26 Temmuz 2019 Cuma

Antep’te zabıtalar Soylu’yu dinledi: Arapça tabelalar ‘bismillah’ yazanlar bile kaldırıldı

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Arapça tabelaların değiştirileceğini açıklamasından sonra Antep’te harekete geçen zabıta ekipleri mültecilerin yoğun yaşadığı yerlerde tabelalardaki Arapça yazıları kaldırdı. Evrensel Gazetesi’nden Umut Yeğin ve Deniz Kar hükümetten gelen son açıklamaların kentteki sonuçlarını haberleştirdi. Habere göre, son zamanlarda hedef gösterilen Suriyeli mülteciler de saldırı ve provokasyonlara karşı önlem olarak dükkanlarına Türk bayrağı asmaya başladı.

YÜZDE 75 TÜRKÇE YÜZDE  25 ARAPÇA

Geçtiğimiz ay İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yaptığı açıklamada, altı aya kadar Arapça tabelaların tamamını değiştireceklerini söylemişti. Soylu, “Kilis’te yaptık. Bir standart var, tamamı Türkçe oluyor. Altında ufak bir Arapça yazmak istiyorsa yazsın. Standardı var bu işin, tamamını değiştireceğiz. Nizam, kural neyse buna herkes uyacak” demişti. Açıklamadan sonra her tabelanın yüzde 75’lik bölümünde Türkçe, yüzde 25’lik bölümünde Arapça ifadelerin yer alması kararlaştırıldı. Karar Suriyeli esnafa duyuruldu. Antep’te de Arap alfabesiyle yazılan tüm tabelaları değiştirilen Suriyeli esnaf ile Evrensel muhabirleri konuştu.

İlgili haber şöyle:

KARTONLA ARAPÇA YAZIYI KAPATMAYA ÇALIŞIYOR KİMİ…

Antep’in şehir merkezine oldukça yakın olan İnönü Caddesi’ndeki dükkanların tabelalarının neredeyse tamamı, bir süre öncesine kadar Arapça yazılarla donatılmış haldeyken, artık ya Türkçe yazılarla kaplanmış ya da hiç yazı yok. Ancak İngilizce olan reklam ve tabelalara ise dokunulmadığı dikkatimizi çekiyor. Dükkanının önündeki Arapça yazıyı kartonlarla ve Türk bayrağı ile kapatan bir ayakkabıcıyla konuşmaya çalışırken, tedirgin olduğunu fark ediyoruz ve Türkçe bilen bir mülteci arıyoruz caddede. Ayakkabıcının ismi Abu Hassan. Tercüman bizim sorularımızı tercüme ederken, yazının kapatılmasının sebebini soruyoruz. Abu Hassan, uygulamanın sebebini bilmediğini, zabıtalar tarafından uyarıldığını ve ceza yememek için yazıyı kapattığını aktarıyor. Kendisinin yaşananlar hakkında ne düşündüğünü sorduğumuzda ise “Memleket Türklerin, kanun öyle söylüyormuş” cevabını alıyoruz. Biraz ötedeki telefon tamircisine giriyoruz. Telefoncunun camında daha önce bir şeylerin yazılı olduğu fakat kısa süre önce kaldırıldığı anlaşılıyor. Türkçe bilip bilmediklerini sorduğumuzda tezgahtaki “biraz” diyor. Adını soruyoruz ve “Muhammed” cevabını alıyoruz. Muhammed, 5 sene önce Türkiye’ye gelmiş ve o zamandan beri telefonculuk yapıyor. Yazıların kaldırıldığı yerleri göstererek sebebini soruyoruz. “Gelip uyardılar. Antep’in her yerinde indireceklermiş, hiçbir Arapça harf olmayacakmış” diye konuşuyor. Uygulamanın işlerini olumsuz yönde etkileyip etkilemediğini sorduğumuzda ise önceden daha iyi olduğunu söyledikten sonra ekliyor “gene de Türkler iyi bizim halimiz yok ki bir şey diyecek.” ‘Sebebini biliyor musunuz?’ sorusuna ise “Bir şey demediler, Araplara saldırı olmasın diye yapmışlardır” cevabını veriyor.

‘KALDIRMASAK CEZA YERDİK’

Daha ileride bulunan bir pastane görüyoruz. Pastanenin camına çok sayıda siyah bant çekilmiş. İçeriye giriyoruz ve gazeteci olduğumuzu, kaldırılan, siyah bantlarla kapatılmaya çalışılan tabelalarla ilgili bilgi almak istediğimizi söylerken, pastanenin sahibi korkan gözlerle bize bakıyor. O an içeriye bir başkası giriyor ve Türkçe bildiğini yardımcı olabileceğini söylüyor. Biz sormaya başlıyoruz, mülteci çeviriyor. Pastane sahibinin adı Mustafa. Eskiden camda ‘Iraq Şemi’ yazdığını fakat zabıtaların uyarısı sonucu yazıyı kapattıklarını söylüyor. Kendi düşüncelerini almak istediğimizde “Kaldırmasak ceza yerdik. 6 senedir burada çalışıyoruz, daha önce de 400 TL ceza yazıldı, bu sefer korktuk. Bismillah yazısını da kaldırdılar, ışıklı tabelayı bile söktüler” diye konuşuyor.

‘BURADAN MEMNUN DEĞİLİZ’

Oradan çevirmen ile çıkıyoruz ve bizi bir nargileciye götürüyor. Burada çalıştığını ve aynı uygulamanın kendilerine de uygulandığını söylüyor. Kendisini Yusuf diye tanıttıktan sonra ilk olarak “Ama Erdoğan iyi” diyor. Yusuf, “Devlet böyle istedi bir şey olmaz. Biz bir şey olmasın istiyoruz, Türk’ün de, Arap’ın da iyisi de var kötüsü de var” ifadelerini kullanıyor. Yusuf ile biraz konuşup yaşam koşullarını, başından geçenleri sorduktan sonra, “Geri gönderme” açıklamalarına da değinerek, yaşadığı hayattan memnun olmadığını, savaş biter bitmez Halep’e döneceğini söylüyor. Sonrasında yine de tedirgin bir şekilde başlıyor koşullarını anlatmaya: Buradan memnun değiliz. Her şeye zam geldi. Eve zam geldi. Ekmeğe zam geldi. Elektriğe zam geldi. Ben 1300 lira maaş alıyorum ama ev kirası 600. Elektrik, su 200 lira. Ne yapacağız?

İŞYERLERİNDE TÜRK BAYRAĞI ASILI

Biz oradan ayrılırken mültecilerin tedirginliği devam ediyor. Kimisi dükkanındaki yazıları sökmek ile uğraşıyor, kimisiyse Türk bayrağı asarak Arapça yazıları kapatmaya çalışıyor. Mültecilerin çalıştırdığı dükkanların tamamında Türk bayrağı asılı olduğu dikkatimizi çekiyor. Fakat hepsinin amacı Arapça yazıları kapatmak değil. Bayrak aynı zamanda ırkçı saldırılara karşı da mültecilerin büyük çoğunluğuna kalkan görevi görüyor.

 

kronos

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder