Beşinci kuvvet medya, 20.yüzyılda etkin bir güç olarak yükseldi. İnternet getirdiği olanaklar ise onu daha önce olmadığı kadar önemli bir konuma yükseltti. Medyayla gerçeğin örtüsünü kaldırabilirsiniz ya da tam tersi gerçeği tanınmaz hale getirebilirsiniz… Bu iki uçlu meslek kendine sinemada da yer buldu. Gazetecileri ya da habercileri konu edinen on çarpıcı filmi sizler için listeledik…
SPOTLIGHT (2015)
Gerçek bir hikayeden uyarlanan Spotlight, taciz olayıyla gündeme gelen bir kilisenin kendini aklamaya çalışmasını ve bu tacizi aydınlatmaya çalışan Boston Globe gazetesi yazarlarını konu alıyor. Gazetenin yazarlarından oluşan Spotlight takımı, Katolik Kilisesindeki taciz iddilarıyla ilgili eski defterleri deşer. Bir senelik araştırmaları sonucunda, Bostonın üst düzey dini, yasal ve idari birliğine ait on yıllarca gizlenen gerçeklere parmak basılır. Yeni atanan genel yayın yönetmeni Marty Baron 2001 yazında Globeun başına geçmek üzere Miamiden geldiğinde, ayağının tozuyla Spotlight ekibini, 30 yıl boyunca düzinelerce çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan yerel bir rahip hakkındaki bir makaleyi takip etmekle görevlendirir. Bostonda Katolik Kilisesini hedef almanın çok büyük yankı uyandıracağını bilen Spotlight editörü Walter Robby Robinson, muhabirler Sacha Pfeiffer (Rachel McAdams) ve Michael Rezendes ve araştırmacı Matt Carroll davaya daha derinlemesine dalmaya karar verirler.
NIGHTCRAWLER/GECE VURGUNU(2014)
Lou Bloom kariyer peşinde, genç ve hırslı bir adamdır. Hayatta “amaca giden her yol mübahtır” düsturunu benimseyen bu hırslı adam, geceleri şehirde yaşanan suç olaylarını tüm açıklığı ile kamerasına kaydetmeye başlar. Şehrin önde gelen televizyon kanallarından birinde gece muhabiri olarak işe girmesi de uzun sürmez. Fakat ne var ki, kariyerinde benimsediği yolun da bir faturası elbet olacaktır…
ALL THE PRESIDENT’S MEN/ BAŞKANIN BÜTÜN ADAMLARI(1976)
Carl Bernstein (Dustin Hoffman) ve Bob Woodward (Robert Redford) Washington Post gazetesinin muhabirleri.. Bürokratik yozlaşmanın, başkan Nixon döneminde patlak veren yüzü olan ‘Watergate’ skandalını inceleyen iki gazeteci, kısa sürede kendilerini müthiş bir komplolar zincirinin içinde buluyorlar
CITIZEN KANE/YURTTAŞ KANE(1941)
Medya patronu milyoner iş adamı Charles Foster Kane, Xanadu’daki malikanesinde ölür. Ölmeden önce tek bir kelime telaffuz eder: Rosebud.
Kane’in bu son sözünü araştıran muhabir, onun eski çalışanlarıyla ve arkadaşlarıyla görüşür. Duyduğu her hikaye Kane’in hayatına dair çarpıcı gerçekleri ortaya çıkarmaktadır. Fakat onun son sözünün anlamı hala sisler arasındadır
NETWORK/ŞEBEKE(1976)
Yıllardır aynı televizyon kanalında akşam haberlerini sunan ve artık ratingleri günden güne düşen ‘anchorman’ Howard Beale, işten atıldığını öğrenince canlı yayında bir sinir krizi geçirir ve intihar edeceğini söyler. Beale’in bu açıklaması ratingleri tavana çıkarır. Kanal bundan çok memnun kalır ve Beale işine devam eder. Fakat bu çıkış uzun sürmeyecektir.
Akademi tarafından da dört Oscar ile takdir edilen film, sağlam bir medya eleştirisi.
THE HUNTING PARTY/AV PARTİSİ(2007)
Bosna Savaşı sırasında büyük bir çöküş yaşayan Duck isimli gazeteci savaşın bitiminin beşinci yıldönümü kutlamalarına katılmak üzere yeniden Saraybosnaya döner. Yanında çaylak gazeteci Benjamin de vardır. Simon adeta geçmişten gelen bir hayalet gibi çok özel bir fikirle boy gösterir. Asıl amacı hayatının en büyük haberini yakalamak, bölgenin en çok aranan Tilki lakaplı bir numaralı savaş suçlusunun yerini bulup haber yapmaktır.
Yüzeysel bilgilerle donanmış olan Simon, Duck ve Benjamin, kimseden izin ve yetki almadan kendilerini derin düşmanlık dolu bölgelere götürecek karanlık ve tehlikeli bir misyona odaklanırlar. Ancak yanlışlıkla CIA timi zannedilmeleri ve hedeflerinin onları takibe alması üzerine kendilerini çok ciddi tehlike altında bulurlar. Av ve avcı değişmiştir artık. Karşılarında hayatlarının en büyük hedefi vardır ama acaba haberi yapacak kadar yaşayabilecekler midir?
UNDER FIRE/ATEŞ ALTINDA(1983)
Film fotoğrafçı Russell Price ile radyo muhabiri Clairein Çadda tanışmalarıyla başlıyor. Clairein, Time dergisi muhabiri olan sevgilisi Alex bir televizyon kanalından gelen anchormanlik teklifini kabul edince döner ve Claire de Nikaraguaya geçmeye karar verir. Nikaraguada yaşanan iç savaştan ziyade Clairei merak eden Russell da onun peşine takılır.
VERONICA GUERIN/EJDERİN PEŞİNDE(2003)
Gerçek bir hikayeden uyarlanan filmde Cate Blanchet, İrlandalı gazeteci Veronica Guerin rolüyle başrolde karşımıza çıkıyor.
1990’ların ortasında Dublin, uyuşturucu satıcılarının kontrolüne geçmiş bir savaş bölgesini andırmaktadır. Bu satıcıların en büyük korkuları, uyuşturucu çetelerini yok etmeyi hedefleyen cesur gazeteci Veronica Guerin’dir.
PRESS(2011)
90’lı yılların ilk yarısında çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, bir avuç gazeteci Diyarbakır’da yaşanan insan hakkı ihlallerini dünyaya duyurmaya çalışmaktadır. İstanbul merkezli Gündem gazetesinin Diyarbakır bürosunda 7 kişi çalışmaktadır.Hasan(36) büronun şefidir,Faysal(30),Alişan(28),Kadir(27) diğerlerine göre daha tecrübeli muhabirlerdir. Lokman(24) ve Songül(23) daha çok büroda çalışmaktadır.Fırat(17) ise büronun gazete dağıtım ve getir götür işlerini yapmaktadır.
Faysal, yaptığı bir haberde orduyla ilişkisi olan bir çetenin izine rastlar. Çete, bölgedeki birçok cinayetin zanlısıdır. Çete haberinden sonra Faysal tehdit telefonları almaya başlar, ancak Faysal çetenin üzerine gitmeye devam eder. Büronun teknik olanaksızlıkları yetmezmiş gibi her türlü engellemeyle karşılaşırlar. Gazetecilerin en basit işleri bile onlar için aşılması zor engeller haline gelir. Çektikleri fotoğrafları bastıracak yer bulmak ya da fotoğrafları İstanbul’a göndermek için sürekli karşılarına çıkan engelleri aşmak zorundadırlar.
NO(2012)
Yönetmeni Pablo Larraine Cannesda C.I.C.A.E. ödülünü kazandıran, Şilinin 2013 Yabancı Film Oscar adayı No, 1988 yılında, Pinochetnin baskıcı rejimi sırasında geçiyor. Gael Garcia Bernalin canlandırdığı reklamcı, muhalifler için hazırladığı bir kampanyayla sıra dışı bir özgürlük hareketine imza atıyor.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder