12 Ekim 2019 Cumartesi

Breaking Bad’in ünlü ismi hayatını kaybetti

Amerikalı ünlü aktör Robert Forster 78 yaşında hayatını kaybetti.

BOLD– Quentin Tarantino’nun çektiği Jackie Brown filmindeki rolüyle Oscar’a aday olan Robert Foster bir süredir beyin kanseri ile mücadele ediyordu.

SON FİLMİ “BREAKING BAD EL CAMİNO” OLDU

Psikoloji eğitimi alan Forster kariyeri boyunca 100’den fazla filmde oynadı. 1963’te ünlü “Batı Yakası Hikayesi”nin tiyatro versiyonunda küçük bir rolle oyunculuk yaşamına başlayan Robert Forster, sinemaya ise Elizabeth Taylor ve Marlon Brando’nun başrolünde olduğu Reflections in a Golden Eye (Parıltılı Gözler) filmiyle adım attı.

Beyin kanserine karşı veriği mücadeleyi kaybeden deneyimli oyuncu, son olarak dün yayınlanan Breakin Bad spin off’u El Camino: A Breaking Bad Movie filminde Ed karakterini canlandırmıştı.

Robert Forster’ın rol aldığı yapımlar arasında The Black Hole, Jackie Brown, Mulholland Drive gibi başarılı filmlerin yanı sıra Breaking Bad ve Twin Peaks (İkiz Tepeler) gibi diziler de yer alıyor.

medyabold
Devamını Oku »

Millet İttifakı’nın ‘yargı reformu’nda kayyum da yok cumhurbaşkanına hakaret suçu da

CHP, 228 maddelik yargı paketini İyi Parti’ye sundu. Fikir birliğine varılırsa iki parti ortak açıklama yapacak. Millet İttifakı’nın paketine göre Cumhurbaşkanına hakaret suçu ve kayyum uygulaması kaldırılacak.

BOLD – Millet İttifakı’nda bazı İyi Partili yöneticilerin açıklamaları sonrası başlayan “İttifakta çatlak” tartışmaları devam ederken, iki parti “yargı paketi” çalışması yapıyor. Farklı siyasi partiler ve meslek gruplarıyla kapsamlı bir çalışma yapan CHP, hazırlanan paketi İYİ Parti’ye de sundu. Gazete Duvar’ın haberine göre, İyi Parti’nin incelemeye aldığı pakete olumlu bakılırsa ortak bir açıklama yapılması bekleniyor.

İyi Parti kaynaklarından edinilen bilgiye göre, CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek başkanlığında bir heyetle İyi Parti Hukuk ve Seçim İşleri Başkanı Nuri Okutan’a sunulan çalışma için “Tarafsız ve bağımsız yargı için neler yapılabileceğine dair bir çalışma yaptık. Sizin önerileriniz nedir? Bizim hazırladığımız pakete bir katkınız olur mu?” denildi.

“YARGI REFORMU BÖYLE OLUR” DEMELİYİZ

İyi Parti kaynakları, CHP’nin çok kapsamlı ve teferruatlı olarak nitelendirdikleri yargı paketinin genel olarak olumlu olduğunu, ancak terörle mücadele kanununda değişikliklerle ilgili konjonktürel hassasiyetler taşındığını açıkladı. Çalışmayı, “yargının bağımsız ve tarafsızlığını sağlayan, hukuk devletini inşa etmeye dönük bir öneri paketi” olarak değerlendiren bir yönetici, CHP’nin sunduğu paket üzerindeki incelemenin gelecek hafta İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e sunulacağını daha sonra da Başkanlık Divanı’nda ele alınacağını açıkladı. İYİ Partili yetkili, “Bağımsız, tarafsız bir Türk yargısına ihtiyacımız var. Bu konuda bir şey söylenecekse yargı paketlerinin Meclis gündeminde olduğu bu süreçte söylemek lazım. Yargı reformu öyle değil böyle olur demeliyiz. Bir fikir birliği oluşursa ortak bir açıklama söz konusu olabilir” dedi.

CHP’NİN PAKETİ 228 MADDEDEN OLUŞUYOR

Adalet Bakanlığınca hazırlanan, Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ardından CHP kapsamlı bir yargı paketi için çalışmaya başladı. Adalet Bakanlığı dahil tüm siyasi partiler ve kuruluşlara komisyon için davet yapıldı. Demokrat Parti, HDP, Saadet Partisi ve Türkiye İşçi Partisi ile DİSK’ten Hak-İş’e, Türkiye Barolar Birliği’nden İnsan Hakları Derneği’ne 20 kurum kuruluş çalışmalara katıldı. 65 uzman ve yöneticinin katıldığı 8 toplantının sonunda 14 ayrı kanun teklifi ile 228 madde yazımı gerçekleşti.

14 MADDE DEĞİŞTİRİLECEK

Yargı Paketi Ceza Muhakemeleri Kanunundan İnfaz Kanununa birçok kanunda değişikliğin yanı sıra anayasada da yargıyla ilgili 14 maddede değişiklik öngörüyor. Pakette dikkat çeken başlıklar şöyle:

  • HSK yerine Adalet Yüksek Kurulu kurulacak. 19 üye Yargıtay, Danıştay ve TBMM tarafından seçilecek. Bakanın kurul toplantılarına katılma ve söz alma hakkı olacak ama oy kullanamayacak. Kurul kararlarına karşı yargı yoluna başvurulabilecek.
  • OHAL süresi bir aya düşürülecek. Cumhurbaşkanının talebiyle arka arkaya en fazla üç defa bir aylık sürelerle meclisin üçte ikisinin çoğunluğunun kararı ile uzatılabilecek. OHAL CBK’larına AYM denetimi sağlanacak. OHAL’de Anayasa değişikliği yapılamayacak.
  • OHAL sürecine ilişkin hakkında herhangi bir soruşturma veya kovuşturma açılmamış olanlar ile hakkında takipsizlik veya beraat kararı verilenler görevlerine iade edilecek.
  • Belediyelere kayyum düzenlemesi kaldırılacak. OHAL KHK’si ile getirilen el konulanlara kayyum ataması kaldırılacak.
  • Ters kelepçe yasaklanacak. Katalog suçlar kaldırılacak. Tutukluluk süreleri kısaltılacak. Yüksek güvenlikli ceza infaz kurumları, çocuk kapalı ceza infaz kurumları kaldırılacak. Çocukların mahkûmiyeti eğitim evlerinde geçirilecek.
  • Terör örgütü propagandasından veya terör örgütü üyeliğinden mahkûm olmuş olmakla birlikte, herhangi bir şiddet eylemine fiilen katılmamış olanlar için hükümlünün isteği ile infaz erteleme olanağı getirilecek.
  • Cumhurbaşkanına hakaret suçu kaldırılacak. TCK 301 AİHM içtihatları da dikkate alınarak kaldırılacak. Hakaret suçunda hapis cezası kaldırılacak.
  • Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçuna “cebir ve şiddet içeren somut bir saldırıya sebep olma” koşulu getirilecek. Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yer alan açıklamaların bu suç bakımından cezalandırılamayacağı düzenlenecek.
  • Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ile örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte yardım eden kişi için mevcut düzenlemelerde değişiklikler yapılacak.
  • TMK 7/2 VE 6/2’de suç oluşmasının koşulu “cebir ve şiddet içeren eylemlerini övmek ya da bu eylemlere başvurmayı alenen teşvik etmek” olarak düzenlenecek.
  • Gözaltı uygulaması ve sürelerine OHAL yasası ile getirilen istisna kaldırılacak.
  • Basın Kanununda yapılan değişiklikler ile internet yayıncılığı da basın kanunu kapsamına alınacak. Bu sayede alternatif medya haklar açısından da kanuni güvenceye kavuşacak.

Cumhurbaşkanlığının bütçesi son 10 yılda “yüzde 2.659” artmış

 

medyabold
Devamını Oku »

Etyen Mahçupyan: AK Parti’nin İslami bir tarafı yok

Yeni parti hazırlığı yapan Ahmet Davutoğlu’nun başdanışmanlığını da yapan Etyen Mahçupyan, “AK Parti’nin şu an çok fazla İslami bir tarafı yok. MHP-AK Parti işbirliği üzerinden giden epeyce devletçi ve milliyetçi bir hükümet var” dedi.

BOLD – Bir dönem eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanlığını da yapan Mahçupyan, Independent Türkçe’ye Suriye harekatı ve AKP’deki gelişmelerle ilgili konuştu. Mahçupyan, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın kuracağı partilerin yüzde 15 civarında oy alacağını, yüzde 10’un ise AKP’den geldiğini belirtti. Mahçupyan’ın röportajının bazı bölümleri şöyle:

HAREKAT ÇOK AKILLICA DEĞİL

– Gündemdeki en sıcak gelişmeyle başlamak isterim. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna düzenleyeceği harekâtı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kendi içinde çözümleyemediği Kürt sorunu ile birlikte değerlendirirseniz ne gibi sonuçları olabilir?

Türkiye’nin mevcut Suriye politikası ve bugünlerde gündeme gelen harekât meselesi tamamen Kürt meselesinin çözümlenmemiş olmasıyla bağlantılı. Türkiye’nin Suriye’ye bakışındaki temel faktör oradaki Kürtler ve oradaki Kürtlerin Türkiye’nin istemediği bir doğrultuda bir takım siyasetler geliştirme ihtimali. Öte yandan karşısındaki gruplara baktığımız zaman Kürtleri aşan bir şekilde, Esad da, İran da, Rusya da şu an bu harekâtın karşısında. Onların da tek bir stratejisi var ve yıllardan beri aynı şeyi yapıyorlar; Türkiye’yi Sünnilerle karşı karşıya getirmek. Türkiye’yi Sünni sorununu çözmeyle karşı karşıya bırakmak ve böyle yaparak da aslında Suriye’deki Sünnileri devre dışı bırakmak taktiği güdüyorlar. Böyle bir atmosferde Türkiye’nin geldiği nokta çok akıllıca bir nokta değil.

MESELE TÜRKİYE’DEKİ KÜRT MESELESİ

– İran’ın ruhani lideri Humeyni, bugün bir açıklama yaparak; Türkiye’nin müdahalesini doğru bulduklarını ve kaygıların haklı olduğunu ifade etti.

Kaygılara kimse bir şey demiyor zaten. Müdahale etmenizin bir gerekçesi olmalı. Sorun şu; siz sadece kendi ülkenizdeki bir tehditten hareketle başka bir ülkedeki gruba müdahale edebilir misiniz? Yoksa o başka bir ülkedeki grubun bizzat bir tehdit olması gerekmez mi? Şu an PYD’nin doğrudan bir tehdit oluşturduğunu söylemek pek kolay değil. Eğer Türkiye’de Kürt meselesi olmasaydı, diyelim ki Türkiye’de Kürtler yaşamasaydı böyle bir tehlikeden söz etmeyecektik. Dolayısıyla meselenin PYD’den ziyade Türkiye’deki Kürt meselesi olduğunu anlayabiliriz.

Peki, muhafazakâr kimlikli bir iktidarın ki çözüm adımları da atıldı, yine de bu sorunu çözememesinin temel nedeni nedir?

İki tarafta istemedi. Bu durumlar aslında bir çözüm potansiyeline gönderme yapıyor. Çözülebilirlik demek siz çözebilirsiniz demek değil, istemeniz de lazım. Suriye’deki imkânlar doğduğu andan itibaren PKK da çözümü kendi dünyasında ikincil hale getirdi. Hükümet de aynı şekilde baktı, Suriye’deki gelişmeleri bir tehdit olarak algıladı ve Suriye’deki gelişmelerin ağırlığıyla Türkiye’deki çözüm çabası arka planda kaldı.

– Burada Türkiye’nin Kürt sorununun çözümünü PKK sorununu üzerine temellendirdiğini söyleyebilir miyiz? Sonuçta PKK, Kürt sorununun bir sonucu olarak karşımıza çıkmış bir sorun. Bu nedenle ikisini birbirinden ayırarak bir çözüm üretmek daha doğru olmaz mıydı?

Doğru. Türkiye devleti şunu da söyleyebilirdi, hâlâ da söyleyebilir; PKK olsa da olmasa da fark etmez, ben Kürt meselesi diye bir mesele olduğunu düşünüyorum ve bunu çözeceğim. Türkiye devleti böyle bir devlet değil, olamadı. Bu dediğimiz devlet çok daha demokratik bir devlet. Türkiye, böyle bir devlet olamadı.

– Peki, şu an AK Parti eşittir desem yanına ne koyar, nasıl ifade edersiniz? “İslami kesim otoriteyi kabul etmez” ifadesinden de hareketle; otoriter mi, demokrat mı, ne?

AK Parti’nin şu an çok fazla İslami bir tarafı yok. Şu an MHP-AK Parti işbirliği üzerinden giden epeyce devletçi ve milliyetçi bir hükümet var.

BAZI ADAMLAR DÖKÜLDÜ, KALANLAR MHP’YLE BÜTÜNLEŞTİ

– İslam’ı öne alsa milliyetçileşmez miydi?

Olabilir de, olmayabilir de. İki türlü Müslümanlık da bu topraklarda mevcut… Kategorik olarak tek renge sahip değiller. Nasıl ki laikler içerisinde otoriterler ve demokratlar varsa, müslümanlar içerisinde de aynıları var. Sonuçta Türkiye’de kimin kazanacağına konjonktür karar verdi ve demokratlar kaybetti. İslami kesim içerisinde daha demokrat, liberal olanlar bu mücadeleden yenik çıktılar. Yoksa aynı adamlar birden bire başka adamlara dönüşmediler. Bazı adamlar döküldü, işin dışına çıktı. Geri kalan başka adamlar da MHP’yle bütünleşti. Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz; AK Parti’nin çıkışında da bütün bu eğilimler yana yanaydı, ama konjonktürün özgürlükçü tarafa ağırlık vermesi nedeniyle özgürlükçüler öne çıkmıştı. Daha sonrasında hem AK Parti içindeki hem de dış ortamdaki gelişmelerle özgürlükçü kişiler AK Parti’nin dışına doğru kaydılar ve oradan düştüler. Geriye de daha klasik, kategorik, çok daha devletçi, milliyetçi bir Müslümanlıkla-milliyetçilik sentezi kaldı. Şu an baktığımda bu iktidarın kendisine Müslümanım demesinin hiçbir mantığını göremiyorum. Sadece Diyanet İşleri ve İmam Hatipler politikası dışında. Öte yandan toplumsal açıdan bakıldığında da oportünist bir zihniyeti yansıtıyor.

AK PARTİ’NİN ŞAHİN KANADI PKK’YLA İTTİFAK YAPTI

– Hendekler HDP’nin yüzde 13’lük başarısına karşı yapıldı mı diyorsunuz?

HDP, yüzde 13’ü aldığı anda artık Kürt meselesinin Meclis’te ve farklı yollarla çözülme ihtimali ortaya çıkmıştı. Üstelik de AK Parti’nin daha zayıfladığı bir dönem. HDP için daha iyi bir sonuç herhalde yoktu. Ama o zamanki PKK’lıların seçimden sonraki açıklamalarına bir bakın neler denmiş ve neler hissetmişler. Hatta şunu da söyleyeyim; Kandil, Demirtaş’ın önünde PKK’yla Batı’yı dengeleme şansının doğduğunu düşündü. PKK’ya ihtiyaç olmadan da Kürtlerin liderliğini yapabilme fırsatının yakalanabileceğinden tedirgin oldular. Bu ihtimalden hiç hoşlanmadılar. Öbür tarafa bakalım; o noktaya gelindiğinde hükümet de zaten çözüm sürecini istemiyordu. Açık söylemek gerekirse, aynı yılın (2015) Şubat veya Mart’ına baktığımız zaman iki taraf da bu işten caymıştı. İki taraf da bunu ya yapmak istemedi ya da yapamayacağını hissetti, ikisi de olabilir; geri adım attılar. Kabul edilemeyecek bir ortam ortaya çıktığında da iki taraf hamle yaptı. 7 Haziran’da PKK’nın hoşlanmadığı bir sonuç ortaya çıktı. Tepki verdiler. Bu tepkiyi de bence hükümetin şahin kanadı çok yadırgamadı, hatta belki hoşuna gitti. Çünkü elleri rahatladı.

– “Dökülenler” ifadeniz üzerine kastınız Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül…

Evet, onlar ve bir sürü ismi bilinmeyen, teşkilatlardaki belki binlerce insan. Çünkü AK Parti’nin başından beri var olan ve belirli ideallerle davranmış, başarılı işler yapmış insanlar artık yok.

– KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, AK Parti’nin çekirdek oyunun ilk kez yüzde 30’un altına düştüğünü açıkladı. Bu oy düşüşünü Davutoğlu ve Babacan’ın yeni parti çalışmalarına mı bağlarsınız yoksa iktidarın genel politikalarından duyulan bir rahatsızlık mı?

AK Parti otoriterleşirse oy kaybeder, seçmen desteklemez diye birkaç kez söylemiştim. Şimdi olan bu. MHP’yle bile yüzde 50’ye gelemiyor ki kendi başına yüzde 52 alabilen, olumlu politikalarını sürdürseydi yüzde 60’lara çıkabilecek bir partiden bahsediyoruz. Rahatsızlık zaten vardı. Bizim defalarca yaptığımız ölçümlerde çıkıyordu. Bir dönem önce AK Parti’nin oyu yüzde 50 idiyse, bu 50 puanın 7-8’i zaten başkalaşmış, farklılaşmış ama alternatif olmadığı için AK Parti’ye oy veren insanlardı. Bu 7-8 puanın şimdi MHP’yle birlikte yaptıklarıyla 12-15’e çıktığını düşünüyorum. Şu an Babacan ve Davutoğlu zaten bu kitleyi kendisine çekiyor. Parti kurarlar ise o zaman ilave kopuşlar da olacaktır.

– Ne kadarlık bir kopuş olabilir? Parti içinden örneğin?

Birçok insanın öyle kolayca AK Parti’yi bırakıp diğerlerine geçeceğini sanmıyorum. Tekrar milletvekili seçilmek istiyorsan herhalde şansın yine AK Parti’de. Ama açık rahatsızlık taşıyan 5-10 kişinin fazla düşünmeden ayrılabileceğini tahmin ediyorum.

Soruya dönecek olursak Ahmet Davutoğlu’nun ne kadar şansı var?

Arkadaşlarım derinlemesine mülakatlardan oluşan bir çalışma yapmışlardı, sahadan gelenler de var ve birbirlerine tamamen uyuyor. Bu iki grubun, ayrı ayrı ya da birlikte olsalar da, yüzde 15 kadar bir tabanı var. Bu yüzde 15’in de 10 puanı AK Parti’den geliyor ve doğrudan ölçülebilir bir olgu. 15’i nasıl bölüşürler, sahaya çıktıklarında oran büyür mü, kalır mı, onlara kalmış bir şey.

Millet Bahçesi beklerken Atatürk Havalimanı kiraya veriliyor

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan, Türkiye’deki ortalama maaştan 21 kat daha fazla maaş alıyor

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ortalama maaşın 3 bin TL olarak tahmin edildiği Türkiye’de vatandaşlarından 21 kat daha fazla maaş aldığı hesaplandı.

BOLD – İşçi, memur ve emeklilerin aldığı maaşlara enflasyonun çok altında zamlar gelirken, Erdoğan kendi maaşına yüzde 26 zam yapmıştı.

Parlamenter sistemde belirlenen 2018 bütçesine göre brüt 59 bin lira maaş alan Erdoğan, yeni sisteme geçilince brüt maaşını 74 bin 500 TL’ye yükseltmişti.

Dünya gazetesi yazarı Nurettin Bilici, bugünkü köşesinde “Maaşların Adaleti” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısında, İspanya’da yapılan, 31 farklı ülkedeki maaş seviyelerini gösteren bir araştırmadan söz eden Bilici, 31 ülkenin her birinde geçerli ortalama maaşlarla, aynı ülke yönetiminin en üst seviyesindeki kişinin (cumhurbaşkanı, başbakan, başkan) aldığı ücret miktarı karşılaştırmasını okuyucuya sundu.

AKP’li cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aldığı maaş ve listedeki yeri, dikkat çekiciydi.

MAAŞLARIN ADALETİ

Bilici’nin yazısı şu şekilde:

Neyin adaletli neyin adaletsiz olduğu konusu hiç kuşkusuz tartışmaya açıktır, kişiden kişiye değişebilir.

Biz burada farklı ülkelerdeki maaş seviyelerini gösteren bir araştırma üzerinden ‘adalet’ sorusunu tekrar soracağız.

Sözünü ettiğimiz araştırma ile 31 ülkenin her birinde geçerli ortalama maaşlarla, aynı ülke yönetiminin en üst seviyesindeki kişinin (cumhurbaşkanı, başbakan, başkan) aldığı ücret miktarı karşılaştırılmıştır.

İspanya’da yapılan bu araştırma 8 Haziran 2018 tarihi itibarıyla geçerli maaşları içermektedir. Verileri aşağıdaki tabloda bir araya getirdik ve ücret farkı az olan ülkeden fazla olan ülkeye (adaletliden adaletsize) doğru sıraladık. Küçük ülkelerin önemli kısmını tabloya almadık.

Tabloya bakarak şu değerlendirmeleri yapabiliriz. 31 ülke içinde:

– En büyük farklılık Meksika’dadır. Meksika Başkanı maaşı ülkesindeki ortalama maaş miktarının 10 katından fazladır.

– En az farklılık Polonya’dadır. Polonya Başbakanı’nın maaşı ülkede geçerli ortalama maaşın sadece 2.2 katı civarıdır.

Ülkemize gelince: Araştırmada Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllık maaşı 120 bin 597 euro (aylık 10 bin 49 euro), Türkiye’deki ortalama maaş da 20 bin 817 (aylık 1.735 euro) şeklinde verilmiş. Bu şekilde ortalama maaşla Başkan maaşı arasındaki farklılık 5.7 kat şeklinde gösterilmiş.

TC. Başkanı’nın maaş miktarı tabloya doğru yansıtılmış görünüyor. Aylık 10 bin 49 euro tutarındaki maaşın Cumhurbaşkanımızın şu andaki net maaşına karşılık geldiği anlaşılıyor.

“TABLODA GÖSTERİLEN TÜRKİYE’DEKİ ORTALAMA MAAŞ MİKTARININ DOĞRU OLMASI İMKANSIZ”

1.735 euro diye gösterilen Türkiye’de geçerli ortalama maaş miktarının ise doğruluğu şüpheli görünüyor. 1.735 euro 8 Eylül 2019 tarihi itibarıyla (1 euro= 6.30 TL) 10.930 TL yapar. Asgari ücretin 2 bin 20 TL olduğu ülkemizdeki ortalama ücret seviyesinin bu kadar olması mümkün görünmüyor.

Memura yüzde 4 Cumhurbaşkanı’na yüzde 26 zam

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de sigortalı çalışan 14 milyon 548 bin kişinin:

– %40.3’ü (yani 5.867 bin kişi) asgari ücretlidir.

– %42.7’si (yani 6.216 bin kişi) asgari ücretle asgari ücretin iki katı arasında kalan bantta maaş alıyor.

– %8.8 (yani 1.284 bin kişi) asgari ücretin 2-3 katı civarında maaş alıyor.

– %3.4 (yani 501 bin kişi) asgari ücretin 3-4 katı civarında maaş alıyor.

– %1.6 (yani 236 bin kişi) asgari ücretin 4-5 katı civarında maaş alıyor

– %0.9 (yani 133 bin kişi) asgari ücretin 5-6 katı civarında maaş alıyor

– %1.6 (yani 227 bin kişi) asgari ücretin 7-7.5 katı civarında maaş alıyor

Bu veriler Türkiye’de geçerli ortalama maaş miktarının 10 bin 930 TL olabilmesini mümkün kılmıyor: olsa olsa 3 bin-4 bin TL arasında olabilir.

Bu durumda başkan maaşımız (aylık 10.049 euro X 6.30 TL = 63.308 TL) ile ortalama maaş arasındaki farkın 5.7 kattan fazla olduğu ortaya çıkıyor:

– Ülkemizdeki ortalama maaşı 3 bin TL olarak almamız durumunda farkın 21 kat,

– Ortalama maaşı 4 bin TL olarak kabul etmemiz durumunda ise farkın 16 kat olduğu anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanlığının bütçesi son 10 yılda “yüzde 2.659” artmış

medyabold
Devamını Oku »

Fransa’da güvenlik endişesi, Paris’te 40 bin Türk taraftar olacak

A Milli Futbol Takımımız’ın Fransa ile Paris’te oynayacağı maça büyük ilgi var. 81.338 kapasiteli Stade de France’ta en az 40 bin Türk olacak.

BOLD – H Grubu’nda yer alan Türkiye ile Fransa pazartesi gün EURO 2020 bileti için kritik bir maça çıkacak. Grupta zirvede bulunan iki ülkenin de 18 puanı bulunuyor. Türkiye’de oynanan ilk maçı 2-0 kaybeden Fransızlar bu maça özel ilgi gösteriyor. Futbolcularda Türkiye maçı için özel hazırlanacaklarını kamuoyu ile paylaşırken maç için yoğun bir hareketlilik oluştu. Gurbetçilerde sadece Türk taraftarlara ayrılan 3200 bileti günler öncesinde bitirdi. Ancak Fransız taraftarlara ayrılan bölümlerde de biletlerin satıldığı ve 40 bin Türk taraftarın Stade de France’ta olacağı belirtildi.

EKSTRA GÜVENLİK İSTENDİ

Fransa Futbol Federasyonu medya ofisinden L’Equipe’e verilen açıklamada, “Emniyet güçlerinden bu maç için ekstra destek istedik. Alarm durumuna geçtik. Maçın biletleri, normalden daha hızlı bir şekilde satılıyor ve neredeyse tükendi. 1-2 gün içerisinde de tamamen tükenmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

40 BİN CİVARINDA TÜRK OLACAK

Açıklamanın devamında, şu ifadeler yer aldı: “Türk taraftarlar için ayırdığımız 3200 bilet günler öncesinden tükendi. Ayrıca, Fransa için ayrılan alanda da Türkler olacak. Maçta 40 bin civarında Türk taraftar olacağını tahmin ediyoruz. Türk taraftarlar, biletleri direkt olarak satın almadığı için tam olarak kaç kişi olduklarını bilemiyoruz. Biletleri, üçüncü parti satıcılardan alıyorlar. Maç ve 1 gün öncesinden Paris’e Almanya, İsviçre ve Belçika’dan normalin üstünde bir yolcu sayısı var.”

SAINT-DENIS’TE EKSTRA ÖNLEMLER

L’Equipe’deki haberin devamında, Fransız emniyetinin maçın oynanacağı Stade de France’ın bulunduğu Saint-Denis’de ekstra önlemler aldığı vurgulandı. Ayrıca, maç için stadyumda 600 polisin bulunacağı da belirtildi. A Milli Takımın Fransa ile 14 Ekim Pazartesi akşamı 81.338 kişi kapasiteli Stade de France’ta karşı karşıya gelecek.

medyabold
Devamını Oku »

Rasulayn Türk askerinin kontrolünde

Suriye’de yürütülen Barış Pınarı Harekâtı kapsamında Rasulayn, Türk Ordusunun denetimine geçti. Gelişmeyi Milli Savunma Bakanlığı Twitter’dan duyurdu.

BOLD – Milli Savunma Bakanlığının Twitter hesabından yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:

“Barış Pınarı Harekâtı kapsamında devam eden başarılı operasyonlar neticesinde Fırat’ın doğusundaki Rasulayn meskun mahali kontrol altına alındı.”

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Kulüpler Birliği’nin başına geçmeye hazırlanıyor

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Kulüpler Birliği’nin de başına geçmeye hazırlanıyor. Fikret Orman’dan boşalan koltuğu Ali Koç’un yanı sıra Mehmet Sepil’in de istediği belirtildi.

BOLD – Ali Koç, Fenerbahçe başkanlığı ve Avrupa Kulüpler Birliği (ECA) icra kurulu üyeliğinin ardından Kulüpler Birliği başkanlığı içinde girişimlere başladı. Fikret Orman’ın Beşiktaş başkanlığını bırakmasıyla boşalacak Kulüpler Birliği Vakfı (KBV) başkanlık koltuğu için ilk aday Ali Koç. Kanarya’nın patronunun rakibi ise Göztepe Başkanı Mehmet Sepil olacak.

Ancak Kulüpler Birliği Vakfı üyesi çok sayıda kulübün ECA yönetiminde de yer aldığı için Ali Koç’u tercih edeceği belirtiliyor. ECA seçimlerinde Ali Koç’a destek veren Galatasaray’ın Kulüpler Birliği Vakfı başkanlığı konusundaki tavrı ise henüz net değil. Beşiktaş’ta seçilecek yeni başkanın kulüpler birliği başkanlığı ile ilgili düşüncesi de ancak seçimler sonrası belli olacak.

medyabold
Devamını Oku »

Cumhurbaşkanlığının bütçesi son 10 yılda “yüzde 2.659” artmış

Cumhurbaşkanlığı bütçesinin son 10 yılda yüzde 2 bin 659 arttığı görüldü. 2012 yılında 138 milyon olan rakam, 2022’de 3.8 milyar liraya yükselecek.

BOLD – Cumhurbaşkanlığının “2020-2022 Dönemi Bütçe Çağrısı”na ilişkin tebliği, Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlandı. Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre, cumhurbaşkanlığı bütçesi oransal olarak tüm kamu kurumları arasında ödeneği en çok artan kurum oldu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte birçok kamusal işlevi üstlenen cumhurbaşkanlığının bütçe ödeneklerindeki 10 yıllık artış yüzde 2.659 oranında oldu.

ARTMAYA DEVAM EDECEK

2012 yılında 138 milyon lira olan cumhurbaşkanlığı ödeneği, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği 2014 yılında 199 milyon liraya çıktı. 2015 yılında yüzde 99’luk rekor artışla ödeneği 397 milyon liraya çıkan cumhurbaşkanlığına 2016 yılında 434 milyon, 2017’de 648 milyon, 2018’de 845 milyon lira ödenek verildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişle birlikte bir önceki yıla göre yüzde 231’lik artışla 2.8 milyar TL’ye çıkan ödenek, açıklanan Orta Vadeli Mali Plan’a göre artış trendini sürdürecek. Buna göre, 2020 yılı ödenek teklifi 3.1 milyar, 2021 yılı teklifi 3.5 milyar, 2022 yılı ödenek tavanı teklifi de 3.8 milyar TL olarak hesaplandı.

5’TE 1’İ İNŞAAT HARCAMALARINA

2020 yılının 3.1 milyarlık ödenek toplamından en yüksek rakam, mal ve hizmet alımlarına ayrıldı. Buna göre, Cumhurbaşkanlığı 2020 yılındaki 3.1 milyarlık ödeneğinin 1.6 milyarını mal ve hizmet alımlarına, 610 milyonunu inşaat harcamalarının yapıldığı sermaye giderlerine, 515 milyonunu cari transferlere, 329 milyonunu personel giderlerine harcayacak.

Barış Pınarı ekonomisi: Artık köprü ve otoyol yok, savaş var!

medyabold
Devamını Oku »

Asker sınırın ötesinde, polis sınırın içinde ‘Barış Pınarı’ operasyonu yapıyor

Türk askeri, Suriye’de Barış Pınarı Harekatı yaparken Türk polisi de sınırın içinde harekata karşı çıkanlara operasyon yapıyor. Sosyal medyada harekat karşıtı paylaşım yaptıkları gerekçesiyle 5 kişi gözaltına alındı.

BOLD – Barış Pınarı Harekatı aleyhinde sosyal medyada paylaşımlarda bulunan 5 kişi polis operasyonlarıyla gözaltına alındı. Şırnak’ta polis, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’ye yönelik yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı aleyhinde sosyal medyada paylaşımlar yapanların peşine düştü. İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 5 kişiyi sosyal medyada terör örgütüne destek verdikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve kurumlarına hakaret eden paylaşımlarda bulundukları gerekçesiyle yakaladı. Gözaltına alınanların Emniyetteki sorgularının sürdüğü bildirildi.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

Millet Bahçesi beklerken Atatürk Havalimanı kiraya veriliyor

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın millet bahçesine dönüştüreceği İstanbul Atatürk Havalimanı’nın Genel Havacılık Terminali kiraya veriliyor.

BOLD – İstanbul Havalimanı’na taşınmasının ardından Atatürk Havalimanı, tarifeli ve tarifesiz, iç ve dış hat ticari yolcu taşımacılığına yönelik seferlere 7 Nisan’da kapatıldı. Bu tarihten itibaren Atatürk Havalimanı müstakil kargo, bakım/onarım, genel havacılık, hava taksi, iş uçuşları, devlet uçakları ile yapılan uçuşlar ve otoritenin uygun göreceği trafiklere hizmet veriyor.

Millet bahçesi hazırlıkları kapsamında Atatürk Havalimanı apronunda faaliyetleri sona eren tesislerin ve binaların yıkım ihalesi Perşembe günü yapıldı.

KİRA İHALESİ

Yıkım ihalesinin yanı sıra Atatürk Havalimanı’nda bulunan Genel Havacılık Terminali işletimi yüzde 35 ciro payı muhammen bedel üzerinden açık ihale usulü ile 31 Aralık 2020 tarihine kadar kiraya verilmek amacıyla ihaleye çıktı. Geçen yıl mayıs ayında Atatürk Havalimanı’nın Millet Bahçesi olacağı açıklanmıştı.

İhaleye katılmak isteyenlerin 50 bin lira geçici teminat vereceği de ihale ilanında belirtildi. Kiralanacak terminale talip olanlar 24 Ekim saat 14:00´e kadar ihale şartnamesinde belirtilen belgeleri tamamlayıp DHMİ Genel Müdürlüğü Genel Evrak Birimine verecek. İhale 24 Ekim saat 14:30´ da DHMİ Genel Müdürlüğünde yapılacak.

114 TÜRK TESCİLLİ JET

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Ağustos 2018 verilerine göre Türkiye’de 44 hava taksi işletmesinde 202 hava aracı, 76 genel havacılık işletmesinde 362 hava aracı bulunuyor. 114 Türk tescilli iş jeti var.

Birçok ünlü ismin de kendisine ait iş jeti bulunurken, iş insanları kullanmadığında hava taksi olarak kiraya verdiği iş jetleri için Atatürk Havalimanı da dahil bazı havalimanlarında genel havacılık terminalleri var.

Genel havacılık terminallerinde yolcu terminalinden ayrı bir terminalde iş jetleri ya da hava taksi ruhsatıyla uçuş yapan işletmelere hizmet veriliyor. Genel Havacılık Terminali’ni kullanan yolcular; güvenlik, gümrük ve pasaport işlemlerini beklemeden bu terminalde yapabiliyor.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

AKP Çin ile yakınlaşırken Doğu Türkistan’ı gözden çıkardı

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkan Vekili Dongming Wang ile görüştü. Görüşmede Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı muameleler gündeme gelmedi.

BOLD – TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, “Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılık Konulu Üçüncü Parlamento Başkanları Toplantısı” çerçevesinde, Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkan Vekili Dongming Wang ile görüştü

ASKERİ OPERASYON DIŞINDA SEÇENEK KALMADI

TBMM Başkanı Prof. Dr. Şentop görüşmede Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği “Barış Pınarı” operasyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şentop, bazı batılı ülkelerin terörle mücadele konusunda uyguladığı çifte standarda dikkat çekerken Türkiye’nin, sorunun çözümü için askeri operasyon dışında her türlü seçeneği samimiyet ve sabırla denediğini, ancak netice alamadığını vurguladı.

UYGURLAR GÜNDEME GELMEDİ

Çin Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkan Vekili Dongming Wang ile baş başa gerçekleşen görüşmede Doğu Türkistan’da kamplarda eziyet gördüğü belgelenen Uygurlar gündeme gelmedi.

Barış Pınarı’nda kim Türkiye’nin yanında, kim karşısında?

 

medyabold
Devamını Oku »

Pentagon’un “Türkler ABD birliğini vurdu” açıklamasına Hulusi Akar’dan cevap

ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, Suriye’deki Kobani kenti yakınında ABD birliklerinin Türk mevzilerinden topçu ateşine maruz kaldığını bildirdi.

BOLD – Pentagon sözcülerinden donanma subayı Brook DeWalt, Kobani’de ABD birliklerinin saldırıya uğradığını açıkladı. Türk mevzilerinden topçu ateşine maruz kaldıklarını kaydetti. “Patlama, Güvenlik Mekanizması bölgesi dışında bulunan alanın birkaç yüz metre içerisinde meydana geldi” dedi.

ABD birliklerinin Kobani’den çekilmediğini aktaran DeWalt, hiçbir askerin patlamada yara almadığını açıkladı. “ABD, Türkiye’nin acil savunma eylemi ile sonuçlanabilecek eylemlerden kaçınmasını talep etmektedir” diye konuştu.

Milli Savunma Bakanı Akar ise, ABD birliğinin vurulmadığını savundu. “Kesinlikle ABD ve koalisyon askerinin vurulması söz konusu değil” dedi.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

A Milli Takım 2020 biletinin yarısını cebine koydu

EURO 2020 yolunda Arnavutluk engelini son dakikalarda aşan Türkiye zor da olsa maçı kazandı. Yorumcular futbolu yetersiz, galibiyeti çok değerli buldu. 2020 yolunun açık olduğu vurgulandı.

BOLD – A Milli Takım Arnavutluk’u 90’da bulduğu golle 1-0 mağlup ederek 18 puanla zirvedeki yerini korudu. EURO 2020 yolunda çok önemli bir galibiyet alarak H Grubu’nda liderliğini devam ettirdi. Cenk Tosun’un attığı golle finaller için bir adım daha Ay-Yıldızlı ekip oynadığı oyunla tat vermese de sonuç itibariyle istediğini aldı. Yorumcular oyunun çok tatmin edici olmamasını eleştirdi. Maç ile ilgili değerlendirmeler şöyle:

BİLETİN YARISINI KOYDULAR CEBE

UĞUR MELEKE: Arnavutluk’la iç sahada oynuyoruz, ilk hücumcuyu oyuna 80’de soktuk! Çalhanoğlu neredeyse tüm pozisyonlarımızı yanlış kararlarıyla yok etti: 11’de vurması gereken yerde vurmadı. 35’te kontra atakta Umut’a pası vermedi, cılız bir şut attı. 65’te en net pozisyonumuzda pası Burak’ın arkasına attı. Ama 90 dakika sahada kaldı. Bu kadar kötünün olduğu bir günde sonucu da kötü Arnavut savunması belirledi neyse ki. Merih-Zeki’yle beraber takımın en isteklileri Cenk ve Burak’a gönülden tebrikler, son dakika baskısıyla yarattıkları golle, Euro 2020 biletinin yarısını koydular cebe.

BUNLAR KAÇTIYSA GOLÜ BİZ ATARIZ

ÖMER ÜRÜNDÜL: Düşünebiliyor musunuz iki takımın da kazanmak zorunda olduğu bir maç ve 70 dakika iki takımın da tek bir pozisyonu yok. Bir hayli ilginç bir durum. Son 20 dakikada ise neler olacağını önceden tahmin ettim. Hatta beraber izlediğim yakın dostuma ‘Son bölümde Arnavutluk pozisyonlar bulur’ dedim. Çünkü hem yorulmuştuk hem üretemiyorduk hem de mecburen riskler artmıştı. Nitekim son 20 dakikada üç net gol pozisyonu oluştu ama atamadılar. Bu sefer de yine arkadaşım dedi ki; ‘Bunlar kaçtıysa golü biz atarız’ ve nitekim de bir mucizeyi son dakikada gerçekleştirdik.

TOP KALEYE GİDENE KADAR ÖMÜR GİTTİ

TÜMER METİN: Golde Cenk’in kafasından sonra top kaleye gidene kadar ömrümüzden ömür gitti. Ülke olarak zor bir dönemden geçiyoruz. Bu akşamın tadını çıkarsınlar. Mehmetçiğimize de moral olmuştur. Oyun son 30’da çözüldü. Arnavutluk 4 pozisyon buldu. Mert ve Merih’in harika müdahalelerine tanık olduk. Cenk kafayı vurmadan önce 1 puan iyi diye düşünmeye başlamıştık. Bu akşam galibiyeti hak edecek oyunu oynadık mı? Bundan daha iyi oynadığımız maçlar vardı.

KORKUYA DAYALI LİDERLİK

İLKER YASİN: Şenol Güneş, dün sıradan Arnavutluk önünde kan ter içinde kaldı ve Andorra’dan sonra 90’da kendisinin de inanamadığı bir galibiyeti kazandı. 76’da 82 ve 87. dakikalarda Arnavut futbolcu mutlak golle karşı karşıya kaldığı pozisyonları değerlendirse, Şenol Güneş’in söyleyecek fazla bir şeyi olmayacaktı. Korkuya dayalı liderlik, kaçınma ve mutlak itaat doğurduğu için yaratıcılığı harekete geçiremez. Ve sinerjiyi doğuramaz. Biz belki 2020 finallerine gideriz ama dünkü korkuya dayalı oyun anlayışıyla yerimizde saymaya devam ederiz.

İMDADIMIZA ARNAVUT SAVUNMASI YETİŞTİ

ŞANSAL BÜYÜKA: İmdadımızı Arnavut savunması yetişti. İsmaili ile İtalyan liginin enaz gol yiyen kalecilerinden biri olan Strakosha birbirlerine girip topu kaybedince Cenk‘in boş kaleye kafa vuruşu, son dakika golü olarak ağlara gitti, biz de heralde bu golle finallere gittik. Çok uğraştık çok… Arnavutların inadını kırmak için özellikle ikinci yarıda çok uğraştık. Neyse bizim kıramadığımız inadı kendileri kırdı. Ama kim ne derse desin hak ettiğimiz bir maçtı. Şu da unutulmasın; Önceki yıllarda son dakika golleriyle çok yıkıldık, çok hayal kırıklıkları yaşadık. Şimdi son dakika golleriyle kazanıyoruz. Ne güzel; demek ki maçı son dakikaya kadar bırakmıyor, mücadele ediyoruz. Bize böyle takım lazım.

OYUNDAN KOPMAYIP KAZANDILAR

REHA KAPSAL: Yalnız milli takımın bu oyunu, oyuncular tamlamasından değil, oyun esas tamlaması ile saha içindeki kalite farkını da ortaya çıkaracaktır. Nitekim fizik kalitesi yüksek Arnavut Milli Takımı’na karşı, oyuncu kalitesi yüksek milli takımımızın, bunu saha içindeki oyunuyla da farklı seviyeye çekmesi gerekir. Milli takım oyuncularımızın, galip geleceğine inanarak, son dakikalara kadar Andorra maçı gibi bu maçta da oyundan kopmayıp kazanmaları alkışı fazlasıyla hak ediyor.

HOCANIN PLANININ TUTTUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM

AYHAN AKMAN: Mert ve Merih, maçı bizim adımıza çeviren en önemli iki oyuncuydu. Çağlar da sonradan girdikten sonra önemli katkılar yaptı. Merih maçın kahramanıydı. Maçın son bölümünde rakip hızlı hücuma çıktığı pozisyonda sarı kartlı olmasına rağmen topu kaptı. Bu galibiyet gerçekten çok kıymetli. Bizim Türkiye olarak o turnuvalarda olmamız lazım. Bu üç puanı ülke olarak hak ediyorduk. İlk etapta çok temkinliydik. Sonrasında hocanın yaptığı değişiklikler, maçı kazanma adına oldu. Pozisyon verdik ama biz de pozisyonlara girdik. Hocanın planının tuttuğunu düşünüyorum.

Türkiye ve Fransa kazandı; H Grubu’nda son puan durumu ve kalan maçlar

medyabold
Devamını Oku »

Çavuşoğlu’ndan BM’ye “Sürece dahil ol” çağrısı

Operasyonla Suriyelilere evlerine dönüş yolunu açtıklarına inandıklarını ifade eden Bakan Çavuşoğlu, bu sürecin Birleşmiş Milletler’le koordinasyon içinde yapılması gerektiğini kaydetti.

BOLD – Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, New York Times’ta yayımlanan “Türkiye neden Suriye’de savaşıyor?” başlıklı makalesinde, Barış Pınarı Herakâtı’nı başlatan Türkiye’nin pozisyonunu yeniden anlattı. Bakan Çavuşoğlu, harekatın Suriyeli mültecilerin evlerine dönmelerine yardımcı olacağını söyledi.

BM KOORDİNASYONUNDA YAPILMALI

Operasyonla birlikte Suriyeli mültecilerin evlerine dönüş yolunu açtıklarına inandıklarını ifade eden Çavuşoğlu, “Bu süreç uluslararası hukuka uygun olmalı ve Birleşmiş Milletler’le koordinasyon içinde yapılmalı. Suriye farklı etnik kimlikleri barındıran bir ülke. Suriye’de siyasi çözüm bulunana kadar, yaşayabilir ve herkesin temsil edildiği yerel yönetimler oluşturulmalı” dedi.

SİVİLLERE YÖNELİK TEHDİDİ EN AZA İNDİRMEK İÇİN TEDBİRLER ALINDI

Sivillere yönelik tehdidi en aza indirmek ve insani krizi önlemek için operasyon öncesi tüm önlemleri aldıklarını belirten Çavuşoğlu, koalisyonun Rakka operasyonuyla karşılaştırıldığında Türkiye’nin Suriye’de daha önce yaptığı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarının, Türkiye’nin terör karşıtı operasyonları ne kadar dikkatli yönettiğinin bir kanıtı olduğunu söyledi.

IŞİD’E KARŞI TEK ASKER GÖNDEREN ÜLKE BİZİZ

Çavuşoğlu PYD’nin, kendileri olmadan IŞİD’le mücadelenin güç kaybedeceğini söylemesini “uluslararası topluma yapılan bir şantaj” olarak niteleyen Çavuşoğlu, “Bu gaddar teröristlerle (IŞİD) olan mücadele, özellikle müttefiklerimiz yanımızda durur ve bizimle iş birliği yaparlarsa, zayıflamaz. IŞİD’e karşı sahaya asker gönderen tek ülke biziz” dedi.

Barış Pınarı’nda kim Türkiye’nin yanında, kim karşısında?

medyabold
Devamını Oku »

“Millet İttifakı’nı parçalamak için istihbarattan görevlendirilenlerin isimleri biliyoruz”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Millet İttifakı parçalanmalı”sözlerine tepki gösterdi. “Erdoğan kendi koltuğunu korumak için arayış içinde. İstihbarattan görevlendirilenlerin isimlerini biliyoruz” dedi.

BOLD CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Karar Gazetesi yazarları Yıldıray Oğur, Ahmet Taşgetiren ve Elif Çakır’ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın Millet İttifakı’nın parçalanmasıyla ilgili sözlerine de yanıt verdi. Karar’daki röportajın bazı bölümleri şöyle:

Çakır: Millet ittifakı önümüzdeki dört yıl yani Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar devam edecek mi? Bir risk var gibi gözüküyor.

Kılıçdaroğlu: Erdoğan kendi koltuğunu korumak için belli arayışlar içinde biz farkındayız. Millet İttifakı’nı bir şekilde parçalamak kendi geleceğini koltuğunu güvence altına almak çerçevesinde hareket ediyor. O çerçevede bazı kurumları harekete geçirmiş durumda biz bunu biliyoruz.

GÖREVLENDİRİLEN İSİMLERİ BİLİYORUZ

Taşgetiren: İstihbarat mı?

Kemal Kılıçdaroğlu: Evet yani o kurumdan belli kişiler bu ittifakı nasıl bozabiliriz bunun arayışı içindeler. Görevlendirilen isimler var. Biz o isimleri de biliyoruz. Ama toplum tüm gerçekleri görüyor. Millet İttifakı’nın ana omurgasını CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan 4 parti oluşturuyor. Ortak payda demokrasi liyakat ve adalet. Ama 4 partinin kendine göre dünya görüşü olabilir. Ama ortak olduğumuzu noktalar temel ilkeler var.

CHP’DE EN ELİT BENİM

Oğur: Dışarıdan bakılınca partinin tavanında bir değişim iradesi olduğu ama tabanında bu değişime direniş olduğu görülüyor.

Kılıçdaroğlu: 10 yıllık süreç içinde en büyük değişimi yaşayan parti biziz. Bu bizim açımızdan çok önemli. Bize hep elitlerin partisi, halka tepeden bakan bir parti olarak eleştirirlerdi. Ama partiyi yönetenlerden elit, melit kimse yok işte, en eliti benim. (Gülerek) Dolayısısıyla o değişimi yaşadık

NAZLI ILICAK NİYE İÇERİDE?

…Düşüncesinden ötürü insanı hapse atmayalım. Selahattin Demirtaş içeride. Niye içeride? Osman Kavala içeride, niye içeride. Ahmet Altan Nazlı Ilıcak içeride, niye içeride? Ali Bulaç da içerideydi. Binali Yıldırım’a söyledim. Ali Bulaç sizin mahalleden dedim. Bir de gerçekten entelektüel derinliği olan birisi dedim. Bunu niye hapse atıyorsunuz siz, hangi gerekçeyle atıyorsunuz.

Oğur: AK Parti’den istifa eden Babacan ve Davutoğlu yeni parti kurma aşamasındalar. Siz bu istifalar için ne düşünüyorsunuz?

Ben Sayın Babacan ile çok fazla ilişkimiz olmadı ama Sayın Davutoğlu ile başbakanlığı döneminde ilişkilerimiz oldu. Zaman zaman bir araya geldik. İlk yaptığı işlerden biri siyasi etik kanununu parlamentoya getirmesiydi. Biz bunu öteden beri savunuyorduk. Parlamentonun işlevini arttırmaları konusundan da çalışmaları vardı. Ama gerçekleşmedi bunlar. Şimdi ayrıldılar ben demokrasiye bundan sonraki siyasal yaşamlarında katkı vereceklerine inanıyorum.

RÖVANŞ OLMAZ, İMAM HATİPLİYE BURS VERİYORUM

(Başörtüsü ve imam hatipler konusunda rövanş olur mu?) Kesinlikle. Ne rövanşı. İnsanların değeri üzerinden rövanş olur mu? Kesinlikle böyle bir şey olmayacak. İmam Hatiplere hiçbir zaman karşı olmadım…Benim imam hatipte burslu öğrencim var burs veriyorum. Çorum’da bir kız çocuğuna burs veriyorum. Çorum’da bir köyde bir şehit ailesini ziyaret etmiştim. Bir kadın geldi kocası vefat etmiş küçük de bir oğlu var. Burs vermeye başladım. Kızımızın dersler fena değil. Bir karşıtlığım olsa ben niye burs vereyim.

Oğur: Kamuda başörtüsü hakkından geri dönüş olmaz diyorsunuz.

Tabii tabii, Kesinlikle. Yok artık böyle bir mesele.

ERDOĞAN DEDİKLERİMİ YAPACAK OLSA…

Taşgetiren: Gözaltındaki anne konusuyla ilgili. Böyle çok olay var. Anne baba cezaevine düşmüş ve çocuklar dede ve nelerinin yanında alanlar var. Bu tür hadiseleri biriktirip doğrudan Cumhurbaşkanına çıksanız. Çünkü yargıyı onun duruşu etkiliyor. Sizin belki Saray’a gitmemek gibi bir takım tercihleriniz var.  Bizzat gidip siz devlet başındasınız bu acıları görmezden gelemezsiniz deseniz. İltisaklı diyerek cezaevinde konanlar var. Yürüyüş yaptınız Ankara, İstanbul arasında…

Bilsem ki Erdoğan benim dediklerimi yapacak ben yarın sabah giderim. Oysa yaptığımız bütün görüşmelerde söylediklerimin hiçbirisi olmadı. Benim gitmem sadece ona meşruiyet kazandırır. Unutulmamalıdır ki biz yargının bağımsızlığını savunuyoruz. Ve kimse bu sorunla uğraşmıyorken ve bize yönelik her türlü suçlamaya rağmen mağdurları gündeme getirdik, gündemde tuttuk, tutuyoruz. Barış Akademisyenlerinin mağduriyetlerini de gündemde tuttuk, tutuyoruz. …Şimdi şu örneği vermek isterim. Osman Kavala’yı geçen mahkemede yargılanırken mahkeme hakimi tahliyesi önünde görüş beyan etti. Hemen derhal mahkeme başkanı değiştirildi. Yeni bir başkan geldi. Dolayısıyla Osman Kavala tutukluluğunda devam kararı alındı. Nesini söyleyeceksiniz kim değiştiriyor bunu. Erdoğan’dan habersiz mümkün değil. Nazlı Ilıcak 50 sefer söyledim. Eline silah alsa tamam. Tek satır CHP lehine bir yazı yazmış da değildir. Ama Nazlı Hanım bir gazetecidir. Onun da kendisine göre bir dünya görüşü bir düşüncesi vardır. Yazar çizer eleştirir vesaire falan. Hatta taraflı bile davranabilir. Ömür boyu müebbet hapis, akıl var mantık var…Tabii eleştiri de aldım. Neden Nazlı Ilıcak’ı Ahmet ve Mehmet Altan’ı dillendiriyorsun diye eleştiri aldım. Yanlışlıkla da orada başlıyor zaten. Benim yandaşım için olunca tamam, öbürü olunca olmaz.  Biz demokrasiyi savunuyorsak herkes için savunmak zorundayız.

O ÇOCUĞUN HAKKINI BİRİ SAVUNMALI

Bir olay anlatayım size. Bir öğretmen kadın 15 Temmuz’un sıcaklığı içinde gözaltına alınmış. Bu kadının özelliği yeni doğum yapmış. Biz kıyameti kopardık. Ya bu çocuğun anne sütüne ihtiyacı var. En azından doktorlar diyorlar ki saat başı anne sütü alacak çocuk… Saat başı iki saatte bir götürün anne sütünü emsin tekrar götürün. Vay efendim sen FETÖ’cüsün. Ya bunun FETÖ’cülükle ne ilgisi var. Kadın zaten gözaltında, varsa bir şey sorgulamayı yap. Ama bu çocuğun annesiyle buluşması lazım. Kıyameti kopardık neyse sonunda geldiler o noktaya. O çocuğun hakkını birinin savunması gerekiyor. Yenikapı’ya giderken de 13-14 madde saydım. Liyakati, ordunun siyasetin dışında kalması ve yargının bağımsız olması gerektiğini saydım. Erdoğan ile görüşmemizde kendisine şunu da söyledim.

SARAYDAKİ LÜKSÜ GÖRDÜM, HARAMDIR DEYİP YEMEDİM

Bir sefer gittim saraya zaten. Orada da pasta getirdiler ama o lüksü gördükten sonra vallahi haramdır diye yemedim. Sadece çay içtim. O kadar. Çünkü o kadar lüks olmaz ya. Bu kadar sefalet varken bu kadar lüks olmaz.

Barış Pınarı’nda kim Türkiye’nin yanında, kim karşısında?

medyabold
Devamını Oku »

Orhan Kural ‘Karanfil’e kızıp Sıla’yı mahkemeye verdi

Sigara ve alkolle mücadeleye hayatını adayan Prof. Dr. Orhan Kural, şarkıcı Sıla’nın ‘Karanfil’ şarkısı hakkında ‘sigarayı özendirdiği’ gerekçesiyle suç duyurusu bulundu.

BOLD – Prof. Dr. Orhan Kural, ‘Karanfil’ isimli parçası nedeniyle Sıla Gençoğlu’nu mahkemeye verdi. Kural, İstanbul başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda şarkıda “Bir sigara yak” ifadesinin 5 defa geçtiği vurguladı. Şarkının 15 milyondan fazla dinlendiğini belirten Kural, Sıla’nın gençler arasında sevildiği, hayranlarının ortaokul ve lise öğrenciler olduğu savundu.

ÇOK BÜYÜK MENFAATLER KARŞILIĞINDA…

Dilekçede şu ifadelere yer verildi: “Beğenenlerden yüzde 5’inin bilinçaltına etkili olarak sigaraya başlamasına neden olması halinde kanına girdiği öğrenci ve genç sayısı ortalama 750 bin civarında olacaktır. Bu kadar hassas olduğumuz bir konuda neden bir sanatçı baştan sona ‘Bir sigara yak’ desin? Bunu 15 milyon kişi izlemiş, çoğu genç bunların. Kafalarına sigarayı yerleştiriyor. Zaman içinde çocuk, merakla sigaraya başlıyor. Bunlar çok büyük menfaatler karşılığında yapılıyor.”

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

Barış Pınarı’nda kim Türkiye’nin yanında, kim karşısında?

Türkiye’nin Suriye’ye yönelik Barış Pınarı Harekatı’na birçok ülke karşı çıktığını açıkladı. Azerbaycan, Katar ve Pakistan, harekat emrini veren Erdoğan’a destek çıktı. ABD, Rusya ve Çin ise Ankara’ya örtülü destek verenlerden…

BOLD – Euronews’in aktardığına göre Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinden ABD, Rusya ve Çin, Barış Pınarı Harekatı konusunda ‘muğlak’ bir duruş sergiliyor. Habere göre 3 ülkenin bu pozisyonları Türkiye için önemli görülüyor. Bu ülkelerin operasyona açık olarak karşı olması durumunda BM’den Ankara karşıtı pozisyon gelebilirdi ancak böyle bir durum yaşanmadı.

ABD Başkanı Donald Trump Türkiye’yi askeri olarak desteklemediğini ve operasyonun “kötü bir fikir” olduğunu söylemesine rağmen açıktan karşı olduğunu açıklamadı. Rusya da kesin bir taraftan almaktan kaçınırken IŞİD mensuplarının kontrol altında tutulmasına dikkat çekti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinden Çin de Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaparken açık bir pozisyon almaktan kaçındı.

 

MACARİSTAN’IN TAVRI

AB yetkilileri Türkiye’den operasyonu durdurmasını isterken buna destek vermeyen Macaristan’ın yanı sıra İspanya’nın tutumu da muğlak kategorisinde değerlendiriliyor. AB ülkelerinden özellikle Fransa, Almanya ve Hollanda operasyona güçlü şekilde karşı çıkıyor. Muğlak pozisyondaki Macaristan, Avrupa Birliği’nin Türkiye karşıtı ortak tavır almasını engelliyor. “Türkiye’nin topraklarındaki 4 milyon mülteciyi ülkelerine gönderme çabalarını destekliyoruz” diyor.

Azerbaycan, Katar ve Pakistan Ankara’ya destek veriyor. Katar hariç Arap Ligi üyesi devletler de Türkiye’nin operasyonuna karşı çıkıyor. Arap Ligi üyelerinden Filistin’in kınama kararına karşı çıkmaması da Türkiye’de tepkiyle karşılandı.

Harekata karşı çıkanlar arasında İskandinav ve Kuzey Afrika ülkelerinin yanı sıra Kanada, Avustralya, İran, Romanya, Portekiz, İngiltere gibi çok sayıda ülke bulunuyor.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

 

medyabold
Devamını Oku »

Barış Pınarı’ndan kan akmaya devam ediyor

AKP’li Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatı devam ederken hem Suriye hem de Türkiye’de ölenlerin sayısı hızla artıyor.

BOLD – YPG/PKK’nın Şanlıurfa Suruç’taki sivillere yönelik gerçekleştirdiği açıklanan havan mermili saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 3’e yükseldi. Aynı saatlerde Nusaybin de havan mermilerinin hedefi oldu. 8 sivil hayatını kaybetti, 35 kişi de yaralandı. Barış Pınarı Harekâtı’nın başlamasından bu yana Türkiye tarafından sivillere yönelik saldırılarında biri bebek ikisi çocuk 14 kişi hayatını kaybetti.

Önceki gün de Şanlıurfa’nın Akçakale, Birecik ve Ceylanpınar ilçeleri saldırıların hedefi oldu. Saldırılarda biri 9 aylık bebek, ikisi 11 yaşında çocuk, üç kişi yaşamını yitirmiş, 45 kişi de yaralanmıştı.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

Fransa’dan açıklama var; Türkiye’den intikam almak istiyoruz

2020 Avrupa Şampiyonası H Grubu’nda 18 puanla zirveyi Türkiye ile paylaşan Fransa, pazartesi günü oynanacak maça odaklandı. Fransızlar ilk maçı unutamadı.

BOLD – A Milli Futbol Takımımız, Arnavutluk’u 1-0 yenmesinin ardından Fransa ise İzlanda’yı aynı skorla deplasmanda mağlup etti. 18 puanla zirvede yer alan iki takım pazartesi günü Paris’te karşılaşacak. A Milli Takıma karşı Fransa cephesi de kendini motive etmeye başladı. İzlanda’da takımın tek golünü atan Oliver Giroud, “İzlanda çok kalabalık savunma yapıyordu, attığım gol çok önemliydi. Şimdi sırada Türkiye var. Türkiye’den intikam almak istiyoruz. Tek düşüncemiz kazanmak ve gruptan çıkmak.” ifadelerini kullandı.

GRİEZMANN: TÜRKİYE’DE ACI ÇEKMİŞTİK İYİ HAZIRLANACAĞIZ

Griezmann, ”İzlanda ile oynadığımız maç çok zordu ama 3 puan almak zorundaydık ve aldık. Şimdi evimizde çok önemli bir maç oynayacağız. Türkiye’de acı çekmiştik. Bu yüzden Türkiye maçına çok iyi hazırlanacağız ve kazanmak için oynayacağız.”

Fransa teknik direktörü Deschamps’da Türkiye maçına önem verdiklerini belirterek “Türkiye maçı öncesinde İzlanda’da kazanmak önemliydi. Şimdi Türkiye maçına odaklanacağız.” İfadelerini kullandı.

Türkiye ve Fransa kazandı; H Grubu’nda son puan durumu ve kalan maçlar

 

medyabold
Devamını Oku »

Vatandaş yüzde 9.26 enflasyona inanmıyor

İYİ Partili Dursun Ataş, geçen yıl eylül ayında enflasyonu yüzde 24.52 olarak açıklayan TÜİK’te başkanın değiştirildiğini ve bundan sonra enflasyonun sürekli düştüğünü belirtti. “TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerine kimse inanıyor” dedi.

BOLD – İYİ Parti Kayseri Milletvekili Ataş, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı enflasyon verilerine kimsenin inanmadığını söyledi.

Bir yıl önce eylül ayı tüketici enflasyonunun yüzde 6.30, yıllık ise yüzde 24.52 olarak açıklandığını anımsatan Ataş, “Enflasyonu hesaplayan birimin başındaki TÜİK Başkan Yardımcısı görevinden alındı, TÜİK’in başına da Yinal Yağan atandı. Bu kişi çok başarılı olmuş ki enflasyonu sürekli düşürüyor. Çarşıya pazara çıkın gerçek enflasyonu görün, mutfakta yangın var, tencere kaynamıyor” diye konuştu.

İYİ Parti, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamına halkın inanmadığını belirterek TBMM’ye araştırma önergesi vermişti.

AKP OYLARI İLE REDDEDİLDİ

AKP oyları ile reddedilen önergede, “Çaya yüzde 30, elektriğe yüzde 50, doğal gaza yüzde 35, köprü geçişlerine yüzde 20, şekere yüzde 16, sigaraya yüzde 50, öğrenci yurtlarına yüzde 20, akaryakıt ve temel gıdalara zam üstüne zam gelirken nasıl oluyor da enflasyon düşüyor, 9.26 oran nasıl çıkıyor” diye sorulmuştu.

“DEVLET KURUMLARINA GÜVEN KALMADI”

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu da, TÜİK başta olmak üzere devletin kurumlarına güven kalmadığını dile getirdi.

AKP Amasya Milletvekili Hasan Çilez ise TÜİK’in daha önce açıkladığı rakamların doğru kabul edildiğini hatırlatarak, “Devlet kurumlarını şaibe altında bırakmayalım. Enflasyon yüzde 20 çıkınca TÜİK’i güvenilir buluyorsunuz, yüzde 9’a düşünce TÜİK güvenilmez oluyor” ifadelerini kullandı.

Barış Pınarı ekonomisi: Artık köprü ve otoyol yok, savaş var!

medyabold
Devamını Oku »

Trump, ‘Türkiye ekonomisini işlevsiz hale getirecek’ kararnameyi imzaladı

ABD Maliye Bakanı Steve Mnuchin, ‘Türkiye ekonomisini işlevsiz hale getirecek’ yaptırım kararnamesinin ABD Başkanı Trump tarafından imzalandığını açıkladı.

BOLD – AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Suriye’ye yönelik başlatılan Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye’ye, ABD yaptırımları geliyor.

ABD Maliye Bakanı Steve Mnuchin, “Trump ABD’li yetkililere Türkiye’yi hedef alabilecek güçlü yaptırım yetkisi veren yeni bir kararname imzaladı. Zorunda kalırsak Türkiye ekonomisini işlevsiz hale getirebiliriz” dedi.

Trump, operasyona yeşil ışık yakmasının ardından yaptığı açıklamada Türkiye ekonomisini mahvedebileceğini açıklamıştı.

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

11 Ekim 2019 Cuma

Savunma Bakanlığı Suriye harekatıyla ilgili yeni sayı paylaştı

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Suriye topraklarında başlatılan Barış Pınarı Harekatı dördüncü gününde… Savunma Bakanlığı toplam 415 teröristin etkisiz hale getirildiğini açıkladı.

BOLD – Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Fırat’ın doğusunda devam eden Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin yeni bir açıklama yaptı. 415 teröristin etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

“Fırat’ın doğusunda icra edilen Barış Pınarı Harekâtı gece boyunca başarıyla sürdürüldü. Terör örgütü PKK/PYD-YPG mevzileri etkili şekilde karadan ve havadan vuruldu. Etkisiz hale getirilen toplam terörist sayısı 415’e ulaştı.”

Ermeni Patrikliği’nden ‘barışçıl olmayan yollarla barışın tesisi’ açıklaması

medyabold
Devamını Oku »

Ermeni Patrikliği’nden ‘barışçıl olmayan yollarla barışın tesisi’ açıklaması

Türkiye Ermeni Patrikliği, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili açıklamasında barışın tesisinin her zaman barışçıl yollarla olmadığını savundu. “Kiliselerimizde yapılan ayinlerin hitamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası ve ordusu için her daim dua edilmektedir” denildi.

BOLD – Türkiye Ermeni Patrikliği Kaymakamı Episkopos Sahak Maşalyan, Barış Pınarı harekatına ilişkin açıklama yaptı. Sahak Maşalyan, “Türkiye Ermenileri Patriklik makamı barışın ve barış ortamında insanların müreffeh bir yaşam sürmelerinin önemini her zaman vurgulamıştır” diyerek başladığı açıklamasına şöyle devam etti: “Ortadoğu’da, yakın coğrafyamızda, özellikle Suriye’de süregelen savaş ve kaos ortamı hepimizi derinden üzmekte ve endişelendirmektedir. Maalesef barışın tesisi her zaman barışçıl yollarla olmamaktadır. Terörü sonlandırmak ve yurt sınırlarının güvenliğini sağlamak hedefini güden harekâtın amacına uygun şekilde sürmesi ve bir an önce huzur ve güvenliğin tesis edilmesi için dua ediyoruz” dedi.

BEKA DUALARINI YİNELEDİ

Maşalyan, açıklamasına şu ifadeleri kullandı: “Kiliselerimizde yapılan ayinlerin hitamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası ve ordusu için her daim dua edilmektedir. Ordumuzun Suriye Barış Pınarı harekâtının barışçıl amaçlarına ulaşması ve asker evlatlarımızın başarıyla görevlerini ifa ederek esenlikle yurda geri dönmesi için her ayinde tekrarladığımız beka dualarımızı yineliyoruz. Rab, lider ve komutanlarımızı hikmet, şefkat ve sağduyu ruhuyla esinlesin. Her türlü baskıya, teröre, haksızlığa, işkence ve göçe maruz kalan Suriye halkları adil bir barışın en güzelini artık fazlasıyla hak ediyorlar. Onların da adalete, barışa ve güzel günlere olan inancını yitirmeden daha parlak bir geleceğe umutla bakabilmeleri için Yüce Tanrı’ya yalvarıyoruz.”

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

medyabold
Devamını Oku »

Doktor anne, hakim baba karşısında adalet arıyor: Adli Tıp raporuna rağmen, çocuğun velayeti istismarcı babaya verildi

Kahramanmaraş’ta yaşayan doktor bir annenin, hakim kocasına karşı akıl almaz bir hukuk mücadelesi veriyor. Oğlu istismar edilen doktor Aynur Erzengin’in anlattıkları korkunç…

BOLD ÖZEL – Türkiye’de cinsel istismar vakaları son 3 yılda 23 kat arttı. Bunun en önemli sebebi, taciz veya tecavüzle suçlananların ya hiç tutuklanmaması ya da caydırıcı cezalar verilmemesi. Bu sorun yetmezmiş gibi Gaziantep’teki mahkemelerde ‘arkadaşlık ve dostluk’ ilişkileri rezaleti yaşanıyor.

Doktor bir anne, 9 yaşındaki oğluna istismarda bulunan eski eşine karşı 8 yıldır inanılmaz bir mücadele veriyor. Aynur Erzengin, eski eşi idari hakim Ş.K.’ya açtığı hiçbir davayı kazanamadı. Mahkeme, annenin akıl sağlığından şüphe edip rapor istedi. Aynur Erzengin ‘deli olmadığını’ gösteren raporu 3 yılda alıp mahkemeye sundu. Yine olmadı, Erzengin mücadelesine devam etti. Çocuğunu alıp İstanbul’a önce psikiyatriste gitti. Sonra adli tıbba sevk edildi. İstanbul Adli Tıp, babanın çocuğa karşı uygunsuz davranışları olduğuna dair, 21 Eylül 2017’de rapor vermesine rağmen çocuğun velayeti 15 gün önce babaya verildi.

Beş doktorun imzasının bulunduğu 18 sayfalık raporda “Küçükle yapılan görüşme ve ele geçen tüm bilgi ve belgelerin bir arada değerlendirilmesi sonucunda babanın küçüğe yönelik uygunsuz cinsel içerikli davranışlarının bulunduğu kanaatine varıldığı görüşümüzü içerir raporumuzdur” deniliyor.

Aynur Erzengin, bu raporu aldığı için eski eşinin açtığı tazminat davasını da kaybetmiş ve 32 bin TL tazminat ödemeye mahkum edilmiş. 2002’de Çukurova Tıp Fakültesinden mezun olan ve Kahramanmaraş’ta aile hekimi olarak görev yapan Aynur Erzengin (43) anlattıkları korkunç:

8 YILDIR HUKUK MÜCADELESİ VERİYORUM

“Çırpınıp duruyorum. 2006’da evlendik. 2010’da oğlum dünyaya geldi. 2014’te resmi olarak ayrıldık. 2012’den beri ayrı yaşamaya başlamıştık. 8 yıldır hukuk mücadelesi veriyorum. Karşımdaki insan hakim olduğu için bütün davalar kapatılıyor. Ben hep haksız çıkarılıyorum. Başımda çok büyük adaletsizlik dönüyor. medyaya çık anlat dediler. Ulusal kanallara gönderdim, RTÜK engel koyuyor, enseste giriyor, bunu haber yapamayız dediler. Şimdi bir de imza kampanyası başlattım.

Evliliğimizde de normal biri değildi. Biz de boşanmak ayıptır, çok zor bir evlilik yaşadım zaten. Çocuğumuz olunca da bunlar devam etti. Oğlum 2 yaşındayken ayrıldık. Çocuk büyüdükçe babasının yaptıklarını anlatmaya başladı. İlkokul birinci sınıfa başlayınca rehber öğretmen konuştu oğlumla. Rapor hazırladı. “Doktor hanım oğlunuz kötü şeyler anlatıyor, benim oğlum olsa göndermem babasına” dedi. Sonra ben oğlumu psikiyatriste götürdüm. O da aynı şeyi söyledi. İleride çok daha kötü olur dedi.

Rehber öğretmenin raporuyla birlikte savcılığa şikayette bulundum. Oğlum savcılıkta her şeyi anlattı ama eski eşim adliyenin pedagogunun odasına girip çıktı rapora ‘annesi yönlendirmiştir’ yazıldı. Mahkemede ağladığım için akıl muayenemi istediler. 3 yılda akıl sağlığımın yerinde olduğununa dair rapor alabildim. Oğlumla birlikte İstanbul’a psikiyatriste gittim. Onlar babanın uygunsuz davranışları vardır dediler ama sizi bir de adli tıbba sevk edelim dediler.

ADLİ TIP RAPORU NİYE ALDIM DİYE DAVA AÇTI, KAZANDI, TAZMİNAT ÖDÜYORUM

İstanbul Adli Tıp’a gittim. 15 gün çocuğu dinlediler, testlerden geçirdiler, beni testlerden geçirdiler. Onlar da 5 doktorun imzasıyla aynı şeyi söyleyip rapor verdiler. Sonra ben geldim, bu raporla tekrar savcılığa başvurdum, yine dosyayı kapattılar. Üstüne de bir de velayetini babaya verdiler. Adli tıp raporunu aldıktan sonra Kahramanmaraş Aile Mahkemesine başvurdum. Babaya 120 gün çocuğa yaklaşmama cezası verildi. Ama bunu daha devam ettiremedim. Daha fazla uzaklaştırma veremediler. Velayetin kaldırılması davası açın dediler. Açtık devam ediyor. Kaç hakime sordum, milletvekilleriyle görüştüm, artık bu iş zıvanadan çıkmış, çok güçlü biri, hakim işbirliği oluşmuş dediler. Medya ile sesini duyur dediler. Emine Erdoğan’a ulaş diyen oldu.

32 DAVA AÇTI BANA, HEPSİNİ KAZANDI

Adam Gaziantep’te hakim, bütün davalar Gaziantep’te görülüyor ve davalara arkadaşları bakıyor. İtiraz ediyorum davalar Kahramanmaraş’ta görülsün diye, ben çünkü burada oturuyorum ama hiçbir itirazımız kabul edilmiyor. Adam bana 32 mahkeme açtı. Bir tane kazandığım dava yok. İstanbul Adli Tıp Raporu niye var diye ben şu an adama tazminat ödüyorum. Geçen yıl açtı davayı ve kazandı. Tam bir bela. Ablam geldi şahitlik yaptı, ona da ceza verdiler. Bana ve oğluma bela olmasın, başka bir derdim yok.”

İSTANBUL ADLİ TIP KURUMU RAPORU 1, 17, VE 18. SAYFALAR

VELAYETİN ANNEDEN ALINIP BABADAN ALINMASINI GÖSTEREN BELGE

 

Kızım eğer suçluysa asın, idam sehpasına ilk tekmeyi vurmazsam namerdim

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan’ın tehdidine AB’den cevap: Sığınmacıların silah haline getirilmesini kabul etmeyiz

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Kapıları açarız” tehdidine yanıt veren Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, sığınmacılar üzerinden şantaj yapılmasını kabul etmeyeceklerini belirtti.

BOLD – Kıbrıs Rum Kesimi’ne bir ziyaret gerçekleştiren Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonuna ilişkin açıklamalarda bulundu.

TUSK: ERDOĞAN’IN TEHDİTLERİ YERSİZ

Avrupa’nın esas kaygısının operasyonun neden olabileceği insani kriz olduğunu belirten Tusk, “Türkiye, eylemlerinin başka bir insani felakete yol açması ihtimalinin esas endişemiz olduğunu anlamalı” dedi.

Donald Tusk, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeydoğusuna başlatılan Barış Pınarı Harekâtı’nı işgal olarak nitelendirenlere yönelik “Kapıları açar, 3,6 milyon mülteciyi göndeririz” açıklamasını da değerlendirdi.

Sığınmacıların silah haline getirilmesi ve şantaj malzemesi yapılmasını asla kabul etmeyeceklerini belirten Tusk, “Erdoğan’ın dünkü tehditleri tamamıyla yersiz” dedi.

AB’ye Barış Pınarı tehdidi: “Ey AB kendinize gelin. Kapıları açar, 3,6 milyon mülteciyi göndeririz”

medyabold
Devamını Oku »

Stoltenberg: Harekatla ilgili endişelerimi paylaştım, ortak düşmanımız IŞİD

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ziyaretinde önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştü. Barış Pınarı Harekatı ile ilgili endişelerini dile getirdi.

BOLD NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Barış Pınarı Harekatı ile ilgili kendi endişelerini Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile paylaştığını anlatıp, “Bizim buradaki ortak düşmanımız IŞİD. Biz dayanışma içinde bu bölgeyi onlardan temizledik. Yakalananan IŞİD savaşçılarının kaçmasına müsaade edilmemeli” mesajını verdi.

Stoltenberg, “PKK ve YPG’yi terör örgütü olarak görüyor musunuz” sorusuna “NATO’nun kamuya açık bir terör örgütü listesi yok. BM ve AB’nin kamuoyuna açık bu tür bir listesi var ama bizim yok. Biz terörün bütün çeşitleriyle eşit olduğunu düşünüyoruz. IŞİD bizim ortak düşmanımızdır” yanıtını verdi.

ÇAVUŞOĞLU’NDAN BATI’YA İKİYÜZLÜLÜK SUÇLAMASI

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, NATO müttefiki ülkelerin ve Avrupa Birliği ülkelerinin Türkiye’nin operasyonuna gösterdiği tepkileri eleştirdi.

Çavuşoğlu, “Terörizmle ayrım gözetmeksizin mücadele etmeye devam edeceğimizi söyledik. Türkiye ittifakın (NATO) güneydoğusunda istikrarın sürmesi için kritik görevler üstlenmiştir… Türkiye’nin endişelerini anlıyoruz demek yetmez, açık desteklerini de bekliyoruz” ifadelerini kullandı

İsim vermeden Amerika Birlşik Devletleri’ni eleştiren Çavuşoğlu, “Terör örgütüyle sizin angajmanınız olabilir bu benim problemim değil. Bu terör örgütüne silah verdiniz, eğittiniz bu da benim problemim değil. Esasen bu senin ikiyüzlülüğündür. Bir yandan terörle mücadele deyip diğer yandan teröre destek vereceksiniz. Türkiye’yi koruma planı NATO konseyi tarafından onaylanmıştır ve burada YPG var ama başını Amerika’nın çektiği bazı ülkeler bunu bloke etmişlerdir. NATO tarafından onaylanan belgelerde YPG/PYD var” diye konuştu.

5 MİLYAR DOLARLIK ALTYAPI YATIRIMI

Stoltenberg, Türkiye’nin NATO’nun önemli bir müttefiki olduğunu ve Türkiye’nin savunması için NATO’nun da ciddi çaba gösterdiğini belirterek, “NATO birçok açıdan Türkiye’yi destekliyor. Türkiye’nin güvenliğine yönelik 5 milyar dolarlık askeri altyapı bir yatırımı yaptık ve bunu arttırmaya devam edeceğiz” dedi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, bugün ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la da bir araya gelecek.

BM Güvenlik Konseyinde 5 Avrupa ülkesinden Türkiye’ye “harekatı durdur” çağrısı

medyabold
Devamını Oku »

İtalyan ENI şirketi Kıbrıs çevresindeki sondaj çalışmalarından çekilme sinyali verdi

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Doğu Akdeniz’de doğal gaz arama ve çıkarma faaliyetleri için lisans verdiği İtalyan ENI firması, bölgeye savaş gemilerinin gelmesi durumunda sondaj çalışmalarına devam etmeyeceklerini duyurdu.

BOLD İtalyan ENI şirketinin Üst Yöneticisi Claudio Descalzi, Doğu Akdeniz’de çalışma yaptıkları sahalara, Türk veya Rum tarafının savaş gemilerini göndermesi halinde faaliyetlerine devam etmeyeceklerini açıkladı.

SAVAŞ BAŞLATMAK İSTEMİYORUZ

Descalzi, “Endişeli değilim ancak birileri savaş gemileri ile gelirse kuyuları açmayacağız. Kesinlikle kuyular için savaş başlatmak istemiyoruz” dedi. Kısa bir süre önce Rum yönetimi, İtalyan ENI ve Fransız Total şirketine, tartışmalı 7. parselde sondaj çalışması yapmak için ruhsat vermişti.

Geçen yıl ENI’ye ait bir gemi, Türkiye’nin münhasır ekonomik bölge olarak kabul ettiği 3. parselde arama yapmak istemesi üzerine Türkiye’ye ait savaş gemilerince bölgeden uzaklaştırılmıştı. Türkiye’ye ait Yavuz sondaj gemisi, hafta başında Kıbrıs adasının güneyindeki 7. parselde yer alan Güzelyurt-1 lokasyonuna gelmişti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Yavuz sondaj gemisinin yakında bölgede sondaj çalışmalarına başlayacağını açıkladı.

Türkiye’nin bölgede yer alan Fatih ve Yavuz sondaj gemilerine Türk Deniz Kuvvetleri’ne ait savaş gemileri eşlik ediyor.

KARARLI DURUŞ SONUÇ ALIYOR

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Türkiye ve KKTC’nin kararlı duruşunun sonuç verdiğini belirtti.

Twitter ve Facebook’tan bir açıklama yapan Özersay, “İtalyan ENI şirketinin, Türkiye’nin kıta sahanlığı içerisinde yer alan bölgede, eğer gerginliğe neden olacaksa kazı yapmak istemediğini ve kazı yapmayacaklarını açıklamasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. 2018 yılı içerisinde bahse konu şirket, hem Türkiye’nin bu konularda ciddi olduğunu, hem de Kıbrıs Türk tarafı olarak bizim, bir çözümden önce bu çalışmalar yapılacaksa bir uzlaşmaya hazır olduğumuzu bizzat görmüş, tecrübe edinmiştir… Dış politikada caydırıcılık içeren kararlı duruş, sonuç alınmasına yardımcı olabiliyor” ifadelerini kullandı.

Fransız Bakan: Avrupa Birliği toplantısında Türkiye’ye yaptırımlar görüşülecek

medyabold
Devamını Oku »

BM Güvenlik Konseyinde 5 Avrupa ülkesinden Türkiye’ye “harekatı durdur” çağrısı

BM Güvenlik Konseyinde Türkiye ile ilgili ortak açıklama konusunda uzlaşma sağlanamadı. 5 Avrupa ülkesi kendi açıklamasını yayınlayarak Türkiye’ye “harekatı durdur” çağrısı yaptı.

BOLD – Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Türkiye oturumunun yapılması için girişimde bulunan 5 Avrupa Birliği üyesi ülke Belçika, Fransa, Almanya, Polonya ve İngiltere ortak açıklamayla Türkiye’ye Suriye harekatını durdurma çağrısı yaptı.

ESTONYA DA DESTEK VERDİ

Güvenlik Konseyinde Türkiye’nin Suriye operasyonuna ilişkin ortak açıklama üzerinde dün uzlaşma sağlanamadı. ABD ve Rusya tasarıya karşı çıkınca oylamadan vazgeçildi. 2020-2021 döneminde konseyin geçici üyeliğini üstlenecek olan AB Üyesi Estonya’nın da destek verdiği açıklamayı Almanya’nın BM nezdindeki Daimi Temsilci Yardımcısı Jürgen Schulz okudu.

GÜVENLİK KAYGILARINI GİDERMEYECEK

Schulz, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki askeri operasyonundan derin endişe duymaktayız. Türkiye’ye tek taraflı askeri harekatını durdurma çağrısı yapıyoruz” diyerek başladı.

Bu harekatın, Türkiye’nin güvenlik kaygılarına yanıt vermeyeceğine inandıklarını söyleyen Schulz, yeni silahlı çatışmaların tüm bölgede istikrarsızlığı daha da derinleştireceğini, insanların yerinden edilmesine, mültecilerin ve Suriye içinde yerinden edilen kişilerin sayısının artmasına yol açacağını kaydetti.

IŞİD GÜÇLENEBİLİR

Alman diplomat, “Türkiye’nin tek taraflı askeri eylemi Uluslararası Koalisyon’un DAEŞ’e karşı kaydedilmiş başarısını da tehdit etmekte… Bölgenin ve Avrupa’nın güvenliğine ciddi tehdit oluşturan DAEŞ’in yeniden güçlenmesi için ortam sağlayarak, bölgede uzun süreli istikrarsızlık riskine yol açacaktır” dedi.

GÜVENLİ BÖLGE İTİRAZI

Schulz, Türkiye’nin oluşturmayı hedeflediği bu bölgenin Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin kriterlerine uymasının mümkün görünmediğine dikkat çekerek, “Herhangi bir demografik değişime yol açacak girişim kabul edilemez” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nde 6 ülke Suriye’ye harekâtı kınadı; ABD ve Rusya katılmadı

medyabold
Devamını Oku »

Nobel Edebiyat Ödülü’nde soykırım tartışması başladı

Nobel Edebiyat Ödülü ile ilgili tartışmalar bu kez farklı bir boyuta taşındı. 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’nün Peter Handke’ye verilmesine Arnatvutluk Başbakanı Edi Rama ve Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taki tepki gösterdi. Handke, Srebrenica’daki Sırp katliamını reddetmiş ve Miloşeviç’in cenazesinde konuşma yapmıştı.

BOLD – 2019 Nobel Edebiyat Ödülü’nün Avusturyalı yazar Peter Handke’ye verilmesine tepki yağdı. Avusturyalı oyun yazarı, romancı ve şairin 1990’lardaki Yugoslav savaşında Sırplara destek verdiğini belirten birçok isim kararı kınadı.

BBC’nin haberine göre, Handke’nin 1990’lardaki Balkan savaşlarında Yugoslavya’yı desteklemesi ve 2006 yılında soykırım ve diğer savaş suçlarından yargılanan eski Sırbistan lideri Slobodan Miloşeviç’in cenazesinde konuşma yapması tepkilere yol açmıştı.

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ise “Nobel Ödülü nedeniyle kusacağımı asla düşünmedim” yazdı. Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Taki, “Nobel Ödülü’nün kararı sayısız kurbana büyük bir acı getirdi” açıklamasını yaptı.

‘UTANÇ VERİCİ’

Tepki gösteren isimlerden birisi Arnavutluk Dışişleri Bakanı Gent Cakaj’dı. Twitter’dan bir mesaj yazan Cakaj, Handke’yi “soykırım inkarcısı” olarak tanımlayarak, ödülün utanç verici olduğunu söyledi. İngiliz yazar Hari Kunzru da bugünlerde sağlam bir insan hakları savunması yapabilen aydınlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu belirterek, “Handke böyle bir insan değil” dedi.

HANDKE DE ŞAŞIRDI

Avusturyalı yazar Handke ise Nobel’i kazandığına şaşırdı. Kararı cesur bulan Handke, 9 milyon İsveç kronunun (740 bin euro) yanı sıra bir madalya ve diploma alacak.

2018 ve 2019’un Nobel Edebiyat Ödülleri açıklandı: Tokarczuk ve Handke

medyabold
Devamını Oku »