Şiddetli bir fırtına Maine Adası’nı dövmektedir. Bütün kapılar kapatılır, pencereler örtülür. Herkes evine sığınmıştır ve kimsenin dışarı çıkmaya niyeti yoktur. Diğer insanların ne yapmakta olduğunu düşünen kimse yok gibidir. Evlerinin güvenliğinde kalıp bunu da atlatacaklardır. Ama Maine sokaklarında o güne kadar kimsenin görmediği bir varlık dolaşmaktadır ve istediğini almadan gitmeye niyeti yoktur.
ŞEYTANI KİM ÇAĞIRDI?
Adanın sokaklarında dolaşan iblisin tek bir isteği vardır. Artık yaşlanmıştır ve hem onunla ilgilenecek hem de misyonunu devralacak bir varise ihtiyaç duymaktadır. Adadan bir çocuk istemektedir. Ama adadakilerin bu çocuğu kendi arzularıyla vermeleri gerekmektedir. “Birini seçin!” der, “Yoksa hepsini kaybedeceksiniz!”
Her türlü yardım imkanından mahrum kalan ada halkı zor bir karar vermek zorundadır. Kim adanın ve diğer çocukların selameti için kendi çocuğundan vazgeçecektir? İşte o zaman dış dünyadan yalıtılmış bu baskı ortamında insanların gerçek karakterleri ortaya çıkmaya başlar. Hırslar, saklı günahlar, eski hınçlar vs… Stephen King’in birçok hikayesinde işlediği temel tez burada da kendini gösterir: “Şeytan, insanın zaaflarından beslenir.” Maine Adası sakinleri iblisi kendileri çağırmışlardır bir bakıma. Ne de olsa “Hırsız boş eve girmez.”
Günahların gölgesinde girilen bu savaşın kazananı yoktur, herkes bir şeyler kaybeder. Kimi farkındadır ne kaybettiğinin kimi değildir… Hepsi bu…
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder