Dosyası Yargıtay’da bulunan ortopedik engelli Yavuz Selim Burgu’nun (42) cezası onaylandı. Böylece TC Anayasası’nın 5275 sayılı kanunu bir kez daha çiğnenmiş oldu.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
İki yıldır Kayseri Bünyan Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Yavuz Selim Burgu’nun cezası onaylandı. Burgu hem hasta hem de engelli bir tutuklu olmasına rağmen 2023’e kadar cezaevinde kalacak.
Burgu, geçtiğimiz mart ayında böbrek ameliyatı olmuş ve ameliyattan birkaç gün sonra tekrar cezaevine gönderilmişti.
Telefonla görüştüğümüz Rukiye Burgu (eşi), sağlığı gittikçe kötüleşen eşi için iki yıldır mücadele ediyor. Burgu, “Eşimin böbreğinde taş vardı fakat herkeste olduğu gibi ciddi bir şey değildi. Ama iki yıldır cezaevinde kaldığı için taş büyüdü. Çünkü orada hareket etmekte zorlanıyor. Koğuşlar iki katlı. İki koltuk değneğiyle iki katlı bir koğuşta yaşamak eşim için kolay değil.” demişti.
Matematik öğretmeni olan Yavuz Selim Burgu, sürekli fizik tedavi olmak zorunda olan bir engelli. Sol bacağında his kaybı var ve bu nedenle sol bacağını kullanamıyor. Tüm vücut sağlam bacağına yüklendiği için sağ bacağında da zaman içinde problem başladı ve ameliyat edildi. Sağlam bacağını kaybetmesi demek tekerlekli sandalyeye mahkum olması anlamına geliyor. Ayrıca bir kulağında işitme kaybı bulunuyor.
Anayasa’ya göre hasta ve cezaevinde hayatını idame ettiremeyen kişilerin cezalarının ertelenmesi gerekiyor. Ama bu kanun cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan hiç kimseye uygulanmıyor. TC Anayasası’nın 5275 sayılı kanunu sürekli ihlal ediliyor.
28 ŞUBAT’TA DA HAKSIZLIĞA UĞRADIM ŞİMDİ DE AİLECE MAĞDURUZ
28 Şubat’ı en ağır yaşayan öğrencilerden biri olan Rukiye Burgu, şimdi de aynı mağduriyeti ailece yaşadıklarını ifade ediyor:
“Ben İmam Hatip mezunuyum ve 28 Şubat’ın silindir gibi üzerinden geçtiği öğrencilerden biriyim. Milli Güvenlik dersine giremediğim için okul birinciliğim elimden alındı. Sonra da katsayı geldi ve ben Cumhuriyet Üniversitesi’nde işletme okudum. Oysa tıp okuyabilecek bir puan almıştım. Bugün bazı başörtülü kadınlar, erkekler çıkıp sadece 28 Şubat’ı kendileri yaşamış gibi anlatıyor. 28 Şubat’ı sahipleniyor, biz bu işin mağduruyuz diyorlar. Hayır çok mağdur var. Ve ben şimdi ikinci bir mağduriyet yaşıyorum. Hakkımız, hukukumuz çiğneniyor.”
İlim Yayma Cemiyeti’nin yurtlarında kalan, ÖNDER’in bursuyla dershaneye gittiğini söyleyen Rukiye Burgu şöyle devam ediyor: “Ben Hizmet’e hiçbir şekilde aidiyet duymadım. Eşim ne kadar duyuyor, o kendisiyle ilgili. İnsan haklı tarafta olmalı. Ben 28 Şubat’ta doğru şeyi yaptım. Okuduğum liseyi değiştirmedim, değiştirebilirdim, çünkü kolej sınavlarını da kazanmıştım. ÖNDER’in bursuyla dershaneye gittim. İlim Yayma Cemiyeti’nin yurtlarında kaldım. Şimdi ezmeye çalıştıkları tarafın dershanelerinde okumadım. Bunlar asla suç demek istemiyorum. Şunu demek istiyorum. ‘Biz 28 Şubat’ı yaşadık, şimdi de siz yaşayın’ gibi bir bakış açısı var. E ben 28 Şubat’ı da yaşadım. Doğru yerde olmak lazım. Bunun da her zaman bedeli oluyor.”
Rukiye Burgu’nun tek umudu af tartışmaları ve bu ay meclisten geçmesi beklenen ceza indirimi tasarısı.
medyabold28 Şubat’tan 15 Temmuz’a ‘hukuksuzluğa’ direnen bir ailenin öyküsü..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder