22 aydır tutuklu, bir ayağı dizden kesik, ileri derecede diyabetli, açık kalp ameliyatı ve felç geçirmiş İbrahim Akbaba, SEGBİS kamerası ve hakimin karşısında can verdi.
CEVHERİ GÜVEN/BOLD
İbrahim Akbaba, Hendek Operasyonları sonrası Güneydoğu’da mahkemelerin önüne getirilen hemen herkesi tutukladığı süreçte, Şubat 2017’de Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklandı.
Bir ayağı dizden kesik olduğu için protez bacak kullanan İbrahim Akbaba’nın yüzde 96 engelli raporu bulunması, tahliye edilmesine yetmedi. Açık kalp ameliyatı geçiren, bu nedenle düzenli kalp ilacı alan Akbaba, tutuklanmadan bir yıl önce geçirdiği felç nedeniyle ellerini de tam anlamıyla kullanamıyordu. İleri derecede diyabet hastalığı, gözlerine inen kataraktın tedavi ettirilmemesi de başa çıkmaya çalıştığı diğer sorunlardı.
TUTUKLAMAK YETMEDİ
Akbaba tutuklanınca, Diyarbakır Cezaevi’nde tutuklu olan oğlunun yanına sevkedilmek istedi. İhtiyaçlarını kendi başına görmesi mümkün değildi. Talebi kabul edilmedi ve Mardin Cezaevi’ne gönderildi.
Ancak bu da yetmedi. 9 ay sonra nihayet ilk kez hakim karşısına çıkacakken, bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılan uzak cezaevlerine sürgün yöntemi, İbrahim Akbaba için de uygulandı. Edirne F Tipi Cezaevi’ne gönderildi. Gözleri zor gören yaşlı adam, SEGBİS sisteminde, kamera karşısında 1700 kilometre uzaktaki hakime derdini anlatmaya çalıştı ancak, tutukluluğunun devamına kararı verildi.
6 Kasım 2017’de plastik sandalyeli, zırhlı, içinde küçük bir hücresi olan cezaevi ring aracı ile 8 Kasım 2017’de Edirne’ye varabilmişti. 2 günlük yolculuk 72 yaşındaki yaşlı adamı sarsmış, adeta işkenceye dönüşmüştü.
Ağır hastalıkları ve yüzde 96 engelli durumu nedeniyle, mahkeme tam teşekküllü Adli Tıp Kurumu’nda muayene edilmesi için üç kez karar aldı. Çıkacak rapor, tahliyesini sağlayabilirdi. Ancak, bu üç karar uygulanmadı.
“TEK BACAKLA YÜRÜTÜYORLAR”
İbrahim Akbaba’nın göz göre göre ölüme sürüklenmesine insan hakları savunucuları tepki göstermeye çalıştılar.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, bu konuya özel bir rapor hazırladı. Yaşlı adam, heyetle görüşmesinde içine düşürüldüğü hali anlatıyordu:
“Mardin 3 Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Adli Tıp Kurumuna sevk için yazı yazıldı ama jandarma yok diye sevk yapılmıyor. Düzenli almam gereken kalp ve şeker ilaçları var ama bazı hapishane doktorları bu ilaçları yazarken bazıları yazmıyor. Ağır tecrit uygulanıyor, 4 aydır sohbet, spor hakkım kullandırılmıyor.
Hastaneye, görüşe ve benzeri yerlere giderken detaylı aramaya maruz bırakılıyorum. Protez bacağımı çıkarıp Xray’den tek bacakla geçmeye zorlanıyorum. Kemerimi alıyorlar, ellerimi kullanamadığım için çok zor anlar yaşıyorum. Odamdan çıkmamaya çalışıyorum.
“SELPAĞIMI ALIYORLAR”
Katarakt nedeniyle gözlerim sürekli yaşarıyor. Selpak mendile ihtiyaç duyuyorum ama görüşe gelirken selpak almama izin vermiyorlar. Görüşe giderken bastonumu da alıyorlar, yürümekte zorlanıyorum.
İkiden fazla pantolon, kıyafet, çarşaf almama izin verilmiyor, ellerimi kullanamadığım için çamaşır yıkayamıyorum. Kirli eşyaları kullanmak zorunda kalıyorum. Traş, tırnak kesimini koğuş arkadaşlarım yapmak zorunda kalıyor.
Bir ay önce kriz geçirdim, doktor ilaç verip geri gönderdi. Protez yapılalı 5 yıl oldu. Hapishanede 25 kilo verdim, protezin değişmesi gerekiyor ama yaptırmıyorlar. Bağkur emeklisi olmama rağmen masrafları karşılamıyorlar. Doktor ‘parasını sen verirsen yaptırırız’ diyor. Hapishanede olan biteni tam anlamıyorum.”
CAN VERİRKEN ADALETİN KAMERALARI KAYITTAYDI
Bu şartlar altında İbrahim Akbaba yaklaşık iki yıl tutuklu kaldı. 28 Aralık 2018 günü Edirne F Tipi Cezaevi’nden Mardin’deki duruşma salonuna SEGBİS sistemiyle bağlandı. İfadesi sırasında kalp krizi geçirip, Adalet Bakanlığı’nın SEGBİS kamerasının ve Mardin’den kendisini seyreden 3. Ağır Ceza Mahkemesi reisinin önünde can verdi.
Ring aracında götürüldüğü Edirne’den Cenaze Aracında döndü ve Mardin’in Kızıltepe ilçesinde çocukları ve torunları tarafından toprağa verildi.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder