Üniversite öğrencisi Mehdi Başoğlu herkesin hayalini süsleyen Green Card hakkı kazanınca çok mutlu oldu. Ama Amerika’da yaşama hakkı veren Green Card, Başoğlu’nu, Manhattan’ın beton blokları yerine Silivri’nin demir parmaklıkları arasına girmesine neden oldu.
BARBAROS KAYA-YUNANİSTAN
BOLD ÖZEL
15 Temmuz 2016 tarihinden sonra birçok kişinin hayatı bıçakla ikiye ayrılırcasına değişti. Aradan 3 yıl geçmesine rağmen insanlar yeni hayatlarının mücadelesini vermeye devam ediyor. Üniversiteyi bitirdiği yıl iş hayatına atılmayı düşünen iletişim fakültesi mezunu Mehdi Başoğlu’nun hikayesi de 15 Temmuz hadisesinden sonra hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Azerbaycan’da başlayıp Türkiye’de hapis yatmaya, oradan da Meriç Nehri’ni geçerek Atina’da sığınmacı olmaya giden bir yol hikayesi var Başoğlu’nun.
SİNEMA KARİYERİ YAPMAK İSTİYORDU
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, TV ve Sinema bölümü mezunu olan Başoğlu “Bir çok hayalim vardı. Sinema üzerine akademik kariyer planlıyordum. Kafamda kısa film projeleri vardı ve bir şeyler üretmek en büyük arzumdu. Şu an geldiğim noktaya bakacak olursak hayallerimden çok uzağım ve hala normal statüde bir insan olmak için uğraşıyorum.” diyerek hayallerinin nasıl yıkıldığını dile getirdi.
‘GREEN CARD ÇIKINCA ÇOK HEYECANLANDIM’
Sinema üzerine hayallerini gerçekleştirmek için her sene Amerika’da yaşam hakkı tanıyan Green Card başvurusu yapan Başoğlu tam da ihtiyacı olduğu zaman, üniversiteden mezun olduğunda şansı yaver gitti ve çok az kişiye tanınan Green Card alma hakkı elde etti. İlk duygularını anlatırken yüzündeki gülümsemeyle birlikte “Green Card kazandığımı öğrenince çok heyecanlanmıştım. Hayallerim için çok büyük bir fırsattı ve o gün belki de hayallerim için en mutlu gündü” diyerek mutluluğunun nasıl sonlandığını anlattı.
Green Card çıkar çıkmaz Başoğlu, hemen Türkiye’deki Amerikan Konsolosluğu’na gitmek istedi. Ama kafasında da birçok soru işareti vardı. “15 Temmuz sonrası ailemden herkes telaşlıydı. Çünkü Türkiye sınırlarına girdikleri takdirde tutuklanma riskleri var. Çevremizdeki birçok insan da suçsuz yere hapishanede yatıyor. Bu da benim hakkımda da bir işlem olabileceğini gösteriyordu. Bir tarafta hayallerim için büyük bir fırsat, diğer tarafta hapishane. Bu ikilem üzerine çok fazla git gel yaşadım” diyen 22 yaşındaki iletişimci o sırada aldığı riski anlattı.
VİZE ALDIM, AMA…
Başoğlu, her ne kadar ucunda hapse girme ihtimali olsa da bu riski aldı ve Türkiye’ye Amerikan Konsolosluğu’ndan vizesini almaya niyetlendi. En çok korktuğu anı dile getiren genç iletişimci “Girerken hiçbir sorun ile karşılaşmayınca derin bir nefes aldım” dedi.
Vize alma sürecinde Türkiye’de 2 ay kaldı. Uzun bürokratik işlemlerden sonra konsolosluktan vizesini aldı. Fakat vize alır almaz hakkında arama kararı çıkartıldığından habersizdi. Hayalleri için Amerika’ya gitmeye hazırlandı ve bu sürede Türkiye’deki arkadaşları ile vedalaştı. Ailesini son kez görmek için Azerbaycan’a giderken sınırda hakkında yakalama kararı olduğunu öğrendi ve tutuklanıp Silivri 3 No’lu L Tipi Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanana 22 yaşındaki Başoğlu, Azerbaycan’da Türk kolejinde okumak ve ByLock kullanmak gerekçesiyle 10 ay yargılandı. Toplam da 2 defa ağır ceza mahkemesine çıktı ve 6 yıl 3 ay ceza alıp tahliye oldu. Yargıtay onaylayana kadar serbest bırakıldı.
KARİYER YAPMAK İÇİN AMERİKA’YA GİDECEKTİM, SİLİVRİ’YE GÖNDERİLDİM
Başoğlu yaşadığı hapis tecrübesinden bahsederken ironi bir dil kullanıyor: “Kariyer yapmak için Amerika’ya gidecektim ama Silivri’ye getirildim. Hapiste çok fazla entelektüel insan ile tanıştım. En az Amerika’ya gitmiş kadar geliştirdi beni” dedi. Mahkemeler hakkında da “ne yaptığımı, nasıl bir suç işlediğimi defalarca sordum ama bana açıklama yapamadılar. Tek söyledikleri ByLock kullanmışım. Oradan ne yazdığım da belli değil. Hiçbir şey ispat edemediler ama aceleyle 6 yıl 3 ay ceza verdiler.” dedi.
10 ay tutukluluğun ardından özgürlüğüne kavuştuğunda, Başoğlu’nun hayatında bazı şeyler değişti. Tüm ailesi Kanada’ya gitti. 6 kardeşi, annesi ve babasıyla en son Amerikan Konsolosluğu’na vizeyi almaya gitmeden önce görüşebilmişti. Yurt dışı çıkış yasağı ile birlikte çıktıktan sonra geriye ne ailesi kaldı ne de Green Card’dan kazandığı Amerikan vizesi. Tüm hayalleri Türkiye’nin konjektürel sorunlarına takıldı.
Hayatın gerçekleri ile her şeye rağmen Türkiye’de tekrar yaşam kurmaya çalıştı. Ama hapis yatmış olması ve hakkındaki hukuki işlemlerden dolayı hiçbir yerden işe kabul alamadı. Başoğlu, “Bütün bunların üzerine toplumsal baskı ve kendini ifade edememe sorunları ile tanışınca karar verdim; ülkeden illegal yollardan çıkıp ailemin yanına gideceğim” diyerek aldığı radikal karadan bahsetti.
‘MERİÇ NEHRİ’Nİ 45 SANİYEDE GEÇTİK’
Kararı aldıktan sonra bir arkadaşıyla detaylı bir araştırma yaptı. Meriç Nehri’nden geçebilecek uygun bir alan keşfettiler ve gerekli hazırlığı yaptıktan sonra gündüz saat 15.30’da şişme botla Türkiye’den Yunanistan’a geçti. “Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştik. Başta endişelendik ama geçişimiz toplamda 45 saniye sürdü. Yunanistan topraklarına girdiğimizde nasıl bu kadar basit olabilir diye düşündük” diyerek Türkiye’den nasıl çıktıklarını anlattı.
Yunanistan’a çıkar çıkmaz Yunan polisine teslim oldular. Başoğlu, 13 günlük BM Mülteci Kampı sürecinin ardından Yunanistan’da serbest dolaşım hakkı elde etti. Kampla ilgili olarak “kamptaki görevliler çok naif ve kibardı. Yunan polisi de yardımsever yaklaşım sergilediler. Bunun dışında kampta aşırı yoğunluk vardı ve hijyen problemi beni biraz rahatsız etti” diyerek 13 günlük kamp tecrübesinden bahsetti.
Mehdi Başoğlu, Atina’ya gelir gelmez Amerikan Konsolosluğu’na gitti ve ona tanınan Green Card hakkını buradan kullanıp kullanamayacağını sordu. Konsolosluktan, bu hakkının yandığını, ona tanınan süre zarfında vizeyi kullanması gerektiğini, aksi takdirde Green Card hakkının iptal olacağına ilişkin açıklama yapıldı. Mehdi Başoğlu, Türkiye’de yaşadığı sorunları dile getirdi ama Atina Konsolosluğu konu ile ilgili hiçbir şey yapamadı.
YAŞADIĞIM MAĞDURİYETİ BÜROKRASİYE ANLATAMIYORUZ
Green Card almak için yola çıkan ve hayatı tamamen değişen Mehdi Başoğlu şimdi Atina’da yaşıyor. Bir an önce Kanada’ya ailesinin yanına gitmek istiyor. Ailesi bürokratik işlemleri devam ettiriyor. “Atina’da mahsur kaldım. Ailemin yanına gitmek için yaptığım yolculuk Atina’da durdu. Bir yere kıpırdayamıyorum. Ailem Kanada’ya yerleşti ama 21’den büyük olduğum için aile birleşimi de yapamıyoruz. Yaşadığım mağduriyeti bürokrasiye anlatamıyoruz. Hayallerim uğruna Türkiye’de aldığım risk bana çok pahalıya patladı. Bazen hapisteymiş gibi çaresiz hissediyorum.” diyerek yaşadığı olayın özetini sundu.
Mehdi Başoğlu, 15 Temmuz 2016 günü olan hadiseyle hiç alakası olmamasına rağmen o günden sonra hayatı değişti. Hapse girdi, mahalle baskısı gördü, ülkesinden ölümü göze alarak illegal yollardan çıktı ve hala normal bir insanın elde ettiği haklara sahip değil ve ailesinden binlerce kilometre uzakta. Başoğlu, tüm bu yaşadıklarına rağmen yaşam enerjisini muhafaza etmeye başarmış bir iletişimci. Her şeye rağmen gülebiliyor ve onun yaşamamasını isteyenlere inat yaşamaya çalışarak direniyor. Hapiste mahkum, kendi ülkesinde terörist, Yunanistan’da sığınmacı olan Başoğlu’nun tek istediği uzun zamandır görüşemediği ailesi ile tekrar birlikte yaşayabilmek.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder