29 Mart 2019 Cuma

Atilla Yeşilada: Ekonomide son umutlar da tükendi

Ekonomist Atilla Yeşilada, “Son bir haftada yaşanan fiyaskodan sonra son umut da öldü, gömüldü. O son umut Fed’in tırsmasıyla Dolar Endeksi’nin yataya dönmesi ve ABD DİBS getirilerinde tarihi gerilemeydi” değerlendirmesinde bulundu.

Yeşilada’nın paraanaliz.com’daki yazısı şöyle:

Düşman kahpe, düşman sinsi, düşman acımasız. Tarihi bir destan yazarak swap piyasasında yaptığımız huruç harekatı ile dövizdeki spekülasyonu bozduk. Tam kefereyi denize dökecektik ki bu kez faiz cephesinden saldırdılar.

10 yıllık DİBS’in getirisi %15’ten %19’a yükseldi, Euro-bond’lar zortladı. Mecburen teslim olduk kahpeye, ama yiğitliği de elden bırakmadık. Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali “Spekülatörleri terbiye etmemiz şart” böbürlenmesiyle, dik durmadan diklenmeye devam ettik.

Dün Londra’dan bir fon yöneticisi aradı, “Haklıymışsın” dedi “Oyun bitti, bu swap kolposundan sonra, Türkiye’yi ancak IMF kurtarır”. T24’te yer alan habere göre, Durmuş Yılmaz’a göre Türkiye’de ekonomik kriz var ve böyle giderse bu kriz sürecek, vatandaş buna hazırlıklı olmalı.

IMF seçeneğini masada tutan Yılmaz “IMF’den başka seçeneğin kalmadığını görüyorum. IMF konusunda hükümet ‘u’ dönüşü yapar çünkü daha önce pek çok ‘u’ dönüşü yaptılar”. Yılmaz seçimlerden sonra dolardaki yükselişin 6 TL’ye kadar çıkacağını tahmin ettiğini söyledi.

Dolar/TL zaten bu salakça swap operasyonu denenmeseydi 6.50 olacaktı, çünkü dünyada Ankara’da yaşayan mahlukat hariç herkes biliyor, ABD ve NATO Türkiye topraklarına S-400 sokmamakta yeminli. Bize bir Rahip Brunson krizi daha yaşatacaklar. Artık gerek de kalmadı neyse ki, Türkiye’nin temel besin maddelerinden biri olan sıcak para sahiplerine öyle öyle kazık attık ki, seçimden sonra kapı-pencereyi kırıp kaçacaklar.

Dolar/TL bir kez daha bırakın 7.00, Sayın Yılmaz’ın dediği gibi 6.00’ı görsün, özel sektör iflas bayrağını çeker. Zaten şirketler halihazırda, hükümet gayretiyle bankaların sırtına yükledikledikleri yeniden yapılandırılan kredilerle ayakta duruyor. Bir kur şoku daha yaşarsak, artık bankalar da bozulan kurumsal bilançoların riskini taşıyamaz.

Ekonominin çöküşünü anlatan o kadar çok işaret var ki bir kitap daha yazmayı düşünüyorum. Size çok basit bir ekonomi dersi vereyim. Keynes denkleminde milli gelir 4 unsurdan oluşur:

Milli Gelir: Hanehalkı tüketimi + özel sektör sabit sermaye yatırımı + kamu harcamaları + net dış alem geliri

Bizde net ihracat yani dış alem gelirlerinin payı azdır. Ayrıca ekonomi hızla büyüdüğü zaman ara malı ve enerji ithalatı da paralel arttığı için her daim cari açık üretiriz, o yüzden ihracata dayalı büyüyemeyiz zaten. Demek ki “ekonomi büyür mü?” sorusunun cevabı denklemin diğer 3 değişkenini tahmine dayanıyor.

Eğer TCMB temettüsü öne çekilmeseydi, Hazine daha yılın ilk iki ayında 40 milyar TL bütçe açığı yazacaktı. Mart’ta seçim kazanmak için harcandı, açık iyice büyüdü. Bu tempoyla gidemeyiz, YEP hedefleri ıskalar, ekonomik istikrarın son çıpası olan “bütçe disiplini” sürümeye başlar.

YEP hedeflerini bırakın, harcamak için borçlanmak lazım, o kadar borcu içerden alırsanız, özel sektör iflas eder. Son swap kolposundan sonra dışardan da alamazsınız. Zaten dışardan 1Ç’de rekor miktarda borçlandık, fonlarda mebzul miktarda B1 kredi notlu Türk kağıdı var, TCMB rezervleri barajlar gibi kurumuşken fazlası zarar. Özetle kamu ya tasarruf edecek, ya da yeni vergi salacak. Farketmez, her iki yöntem de milli geliri daraltır.

Özel sektör de bu havada yatırım yapmaz. Bakın, Mart’ta bile Reel Kesim Güven Endeksi 100’ün altında, yani imalat sanayinin morali bozuk. Ekonomik Güven Endeksi de Mart’ta çıka çıka 82’ye çıkmış. Acaba bu son kur kepazeliğinden sonra iş dünyası ne düşünüyor? Herhalde yapılanları alkışlamadılar. Ayrıca yatırım için F/X kredisi almak lazım, hangi Anayiğid’in yüreği dayanacak o riske?

Nihayetinde asıl sıkıntı hanehalkında. Kredi verilerine bakın göreceksiniz, son bir yılda tüketici kredileri milim dahi artmamış. Konut, araba, hatta beyaz eşya-mobilya ve tatil bile tüketici kredisi olmadan satın alınmıyor bu ülkede. Demek ki tüketicinin morali fevkalade bozuk. Bozuk tabii.

Eğer Tanzim’de kuyruğa girmezsen, gıda enflasyonu bütçeni kemirip duruyor. Ağustos-Aralık arasında tarım-dışında 500 bin kişi isşiz kalmış; herhalde Mart’ta 700-800 bini buldu. Mahallede iki komşu işsiz kalsa, her evde tüketim kısılır. Bir kanıt daha size, Türkiye’de yarına güvensizliğin en güçlü barometresi döviz biriktirmektir. Yerleşikler de dolar sürekli düşse de Ekim’den bu yana aralıksız döviz mevduatı biriktiriyor.

Özetle, Ulan Sayın Seyirci, klasik bir Keynesyan talep resesyonu yaşıyoruz. İllevelakin hükümet KOBİ’lere kredi dağıtıp olmayan bir arz sorununu çözmekle meşgul. KOBİ’lerin zam yapması da yasak, üstüne üstlük. İstihdam bedava artık, her türlü masrafı devlet ödüyor da, tek bir kişiyi bile işe almazlar, çünkü ürettiklerini satamıyorlar, kar edemiyorlar. Kamu da harcayarak bu bunalımdan çıkamıyor. Dışardan sermaye de gelmiyor.

Son bir haftada yaşanan fiyaskodan sonra son umut da öldü, gömüldü. O son umut Fed’in tırsmasıyla Dolar Endeksi’nin yataya dönmesi ve ABD DİBS getirilerinde tarihi gerilemeydi. Bu sayede Türkiye gibi çok borçlu ülkeler nefes alacak, Merkez Bankaları da rahatlıkla faiz indirecekti. O kafasında tepindiğimiz SWAP eğrisi bir yılda 725 baz puan faiz indirimi fiyatlıyordu. Tabii, bu hafta yaşananlardan sonra TCMB faiz indirmeye cesaret edemez. Ettiği anda yalnız yabancılar değil, yerleşikler de her kuruşuyla dolar ve euro alır.

Bu makaleyi çok sevdiğim ve her makalesini doya doya, katıla katıla okuduğum Sevgili Abim ve rol modelim Abdül Selvi’den bir alıntıyla bitirmek isterim:

“Milli şairimiz Mehmet Âkif’in “Gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen iki kazma kürek iki de ırgat gerek. Hadi gel yapalım geri şunu desen bir Sinan gerek bir de Süleyman.”

Abdül Abi, sana müjde, Sinan’la Süleyman Washington’da hazır bekliyor. Ama adları Sean ve Solomon.

Dolar kuru neden patladı?

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder