T24’te konuk yazar Mehmet Tezkan ‘İstanbul Valisi seçim yarışına afişlerle katıldı’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Tezkan yazısını, valinin imzasını taşıyan ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na cevap içeriği taşıyan afişlere dayandırdı.
Tezkan’ın dikkate değer yazısı şöyle:
“Anlaşılan o ki topa o da girdi, sahaya o da indi
İstanbul’un her yerinde o afiş asılı… Her üst geçitte kocaman afiş var..
Pankartlarda konu farklı slogan aynı: İsraf yapmadık hizmet yaptık…
İsraf yapıldığını her toplantıda dile getiren kim?
İmamoğlu… Demek ki; İstanbul’un her yerine asılan pankartlı cevap ona…
Cevap veren kim?
İstanbul Belediyesi… İyi de kim? Pankartın altındaki imza kime ait?
İsraf yaptığı iddia edilen Kadir Topbaş… 13 yıl İstanbul’u yönetti… İki yıl önce partisi tarafından istifaya zorlandı… O da gıkını çıkarmadan koltuğunu bıraktı…
(İlginçtir, Topbaş’ın yerine geçmek isteyen kişi, yani Binali Yıldırım o zaman Başbakan’dı. AKP Grup Başkanı’ydı. Partisinin ikinci adamıydı. Neden bu soru Yıldırım’a hiç sorulmuyor. Topbaş’ı neden görevden aldınız denmiyor. Yolsuzluk mu yaptı, usülsüzlük mü yaptı, yoksa FETÖ ile irtibatlı mıydı, moda kelimeyle iltisaklı mıydı diye sorulmuyor)
İsraf iddiasına yanıt verecek birinci kişi Kadir Topbaş…
İkinci kişi onun Topbaş’ın yerine atama ile gelen (Meclis seçti diyebilirler!) Mevlüt Ünsal… İki yıl görev yaptı…
İsraf iddiası onu da bağlar. Onun da yanıt hakkı var…
Bugün ikisi de evinde, köşesinde oturuyor… Üst geçitlere o devasa pankartları astıran onlar olamaz…
O zaman kim?
O pankartların hazırlanmasına, asılmasına emir veren kim?
İstanbul Belediyesi’ni kim yönetiyorsa, yetki kimdeyse o?
O kim?
İstanbul Valisi…
İmamoğlu’nun mazbatası geri alınınca İçişleri Bakanı, İstanbul Valisi’ni Belediye Başkanı olarak atadı… Yani Vali Bey, hem İstanbul Valisi hem İstanbul Belediye Başkanı… Eleştirdikleri tek parti dönemi gibi…
Anlaşılan o ki topa o da girdi, sahaya o da indi… Binali Yıldırım’ın yanında o da saf tuttu…
x
Vali deyince aklıma geldi… İçişleri Bakanı Soylu’nun birkaç gündür sesi çıkmıyor… Bir ara kendi adaymış gibi, İçişleri Bakanı değil de AKP’nin silahşörüymüş gibi davrandı… İmamoğlu ile çıtır çatır polemiğe girdi…
Hatta bayramda tatil yapan İmamoğlu’nu konuşmamakla suçladı… Suspus olduğunu iddia etti… İstanbul seçimine bu kadar müdahil oldu… Şimdi kendisi suspus…
Neden?
Acaba diyorum savaşçı gibi ortaya atılması, polemiklerin kralı olması ters mi tepti… Bakan’ın bu söylemi kendi seçmenleri tarafından da yardırgandı mı, ayıplandı mı?
Soylu bu sebeple geri çekildi/çektirildi mi?
x
Gelelim TV tartışmasına… Hepimiz maç izler gibi ekran başına geçtik… AKP taraftarlarının beklentisi şuydu; Binali Yıldırım müthiş bir gol atacak, seçimi lehine çevirecek…
CHP taraftarları ise İmamoğlu gol yemesin, hata yapmasın yeter diyordu; ipi zaten göğüsledik!..
İki aday da TV proğramına bu psikolojiyle çıktı… Yıldırım gol atamadı, İmamoğlu gol yemedi, gol atma çabasına da girmedi… Maçın golsüz bitmesine razı oldu… Maç berabere bitti…
Eee, kim kazandı?
Televizyon tartışması tuzağını kazasız/belasız atlatan İmamoğlu… Son haftaya önde girdi…
Önde olduğunu Sayıştay’ın da devreye sokulmasıyla da anlıyoruz… Sayıştay bizim raporumuzdan usülsüzlük yapıldığını kamu zararı olduğu sonucu çıkmaz açıklaması yaptı…
Çıkar /çıkmaz yoruma bağlı… İmamoğlu israf diye yorumladı!..
Mesele bu değil. Mesele AKP’nin yıllardır kenara attığı, Meclis’e rapor yollamasını engellediği, ( Yasanın amir hükmüne göre bütce görüşmeleri Sayıştay raporu dayanak alınarak yapılması lazım) kapısına kilit vurmaya hazırlandığı Sayıştay’a sarılması…
Demek ki; AKP açısından İstanbul’da durum bu kadar ciddi..
Galiba Cumhurbaşkanı da bunun farkında… Son hafta sahaya ineceğini söymemişti, dün Sultangazi’de sahaya indi. İmamoğlu’na sert eleştiriler yaptı…
Durum o ki, son virajda söylem biraz daha sertleşecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder