3 Ocak 2019 Perşembe

Özgür gazetecilik yoksa, yokuz… | Selahattin Sevi

Fransız Libération gazetesi 13 Kasım 2013 günü foto muhabirliğinin önemine dikkat çekmek için fotoğrafsız olarak kiosk’lardaki yerini aldı. Dünyanın en önemli festivallerinden Paris Photo dönemindeki bu sıra dışı çıkış, iletişimde fotoğrafın gücüne dikkat çekmeyi amaçlıyordu.

32 sayfalık gazetede yerleri boş bırakılan fotoğraflara son iki sayfada küçük olarak yer verildi. Böylece gazetede boş fotoğraf karelerinin altındaki fotoğraf altı notları ve foto muhabirlerinin isimleri daha anlamlı hale geldi. Çünkü fotoğraf kadar fotoğraf bilgileri, fotoğrafa kaynaklık eden kurumlar ve elbette foto muhabiri de önemliydi.

Libération‘un fotoğrafsız çıktığı gün Zaman gazetesinin fotoğraf servisinde her yıl tekrarlanan hummalı bir telaş vardı. Çünkü gazete yönetimi de, foto muhabirleri de gazetede fotoğrafın önemini bilincindeydi. Dünyanın ve Türkiye’nin farklı noktalarında olaylara tanıklık eden foto muhabirleri, sıkıntılı çalışma koşullarına rağmen hâlâ görsel tarihe not düşme imkânına sahipti. Bu sadece sözde kalmıyordu. Her yıl artarak devam eden atölye çalışmaları, seminerler, tasarım günleri artık semeresini gösteriyordu.

2013 yılında, Gezi Parkı olaylarından Mali’deki hükümet ile isyancılar arasındaki çatışmaya, Suriye’de devam eden iç karışıklıklardan Filipinler’deki Haiyan tayfununa kadar farklı alanlarda fotoğraf üreten Zaman foto muhabirleri, çalışmalarını bir araya topluyor ve yeni yılın ilk günlerinde yayımlanacak şekilde baskıya yetiştirmeye çalışıyordu. Takvim, bugün itibariyle yaklaşık 900 gündür Silivri Cezaevi’nde tutulan Fevzi Yazıcı’nın kararlılığı ile tıkır tıkır işliyordu.

Zamana Not Düşen Fotoğraflar 2013 almanağı tam zamanında yayımlandı. Aynı yıl üretilen fotoğraflar Türkiye Foto Muhabirleri Derneği’nin (TFMD) düzenlediği Vakıfbank-TFMD Yılın Basın Fotoğrafları 2014 yarışmasında Zaman’a 13 ödül birden getirdi.

29.su düzenlenen TFMD Yılın Basın Fotoğrafları yarışmasında, 2013 yılına damga vuran olaylarla ilgili 4 bin 381 kare yarışmıştı. Yarışma sonucunda yapılan değerlendirmede, 6 kategoride 22 fotoğraf ve 4 seri ödülden 13’üne sahip olmak Zaman adına büyük bir onurdu.

İlk tatsızlık, Zaman‘dan daha az ödül alan Anadolu Ajansı’nın yapılacak töreni boykot girişimiyle başladı. Önce ana sponsor Vakıfbank ve bir devlet kurumu yarışmadan desteğini çekti. Ardından özellikle yılın fotoğrafı seçilen Reuters foto muhabiri Osman Örsal’ın ‘Kırmızılı Kadın’ adlı Gezi direnişinin simgesi fotoğraf bahane edilerek hükümet de boykota katıldı. Her yıl Ankara’da yapılan ödül töreni İstanbul’da Beşiktaş Belediyesi’nin tahsis ettiği salonda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun iştiraki ile gecikmeli olarak gerçekleşebildi.

Meslek örgütü TFMD’nin 30. yılındaki yarışmaya Türkiye’de en fazla foto muhabiri çalıştıran Anadolu Ajansı’nın boykotu damga vurdu. Üstelik ajansın görsel haberler müdürlüğüne tecrübeli bir isim, Ahmet Sel getirildiği halde. Farklı gerekçeler olsa da kulağımıza gelen söylentiler, “Zaman varsa biz yokuz!” resti şeklindeydi. Allah var, o sene başkan Rıza Özel ve dernek yönetimi sıkı durdu. 2014 yılında çekilen fotoğraflarla yarışmaya katılan Zaman foto muhabirleri önceki yıl kadar olmasa da yine hatırı sayılır ödüllerle seneyi kapattı. Fakat Türkiye’deki siyasi atmosferin değişmesi ve artan baskılarla 2015 fotoğrafları için oluşturulan jüriye 2003 yılından bu yana ilk kez davet edilmedim. Bu bir işaretti ama “olabilir” dedim ve fazla sorun etmedim. Fakat her yıl ondan fazla ödül alan Zaman foto muhabirlerine o yıl hiç ödül verilmemesi sadece benim ve mesai arkadaşlarımın değil bütün meslektaşlarımızın dikkatini çekmişti. 2016’da ise Zaman‘a önce kayyım atandı, sonra gazete bir KHK ile kapatıldı.

Bütün bunları neden mi anlattım. Bu sene yapılacak Türkiye Foto Muhabirleri Derneği yarışması için yapılan anonslara tıkladığımda içimi burkan bir manzara ile karşılaştım. Bir el, daha önceki yarışmalarda ödül alan foto muhabirlerinin karşısındaki Zaman gazetesi ibarelerinin hepsini silmişti. Üstelik sadece Zaman‘ın ödül kazanan bazı fotoğrafları açılmıyordu.

Basın fotoğrafının altın kuralıdır: Fotoğrafa sonradan bir şey eklenmez, küçük kadrajlar dışında bir şey çıkarılmaz. Buna fotoğraf bilgilerinin, foto muhabirlerinin, fotoğrafı üreten kurumun adını içeren ‘file info’nun da dahil olduğunu bütün tecrübeli ve mesleğine saygısı olan meslektaşlarım bilir. Geçmişe dönük bu temizlik eğer bir hükümet komiserinin diktesi değilse durum daha da vahimdir. O zaman ortada kendisi için durumdan vazife çıkaran ‘delete’ memuru var demektir.

Türkiye’de basın fotoğrafının serencamı hakkında söz söyleyebilecek herkes bilir. Zaman‘ın Türkiye basın fotoğrafına ve foto muhabirliği mesleğine katkısı azımsanmayacak ölçüdedir. Bütün basın tarihi boyunca fotoğraf departmanının bağımsız olduğu tek olmasa da sayılı gazetelerdendir Zaman. Türkiye’de foto röportajın gelişmesi için sabırla çalıştı, yıllarca haftada iki öykü yayınlayarak bu alanda önemli bir işlev üstlendi. Ayrıca foto röportajın basın fotoğrafları yarışmasında ayrı bir bölüm olarak yer almasında da büyük çabaları oldu. Foto muhabirleri yarışması jürisine uluslararası saygın isimlerin getirilmesine öncülük etti.

Her yıl yayımlanan fotoğraf almanaklarının yeri hâlâ doldurulamadı. Dünyanın saygın 25 fotoğrafçısı ile birlikte gerçekleştirdiği “Time in Turkey” projesi etrafındaki sergi-kitap-festival çalışması üç yıl sürdü ve 7 ülke, 21 şehir gezdi. Türkiye’de Bursa, Marmaris ve Antalya’da yapılan festivallerde ana sponsorlardan daha çok katkı verdi. Zaman bünyesinde yetişen foto muhabirleri bugün de meslektaşları arasında hem yaptığı işler, hem kişilikleri ve saygınlıklarıyla parmakla gösteriliyor.

Zaman ve yaptığı yayınlara herkes katılmak zorunda elbette değil. Zaman‘ın o dönemki yönetimi elbette eleştirilebilir. Fakat gazetecilerin, hükümetlerin önüne yem olarak atıldığı bir dönemde Zaman yönetiminin hiçbir yazarını, muhabirini ve foto muhabirini “tanrı yöneticilere” kurban vermemesi bile tek başına takdire şayandır.

Üstelik Zaman, fırtına gibi estiği yıllarda gelinlik çağına gelmiş kız evi gibiydi. Herkesin gözü arkadaşlarımızın üzerindeydi. 1981’den 2008’e kadar sürgün olarak yurt dışında yaşadıktan sonra döndüğü Türkiye’de, Zaman gazetesinin kapılarını açtığı, danışmanlık teklif ettiği, birlikte proje yaptığı Anadolu Ajansı’nın görsel haberler müdürü Ahmet Sel bunu çok iyi bilir. Göreve getirilir getirilmez kaç arkadaşımıza iş teklifi yaptığını da. 

Ankara’nın efendi gazetecilerden, Anadolu Ajansı’nın eski fotoğraf haberleri müdürü Abdurrahman Antakyalı’ya sorun aramızdaki diyalogları… Hükümet olan AKP, ajansı dönüştürmek için “alnı secdeye değmiş” foto muhabiri aradığı günlerde sadece bir foto muhabirimizi transfer edebilmişti. Ben ise durumu dönemin ajansın fotoğraf haberleri sorumlusu Abdurrahman’la konuşuyor, “Apo’cum senin alnı secdeli arkadaşlara söyle foto muhabirliği öncelikle kumaş işi. Allah’la kul arasındakini bilmem ama arkadaşımızın işine kefilim. İstiyorlarsa daha iyilerini de göndereyim.” derdim şaka yollu. O da çaresiz yaka silkerdi.

Cem Yılmaz’ın Gora filmindeki gibi söyleyecek olursam, bir sözüm de meslektaşlarıma. Bakınız dönemler ve yöneticiler gelip geçici. Fakat foto muhabirliği ve mesleğimiz kalıcı. 2013’te yapılan bir araştırma ABD’de yayımlanan gazetelerin çalıştırdığı foto muhabiri sayısının son 13 yılda yüzde 43 azaldığını ortaya koyuyor.

Türkiye’deki durum ise herkesin malumu. ‘Tek’le başlayan temenniler serisinde artık ‘tek ajans’ var. Daha bugün Demirören Haber Ajansı aralarında foto muhabirlerinin de olduğu meslektaşlarımızla yollarını ayırdı.

Her geçen gün işimizi yapamaz hale getirildiğimiz bu süreçte manasız misyonlar üstlenmeye gerek yok. Yeni yılda 16’sına giren ve son dört yılında doğum günlerini dört ayrı şehirde geçiren kızım Müge’ye derslerinde yardım etmeye çalışıyorum. Almanya’nın siyasi tarihine çalışıyoruz bugünlerde. Weimar dönemindeki özgürlükçü ortamdan Hitler Almanya’sına giden süreci okurken hep Türkiye’de izdüşümlerinin olması tesadüf değil.

İyi niyetle bile olsa faşizme giden yola taş döşemenin anlamı yok.

Özgür gazetecilik ve foto muhabirliği yoksa biz de yokuz çünkü.

TFMD yarışmalarının yeni sponsoru Spor Toto’nun eski genel müdürü eski bir vaizin, Timurtaş Hoca’nın oğlu. Fakat gözbebeği mesleğimiz bir şans oyunu değil, hayat tarzımız…



SELAHATTİN SEVİ
Yazının Kaynağı: SELAHATTİN SEVİ – kronos news https://kronos7.news/tr/ozgur-gazetecilik-yoksa-yokuz/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder