11 Aralık 2021 Cumartesi

“İnsan onuru” açıklaması yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e açık mektup

İki yıldır tutuklu olan KHK’lı Şeref Aytekin, insan onurunun korunmasıyla ilgili sürekli açıklamalar yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e mektup yazdı. Mektubunda, hasta ve yaşlı mahpusların kelepçeli hastaneye götürülmesine çözüm bulunmasını isteyen Aytekin, “Bastonla bile zor yürüyen insan nereye kaçacak?” diye sordu.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL

Cezaevindeki hastaların en önemli sorunlarından biri hastaneye cezaevi aracında kelepçeli götürülmek. Mahpuslar tarafından “tabut” diye adlandırılan, kapısı kilitli bir arabada kelepçelenmek, havasız bir ortamda saatlerce yolculuk yapmak hastaların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz etkiliyor. Sırf bu yüzden birçok mahpus hastaneye gitmek istemiyor.

2,5 yıldır cezaevinde olan KHK’lı emniyet müdür Şeref Aytekin, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül mektup yazarak bu uygulamanın eziyet olduğunu ve kaldırılması gerektiğini söyledi.

12 KEZ HASTANEYE GÖTÜRÜLDÜ

21 aydır kayınpederiyle aynı koğuşta kalan ve kayınpederine bakan Aytekin, sık sık hastaneye götürülen 82 yaşındaki Yusuf Bekmezci’nin cezaevi aracında kelepçeli tedaviye götürülmesinin insani olmadığını ve bu uygulamanın değişmesini gerektiğini ifade etti.

Yaşlılığı ve düşkünlüğünün yanında, uyku apnesi, prostat, ileri derecede işitme kaybı, algı ve muhakemesinde ciddi sıkıntılar ve Alzheimer belirtileri gösteren Yusuf Bekmezci, hapse girdiğinden beri 12 kez hastaneye, 3 kez de mahkemeye götürüldü. Hepsinde eline kelepçe takıldı. Üzerine demir kapı kilitlendi. Küçük bir penceresi olan dar bir alanda, emniyet kemeri dahi bulunmayan bir araçta yolculuk yapmak zorunda kaldı.

“KAPIYI KİLİTLEDİLER, KELEPÇEYİ DE AÇMADILAR”

Bir hastane ziyaretini damadına anlatan Bekmezci, “Tek kişilik nezareti olan bir araca koydular, kapıyı kilitlediler, kelepçeyi de açmadılar. Ham kapıyı kilitliyorsun, hem de kelepçe var, kapıyı kilitledin, ne gerek var kelepçeye, bu insana sıkıntı vermektir.” dedi.

Ameliyat olduğu dönemde bastonla bile zor yürüyen kayınpederine yapılan bu muameleye tepki gösteren Aytekin, “Bu halde nereye kaçacak bu insan! Daha makul davranılamaz mıydı?” diye sorudu. Şeref Aytekin mektubunda, Abdülhamit Gül’den yaşlı ve hasta tutuklular kelepçe ve araç konusunda bir çözüm bulunmasını istedi.

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında Mayıs 2019’da tutuklanan Şeref Aytekin, 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. O günden beri İzmir 2 Nolu F Tipi Cezaevinde kalan Aytekin, kayınpederi Yusuf Bekmezci 23 Ocak 2020’de tutuklanınca, aynı kampüs içindeki 1 Nolu F Tipi’ne kendi isteğiyle sevk edildi. Aytekin, yaklaşık iki yıldır Yusuf Bekmezci‘nin tedavisi için sürekli dilekçe yazıyor.

 

Sayın Bakanım,

Kayınbabam Yusuf Bekmezci, fetö soruşturması kapsamında 23.01.2020 tarihinde tutuklanmış, yaklaşık 22 aydır İzmir 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunmaktadır. 09.04.2021 tarihinde yapılan 10’uncu duruşmasında 17 yıl, 4 ay hapis cezası almıştır.

Kayınbabamın ileri yaşı, Alzheimer, prostat, ileri derecede işitme kaybı, kalça kırığından yeni ameliyat olması vb. rahatsızlıkları nedeniyle bakıma muhtaç olduğundan nakil talebinde bulunmuş, 14.02.2020 tarihinde, tutuklu bulunduğum İzmir 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan buraya naklim yapılmıştır. O tarihten beri de yaklaşık 21 aydır beraber kalmaktayız.

Yusuf Bekmezci 82 yaşındadır. Yaşlılığı ve düşkünlüğünün yanında, Alzheimer, uyku apnesi, prostat, ileri derecede işitme kaybı, algı ve muhakemesinde ciddi sıkıntılar vb. rahatsızlıkları vardır. Yeni duyup gördüklerinin neredeyse tamamını unutmaktadır, hatırlamamaktadır. Eskilerin de birçoğunu unutmuş durumdadır. Niçin yargılandığını, nerede olduğu gibi benzeri birçok şeyin tam farkında değildir. Bu durumunun anlaşılması için sadece birkaç SEGBİS dökümünün okunması yeterli olacaktır. Çoğu zaman arafta yaşıyor gibidir. Bakıma muhtaç, demans hastası ve tek başına kalabilecek durumda değildir.

Bu konularla ilgili, mahkemesine 25.01.2021 tarihinde 9 sayfa, 15.09.2021 tarihinde 8 sayfa, 25.10.2021 tarihinde 14 sayfa, ekleriyle birlikte 60 sayfa, toplam 77 sayfa dilekçe yazdım.

Bugüne kadar çeşitli rahatsızlıkları ve heyet raporu için 12. kez hastaneye, 3 kez de duruşmaları için adliyeye götürülmüştür. Dönüşlerinde kelepçe konusunu genelde soruyordum. Araç içerisi de dahil hep takılı olduğunu, çıkarılmadığını söylemiştir. Alzheimer rahatsızlığından dolayı birçok şeyi unutsa da bu yaşta kelepçe takılması gibi belleğinde yer eden konuları pek unutmuyor.

21 ay kadar önceydi, 25.02.2020 tarihinde hastaneye götürülmüştü. Dönüşünde, “Tek kişilik nezareti olan bir araca koydular, kapıyı kilitlediler, kelepçeyi de açmadılar. Ham kapıyı kilitliyorsun, hem de kelepçe var, kapıyı kilitledin, ne gerek var kelepçeye, bu insana sıkıntı vermektir…” demişti. Bir de o tarihlerde ameliyatı yeniydi, bastonla bile çok zor yürüyordu. Bu halde nereye kaçacak bu insan! Daha makul davranılamaz mıydı?

Hastane, adliye vb. yerlere sevklerde kullanılan benim bildiğim/bindiğim 4 çeşit araç var. İlki, uzun yıllardır kullanılan, iki kabinde 6’şar kişiden 12 kişinin taşındığı, üst kısmında sadece küçük bir penceresi olan, dört tarafı kapalı, hiçbir yerin görülmediği, 6 kişinin zor sığdığı 2,5 m2 civarında küçük bir kabin.

3’er kişilik arka arkaya 2 plastik oturak, oturaklar arası çok dar, dört tarafı kapalı olması vb. nedenlerle çoğu kişinin başı dönüyor, midesi bulanıyor, bazıları kusup aracı kirletmemek için görevlilerden poşet istiyor, çoğunda emniyet kemeri yok, eller kelepçeli, herhangi bir kaza anında, hatta ani bir frende bile ciddi yaralanmaların olabileceği, can güvenliği olmayan, kimsenin binmek istemediği, mahkumların “Tabut” olarak adlandırdığı minibüs.

Diğer 3. araç ise emniyetli olmasının yanında, kişilerin can güvenlikleri de dikkate alınarak dizayn edildiğini görmek mümkün.

Kayınbabamın anlattıklarından hareketle, hastane ve adliyeye sevklerinin çoğunlukla ilk bahsettiğim, uzun yıllardır kullanılan minibüslerle yapıldığı anlaşılmaktadır. Yaklaşık 50 gün kadar önce 30 Eylül’de hastaneye götürülmüştüm. Muayene sırası beklerken yanımdaki jandarma görevlilerine, kayınbabamın yaşından, rahatsızlıklarından, kelepçe takılmasından bahsettim. Bir kaza anında ciddi sıkıntılar olabilir, bari araç içerisinde takmasanız dedim. Kayınbabamı hatırladılar. Özetle söylenenler, “Kelepçe takmak zorundayız, kaza olabilir, emniyet kemeri vs. cezaevinin konusu, hastanede zincir kelepçe takıyoruz, tekerlekli sandalye ile muayeneye götürüyoruz, yardımcı olmaya çalışıyoruz vb.” dediler.

Bu durumda olan birisinin hiçbir can güvenliği olmayan araç içerisinde bile kelepçeleri çıkarılmamaktadır. Bir kaza anında, hatta ani bir frende olabilecekleri düşünmek istemiyorum. Bahsettim, küçücük bir kabine sıkıştırılmış 6 kişi, hiçbir yer görülmüyor, çoğunda emniyet kemeri yok, eller kelepçeli vs. Bu, normal yaştaki mahkumlar için bile çok tehlikeli ve riskli.

Sayın Bakanım, mevcut durumu kısaca özetlemeye çalıştım. Öncelikle kayınbabam gibi yaşlı ve hasta tutuklu ve hükümlüler için bahsi geçen kelepçe ve araç konusuna bir çözüm bulunmasını istiyorum. Takdirlerinize arz ederim. 22.11.2021

Şeref Aytekin
Hükümlü

İzmir 1 Nolu E Tipi
Kapalı Ceza İnfaz Kurumu
Kırıklar-Buca/İzmir

21 aydır tutuklu Yusuf Bekmezci’ye Aziz Nesin hikayesini yaşattılar: 60 sayfalık yakarış

“İnsan onuru” açıklaması yapan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e açık mektup yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

AKP Türkiyesi’nde bu da oldu: Artık Erdoğan’ın fotoğrafını yere atmak da suç

Cumhurbaşkanı’na hakaret soruşturmalarının rekor kırdığı AKP Türkiye’sinde “bu da olur mu?” dedirtecek bir olay yaşandı. Zonguldak’ta AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını yere atan bir kişi gözaltına alındı. 

BOLD – Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde Kaymakamlık binasında duvarda asılı olan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafını yere atarak hakaret ettiği gerekçesiyle bir kişi gözaltına alındı.

EKONOMİK KRİZ BUNALIM GEÇİRTTİ

Ereğli Kaymakamlık binasının önünde meydana gelen olayda iddiaya göre, ekonomik kriz nedeniyle geçim sıkıntısı yaşayan A.Ç., Kaymakamlık binası girişindeki duvarda asılı olan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çerçeveli fotoğrafını alıp yere attı.

KRİZİN SORUMLUSU OLARAK GÖRDÜĞÜ ERDOĞAN’IN İSTİFASINI İSTEDİ

Erdoğan’ın yaşanan ekonomik krizden sorumlu olduğunu ve istifa etmesini isteyen A.Ç, Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle olay yerine gelen polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Hastanede sağlık kontrolünden geçirilen kişi, daha sonra ifadesinin alınması için Karadeniz Ereğli İlçe Emniyet Müdürlüğüne götürüldü.

 

 

Ekmek 6 lira olacak endişesi

AKP Türkiyesi’nde bu da oldu: Artık Erdoğan’ın fotoğrafını yere atmak da suç yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Ekmek 6 lira olacak endişesi

Türkiye’de ekmek fiyatlarına gelen zamlar halkı zorluyor. İstanbul’da geçen ay 2,50 liraya satılan ekmek 3,50 liraya çıktı. Çiftçiye destek verilmesi çağrısı yapan CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu “Önümüzdeki yıl ekmek fiyatları en az 6 lira olur.” dedi.

BOLD – CHP Edirne Milletvekili ve Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Okan Gaytancıoğlu Sözcü gazetesine önemli açıklamalar yaptı.

ABD VE MEKSİKADAN BUĞDAY İTHAL EDİYORUZ

Gaytancıoğlu, “Dâhilde İşleme Rejimi kapsamında ‘ekmeklik ve makarnalık buğdayı ithal ediyoruz un ve makarna ihraç ediyoruz’ uygulaması ve söylemi, pandemiyle birlikte çöktü, bir zamanlar kendi durum buğdayını işleyerek dünyaya makarna satan Türkiye karnını doyurmak için Amerika ve Meksika’nın durum buğdayına muhtaç haline getirildi” ifadelerini kullandı.

2022 YILI KRİZE GEBE

Ekonomideki kötü yönetim, artan enerji ve gıda fiyatlarının buğdaya olan talebi arttırdığını kaydeden Gaytancıoğlu, “Buğdaya olan talep hem dünya buğday fiyatlarını hem de gübre üretiminde ham madde olan doğalgazın fiyatını arttırdığı için 2022 yılı için hasat edilecek buğdayın ekilişini zora soktu. Bu yanlış tarım ve ekonomi politikaları sürdürülür, tarıma gerekli destekler verilmez, çiftçiye sübvansiyonlar yapılmaz ise önümüzdeki yıl ekmek fiyatları en az 6 lira olur.” diye konuştu.

 

Ekmek 6 lira olacak endişesi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Asgari ücrette oy planı: Yüksek zammı Erdoğan açıklayacak

Milyonlarca çalışanın beklediği asgari ücretle ilgili AKP’nin planı hazır. Hükümetle sendikalar arasında yürütülen pazarlıklar formalite icabı devam edecek. Pazarlıklarda 3 bin 500 lira civarı rakam açıklanacak. Ardından Erdoğan devreye girip asgari ücreti 4 bin liranın üzerinde açıklayacak.

BOLD – Yeni yıldan itibaren geçerli olacak asgari ücretle ilgili bugüne kadar 3 bin 100 TL, 3 bin 500 TL, 3 bin 900 TL gibi rakamlar dile getirildi. Türk-İş ise 4 bin lira altının kendileri için kırmızı çizgi olduğunu duyurdu.

PLANI SABAH YAZARI DEŞİFRE ETTİ

Zamlar yüzünden anketlerde oyları hızla düşen AKP’nin asgari ücret planını Saray’a yakın Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu deşifre etti. 13 Aralık Pazartesi günü rakamın açıklanacağını belirten Müderrisoğlu “Üç tur görüşmeye sahne olan asgari ücretin nihai halini alması, 13 Aralık pazartesi gününe endekslendi. Taraflar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a çıkacaklar. Müzakerelerde ulaşılan aşamayı, karşılıklı olarak tezlerini anlatacak ve rakamsal tekliflerinin gerekçelerini sunacaklar” ifadelerini kullandı.

4 BİN LİRANIN ALTINDA KALMAYACAK

Müderrisoğlu, asgari ücret rakamına dair ise şöyle yazdı: “Yazımın girişindeki eleştirimin bir bölümünü üstlenerek, asgari ücretin 4 bin liranın altında kalmayacağını, kalmaması gerektiğini bir kenara not edelim” dedi.

 

Asgari ücrette oy planı: Yüksek zammı Erdoğan açıklayacak yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Erdoğan “Ticarette beceremedik rızkımızı siyasette arayacağız” demiş

Gelecek Partili Abdullah Güzeldülger, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ilgili çarpıcı bir gerçek açıkladı. Güzeldülger, “Cumhurbaşkanı Kasımpaşa da tüccar iken ‘Ticarette beceremedik, rızkımızı siyasette arayacağız’ demiştir. Ben biliyorum kendi ağzından çıkmış cümledir. ” dedi.

BOLD – Gelecek Partisi kurucular kurulu üyesi Abdullah Güzeldülger, gazeteci Nevşin Mengü’ye açıklamalarda bulundu.

KASIMPAŞA’DA BANKACIYDIM

Erdoğan Kasımpaşa’da tüccarlık yaparken kendisinin de aynı yerde bankacılık yaptığını söyleyen Güzeldülger, “Kasımpaşa’da tüccarken ticari işletmeyi başarısızlıkla sonuçlandırıyor. Ben Kasımpaşa’da bankacılık yaptığım için biliyorum. Oradaki muhitten duyduğum şuydu. Cumhurbaşkanı ticarette başarısız olunca ‘Biz ticarette beceremedik, herhalde bizim rızkımız siyasettedir” deyip siyasete girmiştir yani.” ifadeleri kullandı.

KENDİ AĞZINDAN DUYDUM

Nevşin Mengü’nün “Bu da bomba oldu Abdullah bey” sözlerine Güzeldülger, “Ben biliyorum. ‘Siyasette rızkımızı arayacağız’ demiştir yani kendi ağzından çıkmış cümledir” karşılığı verdi.

 

 

Erdoğan “Ticarette beceremedik rızkımızı siyasette arayacağız” demiş yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

10 Aralık 2021 Cuma

Yenişafak, ekonomideki çöküşün fotoğrafını yayınladı: Yetişen alıyor

Doların TL karşısında aşırı değerlenmesi sonrası Türkiye, Çin gibi ucuz mal üreten ülke konumuna geldi. Bu durum, bavul ticaretini artırırken Başta Afrika ülkeleri olmak üzere çok sayıda ülke, ekonomisi batan Türkiye’den mal alma telaşına girdi.

BOLD – Döviz kurunda sert yükseliş sürerken, pek çok ülkeden Türkiye’ye “ucuz” olduğu gerekçesiyle alışveriş yapılmaya geliniyor. Saray’a yakın Yeni Şafak gazetesi, bu durumu çevre ülkelerden çok sayıda kişinin sabah uçağıyla İstanbul’a gelip akşam 70-80 kilo tutan kolilerle döndüğünü manşetine taşıdı.

HABER “İHRACATTA REKOR” DİYE VERİLDİ

“Havalimanında ihracat bandı” başlıklı bir manşetle çıkan Yeni Şafak, haberinde, “sadece kara ve havayolu ihracatında değil, ‘bavul ticareti’nde de rekor kırıldığı” belirtildi. Söz konusu alışveriş haberlerini “bavul ticareti rekor kırıyor” şeklinde haberleştiren Yeni Şafak gazetesinde, “İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Terminali, satın aldıkları malları ülkelerine götürmek isteyenlerin oluşturduğu uzun kuyruklarla doldu. Birçok yolcu sabah uçağıyla İstanbul’a gelip akşam 70-80 kilo tutan kolilerle dönüyor” ifadeleri kullanıldı.

UZUN KUYRUKLAR OLUŞTURUYORLAR

Haberde şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin son 12 aylık ihracat rakamları 200 milyar doları aşarken, bavul ticareti olarak da adlandırılan yolcu yanında mal taşıma ticaret de yükselişe geçti. İstanbul Havalimanı’nın Dış Hatlar Terminali, İstanbul’un değişik yerlerinden aldığı ürünleri ülkelerine taşımak isteyen yabancı uyruklu vatandaşların oluşturduğu uzun kuyruklara sahne oldu.

EN ÇOK TALEP AFRİKA ÜLKELERİNDEN

Türkiye’den mal alanların profilini ağırlıklı olarak Afrika ülkeleri ve eski Doğu Bloğu ülkeleri oluşturuyor. Sudan’dan Cezayir’e, Fas’tan Tunus ve Libya’ya, Somali’den Etiyopya’ya kadar her ülkeden yolcuya rastlamak mümkün. Geçmiş yıllarda bavul ticaretinin önemli bir bölümünü gerçekleştiren Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Türki cumhuriyetlerden gelenlerin ticareti de hız kesmeden devam ediyor.

YABANCI ÖĞRENCİLER DE TİCARETE GİRİŞTİ

Bavul ticareti yaparak geçimini sağlayan Çad vatandaşı Tahir Davut da o yolculardan birisi. İstanbul havalimanından ayda 2 kez bavul ticareti yaptığını söyleyen 23 yaşındaki Tahir Davut, ürün kalitesi ve ücrette Türkiye’nin diğer ülkelere göre daha uygun olduğunu söyledi. Türkiye’de öğrenim gördüğünü ve ülkesine katkı da bulunmak için de ticarete atıldığını belirten Davut, şöyle devam etti: “Biz Türkiye ile çalışmaktan çok memnunuz. Hem ürün kalitesi hem de ücretlerde bize çok yardımcı oluyorlar. Ayda 2 defa Çad’a tekstil ve ayakkabı gönderiyorum. Bugün 98 koli gönderiyorum. İçinde tekstil ürünleri ile ayakkabı var.”

 

Zamlar vatandaşın belini büktü: Bir litre paket süt 16, bebek maması 145 lira oldu

Yenişafak, ekonomideki çöküşün fotoğrafını yayınladı: Yetişen alıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Adalet Bakanlığı sözlü sınavla personel alacağını duyurdu: TÜGVA’da liste telaşı

Kamuda en fazla personel alımı yapan kurum olan Adalet Bakanlığı, sözlü sınavla 200 personel alımı için ilan yayınladı. Bakanlık, daha önce de 1000 hakim-savcı ile 12 bin 400 personel alacağını açıklamıştı.

BOLD – Adalet Bakanlığı Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri müdürlüklerine, sözlü sınavla kadrolu 200 personel alımı yapılacak.

ALIMLAR SÖZLÜ SINAVLA YAPILACAK

Resmi Gazete’de yer alan ilana göre, “Adalet Bakanlığı Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği” hükümleri doğrultusunda, Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri müdürlüklerinde istihdam edilecek 50 psikolog, 30 pedagog ve 120 sosyal çalışmacı personeli, sözlü sınav sonucuna göre alınacak.

İSTENEN BELGELER DAHA SONRA AÇIKLANACAK

Adaylar başvurularını e-Devlet üzerinden Adalet Bakanlığı Kariyer Kapısı-Kamu İşe Alım ve Kariyer Kapısı “https://isealimkariyerkapisi.cbiko.gov.tr” adresinden e-Devlet şifresi ile yapacak. Başvurular 13 Aralık’ta başlayıp, 27 Aralık’ta sona erecek. Başvurular için gerekli koşullar, istenilen belgeler, sınav süreci ile ilgili diğer bilgiler Bakanlığın “www.adalet.gov.tr” internet adresinde yer alacak.

2022’DE 12 BİN 400 PERSONEL ALINACAK

Adalet Bakanlığı gelecek yıl 12 bin 400 personel alacak. Bu konudaki açıklamayı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, geçen ay Meclis’te yaptığı açıklamada “2022 yılında 12 bin 400 yeni personel alacağız. Bu konudaki planlamamızı tamamladık. Bu sayının artırılması yönünde çalışmalarımızı da sürdüreceğiz” demişti.

1000 HAKİM-SAVCI ALIMI

Adalet Bakanlığı geçen yaptığı açıklama ile bu ay içerisinde bin hakim savcı alacağını açıklamıştı. Resmi Gazete’de yayımlanan ilana göre bakanlıkça yazılı sınav ve mülakat ile 9-5 dereceli kadrolara 100’ü avukatlık mesleğinden olmak üzere 900 adli yargı hakim ve savcı adayı ile 100 idari yargı hakim adayı alınacak. Yazılı sınav 25-26 Aralık’ta yapılacak. Yazılı sonrasında yapılacak mülakatta başarılı olanlar görevlerine başlayacak.

PERSONEL ALIMLARI ERDOĞANLARIN VAKFI TÜGVA’DAN

Gazeteci Metin Cihan, kendisine eski bir TÜGVA çalışanının ilettiğini belirttiği ‘kadrolaşma listelerini’ önceki ay sosyal medya hesabından açıkladı. Cihan’ın paylaştığı listede çok sayıda kişinin, Adalet Bakanlığı’ndan İçişleri Bakanlığı’na farklı kademelerde girecekleri mülakatlar, tarihi ve yeri yer alıyor. Listede yer alan kişilerin “referansları” arasında TÜGVA’nın farklı kademelerinde bulunan kişiler ve AKP milletvekilleri de bulunuyor.

İnsan Hakları Günü’nde 29 kişiye gözaltı: Öğretmen, ev hanımı ve doktor var

 

Adalet Bakanlığı sözlü sınavla personel alacağını duyurdu: TÜGVA’da liste telaşı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Kılıçdaroğlu’na kapıları kapatan TÜİK’e göre işsizlik geriledi, istihdam arttı

Verileri çarpıtması nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun enflasyon rakamlarının açıklandığı gün ziyaret etmek istediği Türkiye İstatistik Kurumu, yaşanan ekonomik buhrana karşın Türkiye’de işsizliğin azaldığını öne sürdü. 

BOLD – Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayına ilişkin işsizlik rakamlarını açıkladı. TÜİK’e göre Ekim ayında işsizlik yüzde 11.2 oldu. Genç işsizlik ise son yılların en az işsizlik oranı olan yüzde 20’ye geriledi.

İŞSİZ SAYISI GERİLEMEYE DEVAM EDİYOR

TÜİK’e göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı, 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 75 bin kişi azalarak 3 milyon 717 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşti.

İSTİHDAM EDİLENLERİN SAYISI 180 BİN KİŞİ ARTTI

İstihdam edilenlerin sayısı 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 180 bin kişi artarak 29 milyon 581 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık artış ile yüzde 46,2 oldu.  İşgücü 2021 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre 104 bin kişi artarak 33 milyon 297 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,1 puanlık artış ile yüzde 52,0 olarak gerçekleşti.

GENÇ İŞSİZLİK YÜZDE 20.1’E GERİLEDİ

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak yüzde 20,1, istihdam oranı 0,3 puanlık artışla yüzde 33,4 oldu. Bu yaş grubunda işgücüne katılma oranı ise bir önceki aya göre 0,1 puan azalarak yüzde 41,8 seviyesinde gerçekleşti.

EKİM AYINDA TARIMDA İSTİHDAM 33 BİN KİŞİ ARTTI

Ekim ayında istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre tarım sektöründe 33 bin kişi, hizmet sektöründe 211 bin kişi artarken sanayi sektöründe 58 bin kişi, inşaat sektöründe 4 bin kişi azaldı. İstihdam edilenlerin yüzde 17,0’ı tarım, yüzde 21,5’i sanayi, yüzde 6,1’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmet sektöründe yer aldı.

ÇALIŞANLARIN YÜZDE 29.5’İ KAYIT DIŞI

Ekim ayında sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, bir önceki yılın aynı ayına göre 2,3 puan azalarak yüzde 29,5 olarak gerçekleşti. Tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 2,6 puan azalarak yüzde 18,1 oldu.

İnsan Hakları Gününde anlamlı eylem: Londra’da Adalet Duvarı’na hak ihlalleri yazılacak

Kılıçdaroğlu’na kapıları kapatan TÜİK’e göre işsizlik geriledi, istihdam arttı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Zamlar vatandaşın belini büktü: Bir litre paket süt 16, bebek maması 145 lira oldu

Türkiye’de üst üste gelen zamlar vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Dolardaki artış sonrası 1 litre süt 16, 1 koli yumurta 57, bebek maması da 145 lira oldu. Yandaş medyanın vermediği zam haberlerini halk sosyal medyadan paylaşarak tepki gösterdi.

BOLD – AKP”li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni ekonomi modelinin faturası vatandaşa çıkmaya devam ediyor. Doların 14 liraya dayanmasıyla market ve pazardaki ürünlere yeni zamlar geldi. Benzin ve motorinin 10,50 liraya dayanmasının ardından gıda ürünleri de zamlandı.

BEBEK MAMALARININ FİYATI UÇTU

Sütten kesilen bebekler için annelerin kullandığı bebek mamalarındaki zamlara yetişilmiyor. Asgari ücretlilerin 150 liraya dayanan devam sütü niteliğindeki mamaları alması iyice zorlaştı. Asgari ücretlinin mama fiyatlarının bu seviyelerde durması halinde bile bir yılda her ay bir mama alması durumunda ödeyeceği para 1.800 liraya ulaşıyor.

YUMURTA 60 LİRAYA DAYANDI

Yoksul vatandaşın kahvaltıda yiyebildiği tek gıda maddesi yumurtadaki zamlar dudak uçuklattı. 2 yıl öncesine kadar 10 liraya alınan 1 koli yumurtanın en ucuzu 57,70 liraya satılıyor.

SÜT 15 LİRA ETİKETİ AÇILDI

Sosyal medya üzerinden gelen zamlara tepki gösterildi. Twitter üzerinde açılan Süt 15 lira etiketinin altına binlerce mesaj atıldı.

Anneniz babanız dedeniz tuvalet kağıdı mı kullanıyordu?

Zamlar vatandaşın belini büktü: Bir litre paket süt 16, bebek maması 145 lira oldu yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

İnsan Hakları Günü’nde 29 kişiye gözaltı: Öğretmen, ev hanımı ve doktor var

Erdoğan rejiminin Gülen Hareketi mensuplarına yönelik insan hakları ihlalleri 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde de sürdü. İkametlerinde kalmayarak saklandıkları iddiasıyla 29 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Gözaltına alınanlar arasında öğretmen, ev hanımı, doktor ve öğretim üyesi var.  

BOLD – Erdoğan rejiminin baskılarından korunmak için Türkiye içerisinde saklanarak yaşamlarını sürdürmek zorunda kalan 29 Gülen Hareketi mensubu için gözaltı kararı verildi. Rejimin baskılarından dolayı yurt dışına kaçmak isteyen KHK’lı genç hakim ve eşi geçen hafta Ege denizinde yaşamını yitirmişti.

SUÇLARI: ERDOĞAN REJİMİNİN BASKISINDAN KAÇMAK

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, 29 Gülen Hareketi mensubu hakkında gözaltı kararı verildi. Bu kişiler hakkındaki suçlamada ise Erdoğan rejiminin baskısından korunmak için sahte kimlik kullandıkları, daha önce ikamet ettikleri ilçe ve mahalle gibi bölgelerden taşındıkları, akrabalarının ikamet adresi olmayan ve çok göz önünde olmayacak sakin yerlerde yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları gerekçe olarak gösterildi.

EV HANIMI DA VAR

Kullandıkları telefon hatlarını başka hatlara yönlendirerek konum ve irtibat bilgileri gibi teknik bilgileri gizlemeye çalışan şüphelilerin ikamet ettikleri evlerde taşınabilir wifi veya VPN kullandıkları belirtildi. 29 kişinin evlerine sabah saatlerinde yapılan baskınlarda 24 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler arasında kamuda aktif görevde olan 3 öğretmen ile meslekten ihraç edilmiş kaymakam adayı, mülkiye müfettişi, öğretmen, araştırma görevlisi, komiser yardımcısı, polis memuru, astsubay, doktor öğretim üyesi ve ev hanımları yer alıyor.

 

Anneniz babanız dedeniz tuvalet kağıdı mı kullanıyordu?

İnsan Hakları Günü’nde 29 kişiye gözaltı: Öğretmen, ev hanımı ve doktor var yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

9 Aralık 2021 Perşembe

Enes Kanter’den şaşırtan Obama anısı: Türkiye’de yapsaydı kesin tutuklanırdı

Geçen ay ABD vatandaşlığına hak kazanıp “Freedom” soyadını alan Enes Kanter, New York Post’a mülakat verdi. Kanter, röportajında Obama’yı eleştiren takım arkadaşına, “Doğrusu bir hayli endişelendim. Bunu Türkiye’de yapsaydı kesin tutuklanırdı” dediğini anlattı.

BOLD – Başta Türkiye ve Çin olmak üzere dünyada yaşanan insan hakları ihlallerine karşı verdiği mücadele ile adı önplana çıkan Enes Kanter Freedom, ABD vatandaşlığına geçtikten sonra New York Post’a röportaj verdi. Yaşamından kesitlerin sunulduğu röportajda Freedom’un bir anısı ise Türkiye’deki muhaliflere yönelik baskıyı ortaya koydu.

ABD’DE İNSANLARA TANINAN HAKLARI GÖRDÜ

NBA yıldızı Enes Kanter Freedom’un Türkiye sevdalısı olduğuna dikkat çekilen haberde, Freedom’un ABD’ye 2009 yılında geldiğine vurgu yapıldı. Enes Kanter Freedom’ın Amerika’yı çok sevmesi için iyi bir neden olduğu belirtilen haberde,  Enes’in yıllardır yaşadığı ve çalıştığı ABD’de tüm Amerikan vatandaşlarına tanınan hakları gördüğüne dikkat çekildi.

‘ARKADAŞIMIN OBAMA ELEŞTİRİSİ BENİ ŞAŞIRTTI’

Enes Kanter Freedom’un ABD’de başından geçen bir olaya da yer verilen haberde, şu ifadelere yer verildi: “Bir takım arkadaşım, o zamanki Başkan Barack Obama aleyhinde sosyal medya hesabından bir şey paylaşmıştı. Doğrusu bir hayli endişelendim. Ona ‘Dostum, ne yapıyorsun? Seni hapse atacaklar’ dedim. O ise alaycı bir şekilde güldü. Sonraki iki gün içinde polisin evine gitmemesi beni şok etti. Bunu Türkiye’de yapsaydı kesin tutuklanırdı.”

24’ünde vatandaştan yetki isteyen Erdoğan şimdi de dolarlarını istiyor

Enes Kanter’den şaşırtan Obama anısı: Türkiye’de yapsaydı kesin tutuklanırdı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Zamları haber yapan TGRT’ye RTÜK’ten ceza geldi

Son aylarda başta ekonomi olmak üzere AKP’nin politikalarını eleştiren yayınlar yapmayan başlayan Saray’a yakın kanallardan TGRT’ye RTÜK idari para cezası verdi.

BOLD – Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), şiddeti teşvik edici veya kanıksatıcı, korku uyandırıcı unsurların kullanıldığı bazı haberler nedeniyle TGRT Haber’e idari para cezası verdi.

ŞİDDET GÖRÜNTÜLERİ GEREKÇE OLDU

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), şiddeti teşvik edici veya kanıksatıcı, korku uyandırıcı unsurların kullanıldığı bazı haberler nedeniyle TGRT Haber’e idari para cezası verilmesini kararlaştırdı. RTÜK’ten yapılan açıklamaya göre, üst kurul toplantısında, haber bültenlerindeki şiddet görüntüleri görüşüldü.

İDARİ PARA CEZASI VERİDİ

Toplantıda, haberlerde yer alan şiddet ve istismar görüntülerinin rahatsız edici boyutlara ulaşması nedeniyle haber programlarına yönelik denetim faaliyetlerinin artırılması kararı alındı. TGRT Haber’in “Gündem Özel” programının 5 günlük yayınını inceleyen RTÜK, şiddeti teşvik edici veya kanıksatıcı, korku uyandırıcı unsurların yoğun kullanıldığı bazı haberler tespit etti. Bunun üzerine TGRT Haber’e idari para cezası yaptırımı uygulandı.

SON AYLARDA ELEŞTİRİLER ARTMIŞTI

AKP’ye yakınlığıyla bilinen TGRT Haber’de son aylarda ekonomi üzerinden hükumete yönelik eleştiriler artmıştı. TGRT’nin Ana Haber bültenini sunan Ekrem Açıkel, kötü giden ekonomi nedeniyle fiyat pahalılığını eleştirmişti. İBB Meclisi’nde AKP ile CHP’li üyeler arasında yaşann ekmek tartışması ile ilgili de Açıkel, “Ekmeğin üzerinden siyaset yapılmaz. Şu işi bari particilikten uzak tutun” diyerek AKP’li üyelere tepki göstermişti.

Mafyadan 10 bin dolar alan AKP’liyi yine açıklamadı

Zamları haber yapan TGRT’ye RTÜK’ten ceza geldi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

‘AKP’de ayrılmak isteyen milletvekilleri dosya ile tehdit ediliyor’

AKP’de çözülmenin arttığı son aylarda gerek parti içerisinde gerekse vekiller arasından hiçbir istifanın olmaması “dosya” iddialarını gündeme getirdi. Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, AKP’li bir ismin, partiden ayrılmak isteyenlerin “dosyalarla” durdurulduğunu öne sürdü.

BOLD – Yapılan son kamuoyu araştırmalarında hızla oy kaybettiği görülen AKP’de çözülmenin beklendiği kadar olmaması “dosya” iddialarını gündeme getirdi. Parti içerisindeki muhaliflerin, ayrılmak isteyenlerin dosya ile susturuldukları öne sürülürken, diğer partinin önemli isimlerine ise “ajan”, “casus” suçlamasıyla operasyon yapılacağı öne sürüldü.

İDDİA AKP’Lİ BİR İSME AİT

AKP’den ayrılmak isteyenlerin dosya ile tehdit edildiği iddia edildi. Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan, AKP’den ayrılmak isteyenlerin dosyalarla durdurulmaya çalışıldığı ile ilgili bir yazı kaleme aldı. İddiasını AKP’nin yönetiminde dokuz yıl görev alan birisine dayandıran Pehlivan’ın yazısı şöyle:

“Dokuz yıl boyunca AKP’nin kurmay kadrosunda görev alan bir isimle konuşuyordum. Erdoğan’ı çok yakından tanıyan o siyasetçi şöyle bitiriyordu sözlerini: “Dış politikadaki hamlelerini kendi kitlesine ‘Dünyaya nizamat veren ülkeyiz, düşmanlık olmaz’ diye sunacaklar. İçeride ise güvenlikçi baskı politikalarını artıracaklar.

FİŞLEME YOLUYLA KORKUTACAKLAR

Bana kalırsa bazı muhalif parti yöneticilerine ‘FETÖ’ ve ‘ajanlık’ suçlamalarıyla operasyon yapmayı da düşünebilirler. Kendi kadrolarında olup ayrılmayı isteyenleri ise haklarındaki dosyalarla durdurmaya çalışacaklar. Bu fişleme yoluyla korkutarak içerideki çatlakların büyümesini engellemeyi planlıyorlar.

AİHM DEVRE DIŞI BIRAKILACAK

Ve tüm bunlar yaşanırken, yani demokrasi ile hukuk rafa kaldırılırken çağdaş dünya ile de bağların zayıflamasını arzuluyorlar. Böylece AİHM gibi denetim mekanizmalarını devre dışı bırakacaklar.”

 

24’ünde vatandaştan yetki isteyen Erdoğan şimdi de dolarlarını istiyor

‘AKP’de ayrılmak isteyen milletvekilleri dosya ile tehdit ediliyor’ yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Sedat Peker’in açıklamaları ile yıpranan Soylu, Meclis’teki şovla kaybettiği itibarını arıyor

Suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşalarına cevap veremeyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun TBMM’de yaptığı şov dikkat çekti. Muhalefet milletvekillerine mafya usulü tehditler savuran Soylu’nun ifadeleri Meclis tutanaklarına geçti. Şehit cenazesinde kendisini alkışlattığını söyleyen CHP’li Özgür Özel’in üzerine yürüyen Soylu, AKP ve MHP’li  vekillerin desteğini aradı. Soylu, kaybettiği itibarını yeniden kazanmak istiyor.

BOLD ANALİZ – Meclis’te görüşmeleri devam eden 2022 bütçesi sert tartışmalara sahne oluyor. TBMM Genel Kurulu’nda AKP”li bakanlar ile muhalefet partisi milletvekilleri arasında kavgalar çıkıyor. En çok kargaşa ise dün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katıldığı oturumda yaşandı.

SEDAT PEKER’İN AÇIKLAMALARI SOYLU’NUN BAŞINI AĞRITIYOR

Yaz boyunca yaptığı açıklamalarla AKP ve Süleyman Soylu’yu köşeye sıkıştıran Sedat Peker şimdilerde ev hapsinde. Suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamaları ise hala gündemde. Muhalefet milletvekilleri Peker’in açıklamalarını Meclis’te de gündeme getirdi. Soylu’nun Peker’e verdiği polis koruması, Peker’in yurtdışına çıkışına yardım etmesi, uyuşturucu trafiğinde AKP’lilerin rolüne ilişkin sorular Soylu’yu sinirlendirdi. Özellikle 10 bin dolar alan AKP’li, Sezgin Baran Korkmaz’ın uçağı konusundaki sorular Soylu’yu fena sıkıştırdı.

KENDİNİ DEVLET YERİNE KOYDU

Milletvekillerinin sorularına cevap veremeyen Soylu, daha önceki televizyon programlarında olduğu gibi konuyu değiştirdi. Kaçamak cevaplarla aradan sıyrılmaya çalıştı. Ancak bu sefer her söylediği TBMM’de kayıt altına alındı. Polis, Jandarma ve Sahil Güvenlik’in bağlı olduğu İçişleri Bakanlığı’nı arkasına alan Soylu, kendisine yönelik her eleştiriye, devleti kalkan yaparak cevap verdi. Sezgin Baran Korkmaz’ın kaçırılmasıyla ilgili “Devlet kararıdır.” açıklaması hatırlatılınca, Soylu “Devlete iftira atıyorsunuz, devlete iftira atıyorsunuz!” demekle yetindi.

AKP VE MHP SIRALARINA MESAJLAR

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sonrası AKP’nin başına geçmeyi hesaplayan Soylu’nun AKP ve MHP milletvekillerine mesajları da dikkatlerden kaçmadı. Sık sık Cumhur İttifakı milletvekillerini Mehmetçik ve milliyetçilik söylemleriyle ayakta alkışlamaya zorladı. Soylu, bu planıyla hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye mesaj gönderdi.

MAFYA AĞZI BİR BAKANA YAKIŞMADI

Muhalefet milletvekillerinin üzerine yürüyen Soylu’nun mafyatik konuşmaları da TBMM tutanaklarına girdi. CHP ve HDP milletvekillerine sürekli tehdit eden Soylu’nun CHP Grupbaşkanvekili Özgür Özel ile tartışmaları ise mafyayı bile geride bıraktı.

İşte Soylu’nun TBMM tutanaklarına giren o sözlerinden bazıları:

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Otur aşağıya!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Sahtekârca yalan söylüyorsunuz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Dinle, terbiyesiz!

VELİ AĞBABA (Malatya) – Utan, utan; sen Bakansın!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Olacak şey mi ya!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Terörist hamisi seni!

ÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Akşamı bekle, akşamı!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Şerefsiz sensin!

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Senin yerin hamam, senin yerin burası değil, hamam! 

İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU – Yavaş, yavaş, kendinden geçme. 

Sedat Peker’in açıklamaları ile yıpranan Soylu, Meclis’teki şovla kaybettiği itibarını arıyor yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

8 Aralık 2021 Çarşamba

ABD’de yaşayan Zarrab’ın yargılandığı davaya bir gizli dosya daha eklendi

ABD’de devam eden Reza Zarrab davasına yeni bir gizli dosya eklendi. Davadaki gizli dosya sayısı 50’ye yaklaşırken, 4 yıldır kayıp olan ve gazeteci Adem Yavuz Arslan tarafından ortaya çıkarılan Zarrab’ın yeniden isim değiştirdiği öğrenildi. Aaron Goldsmith ismi deşifre olan Zarrab, adını John Kaplan yaptı.

BOLD – New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde devam eden Reza Zarrab davasının kayıtlarına yeni bir gizli dosya daha eklendi.

GİZLİ DOSYA SAYISI 50’YE YAKLAŞTI

New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde 2016 yılının mart ayından bu yana devam eden Reza Zarrab davasının kayıtlarına 712 sıra numarasıyla geçen gün yeni bir gizli dosya daha eklendi. Davanın görülmeye başlamasından bu yana kayıtlara geçen gizli dosya sayısı 50’ye yaklaştı.

SON 3 YILDA 17 YENİ DOSYA EKLENDİ

Amerika’nın Sesi’nden Can Kamiloğlu’nun haberine göre davada, gizlilik kaydıyla dava dosyasında yer alan ilk iddianame gizlilik kaydı kaldırılarak açılmıştı. Zarrab’ın tutuksuz yargılanmak üzere kefaletle serbest bırakıldığı 2018 yılında ise dava dosyasının kayıtlarına 17 yeni gizli dosya daha eklendi.

GİZLİ DOSYALARDA NELER VAR?

VOA Türkçe’ye konuşan hukukçular, Zarrab davasındaki gizli dosyaların arasında yeni iddianameleri, yeni deliller, yeni tanık ifadeleri, üçüncü şahısların mahkemeye sunduğu dilekçeler, savunma ve savcılığın yazışmaları ve içeriğinin henüz kamuyla paylaşılması uygun görülmeyen belgeler olarak ifade ediyor.

BAZI BELGELERİN GİZLİLİK KARARI KALDIRILIYOR

Hâkim Richard Berman, geçen ay savunma ve savcılığa gönderdiği mektupta, dava dosyasındaki bazı gizli belgeler için gizlilik kararının kaldırılmasına itirazlarının olup olmadığını sormuş, New York Güney Bölgesi Başsavcısı Damian Williams de savcılığın, hâkimin gerekli gördüğü şekilde son gelişmelerle ilgili dosyada üzerinde gizlilik kararı bulunan bazı belgelerin kamuya açılmasına bir itirazı olmadığı belirtmişti.

ADINI YİNE DEĞİŞTİRDİ

Sürgün gazeteci Adem Yavuz Arslan tarafından Miami’deki lüks hayatı ortaya çıkarılan ve Aaron Goldsmith adını alarak bir binicilik merkezi kurduğu belirtilen Zarrab, deşifre olmasının ardından adını “John Kaplan” olarak değiştirdi.

KARA PARA AKLAMA İŞLERİNİ SÜRDÜRÜYOR

ABD Organize Suç ve Yolsuzluk Raporlama Projesi, Law&Crime ve Miami Herald’ın ortaklaşa yürüttüğü araştırma kapsamında, Zarrab’ın eski suç ağıyla bağlantısının devam ettiği ve Türkiye’den çok sayıda olağandışı banka havalesi aldığı ortaya çıktı. Zarrab’ın sahte kimlik kullanarak safkan atlara ve binicilik tesisine yatırım yaptığı, dolandırıcılık ve kara para aklama işlerini sürdürdüğü öne sürüldü.

Bahçeli-Erdoğan hikayesinde son perde

ABD’de yaşayan Zarrab’ın yargılandığı davaya bir gizli dosya daha eklendi yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Sincan Cezaevinde tutuklulara etkin pişmanlık dayatması: Kabul etmeyene tahliye yok

Ankara Sincan Cezaevinde tutuklulara etkin pişmanlık dayatması raporlara da yansıdı. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin hazırladığı raporda, etkin pişmanlığı kabul etmeyenlerin şartlı tahliyeden yararlandırılmadığı tespiti yer aldı.

BOLD – AKP Türkiye’sinde cezaevlerinde insan hakları ihlallerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Çağdaş Hukukçular Derneği’nin (ÇHD) Sincan Kapalı Cezaevi’ne yaptığı ziyaret sonrasında yayımladığı rapor, etkin pişmanlığı kabul etmeyenlerin şartlı tahliyeden yararlandırılmadığı ortaya koydu.

KABUL ETMEDİKLERİ İÇİN TAHLİYE EDİLMEDİLER

ÇHD’nin raporuna göre cezaevi izleme kurulu tarafından şartlı tahliyeden faydalanmak isteyen hükümlülere pişmanlık dayatmasında bulunulduğu, kabul etmeyenlere iyi halli olmadığı gerekçe gösterilerek bu hakkın verilmediği öne sürüldü. Tahliye olmayı bekleyen üç siyasi mahkûmun bu sebeple tahliye olamadığının ifade edildiği raporda, pişmanlık dayatmasının amacının psikolojik baskı ve ıslah etmek olduğu belirtildi.

DİLEKÇELERE CEVAP VERİLMİYOR

Raporda tutukluların talep ve şikâyetlerini belirttikleri dilekçelere kimi zaman cevap verilmediği, dilekçelerin kaybolduğunun söylendiği, yanıtlanan dilekçelerdeki taleplerin de genellikle reddedildiği ve bu ret kararlarının gerekçesiz olduğunu yer aldı.

YEMEK PORSİYONLARI AZALTILDI

Yemeklerin porsiyonlarının küçüldüğü, kantindeki fiyatların çok yüksek olduğu, kadın tutsakların birçok temel ihtiyaçlarına ulaşamadığına raporda yer verildi.

ZİYARETÇİLERE GÜVENLİK SORUŞTURMASI YAPILIYOR

BirGün’den Nisa Küçük’ün haberine göre raporda, görüşmeci olarak ziyarete gelmek isteyenlere güvenlik soruşturması yapıldığı da belirtildi. ÇHD, bazen aylar süren güvenlik soruşturmalarının dayanağı ve uygulanan kriterlerin belirsiz olduğunu kaydetti.

 

CNN Türk’ün işi çok zor: Skandal mahkemeye taşınıyor

 

Sincan Cezaevinde tutuklulara etkin pişmanlık dayatması: Kabul etmeyene tahliye yok yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Yüzde 97 engelli eşine bakan KHK’lı öğretmen Şükrü İpek tutuklandı

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan öğretmen Şükrü İpek, Yargıtay’ın cezasını onamasının ardından tutuklandı. Dört yıldır yatalak olan hasta eşine bakan Şükrü İpek, en son “Yaklaşık 4 yıldır eşime, çocuklarıma evime bakıyordum. Yargıtay bana verilen 6 yıl 3 aylık cezayı onayladı. Şu an tekrar içeri girme durumum var.” demişti.

BOLD ÖZEL – Dört yıl önce Amiyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığına yakalanan Ayşe İpek’in eşi Şükrü İpek ikinci kez tutuklandı. Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında, kapatılan özel okullarda görev yaptığı için 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan ve cezası onaylanan öğretmen Şükrü İpek, dün gece Eskişehir Cezaevine gönderildi.

Geçirdiği kısmi felç nedeniyle yüzde 97 engelli olan ve yatalak hale gelen Ayşe İpek, kişisel ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Tek başına su bile içemiyor.

İKİSİ DE ÖĞRETMENDİ

Şükrü-Ayşe İpek Eskişehir’de özel bir okulda öğretmendi. Görev yaptıkları okul KHK ile kapatıldıktan sonra öğretmenlik lisansları iptal edildi. Çok sevdikleri mesleği yapamaz oldular. Hiçbir özel kurumda çalışmalarına izin verilmedi.

Şükrü İpek, bu süre içerisinde bulabilirse özel ders, boya badana, eşya taşıma gibi günübirlik işler yaparak hem evine eşine, çocuklarına baktı.
Daha sonra çalıştıkları kurumdan dolayı Şükrü İpek hakkında tutuklama kararı çıkardılar.

HASTALIK EŞİ İLK TUTUKLANDIĞINDA ORTAYA ÇIKTI

Cezaevine girdikten sonra eşi çok üzüldü. Ayşe İpek’in kimsesi yoktu hayatta. Annesi 18 yaşındayken vefat etmiş. Babası da 2 yıl önce kendilerinde kalırken bu süreçte çok üzülmüş ve vefat etmişti. Başka bir kardeşi de yoktu.

Ayşe İpek, beş yıl önce eşini ziyaret için cezaevine gidip gelirken çok zorlanıyordu. Hastaydı ve nasıl bir hastalık olduğu 8 ay sonra uzun uğraşlar sonucunda öğrenildi Şükrü İpek, o dönemde tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Ancak bu kez Ayşe İpek kendisinin tutuklanacağı endişesiyle panik atak belirtileri göstermeye başladı. “Çocuklara kim bakacak kimsemiz yok” diyerek üzüntü ve ağır bir travma sonucun amansız hastalığa yakalandı.
Bu hastalık beyin kaynaklı ALS hastalığı idi ve Şükrü İpek çıktıktan 4 ay sonra polisler Ayşe İpek’i almaya geldiler.

Zaten üzülüyordu korkuyordu ve hastaydı. Evi aradıktan sonra Ayşe İpek’i da kollarına girip gözaltına aldılar. Hastalığı göz önünde bulundurularak bir süre sonra sonra serbest bıraktılar ama bu arada hastalık ilerledi.

TEDAVİSİ OLMAYAN, ÖLÜMCÜL BİR HASTALIK

Doktorların ifadesine göre ALS hastalığı, tedavisi olmayan, öldürücü bir hastalık. ALS hastalığına yakalanan insanlar, yürüyemiyor, konuşamıyor, yutamıyor, nefes alamıyorlar. Ortalama 3-5 yıl içinde hayatlarını kaybediyorlar. Çaresizlik hem hastayı hem de aileyi tarifsiz acılar içinde bırakıyor.

Üç çocuk sahibi, 42 yaşındaki Ayşe İpek, dört yıl içinde yüzde 97 ağır engelli oldu, kısmi felç geçirdi, hareket edemez hale geldi. Kişisel ihtiyaçlarını karşılamıyor. Dört yıldır eşine, çocuklarına, evine bakan Şükrü İpek, dostlarına en son “Yargıtay bana verilen cezayı 6 yıl 3 aylık cezayı onayladı. Şu an tekrar içeri girme durumum var. Yatılı kalacak bir bakıcı bulmam gerekiyor. Hem eşime bakacak en çocuklara bakacak yatılı kalacak merhametli bir bakıcı arıyorum. Bunun için bize dua edin lütfen.” demişti.

Gergerlioğlu: “Eşi hapse girerse bu kadın ölür, vicdansızlığa geçit vermeyelim”

Yüzde 97 engelli eşine bakan KHK’lı öğretmen Şükrü İpek tutuklandı yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

ABD’den Rusya’ya Ukrayna uyarısı: Hazırız

Biden-Putin görüşmesi sonrası ABD’den çok sert Ukrayna açıklaması geldi. ABD Başkanı Biden’in Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesini hatırlatarak, “O zaman yapmadıklarımızı şimdi yapmaya hazırız” dedi. 

BOLD – Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında video konferans yoluyla gerçekleştirilen görüşmenin ardından Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklama yapıldı. Açıklamada Rusya’nın açıkça tehdit edilmesi dikkat çekti.

BİDEN’DAN PUTİN’E NATO UYARISI

Beyaz Saray’ın günlük basın toplantısı öncesinde görüşmeye ilişkin bilgi veren Jake Sullivan, Biden’ın Putin’e Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi halinde, “ABD ve Avrupalı müttefiklerinin güçlü ekonomik adımlarla karşılık vereceğini; Ukrayna’ya halihazırda sağlanan savunma malzemelerinin daha fazlasının verileceğini ve NATO’nun doğu kanadının güçlendirileceğini söylediğini” belirtti.

GERİLİMİN AZALTILMASI İÇİN DİPLOMASİ ÖNERİSİ

Sullivan, Başkan Biden’ın Putin’e bunların dışında bir diğer seçeneğin de gerilimin azaltılması ve diplomasi olduğu mesajını verdiğini kaydetti. Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan, Soğuk Savaş’ın zirve yaptığı dönemde bunu iki ülkenin başardığını, bu kez de gerilimin azaltılması bağlamında hareket edilirse bunun yapılmaması için bir sebep olmadığını söyledi.

‘O ZAMAN YAPMADIKLARIMIZI ŞİMDİ YAPMAYA HAZIRIZ’

Jake Sullivan, Biden-Putin görüşmesinin tehditkar bir tavır içinde geçmediğini ancak Başkan Biden’ın ABD’nin nerede durduğu konusunda net konuştuğunu belirtti. Sullivan, Rusya’nın Kırım’ı 2014’te ilhak etmesinin hatırlatıldığı bir soru üzerine, “O zaman yapmadıklarımızı şimdi yapmaya hazırız” dedi.

KREMLİN’DEN “DİYALOG SÜRDÜRÜLECEK” MESAJI

Biden – Putin görüşmesi sonrası Kremlin’den yapılan açıklamada ise iki ülke liderinin, uluslararası güvenlik ve istikrarın korunması konusunda özel sorumluluğa sahip “Rusya ve ABD’nin diyaloğu ve gerekli temasları sürdürecekleri” görüşü dile getirildi.

PUTİN: SAVAŞ POTANSİYELİNİ GİDEREK ARTIRAN NATO

Görüşmenin büyük kısmını Ukrayna’daki krizinin ele alındığı vurgulanan açıklamada Putin’in Ukrayna topraklarında tehlikeli hareketlerde bulunan ve Rusya sınırlarında savaş potansiyelini giderek artıran tarafın NATO olduğunu söylediği kaydedildi.

 

Ülkeyi bit pazarına çeviren Erdoğan Araplar’a ASELSAN sözü mü verdi?

ABD’den Rusya’ya Ukrayna uyarısı: Hazırız yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Millet İttifakı’nda Kılıçdaroğlu düğümü çözülecek mi?

Millet İttifakı’nda Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili düğüm bir türlü çözülmüyor. Son dönemdeki hamleleriyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi öne çıktı. İyi Parti, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın rakip olarak en çok istediği Kılıçdaroğlu’na açık mesaj gönderdi. Millet İttifakı’nda ‘kazanamama ihtimali olan’ isim çatlağı büyüyeceğe benziyor.

BOLD ANALİZ – Millet İttifakı’nın iki büyük partisi CHP ve İyi Parti’de gizlenmeye çalışılsa da adaylık çatlağı büyüyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığına aday olacağı yönündeki iddiaları değerlendiren İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, “Kendisinden talip olduğunu duymadım ama bizim bir ilkemiz var. Diyoruz ki bu konuda herkes idealist davranmalı, nefis zamanı, adaylık düşünenler idealist davranmalı. Kimler aday olmayı düşünüyorsa bu şartları göze alarak temel ilkemize kabul sağlayarak bu yola çıkmalılar. Kazanma riski görünen anket ilmiyle belirlenen bir adayı, İyi Parti olarak kabul etmiyoruz. Millet İttifakı’nın varlığı seçimi ilk turda kazanabilecek genişlikte, o bakımdan en uygun adayın istişarelerle belirlenerek ortaya konulması Türkiye’ye yapılabilecek en iyi iyilik. Kazanamama ihtimali olan birinin uygun olmayacağını söyleyeceğiz, sonuç odaklı düşüneceğiz” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN KILIÇDAROĞLU’NU İSTİYOR

İyi Parti’de Koray Aydın üzerinden verilen bu mesaj, Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan vazgeçmesine yönelik çağrı olarak yorumlandı. Arkasında yatan sebep ise Erdoğan’ın en çok yarışmak istediği ismin Kılıçdaroğlu olması. Seçim mitinglerinde vurgu yapılacak konu bile belirlendi: ‘SSK’nın batırılması ve Kılıçdaroğlu’nun kaybettiği seçimler.’ Kılıçdaroğlu’nun adaylığı durumunda AKP, 2009 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerini AKP’nin adayı Kadir Topbaş’a kaybettiği dönemden başlayıp CHP Genel Başkanı olarak girdiği 2011-2014-2015-2018-2019’da  kaybettiğini hatırlatacak. 2010 ve 2017 referandumlarında da Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a yenildiği anlatılacak.

SİYASETTEKİ KUTUPLAŞMA ERDOĞAN’A YARIYOR

CHP’li Kılıçdaroğlu’nun aday gösterilmesi halinde Erdoğan’ın seçime bir sıfır önde gireceği de AKP anketlerinde görülüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın sağ ve sol olarak kutuplaşacağını hesaplayan AKP’li kurmaylar, Kılıçdaroğlu’nun  aday olması durumunda “CEHAPE zihniyeti, Camileri ahır yaptılar, Başörtülü bacılarımıza zulmettiler, Şimdi yine aynısını yapacaklar” gibi 50 yıl önceki konularla seçmenin korkutulacağını hesaplıyor. Türkiye’deki sağ partilere oy veren seçmen sayısının sol partilere oy verenden fazla olduğunu da dikkate alan Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nun adaylığa zorlanması yönünde talimat verdiği kaydediliyor. AKP teşkilatları ve troller de bu yönde çalışma yürütüyor. Yıpranmış bir Kılıçdaroğlu’na karşı seçimin ‘çantada keklik’ olduğu kulaktan kulağa yayılıyor.

İTHAL ADAY İLE YAVAŞ ALTERNATİFİ RAFTA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyaset dışı bir ismi aday gösterme girişimleri İyi Parti tarafından reddedilmişti. İkinci Ekmeleddin İhsanoğlu vakası yaşanmasını istemeyen İyi Parti, yurtdışından ithal bir ismi desteklemeyeceği mesajı verdi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın isimleri ise şimdilik rafa kaldırıldı.

Saadet Partisi’nin Abdullah Gül’ü aday gösterme çabası devam ederken, DEVA ve Gelecek Partileri’nin tavrı da Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağını netleştirecek.

Ülkeyi bit pazarına çeviren Erdoğan Araplar’a ASELSAN sözü mü verdi?

Millet İttifakı’nda Kılıçdaroğlu düğümü çözülecek mi? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

7 Aralık 2021 Salı

Yavaş ve İmamoğlu Mersin mitingine davet edildi mi?

CHP’nin Mersin mitingine Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun davet edilmediği iddialarına CHP’li Seyit Torun cevap verdi. Torun, “Belediye başkanlarımızdan bazıları aradı ve gelmek istediklerini söyledi. Dileyen geldi, kimseyi davet söz konusu değildi” dedi.

BOLD – CHP’de Cumhurbaşkanlığı adaylığı için isimleri geçen Yavaş ve İmamoğlu ile ilgili tartışmalar bitmiyor. Şimdi de CHP’nin iki ismi Mersin mitingine davet edilmediği öne sürüldü.

KENDİ MİTİNGİME DAVETLE Mİ GİDECEĞİM?

Mansur Yavaş da konuyla ilgili olarak “Ben CHP adayı olarak seçilmiş Ankara Büyükşehir Belediye Başkanıyım, kendi mitingime davetle mi gideceğim?” açıklamasını yaptı.

 

AİHM ve AYM kararlarını ‘paspas’ yapan hakimler: Kılıçdaroğlu hesap sorabilecek mi?

Yavaş ve İmamoğlu Mersin mitingine davet edildi mi? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

AİHM ve AYM kararlarını ‘paspas’ yapan hakimler: Kılıçdaroğlu hesap sorabilecek mi?

Türkiye, 15 Temmuz sonrası uygulanmayan mahkeme kararları ile tanıştı. Hatta Anayasa’ya göre kararları bağlayıcı olan AİHM ve AYM kararları uygulanmadı. Bir süredir bürokratları hukuksuzluklar konusunda uyaran CHP Genel Başkanı, 2 yüksek mahkemenin kararlarını uygulamayan hakimlerden hesap sorabilecek mi?

BOLD ANALİZ – TBMM’de hükumetin 2022 bütçesi üzerine konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP’lilere ‘yargıyı mahvettiniz’ diye seslendi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “AYM, AİHM kararını uygulamayanların tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek ya gelecek” ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) hükümetin 2022 bütçesi üzerine konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, birçok önemli mesajlar verdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, bir süredir AKP döneminde kanun dışına çıkan ve hukuksuzluklara imza atan bürokratları uyarıyor. Kılıçdaroğlu’nun bu kez hedefinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamayan hakimler vardı.

AKP’ye “Yargıyı mahvettiniz” diyen CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan birisi AYM üyesi oldu. AYM, AİHM kararını uygulamayanların tamamını temizleyeceğim. Bu memlekete adalet ya gelecek ya gelecek” ifadelerini kullandı.

15 TEMMUZ’DAN SONRA BİR İLK: AYM VE AİHM KARARLARI UYGULANMADI

Kılıçdaroğlu’nun ‘yargıyı mahvettiniz’ sözleriyle özetlediği AKP hükumeti ile Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra birçok hukuksuzlara, insan hakları ihlallerine, toplu yargılamalara, işkencelere, adam kaçırmalara ve bir grubun nefret öğesi haline getirilerek soykırımına şahit oldu.

Ancak 15 Temmuz’da Türkiye belki tarihinde ilk kez uygulanmayan mahkeme kararları ile karşılaşmaya başladı. Ve bu uygulanmayan kararlar Anadolu’nun ücra köşesindeki bir yerel mahkemenin değil yargının en tepesindeki Anayasa Mahkemesi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası anlaşmalarla yarım yüzyıldır yargı yetkisini kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları idi.

AYM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

Anayasa Mahkemesi, Anayasanın “Yargı” başlığının taşıyan “Üçüncü Bölüm”ünde “II Yüksek Mahkemeler” başlığı altında 146-153. maddelerinde düzenlenmiştir. Anayasanın 153. maddesinin son fıkrasına göre “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.”

153. maddedeki hükmün herhangi bir istisnası bulunmamaktadır. Dolayısıyla mahkemeler ve kamu gücünü kullanan diğer organlar Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamaktan veya gereğini yerine getirmekten kaçınamaz.

Anayasanın yargı kararlarına ilişkin genel düzenlemesi olan 138. maddesine göre de “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.“

Anayasa Mahkemesi’nin yapılan bireysel başlvurulara ilişkin ihlal kararı, bir kişinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Ek Protokolleri kapsamındaki anayasal haklarının ihlal edildiğini tespit eder. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi Kanununun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre de “ihlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.” Yani? İhlal kararı verip bırakmaz, ihlalin ortadan kaldırılması gereğine de hükmeder. Bu da yetmez, ihlalin sonuçlarının da ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmeder.

Aynı madedenin ikinci fıkrasında da “Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir… Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde … karar verir.”

AİHM KARARLARININ BAĞLAYICILIĞI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 47 üyesi bulunan Avrupa Konseyinin yargılama organıdır. Üyesi bulunduğumuz ve ilk kurucularından olduğumuz Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) hazırladı. Türkiye, bu sözleşmenin ilk imzacılarından biri oldu, iç hukukumuza 1954 yılında dahil edildi.

Anayasanın 90. maddesine göre usulüne göre yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir. Kanunlar da bağlayıcıdır.

Yani, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bir Türkiye Cumhuriyeti Kanunu’dur, Anayasanın 7. maddesi anlamında yasama yetkisinin kullanılmasıyla ortaya çıkmış olup, tüm kamu kuruluşları, yürütmeyi, mahkemeleri, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.

Türkiye, 1989 yılında da AİHM’nin bağlayıcı yargı yetkisini kabul etti.

Anayasanın 90. maddesinin son fıkrasına göre, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hukuk uygulamasında kanunlardan üstündür ve Anayasanın 148. maddesinin 3. fıkrası uyarınca içtihatları Anayasa Mahkemesi içtihatlarını da biçimlendirir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesinin birinci fıkrasına göre üye devletler taraf oldukları her davada AİHM’nin kesin kararlarına uymayı taahhüt ederler. Bu taahhüt, Türkiye Cumhuriyeti Kanununu olduğu için yasal bir taahhüt, Sözleşme olduğu için de uluslararası bir taahhüttür.

Bu nedenlerle AİHM içtihadını bağlayıcı görmemek, bu nedenle, hem Türkiye Cumhuriyeti yasalarını hem de uluslararası hukuku yok saymaktır.

AYM VE AİHM KARARLARI YENİDEN YARGILAMA SEBEBİDİR

Sonuç olarak, AYM ve AİHM kararları bağlayıcıdır. Bu bağlayıcılık esasa ilişkin bir bağlayıcılıktır aynı zamanda. İlk derece mahkemelerinin veya diğer devlet organlarının AYM ve AİHM kararlarıyla tespit edilen ihlalleri ve sonuçlarını ortadan kaldırıp kaldırmama, buna uyup uymama gibi bir takdir yetkileri de yoktur.

AYM ve AİHM ihlalin ortadan kaldırılmasına ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmettiği durumda, yargılamanın yenilenmesi gerekir.

Ancak 15 Temmuz sonrası Türkiye, AYM ve AİHM karalarını uygulamayan mahkemeleri, bir davada yüksek mahkemeler ihlal kararı verilmişse uyduruk gerekçelerle açılan ikinci ve hatta üçüncü davaları, tutukluluğun sona erdirilmesi kararı verilmişse bekleyen başka dosyalardan  verilen alelacele kararları gördü.

İşte, uygulanmayan yüksek mahkeme karaları, hukukun, anayasanın, yasaların ve Türkiye’nin imzacısı bulunduğu uluslararası sözleşmelerin ayaklar altına alındığı bazı yargılama süreçleri.

OSMAN KAVALA: BİR DAVADAN TAHLİYE EDİLDİ, İKİNCİ DAVADAN SAATLER SONRA TUTUKLANDI

Osman Kavala

İş adamı Osman Kavala, 1 Kasım 2017’de Gezi Parkı Davası’ndan tutuklandı. AİHM, Aralık 2019’da verdiği bir kararla Kavala’nın tutuklanması ve tutuklu yargılanmasının onu susturmak ve diğer insan hakları savunucularının cesaretini kırmak amaçlı olduğunu belirterek, Türkiye hükümetinden Kavala’nın bir an önce serbest kalması için gerekli önlemleri alması çağrısında bulundu.

Bu arada Kavala tutuklu yargılandığı Gezi davasından Şubat 2020’de beraat etti ve hakkında tahliye kararı verildi. Ancak bu karardan birkaç saat sonra hakkında 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma çerçevesinde tekrar tutuklama kararı çıkarıldı. Şubat 2021’de bu dava Gezi davası ile birleştirildi.

Sonuçta Kavala Gezi davasından beraat ettirilip tahliye edilmesiyle bir anlamda AİHM kararı yerine getiriliyor ancak bir kez daha tutuklanarak da AİHM kararı boşa düşürülmüş oluyordu. Kısaca Kavala’yı salıvermemek adına hukuk ayaklar altına alınıyordu.

Türkiye’nin itirazı üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda da AİHM’nin kararı Mayıs 2020’de kesinleşti.

AVRUPA KONSEYİ, TÜRKİYE İÇİN İHLAL PROSEDÜRÜ BAŞLATTI

Avrupa Konseyi’nin karar organı olan Bakanlar Komitesi, AİHM’nin kesinleşmiş mahkeme kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetliyor.

Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin Kavala davasında gerekli adımları atması için 8 kez karar aldı ancak AKP hükumeti ve ilgili mahkemeler kararı uygulamayı reddetti.

Sonuç olarak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu yıl Aralık ayı başında AİHM’nin iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması kararını uygulamayan Türkiye için ‘ihlal prosedürü’ başlattı. Türkiye, böylece, 2010’dan bu yana Azerbaycan’dan sonra bu sürece tabi tutulan ikinci ülke oldu.

Bakanlar Komitesi’nde yapılan oylamada, 47 üyeli konseydeki 35 ülke “ihlal prosedürü” başlatılmasına destek verdi.

Avrupa Konseyi, Türkiye’den 19 Ocak’a kadar görüşünü iletmesini istedi. Kavala davasında bir sonraki duruşma ise 17 Ocak’ta.

Bakanlar Komitesi, böylece Türk hükümetine ihlal prosedüründen ve prosedür sonucunda olası yaptırımlardan kurtulmak için bir fırsat daha sunmuş oldu.

Bakanlar Komitesi, Türkiye ile ilgili ihlal prosedürü kapsamında Türkiye’nin göndereceği görüşü ve 17 Ocak’taki duruşma kapsamında alınacak kararı 2 Şubat 2022’deki toplantısında karara bağlayacak.

Eğer Türkiye, 17 Ocak’ta Kavala’nın serbest kalmasını sağlar ve hakkındaki suçlamaları düşürürse ihlal prosedürünün ikinci aşamasının uygulanmasına gerek kalmayacak.

Aksi halde Bakanlar Komitesi, Türkiye’nin vereceği görüşle birlikte gerekçeli kararını oluşturacak ve yine bir oylama sonucunda üçte iki çoğunluğu bulması durumunda AİHM’e resmi bildirimi yapacak ve süreci başlatmış olacak.

Bakanlar Komitesi, AİHM’den “Yükümlülük yerine getirilmemiştir” şeklinde bir bildirim alması durumunda Türkiye’ye uygulanacak tedbirleri ele alacak. Bunlar arasında söz konusu ülkenin oy hakkının veya üyeliğinin askıya alınması ve hatta üyelikten çıkarılması da yer alıyor.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: BİR DAVADAN TAHLİYE EDİLDİ, İKİNCİ DAVADAN MAHKUMİYET VERİLDİ

Selahattin Demirtaş

HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da HDP’li vekillere yönelik operasyonda “örgüt üyesi olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındı ve ardından tutuklandı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Demirtaş hakkında 514 sayfalık iddianame hazırladı. Ocak 2017’de kabul edilen iddianamede, 142 yıla kadar hapis cezası istendi.

Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demirtaş için avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ancak sonuç alamadı. Demirtaş’ın avukatları bu kez dosyayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı. AİHM, 20 Kasım 2018 tarihinde verdiği kararda, Demirtaş’ın hiçbir gerekçe gösterilmeden uzun süre tutukluluk halinin devam etmesini hukuka aykırı buldu ve keyfi bir şekilde süren tutukluluk nedeniyle ihlal kararı verdi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan kararın ardından, “AİHM kararları bizi bağlamaz” açıklaması yaptı. AİHM “derhal tahliye” demiş olsa da, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tahliye başvurusunu, 30 Kasım 2018’de AİHM kararının henüz kesinleşmemiş olmasını gerekçe göstererek reddetti.

4 Aralık 2018’de “terör örgütü propagandası” suçlamasıyla verilen 4 yıl 8 ay hapis cezasının onanmasıyla Demirtaş hüküm giyince, AİHM kararı boşa düşmüş oldu.

ŞÜPHELİ OLMADIĞI DAVADAN MÜKERRER SUÇLAMA İLE İKİNCİ KEZ TUTUKLANDI

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, “silahlı terör örgütüne üye olmak”tan yargılandığı ve dört yıldır tutuklu bulunduğu ana davadan Demirtaş hakkında 2 Eylül 2019 tarihinde tahliye kararı verildi. Tahliye kararının ardından avukatları, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne mahsupluk başvurusunda bulundu.

Bu karardan iki hafta sonra AİHM Büyük Dairesi’nde hem Demirtaş’ın avukatlarının hem de hükümetin AİHM kararına itiraz etmesi nedeniyle bir duruşma yapıldı. Bu duruşmadan iki gün sonra mahsup talebi kabul edildi ve Demirtaş’ın serbest kalmasının önü açıldı. Ancak 20 Eylül 2019’da şüpheli olmadığı Kobani dosyasından ve mükerrer bir suçlama nedeniyle ikinci kez tutuklandı. Demirtaş’ın bu dosyadan da tutukluluğu 2 yılı geçmiş durumda.

AİHM BÜYÜK DAİRE KARARI: DERHAL SERBEST BIRAKILMALI

AİHM’nin 30 Kasım 2018’de verdiği Demirtaş kararını, Türkiye temyiz etti. AİHM’nin 17 yargıçlı Büyük Dairesi, Demirtaş hakkındaki nihai kararını 22 Aralık 2020 tarihinde verdi ve “Demirtaş derhal serbest bırakılmalı” dedi.

AİHM’nin Büyük Dairesi, Demirtaş dosyasında AİHS’nin birçok maddesinin ihlal edildiğini de belirtti.

TÜRKİYE İÇİN BİR İHLAL PROSEDÜRÜ DE DEMİRTAŞ İÇİN BAŞLATILABİLİR

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’nin 2020 yılı sonunda aldığı kesin karar sonrası bu yıl mart ve eylül aylarında konuyu görüştü ve Selahattin Demirtaş’ın AİHM kararı gereği “derhal serbest bırakılmasını” talep etti. Ancak Demirtaş’ın serbest bırakılması için Ankara’ya yaptığı çağrılar sonuçsuz kaldı.

Avrupa Konseyi’nin icra organı olan Bakanlar Komitesi, Aralık ayında yaptığı son toplantıda da Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması talebine yer verilen bir ara karar aldı.

Bakanlar Komitesi bu ara karar sonrası Demirtaş dosyasını Mart 2022’deki AİHM gündemli toplantıda yeniden ele alacak.

Kavala dosyasında 8 kez Türkiye’yi uyaran ve daha sonra “ihlal prosedürü” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Demirtaş dosyası nedeniyle de Ankara için ‘ihlal prosedürü’ başlatabileceği ifade ediliyor.

ERDAL TERCAN: AYM REDDETTİ, AİHM İHLAL KARARI VERDİ

Erdal Tercan

Anayasa Mahkemesi üyesi Erdal Tercan, 15 Temmuz’dan hemen sonra “terör örgütüne üye olduğu” gerekçesiyle tutuklandı. Tercan, 2019 yılı nisan ayında 10 yıl 7 ay hapis cezasına çarptırıldı.

2011’den 2016’ya kadar üyesi olduğu Anayasa Mahkemesi, Tercan’ın yaptığı bireysel başvuruyu reddetti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, eski Anayasa Mahkemesi üyesi Erdal Tercan’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak 29 Haziran 2021’de Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

Tercan’ın 2018 yılında yaptığı başvuruyu karara bağlayan AİHM, Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 1. ve 3. fıkralarıyla, 8. maddenin Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti.

Tercan’a 20 bin Euro tazminat ödenmesine karar veren AİHM gerekçeli kararında, gözaltı ve tutukluluğun makul gerekçe ve somut delillere dayandırılmadığı görüşünü dile getirdi.

Kararda, duruşma öncesi tutukluğunun 2 yıl 8 ay sürmesinin de makul sürenin ötesinde olduğu yorumu yapılırken, Anayasa Mahkemesi Genel Kurul kararı beklemeden eski üyenin evinin aranmasının da yine insan hakları ihlali teşkil ettiği değerlendirmesinde bulunuldu.

AİHM’nin verdiği ihlal kararı iç hukuka göre bir yeniden yargılama sebebi. Ancak Tercan hakkında şu ana kadar verilmiş bir yeniden yargılama kararı bulunmuyor.

ALPARSLAN ALTAN: AİHM, KESİN İHLAL KARARI VERDİ

Alparslan Altan

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili ve üyesi Alparslan Altan da 15 Temmuz’dan hemen sonra aynı suçlamalarla gözaltına alındı ve 16 Temmuz’da tutuklandı. . Anayasa Mahkemesi, 4 Ağustos 2016’daki oturumunda Altan’ın üyelikten ihraç edilmesi yolunda karar aldı.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6 Mart 2019’da aldığı kararda, Alpaslan Altan’a 11 yıl 3 ay hapis cezası verdi.

AİHM, Altan’ın 2017 yılında yaptığı başvuruyla ilgili olarak 2019 yılı nisan ayında kararını aldı. Yüksek mahkeme, Anayasa Mahkemesi’nin eski Başkanvekili ve üyelesi Alparslan Altan’ın yaptığı başvuruyla ilgili olarak Türkiye’nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetti.

AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) özgürlük ve güvenlik hakkıyla ilgili 5. maddesinin 1. fıkrasını ihlal ettiğine hükmetti.

Türkiye karara itiraz etti. Ancak AİHM’nin temyiz başvurularının ilk incelemesini yapan 5 hukukçudan oluşan paneli, 2019 yılı Eylül ayında Türk hükümetinin Alparslan Altan ile ilgili verdiği karara yaptığı itirazı kabul etmedi.

Bu karar gereği, Türk hükümetinin, Alparslan Altan’ın yaptığı başvurunun temyiz mahkemesi niteliğindeki 17 yargıçtan oluşan Büyük Dairede görülmesinin önü kapandı ve AİHM kararı kesinleşti.

Ancak yeniden yargılama sebebi olan AİHM’nin bu kesin kararı da tamamen gözden gelinerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2021 yılı Şubat ayında aldığı kararla Altan’ın mahkumiyet kararını onadı.

MEHMET ALTAN: AYM VE AİHM İHLAL KARARI VERDİ, TAHLİYE EDİLMEDİ

Mehmet Altan

Akademisyen ve yazar Mehmet Altan, 22 Eylül 2016’da tutuklandı. Anayasa Mahkemesi 11 Ocak 2018’de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise 20 Mart 2018’de ihlal ve tahliye kararlarını açıkladı. Ancak Altan, AYM ve AİHM kararlarına rağmen beş buçuk ay daha tutuklu kaldı ve 7 Haziran 2018’de tahliye edildi.

Altan’ın avukatları, AYM ve AİHM kararlarına karşın tahliye kararı vermemesiyle hukuka ve anayasaya aykırı hareket ettiği ve açık yasa hükümlerine aykırı yargısal faaliyetleri gerekçesiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’na tazminat davası açtı. Davalar halen devam ediyor.

Gizli raporla fişlendi, görev yaptığı cezaevinde hapis yattı: KHK’lı gardiyan nasıl beraat etti?

AİHM ve AYM kararlarını ‘paspas’ yapan hakimler: Kılıçdaroğlu hesap sorabilecek mi? yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »

Öfke nöbetleri geçiren otizmli Tarık’ın annesi: Babasının tutuklanması oğlumu mahvetti

Çok sevdiği babasından 22 ay önce ayrılmak zorunda kalan otizmli ve zihinsel engelli Hamza Tarık, öfke nöbetleri geçiriyor. Oğlunu artık kontrol etmekte zorlandığını söyleyen Hülya Durmuş, “Babasının yanında olmaması oğlumu mahvetti.” dedi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL 

Gülen Hareketi soruşturmaları kapsamında iki yıldan fazla Buca Kırıklar F Tipi Cezaevinde tutuklu olan İbrahim Durmuş’un otizmli oğlu Hamza Tarık Durmuş, babası tutuklandığı günden beri öfke nöbetleri geçiriyor. Oğlunun hastalığının gün geçtikte ilerlediğini söyleyen anne Hülya Durmuş, “Babasının yanında olmaması onu mahvetti. Yıllarca bir sürü paralar harcayarak bir yere getirmeye çalıştığımız Tarık en dibi gördü. Çünkü babasını çok seviyor. Yanından hiç ayrılmıyordu. Her gün saatlerce babasıyla yürüyüş yapardı. Rutini bozulmuştu.” dedi.

İÇ KANAMA GEÇİRDİ

Elleriyle kulak kepçesine şiddetli bir şekilde vurduğu için iç kanama geçiren ve 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılan Tarık’a 6 doktor narkoz vermekte zorlandı. Annesi de ameliyathaneye girmek zorunda kaldı. “O geceyi asla unutmam” diyen Hülya Durmuş, “Ameliyathane kapılarında tek başıma olan çaresizliğim. Yalnızlığım. Hem ağlıyor hem de İbrahim neredesin neredesin diyordum. Tarık ameliyattan çıktı. Bana ameliyathane kıyafetleri giydirip içeri aldılar. Ayılırken siz başında olun krize girmesin dediler. Odaya çıkana kadar damar yolu vs çıkarıp atmıştı. Öfke nöbeti bir türlü geçmediği için yatağa bile bağladılar.” ifadelerini kullandı.

BABA TUTUKLU, ANNE KANSER

16 yaşındaki zihinsel engelli Hamza Tarık Durmuş’la doğduğundan beri babası yakından ilgileniyordu. Birlikte vakit geçiriyor ve uzun yürüyüşler yapıyorlardı. Annesinin ifadesiyle Tarık’ın eğitimi için yıllarca maddi-manevi çok uğraştılar. Ancak tüm çabaları İbrahim Durmuş‘un 24 Ağustos 2019’da tutuklanmasıyla çöpe gitti. Babasını çok seven Tarık, birdenbire ondan ayrıldığı için öfke nöbetleri geçirmeye başladı. Üstüne bir de annesinin 2018 yılında kanser olup yatağa düşmesi onu daha da agresifleştirdi.

Sosyal hayatta yaşadıkları ise daha zordu. Kendisine, kardeşine, etrafına zarar veren Tarık’ı annesi kayıt yaptırdığı spor okulundan krizleri arttığı için almak zorunda kaldı. Rehabilitasyon merkezi eğitim vermek istemedi. Kiralık ev bulmaları bile zorlaştı. Otizmli oğlu olduğunu öğrenen ev sahipleri Hülya Durmuş’a ev vermekten vazgeçti. Akrabaları ise “Karı-koca tutuklanırsa Tarık’ı yanınıza alın, biz bakamayız” dediler.

İki yıldır yaşadığı eziyeti dün yazdığı mektupta dile getiren ve Bold Medya’ya gönderen Hülya Durmuş, “Sonuç olarak ben kanser kontrol hastasıyım. Tarık’ta sıkıntılar aynı şekilde devam ediyor. Pandemiden dolayı 22 aydır babasını göremiyor. Burak görüşlere gitmek istemiyor. Ben çaresizce bu günlerin bir an önce bitmesi için dua ediyorum.” diye yazdı.

SUÇU: YAMANLAR KOLEJİ’NDE ÖĞRETMEN OLMAK!

İbrahim Durmuş, Körfez Dershanelerinde görev yaptığı için 7 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı. Eşi tutuklandıktan sonra lenf kanserine yakalanan Hülya Durmuş kanseri atlattığı dönemde 23 Ekim 2018’de gözaltına alındı. Bir gün nezarette kaldıktan sonra serbest bırakılan Durmuş mektubunda ifade verirken polislere “Benim suçum ne, ben bu millete, devlete ne yaptım?” diye sorduğunu, kendisine “Yamanlar Koleji’nde öğretmen olman” diye cevap verildiğini aktardı.

HÜLYA DURMUŞ’UN 6 ARALIK 2021 TARİHLİ MEKTUBU

Merhabalar
Ben Hülya Durmuş. 41 yaşında 2 çocuk annesiyim ve Biyoloji öğretmeniyim. Eşim İbrahim Durmuş 23 Temmuz 2019 yılında gözaltına alındı. Ve tutuklandı. 2 yıldan fazladır Buca Kırıklar F Tipi Cezaevinde. Körfez dershanesinde öğretmen olduğu için tutuklandı.

Eşim gittiğinden beri çok çok zor günler geçiriyoruz. Aslında Eşim ve benim için hayat zaten zordu. Büyük oğlum Hamza Tarık Durmuş (16) otizmli olarak dünyaya geldi. Maalesef % 98 ağır otizmli ve zihinsel engelli. Tarık daha iyi bir eğitim alsın istedik ve İzmir’e taşındık. Eşim Körfez dershanesinde ben Yamanlar Kolejinde çalışıyorduk. Otizmli bir çocuğun derdini anlamak, onu sakinleştirmek, isteklerini yerine getirmek çok çok zor. Yaşayan bilir. Biz bu dünyada zaten rahat yaşamıyorduk. Oğlum bir şey öğrensin, bir davranış problemini bıraksın diye canımızı verdik. Maalesef zalimler bizde can da bırakmadı.

İşimizi kaybetmiş ne yapacağımızı şaşırmış bir şekilde günlerimiz geçmeye başladı. Bu arada 2015 yılında 2. oğlum Burak dünyaya gelmişti. Hem küçük bebek, hem otizmli bir çocuk, hem de eşime ya da bana bir şey olursa Tarık ne olur diye kaygı yaşarken 2018 yılında 4. Evre lenf kanseri olduğumu öğrendim. O günler benim için daha zor bir hale gelmişti. 8 kemoterapi aldım. Kanser tüm vücuduma yayılmıştı. Annem ve kız kardeşim bana ve çocuklarıma bakmak için İzmir’e taşındılar. Tarık benim sürekli yatmamdan bile rahatsız oluyordu. O zamana kadar bana hiç vurmayan oğlum artık bana el kaldırmaya başladı. Bu durum onu çok kaygılandırıyordu sanırım. Yataktan kalkamaz haldeyken bile Tarık’ın ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyordum. Çünkü annemi ve kız kardeşimi dinlemiyordu. En çok da beni üzen 2 yaşındaki küçük oğlumun Tarık krize girdiğinde masanın altına saklanmasıydı. Sağlıklı çocuğumu kaybetmek istemiyordum çünkü.

Pandemiden önce birkaç rehabilitasyon merkezi ile görüştük. Maalesek Tarık’ı almak, eğitim vermek istemediler. 1,5 yıl önce spor okuluna kayıt yaptırdım. Orda da 1 yılın sonunsa krizler daha da arttı. Okuldan almak zorunda kaldım.

Burak abisinden çok korkuyordu. Aylarca süren tedavi sürecimde sona geldik derken 23 Ekim 2018 yılında gözaltına alındım. Yani kanserden kurtulduğumu bilmiyorduk. Allah’ım dertleri bile sıraya koyuyor sanırım. 1 gün göz altında kaldım ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldım. Emniyette polislere direk şunu sormuştum. Benim suçum ne, ben ne yaptım bu millete, devlete. Bana verilen cevap “Yamanlarda öğretmen olman” Yani suçum öğretmen olmak. Sadece ÖĞRETMEN.

2 yıldan fazla süren dava sürecinde beraat ettim. Yaklaşık 9 ay sonra eşim gözaltına alındı ve tutuklandı. Tarık’la bir başıma kalmıştım. Öfke nöbetleri git gide artarak devam etti. Arabanın camını, evin camını kırdı. 3 ayrı TV’yi kırdı. (Evde, sokakta, okulda yarı çıplak dolaşmaya başladı. Ayakkabı giydiremiyorduk) Artık zapt edemiyordum. Okuldaki öfke nöbetlerinde sürekli sakinleştirme odasına alıyorlardı. Hele bir gün almaya gittiğimde o odada yarı çıplak kakasını yapmış tek başına bekliyordu. Ağlaya ağlaya oğlumu temizlemiştim. Tarık artık kakasını eline yüzüne sürmeye başlamıştı. Hatta ağzına bile götürüyordu.

Babasının yanında olmaması onu mahvetmişti. Yıllarca bir sürü paralar harcayarak bir yere getirmeye çalıştığımız Tarık en dibi görmüştü. Çünkü babasını çok seviyor. Yanından hiç ayrılmıyordu. Her gün saatlerce babasıyla yürüyüş yapardı. Rutini bozulmuştu. Elleriyle sürekli suratına vuruyordu. Kulak kepçesi şiddetli vurmaktan iç kanama oldu. 9 Eylül Üniversitesi Hastanesine sevk ettiler. (28 Temmuz 2021) Acil ameliyata alındı. 6 doktor bir narkozu vermekte bile zorlandılar.

Ameliyathaneye beni de aldılar. O geceyi asla unutamam. Ameliyathane kapılarında tek başıma olan çaresizliğim. Yalnızlığım. Hem ağlıyor hem de İbrahim neredesin neredesin diyordum. Tarık ameliyattan çıktı. Bana ameliyathane kıyafetleri giydirip içeri aldılar. Ayılırken siz başında olun krize girmesin dediler. Odaya çıkana kadar damar yolu vs çıkarıp atmıştı. Öfke nöbeti bir türlü geçmediği için yatağa bile bağladılar.

Tarık aylarca evde kaldı. Ben her gün hasta halimle 2 saat yürüyüş yaptırdım. Şu an yeni bir spor okuluna kayıt yaptırdık. Bu arada özel odada da kalmıyorduk. Tarık erkek diye 4 gün boyunca erkeklerin olduğu odada kaldık. Özel oda yok dediler. Tarık’ın ilaçlarını ben veriyor, ateşini ben ölçüyor, tansiyonuna ben bakıyordum. Çünkü kimseyi yanına yaklaştırmıyordu. 4 günün sonunda dayanamayıp imza atarak hastaneden ayrıldık. Yaklaşık 2 aydır da cilt hastalığı ile uğraşıyoruz. Tarık’ın vücudu sürekli tepki veriyor. Bunların hepsini babasının yanında olmamasına bağlıyorum.

Ben Tarık’la  uğraşırken küçük oğlum 1. sınıfa başladı. Kendi kendine büyüyor. Çünkü Tarık’la ilgilenmekten Burak’la tam anlamıyla ilgilenemiyorum. Bu durum beni çok üzüyor. Burak’a babasının resmini gösteremiyorum. Gördüğü anda ağlama krizine giriyor. “Baba baba” diye bağıra bağıra ağlıyor. Yavrularımı bu hala koyanlar Allah’a havale…

Eşim gittikten sonra durduğumuz ev satıldı. Taşınırken çok zorlandım. Maalesef şu an durduğum ev de satıldı. Bu kış gününde buradan da çıkmak zorundayım. Bu işlerin hepsini 3 kadın (Annem, ben ve kız kardeşim) halletmeye çalışıyoruz. Maalesef eşimin ailesi hiç destek olmadığı gibi çok kötü sözler bile söylediler. En acısı da eşimin babası “Karı-koca sizi tutuklarlarsa Tarık’ı da yanınıza alın biz bakamayız” dedi.

Eşim tutuklandıktan sonra da çok eziyet ettiler. Eşime 4 duvar arasında çok acı sözler söylediler. Aylarca kendine gelemedi. “Allah büyüktür” deyip sustuk. Yapacak bir şey yok çünkü. Zaten dipsiz bir kuyunun içinde debeleniyoruz. Maddi-manevi bir imtihan içindeyiz. Sağlığımızla ayrı uğraşıyoruz. En yakınımız da böyle yapınca imtihanımız bir kat daha arttı.

Eşim cezaevinde bir ameliyat geçirdi. 1 gece hastanede yatmadan cezaevine geri getirdiler. Öyle bir ortamda iyileşme süreci de gecikti. (Prostat ameliyatı). Sonuç olarak ben kanser kontrol hastasıyım. Tarık’ta sıkıntılar aynı şekilde devam ediyor. Pandemiden dolayı 22 aydır babasını göremiyor. Burak görüşlere gitmek istemiyor. Ben çaresizce bu günlerin bir an önce bitmesi için dua ediyorum.

Vesselam…

Otizmli Hamza Tarık’ın annesinden feryat: Çok çaresizim, eşimi serbest bırakın!

Öfke nöbetleri geçiren otizmli Tarık’ın annesi: Babasının tutuklanması oğlumu mahvetti yazısı ilk önce BoldMedya üzerinde ortaya çıktı.

medyabold
Devamını Oku »