Derin Devlet’le ilgili peş peşe sorular İlker Başbuğ’u sinirlendirirken, konu isminin de karıştığı Bahtiyar Aydın suikastine gelince, canlı yayın gerildi.
BOLD – Ergenekon davasından yargılanan ve dosyası ayrılarak Yüce Divan’a sevk edilen eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Ergenekon, Balyoz ve derin devlet konularında açıklamalarda bulundu.
Habertürk TV’de Didem Arslan’ın sorularını cevaplayan İlker Başbuğ, derin devlet ve 1993’te şehit edilen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın ile ilgili soru karşısında sinirlendi. Didem Arslan’ın soruları karşısında rahatsız olan İlker Başbuğ, “Şimdi Bahtiyar Aydın ismi geçince de kusura bakma bende tepki gösteriyorum.” ifadesini kullandı.
ALBAY CEMAL TEMİZÖZ’E NASIL SAHİP ÇIKTIĞINI ANLATTI
Genelkurmay Başkanlığı döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri’nde aktif görevde olan subaylara yönelik yürütülen soruşturmalar ile ilgili konuşan İlker Başbuğ, Diyarbakır’da faili meçhul cinayetlerden yargılanan Albay Cemal Temizöz’e nasıl sahip çıktığını anlattı.
2009 yılında Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı olan Cemal Temizöz’ün tutuklanmasına ilişkin süreci anlatan İlker Başbuğ, Temizöz’ün Diyarbakır Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili tarafından ifadeye çağrıldığını aktardı.
Cemal Temizöz’ün o dönemde Kayseri’de cemaate yönelik bir soruşturma yürüttüğünü belirten İlker Başbuğ, 90’lı yıllarda Temizöz’ün Cizre İlçe Jandarma Komutanı olduğu ve o dönemde işlendiği iddia edilen faili meçhul cinayetlerden suçlandığını vurguladı.
Faili meçhul suçlamalardan Temizöz’ün beraat ettiğini ifade eden Başbuğ, “Asılsız ihbarlar üzerine soruşturma açılmış. İfade vermeye çağırıyor. Nereye Diyarbakır’a. O anda biz terörle mücadelenin içindeyiz.” dedi.
TEMİZÖZ’ÜN İFADEYE ÇAĞRILMASINA KARŞI ÇIKMIŞ
Temizöz’ün ifadeye çağrılmasını kabul etmediklerini belirten Başbuğ, “Şimdi bunu kabul etmemiz mümkün değildi. Bunu siyasi makamlara ilettik. Adalet Bakanlığı’nın müsteşarı, Genelkurmay’a geldi. ‘Bu böyle olmaz. Terörle mücadele konusunda benim görev etkinliğimi kırarsınız. Ben bunu kabul edemem’ dedim.” ifadelerini kullandı.
Didem Arslan’ın “Ne yapmasını istediler peki?” sorusuna cevap veren Başbuğ, “Diyarbakır’a gidip ifade vermesini istediler. Bir tutuklanma durumunda bizim görev etkinliğimiz zarar verir dedik ‘Bu olmaz. Buna dikkat edin’.” uyarısında bulunduklarını söyledi.
“BİZE TUTUKLANMAYACAĞI KONUSUNDA SÖZ VERMİŞLERDİ”
“Hemen ertesi gün Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı, Cemal Temizöz’ü ifadeye çağırdı. Hemen git! Yok öyle bir şey! Göndermedik.” diyen Başbuğ, “Buna bir çözüm bulmamız lazım dedik. Diyarbakır’daki Başsavcıyı Ankara’ya çağırdılar. Bu basında çıktı ama çok dikkat çekmedi. Bu konuyu görüşmek üzere Ankara’ya geldi. Başsavcıyı Ankara’ya çağırdıktan sonra geldiler bize dediler ki, ‘Efendim usulen gönderelim. İfadesi alınsın. Ama tutuklama olmayacak’ sözünü verdiler.” dedi.
“Biz Albay Cemal Temizöz’ü bir kasa uçağı ile gönderdik. Basın bile bunu fark etmedi. Fakat tutuklandı.” diyen Başbuğ, “Bize verilen söz maalesef tutulmadı.” ifadesiyle tepki gösterdi.
FAİLİ MEÇHULLER VE DERİN DEVLET KONUSU RAHATSIZ ETTİ
Konu Cemal Temizöz ve faili meçhuller olunca Didem Arslan, “Derin Devlet” gündeme getirdi. İlker Başbuğ’un kitabında yer verdiği ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından 2002 yılında Washington’a gönderilen bir telgraftan bahseden Didem Arslan, “Resmi belgede şunu söylüyorlar, ‘Türkiye’de ordu, bürokrasi ve yargıda oluşan bir derin devlet vardır. Siyasetin gerçek belirleyicisi derin devlettir. Derin devletin kalbinde Türk ordusu vardır. Derin devlet ABD’nin de desteklediği reformların önündeki en büyük engeldir.’ Bu kez 2007’de ise ABD Dışişleri Bakanlığı ise PKK’nın silahsızlandırılması konusunda derin devletten bahsediyor. Ordu asıl gücünü bu derin devlet yapısından alıyor. ABD’nin derin devlet ardında ordu var demesinin anlamı ne olabilir? Türkiye’de derin devlet var mı? Ve ordu gücünü derin devletten mi alıyor?” şeklinde soru yöneltti.
“BEN BİR DERİN DEVLETİ NE GÖRDÜM NEDE ŞAHİT OLDUM”
Didem Arslan’ın soru karşısında gerilen İlker Başbuğ, “Şimdi ben TSK’ya 1962 yılında subay olarak katıldım. 2010’da emekli oldum. 48 yıl subay olarak hizmetim var. Teğmenden, Genelkurmay Başkanı’na kadar. Bir gün şu derin devleti görmedim şu Türkiye’de! Kaç defa anlattım. Şimdi Genelkurmay Başkanı olarak derin devlet olsa ben görmeyecek miyim? Yani bende görmeyeceksem o zaman kim görecek? Ben bir derin devleti ne gördüm nede şahit oldum.” sözleriyle cevap verdi.
“HA DERİN DEVLET BUYSA! TAMAM, DOĞRU”
“Peki kastedilen şuysa!” cümlesiyle “Derin devlet” sorusuna açıklık getirmeye çalışan Başbuğ, “Kaç defa da söyledim. Her devlette bir ortak akıl vardır. Devletin kurumları vardır. Bir devleti yıkmak istiyorsanız kurumları yıkın. Güvenlik açısından ele aldığımız zaman, Türkiye’de kurumsal olarak 3 kurum güvenlikte önemliydi. Kim bu kurumlar Genelkurmay, Dışişleri Bakanlığı ve MİT Müsteşarlığı.” ifadelerini kullandı.
Bu kurumların Türkiye’yi ilgilendiren güvenlik konuları olduğu zaman Genelkurmay 2’inci Başkanı’nın başkanlığında toplandığını belirten Başbuğ, “Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı gelir, MİT Müsteşarı gelir, burada tartışırdık konuları. Bu çok yararlıydı. Her zaman aynı fikirde mi olurduk? Hayır. Ama bazen ortak noktalara da gelirdik. Kurumların ortak akılla oluşturduğu çözümleri ilgili kişilere, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na ilgili bakanlara herkes aktarıyor.” dedi.
Bahsettiği toplantıyı ve alınan kararları savunan İlker Başbuğ, “Ha derin devlet buysa! Tamam, doğru.” şeklinde cevap verdi.
BAHTİYAR AYDIN SORUSUNA SİNİRLENDİ
90’lı yıllarda yaşanan olaylarda Eşref Bitlis, Bahtiyar Aydın, Cem Ersever, Musa Anter, Vedat Aydın ve Mehmet Sincar gibi isimlerin ölümlerinin faili meçhul olarak kaldığını vurgulayan Didem Arslan, “Türkiye, 90’lı yıllardaki faili meçhulleri neden yaşadı? Bu olaylar ne zaman aydınlığa kavuşturulacak?” sorusunu yöneltti.
Soru karşısında sinirlenen İlker Başbuğ, “Şimdi bu konunun asıl konumuzla ne ilgisi var? Esas konudan uzaklaşıyoruz. Hepsine girmemize gerek yok” ifadesiyle tepki gösterdi.
“Mesela Bahtiyar Aydın konusundan bahsettiniz olayın içerisinde olan biri olarak.” diye bahseden İlker Başbuğ, “Bahtiyar Aydın ile ilgili komplolar ortaya atıldı. Şimdi niye tekrar bunu gündeme getiriyorsunuz. Ben işin içinde olan birisi olarak yakinen tanıdığım insanlar bu komplolardan tutuklu kaldılar. Ve bu çocuklar beraat etti.” dedi.
“Bu olayda yakın zamanda bitti tamamlandı. Şimdi Bahtiyar Aydın’ı tekrar gündeme getiriyorsunuz yapmayın ya! Lütfen yapmayalım.” sözleriyle rahatsızlığını tekrar gündeme getiren Başbuğ, “Şimdi isim bahsedince Bahtiyar Aydın’ın nasıl şehit olduğunu biliyorum. Olayın yaşandığı dönem jandarma Bölge Komutanı bendim. Bölgede görev yapan iyi arkadaşlarımız bu konudan dolayı süründüler yıllarca. Beraat ettiler. Şimdi Bahtiyar Aydın ismi geçince de kusura bakma bende tepki gösteriyorum.” şeklinde konuştu.
BAHTİYAR AYDIN OLAYI?
Eski Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın, 22 Ekim 1993 tarihinde Lice Asayiş Bölük Komutanlığı binası önünde suikast silahıyla vurularak öldürüldü. O dönem olayın PKK tarafından gerçekleştirildiği duyuruldu. Fakat daha sonra olaya ilişkin ortaya çıkan bazı tanıklar, Bahtiyar Aydın’ın JİTEM adına çalışan itirafçılar tarafından öldürüldüğü iddia edilmişti. Bahtiyar Aydın, bölgede halkla diyalog kuran ve Kürt sorununun barışçı yollarla çözülebileceğine inanan kişiliğiyle öne çıkan bir komutandı.
İlker Başbuğ’un Tümgeneral rütbesiyle bölge asayiş komutanı olarak görev yaptığı ve suikastten önce Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’a “Lice’ye git” emri verdiği iddia edilmişti. Bu iddia ise Bahtiyar Aydın’ın eşi Şahin Aydın tarafından doğrulanmış ve Aksiyon Dergisi’ne verdiği röportaj da Başbuğ’un, “Bizzat kendim uğurladım Lice’ye” dediğini anlatmıştı.
medyabold
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder