Vakıf üniversitesinde idealist bir öğretim görevlisiydim. Genç yaşımda genç nesille muhatap olmanın verdiği haz hiç bir şeye değiştirilmezdi. Biri 2, diğeri 4 yaşında iki çocuğum ve eşimle huzurlu ama gerçek depremin öncü sarsıntıları ile hafif hafif sarsıla sarsıla yaşıyorduk. Bir yandan akademik kariyerim için gerekli çalışmaları yapıyor, diğer yandan da derslere giriyor ve üniversitenin ruhuna uygun etnik kökeni ve yaşamını umursamaksızın insana saygı esastır mülahazasına göre insan yetiştirmeye çalışıyordum. Melun iftira senaryosunun tatbikinden bir kaç hafta önce alan dalım ile ilgili kürsü başkanlığı ile onurlandırıldım ve bölüm başkanı oldum. Her şey o gece oldu ve yaşadığım şoku ifade etmeye kelimeler yetmez. Önce üniversitemize el koydular sonra kayyım bizi anfiye toplayıp azarladı ve o konuşurken uzun namlulu silahlı polisler anfinin sağında solunda biz akademik terörist kadrosunun başında nöbet tutuyordu. Bu olayı takip eden günlerde öğrenciler biz öğretim kadrosuna hakaret ediyordu ve sonra öğrendim ki bu bir yerden teşvik ediliyordu. Bu durum fazla sürmeden KHK ile kurumumuzu kapattılar.
Eşim bu arada iyice huzursuzlanmış ve sürekli evde kavga baş göstermeye, siz böyle misiniz gerçekten demeye başlamıştı. Aramızdaki huzursuzluktan annemin de haberi oluyor, bir yandan mesleğimin bir anda sonlanmasına, bir yandan da aile içi durumuma üzülüyordu. Babam biz küçükken vefat ettiğinden ailenin babası da bendim ve benim yıkılmamam lazımdı. Ama ne hacet artık omuzlarım düşmeye başlamıştı. Bir anda toplu tutuklamaları görünce eşimi ikna edemediğimden tek başıma yurt dışına gittim. Yakalanma kararım yoktu, rahat gitmiştim. Oradan defalarca telefondan eşime ne olur gel, yeni bir hayata başlarız dememe rağmen makes bulmadı ve ben de çocuklarımın hasretine en fazla iki ay dayanabildim ve geri döndüm. Döndüm dönmesine ama başka bir sınavım başladı ve eşim beni terk edip boşanma davası açtı ve ben de ikna çabalarım sonuçsuz kalınca mecbur kabul ettim. Ailem dağılmış, işimi kaybetmiş ve ülkesine faydalı olacak iken ıskartaya ayrılmış bir paçavra gibi hissediyordum. Ruhum yorulmuş ve artık nefes alamıyordum. Bir iş girişiminde bulunup dükkan açtım. Bu psikolojide onu da batırdım. Hangi iş yerine başvursam geçmişte çalıştığım üniversite sebebiyle sonuçsuz kaldı ve kabul etmediler beni. Allah’a hamdolsun, şimdi birinin yanında iş buldum. Dua edin mazlumlara ve dua edin bu zalimlerin sebep olduğu sınavın bitmesi için. Ve diyorum ki ‘Zalimler için yaşasın cehennem!’
Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2019/01/04/kayyum-universitede-bizleri-toplayip-azarladi/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder