12 Ocak 2019 Cumartesi

İçinden tren geçen filmler

Türkiye’de trenlerin fıtratından çarpışma olsa da elalem trenlerle sanat bile yapıyor. Trende geçen on güzel filmi BOLD olarak sizler için derledik.

DOĞU EKSPRESİNDE CİNAYET (1974)

Agatha Christie’nin aynı isimli klasikleşmiş romanından sinemaya uyarlanan öykü gizemini son ana kadar koruyan bir cinayet hikayesi. 2017 yılında Johnny Deep, Kenneth Branagh, Daisy Ridley gibi oyuncularla yapılan yeniden çevrim eski filmin yanına bile yaklaşamadı. Filmin konusuna gelince:

Avrupa’ya yapılan hesapsız bir tren yolculuğuyla başlayan hikaye hızla, şimdiye kadar söylenmiş en şık ve en heyecanlı gizemlerden birine dönüşür. Filmde, herkesin şüpheli olduğu bir tren üzerinde mahsur kalan on üç yabancının hikayesi anlatılıyor. Bir adam, katil tekrar saldırmadan önce bulmacayı çözmek için zamana karşı yarışmak zorundadır.

İŞE YARAR BİR ŞEY(2017)

Pelin Esmer’in senaryosunu yazar Barış Bıçakçı ile beraber yazdığı filmi İşe Yarar Bir Şey, bir tren yolculuğunda tanışan avukat Leyla ile hemşire Canan’ın, kendi ölümünü gözleyen Yavuz ile kesişen hikâyelerini konu ediniyor.

Leyla gibi biri neden lise arkadaşlarıyla buluşma yemeğine gider ki? Yirmi beş yıldır hiçbir lise yemeğine gitmemiş… Üstelik 16 saat süren bir tren yolculuğuyla! Hemşirelik son sınıf öğrencisi Canan, o niye trende? Gönlünde oyuncu olmak varken hemşire adayı olarak hiç istemediği bir iş görüşmesine gidiyor. Peki Yavuz? Hareketsiz yatıyor bir pencerenin önünde, seyyar satıcıları, faytonları, sokaktaki insanları izliyor bütün gün. Canan’ı bekliyor, belki de Leyla’yı, belki de bir gece treninde yolları kesişen katil ile şairi.

KÜS KARDEŞLER LİMİTED (THE DARJEELİNG LMİTED) 2007

Film, birbirine yabancı üç kardeşin babalarının ölümünün ardından Hindistan’da bir tren turuna çıkmalarını anlatıyor. Hayal ürünü olan uzun mesafe treni ‘Darjeeling Limited’in ismi, belli ki Darjeeling Himalayan Railway’den alıntılanmış. Bu tren yolculuğu, birbirlerini tanıyıp yakınlaşmaya çalışan kardeşlerin çabalarının arka planını oluşturuyor. Filmde ayrıca Amara Karan, Anjelica Huston ve Natalie Portman da var.

Kaptan Colter Stevens (Jake Gyllenhaal) hız treninde uyanır ve buraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikri yoktur. Karşısında Christina (Michelle Monaghan) adlı kendinin tanımadığı ama belli ki kadının kendini tanıdığı birisi oturmaktadır. Tuvalette kendine sığınacak yer ararken aynada kendi yerine başkasının yansımasını görmesiyle şok olur ve cüzdanında da bir sınıf öğretmeni olan Sean Fentress’ın kimliği vardır. Aniden trenin içinde büyük bir patlama meydana gelir…

Hemen ardından Colter yüksek teknolojili bir tecrit birimine gönderilir ve uniformalılardan Goodwin (Vera Farmiga) onun gördüğü herşeyden haberdar gibidir. Colter Chicago’da bir treni havaya uçuran ve daha binlercesini de öldürmeyi planlayan bombacıyı saatler öncesinden tarif edebilmek için yüksek-önemlikli bir göreve atanır. Çok gizli bir program olan “yaşam şifresi” sayesinde Colter paralel bir gerçeklikte Sean olarak davranabilmektedir.

Trene her dönüşünde Colter’in bombacının kimliğini tanımlayabilmesi için sekiz dakikası vardır. Her seferinde yeni deliller toplasa da avı onu atlatmayı başarır. Daha fazla bilgi aldıkça, bu ölümcül faciayı önleyebileceğine daha çok inanır; elbette zaman onun önüne geçmezse…

TRAİN TO BUSAN (ZOMBİ EKSPRESİ) 2016

Sok-woo, işinden başını kaşımaya fırsat bulamayan, kızını sürekli ihmal eden bir babadır. Doğum gününde kızının ısrarları üzerine, onu eski eşinin yanına bırakmak için Seul’den kalkıp Busan’a gidecek olan trene gönülsüzce biner. Tren tam kalkmak üzereyken, sıra dışı bir virüsten etkilenen bir kadın, trendekilere virüsü yaymaya başlar. Virüsün bulaştığı herkes, birer birer zombiye dönüşür. Sebebi belirlenemeyen virüs, tüm ülkeye yayılırken, hızla Busan’a yol alan trende de Sok-woo, kızı ve daha birçok yolcu amansız bir hayatta kalma mücadelesine girişir. Sonra insanların baskı altında nelere dönüşebileceğine şahit oluruz.

SNOWPIERCER (KAR KÜREYİCİ)2013

“Le Transperceneige” isimli çizgi romanın uyarlaması olan “Snowpiercer”, özünde dünya üzerindeki ekosistemi anlatan bir yapım. Küresel ısınmanın zararlarını önlemek için atmosfere 2014 yılında CW7 adı verilen bir gaz salımı yapılır. Beklenen etkinin aksine dünya yaşanılası bir yer olmaktan çıkar ve buzullarla kaplı, yaşamdan uzak bir yer haline gelir. Bu ölümcül etkiden kurtulmayı başaranlar ise Wilford’un yapmış olduğu yaşam treninde yerini alan şanslı azınlık ile trenin ihtiyaçlarını karşılamak üzere arka vagona hapsedilmiş olan halktır. Arka vagon halkı için her geçen gün yaşam koşulları zorlaşır ve bu düzene dur demeye karar verirler. Böylece 17 yıllık esaret hayatına isyan eden, Curtis önderliğindeki arka vagon halkı için var olma savaşı başlar.

THE POLAR EXPRESS (KUTUP EKSPRESİ) 2004

“The Polar Express/ Kutup Ekspresi” bir çocuğun yüreğini tamamen kapatmak ile inancın yaş, kural ve sınır tanımadığını öğrenmek arasında seçim yaptığı, masumiyet ile olgunluk arasındaki o kritik noktayı işliyor.

Şüpheci bir çocuk, Noel Baba’nın var olup olmadığını merak eder ve arkadaşlarıyla birlikte Kuzey Kutbu’na doğru heyecanlı bir tren yolculuğuna çıkar. Çocuklar kendilerini büyük bir maceranın içinde bulur.

TRAİN DE VİE (HAYAT TRENİ) 1998

1941 yılının karanlık bir gecesinde köyün delisi, Shlomo, yeri yerinden oynatacak bir haberle köye gelir. Tüm komşu köylerdeki Yahudiler Almanlar tarafından öldürülmüşlerdir. Kalanların ise akıbetleri belli değildir. Şimdi ise sıra yaşadıkları köydedir.

Aynı gece Rabbi’nin önderliğinde toplanan bilge kişiler, köy halkını kurtaracak en iyi yöntemi bulmak için düşünmeye başlarlar. Yine en iyi fikir Shlomo’dan gelir. Nazi’leri kandıracak bir tren kuracaklar, bir kısmı trendeki Nazi subaylarını oynarken bir kısmı da sürülen Yahudi’leri canlandıracaklardır, hatta trenin makinistleri bile köylüler olacaktır.

THE LADY VANİSHES (KAYBOLAN KADIN) 1938

Genç Iris Henderson Balkanlar’da geçirdiği tatilinin ardından trenle ülkesine dönmektedir. Tren kötü hava nedeniyle yolda kaldığında yolcular küçük bir kasabadaki bir otele yerleşirler. Iris burada yaşlı bir kadın olan Miss Froy ile tanışır.

Havanın düzelmesiyle tren yolculuğunun yeniden başlamasından bir süre sonra Iris Miss Froy’un ortadan kaybolduğunu ve onun kıyafetlerini giyen bir başka yolcunun olduğunu farkeder. Diğer yolculara bunu anlattığında müzisyen Gilbert hariç yolcuların hiçbiri Miss Froy’u hatırlamaz. Iris’e inanan Gilbert ona Froy’u bulma konusunda yardım edecektir.

Alfred Hitchcock’un komedi vurgusu taşıyan nadir filmlerinden biri olan The Lady Vanishes yönetmenin İngiltere döneminin sonunda önemli bir ticari başarı yakalamasını ve Hollywood’un dikkatini çekmesini sağlamıştır.

STRANGERS ON A TRAİN (TRENDEKİ YABANCI) 1951

Ünlü bir tenisçi olan Guy Haines (Farley Granger) ile babasından nefret eden ve değerli arsasına bir an önce sahip olmak isteyen Bruno Antony (Robert Walker) tesadüfen trende karşılaşır. Bruno Antony, tenisçi Guy Haines’in hayatını gazete ve dergilerden bilmektedir ve karısı Miriam Joyce Haines (Kasey Rogers) ile boşanmak istediğini okumuştur. Antony, tenisçi Haines’e Çapraz cinayet önerisinde bulunur. Tenisçi babasını, o da tenisçinin karısını öldürecektir. Antony, bu öneriyi yerine getirir fakat tenisçi yapmamıştır. Cinayete zorlanan tenisçi Guy Haines’in hikayesi devam edecektir.

İyi ve güvenli seyirler dileriz.

 

medyabold

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder