Mehmet Fatih, Selman, Eymen, Ali İhsan babaları tutuklandıktan sonra kanser oldu. Lösemiyi yenen Mehmet Akif, babası tutuklanınca tekrar hastalandı. Haftada 3 gün diyalize bağlı yaşayan Azra Nur’un durumu ise gün geçtikçe kötüleşiyor. Hayata tutunamayıp ölenler de var.
SEVİNÇ ÖZARSLAN
BOLD ÖZEL – Kemik kanseri Ahmet Burhan Ataç, 7 Mayıs 2020’de hayatını kaybetti. Ahmet son bir kez babasını göremedi. 2,5 yıldır Tarsus Cezaevinde tutuklu olan babası Harun Reha Ataç’ın oğlunu görebilmesi için başta insan hakları savunucuları Natali Avazyan ve Ömer Faruk Gergerlioğlu çok çabaladı ama savcı “Ancak sabah izin verebilirim” dediği için Ahmet’in son anlarına babası yetişemedi. Ahmet’in tedavi süreci de çok aksadı. Almanya’da doğan tedavi imkanına annesi Zekiye Ataç’ın yurt dışı yasağı nedeniyle geç kalındı. Köln’e giden anne-oğul doktorlar “Artık çok geç” deyince geri döndü.
PASAPORTLARI İPTAL EDİLMİŞTİ
Benzer bir süreci Furkan Dizdar yaşadı. Beyin kanseri Furkan tedavi için Küba’ya gidecekti ama havaalanından geri döndürüldü. Furkan dahil anne ve babasının pasaportları Cemaat soruşturmaları kapsamında iptal edilmişti. Aile pasaport engelini kaldırtmak için uğraşırken Furkan’ın yüzü felç oldu, bir gözünü kaybetti ve 7 Şubat 2017’de daha 12 yaşındayken hayata veda etti.
Ahmet ve Furkan gibi hasta başka çocuklar da var. Çoğu kanserle mücadele ediyor. Hastalığa genelde babaları hapse girdikten sonra yakalandılar. Aralarında daha önce hastalanıp iyileşenler bulunuyor. Ama babaları tutuklanınca bir hafta gibi kısa bir sürede hastalıkları yeniden nüksetti. Çünkü o küçücük bedenleri, doktorların ifadesine göre yaşadıkları travmayı kaldıramıyor.
BABA İLE BİRLİKTE ANNE DE CEZALANDIRILIYOR
Hapisteki babanın eli kolu bağlı. Evladının ve eşinin en zor zamanlarda yanında olamıyor. Annelerin durumu ise daha vahim. Bir anne, tek başına hem hasta çocuğuyla hem evin geçimiyle ilgilenmek zorunda. Aslında babalarla birlikte anneler de cezalandırılıyor. Oysa 5275 Sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun 20. maddesine göre 1. derecede yakını hasta olan tutukluların cezası bir yıl ertelenebilir. Fakat bu kanun Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklananlara uygulanmıyor.
Onlar da çocuk, onlar da hasta, onların da anne babasının yanında olmasına ihtiyacı var. Kanser demek moral, motivasyon demek. Ahmet Burhan (8) babasını sayıklayarak ayrıldı bu dünyadan. Selman, Mehmet Fatih, Mehmet Akif, Ali İhsan Başer, Akif, Eymen ve Azra Nur aynı kaderi yaşamasın.
MEHMET AKİF GÖKDAĞ: LÖSEMİ
Mehmet Akif Gökdağ’a teşhis aslında babası hapse girmeden 2 yıl önce konuldu. Tedaviler sonucu 1 yıl içinde hastalığı yendi. Sadece Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesine kontroller için gidip geliyorlardı. Babası 27 Temmuz 2016’da gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra Mehmet Akif’in hastalığı yüzde 100 tekrar nüksetti. Bir hafta gözaltında kalan baba Hasan Gökdağ cezaevine, anne-oğul tekrar hastane yollarına düştüler.
İlk etapta ateşlenen Mehmet Akif’i annesi Konya’da bir hastaneye götürdü. Durum ciddi olunca Ankara’ya gitmek zorunda kaldılar. Trenle Konya’dan Ankara’ya kucağında taşıdı oğlunu Sema Gökdağ. Doktorlar bu sefer ilik nakli yapılacağını söyledi. Anneden uyumsuz nakil alınıp Mehmet Akif’e verilecekti. 3 aylık bir süreçten bahsettiler ve Mehmet Akif’in yüzde 20 yaşama şansı var dediler.
Bu süreçte cezaevi savcısıyla görüşen Sema Gökdağ’a, savcı “Eşini buraya getireceğim, onunla konuş, itirafçı olsun, isim versin, hep birlikte buradan çıkıp gidin” cevabını verdi. Dilekçe vermeye anne oğul birlikte gitmişlerdi. Birkaç saat bekledikten sonra eşini adliyeye getirdiler. Mehmet Akif babasına koştu, sarıldı. Hasan Gökdağ, sonra savcının odasına girdi. Anneyi almadılar yanlarına. “10 kişinin ismi ver, çoluğunla çocuğunla çık git” diye ona da yineledi savcı… Mehmet Akif o gün oradan babasız ayrıldı.
Annesinden ilik nakli yapılan Mehmet Akif’in vücudu kan üretmeye başladı ama bu kez cildinde yaralar çıktı. O yaralar nedeniyle kollarını, bacaklarını açamadı. Açamayınca kasları gerildi. Mehmet Akif şimdi bir yıldır yürüyemiyor. Kollarını, bacaklarını hala açamıyor. Parmaklarını hareket ettiremiyor. Tedavi için haftada 2 gün Ankara’ya gidip geliyorlar.
Konya Seydişehir’de tutuklanan baba Hasan Gökdağ, Konya, Kırıkkale, Kayseri, en sonunda da Seydişehir olmak 4 cezaevi gezdi. Babasını görmeyince daha da agresifleşen Mehmet Akif’i annesi babasının peşinde şehir şehir hapishane dolaştırmak zorunda kaldı. Baba-oğlun ayrı görüşmesi için dilekçe verdiler Konya’da. Merdiven altı gibi bir yerde izin verdiler tek başlarına görüşmelerine. Diğer cezaevlerinde herkesle aynı yerde görüş yaptılar.
Sema Gökdağ, hem kendisinin hem oğlunun yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Kanser hastalığı malum morale bağlı. Oğlum üzüntüyle tekrar bu hale geldi. Sosyal hizmetlere başvurdum, eşim tutuklu diye bize yardım vermediler. Sırtımda çanta, kucağımda Mehmet Akif… Öyle gidip geliyoruz her hafta. Yoğun bakımlık da oldu oğlum. Annenize, babanıza anlatıyorsunuz sıkıntınızı ama bir yere kadar… Yaslanacağınız bir omuz yok. Mehmet Akif narkozdan uyanırken hep babasını sayıklıyor. Şimdi salgından dolayı babasını hiç görmüyor. Daha çok zorlanıyoruz.”
14 yıllık evli olan Gökdağ çiftinin 3 çocukları daha var. Sema Gökdağ, Mehmet Akif ile ilgilenirken diğerlerini akrabalarına emanet ediyor. Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklanan Hasan Gökdağ, 7 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı, dosyası Yargıtay’da bekletiliyor.
ALİ İHSAN BAŞER: LÖSEMİ
Babasına aşırı derecede düşkün olan Ali ihsan Başer’e geçen yıl 16 Ağustos 2019’da lösemi teşhisi konuldu. Bir hafta 10 gün içinde birdenbire ateşlenen Ali İhsan’a da lösemi dedi doktorlar. Annesinin ifadesine göre her şeyi içine atan bir çocuk Ali İhsan. Babası tutuklandığında 2,5 yaşındaydı. O ana dair her şeyi hatırlıyor. Polislerin gelmesi, babasını götürmeleri, birdenbire onsuz kalması, görüşlerde yaşadığı hayal kırıklıkları, babasını alamadan eve dönmeleri…
“ARTIK BABASINDAN BAHSETMİYOR”
Annesi Rukiye Başer diyor ki: “Doktor büyük bir travma yaşamış bu çocuk, dedi. Babasının gidişi onun için travmaydı. Hiç açık görüşe götürmedim. Kapalı görüşlere götürdüğüm zaman ‘Baba camı aç, kucağına oturup seni öpmek istiyorum’ dedi hep. Açamayacağını söyleyince, çok kırılıyordu. Baba gidelim diyordu. Anlatamadık biz de. Çok içine attı. Baba konusu olduğu zaman konuşmak istemiyor artık. Ortamı terk ediyor ya da başka bir konuya geçiyor. Geçen ameliyat oldu, hiç babasından bahsetmeyen çocuk, “Babam gelecek mi, arayacak mı” dedi. Ameliyattan çıktı, kendine gelmeden “Babamı çok özledim” diye ağlamaya başladı.”
7 Kasım 2017’de tutuklanan İsa Başer, önce Amasya Cezaevine gönderildi. Şimdi ailesinin ikamet ettiği Kayseri’deki Bünyan Cezaevinde. Tanık ifadelerine dayanılarak tutuklanan astsubay İsa Başer, 6 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Dosyası Yargıtay’da.
MEHMET FATİH DEDEOĞLU: LENFOMA
Geçtiğimiz Ramazan ayında hastalanan 14 yaşındaki Mehmet Fatih Dedeoğlu, 1 Haziran 2020’den bu yana Ankara Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde lenfoma tedavisi görüyor. Sadece kemoterapi verip vücudu ayakta tutmaya çalışıyor doktorlar. Kısa sürede aşırı derece zayıflayan Mehmet Fatih’in de kemoterapiden dolayı ağzından yaralar çıktı.
Mehmet Fatih’in babası Salih Dedeoğlu 4 yıldır Yozgat E Tipi Cezaevinde tutuklu. İlk başta oğlunu görmesi için izin vermeyen savcı, sonra gerekli izni verdi ve Salih Dedeoğlu 7 Haziran’da onu 1 kez ziyaret edebildi.
Salih Dedeoğlu aynı zamanda hasta bir tutuklu. Cezaevinde tek böbrekle yaşıyor, bir gözü görmüyor. Salih Dedeoğlu, aile yakınlarına “Uğraşın lütfen, beni çıkarsınlar, çocuğum bana özleminden bu hale geldi. Şu zor süreçte yavrumun yanında olayım sonra yine tutuklasınlar” dedi ama tekrar hapse gönderildi. Sendika, dernek, Bylock ve tanık ifadelerine dayanılarak tutuklanan Salih Dedeoğlu 12 yıl hapis cezasına çarptırıldı, dosyası Yargıtay’da bulunuyor. 8 ve 3 yaşlarında iki çocuğu daha olan anne Ayşe Dedeoğlu çaresiz ve sessiz.
AZRA NUR AĞIR: DİYALİZE BAĞLI
Nadir görülen Jourbet Sendromu hastalığıyla dünyaya gelen Azra Nur Ağır (14), böbrek yetmezliği nedeniyle yaklaşık bir yıldır diyalize bağlı. İki çocuk sahibi olan hemşire Nevin Ağır, 13 senedir Azra Nur Ağır’a bebek gibi bakıyor. 24 Temmuz 2016’da eşi tutuklandığından bu yana bu süreci eşinin desteği olmadan tek başına götürüyor.
Jourbet Sendromu genetik bir hastalık. Bu tür çocuklarda, zeka ve algı seviyesi yaşıtlarına göre geride oluyor. Yürüme, konuşma, görme, anlama sonradan tedavilerle geliştiriliyor. En belirgin özelliği orta beyinciğin çalışmaması. Vücudun denge sistemi iflas ediyor. Göz bebekleri ortada durmuyor, kenara kayıyor, gidip geliyor. Ergenlik döneminde ise böbrek yetmezliği ortaya çıkıyor. Görünürde normal ve herhangi bir sıkıntısı yokmuş gibi görünen Azra, motor kasları çalışmadığı için de ihtiyaçlarını gideremiyor, kişisel bakımlarını annesi yapıyor. Annesinin ifadesine göre Azra Nur’un hastalığı babası hapse girdiği günden beri ilerledi.
Mevlüt Ağır, yaklaşık 4 yıldır Kırşehir Cezaevinde tutuklu. Özel bir dershanede coğrafya öğretmeni olarak görev yapan Ağır, Cemaat soruşturmaları kapsamında 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Dosyası Yargıtay’da.
SELMAN ÇALIŞKAN: BEYİN KANSERİ
Haziran 2019’da beyin kanseri teşhisi konulan Selman Çalışkan (6) bir yıldır hastalığa babasız direnmeye çalışıyor. Annesi Emine Çalışkan bir yandan üç çocuğunun geçimiyle ilgileniyor, diğer yandan 38 aydır tutuklu olan hapisteki eşine maddi olarak destek olmaya çalışıyor. Bir yıl boyunca Manisa’dan İzmir’e her hafta kemoterapi için giden Selman ve annenin bu yolculuğu iki hafta önce sona erdi. Selman, Küba’dan getirilen ilaçlara cevap vermediği için doktorlar tedaviyi kesti. Selman artık evde hayata tutunmaya çalışıyor.
En son Manisa Erkek İmam Hatip Lisesi görev yapan babası Rasim Çalışkan 672 sayılı KHK ile ihraç edildi. Cemaat soruşturmaları kapsamında 17 Mayıs 2017’de tutuklandı ve Manisa T Tipi Cezaevine gönderildi. 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılan Çalışkan’ın dosyası Yargıtay’da bulunuyor. Rasim Çalışkan, hastalandıktan sonra oğlunu sadece bir kez görebildi. Oğlunun “Anne, babam ne zaman gelecek” sorusu karşısında çaresiz kaldığını söyleyen Emine Çalışkan, “Ona verecek cevap bulamıyorum boğazım düğümleniyor” diyor.
EYMEN KÜÇÜKAYDOĞAN: LÖSEMİ
Babası tutuklandıktan bir yıl sonra, Ocak 2019’da lösemi teşhisi konulan 6 yaşındaki Eymen Küçükaydoğan da babasına hasret. Annesi 1,5 yıldır oğlu için tek başına çırpınıyor. Ankara’daki Çocuk ve Yetişkin Hastanesinde (LÖSANTA) tedavi gören Eymen, ilk zamanları çok ağır geçirdi. Kendini odaya kapatıp “baba, baba, baba” diye ağlıyordu. Yürüyemediği, aşırı derece zayıfladığı dönemler oldu. Kimi zaman sürekli kustu, ağzı midesine kadar yara oldu. Şimdi Afyon’daki evlerinde tedavisi devam ediyor. Annesi onu ayda bir Ankara’ya kontrole götürüp getiriyor.
“BİZ O GÜN ODADAN HİÇ DIŞARI ÇIKMIYORDUK”
LÖSANTA’da tedavi görürken Eymen’in yaşadığı bir günü annesi şöyle anlatıyor:
“Bizim tedavi gördüğümüz hastanede ziyaret için sadece babalara izin veriyordu, haftada 2 ya da üç gün. Biz o gün odadan hiç çıkmıyorduk. Eymen görmesin diye. Çünkü orada çocuklar bir seviniyordu ki yemek yemeyen çocuklar babalarını görünce yemek yiyordu. O üzülen, günlerce ağlayan çocuk gülmeye başlıyor. Elinde bir oyuncak koridordan içeri giriyor, baba çığlıkları atarak. Biz o dönemleri hep odada kapıyı kapatıp, ne ben çıkıyordum, ne Eymen’i çıkarıyordum. Görmemesini sağlıyordum.”
Isparta’da komiser yardımcısı olarak görev yapan Eymen’in babası Cemaat soruşturmaları kapsamında Ocak 2019’da Isparta’da tutuklandı. Dosyasının durumunu öğrenmek için adliyeye gittiğinde savcı tutuklanmasına karar verdi. 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan babanın dosyası Ekim 2019’da Yargıtay tarafından onaylandı. Bu demek oluyor ki Eymen, Ağustos 2023’e kadar babasız kalacak.
KANSERLİ BİR ÇOCUKLA CEZAEVİ ZİYARETİ
Hasta çocukların anne-babasını cezaevine ziyarete gitmesi de ayrı bir dert. Eymen babasını görmeye Isparta’ya sadece 2-3 kez gidebildi. En son korona salgını başlamadan önceki açık görüşte buluşabildiler. Bin bir güçlükle içeri girdi. Annesi onu dokunup öpemezken elle aramaya maruz kalması, o kalabalığın içine sokmak zorunda olması, cihazlardan geçmesi (X-ray cihazlarını kötü hücrelerin artmasına neden olduğu biliniyor) bunların hepsi ciddi bir sorun.
Babasından gelen mektupları kahkahalarla dinleyen Eymen’in hastalığı, babası yanında olsa kim bilir nasıl bir seyir gösterecek…
AKİF DAŞTAN: LÖSEMİ
2015’ten beri lösemi tedavisi gören Akif Daştan’ın (6) anne ve babası 15 Kasım 2019’da Kayseri 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından yarım saat arayla tutuklandı. Hakim kararı verirken Akif’in raporlarını dikkate bile almadı. Mustafa Daştan sözleşmeli öğretmenlik yapıyordu, eşi ise el işi yapıp satarak ailesine katkıda bulunuyordu. Tanık ifadeleri ve Bylock nedeniyle tutuklanan Daştan çiftinin tek çocukları olan Akif’e bu süreçte anneannesi baktı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder