17 Mart 2019 Pazar

Toplu ulaşıma zam ertelendi: İBB’nin zararı 1 milyar TL

ALİ SEZAİ YAZDI…

Malum, 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu yazar. Ve sosyal devlet, toplumun huzuru ve istikrarı için üzerine düşen rolü yerine getirmekle yükümlüdür.

Ancak devlet bu görevi zamanın ruhuna ve ekonomik realitelere uygun olarak yerine getirmek durumundadır. Ve tabii ki sosyal hukuk devleti olmak demek, her şeyi alt üst edip, yumurta kapıya geldiğinde, zevahiri kurtarma aymazlığı şeklinde icraatlar yapmak demek değildir.

Bunu şu nedenle söylüyorum; Sübvansiyon, AKP iktidarı tarafından nihai tüketiciye pahalı mal ve hizmeti sunumunun etkisini engellemek-ertelemek için sıklıkla başvurulan bir araç haline getirişmiştir. Yani bas sübvansiyonu, yap pansumanı, ertele acıyı. Oysa sübvansiyon girdi ve hizmet maliyetlerinin düşürülmesi aşamasında uygulanırsa çarpan etkisi oluşturur.

Misal, Tanzim satışlar… Özellikle Şubat ayında tanzim satışlar Türkiye gündeminin ilk maddesi oldu. Daha ilk günden, tanzim satışlarını asıl amacının sebzeleri tüketiciye ucuza satmak olmadığı ve yaklaşan seçim arifesinde halkın pahalılığı daha az hissetmesini sağlamak olduğu açıktı. Öyle ki Tarım Kredi Kooperatifleri uygulamanın 2.5 ay süreceğini de açıkladı. E haklı zira bu haliyle sürdürülebilir değildi.

Ancak yerel seçim öncesi uygulanan sübvansiyonlar tanzim satışlardan ibaret değil. Maliyeti devasa rakamlara ulaşan daha önemli başka sübvansiyonlar da var. Üstelik halk finanse ettiği bu sübvansiyonlardan bihaber. Çünkü işin içinde patlıcan, biber, salatalık gibi mübarek sebzeler yok.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bütçesine tanzim satışların maliyetinin yaklaşık beş katı kadar yük getiren bu sübvansiyonlar sessiz sedasız, toz kaldırmadan yapıldı ve yapılıyor.

Atilla Yeşilada üstadın ifadeleriyle en kallavi ve somut seçim sübvansiyonu… Hem de ‘işte budur’ dedirten cinsten. Üstelik işin içinde, iş bilmezlik, popülizm, seçim yatırımı, günü kurtarma ne ararsan var.

Dikkatinizi çekmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeniden AKP adayı son Başbakan ve son TBMM başkanı Binali Yıldırım’ın seçilebilmesi için uzun zamandan beri toplu taşımacılık ücretlerine zam yapılmıyor. E, ne var bunda demeyin, bu fatura da sonunda halkın sırtına yüklenecek. Seçimi AKP kazansın diye tüm İstanbul halkı bu işin maliyetine sponsor olmuş olacak. Nasıl mı? Buyurun izah edelim…

Eylül ayında, atanmış İBB Başkanı Mevlüt Uysal’ın talimatı üzerine, İstanbul’da toplu ulaşımdaki maliyet artışını vatandaşlara yansıtmadan (AKP zam yapmadan hizmet veriyor ve seçilirse yine böyle verecek propagandası amacı ile) bir teklif hazırlandı.

Tamamı İBB bütçesinden karşılanacak şekilde hazırlanan sübvansiyon teklifi, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde muhalefet partilerinin de desteği ile ve oy birliği ile kabul edildi. Yani, bu popülist garabete, o oylamada bütün partiler ortak oldu.

İBB tarafından 15 Eylül’de basına yansıyan açıklamaya göre: “Ücret entegrasyonuna dahil olan deniz toplu ulaşım araçları, özel halk otobüsleri ve İstanbul Otobüs A.Ş. otobüslerinin her bir geçiş başı 55 ile 70 kuruş desteklenmesini içeren rapor, meclis üyelerinin oy birliğiyle onaylandı. İETT ile İBB İştiraki Metro İstanbul ve Şehir Hatları da maliyet artışlarını kendi içinde sübvanse ederek, İstanbullulara yansıtmayacak. İBB’ye 470 milyon TL’ye mal olacak sübvansiyon, 1 Ekim 2018 – 30 Haziran 2019 tarihleri arasında geçerli olacak.”

Açıklamada kesin bir rakam gibi belirtilen tutar ( 470 milyon TL) aslında projekte edilen bir tutar. Kullanım arttıkça kuvvetle muhtemel daha yüksek bir meblağa ulaşacak. Rakamları ben söylemiyorum. İBB kararının içeriği ve açıklama metni söylüyor. Üstelik maliyetin belirtilen rakamın iki katından daha fazla olduğunu da ortaya koyacağım. Güya sübvansiyon, her geçen gün artan maliyetlerin baskısı ile canı burnuna gelmiş ve artık kontak kapatma ‘noktasında’ olan 3.000 civarındaki özel halk otobüsü işleticilerinin masum tepkileri köpürtülerek ve gerekçelendirilerek yapılıyor.

Oysa konu sadece kara taşımacılığını değil ücret entegrasyonuna dahil deniz ve metro toplu ulaşım araçlarını da ilgilendiriyor. Halk otobüsü işleticileri bu süreçte sadece perde. Yıllar önce özelleştirilen denizyolu taşımacılığındaki var olan katlanılamaz düzeydeki zararına faaliyet de devasa bir problem olarak ortada duruyor. Hatırlayın, İDO’da kepenkleri kapatma girişimi olmuş, kimi etkili kişilerin ve mahfillerin yine pansuman yöntemlerle devreye girmesi ile kriz bir müddet ertelenmişti.

Malumlarınız İDO, Binali Yıldırım’ın eski ocağı olduğundan buradaki bir çöküş, kendisi ile ilintilendirileceği ve seçim öncesi olumsuz etkisi olacağı için bu yola başvurulmuş gibi görünüyor. Diğer yandan İDO, özelleştirme maddeleri ve anlaşma şartlarından ötürü paçasını kurtaracağının rahatlığı içinde olabilir. Sorunu uluslararası hukuku devreye sokarak, üzerine bir de tazminat alarak çözmeleri hiç de sürpriz olmayacaktır. Yani öyle İDO’ya atayalım bir kayyım çözelim mevzuyu demeye kalkarsanız, sonrasında nereye, nasıl kayyım gelir onu çok iyi hesap etmek zorundasınız.

GERÇEK MALİYET 1 MİLYAR TL’Yİ AŞIYOR

Gelelim olayın gerçek maliyetine. Uzun zamandır yapılmayan zamların halk otobüsleri vb özel işletme boyutu olduğu gibi İETT boyutu da var. İstanbul’da sadece kara taşımacılığında 6.000 civarında otobüs çalışıyor. Bunların yarıya yakını özel halk otobüsü yarısı ise İETT aracı.

Özel halk otobüslerinin zararlarını azaltmak için sübvansiyon tamam. Peki zam yapılmadığı için İETT’nin kendi zararı ne olacak? Ucuz taşımacılığın toplam zararı,  470 milyon TL’lik sübvansiyona, İETT’nin zararı eklendiğinde çok daha büyük rakamlara ulaşyor. İETT’nin 3.000 otobüsü var. Taşımacılık yapan diğer İETT araçları da eklendiğinde zarar katlanıyor. Kısaca düşük taşıma bedelleri ile faaliyetlerini sürdüren bu mekanizmanın toplam sübvansiyon-zarar yükü 1 milyar TL’yi (eski hesapla 1 Katrilyon TL’yi) aşıyor.

Daha bitmedi; İşin daha vahim yanı şu; sübvansiyon kararının da uygulamasında da büyük aksaklıklar var. Özel taşımacılık hizmeti veren gerçek ve tüzel kişiler, belirtilen tarihten itibaren 5 ay geçmiş olmasına rağmen daha yeni 3. ödemelerini alabildiler. Yani İBB ödeme yapmakta zorlanıyor. Sübvansiyon kararının 8 aylığına alınmış olduğu dikkate alınırsa toplam maliyet 1 milyar TL’yi aşıyor. Eğer uygulama 12 ay sürerse maliyetin 1.5 milyar TL’ye ulaşacağı çok açıktır.

Fömül basit; öldürmeden yaşat, süründür, insanları kendine mahkum ederek faaliyetlerini yürütmelerini sağla. Ödemeleri de 2-3 ay geriden yap. Böylece ‘eğer biz seçilirsek size yapılan bu sübvansiyon ödemelerini almaya devam edebilirsiniz, yoksa yok’ de. Gözden kaçmasın Binali Yıldırım, özel taşımacılık hizmeti verenlerle buluşmasında seçilirse bu sübvansiyonun devamı ya da fiyat ayarlaması ile kendilerini rahatlatacaklarının müjdesini verdi.

Babasının mirasından verme rahatlığında dağıtıyor ya.

Nasıl olsa ’’ taş Allah’ın kuş Allah’ın.. ‘‘

kronos

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder