13 Nisan 2019 Cumartesi

10 adımda Eyüp turu

Eyüp semti için İstanbul’un kalbi diyebiliriz. Yüz yıllar boyu Eyüp Sultan Külliyesi ve çevresi, şehrin manevî havasının en iyi teneffüs edildiği yerlerin başında geliyor. Camileri, türbeleri, mezarlığı, sokakları, Piyerloti tepesi ile her yıl milyonlarca ziyaretçi çekiyor. Osmanlı’nın son yüzyılında yabancı seyyahların hayranlıkla bir huzur ve sükûn semti olarak anlattığı Eyüp, ziyaretçilerine “uhrevi bir hüzünle beraber dünyevi bir hürmet hissini” ilham etmiştir. Bu iklimin günümüzde de sürüyor oluşunu başta Eyüp Sultan hazretleri olmak üzere birçok kıymetli zatın türbesinin bu topraklarda oluşuyla açıklayabiliriz.

Eyüp’ ü gezmeye başlamadan önce kısaca bilgilerimizi tazeleyelim. Osmanlı devrinde İstanbul geneli “Dersaadet ve Bilâd-ı Selase”den oluşurdu. Dersaadet’le tarihi yarımada kastedilirdi. Üç belde anlamına gelen Bilâd-ı Selase ise Eyüp, Üsküdar ve Galata kadılıklarıydı.

Eyüp semtine adını veren -İstanbul’un manevi sahibi de sayılır-  Eyüp Sultan Hazretleri, Medineli bir Müslüman. Tam adı Halid bin Zeyd Ebu Eyyüp el Ensari. Peygamber Efendimizi yedi ay evinde misafir etmiş, Bedir Savaşı’na katılmış, Mekke’nin fethine iştirak etmiş, vahiy katipliği yapmış bir sahabe. Fetih hadisindeki müjdeye nail olabilmek için İslam ordularının ilk İstanbul kuşatmasında orduda o da yerini almıştı. Yaşı 80 civarındaydı. İstanbul önlerine kadar geldi, cihada katıldı. Kuşatma sürerken hastalandı ve şehit düştü.  Vasiyeti üzerine surlara yakın bir yere götürülerek mübarek naaşı defnedildi. Fâtih’in İstanbul’u fethi sürecinde kabrin yerinin Akşemseddin tarafından manevi keşif yoluyla belirlendiği biliniyor. Kaynaklarda geçen bilgi şöyledir: Fatih, hocasından Sahabe Efendimizin kabrinin kesin yerini bulmasını rica eder. Akşemseddin Hazretleri uzun zamandır sur dışındaki bir mevkie nur indiğini görmektedir. Devlet erkânı ile oraya gidilir ve Akşemseddin Hz’nin gösterdiği yer kazılır. Üzerinde “Haza kabru Ebi Eyyub” yazılı bir taş çıkar. Yani “Burası Ebu Eyyub el-Ensari’nin kabridir” yazmaktadır. 1458 yılında, kabrinin üzerine bir türbe inşa edilmiştir. Cami ile türbe arasında kalan iç avludaki tarihi çınar ağacını Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Eyyüp Sultan’ın cenazesinin gasl edildiği yerin üzerine kendi eliyle diktiği rivayet edilir. Eyyüp Camii’nin ise inşası 1459 yılında tamamlanır.

ROTA OLUŞTURULDU!

Eyüp sürprizlerle dolu bir semt. Sokaklarında her türlü tarihi mirasla; türbe, mescit, çeşme ya da hazireyle karşılaşmam mümkün. Bu sokaklarda kaybolarak gezmek de bir yöntem ama biz sizin için bir rota çıkardık.

  • İLK DURAK EYÜP SULTAN CAMİİ

İstanbul’un ilk selatin (Osmanlı padişahlarının yaptırdığı) camisi. Yapılışından sonra yüz yıllar içindeki depremlerde büyük zarar gören camii Osmanlı baroğu dediğimiz tarzda yeniden inşa edilmiş 25 Ekim 1800 yılında yeniden ibadete açılmış.

  • EYÜP SULTAN TÜRBESİ

Camide namaz kılıp mekanı gezdikten sonra sıra türbeyi ziyarete gelir. Eyüp Sultan türbesi Fatih’in İstanbul’da yaptırdığı ilk eserdir. İç avludan bakıldığında görülmeyen, ancak içeri girildiğinde karşımıza türbe, sekizgen şeklinde inşa edilmiştir. Türbenin iç kısmı iki ana bölümden oluşur. Avludan geçilen İlk bölüme medhal adı verilmektedir. İkinci bölüm ise Ebu Eyyup El Ensari’nin kabrinin ve sandukasının bulunduğu kısımdır. Bu kısma açılan kapı dua kapısı olarak da anılmaktadır. Ziyaret mahalli olan medhal bölümünde Peygamberimizin ayak izinin korunduğu bir dolap bulunmaktadır. Türbede Eyüp Sultan hazretlerinin kabrinden sonra en çok ziyaret edilen yer burasıdır. Eyüp Sultan Türbesi’nin dış mekânında en çok dikkat çeken bölüm ise niyaz penceresidir. (hacet penceresi diye de bilinir) Burası sahabenin kabrinin bulunduğu bölüme girmeden kabrin görülebildiği ve önünde durup dua edilebilen bir kısımdır.

  • HAZİRE

Eyüp aynı zamanda mezarlıklarıyla da meşhur bir semt. Müslümanların Eyyub el-Ensari’ye komşu olma istekleri kentin büyük mezarlıklarından birinin oluşmasını sağlamış. Eyüp Camii avlusundaki hazirelerde tarihî birçok şahsiyetin mezarı ve türbesi bulunuyor. İç ve dış avludaki hazirede yatan isimlerden bazıları şunlar: Lala Mustafa Paşa, Saliha Sultan, Said Paşa, Sinan Paşa, Ali Kuşçu, Zübeyde Fitnat Hanım.

  • EBUSSUUD HZ. VE SIBYAN MEKTEBİ

Eyüp Camii ve fıskiyeli havuza sırtımızı döndüğümüzde karşımızda uzanan yolun hemen sağ başındaki küçük hazirede kendi yaptırdığı sıbyan mektebinin yanında büyük İslam alimi Ebussud Efendi yatmaktadır.

  • SOKULLU MEHMET PAŞA VE KÜLLİYESİ

Ebussuud hazretlerinin sıbyan mektebi ve kabrinin bulunduğu hazirenin hemen yanında, ölümü ile Osmanlı devletinin duraklamaya girdiği sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın kabri var. Mimar Sinan’a yaptırdığı külliyesinde türbesi yanında medresesi ve dar’ül kurra’sı yer alıyor.

  • CAMİİ KEBİR CADDESİ

Camii Kabir Caddesi üzerinde Sokullu Türbesi’nin tam karşısında II. Abdulhamid zamanında şeyhülislamlık yapmış Ahmet Esat Efendi’nin türbesi yer alıyor. Yine bu türbenin yanında III. Murad dönemi sadrazamlarından Siyavuş Paşa’nın türbesi ziyaret edilebilir. Bu caddenin bir hususiyeti de zamanında Osmanlı Devleti’nin en büyük oyuncakçılar çarşısının oluşuydu. Bugün bu cadde dini kitap satan küçük dükkanlarla dolu. Bu cadde üzerinde isimlerini anamadığımız türbe ve hazireler de yer alıyor.

  • CÜLUS YOLU

Bostan iskele sokağı olarak da anılan bir ucu Haliç,  diğer ucu Eyüp Camii avlusuna çıkan bu tarihi yol cülus yolu olarak biliniyor. Padişahlığa adım atacak her padişah, saltanatının ilk Cuma  günü Cuma namazına Eyüp’e gelirdi.  Eyüp El Ensari hazretlerinin huzurunda kılıç kuşanırdı. Bu törene Taklid-i Seyf merasimi adı verilirdi.

  • MİHRİŞAH VALİDE SULTAN KÜLLİYESİ

Cülus yolu’nda yürürken sağda barok mimarisi ile uzanan birtakım yapılar görülür. Bu yapılar III. Selim’in annesi Mihrişah Sultan’a ait sebil, imaret, türbe ve sıbyan mektebidir. Buradaki hazirede de birçok mezar bulunmaktadır.

  • EYÜP MEZARLIĞI

Eyüp’te görülmeye değer yerlerin başında şüphesiz Piyer Loti tepesi ve yürüyüş güzergahında yer alan ve İstanbul’un en güzel mezarlıklarından biri kabul edilen Eyüp Kabristanı gelir. Dudaklarda hem dua hem tebessüm uyandıran hüzün ve zarafet dolu bu kabristan manzarası, ağaçları, mezar taşları ile adeta “ölüm tasvirini güzelleştirir.” Eyüp Kabristanı’nda birçok kıymetli şahsiyet yatmaktadır. Said Nursi’nin talebelerinden Tahiri Mutlu ve Zübeyir Gündüzalp, üstad Bediüzzaman’ın avukatı Bekir Berk’in mezarları bu kabristandadır. Şair Necip Fazıl Kısakürek, Prof. Dr. Esat Coşan hocaefendi, Mareşal Fevzi Çakmak, edebiyatçı yazar Ahmet Kabaklı gibi isimler de bu mezarlıkta medfundur.

  • PİYER LOTİ TEPESİ

Eyüp Sultan türbesi ve civarını gezerken yoruldunuz şimdi soluklanma çayınızı yudumlayıp büyüleyici manzaranın tadını çıkarma zamanı.. Kabristanın bittiği noktada Piyerloti kahvesi başlıyor. Bir Türk dost olan -1850 Fransa doğumlu- romancının adını alan tepe harikulade bir Haliç manzarası sunuyor. Osmanlı döneminde İstanbul’a yolu düşen nice gezgin, ressam, yazar soluğu bu sırtlarda almış bu güzelliği eserlerine yansıtmıştır. Piyerloti bugün de yerli ve yabancı ziyaretçilerin yoğun ilgisini görüyor.

BUNLARI YAPMADAN AYRILMA

  • Piyer Loti’ye çıkışı ya da inişi mutlaka teleferikle yapın.
  • Eyüp Camiinin çıkışında havuzlu meydanın kıyısında oturup güvercinlere yem atıp fotoğraf çekebilirsiniz.
  • Eyüp Güveçli Pide’nin tadına bakabilirsiniz.
  • Eyüp’teki kuş evlerini fotoğraflayın. En göze çarpanları Cülus Yolu’na bakan avlu kapısı üzerindekidir
  • Semtte gelip de orijinal bir Eyüp sultan oyuncağı almada ayrılmayın.
  • Cami civarında birkaç dükkanda satılan Eyüp halkasını tadın.
  • Son olarak da kitap tavsiyemiz var. Gezgin yazar Edmondo de Amicis’in İstanbul kitabı (Osmanlı’nın Eyüp’ünü en iyi anlatan kitaptır) okunabilir.

MEZAR TAŞLARININ DİLİ

Eyüp’te dolaşırken Osmanlı döneminin en güzel mezar taşlarını görmek mümkün. Mezar taşlarının ise bir dili var. Hazirelerdeki hanımlara ait mezar taşlarının çiçek, çelenk ve bahar dalları ile süslendiği görülür. Bu mezar taşlarından kişinin mesleği ve meşrebi de çıkarılır. Bağlı bulunduğu tarikatın sembolü olan sikkeler taşlara işlenmiştir. Yine kişilerin mensup oldukları meslekleri giydikleri serpuşlar da taşlara yansımıştır.

kronos

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder