16 Ekim 2020 Cuma

Demirtaş: Erdoğan benden korktuğu için cezaevinde tutuyor

Edirne Cezaevinde tutulan muhalif lider Selahattin Demirtaş, tutukluluk süreci, seçim ittifakı ve Kobani operasyonlarıyla ilgili konuştu: “Ben tutuklu değil, siyasi rehineyim!”

BOLD – Tutukluluğu 4 yıla yaklaşan Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

T24’den Şirin Payzın’ın avukatları aracılığıyla kendisine gönderdiği soruları yanıtlayan Demirtaş,  muhalefetin HDP’yle demokrasi blokunu bir an önce kurması gerektiğini belirtti. Demirtaş, “Demokrasi bloku ne kadar erken kurulursa AKP – MHP’nin yol açtığı tahribatın önüne geçilir, topluma ciddi ve gerçekçi bir alternatif sunulmuş olur, böylece de umut ve cesaret artar” dedi.

Kobani soruşturması tutuklamalarıyla ilgili ise Demirtaş, “HDP’nin eski MYK üyeleri ve tanınmış siyasetçiler özellikle seçilerek kamuoyuna yönelik bir korkutma mesajı, daha net ve üst düzeyde verilmek istendi. Bu daha çok korkutma, sindirme, muhalefeti yan yana duramaz hale getirme çabası” ifadelerini kullandı.

Kobani olaylarıyla ilgili dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı işaret eden Demirtaş, “Efkan Ala ve Hakan Fidan başta olmak üzere ilgili bürokrasi her şeyi biliyor ama Erdoğan’ın bizi suçlama operasyonuna destek olarak hakikate sırt çevirmeyi tercih ediyorlar” dedi.

Muhalefeti de eleştiren Demirtaş, “Tüm muhalefet partileri, şu veya bu düzeyde milliyetçi politikaları şimdi ve geçmişte sıkça savunduklarından, aslında bu ortamın oluşmasında hepsinin büyük katkısı var. Bundan şikâyetçi olduklarını pek duymadım. Yani AKP ile milliyetçilik yarışına girmek bu partiler için tuhaf değil, doğal görünüyor. Eğer AKP – MHP iktidarının milliyetçi kışkırtmalarından gerçekten rahatsızsalar öncelikle kendilerinin bu politikalarını değiştirmeleri gerekir” şeklinde konuştu.

Demirtaş, röportajında özetle şunları söyledi:

– Sizce, HDP’yi veya Kürt seçmeni sokağa, sokak eylemlerine mi çekmeye çalışıyorlar?

(Kobani tutuklamaları)Hayır. Bu daha çok korkutma, sindirme, muhalefeti yan yana duramaz hale getirme çabası.

– 2014 yılındaki Kobani eylemleri sebep olarak gösteriliyor. Kobani’de aslında ne olmuştu, sorusuna sizin açıklamanız nedir?

O günlerde yaşananların sorumlusu AKP hükümetidir. Hem hukuki hem siyasi açıdan bu böyledir. Bunu ancak ileriki yıllarda tümden ortaya çıkarabiliriz. Çünkü günümüzde yargı, medya ve bürokrasi “suçlu”nun kontrolünde. İktidar, sorumluluğu HDP’ye yıkarak bir taşla birçok kuş vurmaya çalışıyor ama biz direniyoruz. Ve bu nedenle başaramıyorlar, asla da başaramayacaklar.

– HDP “Kobani olaylarında esas hesap vermesi gereken iktidardır” dedi. Katılıyor musunuz?

HDP doğru söylüyor.

– AKP içinde o dönem siyaset yapan ama şimdi ayrılan, parti kuran isimler var. Sizce kimler konuşmalı? Hangi isimler konuşursa doğrular ortaya çıkar?

Efkan Ala ve Hakan Fidan başta olmak üzere ilgili bürokrasi her şeyi biliyor ama Erdoğan’ın bizi suçlama operasyonuna destek olarak hakikate sırt çevirmeyi tercih ediyorlar.

KOBANİ OLAYLARININ SORUMLUSU AKP’DİR!

– Kobani eylemlerinde yaşananların cemaat provokasyonu olduğunu söyleyenlere katılıyor musunuz?

Artık o kadar emin değilim. Çünkü öyle olsaydı AKP üstüne giderdi en azından. Gitmediğine göre sorumlusu AKP’dir, “Kobani düştü, düşecek” diyenlerdir.

– HDP’ye yönelik operasyonların, gözaltı ve tutuklamaların AKP’nin tek başına aldığı kararların sonucu olduğunu düşünüyor musunuz?

Muhtemelen ortaklarının da onayı, desteği ve iş birliğiyle yapıyorlardır. Ama bizim açımızdan siyasi sorumlu AKP’dir.

AKP’DE BASKI VE HİLENİN LİMİTİ YOKTUR

– Gelişmeler aynı zamanda erken seçim sinyali mi?

Sanmıyorum. Erken seçim için çok daha fazlasını yapacaklardır. Ne olacağını kestirmek güç ama AKP’de baskı ve hilenin limiti yoktur.

– HDP’yi kapatmaya mı çalışıyorlar, sizce böyle bir adıma cesaret edebilirler mi?

Bunu akıllarına bile getiremezler çünkü HDP yeniden ve öyle güçlü gelir ki, bundan en büyük zararı kendileri görürler. Bizleri rehin alırken de HDP’nin kısa bir sürede yok olacağını düşünüyorlardı. Oysa son yerel seçimde çıkan tablo ortada. HDP’nin bugün yedi milyondan fazla seçmeni var. Onları da kapatacak değiller herhalde. Halk kendi partisini kurar ve daha güçlü şekilde yoluna devam eder. HDP seçmeni, demokratik siyasetten de demokrasi mücadelesinden de vazgeçmez. Ama kapatmayı düşünenler siyaseten ve hukuken ileride büyük bedeller öderler, halk ilk seçimde ağır bir fatura çıkarır bunu yapanlara. AKP ise parti kapatmış bir parti olarak siyaset tarihindeki kara lekelerden birini daha siciline eklemiş olur.

MUHALEFET DAHA CESUR OLMALI

– Muhalefet blokunu mu bölmeye çalışıyorlar?

Evet, böyle bir amacı var mutlaka. Muhalefetin bunu iyi görmesi ve HDP ile dayanışmada ve iş birliğinde daha cesur, daha aktif olması gerekir. Tüm partilerin birbirlerine eleştirileri baki kalmak üzere diyaloğu artırmaları, bu tür operasyonları boşa çıkarır.

– Muhalefetin, HDP’ye yönelik bu operasyona tepkisini nasıl buldunuz?

Muhalefet partilerinin genel başkanlarının tepki göstermelerini olumlu buluyorum.

DEMOKRASİ BLOĞU NE KADAR ERKEN KURULURSA TAHRİBATIN ÖNÜNE GEÇİLİR

– Demokrasi bloğu” nasıl hayata geçirilebilir? Sizce bir formül var mı? Seçmenlerini nasıl ikna edebilirler.

Doğrusu bunu yapmak zor değil. İsteseler hemen yarın bir araya gelmelerinin önünde bir engel yok. Fakat belki de bunun için seçim takviminin netleşmesini bekliyorlar. İttifakın genişlemesine yönelik olası AKP – MHP saldırılarını erkenden başlatacak bir hamleden kaçınıyorlar belki de. Ama ben hem bu kaygıyı yanlış ve yersiz buluyorum hem de demokrasi blokunun sırf seçim iş birliği olmadığını tekrar hatırlatmak istiyorum. Demokrasi bloku ne kadar erken kurulursa hem AKP – MHP’nin yol açtığı tahribatın önüne geçilir hem de seçim için Hükümete yönelik baskı artar. Daha da önemlisi, topluma ciddi ve gerçekçi bir alternatif sunulmuş olur. Böylece de umut ve cesaret artar.

TROL SALDIRISINA DİRENECEK CESARETİ OLMAYANLAR…

Ben tüm muhalefet partilerinin seçmenlerinin buna hazır oluğunu görüyorum. Hazır olmayanlar parti yönetimleridir bence. Siyasetçiler halkın çok gerisindeler. Halk günlük hayatta zaten yan yana. Siyasetçiler ise birbirlerine selam vermeye korkar hale geldiler ki maalesef bu da AKP’nin algı operasyonlarının başarıdır. Yan yana geldikten sonraki iki üç günde yaşanacak trol saldırısına direnecek cesareti olmayanlar yarın ülkeyi nasıl yönetecekler? Ya da bu güveni topluma nasıl verecekler, merak ediyorum. Tabii ki bu yan yana gelişi kolaylaştırmak için samimi söylem ve eylemlerde bulunması gerekir. Bunun neler olacağına parti yönetimleri kafa yormalı, ben somut bir şey önermiyorum ancak bunu çok önemsemeliler. Ben demokrasi bloku konusunda umutluyum. Durum çok da kötü değil. Ön yargılar kırılıyor ve yan yana gelme ihtimali her geçen gün artıyor. Vazgeçmemek, bunda ısrarcı olmak gerekir.

– Partiler üstü bir ismin “Demokrasi blokunun” oluşmasında, işlemesinde kolaylaştırıcı olabileceğini düşünüyor musunuz?

Evet, olabilir ama kaldı mı öyle bir isim? Benim aklıma öyle bir isim gelmiyor doğrusu. Çünkü ya baskıdan ve zulümden yana tarafsınızdır ya da özgürlük ve demokrasiden. Böyle bir ortamda tarafsız kalmış biri de değil muhalefeti, iki yakasını bile bir araya getiremez.

DAHA ÇOK OKUYORUZ, YAZIYORUZ

– Sağlığınız nasıl? Neler yapıyorsunuz? Günlük uğraşılarınız neler?

İyi sayılırım. Düzenli kullandığım ilaçlar var. Hücre arkadaşım Abdullah Zeydan ile birlikte daha çok da okuyoruz, yazıyoruz, televizyondan haberleri seyrediyoruz. Yapacak fazla bir şey yok zaten.

ERDOĞAN BENDEN BİR HAYLİ KORKUYOR

– Neden hâlâ tutuklusunuz? Sizce Erdoğan sizden korkuyor mu? Ve ne kadar daha sürecek diye düşünüyorsunuz? Basit ama önemli bir soru.

Ben tutuklu değil, siyasi rehineyim. Erdoğan’ın benden bir hayli korktuğunu, çekindiğini net biliyorum. Zaten o nedenle beni burada tutuyor. Ancak ben ve benim gibiler dört duvara sığmayız, işte bunu anlamıyor. Çünkü biz kimsenin adamı değil, halkın, sadece halkın öz evlatlarıyız. Ve halk kendi evlatlarını asla yalnız bırakmaz, bırakmadı. Ne zaman çıkacağımızı falan da hesaplamıyoruz. Sadece direniyoruz. Kazanacağımızdan da eminiz. Biz değil, birileri iktidarları için kaç günleri kaldığını saysın. Biz gün saymıyoruz çünkü.

Kavala’yı tutuklatan savcıya Erdoğan’dan ödül terfisi

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder