15 Temmuz’dan sonra hayatı değişen sayısız ailelerden ve insanlardan biriyiz. Eşim ömrünü iyiliğe insanlığa hizmete adamış ve bu uğurda gerek yurt içinde gerekse yurt dışında koşan koşturan birisiydi. Herkesin saygı duyduğu sevdiği ve herkesi de sayan ve seven biri. İnsanlığa hizmet ve özellikle gençlerimizin elinden tutmak en büyük gayesi olan eşim maddi durumu iyi olmayan çocukların ihtiyacını karşılayan bir dernekte gönüllü olarak yardımcı oluyordu.
İnsanlığa hizmetin suç sayıldığı günler kapıya gelmişti. Korkuyla geçen çalan her zilde ömrün tükendiği günleri sayıyorduk. Ve beklenen gün geldi. Ramazan ayının 2.günü sahur vakti kapımız çalındı ve polisler eşimi mağdur mazlum insanlara yardım ettiği gerekçesi ile gözaltına aldı.14 gün süren gözaltı süresinde şeker hastası olan eşim çok zorlandı. Ramazan ayının yarısını nezarette geçirdi ve 14.gün sabahtan getirildiği adliyede bekletilerek gece 3 de kurulan mahkeme ile tutuklandı. Yemek verilmedi. Şeker hastası için uzun süreli açlığın ne olduğunu bilenler bilir. İmtihanlı günler bu sefer Yusuf olarak devam ediyordu. Evimiz kira 3 okuyan çocuk. Ve sırtını dönmüş aileler. Eşimin ailesi bizden desteğini tamamen çekti. Çevreden ve kendi ailemin yardımı ile geçinmeye çalıştığımız günlerimiz başladı. Ve 5.5 ay sonra eşim denetimli olarak çıkartıldı.1.5 ay süren özgürlükten sonra imza için gittiği karakolda savcının kaçma şüphesi itirazı sonucu eşim tekrar tutuklandı. Adaletin kör topal gittiği günler devam ediyordu güzel ülkemde ve bizde nasibimizi alıyorduk.
Ailemiz de sadece eşim değil üniversiteye giden 2 oğlumda nasibini almıştı kara günlerden. Büyük oğlum son sınıf öğrencisi idi. Bylock deyip gözaltına alındı.5 gün hücrede tutuldu ve 1 ay tutuklu kaldıktan sonra haftada 2 gün imza ile denetimli olarak serbest bırakıldı. Bu süre için de okul kaydını kaçıran oğlum okulunu 1 yıl uzatmak zorunda kaldı. Diğer oğlum özel üniversitede burslu olarak okuyordu. Okulu kapatıldıktan sonra devlet üniversitesine geçiş sürecinde çok sıkıntılar çekti. Okul yönetmeliği öne sürülerek geçtiği derslerden kaldı olarak gösterildi. Derslerinin bazılarına denklik verilmedi. Ve okula kabul edilmesi ve derslerin netleşmesi zulmü sınavlarına 1 hafta kalana kadar sürdü. Bu şekilde başarısı için burslu okuyan oğlum geçemediği derslerin sayısı gün geçtikçe artmaya başladı. Bu da yetmezmiş gibi devlet üniversitesi özel okuldan geldiği için 23 bin lira gibi bir rakamı diplomasını alana kadar ödeme şartı koydu. Evet devlet üniversitesi para istiyordu. Ne yapacağını bilmeden okuluna devam eden bir öğrenci olarak sonunu göremediği okuluna devam ediyor oğlum.
Güzel ülkemde ne yapacağımızı bilemediğimiz hangisine yanacağımız derdimizi bilemeden geçirdiğimiz günlerin en yakın zamanda son bulması müşterek duamız. Rabbim en yakınlardan yakın günlerde bir çıkış nasip eylesin. Âmin.
Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2019/03/26/hangi-derdimize-yanacagimizi-bilemedik/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder