan yangında 8 hasta yaşamını yitirdi. Gaziantep Valiliği, yoğun bakım servisinde saat 04.45’te oksijen verilen solunum cihazının patlaması sonucu yangın meydana geldiğini açıkladı.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, hastanenin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) yoğun bakım ünitesinde sabah 04:45 civarında yüksek akım oksijen cihazından kaynaklanan ve oksijen sisteminin etkilenmesi sonucu yangın çıktı.

Hastane personelinin de yardımıyla yangın söndürüldü ancak yoğun bakım ünitesinde tedavi göre 7 Kovid-19 hastası ve başka bir hastaneye nakil sırasında 1 hasta olmak üzere toplam 8 hasta hayatını kaybetti. Tedavi göre 11 Kovid-19 hastası ise başka hastanelere götürüldü.

medyabold
Devamını Oku »

Protestocu köylüler hakkında halkı DEDAŞ’a karşı kin ve düşmanlığa tahrikten suç duyurusu

DEDAŞ, Urfa’nın Suruç ilçesinde elektrik kesintilerini protesto etmek amacıyla ‘elektrik duası’na çıkan köylüler hakkında “halkı DEDAŞ’a karşı kin ve düşmanlığa kışkırtma” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Savcılık 15 kişi hakkında soruşturma başlatırken, duaya katılanlar “Dua etme ne zamandan beri suç oldu” tepkisi gösterdi.

BOLD – Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi, Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde elektrik kesintilerini protesto için elektrik duasına çıkan 15 mahalle sakini hakkında “halkı DEDAŞ’a karşı kin ve düşmanlığa kışkırttığı” suç duyurusunda bulundu.

Şanlıurfa’nın Suruç ilçesi Aşağıkarıncalı Mahallesinde elektrik duası eylemine katılanlar DEDAŞ’ın suç duyurusuna tepki gösterdi. Elektrik duası eylemine imamlık yapan ve günde 12 saati bulan kesintilerden bıktıkları için böyle bir eylem gerçekleştirdiklerini söyleyen mahalle sakinlerinden Mustafa Tüzün, “Dua ne zamandan beri suç oldu. Biz devletimizin yanında olan vatandaşlarız. Biz sadece mağduriyetimizi kul çözmeyince sorunumuz çözülsün diye Allaha dua ettik ”dedi.

Elektrik kesintilerinin sürdüğünü belirten Tüzün, “Bunda hiçbir suç yoktur. Halkı kin ve düşmanlığa sevk etme suçlarından hiçbiri bu olayda yoktur. DEDAŞ bu tür şikayetlerle savcılığı meşgul edeceğine elektrik kesintilerine köklü bir çözüm bulmalıdır. Suç duyurusunda bile vatandaşları kaçak elektrik kullanmakla suçluyor. Savcılık, bu şikayete ifade bile almadan takipsizlik vermelidir. Aksi halde yarın öbür gün yağmur duasına vatandaşları da meteoroloji genel müdürlüğü şikayet edebilir” ifadelerini kullandı.

Suç duyurusuna sosyal medya hesabından tepki gösteren CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, “Elektrik duasına çıkan kişiler masumdur. Şirket yetkilileri, elektriklerin gelmesi için dua edenlerin masum olduğunu bildiği halde suç atmaktadır. Mağdurun “hukuka aykırı bir fiil işlemediğini bildiği halde” iftira atmak suretiyle iftira suçunu şirket yetkilileri işlemiştir” dedi.

Bakan Zehra Selçuk: Yoksulluk sıfıra indi, lütfen iftihar edelim!

medyabold
Devamını Oku »

Flynn’dan ilginç açıklama: Trump isterse kritik eyaletlere asker yerleştirerek seçimleri yeniletebilir

ABD Başkanı Donald Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Flynn, Trump’ın tartışmalı eyaletlere oy makineleri ve askerler yerleştirerek 3 Kasım Seçimleri’ni yeniden düzenleme yetkisine sahip olduğunu söyledi.

BOLD – Resmi sonuçlara göre başkanlık seçimlerinde Demokratlar adayı Joe Biden’a kaybeden Trump, birçok kez herhangi bir delil göstermeden “seçimlerde hile yapıldığını” iddia etmişti.

Türkiye adına kayıtsız lobicilik yaptığını ve Rusya soruşturmasında FBI’a yalan söylediğini itiraf ederek 2017’de Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinden ayrılan Flynn, Trump tarafından 2020 Kasım’ında affedilmişti.

Flynn, 2020’deki seçim sonuçlarının tatmin edici olmadığını ve bu şekilde ulus olarak ilerleyemeyeceklerini kaydetti.

Trump’ın seçimlerle alakalı her olasılık için plan yapması gerektiğini ifade eden Flynn, “Trump ‘salıncak eyaletlerdeki’ seçim merkezlerine oy makineleri ve asker koydurabilir. Buna yetkisi var. Ancak bu seçenekleri değerlendirir mi bilmiyorum. Seçim sonuçlarının ve bütünlüğünün bu şekilde gitmesine izin veremeyiz.” diye konuştu.

Trump’ın istediği taktirde salıncak eyaletler harici her eyalete asker konuşlandırıp seçimleri baştan sona tekrarlatabileceğinin altını çizen Flynn, bu durumun “benzeri görülmemiş bir şey olmadığını” da sözlerine ekledi.

PENTAGON YETKİLİSİ: 2020 SEÇİMLERİ DARBEDİR

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’un Savunma Yürütme Kurulu üyesi Scott O’Grady da Twitter hesabından Trump’ın Biden’a kaybetmesini bir “darbe” olarak nitelendirdi. O’Grady bunun yanında sıkıyönetim ilan edilmesi için de onay verdi.

Pentagon, Savunma Yürütme Kurulu’nda yer alan 11 üyenin görevine geçtiğimiz hafta son vermişti. Bu kişiler arasında Trump’a yakınlığıyla bilinen Corey Lewandowski ve David Bossie de bulunuyordu.

Pompeo Çavuşoğlu’yla yaptırımları görüştü: S-400’ler ABD personelini tehlikeye atıyor

medyabold
Devamını Oku »

Sahte diplomalı Hamza Yerlikaya için 20 yıl hapis talebiyle suç duyurusu

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, eski milli güreşçi, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı ve Vakıfbank Yönetim Kurulu Üyesi Hamza Yerlikaya hakkında sahte lise diploması kullandığı gerekçesiyle 6,5 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması için suç duyurusunda bulunuldu. Yerlikaya’nın milletvekili maaşı dahil sahte diplomayla yaptırdığı işlemlerin iptali istendi.

BOLD – Halkın Kurtuluş Partisi, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda Yerlikaya’nın, “resmi belgede sahtecilik”, “görevi kötüye kullanmak”, “nitelikli dolandırıcılık” ve Bankacılık Kanunu’na aykırı davrandığı iddiasıyla yargılanmasını talep etti.

Anka’nın haberine göre HKP avukatları, Hamza Yerlikaya hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına dün suç duyurusunda bulundu. Daha önce de suç duyurusunda bulunduklarını ancak bir gelişme yaşanmadığın belirten avukatlar,  Yerlikaya’nın, 2001 yılında yargılandığı Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi kararını da Ankara Başsavcılığına sundu. 19 yıl önceki yargılamada Yerlikaya’nın aslında ortaokul mezunu olduğu fakat tanımadığı birisinin getirdiği lise diplomasını kullanarak beden eğitimi ve spor yüksekokuluna kayıt yaptırdığı yönündeki ifadesinin mahkeme kararında yer aldığı belirtildi.

20 YILA KADAR HAPSİ İSTENDİ

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusunda Yerlikaya’nın, “resmi belgede sahtecilik”, “görevi kötüye kullanmak”, “nitelikli dolandırıcılık” ve Bankacılık Kanunu’na aykırı davrandığı gerekçesiyle 6,5 yıldan 20 yıla kadar varan hapis cezası istemiyle yargılanması için iddianame hazırlanması talep edildi.

Suç duyurusunda şunlar kaydedildi: “İmrahor Endüstri Meslek Lisesi’nden mezun olduğuna dair düzenlenen lise diploması sahte olduğuna ve Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Meslek Yüksekokulu Rektörlüğü ve Müdürlüğü’ne gelen dosyası olamayacağına göre her şeyden önce bu yüksekokula kaydı nasıl yapılmıştır? Şüpheli hakkında kaydı silinmek, sahte resmi evrak vermek suçundan ötürü disiplin soruşturması, okuldan kaydının silinmesi vb. herhangi bir işlem yapılmamış mıdır? Tüm bunlar soruşturma kapsamında açıklığa kavuşturulmalıdır. Dahası, sahte olduğu ortaya çıkan lise diplomasına dayanarak kayıt yaptırdığı diğer okullardan mezuniyetleri ve buralardan elde ettiği diploma/sertifika ve mesleki unvanların da iptali gereklidir.

MİLLETVEKİLİ MAAŞI İPTAL EDİLMELİ

Dolayısıyla şüphelinin sahte diplomaya dayalı sonraki tüm kayıt, mezuniyet, meslek ruhsatı vb. akademik işlem ve unvanlarının da silsile halinde iptali gereklidir. Bu haliyle şüphelinin kamu hissesi olan bir bankanın genel yönetim kurulu üyesi olamayacağı da açıktır. Keza milletvekili de olamayacağından, milletvekilliğine bağlı tüm edinimleri ve almakta olduğu maaşı da iptal edilmelidir. Savcılık soruşturması tüm bu yönlerden derinleştirilmelidir.”

RAHŞAN AFFI İLE KURTULDU

Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2001 tarih ve 1999/162 Esas, 2001/32 sayılı kararında, Yerlikaya hakkında “sahte evrak düzenleme” suçundan verilen ceza. o dönem yürürlükte olan ve kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen 4616 sayılı Yasa uyarınca hükmün açıklanmasının 5 yıllığına ertelenmesi kararına çevrildi. Yerlikaya, böylece 22 Şubat 2006 itibariyle “sahte lise diploması” cezasından Rahşan Affı ile kurtuldu.

İrfan Fidan’ın AYM’ye seçilmesine hakimden tepki: Yargıç olarak utanç duyuyorum!

medyabold
Devamını Oku »

İrfan Fidan’ın AYM’ye seçilmesine hakimden tepki: Yargıç olarak utanç duyuyorum!

HSK’nın İstanbul’dan Afyonkarahisar’a sürdüğü Hâkim Ali Haydar Yücesoy, Yargıtay’ın AYM üyeliğine İrfan Fidan’ı da seçmesine tepki gösterdi. “Hiç kuşkum yok ki, gün gelecek bu olanlar yargımız adına ibretle anılacak… Tarihe not düşmek için söylüyorum: Yargıç olarak kendi adıma utanç duyuyorum” dedi.

BOLD – Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın Yargıtay’da göreve başlamadan Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen adaylar arasında yer almasına yargı camiası tepki gösteriyor.

Yargıtay’da dün yapılan seçimlerde eski İstanbul Başsavcısı İrfan Fidan 107 oy, Nevzat Özsoy 65 oy, Mustafa Erol 52 oy aldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan üç isimden birini AYM’ye gönderecek.

Eski İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan.

İrfan Fidan’ın AYM üyeleri arasında yer almasına Afyonkarahisar Hakimi Ali Haydar Yücesoy tepki gösterdi. ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ davasında yargılama aşamalarını bildirme talimatı veren Adalet Bakanlığı’na ret yanıtı verince HSK tarafından hakkında soruşturma başlatılıp İstanbul’dan Afyonkarahisar’a sürgün edilen Hâkim Ali Haydar Yücesoy, AYM seçimiyle ilgili sosyal medya hesabından paylaşım yaptı.

GÜN GELECEK YARGIMIZ ADINA İBRETLE ANILACAK

“Tarihe not düşmek için söylüyorum: Yargıç olarak kendi adıma utanç duyuyorum” diyen Yücesoy, şunları belirtti: “Protokol makamı başsavcılıktan gelmiş, bir gün bile fiilen Yargıtay üyeliği yapmamış biri, Anayasa Mahkemesine atanacak üye adayları seçiminde, Yargıtay üyelerinden en çok oyu almış. Oysa, yargıçlık deneyim ve liyakâtinden yararlanılsın diye Yargıtay’dan AYM’ye üye gider.

Hiç kuşkum yok ki, gün gelecek bu olanlar yargımız adına ibretle anılacak… O gün geldiğinde herkes söyleyecek, ama bugün söyleme sorumluluğunu yerine getirmezsem, dilim lâl olsun, kalbim kurusun. Tarihe not düşmek için söylüyorum: Yargıç olarak kendi adıma utanç duyuyorum.”

‘Reform’ İrfan Fidan’ı Anayasa Mahkemesi üyeliğine taşıyor

medyabold
Devamını Oku »

MEB: Uzaktan eğitim 22 Ocak’a kadar devam edecek

Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve liselerde uzaktan eğitimin 22 Ocak’a kadar devam edeceğini duyurdu. 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci döneminin 15 Şubat 2021 Pazartesi günü başlayacağı açıklandı.

BOLD – Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Kovid-19 salgını tedbirleri kapsamında uzaktan eğitim süreci, okullardaki sınavlar ve yarıyıl tatili takvimiyle ilgili bazı düzenlemeler yaptı.

MEB’den yapılan yazılı açıklama da şu ifadeler kullanıldı:

  • İlkokullarda sınav yapılmayacak, karne notları, ders etkinliklerine katılım puanı ile belirlenecektir.
  • Ortaokul ve liselerde birinci döneme ait bir (1) yazılı/uygulama puanları ve performans notları üzerinden ölçme değerlendirme yapılacaktır.
  • Sınav notu bulunmayan şubelerin sınavları, okul ortamında ve sosyal mesafe/hijyen tedbirlerine uygun olarak seyreltilmiş gruplar hâlinde gerçekleştirilecektir.
  • İller arası hareketliliğin azaltılması amacıyla sadece ortaöğretim öğrencileri, kendi isteklerine bağlı olarak, 28 Aralık 2020 Pazartesi gününe kadar velilerinin okul yönetimine başvurması halinde, öğrenim gördükleri okul ile aynı okul türünde olması kaydıyla o tarih itibariyle bulundukları illerde sınavlara katılabileceklerdir.
  • İlkokul, ortaokul ve liselerde uzaktan eğitim, 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk döneminin tamamlanacağı 22 Ocak 2021 Cuma gününe kadar devam edecektir.
  • 22 Ocak 2021 tarihinden itibaren karne dağıtımları eğitim kurumu yönetimlerince, farklı gün ve zaman dilimlerine yayılarak yoğunluk oluşturmayacak şekilde planlanacaktır.
  • 25 Ocak 2021 Pazartesi günü başlayacak yarıyıl tatil süresine ikinci dönemdeki bir haftalık ara tatil süresi de eklenmiştir.
  • 2020-2021 eğitim öğretim yılının ikinci dönemi 15 Şubat 2021 Pazartesi günü başlayacaktır.
medyabold
Devamını Oku »

Avrupa Parlamentosu Uygurlara yönelik insan hakları ihlali nedeniyle Çin’e yaptırım istedi

Avrupa Parlamentosu (AP), Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesinde Uygur Türklerine ve diğer Müslümanlara yönelik kötü muameleyi ve zorla çalıştırma uygulamasını kınadı. Bundan sorumlu tutulan yetkililere yaptırım için AB ülkelerine çağrıda bulundu.

BOLD – Avrupa Parlamentosu’ndaki siyasi grupların “Zorla çalıştırma ve Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Uygurların durumu” konulu ortak karar tasarısı milletvekilleri tarafından kabul edildi.

Tasarıda “Çin hükümetinin yürüttüğü zorla çalıştırma, özellikle Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer Müslüman azınlık gruplarının Sincan’daki fabrikalarda ve kapalı kamplarda sömürülmesi sistemi, zorla çalıştırılan kişilerin Çin’in başka yerlerine gönderilmesi, bilinen Avrupa markaları ve şirketlerinin zorla çalıştırmadan faydalandığı gerçeği” kuvvetli şekilde kınandı.

ULUSLARARASI GÖZLEM TALEBİ

Milletvekilleri, özel sektörden Sincan ile ilişkilerini değerlendirmelerini, arz zincirlerinde insan haklarına uyulduğunun tespiti için denetim yapmalarını, uyulmuyorsa iş ilişkilerini kesmelerini istedi. Ayrıca Çin’in Sincan bölgesinde bağımsız gözlem yapabilmesi için uluslararası gözlem grubuna izin vermesi talep edildi.

Tasarıda AB’nin insan hakları ihlali yapan kişi, kurum ve kuruluşlara yaptırım uygulanmasını sağlayacak “Küresel İnsan Hakları Yaptırım Rejimini” 7 Aralık’ta kabul ettiği hatırlatılarak, şu ifadelere yer verildi:

“Avrupa Parlamentosu, üye ülkelere ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi’ne, Çinli yetkililer ve Sincan Üretim ve İnşaat şirketi gibi, Sincan’da Uygurların ve diğer Müslüman Türklerin zorla çalıştırılmaları için topluca tutuklanması politikasından sorumlu devlet kurumlarına yaptırım uygulanmasını hızlıca değerlendirmeleri çağrısında bulunmaktadır.”

ÇİN’DE UYGURLARIN TUTULDUĞU KAMPLAR

Çin’de son yıllarda Uygur Türklerinin kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller uluslararası kamuoyu tarafından eleştiriliyor.

Pekin’in “mesleki eğitim merkezleri” olarak adlandırdığı ancak uluslararası kamuoyunun “yeniden eğitim kampları” diye tanımladığı yerlerde, BM verilerine göre en az 1 milyon Uygur Türkü kendi rızası dışında tutuluyor. Pekin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde kaç kamp bulunduğuna, buralarda kaç kişinin olduğuna ve söz konusu kişilerden ne kadarının sosyal hayata döndüğüne ilişkin bilgi vermiyor.

BM ve diğer uluslararası örgütler, kampların incelemeye açılması çağrılarını yinelerken, Çin, şu ana kadar kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin verdi.

Çin makamları, BM yetkililerinin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini ise geri çeviriyor.

ZORLA ÇALIŞTIRMA

Merkezi Washington’da bulunan Küresel Politika Merkezi (Center for Global Policy), Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki pamuk tarlalarında devlet tarafından zorla çalıştırılan Uygur Türkleri ile ilgili bir rapor yayımladı.

Raporda, Uygur Türkleri ve diğer azınlıkların, çalışma kampları dışında Sincan’ın batı bölgesindeki pamuk tarlalarında zorla çalıştırıldıklarına dair görüntülü ve yazılı somut kanıtlar sunuldu.

Sincan’daki üç bölgedeki pamuk tarlalarına 2018 yılında 570 bin kişinin zorla devlet tarafından gönderildiği kaydedilen raporda, polis gözetiminde zorla pamuk toplama işinde çalıştırılan Uygur Müslümanlara çok düşük ücret verildiği aktarıldı.

Çin 570 bin Uygur Türkü’nü pamuk tarlalarında modern köle olarak çalıştırdı

medyabold
Devamını Oku »

Çıplak aramadan geçirilen avukat Betül Alpay Kabadayı’dan Özlem Zengin’e cevap

23 yaşındayken tutuklanıp cezaevine gönderilen avukat Betül Alpay Kabadayı, Muğla’da yaşadığı çıplak aramayı Bold’a anlattı. Özlem Zengin’in dün yaptığı açıklamaya videolu cevap verdi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Muğla E Tipi Cezaevinde çıplak aramaya maruz kalan 26 yaşındaki avukat Betül Alpay Kabadayı, AKP Grup Başkan Vekili Özlem Zengin’in dün yaptığı açıklamaya yayınladığı videoyla cevap verdi. Çıplak aramaya kalan binlerce kadından biri olduğunu söyleyen Kabadayı, “İki kadın gardiyan çağırdılar. Beni bir odaya aldılar. O odada üzerimi çıkarmamı söylediler. Üst tarafımda sadece atlet kaldı. Sütyenimi de çıkarttırdılar. Beyaz eldiven giyen gardiyan eliyle üst tarafımı dokunarak aradı. Sonra alt iç çamaşırımı da çıkarttırdılar” dedi.

 

Aynı zamanda avukat olan Özlem Zengin’in Euronews’ten dün Dilek Gül’e verdiği röportajda “Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey. Zaten bu konuya İçişleri bakanımız genel kurulda cevap verdi. Bunu çok net söyleyeceğim, bu bir fetö yöntemidir. Ne münasebet, hem de bahsettiği kadınlar mütedeyyin kadınlar. Bütün hayatı kadın mücadelesi ile geçmiş bir insanım, böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz biz? Bir kadının böyle aranmasına biz tahammül edebilir miyiz?” dedi. Sadece bunu demekle kalmadı. Cezaevlerinde, gözaltında ölen insanlar olduğu halde Gergerlioğlu’nu TBMM’yi terörize etmekle suçladı. Türkiye’deki cezaevlerinin dünyayla kıyaslanamayacak ölçüde iyi olduğunu iddia etti.

Baskı ve tehditler nedeniyle bugüne kadar susmak zorunda kalan ya da utandığı için yaşadıklarını anlatmayan kadınlar, Özlem Zengin’in bu açıklamasından sonra konuşmaya başladı. Bold Medya’ya özel hazırladığı videoyu Twitter hesabından paylaşan Betül Albay kabadayı ile çıplak arama esnasında ve cezaevinde neler yaşadığını konuştuk.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 

Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. 26 yaşındayım. 2018 yılından bu yana aktif olarak avukatlık yapıyorum. Evliyim. Yaklaşık bir yıl önce, 6 Mart 2019’da Almanya’ya geldim. Tutuklandığımda 23 yaşındaydım. Özlem Zengin’in aşağı yukarı benim yaşlarımda kızları var diye biliyorum.

Ne zaman, nasıl tutuklandınız?

1 Kasım 2017’de babam ve benim hakkımda çıkarılmış bir gözaltı kararı olduğunu öğrendim. O zaman İstanbul’da staj yapıyordum. Sonra bana bir telefon geldi. Benim ikametgahım Muğla’daydı. Babam eve polisler geldiğini söyledi. Kızın gelmezse seni götüreceğiz diye tehdit ettiler ve götürdüler.

Kaç gün kaldı babanız gözaltında?

2 Kasım 2017’de Muğla Emniyeti’ne teslim oldum. Ben zaten ertesi gün gittim. Bir gece kaldı. Beni hemen tutukladılar. Babamı serbest bıraktılar. Teslim olduğum anda polisler bana ‘sen gelmeseydin, babanı alacaktık’ dediler. Bu şekilde beni babamla tehdit etmiş oldular. Emniyette ifade vermedim, direkt savcı ifademi aldı. Tutuklanınca cezaevine götürüldüm. Benim üzerimde atlet hep kaldı ama alt iç çamaşırımı çıkarttırdılar. Sonrasında çök kalk yaptırdılar.

Cezaevinin kapısından girince o ilk andan itibaren anlatabilir misiniz?

Kapıdan girince 4-5 erkek gardiyan vardı. Onlar karşıladı. Sonra iki kadın gardiyan çağırdılar. Beni bir odaya aldılar. O odada üzerimi çıkarmamı söylediler. Üst tarafımda sadece atlet kaldı. Sütyenimi de çıkarttırdılar. Elinde beyaz eldiven giyen gardiyan eliyle üst tarafımı dokunarak aradı. Atletin içine eline soktu yani.

Alt bölgeniz nasıl arandı?

Sonra alt iç çamaşırımı da çıkarttırdılar. O gün benim duyduğum en kötü cümleydi sanırım ve mecburen dediklerini yapmak zorunda kaldım. Üç kere otur-kalk yaptım. Sonra benim üzerime bir hastane önlüğü verdiler. Onu giydim. Kısa bir önlüktü. Önlüğün altında atlet ve alt iç çamaşırı vardı. O halde beni x-ray’lerin olduğu bölüme getirdiler. Orada 4-5 erkek gardiyanın arasında x-ray’den geçirildim.

Yani üzerinize ince bir hastane önlüğünden başka bir şey yok anladığım kadarıyla. O halde erkek gardiyanlarla mı sizi muhatap ettiler?

Yani benim o gün saflığıma denk geldi. Hiçbir şeye ses çıkaramadım ne yazık ki… O şekilde çıktım odadan. Odadan çıkarken başımı örtmeme izin verdiler ama bacaklarım açıktı. O kısım da benim için çok üzücüydü. X-ray’den geçtikten sonra benim eşyalarımı taradılar, hangi eşyaları alabileceklerine karar verdiler. Genel olarak zaten hepsini aldılar. Sonrasında da gardiyanlar eşliğinde koğuşa götürüldüm.

Çıplak arama esnasında size nasıl davranıldı. Bazı kadınlar vücut hatlarıyla dalga geçildiğini, aşağılandıklarını, sözlü tacize de maruz kaldıklarını söylemişti? Size nasıl davranıldı?

Benim karşılaştığım gardiyanlar o kadar kötü değildi. Gardiyanlardan biri iyiydi, diğeri değildi. Yalnızca ‘bunu da mı çıkaracağım, bunu da mı çıkaracağım’ dediğimde serttiler. O esnada çok kötü oldum. Gözlerim doldu. Tutuklandığım için üzülmemiştim, gün boyunca ağlamamıştım ama orada maruz kaldığım o arama beni çok üzdü.

Öyle bir aramadan geçmek size ne hissettirdi. Koğuşa giden bazı kadınlar aylarca bunun etkisinden kurtulamadıklarını ve kendilerine, koğuş arkadaşlarına bile itiraf edemediklerini söylemişlerdi.

Açıkçası o gün benim bütün motivasyonum, ailemin üzülmemesi için mümkün olduğunca dik durmak ve moralimi bozabilecek şeylerden kaçınmaktı. Bunun için emniyette fotoğrafım çekilirken başörtümden kulaklarımın çıkarılmasına izin verdim, bunun için cezaevinde iç çamaşırıma kadar çıkardım, bunun için erkek gardiyanların önüne öyle çıktım. O gün moralim bozulmasın diye hiçbir şeye direnemedim. Ben utanılacak bir şey yapmadım, bana bunu yapanlar ve yaptıranlar utansın. Ama elbette ki kimsenin yaşamaması gereken bir durum.

Mahkemeye gidiş gelişlerde de çıplak arama oluyor diye biliyorum. Hatta bu yüzden mahkemeye gitmek istemeyen kadınlar var. Siz tekrar tekrar çıplak arama yaşadınız mı? 

Ben tekrardan bir çıplak arama yaşamadım. Zaten işin tuhaflığı da burada. Ben ilk giriş çıkışımda içeriye ne sokacaktıysam beni neden öyle aradılarsa artık bilmiyorum ama mahkemeye gidip geldiğimde de içeriye bir şeyler sokabilirdim. En başta neden öyle aradınız da diğerlerinde öylece gidip geldik? Ama işte cezaevlerinde mantık yok. Oraya girince çok mantıklı, zeki bir insan da olsanız şalterleri kapamazsanız herkesle çok problem yaşıyorsunuz. Bilhassa cezaevi personeliyle.

Özlem Zengin Türkiye’de çıplak arama olmadığına dair bir açıklama yaptı dün akşam. Kendisine söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Çıplak aramaya maruz kalan binlerce kadından biriyim. O küçük odada çıplak arandığımı ispat edemem, bir kamera kaydı yok ama eğer 2 Kasım 2017’de Muğla E Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’nun kamera kayıtlarını inceleyebilirse 4-5 gardiyanın içinde bacaklarım çıplak şekilde x-ray’den geçtiğimi görebilirsiniz. Kendi kızının böyle bir iddiası olsa, nasıl yabana atmayacaksa, bizlerin de iddialarını yabana atmaması. Benim koğuş arkadaşlarımdan birçoğu benzer muamelelerle karşılaştı girişte. Biz yalan söylemiyoruz, lütfen artık siz de yalan söylemeyin.

Hakkınızdaki iddia neydi peki Betül hanım, sizi niye tutukladılar? Ne kadar kaldınız cezaevinde?

6 ay 22 gün cezaevinde kaldım. 23 Mayıs 2018’de tahliye oldum. Daha o sırada hüküm verilmemişti. Bylock kullanıcı olduğum iddiasıyla tutuklanmıştım ama dosyamda içerik vs yoktu. Hüküm verecek bir şey bulamıyorlardı. Sonra 4 yıl 2 ay ceza verdiler. Dosyam şu an Yargıtay’da. Cezaevinde çok ilginç bir olay yaşadık aslında onu anlatmak isterim.

Betül Alpay Kabadayı 23 Mayıs 2018’de tahliye olduğunda cezaevi kapısı önünde babasına böyle sarılmıştı.

Tutuklandıktan 2 ay sonra koğuşa bir kız getirdiler. Adı Hayriye idi. 50-100 kişinin ismini vermiş, ona rağmen tutuklamışlardı, daha da çok kişi hakkında itirafçılık yapabilir diye sanırım. Ancak kız hapse girdikten 1 hafta sonra çok ciddi manada psikolojik olarak çok sıkıntılar yaşadı.

Ne yaşadı, ne oldu mesela?

Koğuştaki bazı kişilerin onu öldüreceğini düşünüyordu. Herkese saldırıyordu. Bu kızı hastaneye sevk ettirmek için gardiyanlarla bayağı bir mücadele ettik. Hatta bir gece bir arkadaşa uyurken saldırmaya kalktı. Ona takmış durumdaydı. Koğuşta bir anda çığlıklar koptu. Aşağı inip zile bastım. Gardiyanları çağırdım. Bana çıplak arama yapan gardiyanlar geldi ve asla kapıyı açmayacaklarını söyledi. Acil servisi çağırın diye yalvardık. Kız delirdi, sakinleşemiyor, sürekli bağırıyor. Israr etmemize rağmen kesinlikle yapmadılar. Bir de bizi kandırdılar. Burada bir sistem var, kapıyı açarsak sistemde görülüyor, dediler. Normalde öyle bir şey yok tabi ki. Sonra da ‘başka koğuş olsaydı açardık ama burası fetö koğuşu açamayız’ dediler. Kızın avukatına haber gönderdik.

Nasıl gönderdiniz?

Ertesi gün mahkemeye çıkan bir arkadaşın aracılığıyla. Avukat savcıya görüşmüş sanırım. Ertesi gece acil servisi cezaevi önünde beklettiler. O gecenin sabahında kız üzerindeki her şeyi çıkardı, sadece bir bornoz giydi. Kışın o soğuğunda avluya çıktı ve orada altına yaptı. Kız zaten sürekli altına kaçırmaya başladı. Biz altını bağlıyorduk. Tedavi edilsin diye çok uğraştık. Manisa’ya gönderilmesini istedik. Bir gün koğuştan götürdüler. Sonra Manisa’da yer yok diye geri getirdiler.

Dilekçe yazmadınız mı koğuş değişikliği için. 

Müdüre başka bir koğuşa alsanız, gözetim altında tutsanız diye söyledik. Bir arkadaşınıza bakamıyorsunuz dedi. Oysa mevzu bu değildi. Biz bir şekilde baktık kendisine. Hayriye’yi Manisa’dan geldi. Perişan haldeydi. Başı açık, şalı orta yerinden yırtılmış ve bileği kırılmıştı. Bileğinin kırık olduğunu fark etmemişler bile. Bizim koğuşta doktor ve hemşire vardı. Onlar baktılar. Kız beni çok dövdüler dedi ama onu söylediklerine ne kadar itibar edilir bilmiyorum ama öyle dedi. Müdür görüşü yapıldığında ben ve bir arkadaş daha vardı. İkimiz çok itiraz ettik.

Neye itiraz ettiniz?

Gözetim altında tutulmamasına, tedavi yapılmamasına, bileği nasıl kırıldı bilmiyoruz ama bu şekilde davranılmasına… Ben avukatım, diğer arkadaş da müfettişti. Az çok hukuki prosedürleri biliyoruz. Hatta tutanak tuttuk. Müdür hakkımızda disiplin soruşturması başlattı ve koğuşlarımızı değiştirtti. Kız tedavi edilsin dediğim için disiplin cezası verdiler bana. Hayriye’yi daha sonra bıraktılar. Bırakması da gerekiyordu, 100 isim vermiş, daha ne yapsın. Şu anda ne durumda bilmiyorum ama psikolojisinin düzeldiğini duymuştum.

Çıplak aramadan geçen gazeteci Nur Ener Kılınç konuştu

medyabold
Devamını Oku »