Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, onbinlercesi tutuklu Gülen cemaati mensuplarının cezaevlerinde bile cemaate bağlılıklarını sürdürdüklerini belirterek devlete ‘cemaatten kopmaları’ sağlayacak formül önerdi.
Taşgetiren, cemaatteki ‘uyanma sürecinin beklenen boyutta olmadığı’nı belirterek ”Devlet” örgüte bağlı insanları uyandırmakta zorlanıyor. Cezaevinde bağlılık sürüyor. “Neden kopmuyorlar?” sorusunun cevabını aramak lazım. Üst düzey güvenlik bürokratı, “Örgütün Tepesi”ni bir “Tevbe çıkışı”na zorlamayı öneriyor.” ifadelerini kullandı.
Taşgetiren’in yazısında şu ifadeler yer aldı:
Ama şu “Cemaat”ten “Terör örgütü”ne evriliş seyrinde insanların uyanma sürecinin beklenen boyutta olmadığı bir gerçek.
Devlet insanların uyanmasını beklerdi hiç şüphesiz. Devlet, laik-kemalist hüviyette dini alanı baskılarken insanların devlete mesafeli durması daha olağandı. Öyle ki, şu anda devleti yönetenler bile devlete mesafeli idi.
Bugün “Dindar” bir kadronun devleti yönettiği ifade edilebilir. Örgüt, “Dini zeminde” buluştuğu insanları “Dindar kadrolar”ın yönettiği devletle kavga için kullanıyor.
Ve “Devlet” örgüte bağlı insanları uyandırmakta zorlanıyor. “Zorlanıyor” ifadesi bugün birçok ortamda “Vazgeçmediler, ifadesi ile anlatılıyor, ibadet kesimi bile vazgeçmedi. Cezaevinde bağlılık sürüyor.”
Bu tespiti, “Ne halleri varsa görsünler, madem akıllanmıyorlar cezalarını çeksinler” şeklinde bağlamak mümkün, “Yüzbinleri bulan ve gelecek nesilleri etkileyecek olan bu insanları nasıl uyandırabiliriz?” diye bir soruya ve çare arayışına bağlamak da mümkün.
Belki bunun için “Neden kopmuyorlar?” sorusunun cevabını aramak lazım. “Bu önümüzdeki on yılları etkileyecek kayıp bir nesil olarak mı görülmeli yoksa bir iletişim dili bulmak için çare mi aranmalı?” sorusu üzerinde durmak lazım.
Üst düzey güvenlik bürokratı, “Örgütün Tepesi”ni bir “Tevbe çıkışı”na zorlamayı öneriyor.
Örgütün tepesinde böyle bir “Civanmerdlik” olur mu? Civanmerdlikten öte bir “Akıl-iz’an” hamlesi gerçekleşir mi? Ondan da öte, içinden çıktıkları toplumla savaşın nasıl bir tükenişe götüreceğini görürler mi, bilmiyorum. “Akıl tutulması”insanı çamura saplar. Kendileriyle birlikte körü körüne bağlılarını da çamurun içine çekerler.
Devlet aklı, eğer hadiseyi “toplum sancısı” niteliğinde görüyorsa, onun uzun yıllara intikalini önlemek için çareler düşünmeli.
Olayın bir boyutu “Din” zemininde yaşandığı için, dini gruplar da olayın kriminolojik boyutuna kilitlenmeden bir dini rehabilitasyon projesi gerçekleştirilebilir mi, üzerinde kafa yormalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder