Mevlana Meydanı’nın ağaçlardan arındırılmış beton zeminin üzerinde toplanan kalabalığa sesleniyor Lütfi Yalman: “Allah’ın lütfu ve inayetiyle temizlemek o kadar kolay oldu ki…”
20 Temmuz 2016 günü ‘demokrasi nöbeti’ tuttukları iddiasıyla toplanan bazı Konyalılara seslenen Saadet Partisi Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Lütfi Yalman, “Şimdi sayın bakan yardımcımla da görüştüm. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bir hayli sayıda insanları postalamışsınız diye latife ettik” diyor gülerek. “Dahası da var gelecek” sözleriyle coşuyor ve 15 Temmuz fırsatının değerlendirilmesi, istifade edilmesi lazım geldiğini söylüyor. Ölçüsü ise muğlak: Bu hainliği kabul eden ve onaylayan herkes! Açıkçası ‘biat etmeyen’ bütün Gülen Cemaati üyeleri…
Yalman’ın yerel bir televizyon kanalında söyledikleri başka bir şeyi açığa çıkarıyor. Malum, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun geçtiğimiz hafta sözünü ettiği, “15 Temmuz darbe girişiminden yaklaşık 6 ay önce, o dönem Türk Silahlı Kuvvetleri’nde üst rütbeli bazı komutanların kendisini ziyaret ettiğini açıklamıştı. Meğer bu ziyaret bir tür ‘iade-i ziyaret’miş…
Karamollaoğlu’nun Sözcü gazetesinin Ankara temsilcisi Saygı Öztürk’e “O dönem Türk Silahlı Kuvvetleri’nde üst rütbeli bazı komutanlar geldi, Fetullahçıların faaliyetlerini anlattı” diye anlattığı ziyaret öncesi Saadet Partisi’nden bir heyet, yanına -nasıl oluyorsa- muvazzaf subayları da alarak aralarında Milli Savunma Bakanı’nın da olduğu bakanlara ve danışmanlara brifing vermiş meğer.
Erdoğan’ın “O kalkışmayı önlemek için sokağa çıkanlar AK Parti ve MHP’lilerdi” sözlerine içerleyen Karamollaoğlu her ne kadar “Saadet Partililer de sokağa çıktı” dese de durum biraz daha karmaşık anlaşılan. Hoş, Saadet Partisi Konya İl Gençlik Teşkilatı “Kimse ikinci bir emre kadar dışarıya çıkmasın” emri yayınladığı da sır değil. Ama şimdi konumuz o değil…
Konumuz, Saadet Partisi ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki trafik.
15 Temmuz darbe girişiminden önce, ‘haberlerin ve ihbarların’ merkezindeki isim Lütfi Yalman, elini göğsüne götürerek kendinden emin bir şekilde, “Sayın Cumhurbaşkanının başbakan olduğu dönemden itibaren kendisine böyle haberlerin geldiğini biliyorum. Çünkü haber edenlerden birisiyim ben…” diyor. İlginç değil mi?
Devam ediyor Yalman ve 2014’ün başlarından itibaren rapor adı altındaki ‘güncellenmiş’ fişlemeleri Erdoğan’a taşıdığını söylüyor.
Darbe girişiminden hemen sonra katıldığı yerel televizyonlara çıkan Yalman, konuştukça konuşuyor:
“Bir sayın bakana muvazzaf bir subay arkadaşımızla beraber gittik, bu çalışmayı yürüten önde gelen isimleri generallerin isim listesini verdik.
2015’in Ağustos-Eylül aylarında üç subay arkadaşımızla beraber gittik aynı bakan arkadaşımıza gece görüştük bakanlıkta. Üç subay arkadaşı dinleyince “Milli Savunma Bakanı da gelsin” dedi, geldi Milli Savunma Bakanı. Biz tekrar hem raporu hem de güncellenmiş isim listelerini verdik.”
Bitmedi, devam ediyor: Bazı isimlerin üzerinde de tahlil yapıldı. Akın Öztürk’ün ismi de geçti orada, bunu biliyoruz dedi sayın bakan. Başka isimler de verildi. 20’ye yakın general, tuğgeneral ve üst düzey askerler…
‘İhbar’ randevularında yanında olan ve Milli Savunma Bakanı’na hitaben, “Sayın Bakınım, vallahi tankı üzerinize sürecekler” uyarısında bulunan subay da Cemaat soruşturmalarında içeri alınmasıı ‘yapacağı bir şey yok’ diye geçiştiriyor.
Kendisini tanımlarken, “Bunları bir partili olarak söylemiyorum. Öğretmenlik, idarecilik yapmış biri olarak” diyen Lütfi Yalman’ın bu görüşmeleri hangi kimlikle yaptığı meçhul. Yoksa değil mi?
Bu arada Lütfü Yalman ilginç bir kişilik.
1956 doğumlu. Karaman İmam Hatip Lisesi mezunu. Konya Yüksek İslam Enstitüsünü bitirmiş. Boks, güreş ve judo sporları ile ilgili. Din kültürü ve ahlak öğretmeni olarak mesleğe atılmış. Milli Görüş etrafında gelişen dernek ve vakıflarda görev almış. Milli Gençlik Vakfı Konya Şube başkanı olmuş. Fakat asıl önemlisi Bosna-Hersek’ten Çeçenistan’a kadar görev yapmış. Hangi sıfatla, bilmiyoruz… “Yardım paralarını bizzat ulaştıran kişi” olarak “Kayıp Trilyon Davası”nda Erbakan’ın para trafiğini yönetmiş.
12 Eylül Darbesi’ni genel başkanını cezaevine atan cunta yönetimini “Çok daha insani” buluyor… Anlaşılan muvazzaf subaylarla arası her dönem iyi.
İlgi alanlarından birinin, “Pensilvanya’daki arkadaşın çalışma alanı ve faaliyetleri” diye tarif ettiği gayri nizami vazifesinin mahiyetini dile getirmekten de…
31 Temmuz 2016’da Konya’da yerel yayın yapan Kanal 42’deki Mehmet Ali Kayacı’nın hazırlayıp sunduğu İstikamet programında söyledikleri bile Yalman’ın iç rahatlığının ipuçlarını veriyor.
Sunucunun, “Haberdar oldum derken çok kritik görevlerdeki bazı muvazzaf subaylar bilgilendiriyor yani…” sorusunun yarısında sözünü keserek cevabı veriyor: “Değişik kanallardan, sadece subaylar demek de doğru değil. Sivil alandaki insanlar da var.”
‘KONUYU İKTİDARA İLETTİK’
Bu arada bir hatırlatma. ‘Vatansever subayları’ bakanlarla görüştüren ve TSK içindeki fişlemeleri rapor adıyla iktidarla paylaşan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Lütfü Yalman’ın iddiaları Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan’ın yazısına da konu olmuştu.
“Darbe Hazırlığını ‘Enişte’ye Değil Savunma Bakanı’na Haber Vermişler” başlığı ile yayımladığı yazısında Yalman’ın sözlerini şöyle aktarmıştı Takan:
“6 ay öncesinden değil 2013 Aralık’ta Tayyip Bey 17 Aralık’ta Konya’ya geleceğinde ben -o zaman il başkanı, şimdi AKP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun- arkadaşımıza, ‘Acil bir görüşmemiz lâzım. 15-20 dakika’ dedim. Fakat o gün meşhur 17 Aralık operasyonları olunca görüşme imkânı olmadı. Biz 2014’ün başında bir rahatsızlığın olduğunu ciddi manada bir takım sıkıntıların olduğunu rapor eden bir şey gönderdik Başbakana, danışmanları kanalıyla. Tahmin ediyorum şimdiki sözcü İbrahim Kalın Bey’in de eline ulaştı. Ondan sonrasını bilmiyoruz tabi. Bilahare Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra 2014’ün sonlarına doğru Sayın Bakan Faruk Çelik ile tekrar görüştük subay arkadaşımızla beraber. Kendisine bir isim listesi de verdik o zaman. Generallerin isim listesiydi,’Böyle bir hazırlığın içerisindeler, dikkat edilmesi gerekir. Ulaştırın bunu Sayın Cumhurbaşkanına’ dedik. Zannedersem 1 ay kadar sonra falan aradı Faruk Bey, ‘Abi hem rapor, hem isimler Sayın Cumhurbaşkanına ulaştı’ gibi bir ifade kullandı. 2015’in ortalarında tekrar Faruk Bey, Milli Savunma Bakanı İsmet Bey, 3 tane subay arkadaş ile birlikte oturduk çok detaylıca, belki 30 civarında ismi de ifade ederek çalışma bir hazırlık yapıldığını kendilerine söyledik. İsmet Yılmaz Bey çok gevşek davrandı. Birkaç kez, ’17/25 Aralık’tan önceydi, 17-25 Aralık’tan sonra düzelmiştir bunlar’ falan diye bir ifade kullanınca ben, ’17-25 bir yolsuzluk operasyonu. Ben bu yolsuzlukların olduğunu biliyorum ve inanıyorum. Operasyonu yapan bunlar benden kat kat fazla inanıyorlar. Dolayısıyla yanlış düşünüyorsunuz. Bakın bir sıkıntı olacak, yazık olacak’ filan diye söyledik kendisine. Yanımdaki albay arkadaşlardan bir tanesi, ‘Sayın bakanım vallahi tankı üzerimize sürecekler’ cümle bu. Bu ifadeyi kullandı Milli Savunma Bakanı’na. Çok inandırıcı bulmadılar gibi geldi bana. Bu görüşmeler zaman zaman telefonla şununla bununla devam etti. O zaman Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde tekrar görüşmüştüm arkadaşlarla. Bilahare böyle bir şey oldu. Hatta ben 15 Temmuz’dan sonra aradım, ‘Ne oldu’ falan diye. ‘Abi siz vazifenizi yaptınız. Sizin bir şeyiniz yok’. Ben de, ‘Siz vazifenizi yapmadınız’ dedim, kapattım telefonu.”
Milli Görüş devlet için ‘sakıncalı’ bulunurken Saadet Partisi lideri 15 Temmuz öncesi komutanlar tarafından ‘Fethullahçılar’a karşı uyarı için ziyaret ediliyor. Saadet Partisi GİK üyesi Lütfi Yalman ise darbe girişimi öncesi yanında muvazzaf subaylarla birlikte darbenin 1 numarası ilan edilen Akın Öztürk’ün de adını vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi ve fişleme listesi taşıyor.
Fehmi Koru’nun ifadesiyle ‘ben ilginç buldum. Belki siz de bulursunuz.’
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder