Bugünlerde en çok merak edilen konulardan biri Ali Babacan’ın neler yaptığı. Attığı her adımı takip etmek isteyen, fakat gazetecilik yapma imkanı bulmayan birçok insan Babacan’ın adımlarını ancak sosyal medya üzerinden yakaladığı ufak bilgi kırıntılarıyla izlemeye çalışlıyor.
Babacan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret ettiğini de herkes Twitter sayesinde öğrendi. Bu ziyaret, siyasi kulislerde konuşulan yeni oluşumun, sonbahara kalmadan, hızlıca harekete geçeceği izlenimini verdi.
Türk siyaseti bu tarz girişimlerin yabancısı değil aslında. Bu bağlamda “Yenilikçiler” hareketi adıyla yola çıkan ve Türk siyasetinin son 20 yılına damgasını vuran en akılda kalan olayı 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Fazilet Partisi Kongresinde Erbakan Hoca’ya karşı bayrak açmasıydı. Hatırlatmakta yarar var: Fazilet Partisi’nin 1. Olağan Kongresi’nde gelenekçilerin adayı Genel Başkan Recai Kutan ile yenilikçilerin adayı Abdullah Gül yarışmıştı. Kapatılan Refah Partisi’nin lideri Erbakan, kendi seçtiği aday dışında rakip olarak karşısında kimseyi görmek istemiyordu. Bu süreç aslında AK Parti’nin de kuruluşu için atılan ilk adımdı.
“Ali Babacan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmesi ile bu olay arasında nasıl bir benzerlik olabilir” sorusuna gelince…
Rivayete göre, İslam Kalkınma Bankası’nda çalışırken tatil için geldiği memleketi Kayseri’de arkadaşların ısrarıyla Refah Partisi’nden milletvekili olan Gül, Fazilet Partisi kongresinde Erbakan Hoca’nın adayına karşı parti liderliği için aday olmaya karar verdiğinde, işin belkide en çetrefilli en zor kısmı bunu Erbakan’a nasıl ve kim tarafından söyleneceği olmuş.
Türkiye, ne yazık ki bu tarz yüzleşmelerin öyle kolayca yaşandığı bir ülke değil. Hele siyaset arenasın da ve Siyasal İslamın bayraktarlığını üstlenmiş bir parti içinde liderin emrine karşı çıkıp ben de varım demek ise hiç kolay değil. Buna rağmen Gül, Erbakan Hoca’ya karşı giriştiği mücadeleyi “adaylığımı basından ya da üçüncü bir kişiden öğrenmesi istemem” diyerek Hoca’nın karşısına çıkıp rahatsızlıkları dillendirmiş ve kendisine rakip olacağını yüzüne karşı söylemiş.
Muhtemelen 23 Haziran sonrası daha hızlı hareket etme kararı alan Ali Babacan ve beraberindekiler arasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ‘artık seninle aynı yolda değiliz’ cümlesini kimin, nasıl söyleyeceği bir tartışma konusu olmuştur. Ali Babacan’ı desteklediği bilinen Gül’ün de muhtemelen Babacan’a bu konuda açık bir tavsiye vermek yerine başından geçen bu olayı anlatarak bir yol gösterdiğini tahmin ediyorum.
Görünen o ki Ali Babacan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı bu görüşmeyle yeni oluşumun belki de en önemli psikolojik adımını attı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder