18 Mart 2019 Pazartesi

Atilla Yeşilada: Bankalara zorla kredi baskısını Londra bankerleri de duymuş

Ekonomist Atilla Yeşilada, ekonominin sektör sektör çöktüğünü belirterek, bazı şirketlerin bankalara baskı yapılarak suni olarak ayakta tutulduklarını söyledi.

Yeşilada, YouTube kanalında paylaştığı videoda, Türkiye ekonomisine ve sektörlere ilişkin veriler paylaştı.

Değerlendirmesin Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri olan inşaattan başlayan Yeşilada, şunları kaydetti:

“İPOTEKLİ SATIŞLAR ZORTLAMIŞ”

“Konut satışları kasımdan aralık ayına doğru yükselirken ocak ayında pat diye düşmüş. 137 binlerden 74 binlere… Tarihin en düşük konut satışlarından biri bu. Sebebi de belli. Konut satışlarının önemli bir bölümünü teşkil eden ipotekli satışlar zortlamış. Başka kelime bulamadım. Zortlamış tam anlamıyla.

İkincisi, vatandaşta harcayacak para yok. Gıda enflasyonu hala yüzde 30. Sizin para biriktirecek gücünüz kalmamış ki kardeşim ev almayı filan düşünün.

Üçüncüsü, Türkiye’de konut talebinin bir bölümü yatırım amacıyla yapılıyordu. Alıp kiralıyordunuz, fiyatlar yükseldiğinde satıyordunuz. Bu çökmeye başladı.

“YATIRIM İÇİN KONUT ALANLAR PİYASADAN ÇEKİLİNCE KONUT ÇÖKTÜ”

Çünkü geçen sene enflasyon 20, Türk lirasının dolara karşı değer kaybı 30 ama Merkez Bankası’nın ölçümüne göre konut fiyatlarında ortalama artış yüzde 10. Dolayısıyla yatırım için konut alanlar para kaybetti, onlar piyasadan çekilince de konut çöktü.

Konutta bir düzelme olur mu? Hayır. Çünkü eğer Ziraat Bankası gibi kamu bankalarından kredi alacak kadar şanslı değilseniz ipotek kredileri hala yüksek. Fiyatlarda yükseliş olacağını kimse düşünmüyor. Çok ciddi bir satılmamış konut stoku var.

Ve en önemlisi, işsizlik artmaya devam ettiğine göre gelirler de yükselmeyecek.”

“KONUTUN DESTEK VERDİĞİ 200 ALT SEKTÖR DE CİDDİ DARALACAK”

Yeşilada, konut sektörünün 200 civarında alt sektöre destek veren, oralardan talep emen bir iş dalı olduğuna işaret ederek, “Cam, demir-çelik, çimento… İç mimariden tuvalet malzemelerine kadar her konuda talep yaratıyor. Bütün bunlarda da maalesef resesyonist trendler göreceğiz.

Lokomotif haline getirildi. Öyle olmamalıydı. Ama inşaat durduğu zaman bütün o sektörlerde de çok ciddi bir yavaşlama göreceğiz” diye konuştu.

“BIRAKIN KONUTU, MİLLETİMİZİN BEYAZ EŞYA ALACAK GÜCÜ DAHİ KALMAMIŞ”

Beyaz eşya satışlarına da değinen Yeşilada, “Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin verilerine göre, beyaz eşya dediğimiz 4 kalemden oluşan mal grubunda ÖTV ve KDV indirimlerine rağmen ocak ayında yüzde 9 iç satışlarda daralma kaydedildi. İhracat da düştü. Üretim yüzde 14 düştü.

Beyaz eşya satışları zaten 2018 yılında da yüzde 17 daralmıştı. Yani bir aya mahsus bir sonuç değil bu. Çünkü bazen insanlar aralıkta alır, şubata kadar almaz. Ama bir trend görüyoruz. Bütün yapılan indirimlere, kampanyalara, devletin verdiği vergi teşviklerine rağmen milletimizin bırakın konut, beyaz eşya alacak dahi gücü kalmamış.

Bakın yine çok kıymetli, yüksek gelirli istihdam üreten, belki 1 milyon kişiye iş sağlayan bir sektör daha çöktü” ifadelerini kullandı.

“OTOMOBİL SATIŞLARINDA YÜZDE 50’LERE VARAN DARALMA OLDU. ÇÜNKÜ MASRAFLARLA BAŞA ÇIKMAK İMKANSIZ”

Yeşilada, otomotiv satışlarında da çok ciddi daralma olduğunu vurguladı. Yüzde 50’lere varan bir daralmanın söz konusu olduğuna dikkati çeken Yeşilada, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada da otomobil kredisi faizleri çok yüksek, benzin-mazot ulaşılmaz hale geldi. Otomobil aldığınızda yedek parça, benzin, mazot düşünüyorsunuz. Başa çıkmak imkansız.

İthal ürünlerde çok ciddi bir daralma görüyorsunuz. Çünkü mecburen ithal eden, dolardaki değer artışını fiyatlarına yansıtacak. Bu yüzden vatandaş otomotiv de satın alamıyor.

Üç önemli tüketim kalemi, Türkiye’de pazarı, tüketim pazarını götüren konut, beyaz eşya ve otomotiv yok.”

“ELEKTRİK TÜKETEMEDİYSEK EKONOMİ NASIL BÜYÜR?”

Elektrik tüketiminin bir ülkede ekonomik aktivitenin en iyi öncü göstergesi olduğunu dile getiren Yeşilada, şunları söyledi:

“Çok basit nedenlerden dolayı. Çimento, demir-çelik, cam, otomotiv… Bunlar çok yüksek miktarda elektrik tüketen sektörler. Yani bunlar elektrik tüketmiyorsa üretim azalıyor demektir.

Yine aynı şekilde biz de öyleyiz. Hayatımızın her saniyesi elektrikle geçiyor. Eğer bir hane halkı kazanamıyorsa, elektrik, tasarrufunu yapacağı son şeydir. Aman lambaları söndürün çocuklar, ya mecbur musun intentette olmaya şimdi, bu televizyon seyredilir mi…

Şubatta yıllık bazda elektrik tüketimi binde 9 gerilemiş. Binde 9 çok ufak gibi geliyor ama büyümemiş. Elektrik tüketememişiz. Elektrik tüketemediysek ekonomi nasıl büyür kardeşim?

Geçen sene de binde 8 büyümüş. Dolayısıyla elektrik tüketimi rakamlarıyla büyüme rakamları arasında çok büyük bir fark var. Ya üretim yapamıyoruz, ya da insanlar artık evlerinde elektrik yakmıyorlar. Ne diyeceğimi ben de bilemiyorum. Doğalgazda da böyle bir daralma var.”

“İTHALAT RAKAMLARI DA EKONOMİNİN DARALDIĞINI GÖSTERİYOR”

Yeşilada, şubat ayı geçici ithalat-ihracat rakamlarına ilişkin, “İhracatta bir başarı var. Yüzde 5 civarında bir artış ama tabii şubat kısa ay, o yüzden aslında daha yüksek bir artış var herhalde 6-7 civarındadır. Tebrik ediyorum ihracatçıları ve Ticaret Bakanımızı bu konudaki destekleri esirgemedikleri için.

Ama Türkiye’nin tüketimi açısından, Türkiye’de iç talep açısından ithalata bakmamız gerek. Orada da ithalatı hammadde, yatırım malları ve tüketim malları olarak üçe ayırıyoruz. Baktığınızda ocak-şubat döneminde bu üç kalemde de ithalatın yüzde 20’den fazla, tüketim malları özelinde yüzde 34 daraldığını görüyoruz.

Bu da çok önemli bir gösterge. Çünkü hammadde almıyorsanız üretmeyeceksiniz demektir. Yatırım malı ithal etmiyorsanız yeni fabrika yapmayacaksınız demektir. Tüketim malı zaten tüketemiyorsunuz demektir.

İthalat tabii daha az yapalım ama yerlisini üretebiliyorsak. Yerlisini üretemeyip ithalatı da azaltıyorsak ekonomi yürümüyor demektir. Dolayısıyla bu ithalat rakamları da ekonominin daraldığını gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

“ŞİRKETLERİN BİR KISMI, BDDK’NIN BANKALAR YAPTIĞI BASKIYLA SUNİ OLARAK AYAKTA TUTULUYOR”

Şirketlerin durumunun da kötü olduğunu, ocakta 278 tane daha konkordatonun söz konusu olduğunu belirten Yeşilada, şöyle konuştu:

“Konkordato mevzuatı yani konkordato ilan etmek zorlaştırılmıştı. Bunlardan en son Praktiker konkordato ilan etti. Bir inşaat şirketi var.

Şirketler kar etmiyor. Konkordatonun zorlaşmasıyla iflasların başlayabileceği de iddia ediliyor.

“BDDK’NIN BANKALARA BASKISINDAN LONDRA BANKERLERİ DE RAHATSIZ”

Ekonomist Uğur Gürses, BDDK’nın 13 bankayla toplanıp bu sene en az yüzde 15 daha fazla kredi vermelerini istediğini söyledi. Yani şirketlerin bir kısmı da sırf bankalara böyle bir baskı yapıldığı için ayakta duruyor.

İş için Londra’ya gitmiştim, bu duyumu onlar da almışlar ve onlar da, Londra bankerleri de bu durumdan rahatsız. Doğru mudur bilemem ama doğruysa, aslında bazı şirketler suni olarak ayakta tutuluyorlar.”

“TÜRKİYE’DE İMALAT SANAYİSİ 11 AYDIR DARALIYOR”

Yeşilada, “PMI bizde çok iyi anlaşılmaz. Tedarik yöneticileri anketi. En son grafiğini gördüğümüz imalat sanayi PMI’ı, aylık bazda 44’ten 46’lara çıkmış ve 6 ayın zirvesine çıkmış. İstanbul Sanayi Odası açıklıyor bunu. Eğer PMI’ın ne olduğunu bilmiyorsanız oooo, waaawww, çok güzel diyeceksiniz.

Halbuki PMI’da 50’nin altındaki rakamlar, imalat sanayisinin moralinin bozuk olduğunu veyahut da üretiminin daraldığını gösterir. Dolayısıyla 44’ten 46’ya çıkmışsınız, daha yavaş daralmışsınızdır. Ama daralma devam ediyordur.

Nitekim bu açıklamanın metnini okursanız, Türkiye’de imalat sanayisinin 11 aydır daraldığını göreceksiniz” dedi.

“HİZMETLER SEKTÖRÜNDE DE DURGUNLUK DEVAM EDİYOR”

MÜSİAD’ın hem imalat sanayisini hem de hizmetleri kapsayan SAMEKS endeksinin de şubatta 2 puan arttığını hatırlatan Yeşilada, “Ama orada da 50’nin altındayız. Yani hizmetler sektöründe de durgunluk devam ediyor” diye konuştu.

“DAHA AKLA YAKIN BİR EKONOMİ POLİTİKASI ÇİZİLİP TOPLUMA ANLATILINCAYA KADAR TÜRKİYE RESESYONDAN ÇIKAMAZ”

Yeşilada, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“Ben güzel verileri de gizlemiyorum. Şubat ayında 20’ye yakın veri aldık, bunlara göre sadece reel sektör ve inşaat sektörünün morali düzelmişti. Onun dışında tüketici güveninden imalat sanayisine kadar her şeyin daraldığını gördük.

Ekonomi biraz da sanattır. Bütün veriler size aynı şeyi söylemez ama verilerin yüzde 90’ı size daralıyoruz diyorsa daralıyorsunuzdur. Bu resesyondan da şahsen seçimler bitip, hükümet daha akla yakın bir ekonomi politikası çizip topluma anlatıncaya kadar çıkabileceğimizi zannetmiyorum.”

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder